25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER leîmealydl Cnemll olan. O zaman bagım»ızlığa lnanmayanîan bugün eleştirirken, aydınlan da İçinde olmak üzere, halkı eleçtlriyoruz elbet. Benim halkım bağımsızlık istlyordu da, aydınlar mı ona engel oluyordu? Buradakl yanılgı da halkı kendimiz saymamaktan kaynakianıyor. Bir vazgeçsek o ayırımdan, doğrulara daha pekyiirekle yaklaşabileceğiz sanıyorum. Biziz halk. Nâzım Hikmet. «EardeşSm..» diyordu ünlü şiirlnde ve sırası ile akrebe, mîdyeye. koyuna benzetiyordu kardeşini: «Akrep gibisin kardeşiro...». Bu şiir ortaya çıktığmda Ankara'da idim arkadaşlarla, gecelerce, sabahlara dek tartıştıgımızı bilirlm: «Halkı akrebe. midyeye, koyuna benzetmek doğnı n n ? Halk, akrpp durumuna, midye, koyun durumuna diisürülmü; olabilir. onun suçu mudur bu?» Doftrusu, föz yaşartıcı bir halk saygısını yansıtıyordu bu tartıamalar. Cünkü hiç birimlz üzerimize alınmıyorduk o nltemleri. Demek bir ülkede halkın özgürlü*ü ,bağım?ızh*ı için çalışmak RÖrevi, düşünebilen klşilerin. hadl söylevelim. aydmların omuzıma dü'jtügünde, orada halk akrebe. midyeye, koyuna dönmüs demektir. Böyle olmasavdı. onun aydınlara ne gereksemesl kalırdı' Benim. «TJmııtsnrtuk, kutsaHaştırmanm öteki yürt'dftr» demem bundan. Mustafa Kemal, Türk ulusunun haklanm kutsallaıjtırdı elbet, ama «Burada kimse bajŞımsızIık İstemiyor» diverek umutsuzluSa düsmedi: çünkü kendini ulusundan, halkından ayn görmedl. tşte, sanıyorum ki, konumuzun canalıcı yerine geldik pimdi. Bagımaızlık gibi. özEürlük fibt gerrekten kutsal ülküler ardına düşmüş bir aydm. «Ben ancak baSımsır, ftzjrUr bir toplumun bireyi olarak yaşarabilirim» diye düsünmelldlr. Birev halk zorunlu birliğinin temeît bndur. Böylece, sevgi, özveri. özgeçi P,M duyRUsalhklara. dftha dogruau. övünmelere de eerek kalmaz. Mustafa Kemal «ı».ag!nısızlık benim karakterimdir» demiçH. «Bpnivn olan halk» anlarmnda değil, «Ben haikım» anlamında kullanmalıyız o «halkım» sözcügünü. O zaman eleştlri, özeleştiri olur. Doğrusu da budur. 10 AEALIK 1982 lr gün Abdülaziz alay köşkünde otururken, blr yerde yangm mı çıkmı? ne, halk oraya doğru koşuşmağa başlamış; pencereden onları seyreden padişah, başmabeyincislne, Millet millet dediğiniz bu baldırı çıplaklar mı? demiş. Başmabeyincl de, Evet efendlmiz, dtye yanıtlamış onu, bunlardır, sizin donanraanızı, trenlerinizi, fabrikalarınızı yürüten, fırınlarınızı işleten, kumaş dokuyanlar bunlardır. Demek «millet» sözcüğü yenl irniş o zaman; dahası, baldırı çıplak sayılırmış millet. «Sevgili milleu anlayışı daha sonradır. B Halkım Melih Cevdet ANDAY bakabilirdim? Gerçekte sevgl anlatıyordu o söz, ama böylesi bir benimsemede bencillik var gibi geliyordu bana, «Ben seviyorum, o benimdir» gibisinden bir bencillik. Dahası, bizi halkın üstüne çıkaran bir anlam da gizliydi sankl onun içinde, özgeçl lle, özverl ile seviyorduk halkı, çtinkü o bîzden baçkasıydı. Bize düşen ona yardım etmek, onun elinden tutraaktı, insan dediğin ancak böyle yücelirdi. Yüce bir kişi «Benim halkım» derdi. Sırası gelmişken söyleyeyim, Atatürk" tin bu biçernde (uslupta) konuştuğunu duymadım. okumadım hiç. Atatürk, halkı, varması, erişmesi gereken düzeyde görerek konuşurdu. «EsemenHk ulusundur» sözü «ulu«un olmahdır» anlamında ldi. Btmun Için de insanlarımızın egemenliği ele geçirecek güce ermesi gcrekiyordu. Başka bir deyişle, ulusu, haikı sevmek yeterli dsğildi, eksikleri giderilmeliydl onun, gttclenmesini saglayacak koşullar gerçekleştlrilmel'ydi. Böyle bir ülkü Ise. sadece sevmekle başarılamazdı, eîeştirel bir görtlş gerekiiydl her seyden önce. Ulusu, halkı, olmuş bltmtş bir gerçekllk saymak ise, böylesi bir görüş edinmege engeldi. Tarihin getirdiğî oluşumlar İçinde çağdaş bir toplura düzeni kurma ülküsü, bir var olma olmama sorunu idl çünkü: var olma sorunu ise, tek tek yaşamımızı sürdürmekten baska bir şeydl. Toplumculuk. bireytoplum zorunlu blrllglntn bllinclne varmak demekti. Burada bireyler, (ister yöneticlier, ister halk olsun) yanılgı lçînde, görmezlik içinde bulunabilirlerdi. Blreytoplum zorunlu birliğinin biîincinde olaniara. işte bunun lçin gerekliydi eleştirel görüş: yoksa umutsuzluğun kapımı^ı çalması önlenemezdi. Halkı zaman zaman sevip, zaman zaman da ondan umutsuzluğa düşme hastalığınm kaynağını burada aramalı. Umutsuzluk, kutsallaştırmanın öteki yüzüdür. Yazımın başında belirttiğim, halkı kendimizden başka görme yamlgısına ben de mi düşmüş oldum şimdi? Sanınm. sona doğru geieceğiz o konuya. Ancak burada şunu söylemeli kl, yöneticiler için halkın önemi yeni bir oleudur. uluslaşma sürecinin başlamasını gerektirir. Eskiden devletîer, halkı Işe karıştırmadan yöretilirdi. Hattâ ondan nefret edllirdl. Bunun tarihte en çarpıcı örneklerinden biri, Romalı general Coriolanuf'tur. Shakespeare'in büyük bir ustalıkla çlzdigl bu klşi, halkı göstererek, «Bu ayak takımmm mı onayını isteyeceğim» diye konugur. Sonra da hırsından, Orta îtalya'dakl Volscl'lere sığınır ve onlardan kurdugu ordu lle Roma'yı sarar. ÇUnkü gereksemesi yoktu Roma halkma. şan, şeref yeterllydi onun lçin. Asıl şasırtıcı olan, günümüzde de Coriolanua'ların bulunabilmesidir. Halkı küçümseyen. «Benimlo o bir mi?» diyen az mı içSmtzde? «Okumamış olanlar oy kullanmasın» diye düşünüp konuşanlan bilmlyor rotıyuz? Pekl ama, neden okumadı, okuyamadı sorusu akıllarından bile geemez bunlsnn. Cünkti eğitim görmek bize özgüdür, halk lçin gerekmez. Böyle ise, halkın yanılması olağan karşılanmalı değll mf? Benim hslkım... Bırakalım halkı, Kurtuluş Savaşı'nda bağımsız yagayablleceğimize inanan kaç aydmımız vardı? Mustafa Kemal, bagımsırhktan vazgeçilemeyeeeSine tek başma lnamrken. ulus olmanm hayriyetinl savunuyordu. Bu ses bireyin de6!l, olusan ulusun spsivdl elbet: çünkü btrey. ulusu ile varolabilirdi ancak. Bu bilincin yer Bir Basket Dalıa... Amerika'nm Utah Ünlversttesl Tıp de bir hastaya yapay kalp takıldı. Gazeteîer haberi böyle verdiler. • Oysa gerçek biraz daha değlşiktl; •• lerin başlıklan şöyle düzenlenmeliydl: Amerika'nm Utah Üniversitesi Tıp Merkezi'nde yapay kalbe bir hasta takıldı. Çünkü yapay kalp, yalnız hastanın göğsün» oturtulan blr aygıt deglldir; bu aygıtın gücünü v» çalışmasını sağlayan koca blr oda dolusu maklnedir; teknolojinin ürtinü bir küçük fabrtka sözkonusudur. Hasta, işte bu fabrikaya bağlanmiçtır; sıradan bir işçinin, çalı>5tığı fabrikaya bağlandığı gibi... Ancak sıradan lççi. kendi gücüyl* çahştağı fabrikaya can verir; bu kez fabrika insana oan veriyor. • îlerde kuşkusuz yapay kalp küçülecektlr. Radyoların, televizyonların, tüm elektronlk aygttların, bilgisayarlarm gittikçe daha küçük boyutlara sığdınlması, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle gerçekleştiriliyor. Yapay kalp küçtilüp de lnsanm göğsüne sığacak bir yumruk kadar olduğunda, çoğu kişinin içinde ne taşıdığmı biiemiyeceğiz. Şimdi kimin ağzında takma dlç, klmln kalcasmda demir çivi, kimin gözünde lens, klmin ayağmda takma bacak taşıdığmı bilebiliyor muyuz? Takma göğüsleri ayrımsamak kolay mı? Btonik insana doğru kaçımlmaz gidişin beîirtilerl oldukça eskldir. Plastik operasyonlarla insanm burnuntî, ağzını, gözünü, kulağını, çoğu yerini değiştirmek olası değil mi? Tıp biliminde sıra daha yaşamsal ve daha karmaşık organlara geldi. Bu değ!$im!n insan düşüncesinl etkilemesi ve lnançlarmı biçimlendirmesi de doğaldır. • Vicdan özgürlüğtt, diyoruz. Vicdan nerede? Aklın kafamızda olduğunu düşunnrdz; vlcdanımız da yüreğimize yerleşmiştlr. Acaba yapay kalp taşıyan birisinin virdanı neresindedir? Duygulanmızm kaynağım yürek sanan inanç çoktan yıkılmadr mı? înaanoğîu Ay'a ilk adım attıgmda bir Fransız ozanı demlşti ki: Artık Ay'ı bırakalım kend? hsMne: çünkü Ay artık gökte esin kaynağı oîn'ıaktan çıktı; elle tutulur bir gerçek düzeylne indi. Ne büyük yar.ılgı? lnsanm her ayak bastığı ycrı şiir djşlasaydı; güzelim doğa. sanatm gündeminden soyutlanırdı. Orman. ağaç, yaprak, nehir. insan. cocuk, karınca ve tüm evren uzaklık ve yakınlıklarıyla sanatın elinden kurtulabiür mi? Sanat bHimden once vanr evronin her yanına; bllim sanatı izler. Ay'a ayak basan insan ve insanm göğsüne yapay yürek takan insan, evrenin gerçeklerıne yaklaşmakla sanateının sezgilerine kanıt bulmaktan payrı ne yapıyor? Eğer göğsünde yap^y kalp taşıyan blr lnsanın vicdanından ya dsı aşkından kuşku duyulmnyorsa, gerçekçiliğin doŞtruluğu bir kez daha yinelenmiş demektlr. Ruh lle maddenin bütünlügündekl diyalektik bağmtı, bir kez daha vurgulanmıştır. • 1964 yılının aralık ayında UW.h eyaletinde Salt Lake Clty'deydim. Bu böîgede Mormon dinl egemendir. Killselerde Istavroz yoktur; ama basketbol salonları vardır. Orada bir kilisenln spor salonunda pota başmda çalışan gençleri izlediglml anımsıyorum. Dünyada ilk kez yapay kalp İşte bu kentte TJtah Üniversitesi'nde bir insana takıldı. Ve kilisedeki spor salonunda bir basket daha geçirdi potaya insanoğlu... Türk ordusu Istanbul'u kurtardığında ben altı yedi yaşlarmda bir çocuktum. Ordunun başmda kerıte giren Rcfet Paça (Bele) Kadıköy Kaymakamlığınm balkonundan halka seslenmişti; biz de allece onu dinlemeÇe gltmiştlk. O söylevden bellegimde kalan tek sözcük «Milletim!» sözcüğüdür. Ycnlliğinl kavrayacak yaşta olmadığıma göre o sözcük beni neden bunca etkllemisti. bilemeyeceğim: ama yıllarca düsünmüşümdt'r hunu. Demek bizi kurtaran ordunun başmdakl komutan. milletl sevlyordu: sevdiğl, onu benimsemesinden belliydi. Belkl de «mîlletim» demekle «sevgiüm» demek nrasmda bir ilişki kurmuştum. Peki. ben de kullanabillr miydim o Fözcüğü? Bunu pek sanmrrordum: «1 1 1 6 , 1 1 diyebi'mek icln 1 1 1 11 1 » büyümek, büyük adam olmnk gereküydi belki de. Oysa ben daha çocuktum. Sonraları, «milletim» sözcügü lle yetinmeylp. «Benim milletim». «Benim haîkım» diyenlerl de görttp dinledlkçe düşünmeyi sürdürdüm. Başkasmm olacak değil ya millet, haik! Elbet bizimdi. Bunun altmı cİTmenin anlamı neydi öyleyse? BUyÜdükten sonra da cesaret edemcdim blr türlti öyîe konusmaya. Yanlış anlaşılmasm, söyîev çekecek duruma gelmedim hiç; ama aranuzda konuşurken de «Benim halkım» diyenleri görüyordum, ben diyemiyordum. Bu halktan. bu ulustan biri iken. nasıl olur da ona dışardan BİJ Değerler Kargasası Dr. Muzaffer HAC1HASANOĞLU mek harcanmasını gerektlren tüm ugraşlar değerlidirler; dünyanın değlgmeslne katkıda bulunurlar. Zanaatlar îşl kutsallaştırmışlardır; pirleri vardır çoğunun. Örneğin terzilerln piri İdrls peygamberdir; yazıyı ve rakamı da onun bulduğu söylenirmiş. Tann onu meleklerln ögretlml lçin gökyüzüne kaldırdığına göre (Mustafa Nlhat özön Edeblyat ve Tenkit Sözltiğü) Ögretmenlerin de llk ustası odur belkl. Öteki uğraşların da plrlerl, kendilerlne göre kurallan vardı: kişiler çalıştıklan işin hakkını vermek, ugraşın saygmhğını düşürmemek lçin, ellerinden gel&n çabayı gösterirlerdi. Zaman zaman, ülkemlzde, değişlk uğraslar geçerll olmustur: o dallarda yetlşmlş klşl azlıgmm etklsl vardır bunda. 1950'lerde Türklye'de en geçerli uğraş olan mühendisllğin çeşltli dalları eskl değerinde deglldir bugün. Tek yüksek okulun yetiştirdiğl eleman sayısı karşılayamıyordu tilke gerekslnmeslnl. özel sektörün de açtığı yüksek okullarda yetlşen mühendlslertmiz bu uSraşm degerinl, eskislne göre, çok düşürdü. Kuşkusuz bugünkü lnsan sayımız, iş alanlarırmz 1940'larm, 1950'lerlnkilerle ölçü^mez; ona göre de teknlk elemana gerekslnmemiz vardır. Ancak yerden biter gibi açılıveren yüksek okullarla bunu sağlamak uğrasm saygmlıgı bakımından tehlikeii olabilirdl: nlteklm oldu da... Bugün artık diplomalar yetmlyor iş bulabllmek lçin: ya çok büyük kişlsel yetenek ya da baska blr şeyler... Mühendislik, mlmarhk yapmayan, başkadaha da kolay kazanç yolları arayanlar çok ortalikta... Akademik ugraşa girebilmek eskiden büyük amaçlardan blrlydi. Bir yüksek ögretim kurumunda. sırasıyla, asistan, doktor, doçent, profesör olabiimek büyük onur sayılırdı: son yıliann gellşmelerl, bazı ögretim görevlilerlnln yanlış davranışlan, YÖK yasası, maddi ve manevi yönden güvencenln kayboiması. akademik ugraşm saygmlığmı da düşürmüştür. Son yılların geçerll uğraşlarından birl olan hekimllk de blr türlü rayma oturtulamayan uygulamalar yüzünden eskl deger ve saygmlığmı yltlrmektedir günden güne. Önce sosyalizasyon denildi: en umulmadık yerlere sağlik ocaklan, sağhk merkezlerl yapılarak soruna çare bulunacagı sanıldı: sosyallzasyonda çahşacak hekimler tarn gün çalışmaya zorlandı, yürütülemeyince tam gtin ve yarım gün serbest bırakıldı. Daha sonra da, geçmişe de dönük olmak «zere. zorunlu eörev yasası çıkarıldı. Bu ülke hepimi^in, memleketin yüksek öerenim kurumlannda oknvan, gençler saghk hlzmetinl yurdun en «cra köşelerine götür3ünler, elbette isterlz: ancak, vaktiyle, bazı polltikacılann önerlleriyle öyle yerlere saglık ocaklan kuruiniuştur kl oralara günde, üç günde blr k1gi ya ugrar ya da ugramaz: yazık de^l mi daebaşmı beklerken bildlklerini de unutan geneeclk hekime? Eski bir Saglık Bakanmın dedigi Klb) hasta ölnıeden nabzmı tutan blr hekim bulunması lçin mi? Hekimin saygmhgını hekim düsürfiyor nedense. öftretmenler. ek kazanç saSlamak için. pazarcılık, tezgâhtarlık, taşıyıcılık, tamlrclllk yaparken, özel ders ararken, ögretmenlpr gunti yapıyoruz. Son yıllarda en çok kıyıma ugrayan Sgretmenler olmuştur: Sorgusuz lşten almmalar, kıştır yazdır demeden. memîeketln bir ucundan blr ucuna eönderllmeler. sürekli baskı altında tutulmalar.. Başka blr kazanç yolu bulan Bgretmen ugraşını ne kadar severse sevsin öSretmenltkte kalmamaktadır. Oysa Atatflrk. «üluslflrı kurtaranlar yalnız ve ancak ögretmpnlerdlr ÖSretmendpn. e&ltimden yoksun bir ulus. hpntlz ulus olmak yetenp&inl kazanmnmıstır. Ona basbavagı kitle denir. ulus denempz Blr kitle uliı«î oiabümek Ic'n ke^'nliklp eeitimpilere. ö&retmpniere gereksinmp zorundfdır. Onlardır kl. tflm blr toplurmı gerçek ulus durnmuna kovarlar» dpml$tir. Uftrasiarın savfrınlı&ı. deŞeri. kutsalh&ı diye bir konu kaimadı günümüz dünyasında. özelHkle de ülkemlzde. Ne yaparsan vap. para kazan! Para!.. E ı tiAN KADIKÖY tKtNCt StlLH HUKUK HAKtMLtftt'NDEN 19X^/600 Vesavet KBdikfiy Bos^ancı Sem^etHn Günaitav Cad. Yenıvol Sokak Nester AD. 12/17'de nvıl'im olup Niftcie Aksarav. Kıiıçasıran Mah., (112'01 cm, S3 Sahifp 31) Kütiiköe nfifı^s kavıtlı AI1 kızı I.ütfivedcn olma. 1337 D.'lu ZELIH4 SÜRÜCÜ ihtivaren vesavat altma ahranış ve kenudisine GUıpr Sürfjfii vasi tavin ecülmistir. «an olunur. 3.12.1982 (Basm: 12842> akın tanhtmlze «Gazı Mustafa Kemal'in Balıkesir hut besi» diye geçen, aslınöa siyasal bir konuşma niteliğim taşıyan Atatürk'ün tarihsel söy levı, tutucu çevrelerce dinsel cuma söylevi (hutbosi) olarak gbsterilmektâdir. Atatürk, bır caxnl imamı gibi dinsel ouma hutbesi okumamıştı. Bilındiğı üzere cuma hutbesi, cuma namazmdan önce okunur. Atatürk, cuma namazından sonra Zağnos Paşa Camisine geinıış, mtabere çıkmış, caml geieneklarine uyarak önce Tanrı ve Elçısını ovmüş, ondan sonra geleceğo dCnük d'Jşünce ve onerllerinl açıklayan blr söylev vermiştl. Her şeyl dirie bağlayan dar göruşlü klşıler «Mustafa Keınal camılerds hutbeler okuyerak Kurtuluş Savaşını kazandı.» savını ilerl sürüyorlar ve ömek olarak Balıkesir Hutbesıni gösteriyorlar. Oysa, Za£nos Pasa Canusi söylevi 30 Agustos Utkusunun (Zaferinin) kflzanılnıasından beş ay aonra söylenmişti. Balıkesir söylevinl okuauğumuzda, Devrünci AtatUrk'Un daha Cumhuriyet'ia ilânından önce Hilâfet'i kaldırmaya, med reseleri kapatmaya, şapka ve harf devrımi yapmaya, mocellenın yerine Medenı Yasa'yı koymaya, Türk Devletinı Uu& bir devlet haline getırmeye, Türk dilini Arap ve Acem dıllerına tutsak olmaktan kurtarraaya kesin olarak karar vermls olduğunu anlıyoruz. O günlerde, Balıkesir Milletvekiileri arasında devrlmlere karşı çıkacak tutucu millotvekillerl vardı. Atatürk, bunu sezdiginden düşüncelerlnl kamuoyuna yansıtmak içm baslİjkla Bahkesir'i seçmıştir. Yunanlılar taxafmdan yakılıp yıkılmış Olan Balıkesir'de halk topluluğunu alacak büyük bir salon yoktu. Şubat'ın sofuk günleri olduğundan açık havada konuşma olanağım bulamayan Atatürk bu nedenle camide bir söylev vermeyi uygun bulmustur. ••• Balıkesir'de bulunduğumuss yülarda birind Büyük Millet Meclis'ine Balıkesır Milletvo'kılı olarak kaülan sayın Abdülgafur Işıtm ile tanışmak, tarıh sel amlarını dinlemek mutlulugunu elae etmiştıb. Saym Işıtın, tarihsel söyıevın tamamım kendl el yazısı ile yazarak bana vermıştl. Yalnıa o günlere Oegiı, t^nüraüae ve geleceğe de ışüı; tutan bu tarihsel soylevın ıkı böıunıünü bu satulara aktanyoruz: «Ey Millet, p«k alâ bıürsuıiz kl lievletin nıuay>en blr uiıu olamsz. Çünkü, biı Devlet ıçin de çeşltU dinlere mensup olan vatandaşlar vardır. Muayycn bir dlnl resmen kabul etmek, başka dinlere mensup olan vatanddşlara üvey evlat ınuamelesi vapınaktır. Din, (eıt)ere ne kadar (âzunsa, HükUmetlere de o kadar (ayüasızdır. Hükünıet aıiaıuı, ianıanın slyasl ve iktisadi işieri içinde zaten bunalnuştir Bir de hükümet adamlarır.ı din gibi tamamen bir enıri vicdanı Ue al&kadar kilmamu heın manasız, iıera lüzumsuz bir hareket olur» Atatürk, rıırk diline tutkun va vurgundu. Atatürk, dll baJımsızıığın) siyasal bağımsjzıığın bölüıunez bir parçası o!arak tanımlamış vs blr vasıyet r.ıtelığınde şöyle söylemıştı: <tiısin olarak bilinmeli ki, Cürk Ulusunun ulusal dili, lilusaj betıliği bütün nayatında tı;fmen bir temel olarak lıalataktır.ı •*• Atatürk, Tann'ya karşı yerlr.e getirmekle yükümlü olduğu ıiıU7 ibadetlerimızı TUrkçsleşdlnımîze en büyüs buiunmuşmr Atatürk, dflinın kutsa! blr ill &aouma srtylevlerinin A>'ap dilındon baska bir flü ııe o'oınamaz sanıldı& bir de Bahkesir camısi den TUrk Ulusuna, din liierinp şöyle sesîenmişti: «Hutbe demek tnsanlara Y nızda, Atatürk'ün bın yıl önca sme ait nutbelerı okutmaK ın8tfr,ıiğı cehalete gotürür >icöiğını belgelere dayanarak anlaltınız. Ne yazık kı gunümüzae hiıtbalerın dortte uçu Arapça okunmaktadır. Imamlar, azbçrlcoilderi b;r takım Arapça aoz, Jeıı her cuma yinelıyorlar. Bm yıl değil bin beş yuz yıl Jr.eesme ait öyküleri abartarak sniatıyorlar. Cumhurıyet'ln 63, ARAPOLMAYAN BÜTÜN MÜSLÜyıl 'dönümüne rastlayan 29 EMAN ÜLKELERİ, DİNSEL CU1VÎA kım 1982 cuma günü başe:ı*t Arikara'da gittiğim camlnln ıSÖYLEVLERİNİ KENDİ DİLLERİYmaiîu hutbesmde halile Ömer' LE OKUYORLAR. ATATÜRK TÜR>n adaietım anlattı. Halife Önıer'in adaleti bizce meçhıü, KİYE'StNDE tSE CUMA SÖYLEVAthtürk'on dehası ise malufnLERİ YARI ARAPÇA, YARI TÜRKclur. CE OKUNUYOR. Suie bır örnelc dah» veriyorum. 27 ağustos 1982 cuma gü nü gittığim aym caminin imaErcümend DEMİRER mı hutoesinde Bedır ve HenHacı Nimet Özden Vakfı Dinsel Danışmanı delc savaşlarmı anlattı: îmamı söylemek ve öğttt vermeklir. söyievine başlıyor, Ht. Muhanı dınlerken içimden bir ozanımıfiundan bin yıl önccslne aıt med ve »rfccda?lanna Olan iç zuı şu dlzelerlni okudum. «Be hulbeleri okumak ve okutmık tenliMl »aygı va bağ!ılncıraır.ı dir Savaşı düşmez dllimizden, iosanları cehil ve gaflette bı U!u Tanrı nusurtında hcUrtlyfi / Kurtuluş Snvaşı sz mı Bedlr' takmakter. Cami hatiplert fii rura.» diys başiamıs, Ayvc ve dca,» nün ihtiyacma göre hatbeler HadİBİerm TUrkçelennl ofcuSaym Erdem'ln yakınmalanttaurlamab, butbeler keadi öz muş, Türkçe basladığımu cu m paylaşınz. Ancak suç trnamdUlmizlo ve tamamen Türkçe ma söylevinl Türkçe sürdür larda değil, imamları denetimokuutnakdnM mUstük. den uzak tutan Diyanet îşleri Atatürk'ün bu önerl vs göGünümUzda her cuma, hut teşkilatındadır. Sayın Erdem rüçîeri Türk Ulusunca kıvaııç benın basmda dinlediğimis A hutbelerin dörtte üçü Arapça la karşüanımş, din bilginieri rapça »özierln Türkçe karşıhgı okunuyor dıyor. Bu konuda ö» Türkçe v» çok yararlı hvt aynen yufcandaki gibidir. Yalt da Diyanet İşleri Başkanlığım be kitapları yazmışlardı. kaya, tüm camilerde TUrkçe sorumiu görüyoruz. Ömeğin Atatürk' ün Diyanet lîlari cuma hutbeleri okutmafc kara Diyanet Işlerlnca hazırlanan Bsşkanlığına getirdlgi gerçelc nnda ldi. Ne yazık Kl, önce hutbe kitaplarınuı başlangıç adin büjçini Ord. Prot. Şeralet AtatUrk'ü, arkasmdan Yaltka ra ve son bölümleri tamamen tin Yaltkaya 1937 yılında başın ya'yı yitirmis olmamia bunu Arapçadır. dan sonuna kadar tamamen terçekleştiremedl. *•• Türkçe olarak bir cuma söyleAtatürk, dinsel cuma söyisvArap olmayan bütün Müslüvı yazmış, bu söylev 30 Agus lsrinin yarı Arapça, yan Türktos 1937 cuma günü Dolmabnh çe okunmasma karşı ıdl. Gü man ülkelerı dinsel cuma söyçe Cnmisinde tarafunızdan o nümüzde cıuna söylevleri nasu levierıni isendı dilleri ile okukunmustu. Yaltkaya'mn yazdı okunuyor? Cumhurıyet okurla yorlar. Atatürk Türkıye'sinde ğı dinsel cuma söyievine Türk nndan emekli Albay saym P. ise cuma söylevleri yarı Arapçe şu sözlerle «Tüm kuUannı Erdem Ankara'dan bîze gön ça yarı Türkçe okunmaktadır. besleyen, inanan kollannı esir derdiği mektupta şöyle yazı Gazetelere yansıyan haberlere göre, hükümet Diyanet işıerıne geyen Ulu Tann'nıa yüce adım yor: Ataturkçu bır görüşle yenl bır saygı lle anarak dinsel cuma «TV'de yaptığınız konuşma düzen verecekmış. Artık Yaltkaya gibi aydın bir bilgin bul mamıa olanaksızdır. Hiç olmazsa Diyanet îşlerinin başına Yaltkaya gibi düşünen bir aydm'ın atanmasım dilerız. Atatürk Devrim ve tlkelerl Curıihuriyet ile başlar. Atatürk Devrim ve Ilkelerl bir bütündür, kişisel olarak yommlana1 Nakliyat Grubu Müdürlüğünde yedek parça maz. Kımi egitimciler Atatürk' alıralan ve emaneten yapılan işler lçin bir ün Cumhuriyat'ın üânından Büro ve Değerlendirme Kurulu kurulmuş oçok once o günlenn siyasal ha vasına göre söylemek zorunlulup faaliyete başlamıştır. luğur.da kaldığı «Her lnsan dl2 Bu büro Clball Nakliyat Grubu Müdürlüğü nini, din duygusunu öğrenmek Merkezl ile Gruba bağlı Cevizli ünitesinde fai;in blr yere muutactır. Ozası aliyetinl sürdürmektedir. da mekteptlr.s sözünü Atatıirk' 3 Alımları yapılacak yedek parçalarla emaneün kesın bir buyruğu olarak ten yapılan araç ve gereçlerin llsteleri hergösteriyorlar. AtatUrk Kurtugün Nakliyat Ciball Işyeri ile Cevizli üniteluj Savaşının ılk günlerınde sinde mevcut ilân tahtasmda asılı olacaktır. de «Makamı Hılaletı kurtarmak lçin çaiışıyoruz.» demiş, 4 Bu işlerle Iştigal edenlerin her gün belirtllen hllâfetin kaldınlmasından sonyerlerdekl ilân tahtasına asılı yedek parça ra da aynen şöyle konusmuşve yapılacak işleri taklp etmeleri duyurulur. tu: «Etendiler, ehll İslâını bir halife heyuiâsı fle işgal ve iğtal (Basın: 25551) 8451 Kayretinde bulunanlar yalnız \c ancak chli islâmın ve biî lıassa Türkiye'uin düşmanlarıdır.» Atatürk, dm derslei'inın okuı TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK larda değll aile ocağında öğre ruleceği inancmda ıdi. Devriro İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ cı Atatürk, belleginde tasarlatiığı devrimlen uygulama alaİSKENDERUN DEMİR VE ÇELİK nına koyduğu günlerde Adana' da yaptığı konuşmasında şöyle FABRİKALAR1 söyiemısti: MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN «Bizi yanlış yola sevk eden hablster, biltrsiniz kl daima din perdeslco bürünmüşlerdir. 15 acl. zîncir çektirme, 20 aâ. larilıimlz) okuyunuz, görürsühalat çektîrme, 12 ad. çaraskal nüz kı Mılleti yok edeu, esir euen fenauklar bep din perdesl satınalınacaktsr allındak} küfür ve nıeianetten geimiştir. Elhamdütiliah hepiŞartnamasi bedelsiz olarak a^afrıdaVî adreslertniz müslümanız, heplmiz dinden alınabilir. darız. Artık blzim din icabatı1 İSKENDERUN'da Müessesen <•? Tedarlk tkm öğrenmek lçin şundan bunmal Müdürlüğü. dan derse ve alal hocalığuıa 2 İSTANBUI/da Sirked Yalı Kfskü Cad Yallıtivacımız yoktur. Analanmılı Köşkü Han Kat 45'deki Mümessilliğımiz. ^m, babalarunızın kucaklarmda verdiklert lersler bize dini3 ANKARA'da Küçükesat Büklüm Sok. No: mizln esasatını anlatmaya kafi 22'deki Gonel Müdürlüpmüz. dir.» İSTEKTJLERİN sartnamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan 829831014 Nfo'Iu dosyayla ilgiliGöıiüüyor M dinin İüzumuna değinen inançlı insan, din dir mpsmhath kapalı teklif mektuplannı Eeçici teilkelerinin okullarda de^il, aile minatianvla birlikte en geç 2812.1982 günü saat ocağında öğrenileceğı görüşü14 30'a kadar Müessesemiz Haberleşme ve Arşlv Münti beürtmiş, laik devrimle bir dürlüğü'nde bulundurmalan ilfln olunur. üJrt« din derslerinin okullarda (BaaiD: 26149) 8437 zorunlu o'arak okutuiması ka»rıııı ytlrüriükten kaldınmştı. Dinsel Cuma Söylevleri Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılıkvo Gazetecilik T.A.Ş. adma NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdiirü YazıljleriMüdurü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLICİL OKAYGÜNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN Tekel Genel Müdürlüğünden • Yazt Işleri MOdür Yarcfcmcısı HaberMerkezi Müdiirü Mizanpaj Yönetmeni TEMSkjdLER • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : • SERVİS ŞEFLERİ * istanbul Haberleri :Selahattin GÜIERDış Haberter : Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAY ^ıııt Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültiır: Aydın EMEÇ Magazin : Yalçın PEKSEN Düzeltme Konur ERTOP . Araştırma: Şahin ALPAY BUROLAPT * KonurSokak No. 24/4 Ysnişehir ANKARA Tel: 17 5825175868 lciare. 183335 Hallt Ziya Bulvarı No: 65/3 İZMİR Tel: 25 4709131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanı Kat 2/13 ADANA Tel:1455019731 Basan ve Yayan: CUMHURİYET Matbaacılrkve GazetecllikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, Cağflloğlu.İSTANBUL P.K.: 246 İstanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) 1" ARALIK 198'.» İMSAK 6.29 GÜNEŞ 8.13 ÖĞLE 13.07 İKİNDİ 15.28 AKŞAM 17.41 YATSI 19.19 İLÂN BAKIRKÖ7 7. ASLÎYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 982/267. Es. Davacı Halil Şener tarafından davalı Fadime Şener aleyhine açılmıs bulunan şiddctli geçimsizlik ve terk nedeni ile açılmıg bulunan boşantna davasında davalirnn açık arire,i zabıta marifetlylo araştırılmış, ancak bulunatnnd^ırıdan ilanen tebllgat yapılmastna karar vn ı ,\r. D^valı Fadime Şener'in duruşma günü b 9.2.1933 saat: 10.15'de mahkememizde hazır uuluiması ilanen tebliğ olunur. C.12.1982. ^ (Basm: 12814)'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear