22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 MAYIS 1982 UMHURlYET'ln 14 Nlsan 1982 gOnlü nüshasında Anlaşma: Anlatma ve Anlama (Boğazicl Üniversitesi Yayınlorı) başlıklı kltabımın blr eleştlrısl yayınlandı. Felsefe tartısmalarınm akademık cevreler dışına taşırılarak genls okur kitlelerinln gözü önünde yapılma8inın kültür ve eğitim acısından yararlı olduğuna Inaniyorum. Üstellk eleştlrlnln Boğazlcl Üniversltesrnde benimle aynı bölümde ders veren blr arkcdaştan, yanl sayın Hilmi Yavuz'don gelmiş olması bence ayrıca sevindlricl oldu. Saym Hllml Yavuz, benlm felsofede uzmonlık alanımın dil ve anlam konuları olma8ma karşın kltabın Türkçe'sinin ne kadar kötü olduğuhdan yakınarak. bu görüşünü metnln blrcok yerlnden aldığı ve maalesef bağlamdan soyutlayarak sunduflu örneklerle belgelemek Istiyor. Sayın Hllmi Yavuz'un eleştirllerınln temellnl oluşturan ve vazıaının daha başlarında bellrglnleşen blr sav şöyle özetlenebllır: Eğer blr klşl dll felsefesınde uzman olacak»a, her seyden önce dllı üstün bır düzeyde kullanobilmelldir. Bu. genel bır özlemi Ifode edlyörsa, görüşüne llk katılacaklardan blrlyım. Ama bu sav. tüm eleştirlye temel yapıldığına gÖre, eğer zotunlu blr beklenti olarak öne sürölOyorsa. o zaman hem yanlış. hem de bır yargı olarak gecersiz olduğunu bellrtmek gerek. Nasıl iyi bir reaim eleştirmeninln lyl bır restam, lyl blr tiyatro eleştirmeninln de iyi blr oyuncu olmaları gerekmiyorsa, blr dll teleefeclBinln de iyi blr yazor. blr edeblyatçı olması gerekmez. Kaldı kl. eleştirllen kltabın ya2arının bu yönde hlcbir iddiası yok. YetenekItrlnin sınırlarının bllincinde ve edeblyntcıfelse fecl olmaya calışmak yerıne ellnclen geldiğhv ce yoterli bir felsefecl olmaya çaba gösteriyor. Ayrıca billnmesl gerekir kl dil felsefesi, sözcük veya tümcelerin anlam taşımalarının ne olduğu, nesneler hakkında konuşmanın hangı koşullara bağlı olduğu. tümcelerin mantıksoı yapıları ve lletlşimln doğası gıbı konular ü/erlno yaDOan teknik düzeydekl felsefl araştırmalan kapsar. BeHrlı bir dilln özellıklerlnl deflll, g«nel olarak dll olgusunun yukarıda belirtllen yö.ılerinl aydınlatmaya çalışır. Yoksa. örneflln Türkce'ye olcğanüstü haklm blr yazarın günün blrinde oturup bu dılln Ifade olanakları ve güzelllklerl üzerine düşüncelerlni bildirmw\ değildlr dll felsefesl. C Bir Elestiri Üzerine Arda DENKEL Ben hiçbir yerde Türkce'ye «zavallı» demedim. Sadece bir felsefeci olarak, uygulama alanım acısından «arıtılmış» Türkçe'nin henüz yeterince zengin bir felscfi kavram terminolojisine sahip olmadığım belirttim. Kaldı ki, bazı özel alanlarda kavramsal açıdan fakir olmanın zavallı olmayı içermediği nin bilinmesi gerekir. sine haksızlık edebileceğinl acıklayabillr: Yerleşmiş deyimler ve anlatım blclmlerl bazı noktalorda bu felsefl konuyu Ifadede yeterslz ka loblllr. Yerleşmlş anlatım blclmlerlne sadık kalmak uğruna bazı önemll aynmlardan vazgecllecek deglldlr her halde. örneğin. kltabımın 45. sayfasında, tnlyet» kavramının bazı tcnımsal özelllkleri bildlrillrken «Blr kişl ışığı açmak Istiyorsa ve o'üğmeyi cevlrlnca iambaların yanacağı bilgislnl öğrendlyse ve bunu şu ando anımsıyorsa. bu klşinln ışıkları yakma nlyetinde olduğu söyleneblllr» denlyor. Burada felsofi acıdan vurgulanan. bellrlı blr nlyete sahip olabllmenln. belirll blr bllgiye sahlp olabllmek ile olcm Hişkisldlr. Buna korşılık sayın Hilmi Yavuz'un önerdiği Ifade telektrlğln yondığını düğmeyl cevlrerek öğrenlrlz>dlr. önerllen bu degiştirmenln gösterilmeye calışılan bllglnlyet lllşklsinl verebllmekten uzak kaldığı acık olsa gerek Kltabım öz Türkce'yl yeren blr tutum lcinde değlldir. Bu kltabı okuyacak herkes Içlndekl anlatım dillnin öz Türkce'ye özenle bağlı kaldığını görecektir. önsözde, bir feisefecl olarak. benlm uygulama alanım acısından. tarıtılmışı Türkçe'nin henOz yeterince zengin blr felsefl kavram tormmolo|l8lne sahlp olmadıuını belirttim. Buna bu alanda yeterlillğln, Türkçeye yenl felsefe vazılarının kazandırılması İle sağlanabllecegi görüşünu de ekledlm. önsozün bu yapıcı doğrultudakl amacı cok bellrgin iken. sayın Hilmi Yavuz'un bunu benim Turkce'yi «zavallı» olarak nitelendlrdlğim Izlenlmlnı yaratır blçlmde aktarmasının hangl nedene dayandığı bence koranlıktır. Ben hlc blr yerde Türkce'ye «zavollı» demedim. Kaldı kl, bazı özel alanlarda kavramsal acıdan fakir olmanın zavallı olmayı lcermedlğlnl bu sayın elestlrmenin de bılmesl gerekir. Felsefe eleştlrilerlnln akademlk cevreler dışına taşırılmasını desteklediğlml belirttim, ama bunun gerçekten bır felsefe eleştirlsi olması koşuluyla. Ne yazık kl, bir (elsofe kitobını eleştlren sayın Hllml Yavuz bu kitabın lceriğlndekl blr tek telsefe konusuna biio değınmıyor. Adeta kitabın lcerlğl kendlsine erlşememış gibi. Blrcok yerde üslup düzeltmeleri önerdığlne göre bu kltabı anlayabilıyor demektir. Ustelik sayın Hilmi Yavuz şalrlık ve eleştirmenllğlnln yanısıra felsefoci olarak da tanınır. Buna karşın, blr felsete kıtabını eleştinrken lartışmaya sunduğu bir tek felsefi nokta bulunmaması doğrusu benl hayrot vo duş kırıklığına uğrattı. Blr yazı eleştirillrken ve ozellıkle bu blr felsefe kltabı ise, önce ağırlıklı olarak iceriğin ele alınması ve ancak sonra biclm üzerinde tartışılması geleneğine acaba gerck8iz bir ölcüde fazla mı boğlıyım? Ben sayın Hllml Yavuz'un dll felS6fesl alanında Inglllzce olarak yazdığı blr makaleyi eleştlrlrken bırakın üslubu. gramerdokl yanlışları blle göstermeyl gereKSlz bulmuştum (Bkz. H. Yavu*. "On Forgetting'. Bogazlçl Üniversitesi Dergltl, Cilt VII, 1979; ve A. Denkel, 'What Forgettıng Is Nof. Aynı dergl, Cllt VIII, 198081.) Şimdl, sayın Hllml Yavuz'un ayrmtı duzeyindekl eleştirllerınden bazılarını yanıtlamak Istlyorum. Dll felsefesinde teknik blr terim olarak, ingilizcedekı «reference» anlamında kullandığım «yönletim» sözcüğünü, bu kavram üzerine araştırma yapttğım ve onu sık ktıllcmmam gerektlği Içln önermek durumunda kald'm. Bu araştırmanın sonucu oıarak yonetlm üzerine yazdığım makalelerln yanısıra bir de kitap yayınlodım (Yönletim: Dll Felsafetlnde Blr Konu, Boğazlcl Ünlversltesı Yaymları, Aral>k 1981). Keske yenl olarak önerilen her felsefe terlminln Ifade ettiğl kavram üzerine bir felsefe arastırması yayımlansaydı. Bu. ulusal kültüre blr hlzmet olurdu inancındayım. Sayın Hllml Yavuz, bazı terlmlerl aşırıya kacan blr özgürlük lolnde, Türkçe'de yerlaşmiş anlatım kalıplarına pek de özen gostermflden kullandığıma dikkat ceklyor. Bu bağlamda verdlği örneklerden bazılarmin (Örneğln, «niyetlemek» ve tbireşim* yerlne «birleşim» glbl kullanımlar Igecerll eleştıriler olusturduklarınt kabul ediyorum. Yalnız bu gecerli eleştlrller bircok gecârsız oleştlri ile birllkte sunulduklarından önem ve güclerlnden yitiriyorlar. Öte yandan, sayın Hllml Yavuz. kltabımın 10. ve 23. sayfalarında Grice ve Geach'ten yaptığım calıntı»lardan söz ediyor. Bu sayfalarda söz konusu yazarlardan alıntı (veya çevirl) bulunmarraktadır. Yapılan, bu felsefecilerln görüşlerınln benlm kendi sözlerimle açıklanmasıdır. Bu açıklamalarda aktardığım görüşlere icerlk ve anlam acısından hic bir hoksı?lık yapılmamıştır. Önce alıntı sözkonusu clmadığına göre bu yaznardaki terlmleri çevırme durumunda değıllm. Kaldı kl benim verdlğım acıklamalarda kullandığım terlmlerin Ingllızce karsılıklarını carpıttıkları İddiası sayın eloştlrmenin bu Ingillzce metlnlerl tom kavrayamamış olmasından kaynaklanmaktadır örneğin, Grise'toki «entalinient» ve bu sözcüğe karşılık olorak bemm kullandığım «mantmsol lcermetnin, ifade bağlamlarında değışık doğruluk değerlerl verdıklerlnl gösteremedığl siırece. sayın HilTii Yavuz. yaptığı eleştlrlyl anlayank yaprnış olduğunu kanıtlamış olamoyacaktır. Ağız Tadıyla... Arkadaşım Atllla Dorsay'm «Afeız Tadıyla» dizlsi olumlu olumsuz tepkller uyandırdı. Kiml Cumhuriyet okuru mektup yazıyor: Benlm evlmin mutfagına ayda bir kez blle et glrmezken, îstanbul'un lokantalarında neler yenip içildiğlnl okumakla mı karnımı doyuracaftım? Okurla alaynıı ediyorsunuz? Dorsay ne yapıyor?. Atilla Dorsay tek yönlü blr İnsan değil; gerçek blr aydın; sinema eleştirmeni, mimar. gazetecl. turlst rehbert ve eskilerln deyimiyle güzel kaleml olan blr klşi... Her sinema yazısında. insanoğlunun özüne dönük blr toplumsal yaklaşımm manttgmı işler Atilla... Acaba Istanbul'un çeşitli lokantalannı dolasarak tanıtması çok mu yersiz? Ya da çok mu yararlı'' • * • *•• Kanımca blr felsefe eleştirlsi yaparken serln kanlı olmaya da özen göstermell. Oysa blr eleştlsmenin oleştirdigi kitaba (kendl sözleriyle) «dışlerini gecırip garip sesler cıkarmaya başlarsaı. bu ruhsal durumda eleştırrtığl metinde tahrlf de yapabillr. Nltekim sayın Yavuz'un başına bu da geliyor. Eleştlrlslnin bltıminde son darbeyı vururken söyledığl şu: «Dr. Denkel. kıtabının 49. sayfasmda «özcüğü sozcüğüne şöyle diyor 'söyleyen bıreyki meramını doğru dürüst anlatamadığı dlnleyence anlaşılabllmlşsfl ıletlşlm başarılmıştır'». Bu çellşkl içaren tümce Için ancak «Ipin ucunu kooırmış» blri osıl metinle sözcOğü sözcüğüne aynı dıyeblllrrli, cünkü 49. sayfadaki tümce şöyle: «Söyleyen birey meramirıı doğru dürüst anlatcmasa blle. onun doğru dürüst anlntamadığı dinleyence anlaşılabilmlşse. ıletlşlm başarılmıştır.» lyl ya da kötu, saytn Hllml Yavuz'a eleştlrislnde harcamış olduğu caba icln teşekkür ediyorum. Yalnız gönOi Isterdl ki eleştlrisınde blraz da felsefi icerik bulunsun. **• Dünyada en iyi ycmeklerin Çin. Fransız, Türk mutfaklarında plştlğlnl söylerler. Nlçln? dlye sordugunuz zaman doğru dürttst blr yanıt alamazsınız. Kimisl blr Renelleme yapar: nerede saray varsa, orada İyi mutfak olduğunu söyler. Bu yanıt yeterll mldlr? Bilemem. lyt blr mutfak İçin zenuln bir tarlh yetmlyor; doga koşullan da Rerekli. Yoksul bir doftada yaşayan toplumun göreneğinde yemek llstelerlnin doyurucu olması zor. tlaçlar Klbl yemek formüllerl de binlerce yıllık deneyimlerln sonucunda ve doğasal Urünlerin karmasında oluşuyor. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde deglşlk yemeklerln çevreye Röre gellştirildlğln! izliyoruz. GüneydoAunun acılı kebaplarıyla Güneybatının zeytinyagh çeşltleri iklimle mutfak arasmdaki bagmtıyı vurgulamaz mı? Anadolu nice kültürlerln beşlğidlr; yemek kültürü de bunlardan birisl de&İ1 mi? Ne var ki Türk mutfagının odak noktası kuşkusuz tstanbul'dur. Esklden bu büyük kentte Abdullah, Pandell, Emin Efendi gibt ün yapmış lokantalar bulunurdu. Zengin yoksul çelişktslnin rlprinleşmedigi yıllarda orta sınıfın bile gldebildlğl yerlerde güzel tencere yemeklerl plşerdl. Bugün İptanbul ne denll zenglnleşse de görgüsüzlUk her yere egemendlr; onbln Urayı aşkın hesap ödedlğlnız masadan ağtz tadıyla kalkmamz zordur. Oysa terslne bir geltşme saptanmalıydı. Demek kl parasal gelişme herşeyi cözümlemlyor. Adana'nın kuytu blr kebapçısında yediglnls acılıyı: Mugla'nın Aydın'ın sokak arasına yerlesmiş aşçı dükkânında önünüze sürtilen zeytinyaglıyı Istanbul'da bulmanız kolay degll. • Buna karşılık tstanbul'da (her büyülc kent glbl) çeşltlenme daha zengindir. Bu «sehr1 Stanbul>un girdisini çıktısını, köşeslni bucağım incele, ylp araştırmak, saptayıp yazıya dökmek gerekir. Atllla Dorsay bu lşl tyl yapan blr arkadaştır; yazılannı İİRlyle Izllyorum. Anlattığı yerlerln blr çoğunu bilmem: ama kapısından lçeri girmedlğim lokanta, restoran, kebapçı, aşevi, kafetarla ve benzerlertnln yemekleriyle Usteleriyle sergllenmesl, toplumsal yaşamın renkll blr kesltinl de verlyor. Anadolu'nun uzak kasabasında köyünde yaşayan ve mutfagına üç ayda bir kez et. (o da ancak kıyma biçiminde) girebllen yurttaşın da bu yerlerden haberll olması gerekmez mi? Herkes Hllton'da kalamaz; ama Hllton'da yapılan görkemll düğünlerde hangl holdingin damadının, hangl holdingin g&linlyle evlendlğinl blr gazeteclnin yazması, hem doğaldır, hem görevdlr. • lçinde yaşadıgımız toplumda kendimtzl ne gecekondudan soyutlayalım, ne de «lUktls yaşam»dan... Toplumsal yontumuz bu çellşkinln zehlrll çamurunda yuğrulmaktadır. Herşeyi bllellm kl eleştirlye yönelmek olanakları yaratılsın; bllgislzlilc, insanoğlu İçln görgüsUzlükten beterdir. Kaldı ki. dil felsefesi, yine dll aracılığıyla yapılmak jorundadır. Bu yüzden .bu dtslpllndekl anlatım, blr felseft aniatım olmanın öteslnde, kendl temellni konu olmanın getlrdlfll karmaşıkiıflı da içerir Bu. blr dll felsefesl yazısının neden gönlük dile ve edeblyat Türkce OKTAY AKBAL Tito Üstüne CBilrim Dünyası /vei*, BELGJL Capkın Kartal Harekâtı ir Fransır atasözü: «Top rağı olanın, savaşı da olur» (Qui torre a, guerre a) der. Yanl, toprağı olan, hep savaşmak zorunda kahr anlamına gelir bu söz. Anadolumuzdaki sürek11 tarla kavgt^lao. sözü hak h çıkaracak nlteliktedir. Yıllardır pır pır edıp bir türlü uçanaaytm Toprak Raformu tasanları da, yasala n da hep aynı gerçegi vurgulamıyor mu?.. Fakat, günümüzde kural değişti galiba: Sahip olun mayun topraklar içln de sa vaşılıyor. savaşa hazırlanılıyor. tngiliz başbakanlann dan Baldvvin. Birinci Dün ya Savaşından sonra «Ingil tere'nin doğu sınırı Ren Nehrinden goçer» dememiş mi idi?.. lkinci Dünya Savaşı Danzig kenti (şimdikî Gdansk) yüzünden çıkmamış mı idi?.. tngilterenin ge leneksel dış politikasının te mel taşı, Avrupanın blr dik tatörün eline geçmesini önlemek olmuştur. Ne zaman böyle birl çıkmışsa Ingilte re hemen savaşa atılmıştır, gözünü kırpmadan. Napolyon. tkinci VVilhelm. HiÜer bu tür birer diktatördü. tn giltere diktatörlerle kendi arasına hep tampon devlet koyma politikası gütmüştü. Bunlar Ingillerenin dogu sınırlarının ilk koruyucularıdır: Norveç, Isveç. Danimarka, Hollanda, Belçıka. Bu devletlertn tnglltere gibi birer krallık olmaları da dik katten uzak tutulmamahdır. B •Tito gidtnce Yugoslavya ne olacah? diye korhanlar, ya da umutla bekleyen var. Oyta otuz beş yıllıh ihtidan süresinco Tito ülkesine en yakışan Anayasal düzeni hurmuştur, Çeşitli ırklann, uluslarm, dlnlerin kaynaştığı bu llkeyi ilerict btr dttzeng havufturmuştur. Her bireyln hakhıtıı vermekl* top lumun bu bireylerden oluftuğunu bilereh davranmakla...» Mayu 1980'de Mareşal Tlto'nun ölümünden blr kaç gun sonra böyle yazmışım. tki yıl sonra Yugoslavya. Tlto'nun cizdlği yoldan yasamıru. düzenlni surdürüyor. Ülkenin lçinde. fizellikle Kosova bolgesinde blr takım ayrılıkçı olaylar patlak verdlyse de. Yugoslavya Devletinin bütünlü&u bundan zarar görmemlş. Anayasal düzende blr değişme bir botulma görülmemiştir. Sırbistan. Hırvatistan. Slovenya, Makedonya, Karadafe. Bosna Hersek Cumhuriyetlen ile Kosova ve Voyvodina özerk bölgelerinden oluşan Yugoslav Federatif Devletl. kurucusunun ölümünden iki yıl sonra. sağlam blçimde ayaktadır. Demek Tito, halkın özledlğl blr devlet. bir yönetim biçlrnl bulmuş. uyKUİamış. •Btz guçlü ekonomiye dayanan yeni tip bir demokrasiden yanayız. Şu düşüncedeyiz ki demokrasi önce herkesin ekmeği olabildiği yerdedlr; Ifslzlerin bulunmadığı, insanın insan gibi yaçadığı yerlerdedir.Tlto'nun başansını bu sozlerinde aramak gerekir sanırım. 'İnsanın insan gibi yafamasım sağlamaktır önemll olan...' Dogrusu ya. tek önemll gerçek de budur. Ancak böyle tnsanlarla dolu blr ülke güçlü ve dayanıklı olur. Bir avuç azınlığın mllyonlan sömurmeslne dayanan toplumlann çürüklüüfu. dayanıksızhğı ilk tehlike anlannda bellrecektir Tito. birbirine karşıt hatta diişman halklann yaşadığı topraklarda 'özyönetimli toplumculuh' adı verilen bir uygulama lle. otuz beş yıl lçinde basarılı bir toplum ve devlet yapısı kurmuş vo yerleştlrmiştlr. ölumündan ikl yıl sonra bile bu yapı sapasağlam duruyorsa temel düşüncenln ne denll gerçekçi ve sağduyuya dayanan bir öz taşıdıgını <rösterir. önümde iki kitap var: 'Tito Özyönetimli Sosyaüzm', 'Çağdaf bir önder: Tito Çağdaş Bir Ülke: Yupoatavya...» Yugoslav özyflnetlm slstemlnden söz eden tanmmış bir polltikacımız önsftzde şunlan yazmış: 'Özyönetim bir ydnüyle çalışma yaşamında ve banavide demokrasivi gerçpkleştirmek, yabancılafmavı önlemp.k ve tüm çahşanlann katkısıyle verimliliği arttırmak amacını güden bir demokratik ifletmedllk ve vöneiim hiçimidir» Ekonomik gellşmenln lnsanl yönüne defter vermek, sanınm her politikannın en hnstn dıisünmesl gereken blr ko nudur. Bir avuç iş adammı, bir avuç ticaretçiyi yani mutlu bir azınlıgt koruyan. besleyen blr ekonomik yaşam mı lyidir: yoksa tflm ulusu kapsayan, tüm ulusun birevlerlnl vönetlmde etkinllge çagıran bir ekonomik yaşam mı. bir ekonomik anlayış mı? 1958'da Mareşal l'ito bır konusmasında şöyle de mişti Bızim volumuz bireyin kendi hakkına havuşmast. aynı şekılde toolumun da blr bütün olarah kendi hakkına kavufmasıdır • Voplum adına bireyleri ezmek. toplumu yıicelteceSiz dlye insanca duygulan ayaklar altına alnıak. demokrasiye ters düşen bir tutumdur. Bunun «ibl 'bazı' bireylerl korumak Için toplumun büyük çogunlugunu en doğal haklarından yoksun bırakan blr tutum. blr anlayı? aynı btçimde yanlıştır Mareşal Tito. özyönetimli toplumeuluk nnlayısmı ortaya koyarak. bunun kuramsal açıklamasını yaparak, daha sonra da çeşitli dlndo. ırkta. mezhepte halklar toplulugunda bu düşünceleri uygulayarak yüzyılımızın yetiştirdigl en önemll devlet adamlanndan birl olduğunu kanıtlamıştır. Hem toplumsal kuramcı hem uygulayıcı. hem de basmda bulundu^u ülkeyl şunun bunun dümen suyunda yOrütmeyen. 'tam bağımsızlık' 11keslnl her şeytn ustünde tutan blr önder... Evet. öteden beri yazdıftım gibi 'Tito Deneyi'nden azgelişmiş ya da Relişmekte olan toplumlann alacaklan dersler çoktur. Stli'nln unutulmaz Devlet Başkanı Dr. Allende'nin şu sflzlerl Tito'nun gerçek kişillglni en ftzlü biçimde vurgulamaktadır: «Bajta Tito'nun uluslararası düzeyde çabaları, insanhğa onu bartfa göturecek yolları açmıştır. O, uluslara ve ülktUre mutluluh sağlayacah yepyeni bir yolu. özyönstim yolunu bulmuş kiftdir.* şunlan söylemiştin «tki yıl once Orta Doguya kuvvet göndermemiz gerekse İdi hangi birliğin gönderilecegi nl, bu birliğin oraya aaöil gideceğini, komutanın kim clacağını kimso ktsirıliklo bUnüyordu^ .Bugün bu 50runlar çözülmüştür* .,, Birlik kurmak bütOn sorunları çozmez. Bıınu her an savaşa hazır tutmak da gerekir. Bunun yolu da sık manevralardır. Böyle bir ma nevra bir buçuk ay kadar ön ce, mart sonlarında yapılmış Ur. 45 milyon dolara mal olan manevraya Çapkın Kartal82» (Gallant Eagle 82) Harekâtı adı verilmiştir. Bir birliğin, savaşacagı bölge koşullan içinde ma nevra yapması bas kuraldır. Erzurumda verilecek bir savaş için askerin Konya Ovasında değil Erzurumda yetistiriünesi gerekir. Amerika da böyle yapmıştır: Sa vaş alanı olarak Kaliforniya nın güneyindeki Mo|ave Çö lü seçilmistir. Körfez bölgesi baştan başa çöl olduğundan.. Ancak, amaç çol de savaşmak degil savaş alanına çabuk ulaşmak oldugundan, bütün bir birligi her türlü araç, gereç ve teç hizatı ile uzak mesafeye taşıma denemosi Atlantik kıyısında, yanl Amerikanın doğu kıyısında başlatılmış., batıdaki çölde biUrilmiştir. Böylece uçaklar 4 bin kü sur kilomotrelik bir uzaklı ğa sefer yapmışlardır, nevranın başanh yanlannı şöyle özetleyebilirlz: • Amerikanın çeşitli yer lerinden toplanan 90 yük uçağı ile başka tür uçaklar doğu kıyısında toplanmış, sonra da. Amerikayı baştan başa geçerek batıdaki çölo gelmislerdir. llk uçak 6 sa niyelik bir gecikme yapmış tır. Harekata 2200 paraçOtçü, 228 ton silah ve başka malzeme katılmıştır. • Birlik komutanına gö re askerin morall en yüksek düzeyde aürmüştür. Manev ranın başarısız yanlan şun lar olmuştur: • Yük uçaklan istenen sa yıdan az olmuştur. • Bir ara, radyolann anzalanması yüzünden 4 rad yo haberleşme örgütü çalış mamış, pilotlann yerle irtlbatları kesilmlştir. Birliğin hava lşleri komutanı tuğge neral Patterson bu konuda fjunlan söylemlştir: înanılmayacak sorunlarla karşılaş tık. Paraşütçülerin inme ya pacaklan 5 yeri gözetlemek uzere bölge üzerinde bir uçağımız durmadan dolaşıyor du. Radyolann susması yü zünden bu uçakla bağlantı kuramadım ve tabii, paraşüt harek&tının nasıl ğittiğini de anlayamadun.» • İki yük gemlsinden bi risi 82. Hava Tümenlnin tanklan. uçaklan ve sair malzemesi ile doldurulmuştu. Gemi doğudan batıya 6 gunlük bir gecikme ile gelmiştir. Gecikmenln, gerçek harekat sırasında da yinolenmemesı için olaydan ders ler çıkanlmıştır. Çünkü, Körfez harekâtını Hind Ok yanusundaki gemiler destek leyeceklerdir. • Harekatta 5 er ölmüş. 152 er yaralanmıştır. Bu ka Sonuç yıp yüksek bulunmuştur. Çünkü, bu tür hava manev ralannda ancak yüzde birlik bir kayıp normal sayılmaktadır. • Ölüm ve yaralanmalara kötü havanın yol açtığım 1leri sürenler vardır. Gerçek ton de, harekât sırasında şid detli kar fırtmalan ve sert soğuk yağmurlar, yerde açtıklan kovuklarda savaş de nomelerlne hazırlanan ve so ğuk yemeklerle karnını doyuran asker üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Bugün Amerikanın ve Ruı yanın sınırlarının nereden geçtikleri kesinlikle belli de glldir. Dün Kore idi. sonra, Küba oldu, Vietnam oldu, Af rika oldu.. Oldu oğlu oldu. Ama. şimdl bir yer var ki İki devin aınırı da oradan geçiyor. Bu yer, dünya pot rol hazinelerinin yattıgı Bas ra körfezi bölgesidir. Üçün cü bir dünya savaşına dog ru hızla yol alındığı şu sı ralarda, bu bölgeye tek ba şına sahip olmak için, iki dev de büyuk çaba harca maktadır. Çaba, Amerika İçln. Çabuk Müdahale Bir ligi (Rapid Deployment Force) biçiminde ortaya çıkmaktadır. Amerika Körf'oze bir Sovyet saldınsı ha lindo buraya hemen göndorebileceği bir birlik kurmuştur. Bunun yanında. Hind Okyanusunda dostlar vo üsler edlnmlştir. Başarılar, başansızlıkbu Her manevra gibi bu ma nevra da başarılar ve başa nsızlıklarla sürâp bltmfştir. 40 bin askerin katıldığı ma İKBAL (AVCI) HÜNALP. ile AYBARS HÜNAIP evlendiler KAD1KOY 7 MAYIS 1982 Başansızhklar «Çapkın Kartal» Harekatmı bir tür «Şaşkın ördek» Harekfttına döndürmüştür. Fakat. bu gibi aksakhkiara, manovraların normal olaylan gozüy le bakılmaktadır. Ancak, ger çek bir harek&t sırasında çok daha fazla asker, araç, gereç ve taşıt göndermek ge rektiğlnde durum ne olacak tır?.. Sürekü manevralar bu aksaklıklan giderecektir. Bu arada, Sovyetler de Körfez savaşı için alablldiği ne hazırlanmaktadırlar. An cak. elde yeterll bilgi olmadıgı için bu hazırlıklardan söz edememekteylz. Şimdi bütün sorun, Bir liğin nerede üstlenoceğidir. Harekât sırasında Ka liforniyadan Körfeze birlik taşımak. pek olacak bir 1ş gibi görunmemektedır. Bu durumda, Birliğin Körfeze yakın bir yerde. Örneğin Türkiyedo üslenmesı gerek mektedir. Hükümetimiz bu na «Hayır» demiştir. Bir Amorikalı yetkilinin yanıö 1se şu olmuştur: Yardım lstemede dostluk, üs vormede anlayışsızlık.. Bövlo dostluk olmaz.» Peki ama, aynı mantık bl zimlo ilişkide de geçerlt olmalı değil midir?.. Yıllarca, Yunanlılan şımartmak İçin blze ambargo uyguladınız. Size bağlı bir dostunuzu güçsüz bırakmaya çalıştınız. Bu nasıl bir dostluktur a benim canım efendim. Bu işlerde de bir ölçü Lir bilim bel yaklaşım gerekir. Çünkü slyasa da blr billmdir. Bunu 'nrnieyen kürsüler ku I'IİTDUS (5oyıoncE) (Cumhuriyet nasa/ıaagj 8 MAYIS 1932 ÎZMÎR RIHTIM ŞÎRKETÎ ANKAKA 7 tzmir Rıtı tun Şirketinln bUkUmet tarafından satın alınması gerçekleşmiş gibidlr. Bu lıususta şlrket htsnedarlarını temsil eden Fransız avukat ile Nafıa Vekaletl arasında görüşmeler devam etmektedir. HUkümet tarafından pe şlnen verllmek uzere tek111 edilen para hissedarlar tnralından az görülmuştür.. Satm almanın yirmi senede ödenecek taksitler le yapılması görüştllmektedlr. ]Günün llanıL International tıraş hıçagı dünyanın en son yenillklerlnden biridır. tşou süperprodüktıon öv cakları Alman yüksek sanatının blr nmnünesidır ve bejnelmilel rekabet içln lmal ed.ilmıştır. 'i adedi 1/2 kurustur. Her yerde satılır. INTERNATIONAL Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdürü: MüesseseMüdürü: Y « l Ijleri Müdürü: B«Mn v* Yayan BÜROLAR • ANKARA:KonurSokıkno. 24/4 Yınl««hlr Tel: 17 5E2517 58 6Öİdare:18 33 35 • IZMİR: Hallt Zlyı Bulvarı No: 65/3 T«l: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Alatürk Cnddaal, Türk Hava Kurumu Ifhanı Kat 2/J Tal; 14 560 19 731 ... HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN Cumhurlyel Mıtbaccılık v» Gız«tselllk T. A.Ş. Posla Kulusu: 246 ISUnbul Tel: 20 97 03 (S Hal) , Karşılıklı durum Köriez, Rus'un burnu nun dibindedir. Amerikanıo İse binlerce kilometre 6tesindedir. Kalifornlya ile Kör fez arası. şöyle böyle 15 bin kllometredir. Amerikan Ça buk Müdahale Birliginin bu IS bin kitometreyl en kı sa zamanda geçlp Körfezi kendi eline geçirmesl gerekmektedir. Yahut Birlik. Körfeze en yakın dost bir ülkede üstlenecektir. Birligln komutanı Korgeneral Klngston. kuvvetleıi için TAKVtVf İMSAK S.53 OÜNEŞ 5.49 ÖĞLE 13.10 İKİNDİ 17.04 AKŞAM 20.12 YATSI. 21.59
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear