25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 8 21 MAYIS 1982 12etişememiş olanlar icin anlatayım, Karpiç Lokantası. Ulus Alanı'nda şirodiki Morkez Hankasına yüzünüzü dondüğüuüz zaman sagınızda. henui bitrnemiş olan beton yapının olduğu yerde idı. Bir cikdörtgen biçiminde olan. bir yüzü Lstasvon Caddesınn dönük. altında Ankara Talas olmak üzere kocaman bir bahce idi. Ağaç lıklı, havuzlu. çiçekli bu alnna •Şehir Bahçesi» denirdi. Buradaki görkemli lokan tantn rosmi adi: «Sehlr Lokantası» ydı. Bizim kuşak pok hatırlamaz ama 192.VM yıllarda ruranın ilk adi: Frasko Bar'dır. Freskj Bar olduğu r(önemde Baba Karpiç yoktur. Ermenl asıllı beyaz Rus olan Baba Karpiç'l 1930'dan sonra Atatürk getirtmiş... Y # Mebuslar dans kursları görürlerdi nkara'da hayat asrileşir. modernlaşirken dans modası da çık'rcış. Anlatırlar dans bilmeyen mebuslar. burada boş zaminlannda. tango, çar liston. vals gibi danslar öğrenirler. bir tür kurs görürlermiş. Rahmetli Fikret Adil, o yıllara yetiştiğini, burada milletvekillorine dans öğretmenliği ettiğinl anlatırdı. Şa ka yollu, burada metrdoellik ettiğini de laf arasında sokuşturardu. Gerek ağzının tadını blJenler, gerekse yabancılar için lyl bir lokanta gerekiyormuş. Bir de otel... Otel olarak Ankara Palas yaptırılmış, işletmesi Fransızlara verilmis.. Lokanta olarak da Karpiç... Elbette Baba Karpiç geldikten sonra adi ağır bastığı için Karpiç olmus. Bizim kuşak, Karpiç'e ancak 1953'den sonra gidebildi. Ondan önce ya babalanmızla, ya da varlıklı bir ahbabımızla gidebilirdik. Devlet büyuklerinin ya da siyasetçilerin uğrağı olan bu yerin ancak kapısından bakabilir, lçine giremezdik. Blzler 1950den sonra buraya ayağımızı attıgımızda. •Karplç's de demokrasl geldi» demlşlerdi. Bizim gibl gençleri buraya layılr gör> mezler, syak takımı sayart [ lardı. Blzim ugrak verleri* miz Posta Caddesindeki küı : çük meyhanelerdi. Ben ve benim gibi gazeteciliğe bulaşan gençler, 1945 •* 46'larda buralara uğrardık ama. sanatcı ve şair arkadaşlanmızın burayı Mesken tutmalan» âiyebillrim ki 1650'den sonradır. Karpiç. yiylml, lçlml çok' güzel olan bir lokanta ldl. İyi işleljîebilmesi. bol yenebilmeti için beledly» tarafından paraca desteklenirdL Karpiç'i belediye destekler, belediyerf de devlet... Basbakan ftaraçoğlu'nun, savaş yıllannda, pahalılıktan söz edildiğinde, «Nerdeymls pahahhk. Karpiç'de Ikivflrelll kuruşa tabldot var» diye demeçler verdiğini çoğu kişi hatırlar. O dönemdeki yö neticiler için pahalılıfcın ve «cuzluğun filçeğl Karplç'te tuzlusu ve tatlısı lle yenilen yemeklerdi. A \ Basbakan Peker'in istifasına kimse inanmıyor ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU Müsteriler degerlerini Karpic'in iltifatlarına göre ölcerlerdi... Pcker'in istila haberini Baba Karpiç ten duyan gazeteci Şinasi Nahit Berker'e gazete yöneticileri inanmayıp «sen dcli mİMn?» diyerek üzerıne yürürler. Basbakan Saraçoğlu'nun, savaş yıllannda, pahalilıktan söz edildiğindc, «ner deymiş pahalılık, Karpiç'te iki yüz elli kuruşa tabldot var» diye deıneçler verdiğini ço&u kişi hatırlar. O dönemdeki yöneticiler için pahalılığın vo ucuzluğun ölçeçi Karpiç'te tuzlusu ve tat Jısı ile yenilen yemeklerdi. biraz önce gidip Istifasını Köşk'e flundu.» Haberi duyan. anadan dog ma gazKteci Şinasi Nahit durur mu? Hemen ko^uyor, haberi vlıçtığı gazete 'Ulus) ve njansa (a.a) vermek istiyor. Önce gazefesine Ulusa gidiyor Yazı Işleri Mi.'dürüne haberi ulaş tınyor. Münir Berik sfılüyor •Sen aeli misin? A/ «nce güvonoyu aldı > Oradan çıkıp alansa segirtiyon «Recep Peker istifa atmiş.» Genel Müdür Muvaffak Sunal. Başyazar Kerami Kurtbav. üstüne yürüvorlar: • Deli misin. nesin? c'vdurmo hab«rlerle ortalıgı karıs tırma. smıı çok fpnn odprir.» Şefleri tarafından fena paylana>ı Şinasi Nahit dostumuz. başı ellerinin arasında. habPii nereye vereregini düşüntirken moto^Vietli bir kurre Çankaya Kö^kü'nden yayır.lanan resm' teblifti getirtvor«... Recep Peker. saglık nedenleri lle istifa etmi^, yerine yenl kahtneyi kurmak fizere Hasan Saka nörevlen dirilmiştir.» Baba Karpiç, iyi bir lokan tacı olduğu kadar. herkesi atlatan höyle de yaman bir gazetedydi. Şinasi Nahit'e gellnce mü dürleri. şefleri gönlünfl alıyorlar. 6rtülü fidenekten blrazcık pay veriyorlar, kırdıklan potu örtmeye çalışıyorlar. Baba'dan bir hikayp daha... Bu da Çetin Altan'dan.. Tanınmış genç şairlerimizden biri. günün birinde eline biraz dünyahk geçtiginde. bardan salona uzaıııyor. Sanki yeri her zaman öndeki bar c'egllmişceslne. yıkanmış, kolalanmış örtülü masalardan bırine kuruluyor. Garsonlar bir kitap kalınlıfcındaki iisteyi uzatıvorlar. Teneden tirnaga mreliyor. Sonra garsona: «Bana bir beyin <alatası. hol zeyt!nyağh ve llmonla.. Ha, bir duble Kulüp rakısı..» Garson komutu alıyoı scruyor: «Başka ne efendim'» emrederslniz Manda haberinin yanına konan haber arpiç tiryakilerinin serüvenlerinl adlpnnı vererek vermiyerek en keskın çizgilerle o günlerde yazanların başında Şinasi Nahit Berker'le Çetin Altan «elir. Şinasi yazılarını Ulusun yavrusu olan ve ikindileri çıkan 'Akşam Haberlerinde. Çetin de denemplerini Hürses. Yeni Gazete, Akşam'da yazardı. Şinasi'nin o günlerin en parlak çalışma alanı olan polis adliye muhabirliğinde adi. başarısından ötürü. 'Leş Kargasi'na. çıkmıştı. Herkesi ilgilendiren özellikle aydmlan bir haber vokalıvor .Nurullah Ataç üstadımızla şair Meiih Cevdet Anday, bir usül meselesinden otürü Şükran lokantasında tartışıyorlar. taruşmayı biraz iltri göturüvorlar, önce karakolluk, snnra da mahkemelik oluyorlar.' Haborin ustune ivedılıkle bir atmaca gibi çullanıyor. Eh. böylesi iki ünlü kişi hem de edebiyat yüzünden mahkemelik olur da. bu yazılmaz mı? Allıyor. pulluyor, Akşam Haberleri'ne mesleksel deyimle döşeniyor. Ertesi gün habor gazetede çıkıyor. Yalnız gazetede çıkan haberin yanıbaşında blr habnr daha var. 'Bir manda hudurdu. on kigiyi yedi, vırmi Mşiyt ısırdı...' Gazetenin plyasaya çıkması ile ustat Nurullah Ataç'ın yazı Işleri müdürlüfrüne dÜ5mB«!İ blr oluyor. Ataç da o günlerde Ulus yazan nldupru için yöneticilerlo senli benli ilişkili... Hemen parlıyor. «Bu haberi kim yazdv?» •Ben yazdım.» Manda haberini gösterereta «Vo ötekini?' «Onu da ben.» K ıııııınııııııııııııııııııııııııııııuıııııınııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiH Baba Karpiç'in kulağı delikti. Her şeyi herkesten önce duyardı apıdan girildiğlnde, *agda vestiyet, sol( d a da geniş salonlu bir bar vardı. Tuva letlerin önünden. büyükçe bir ara'.ığı geçtikten sonra geniş salona gidilirdl. Barda aperatif alınır, salonJa yemek yenlrdt. Bizim yerimiz bardı, keselerimiz uzun süre salonda yemeye elvermedi. Kapıda, vestlyerin yantn da ise sürekli birkaç sivil polis nöbet tutardı. Yemeğe gelen devlet büyuklerinin koruma polisleri de vestiyerle, tuvalet arasındaki boş masalara ilişirlerdi. Burada korumacı polisler vardı NÜBÜLLAH ATAÇ KECEP PEKER •Olur mu böyle fey!.. Bir manda haberlnin y o nına nasıl benim adımı korsunuz?» Ne dfinir. Ataç'ın kızgınlığı da böyleydl. K ama. asıl başkoruyucusu Ba ba Karpiç'ti. Daha kapıdan adımınızı attığınızda, tiril tiril akpak yandan dügmeli gürcü gömleği. jiletle kesilmiş gibi ütülü pancolonu. rufcan Dapuçları, ustura ile traş edilmiş başı ile Baba KarplÇ önünüzde dikelirdi. Boyu çok uzun görunurdü. Uzun boyundan olacak hafif kamburumsu 6ne do^ru kaykılırdı. Bu kaykılış, bazılanna saygı. bazılannH kü ankara., ankara.. ankara.. ankara.. anka, Müserref HEKİMOĞLU Tahsin Saraç ve Emre Kongar, . perde arasında güzel çevirisi 'çin A / f n t u l R l T * övgüyle kutluyor;ardı övırüvİB lnıtli]vnr.arriı Genca.i Canna. Gufîrt 1 ' I U H U UIL rün'ü ben de onlara katıldım sonra celerimlz, sorunlanmız başka bir boyuta varır her zaman. Günlük yaşamın gerginliğinden sıynhr, dünyaya yeni bir pencereden bakabiliriz. Dünyaya Maud'un penceresinden bakabilmek ne güzel? Çok güç koşulları da gülümseyerek üstlenebılmek, ölüme şarkı söyleyerek gidebilme. bir delikanlının tutkusunu seksen yaşına karşın telli duvaklı bir gelin olarak değerlendirebilmek. Maud bu gücü sevgiden ahyor hiç kuşkusuz, sevgiyle çok güzel şeyler üretiyor durmadan. Çünkü sevgi üretkendir değil mi? Seksen yaşında bir kadının her şeye meydan okuyabilmesi, gülümseyerek ayakta durması, şarkılarla dansedebilmesi, tüm güçlüklere güzel bir özür bulabilmesi, ancak sevgiyle gerçekleşebilir bence. Sevmeden ya da bencll bir sevgiyle hiç bir şey üretemiyor insanlar. Hatta yüz yaşına Keliyorlar, ama blr kin tohumu ekebiliyorlar ancak. Bütünlaştirici değil bölücü. ayıncı olabiliyorlar. Dogal olnylara insanca bir katkıdan yoksun kalıyorlar. Yıldız Kenter'i seyrederken Ankara Sanat Tiyatrosu sahnesinden başka sahnelere yöneldim düşüncemde. Perdeler açıldı. perdeler kapandı, oyuncular. yöneticiler, figüranlar sıralandı gözümde. Aayla gülümsedim doğrusu. Her sahnede Maud gibi sevgi üreten. sevgiden köprülerle duvarlan aşabilen klşllerin özlemini duydum. Bu özlem giderek büyüyor çevremizde. Harold ve Maud oyununun nerdeyse dört yüz kez oynanması da bunu kanıtlıyor değil mi? Sevmeyl öğrenirsek bu özlemi de dindiririz bir gün... da sordum: Bu oyunu çevtrmeyi ııiçm lttedin? Gözleri parladı. Oyunu >lk kez Paris'de gördüm. Tlyatrodan ağlayarar aynldım, ama acıyla degil mur.uiukla, lçlml blr sevinç Kaplayarak Snhneden mutlu bir rüzgar eslycrdu O rüzgan Türk ip/ırcilerlne i« f«tirmek istedim. Seksen yaşmda blr kadm, sevgiyle k5prüler kuran katı Insanlan yumuj ıtabiien klşil'*1yle benl çok etkiİ9dl. Hafta başınJa Ankara Sanat Tiyatrosu'nda Harold ve Maud'u sey redenler de o nazei osintlyl htt«ettiler sanırım. ^/gisiz, co^k bir çevrede, bunalımlar içinde bir dellkanhnın seksenlik bir kad'na tutkusunu onlam'ic güç degil. M»ud*> un sıcak, seveci.ı kişıliği. /aifmak sevinci, içtenliği relikaniının 2/l«mlerini dindiriyor, üşüyen kalt* :*ınıyor, genç kızlan buiıkıp Mı>tıd'la evlenmek istiyor. Bu istek vav»mla barışın simgesl oence. Nitek"ıi> seksen yaşmdaki sevgill ölürkea yaşama sevinciyle ç'çekler a ç ı y r fahnede, şarkılar duyuluyor ve ölümün karanlığı, ışığa dönüşüyor blr. den. seksen yaşmda bir kadına ancak sevgi, hoşgörü, barış içinde yaşama sevinci veriyor o parıltıyı... Yıldız Kenter giderek tırmandı. nyor Maud'luğunu. Çizgisini hiç yitirmeyen bir oyuncu. Zaman zaman vurguladığı sahnelerle seyircilerle de oynadı nerdeyse. Sahnede bunca yü kalmak eskimemek guzel bir olay, ama kolay değil. Hayranlık kadar saygı da duyuyor insan. Bu oyun Devlet Tiyatrosu'nda da sahnelendi. Maude rolünü de değerli oyuncumuz Muazzez Kurdoğlu canlandırdı. O da çok güzel bir oyuncu, ama yorumu yanlıştı galiba. Tiyatro çok boyutlu bir olay kuşkusuz, yazan var, yönetidsl var, oyuncusu var. Yanlış bir yorum, ters bir ışık gibi herşeyi altüst ediyor. Oyunun şlirsel yanını aiıp götürüyor birden. Ilk gecenin seyircileri güzel bir başkent mozaiği oluşturuyordu. Uzun süredir Devlet Tiyatrolan'nda görmediğim bir kalabahk. Mevhibe Inönü, eski Gumhurbaşkanlanndan Fahri Kof."utürk ve eşi başka galalarda çok görünmezler ama Yıldız Kenter'i alkışlamaktan geri kalmadılar. Danışma Meclisi Başkanı Sadi Irmak ve eşiyle Korutürk'ler yanyana oturuyorlardı on koltuklarda. ötekl koltuklarda da Basbakan Yar dımcısı Zeyyad Baykara. Tçişleri Bakanı Selahattin Çetiner. Devlet Bakanı Ilhan Öztrak. Gençllk ve Spor, Tekel Bakanı ve oşlert. Devletl yönetenlerl tiyatroda ya da konserde görmek benl çok sevindiriyor. Bir sanat olayında düşün çük görme gibi gelirdi Siyasetçı. zengin, ai'erist, devlet jddmı kım olursa olsun. Baba Karpiç herkesi ta nırdı. Yahut herkeste, Baba' nın kendisini tanıdı^ı izlenimi uyanırdı. Baba Karpiç'in kapıda dikilirken bir selamı na. yahut birkaç kelımelik bir cumlesıne her müşterinin gereksinimi vard:. Müş teriler. .leğerlerini Baba'nın fltifatlarına göre ölcerlerdi. Bir bakan kabinede durucu mu. Ridici mi oldugunu onun davranı.îindan çıkanrdı Ku la^ı dolıkti ve herşevı herkesten ftrce duyardı. Hepimizden önce Karpiç'e ayaftını atmış olan Şinasi Nahit Berker'in bir anısı vardır kı. Baba'nm ne derece kulaftı delik oldugunu çok iyi simgeler. Iki partili demokrasıye gir diftimiz •«ılların başında Recep Peker Başbakand: Övle Başbakanlardan degil. as tıgı astA, kestigt kestikti. Meclis'te, Demokrat Parti'nin sözcüsü Adnan Menderes. onu hiraz eleştirecek olmuş, (Psikopat) diye dzarlamıştı. Kendine güvenı sonsuz olan bir Basbakin Ismet Paşa bile onun Agır okka çekmesine» zor dayanırdı. Parti içinde gençlerden oluşan bir «Otu/beşler Grubu var, ikl de blr Peker'i sıkıştmyor. Peker bu. muhalefet lster mi. birlslnde dayanamıyor. güvenoyu İstiyor. Ctuzbeşler hariç guvonoyu hiıyor. UĞUR MUMCU 44 SILÂH KAÇAKÇILIGI VE TERÖR,, Kitabı lle birlikte ötekl yapıtlannı bugün v« yarın saat 14 19 arası.. Evrensel Kitabevl'nde lmzahyor. DUYURU Gürson Çocuk Sağlıgı Vakfı Clhad Tahsin Güa> Araştırma ödülü Amaç: Prof. Dr. Cihad Tahsin Gürson'un anısını yaşatmak. Türk çocuk sağhgına katkılannı devam ettirmek, kendisinin çok arzu ettiği gibi genç bilim adamlannı araştırma alaına çekmek. KOŞULLAR: 1. Ödülo çocuk sağlığı alanınm çeşitli dallarında çalışanlar aday olabilir. 2. Adaylık kişinin kendi önerisi veya ögretlm kurumlannın mesleki kuruluşlann veya blr diğer kişinin teklifi ile olabilir. 3. Ödfıl için sunulacak araştırmalar çocuk saglıgının tıbbi ya da psikososyal yönleri ile ilgill herhangi bir konuda seçilebilir. 4. Jüri üyelerinin değarlendlrmelerl sonucu l.'ye 60.000 TL.'lık bir ödül ile adayın bu başansını belirten bir yazıh belge verilecektir. Birincilik dışında, değerli bulunan çalışmalara mansiyon olarak 40000 TL aynlmıştu. Araştırma bir ekip tarafından yapılmışsa Adül veya mansiyon bu kişilere eşlt olarak paylaştınur. 5. Ödül İçin konulacak arastırmamn yazüı metni en geç 1.8.1982 tarihine kadar Vakıf Başkanlığı'na teslim edilmiş olacaktır. Kabul İçin aranılan aynntılı koşullar (sayfa sayısı. form. vb.) İçin Vakıf Başkanlığı'na yazılı başvuru yapılması rica olunur. 6. ödüller 4.10.1982 tarihinde tstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kürsüsü'nde dü zenlenecek bir törenle verilecektir. 7. Ödül jürisl aşağıdaki kişilerden oluşmak.tadıri Prof. Dr. OLGAY NEYZt Prof. Dr. ŞtNASt ÖZSOYLU Prof. Dr. AYHAN ÇAVDAR Prof. Dr. ÇİĞDEM KAĞITÇIBAŞI Prof. Dr. GÜNAY SANER son «Başka btrsey tstemez.» Baba'ya haber veriyorlar. Baba, garsonun kulagna bir şeyler fı»ıldıyor. Blzim burnu Kaf Dağında genç şair bekliyor Gelmez dj. gelmez... Ourduğu yerdun ba ğınyor: «Garson!.,» «Buyurun efendim.» •Blztm beyin salata ne oldu?» «Beyin salata yokmus.» Bozulaa genç şalr bagırmaya başlıyon «Boran ne blçim loRanta? Koskoca blr lokantada beyin salata rasıl bulunmaz. Yakışır mi size!«» Bu şamata ve gurültfl karsısmda Baba Karpiç, şairin tepesinde tünflyoR «Ne ijtedinlz?» «Beyin salata.» Bugun beyin salatg yok.» «Neden yok?» «Allahın sana vermedlgl burada neden olsunl» Genç şaır, uzun yıllar Kar piç'e de oralara da ugramıyor. |ey • Peker'in yerîne kim Basbakan olacak? Maud'un se<rgisinde basVfi blr sıcaklık var. Bunalımlar içinde bir delikanlıya bir kurtancı, blr koru» yucu gibi yaklaşmıyor, on<* K>?mıyor, eleştirmiyor, tersine hos«[Crüyle anlamaya çalı^ıyor, sorunf.n bir dostluk içinde çözümlüyor, duvarları yıkmak yer»ne aşmak yo'una Kidiyor. Sevgiden alıyor gücünü. ı şt« o gün Şinasi Nahit Karpiç'e gblmiş, tek başına oturmug, ' yemeğini yiyiyor. Baba Karpiç. Şinasi'nia yanına geliyor, kulagına egilip fısıldıyon «Peker'in yerine kim Basbakan olacak?» Şinasi Nahit şaşalıyor: «Nasü olur Baba?» diye soruyor. «Daha birkaç saat önce gruptan büyük çogunlukla güvenoyu aldı* .• «Sen b*nlm dediğime bak, 1 aunsoN ÇOCUK SAĞLIĞI VAKFI YÖNETİM KURULU YARIN: KARPÎÇ LOKANTASI SAZ SALONU OLUYOR... Fazla bilgi İçin başvuru adresl: Dr. NERMtN GÜRSON Gürson Çocuk Sağlığı Vakfı Başkanı Yıldız Çlçeğl Sokak. 39 Etiler ÎSTANBUE (Gumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear