28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MEB raporu ImamHatip Okulları konusunda önlemler öneriyor / / Din öğretiminin genel bir öğretime dönüsmesi önlenmeÜ" Erbil TUSALP Holen İmamHatip Llseierl olarak teşekkül etmsniş ve fakat adına İmamHatip Lısesl denilen ve scyılan 41 olon temel eğitim 2. kodeme ckulları da normal ortaokula dönüştürulecekdr. Böyiece 374 İmam Hatıp Lisesi sayısı 333'e inmiş oiacakîır. Sayısı 333'e inmiş olan imcm Hatip Liseleri yılda yaklasık 4.500 öğrenci mezun ede cektır. Bunun yakiaşik yüzde 27'si alanındaki yüksek oğretıme. g.decek yüzde 24'u Dıyanet işleri Başkaniığındo dın goevl si olacak, yüzde 49'u da serbest hayata veva başka bir mesleğe yönelecektir. Genel oğretim programları içine konuiacak din bılgısi derslerinin, İmamHatip Liselerina olan ilginin azalıp normalleşmesinda etken olacağı duşünülmekted r. MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNUNA EK Milli Eğitırr. Texe! Konunıı'nun 32. maddesine İmumHatip Liselerinın, bütün akılcı ve bılimsel tedbirlere rağmen, genel öğretime donüşme eğilımini önlemek acısından bir fıkranm eklenmesi. uygun bir ycsal önlemi olacaktır. ATATÜRK'ÜN DİREKTİFİ İmcmHalıp Liseierınde yönetmelik ve program geliştirme çaiışrnalarında: Ataturk'un «... Mutebai kiromın haiz olma ları lazım gelen evsafı ilmiye, liyakatı mahsusa ve ohvaii aleme vukuf hat'zi ehemmiyeltir.) dırektıfinden hareket edıtmelidir. İmamHatip Liselerıne, sanata yönelık müzik, (dini musıki, tezh.b. resim vb.) dersler, secmeli ders olarak konulmo! ıdır. Bu foaliyetlerın amacına uygun yürütülebilmesi icin, alan öğretmenlerinin atanması ve her okulda itgili konulardo atölye ve özel derslikler kurul ması sağlanmahdır. Ata'urk, «Minberlerden aksedecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, fenni ve ilmi gerçeklere uygun olmaları lazımdır.» diyor. O halde, İmam Hatıp üselerındeki mesleki uy gulamalar bu direktif esasına göre yapılmalıdır. Özellikie söz konusu dersin müfredat programı böylece yeniden hazırlanmaiıdır. İmamHatip liselerinde, diğer orta öğretlm kurumlarında başarılı olmuş tecrübeli öğret menlerin atanması yoluna gidilmelidir.» RAPORDAN CIKARILAN MADOE Din eğ ; t:m calışma grubunun hazıriadığı rapor metninde İmam Hatip Lisesi mezunlarımn Harp okullarına girebılmelerini öneren madde de yer aldı. Ancak calışmalar sürerken bu cözüm rapor metnin:nden cıkarıldı. Rapor metnin den çıkarıtan konuya ilişkir oneride şöyle deniliyordu: «O zamonkl bir siyasl partlnin ... İmam Hatıp Lisesi rrezunlarına tüm üniversıte ve yüksek okul kaptlarını ccma cabosma ... tepki düşüncesiyle yorumlanabilecek, bir tutumdo bu üse mezunlarına Harp Oku lu imtihanlarına girme kapılarının kapatılmış olmosı, belki doğru veya yanlış ve fakat oldukca tehlikeli bir uvgularnadır. Genc dimağların, ordusuna güven ve sevgi duygusunu zedeleyebilecek bu uygulamaya hemen son verilmeli, gerekII imtihanları kazanmaları halinde, her lise ve teknik lise mezunianna olduğu gibi onlara da subay olabilme imkan ve şerefleri bağışlanmolıdır.» Raporun bu böljmunde tHafızlık ve Mevlüthanlık» meslek lerine de değınilerek şu önerıler yapılıyor: fHafızlık ve mevlüthanlık gibi, halkımız arasmda rağbet gören meslekler icin büyük rrerkezlerdeki İmamHatip Liselerinde (önce birinde denenrr.ek üzere). «Hafızlık» bölümü acılmalıdır. Bu bölümlere özel yetenekli öğrenciier alınmalı, Konservatuvar'dakine benzer bir program:a aydın. bllgill ve yetenekli hafızlar yetlştirilmel.air. Bunlara temel kültür derslerinin yanısıra dinl musiki (makam, mevlut, ilahiler vb. Kuranı Kerim (Hafızlık ve Mealaniam) ve bir enstüruman (tambur, ney, ut, kanun vb.) öğretilmesine önem verilir. İTamHatip okullannın bu bolün'erine özel yetenekleri olan öârencilerin olınması hususu Miilî Eğitim Temel Kanununun 33. maddesine bir paragraf ek lenerek hukuküeştirilmeli.» BEKLEYENLER Kadın erkek, yaşlı • genç, çoluk . çocuk bır ikı kova su alabılmek için sırada bekliyorlar. Zeytinburmı KerbelaVa döndü Istanbul Haber Servisi ı'akiaşık 400 bin yurttaşm yasamakta o'ciuğu Zeytinburnu'ıa bir haftadır su verilemedijt ve yörede su ihtiyacının biikintilerden karşılanmaya coışıldığı bildirüdi. Sular idaresi Genel Müdürüğü'nden verilen bilgiye göre îultonctirneften Kücükcekme;e'ye uzanan dağıtım hattı izerinde su almakta oian Zeyinburnu'na su verilmesine caışılıyor. Yetkililer, tZeytlnburnu'na zoten daha önceden de düzenli Su verilemediğini, geçen hafto içinde Kağıthane pompalarında meydano gelen crızanın do eklenmesiyle semt teki darlıgın meydana geldigini» beiirttiier. «Kırk yıllık Zeytinburnu bir haftadır Kerbela'ya döndü» dedirten susuzluk ic:n Zevtinburnu sakinleri, Yeşiltepe Muh tarı Ahmet Karr.bur aracılığıy!a llgill mercilere başvurduklannı ancak sonuc aiamadıklannı sö/iüyorlar. Falma Kızıltepe adlı bir anne su ainak ıcın beklerken «Gece saat 02den beri çesme başındayım. Evde bir damla su yok. Gunlerdir perişan oiduk. Yemek yapamıyorum, çamaşırlar dağ gibl yığıldı. Bir yetkili gelsin de evimin halini görsiin...» diyor, 55 yaşındaki Saim Topkapı adlı yurttaş dn «Zeytlnburnu'nun suyu Bakırkoy'e, Bakırköyunkünü de sayfiye yerlerins veriyorlar. Yaz'ıktakıler su alırken biz susuzluktan kınlıyoruz. Her yoz bu iş boyle sürer gider» dıye yakınıyor. Zeytınbu'nu'nda ha'en iki tankerie su dağıtımına cclışılıyor. Bu tankerier cevredeki bir kuyudan su cekerek 400 bin yurttaşa dağıîıyorlar. Ancak dağıiım sı^asında meydana gelen kavgalar ve tartışmalar ce kılen diğer eziyetlerin tuzubiberi oluyor. MUTLU Bayram temizllği için. uzun sure kuyrukta bekledikten sonra su alobilmenin mutluluğuno erişen bir Zeytinburnu'lu ANKARA Milli Eğitim Bakanlığnda hazırlanan din eğit.mıne iüşkin rapordo. imam Hatıp Lıse;er;nın «Tevhidi Tedrisat kanunu» cercevesinde birer meslsk okulu olduğu belırtılerek "Bu okullarda dın egitimi ve öğretiminin voğun bır genel öğretime dönüşmesinin kesiniikle onlennes; istendı. r/EB Dın Eğıtmi Calışma grubu tarafından hozırlanan rapordc, orta öğretimce dın eğ:timnın düzenienmesine ilişkın önlemler şö/le sıralam/or: Dünyada ve ABD'de tepkiler artıyor 3 Sınıra gidiyoruz. Hopa'dan Sarp'a iki yol var, biri tepelerden, biri layıdan... Kıyı yolu bitmek üzere. Batum'dan Türk sınınna kadar yol yapılmı?, şimdi bizim taraftan bu yol uzayıp gelecek. Böylelikla Sovyet komşumuz İa daha yakın ekonomik ve turistik ilişki başlayacak... Biz, tepelerden gidiyoruz. Bu dağ yolunu Birinci Dünya Savaşında Ruslar yapmış lar. O gün bugün kullamlıyor, övie sağlam. AnlatıyorJar, bu yörelerde öğrenünli insan oranı >üksek. Hiç um madığımz kişiye sorun, 'oğlum mühendis. doktor' yanıtını veriyor. Yaşamak zor, geçim olanakları kıt. Çay bahçeleri için düz yerler sınırlı, bu yüzden de en dik yamaçlar çay bahçesi yapılmış. Ir.sanlar binbir tehlikey le karşı karşıya kalarak savaşım veriyorlar. Dağ yollan, villa gibi evier, yemyeşil bir ortam, karşıda kimi zaman mavi kimi îaman gümüş rengi bir deniz, tepede bir de günes olsa, hiç bir eksik kalmayacak, ama güneş yok, hep bulutların ardında... Hopa, Kemalpaşa, Sarp... Türkiye'nin bir ucu... En güzel doğa görüntüleri. Rüstiyesi bile varmış bu yörelerin. Halkevl bile... Kemalpaşa'dan geçiyoruz. Derken te pelere tırmanmak, sonra Sarp. Bir vadinin denize ulaştığı yer. Upuzun bir çakülı kurosal, göz alabildiğine... Yarısı Türkiye'ye, yansı Sov yetlere ait... Tepelerde gözetleme kuleleri, her iki yan da da birbirine eş evler. An lattıklarına göre, kesin sınır saptanmadan 'bir süre ön ce bu yöre halkına ya o yanda, ya bu yanda kalabilrae hakkı tanınmış. îsteyen orda, isteyen burda kalmıç. Alleler bölünmüş böylece. Zaman zaman uzaktan uzağa birbirlerine seslendikleri, ya kmlarımn son dunımlannı ögrendikierl olurmuş... TtİRKİYE'NtN BİR UCU: SARP Sarp'a indiic Cumartesiydi. Hopa'dan, Kemalpaşa'dan, daha uzaklardan gelmişler. Sınıra gel:p öte yanı görmek için. Göriilen de ne? Buranın eşi bir yer. Sınır lar ancak kâğ:t üstünde belirgindir. Anıa, bir ağaç kümesinin, b:r devenin, bir da ğın agırdığı toprakların o yanı da bu yanı da birbirınin eşidir; çoğu zaman insaniarı da... Sarp'ta upuzun b:r kumsal var, renk reııs. irili ufaklı çakıllann doldurduğu bir kumsal. Yarısı Sovyetlere, yarısı bize ait. Öîe yanda denize giren ler epey kalabalık. Bizim yanda bir iki kişi ancak... Felki de o yana kadar gelebılmek daha kolay. Batum yöresinde yolları düzgün, tesisler yapılmış... Bizde ise, dağ yolları var, yasaklar var; dınlenme tesisleri yok. Bakıyoruz ötelere... C^çmış yülar daki gezileri ammsıyorum. Baku'yu. Moskova'yı, Taşkenfi, Semerkant'ı, L«ningrad'ı... Ne olur insanlar koîaylıkla geçe'oıiseler burdan oraya, ordan buraya. Belki bir gün bu da olacak, sınıriardan geçnıe dönme kolay hkları sağlanacak her ülkede insanîara. Korkular, kuşkular ortadan kalkacak. Bu güzel bir dilek, bir umut. Ama gerçekieşmesi için insanın büyük aşamalar yapması gerek... Çay hazırlamışlar. Haber geldi. Dostlarla Kidiyoruz bir eve. Yaşiı bir nir.e. Anlatıyor: aiınmayan yapraklarm çayı bu içtigimiz... Birazmı kurutmuş, 'Bu çay beğenümiyor, ahnmıyor. denize doküîecek' dıyor. Güzsl bir çay. bir bardak. bir daha. bir daha. iorunlar kızlı oğlanlı boy boy... Hepsi okumuş ya da okumakta. Mü ABD'deki yüksek faizlerin ardında silahlanma harcamaları yatıyor Osman ULAGAY ABD'deki yüksek îaiz fırtııası Avrupa'dan sonra Amerika ia da yofun tepküere neden jlmaya başladı. 1981 yılımn İ1X jeyreğinde yüzde 8.6 gıhi hen cesi şaşırtan bir büyiime b?zııa erişen ABD ekonomisinin Mnci çeyrekte co 1.9'luk bir ge:i!eme göstermesi ve özellikle )tomotiv ve inşaat sektörleriye dayanıklı mallarda görülen junalımın yoğunlaşması ytkıek faizlere karşı tepkileri ar;ınyor. Bu tepkilere son ve snlarr.lı imeklerden biri, muhafazakâr >larak tanımlanan 5 demokrat »enatöriin, vergi indirimleri ta»ansını Kongre'ye sunmasınian hemen önce Başkan Heajan'a gönderdikleri :ııektup, 3asına açıklanan mektupiannla 5 senatör, uygulanmakta jlan para politikasıyla maliye »litikası arasmda gerekll uyumın bulunmadığını ileri süre:ek faiz oranlannın bugünkü iüzeyde kalması halinde vergi ndirimlerinin küçük işadamı ?e çiftçi için hiç bir anlam tajımayacağını, zlra «Amerikan rüyası»nın temelini oluşturan rüçük girişimcilerin yüksek. faiz ter nedeniyle kâr değil zarar sttiğini belirttiler. Kâr etmeyen bir girişimci için vergi indiriminin hiç bir arüamı olmadığını vurgulayan 5 demokrat Senatör bu uygulamanın ancak büyük şirketlere yarar sağlayacağını söyleyenlerin pek haksız olmadıklannı da ifade Bîtüer. TÜKSEK FAİZİN NEDENLERİ Avrupa'dan sonra Amerika'da Sa olumsuz etkilerini göstermeye başlamış bulunan yüksek faiz orar.larının ardınciaki gerjeğl kavrayabilmek için konuya çok yöniü olarak eğilmek ?erekiyor. ABD ekonomisinde Eala oranlannı son çözümlemeAe parakredi arz. ve talebi beiirliyor. Parakredi arzmı belirlemede izlenen para polifikası önemli rol oynuyor. Enflasyonu ekor.ominin bünyesinden atmak amacıyla halen uygulanmakta olan «sıkı para» poliükası kuşkusuz kl parakredi arzını en azından kısa vadede sınırlayıcı bir etki yapıyor ve faizlerin yükselmesine neden oluyor. Ancak yüksek faizler sorununu para poliükasını gevseterek çözmek çoğu kimseye geçerli bir cıkı? yolu gibi görünmüyor. Bu yola başvurulması halinde enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yeniden canlanmasından ve muhtemel tasarrufları caydırarak s o nuçta gene faizleri artıracak bir etki yapmasından korkuluyor. Arz cephesindeki durum btfyle olunca sorunu talep yönünaçısmdan büyük önem taşıyor. ABD'de faiz oranlannı belirleyen mekanizmajT kısaca özet ledikten sonra Başkan Reagan' ın bütçe polîtikasına dikkatle bakmak perekiyor. Başkan Reagan'm bütçe politikasuıda üç ana özeîlik göze çarpıyor. Birincisi, ABD'nin beş yılda tam 1,5 trilyon dolar harcayarak tarihinin en büyük silahlanma harcamasına girişmeyi tasarlaması. Bu harcamaların bütçe üzerinde dev bir yük oluşturması ve bütçe açıklannı zorlayıcı etkenler arasmda bası çekmesi kaçınılmaz görünüyor. Yani ABD yönetiminin savunma harcamalanr.ı büyük ölçüde artırnıa yönündeki kararı yüksek faizlerin ardında yatan en önemli nedenlerden biri oluyor. VERGt tNDtRÎMLERt Reagan'ın bütçe politikasında ikinci ana özellik, üç yılda \üzde 25'e varacak vergi indirimleri ve amortisman artırımlan yoluyla şirketleri daha çok yatırıma özendirmek ve böyleİlkle ekonominin arz yönünü can'.andırmak amacına yönelik olması. Ancak demokrat senatörlerin de belirrtikleri gibi bundan en fazla büyük tekeller:n yararlanması, buna karsılık orta ve küçük firmalann giderek piyasadan silinmesi olası görünüyor. Nitekim son aylarda bankalardan 57 roilyar dolar mertebesinde dev krediler sağlayan Du Pont, Tesaco ve Mobil gibi büyük tekellerin, silahlanma harcamaları nedeniyle büyük gelecek vadeden daha küçük madencilik ve petrol sir ketlerini ele geçirme yanşına girişmeleri bu eğilimin somu: bir göstergesi oluyor. Büyük silahlanma harcamalan ve vergi indirirrJeri yanında Reaganın bütçs politikasının üçüncü özelliği ise, sosyal nitelikli kimi harcamalarda kısıntıya gitmek istemesi. BtİTÇE AÇIĞI Bu üç etkeni birlikte değerlendiren ve halen uygulanmakta o'an bütçenin ilk sekiz eylık uygulama sonunda 65 milyar dolar açık verdiğini hatırlatan gözlemciter Reagan yönetiminin büyük silahlanma sa vunma harcamalannda israr etmesi halinde bütçe açığını ka patmanm çok zor olacağını ve bunun da yüksek faiz oranlarınm sürmesine yol açacağını belirtiyorlar. Demofcratik sürecin sosyal nitelikli harcamalarda büyıik kısıntılara gidilmesini olanaksız kılacağmı da belirten uzmanlar vergi indirirrJerinin gerçekleşmesi ve silahlanma harcamalannm öngörülen düzeyde olması halinde devletin giderlerinin gelirlerini mutlaka aşaca&ını ve parakred: piyasasımn önde aelen müşterileri arasında yer alacaîmı •s'urîuluyorlar. Devletin parakredi pivasasına «büyük müşteri» olarak girmesir.in ise. faiz oranlannın cüsmesini önîeyecefi, hat tâ bugün vanlan yüzde 2021 lik düzeyin de üstünde, yüzde 2225'Iik faiz oranlannı gündeme getirebilecegi ortada. Ottowa Dorugıı sırasmda ülkesinde «İsa'nın dofiımundan beri en rüksek faiz oranlan»nm uyg.'.lanmasmdan yakınan F. Almanya Şansölyesi Schmidt'in ABD'de uygulanan para politikasından çok para politikasıyla maliye politikası arasındaki uyumsuzluktan söz etmesi de bu çerçeve içinde daha iyi anlasılabilivor. R«agan':n dünyasında yüksek silahlanma harcamalanyîa yüksek faizin etbaşı gitmesi herhalde yalmzra Schmidt'i değil tüm dünya lider lerini düsündüreosk bir olgu gibi görünüyor. Doğu Karadeniz izlenimleri Türkiye'nin Doğa koşullarına, yaşamın çetinliklerine dayanmak için başka çare yok. Rize'de de yanlış şehircilik egemen, kıyı kale gibi yapılarla kapanmış. UCCI AKBAL lan yanlış karalamalar yüzünden bir süre acılar çekmiş... Bu tür acılar çeken binlerce insanımız var. Karaçalmaların etkisi daha da üzücü... Delikanlı saz çaldı biz€. Güzel çalıyor, güzel söylüvor. ŞİtRLER, TURKÜLER.. «Bir rüzgâr gibl eser ya;am böyle • İyi kötıi güzel her varlıkia • Yaşam bir papatya gibi soldu mu solar Vaşara tath güzel, yaşamayı bilirspn • Sevınek koklamak tatmak sevilmek • İşte yaşamın tatlı, güzel dornklan • Mutluluk dolu çünler beklerken bizleri Ya.şam tatlı, güzel, yaşamayı bilirsen.» Bu Cevdet Kapucu'nun ken di yazdığı, bestelediği dizeler. Bir defter doldurmuş, Yeni yenı kurtulmuş başmdan geçen haksız serüvenin ağırlıgından... O hale gelmiş ki, anasını babasını tanıyamaz olmuş. Şimdi iyi, saglıklı. Ana baba da, mutlu. Küçük kardeş Nevzat da, söyleyerek ağabeyine uyuyor. Ah şu Kar?.deniz türküler:! Hepsi yaşam dolu. Hepsi gerçekçi' hepsi içtenlik tasıyor. Açık açık söylemek duyguları, öyle abartmadan, büyütmeden, derinleşmeden. Cevdet çalıyor, Nevzat söylüyor: «Çayelinden öteye giderim yare yare Sırtındaki sepetin ben olayım hamali Sepetimin ipleri keseyi umuzumi Aç beyaz peştemali bir göreyim j'üzüni». SEPETİMİN İPLERÎ Sırtlannda çay sepetleriyle geçip giden nıce kızlar, ka dmiar gördük iki gündür. Hepsi çay depolanna gündelik ürünleri taşıyorlar, ta uzaklardan, en dik yanıaçlardan, eteklerden getiriyorlar bir buçuk, iki buçuk yaprak ları... Bir yaşama savası. Ayakta kalmak, yıkılmamak. bu dünyaya yaraşmak... «Se petimin ipleri kese>Ti omuzu mi» diyen kıza. onu seven erkeğin «Sırtındaki sepetin ben olayım hamali» diye ses lenişi... Güzel bir gün. Karadeniz karşınuzda. Birhkte ögle yemeği yiyoruz. Öyküler dinliyorum, yaşanmış çekilmış acüar... Yanda kalmış umu; lar... Duvarda eski polıtikacılann resimleri. Nizamettin birini ötekilerden daha severmiş, ama kırılmış ona, resmi tavana yakın bir yere kaidirmış, o politikacıya bir ceza verircesme... Nerden geldi aklınıa bu sözü dinlerken? Nurullah Ataç da Yahya Kemal'in bir davranışına kızarak imzaladığı fotoğrafını salondan banyoya kaldırmıştı! Yahya Kemal, Bayar'a 'İlk meşru Cumburbaşkanı' diye bir telgraf çekmış de... BİRER ÇİÇEK GİBİ Akşam oluyor. Güzel bir gün daha geçti. Şarkılar, türküler, anılar. yaşanmış olaylar... Cevdet'e başarılar diie dik. Yarının bir ozanı, bır türkücüsü olsun... Ailesine, çevresine, toplumuna yararlı bir yurttaş... Yan vola kadar birlikte indik. Yokuşun inmesi daha tatlı. İki küçüciik kız durmuşlar yolun kenarmda. Elimdeki gülü istediler. «Versene o gülü bana». Al senin olsun dedim. 'Adı(Arkası 9. sayfada) ABD'DE SİLAHLANMA HARCAMALARI NEDENİYLE BÜYÜK BÜTCE ACIKLARI VEREN DEVLETİN PARA KREDİ PİYASASINDAN FON TALEP ETMESİ FAİZLERİN YÜKSELMESİNE YOL AÇTI YÜKSEK FAİZ SORUNUNUN SALT PARA POLİTİKASINI DEĞİŞTİREREK CÖZÜLEMEYECEĞİNİ KAYDEDEN UZMANLAR PARA VE MALİYE POLİTİKALARI ARASINDAKİ UYUMUN ONEMINİ VURGULUYORLAR. den çözmek büyük önem kazamyor. ABD'de para kredi piyasasında, özel şirket ve şahısların yanısıra devlet de en önemli talep sahiplerinden biri olarak yer alıyor. Devletin bü^ çe açıklan büyüdükçe para kredi piyasasından daha büyük ölçüde borçlanması gerekiyor ve bu olgu piyasadaki talebin tırmanmasına rol açıyor. Para kredi piyasasında sıkı para politikası nedeniyle arz sınırh kalırken talebin güçlenmesi ise, faiz oranlarmı yukanya doğn; zorlujor. Bu açıdan ABD'de devietin izledigi bütçe politikası faiz OTanlannın belirlenmesi Karadeniz insanı mücadelecidir, yıllardır doğayla boğusur hendisler, öğretmenler... Doğu Karadeniz insaniarı çok zeki. çok çalışkan. Doğa böy le kılmış onlan, doğa koşullarına, yaşamın çetinliklerine dayanmak, ezilmemek için başka yol yok... CENNET GtBl YERI.ER O güzel dağ yollanndan ge çiyoruz yeniden. '§urada duraklayalım' diyorlar. Enıekii •olup buraya yerleşmiş bir karıkoca. Kendi eliyle dikmiş, bakmış yetiştirmiş bu bitkiieri, güllerl, tüm çiçekleri. Bir de minicik bir köşe yapmış asma da'üarının altında. Kendine ve esine, belki gelecek bir iki dostuna. O dun kütüklerinden de oturacak yerler. Arılar uçuşuyor tepemızde. Kuşlar ötüyor. Akşam yavaş yavaş iniyor. Karadeniz'in rengi akşama uymuş. Otuz yıl çalışıp didin, sonra büyük kentlerde yaşa, hiç olur mu? ölmek demektir kendini bırakmak. Oj'sa burda doğayla haşır neşir olacaksın, sabahtan akşama yaşadığını duyacaksıa otiaria, yapraklarla, çiçeklerle... Hani Yahya Kemal öer ya, «Böyledir İsviçre göUeri» gıbi bir şeyler, ben de İsviçre dağ köyleri, dağ evleri bile bu denli güzel, bu denli huzurlu olamaz diyorum.. Gece otelin rıhnrmnı döven sevimli dalgalar. Önce çakıllann sesi, sonra dalganın voıruşu. Yavaş h&iiî, okşarcasına. Uykuda bile dujuyor insan bu sürekli gelis gidişi... Denizin içinde duyuyor ker.dini, dalıp gidij'or düşlerine... Sabahtan yine yola. Bu kez yürüyerek. Hopa'nın tepelerine. Daracık yollar, merdivenll yerler. dimdik yokuşlar. Başını az çevir, Karadeniz karşında, sen ise, yemyeşil bir dünvamn ortasındasın! Bir evimiz olsa buracıkta... Düş ya, olsa, olabılse. Hangi pencereyi açsan karşında uçsuz bucaksız bir deniz. Otur çaymı iç, rakını iç, kitabını oku, yazılarını r yaz, T\ 'n: seyre:, plâklarını dinle! Bakıyorum tepelerde her evde. evcikte TV anteni var. Yani Türkiye'nin dört bir yanmda dünyaya açüan pencereler, bîr aynalar var. Ne korkunç bir güç! Bu gücü iyi ve yararlı biçimde bir kul lanabilsek kısa sürede Türkiye'nin pek çok sorunu çözür.ılenebilir. DOĞAMN EN GÜZEL URÜNU: ÇOCUK Ter içinde yokuşu yarüadım. N. Kapucu bizi yan yolda karşılamak için kızını yollamış. Yoksa yolu bulamazdık. Cambaziıklarla tepeye vardık.. Ahşap bir ev. O uzaktan gördüklerim gibi, bir yanı denize bakıyor, her yanı çay bahçeierine. Kapucu bir emekçi. Kızlan, ogullan. Dört beş çocuğa olmayan az bu yörelerde! Çocuğu oîmayana acıyorlar. Bir gerçek öykü dinlemiştim. B:r görevliye sormuşlar, 'Kaç çocuğun var?' diye Olay bir rrende geçiyor. 'Bir tane' demiş 'Vah vah' riemişler, lıasta biri gibi bakmışlar, acıyarak... Hopada da çocuk bolluğu yurdun başka yerlerindeki gibi. Doganın en güzel çigekleri gibi boy auyor çoçuklar, dağlar. taşlar, otlar, çiçekler, ağaçlar arasında. Bir oğlu var, saz çalıyor. Liseyi yeni birirmiş. Başı ye ni dertlerden kurtulmuş. Son yıllarm olayları delikanlıyı etkilemiş, bir takım ya Adalar'daki esrar trafiğini idare eden dağıtıcı yakalandı Hüsejân AVUÇ Istanbul Emnfyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü d«lektiflerinca gerçekleştirilen «Adalar Gençiişpni Kurtsrma» operesyonu sonucu sosyeteye ve diskoteklere esrar temln eden dağıtıcx yakalandı. Yetkililerden alınan bilgiye göre Narkotik Şube dedektifleri, çeşitli ihbarlan degerlendirerek Adalar'ı kapsayan bir operasyon düz«nlediler. Operasyon, Büyükacia'da Aii Galip Yener adlı kişinin evins yapılan baskınia başiadı, Evde yapılan aramada 70 gram esrar, 1 adet 7.65 çaplı Brov.ninş nıarka bir tabanca ve günlük ha sılat olduğu belirtilen 345 bin lira nakit para ele geçirildi. Istanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü'nün bulundufıı Ortaköy'deki sorgu merkezinde basın mensuplanyla görüşrürülen esrar satıcısı ve dağıtıcısı sanık Ali Galip Yener sadece kendisinin tükettiğini öne sürdüğü esrarı satmadığını iddia etti. Kendisl de esrar kurbanı olan ve iki bacağım esrar kullandıgı için yakalandığı dan:ar hastalığı nedeniyle kaybeîmiş bulunan Aii Galip Yener «Gençlerin esrar içmesiııi uygun görmüyorum. Ben bacaeunı esrar yüzünden kaybettim. Bu bir hastahktır. Vakalana nın kolav kurtulabilmesi mümkün değildir» dedi. Ancak, gazetecüerin üzerinde bulunan 345 bin lirayı nereden temin ettiğini sormaları üzerine esrar cağıtıcısı olduğu bildirilen Aİİ Galip Yener herhangi bir yanıt vermedi. Narkotik Şube yetkililerinin belirttiklerine göre yıllardır diskotekler esrar dagıtımı için elverişli bir ortam oluşturmakta ve her satıcı bu gibi yerleri en büj'ük satıç pazarı olarak görmekte. Yetkililer, Bir süreden bu yana uyuşturucu madde perakende piyasasımn Adalar'a kajTnış olduğunu saptadıklarmı. özellikle zen gîn ailelerin çocukları arasmda b ü ^ k yaygınlık gosteren esrar ahşkanhgunn önüne geçilebilmesi için annebabalara da büyük görev düştuğünü beürttüer.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear