02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 A. 0. Siyasal Bilgiler Fakültesl Iskân ve Şehircilik Haftaları'nın 13.'sü gecenlerde Ankara'da yapıldı Toplu konutla ilgili konulara ayrılan konferanslarda geçen yıl temmuz ayında yürürlüğe giren Toplu Konut Yasası'nın, çıkarılan yönetmeliklerln ışığında bu konudaki girişimlerin başarıya ulaşabilmesi içln gerekll koşullar tartışıldı. Konferanslarda Yasa'nın getlrdiği yenlllkler, olanaklar konusunda oldukca lyimser görüşler llerl sürülmekle blrllkte daha cok orta ve yüksek gelirli ailelerin sorunlarına cözüm getirildiği vurgulandı. Düşük gelırlilerln sorunlarını, özellıkle gecekondu sorununu cözmek Içln köklü önlemler alınması gereği üzerinde önemle duruldu. Bu yazıda, Türkiye'nin nasıl bir konut siyasası gutmesi gerektlğlne llişkln görüşlerimlzl acıklamak Istlyorum. Bannma, Insanoğlunun en temel gerekslnmelerinden biridir. Bu gereksınme, konut adını verdiğimlz blr flziksel çevrede glderilmektedlr. Konut en alt düzeyde de olsa güvenlik, sağlık, rahatlık ölcümlerine uygun olan; Iş yerlne kolayca erlşileblllr bir uzaklıkta bulunan; 8U, kanalirasyon, elektrik, ulaşım, alışveriş, kültür ve eğlence kolaylıkları gibi işgörü altyapı ölçünlerine uygun düşen oturma blrimidir. Insanların icinde yaşadığı, zamanının önemll blr dllımini İcinde geçirdlğl fiziksel çevreyl oluşturan, uzun sOre dayanan bir tüketim maddesl olarak Işleylm devriml, nufus artışı ve kentleşme sonucunda konutun artık güvenlik, esenlik ve toplumsal güvenç gerekcesiyle bu kamu Işgörüsü olarak devletçe ele alınması zorunluğu, özellikle anamalcı ekonomislnin sunumlstem kurallanna bırakılamayacağı anlaşılmıştır. Yakm yıllara değin, konuta, öteki verimll yotırım alanlarına göre anamalürün katsayısı düşük, vorimslz, bir «ölü yatırım» alanı gözüyle bakılmaktaydı. Toplumsal planlama alanındaki gelişmeler sonucunda, konutun içlnde yaşayanların verimlnl artıran, yapımla llgllı Işleyim kollarıyla dolaylı dolaysız llişklsi bulunan, Işlendirme slyasasının aracı olarak kullanılabilen önemll bir yatırım alanı olduğu anlaşılmıştır. Kötj konut koşulları, kötu beslenmeden sonra .düşük yaşam düzeylerinin en oçık göstergesidir. Asya Faciası adlı yapıtında Gunnar Myrdal, konut koşullarınm ulusal ekonomlk gellşme düzeyl lle sıkısıkıya bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır. İyileştirllmlş konut koşulları, bulaşıcı hastalıkların azalması glbl sağlıkla ilgili yararları yanında, aile glz OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 13 NİSAN 1982 Gerçekci Bir Konut Siyasası DÜŞÜK GELÜtLİ AİLELERİN BARINMA GEBEKSİNİMİNİ GİDERMEK İÇİN KİRALIK KONÜTA AĞIRLIK VERİLMELİ: BU KİTLE FAHİŞ KİKALAR ALTINDA EZİLMEKTE. Prof. Dr. Cevat GERAY llllğlnln soğlanmcsı, emeğin verlmlnln artırılması, işe devamsızlıklarm azalması glbl toplumsal ve ekonomik yararlar da sağlamaktadır. Yüzyılın sonunda toplam nüfusumuzun dörtte üçü, yaklaşık elli milyon insan kentlerde yaşayacaktır. Bu, kentsel nüfusumuzun yaklaşık dört katı demektlr. Yalnızca kentleşmenin önümüzdekl yirml yıllık dönemde doğuracağı yeni konut gereksinmesl sekiz milyon dolaylarında olacaktır. Türkiye'nin kentsel alan larda karşı karşıya bulunduğu konut sorununun ne büyük ölceklere ulaştığı açıkca görülmektedlr. Kentsel alanlarda etkin siyasalar güdülmesl yadsınamaz blr zorunluluk durumuna girmiştlr. Konut Oretlm etklnliklerlne yalnızca toplumsal acıdan yaklaşılmıştır. Konut üretiminln ekonomlk boyutları bir yana itilmlştlr. Ülkemlzde konuta ayrılan kaynaklardan amaca en uygun blçlmde yararlanılamamaktadır. Konut lle kentsel gellştirim planlaması arasında tutarlılık sağlanamamıştır. Konut yatırımlarının, blrlktiriml özendirlci, tüketlml kısıtlayıcı, kaynak ve Işlendirme yaratıcı özellikleri gerektlrdiğl gibl değerlendlrilememiştir. Konutun ulusal gellre katkısı, yapı işleyimlnl, buna bağlı yan işleylmlerl geliştlricl yönleri yeterlnce incelenmemlştir. Türkiye'de kentsel alanlarda konut sorunu çözümlenrrmsl güc ölceklere ulaşmıştır. Sağlamlık durumu, sahip olduğu kolaylıklar, oda sayıları, icinde yaşayan hane halkfarının nicel ve nitel özelliklerine illşkin bilgllere göre bannma koşulları elverişsizdir. Bannma yoğunluğu yüksektir. Hane holklarının büyük coğunluğu bir ya da iki odalı kücük konutlarda yaşamak zorundadır. Hane halkı gellrlerl lle konut büyüklüğü arasında sıkı bir bağlantt vardır. Kentlerde. başta kira olmak Ozere konut glderlerlnln dar gelirli hane halkı bütçelerine yükü cok ağırdır. Konuta yapılan yatırımların GSMH Içindeki payı %3,5; top azete haberlerinden bankalarm müşterlle rine açtıklan kredilerin denetlenmesl için çahşmalar yapıldığı Banka lar yasasmda yapılması ön görülen değişikliklerle kre di savurganlığınm önlenmek istendiği anlaşılmaktadır. Zaman zaman banka kredilerinin dislplin altına almmak istendiği her dönemde görülmüş lse de, istenilen ve beklenilen sonuçlar ahnamamıştır. Bankalar halkın parasını toplayıp bunları ekonomiye tahsis etmeleri se bebiyle her zaman kamunun dikkatini çekmişler, tutum ve davranışları izlenmiştlr. Banka kredilerinin denetlmiyle İlgili hü kümler mevzuatınuzda 7129 sayılı Bankalar Ya sası ve T.C. Merkez Ban kası hakkmdaki 14.1.1970 tarihli 1211 sayılı yasada yeralmıştır. Bu yasalardaki hükümlere göre, durum ve tatbikat şöyledir. lam yatırımlar arasındakl payı %19.7 dolayındadır. Toplumsal altyapı yatırımları arasında eğitim sağlık için ayrılanlar konuta oyrılanlardan daha yüksektir. Her bln nüfus lcin üretilen konut blrimleri sayısı öbür ülkelere göre daha düşük bir düzeydedir. Yenl üretilen konutların yaklaşık %95'ini özel kesim üretmektedir. Yılda yaklaşık 400 bin konut üretmek sorunuyla karşı karşıya bulunuyoruz. Gerçekci blr kentsel konut siyasası, kentleşme, kentsel altyapı, kentsel arsa konusundakl siyasalordan bağımsız ele almamaz. Ayrıca konut sorunu, ulusal. bölgesel ve yerel ölceklerdeki planlamalardan kopuk olarak cözüme ulaştırılamaz. Toplumun gönencini, sağlığını, esenliğinl, verimliliğınl sağlamak gibl toplumsal Işlevl yanında konut, ekonomlk yaşamda, Işlendirme yaratma, yapım ve yapıma bağımlı yan Işleyimleri bütünleme, ekonomlk büyümeyl hızlandırma Işlevlerlne sahip önemll blr ana işleyim kesimidir. Konut üretiminl düzenlemede, verimllllğlnl artırmada devletin önemll görevlerl vardır. llglll siyasaları saptamak, arsa üretmek, imor kararlarını almak, yasal ve yönetsel düzenlemeler yapmak, arsalardon konut yapımında yararlanmak icın gerekli denetlml sağlamak, bannma ölcümlerlni belirlemek, akcalı kaynakları yaratmak, geliştirmek, konut üretim etkinliklerlnl toplum yararını sağlayacak blclmde denetlemek, doğrudan konut üretiml yapmak devletin bu konudaki görev ve yetkileri arasındadır. Dar gelirli ailelere konut sağlamak devlete Anayasa'yla yüklenmiş bir görevdir. Kücük, orta, büyük ölceklerdeki özel gırişimlerın deneyımmde, birikimınden de yararlanarak konut üretimini yönlendirmek, örgütlemek. des teklemek, özendirmek ve denetlemek devlete düşen bir görevdir. Devlet, kent planlaması ve konut amaçlarıyla ürettlği kentsel arsaların lyeliğinl gercek ve tözel klşllere devretmemesl, uzun surell (ör neğln 99 yıl )olarak kiralamalıdır. Böylece, konutun maloluşunda arsa payı sıfıra Indirgenmell, kent toprakları vurgunculuk konusu olmoktan cıkarılmalıdır. Konut slyasasının ana amacı tüm toplum katmanlarını, Insanca yaşayablleceklerl sağlıklı bannma olanağına kavuşturmaktır. Herkesl konut sahibl etmek glbi yanltş bir tutuma son verllmeli, düşük gelirli kümeler icin ucuz kiralık konutlar üretilmelidir. Bu amaclara ulaşmak lcln crynı yatırımla daha cok sayıda birim konut üretilmeli; kentsel konut üretiml lle kentsel altyapı ve kentsel arsa üretlmi süreclerl kent planlamasıyla eşgüdüme sokulmalı; öncellkle düşük gelirlllerin gereksinlmlerinl karşılayacak blcimde, büyüklükte, nicellkte konut üretimlne yönellnmeli; kücük üreticilerin. gecekondu yapımcılarının düşük gellrlilerin kendl evlerlnln yapımında blrlktirimlerinden, işgüçlerinden, karşılıklı yardımlaşmalardcn, dayanışmalarından, tevînl yapana yardım» yöntemi ve ilkeleri cerceveslnde yararlanılmalı, konut ve arsa üretlmiyle kent planlaması sırasında işlevsel bağlar kurulmalıdır. Başka bir deyişle, kent planlaması, kentsel gelişme ve konutlandırmanın ardından değil, önünden gitmelidir. Toplu Konut Yasası bu konuda otılmış olumlu bir adımdır. Ancak, gerekcesinds de belirtildiği glbl, bu yasa orta ve yüksek gelirli katmanlara yöneliktir. Daha cok, devletin yardımıyla kendi biriktirlmiyle konut sahibl olablleceklere «mülk konutu» sağlamayı amac lamaktadır. Oysa konut sahibl olamayacak ölCüde düşük gelirli geniş kitlelerin başlorının careslnö bakması, daha doğrusu cözumü gecekonduda bulması karşısındo Toplu Konut Yasası'ndan birşey beklenemeyeceği acıktır. Düşük gelirli ailelerin barınma gerekslnlm|nl gidermek amacıyla mülk konut yerine kiralık konuta ağırlık veren, gecekondudaki kaynak savurganlığına son verlp bunu sağlıklı, güdümlü bir konut üretiml süreclne dönüştürmeyi amaclayan önlemler ne zaman alınacaktır? Dar gelirli ailelerin fahlş kiralar ödemek zorunda bırakılmalarma daha ne kadar kaygısız kalmacaktır? Bütceden toplu konutu ayrılan kaynakların yalnızca ortanın üstünde gelirl olan katmanlara aktarılmasına scn verilmeyecek midir? Tüm bu sorular ancak köklü, gercekci bir konut ve kentleşme siyasasınrn saptanıp uygulandiğında yanıtlanabilecektir. Risk Santralizasyon Müdür lüğü Krediler Genel Müdür lüğü'ne bağlanmıştır. Bu müdürlüğün kuruluşundan bu yana bilgi toplamaktan ilerl gidemediği görülmektedir. Bankalar müşterileri ne açtıklan kredilerin limit ve bakiyelerini belirll dönemlerin sonunda Merkez Bankasının bu müdürlüğüne bildirmekte ve Risk San tralizasyon Müdürlüğünde kredi kullanan firmalann muhtelif bankalardan aldığı nakit, mal, kefalet ve teminat şekllndeki krediler birleştirllerek toplanmakta ve belirli matbualara dökü lerek bankalara gönderümektedir. Risk Santralizasyon Müdürlüğü'nden gelen çizelgeleri tetkik eden banka banka şubesi toplam kullanılan krediden yani kredi riskinden kendi kullandırdığı kredileri düşünce kalan müşterinin diğer bankalardan kullandığı kre dileri belirlemektedir. Risk Santralizasyon Müdürlüğün den alınan bilgilerln tşığın da, risk yönünden bankalarca müşterilerln kredilerine elâstikiyet vermek ve gerekll önlemleri almak mümkün olmakla beraber, bu sistem genelde banka kredilerinin Merkez Bankasınca denetiml içln yeterli değildir. Risk Santralizasyon Müdürlüğü aracıyla banka kredilerinin sektör, «rma ve kişi bakımından dağüımını belirlemek mümkün ise de, denetim lçinde görülen veya görülmek İstenilen kredilerin eşit siz ve adaletsiz dağılımını önlemek olası değildir. Alıntılar... Eksik olmasmlar blzim sermaye kodamanlan işçiye güzel bir ad taktılar: Mutlu azınlık... Neden «mutlu azınlık» oluyor lsçi? TİSK (Türkiye Işverenler Sendikaları Konfederasyonu) dlyor ki «Ülkede 3 milyon işsiz var, çalışan isçiler mutlu azınlık" oluşturuyorlar.» TÜSÎAD (Türkiye Sanaylci ve tşadanüan Derneğl) Başkanı Sayın Ali Koçman'ın 27 mart 1982 günlü Tercüman gazeteslnde açıkladığma göre: « Türkiye'de sendikalı olan işçi ntifusunnn genel nUfusa oranı yflzde 7'dir. Bu oran ileri sanayl ülkelerinde yttzde 50'yl asmış doruradadsrj» Arkadaşımız Yalçm Doğan 9 nisan 1982 guni lü Cumhuriyet'te şu bilgileri veriyor: DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) Gelir Dağılunı araştırmasına göre kâr faiz rant (sanayici ve tüccar grubu) geliri sahiplerl 1968 yıhnda ulusal gelirden yttzde 37,6 alırken 1979'da bu pay 52,5'e yttkselmiştir. Bnna karsılık ücretlilerden oluşan mutlu azmbk 1968 yıhnda ulusal gelirden yüzde 19,7 oranında pay alırlarken, 1979 yıhnda bu pay yüzde 16,8'e düşmUştür. özet: Son 10 yıl süreslnde Türkiye'de sosyal adaletsizlik artmıştır; ama sermayeciler işçiyi «mutlu azınlık» diye adlandırıyorlar. Demek ki, işsiz yığınlarma bakılırsa iş bulanların «mutlu azınlık» sayılabileceği bir toplumda yaşıyoruz. 9 nlsan 1982 günlü Cumhuriyet'te yayınlanan habere göre Türkiye tşverenleri (TİSK) Ankara'da toplandı. Başkanlığa yeniden Halit Narin seçildi ve altı çizilmesi gereken şu tümceleri kürsüden söyledi: « Grev hakkı sendikal rekabetin degil, ihtlyacın sonunda, genel ekonomiye ve topluma zarar vermediği sürece uygulanabilmeli; bu hakkın her çeşit kötü kullammı kesinlikle önlenmelldir.» 11 nisan pazar günü Cumhuriyet'in manşetlnde arkadaşımız Krbil Tuşalp'ın Ankara'dan verdlği şu haber yayınlandı: « Grev yasağmın sınırları genişliyor. Temizllk, kömttr, petrol üretimdağıtım lşlerinde, bankacılık işkolunda ve turizm mevsiminde turistik tesislerde grev yasaklanıyor.» • Denilebilir ki: Be kardeşim, grevler yüzünden ülke ekonomisl baltalandı; ipin ucu kaçtı; artık bu işe bir çekidüzen vermek zamanı geldi. TİSK Başkanı Halit Narin bu isteği dile getirmiş: ama raslantı sonucu grev yasaklarını genişleten yasa tasarısı d üstüne denk düşmüştür; kötüye yorma... Olaylan kötüye yorduğum yok; gazete haber, yorum ve başlıklarmı yanyana getiriyorum. Sözgelişi 27 mart 1982 günlü Tercüman gazetesinde eskl Türkîş Genel Başkanı Halil Tunç'un şu açıklamasını da birlikte okuyalım: « 1972 1979 döneminde grevlerle kaybedilen İ9'gflnü sayısı 6.405.497'ciir. Aynı dönemde i? kazalan lle kaybedilen is günü sayısı ise 24.262.136' p Burhan IARFAD S B imdi yerinde bir iş haru yükselmekte olan Konyalı lokantası, kırkmcı yılını iJginç bir buluşla kutlamıştı. O gün Konyah'ya gidenler kırk yü öncenin fiyatıyla ödeme yapmışlardı. Çorba, et ve tatüdan oluşmuş bir öğün yemek için kırk kuruş ödemişlerdi 1970'li yıllarda, hem de Konyah'da kırk kuruşa yemek yiyebilmek büyük ilgi toplamış ve sabahın erken saatleriaae bir kuyruk uzayıvermişti. Ne var kı gecikenler de kırk kuruşiuk yemekten yoksun kalmamışlardı. Bir on lira açıktan para ödiyerek. Zira sabahin alaca karanlığında kuyruğa gırmış oıanlann çoğu on lira açıktan para alıp sıralannı satmışlardı. Osmanli Imparatorluğu Istanbul esnafı arasında •Peştamallık» diye bilinen açıktan para alma geıeneği vardı. Müşteri tutmuş bir ış yerini bırakan kişı, yeni geleoden bir para almayı olağan sayardı. Özellikle 1940'h yıllarda klıni mallarda darlık görülünce, yeai bir vurgunculuk turü oluştu, hızla yayıldı ve olağan görülür oldu. Ortalıktan kaybolu ırermış mallar, olağanüstü yüksek paralar ödeyenler için hemencık bulunuyordu. Onceieri «kara borsa> diye tanımlarunış bu yeni alış . verişçilik kısa sürede toplumca öylesine benimsendi ki, adının önünde gelen k&ra sözü bile «serbest piyasa» diye aklanıverdi. Serbest piyasa, Istan'oul'un her semtınde, beı çeşit ış alanında, akborsadan daha geçerii olmuştu. Ekmek karnesinden sinema biletine, cıgaradan kefenlik beze kadar. 1950 yıh 14 mayıs seçımiyle başlayan dönem, kimi özgürlükler de getirmedi değil. Yönetimi ele geçirmiş DP'nin ilçe başkanlan ve yakınlan, yönetıcilerden daha yetkili olmuşlardı. Oy vermiş olan hemen herkes karşılığıru ıstiyor ve alıyordu. Marshal yardımı diye Türkiye'ye aktanlmış traktörlerin İ5siz bıraktığı yüz binlerin tek kurtuluş umudu, büyuk şehirlere göç etmekti. Özellikle Istanbul yüz binlerin göç seli altında kalmıştı. Koautlar yetmiyordu. Zeytinbumu fabrikalannda çalışan yurttaşların çevrede boş topraklara el koyup bir gecede çatıyı kapatmasıyia yapnan konutlar kısa sürede «Gecekondu» diye tanımlandı. Sağlıksız şehirleşme başlamıştı. Ne var ki, ezilmiş emekçilerin bir çeşit başkaldırısı olarak başladı diyebileceğimiz, «Gecekondu, kısa sürede bir vurgunculuk ve sınıf tırmanma olarak nitelık degiştirdi. Gözüne kestirdiği boş topraklan telle çevinp silahlı bekçilerla koruyan «yeni ağa»lar, göç seJınin getirdiği yüzbinlerce, «Yeni Istanbullu»ya toprak satmaktaydı. Kısa sürede kondusunu yükseitobilmiş on binler, bir yandan borç öderken, yeni jeni oluşan bir olanaktan da yararlanmağa başlamışlardı. Günün birinde kapılanru çalan «Yıkyapsat»çı kişiler, kondu topragına apartman yapıp iki dairesini de vermeği öneriyordalar. 1955 1970 arasında Istanbul'un «Yedi Tepe» dı^ında hemen bütün kıımbeltilerinde «falan tepe», «filan tepe» diye on binlerce insanın banndığı yenl semtler ortaya çıktı. Osmanli esnafının «Peştamalhk» dediği açıktan para almak, karaborsa diye bir başka açıktan vurgun türü böylece daha da yozlaştırıcı bir vurguna yol açmış oluyordu. Emek, ya da sermaye gücüne değil, vurgunun her çeşidine açık bir yozlaşmanın korkunç donemi başlamıştı. Imar ve Iskan Bakanlığı'nda yıîlardır yatan «Imar Affı» Yasası'nın şu günlerde ele alınması gerçekten üzücü parti çekişmeleri düzensizliğinae bile çıkanlmamış bir «Imar Affının, yani, «Kaçak yapılar»ın, oy kaygusunun geçerii olmadıgı bir dönemde yasallaştınlmasının düşünülmesi, umut kıncıdıf Cemalettin Şenocak'ın «Tarih düşürmek için şiirler» kitabmı böylesine karamsar bir günümde aldun. Istanbul'un yokedilişinden yakınan kişiler hâlâ vardı. Türkiyemızde. Hem de köy kökerli ve tanm uzmanı yüksek mühendisler arasında. Görevi gereği ülkenin ve dünyanın pek çok yerlerini görmüş ve gerçeklerle içiçice yaşamış yüksek tanm mühendîsı Cemalettin Şenocak 1980 Istanbul'unu çöyle anlatıyor. Yeditepe üstüne sanki on bin köy konmuf Boğaz çöplük akıyor, Haliç lağımla dolmuş Yapsatçıyla rüşvetçi olmuş imar patronu Kesmiş yeşil koruyu, yığmış soğuh betonu Vapur, tren dopdolu, kuıh pis, şive bozuk, Kimsede rahat huzur kalmamış it kopuk Çocuk 'çişim var dese' ana telaş etmez heç: 'Bura Istanbul oğul, nere seçersen seçl' Bu acılann acısı dizelere ne ekleyebilirim? şehirciiere ve mımarlara duyurmak!* yetiniyorum Yurttas Gözüyle " İslanbul 1980 , , Kredilerin Denetimi ı KURUMLAR GÜÇLENDİKÇE, MALİ BÜNYELERİ KUVVETLENDİKÇE, DIŞTA VE İÇTE SAYGINLIKLARI ARTTIKÇA DİSİPLİN ALTINA ALINMALARI GÜÇLEŞMEKTEDİR. Mehmet A!i TUNABOYLU , lar güçlendlkçe, mall bünyelerl kuvvetlendikçe dışta ve içte saygınükları ve itlbarlan arttıkça ve münasebetlerl geliştikçe di slplin altına almmaları güçleşmektedir. Bu ltibarla, ekonomide ve onun İçin de kredide devlet egemen olmazsa, önlemlerle düzenleme istenilen sonuçlan vermeyebilir ve vermemektedlr. düzenleyld önlemlerln ahnmasını ve genel kredi hacmi ile genel kredi hacmi icinde muhtelif kredl çeşitlerinin sektörler ve konular ltibariyle dağılım tarzını ayarlar ve taksitli satıg yapan kurum ve kuruluşlann kredi çesitlerinin, mall müesseselerce yapılan yatırımların nev'l ve miktanm ve verilen kredilerin sartlannın, özel sektörce satışa çıkarılarak tahvillerln miktar ve satıs sartlannın bellrlenmesine illşkin kararlan almaktadır, almak zorundadır. Yine, 1211 sayıü yasamn 40'ıncı maddeslne göre, Merkez Bankası 4 üncü madde esaslarını gözönünde bulundurmak suretiyle, ekonomik amaç ve hedeflerln sağlanmasına yardımcı olacak tarzda kre dilerin hacim, nltelik, mahiyet ve temin sartlarım düzenlemek ve kredl slstemi icinde genel likldite ihtiyacını karşılamakla yttkümlüdür. Banka kredilerinin izlenmesi amacıyla Merkez Ban kası bünyesinde 1955 yılmda bir «Risk Santralizas yon Müdürlüğü> kurulmuştur. Banka îdare Meclisinin 22 ekim 1956 tarihli ve 5609 sayılı kararı lle Müdür lük ve Müşavlrliklerin yeniden düzenlenmeslnde Birkaç haftalık gazetelere söyle bir göz atınca neyin ne olduğu ortaya çıkmıyor mu? Yoruma gerek yok. Bankalar Yasası Bankalar Yasasının 38, 39, 40, 42, 44, 45 ve 46. mad delerl kredilerle llgilidir. Bankalar yasası, gerçek ve ya tüzel bir kişiye verilebllecek en yüksek kredlyl tesbit etmekle beraber, bir gerçek veya tüzel klsinin bütün bankalaıdan alabi leceği en yüksek krediyl tesbit etmiş değildir. Bankalar yasasına göre, gerçek veya tüzel bir klşl bü tün bankalardan (Kamuözel, lhtisas yatırım ban kalan) verillrse kredi alabilir ve kullanabilir. Bu ko nuda yasada mani bir hüküm yoktur. Hüküm ol maymca bu konuda denetim de söz konusu olamaz. Bankalar Yasasında hü küm olmamakla beraber, isterse bir bankanm Yöne tim kurulu plâsmanlarmı tevzi ederken bunların sektörlere dağıhmı ve Kal kınma Plânlarında ve yıl lık programlarda hedef olarak belirlenen ve uygun görülen sahalara kredileri plâse edebileceği gibi bankanın kaynaklarını banka bir holding'in egemenliğine girmiş ise, holdingin istekleri doğrultusunda da plase edebllir. Ve yine İsterse, bir kaç bankadan kredi alan firmalara kendlsl kredi açmayabilir. Bankalar Yasası banka yönetim kurul ları için bazı sınırlamalar getirmekle beraber, bunla rm dışında da bir yönetim kurulunun sermayedarm doğrultusunda banka plâs manlarmı istenilen şekilde kullanması ve istenilen kredileri açması mümkün dür. Banka kredilerinin eşitsiz ve adaletsiz dağıtıldığı yolundaki şlkâyetlerin odak noktası budur. 7126 sayılı Yasanm 61. maddesi de geniş ve kapsamlı olup, «Her türlü bankacılık işlemlerinin murakabesi..> içine bankalarca firmalara açılan kredilerin denetiml de girebillr ve girmektedlr. Fakat, Maliye Bakan lığmm geniş yetkileri de kredilerin denetimi yönün den smırhdır, gerçek ve tüzel kişilere verilecek krediler de savurganlığı ön leyecek güçte değîldir. Şu da bir gerçektir ki, kurum Merkez Bankası Yasası Merkez Bankası'nın bankalarla ilişki ve denetimi bankalann para ve kredi polltlkasının icinde olmalan, çeke tâbl mevduatla kay di para yaratmaları sonucu olup, bankalann bankası tablr edllen Merkez Bankası'nın bankaları ve bankalann açtıklan kredileri denetim yetkisi doğaldır. 1211 sayılı yasamn 4'Un cü maddeslnin 1 a fıkrasma göre, «para ve kredi politikasını, kalkınma plan lan ve yıllık programlara uygun bir tarzda yürütmek tir.» Merkez Bankası verilen bu temel göreve istinaden; kalkınma planları ve yıllık programlann hedeflerine uygun olarak banka plasmanları üzerinde keyfiyet ve kemiyet bakımından (Cumhuriyet 13 NİSAN 1932 SEYRÜSEFER İŞARETLERÎ Beynelmllel seyrüse fer lşaretlerlnden az bir kısmı yerlerine kon muş diğerleri tahsisatsızlık yüzünden henüz ahnamamıştır. Turing Kulüp Belediyeye müra caat ederek bunların önümüzdekt sene mut laka yerlerine konulma sını, bunların bilhassa seyyahların güzergahı olan caddelerle Boğaziçi'ne tercihan konulmasını istemiştir. Sonuç 24 ocak kararlannın ve I Temmuz bankacılığınm egemen olduğu serbest pazar ekonomislnde banka kre dilerindeki savurganlığın önlenmesi savı ile kredilerin denetim altına ahnmasma olanak görülememektedir. Ülkenin artan nüfusuna ve iş hacmine göre milyon ve milyondan aşağı kredilerle yüzbinlerce firma yı hedef almarun bir anlamı da yoktur. Ekonomiye egemen olduğu söylenilen lokomotif durumda görülen 500 rirmanın ise güçlü olduğu ve bugünkü yasalara göre yapılacak denetimlerin sonuc vermeyeceği, Bankalar yasasındaki ve T.C. Merkez Bankasının ya sal yetkilerinin de sanıldığı kadar kredileri denetim al tmda tutmaya yeterli olmadığı, Merkez Bankası'nın reeskont senetleri ile bankaları baskı altında tutmasınm sürell olamayacağı ve Bankanm bugüne dek reeskont uygulamasınm ekonomiye ters düşmediğini ve reeskont kredilerini kesmenin istenilen sonucu veremeyeceği ve verirse sonucun iyi olamayacağı unutul mamalıdır. Banka kredilerini denetim ve disiplin altına almak bir sistem işidlr. Ve bu da bankalann devletleştirllmeslyle olabilecektir. Bugün için «Bankalann devletleştirilmesi» düşünülemeyeceği için bütün elestiri ve yakınmalar devam etmesine karşm banka kredileri yine eskisi gibi açılacak ve kullandınlacaktır. ] Günün rlanıC DÜDÜKLÜ TENCERE Bir daha gelmesine lmkân olmayan bu harikulade tencerelerden bir adet olsun edinmek, istirahat, sürat ve temizliği seven aile reislerine tavsiye olunur. Ye gâne deposu: Eminönü'nde Ingiliz mağazasıdır. SERVERTANİLLİ devlet demokrasi ANAYASA HUKUKUNA GİRİS 3.Basıaktı Sadece hukukçular, anayasa hukukçutarmı ilgilendiren bir kitap değil bu, heoimizin kitabı... (MELİHCEVDETANDAY) Server Tanilli'nin kitabı her yurttaşın kitaplığında bulunmalıdır. (İLHAN SELÇUK ) "Konuları, biiimsel fçeriğin! zedelemeden, bilgin Unrıların katından, halkın ayağına indirmi} yapıtlardan biri." (ALİSİRMEN) Cumhuriyet Sahîbî: Cumhurfyet Matbaacılık've GazetecitikT.A.Ş. adına u. NADİR NADl Cenel Yayın MödürO:, HASAN CEMAL WüesseseMüdürü: ..', EMİNE UŞAKLICİL Yazı Işleri Müdürü: OKAVGÖNENSİN. Basan v« Yayşn .'tuınhurlyot Malbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 Istanbul Tel: 20 97 03 (5 HatJ BÜKOLAR. • ANKARA:KonurSokakno.24/4Yoniş9hir > IZMIR: Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 . Halit Ziya Bulvarı No:65/3 Tel: 26 <7 0913 12 30 • ADANA: AtatOrk Caddesl, Türk Hava Kurumg Işhanl Kat S/3 Tel;1455019731 Flati 750TL Dağıtım Yeri: SAY DAĞITIM Nuruosmaniye Cad. TUrbedar Sok. No: 4 Kat: 1 Tel: 28 1754 Cağaloğlu • Istanbul TAKVtM İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ 13 Nisan 1982 AKŞAM YATSr. 4.40 6.23 13.14 16.57 19.46 21.23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear