25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 Cumhuriyet OUSYIAR ve GÖRÜŞLER & MAYIS 1981 nolar babalar, çocuklannın yazar olmaya heveslenmesinl oldum olası tyl karşılamazlar. Osmanit dönemlnae sağiam mestek, devlet tnemurluğu He subaylıktı. Sonra sonra hekimlik I!Q mühendislik kctıldı bunlara. Ticarete, esnaflığa heves ise cok yenidir. Pora kazanma, ünlü deyimi ile *Bir baıtaya sap oima» yolundokl bu gelişim, bizim toplumumuzun gecirdiği yapısal değişjklikleri d9 6imgeler. Cocuklarına okumo olanağını sağlayabilrne gücüne ermiş yukarı katlarda goztie meslekler. kız alıp vermekte ölçütünü buiurdu. Evlenecek kız icin iyı kısmet, önceleri subay i!e memurdu: sonra mühendis, hokim oldu; şimdi isa tüccardır, ışadomıdır. Şu kısa cinşten de onlaşılacağı üzere, yazarlık mesleğini seçmiş olan kişi, hiç de iyi bir kısmet sayılmamıştır; hele hele bir czona kız vermek. hiç bir ana babcmn hoş karşıiayacağı bir iş değildir. Yaşamak icin para gereküdir, yazar (ozan) İse, yarı ac, Yan tok gezen biridir. Bu yüzden de. yazarlık, ozanlık hiç bir zoman meslek sayılmamış. yazarlar, ozanior başka Işler tutmak, yardımcı kaynaklar bulmak zorunda kalmışlardır. Nüfus sayımında, «Meslefiiniz?» sorusunu tOzanım» diye yanıtlayana. nüfus memuru, cYani?» dıye ikinci bir soru yöneltir. Oturduğum bir opartmandakl kapıcımn eşl, bana neci oiduğumu sormuştu da, onu (Ozanım, diyemediğim Için) «Gazeteciyim» diye yonıtlamam üzerine. tYoni gazete mi satıyorsun?» demişti. Gazeta yazan ila gazete satıcısının bir tutulması, ne yalon söyleyeyim, hoşuma gitmişti Cünkü bir gerçeği göstenyordu bu. A Yazarın Kazancı Melih Cevdet ANDAY nobnecekleri onlaşılmıştır. Başka bir deyişie. yazariarımızın büyük cogunluğu hâlâ Sosval Sıgortclardan yarcricrıcmomaktcdırlor.j Bu büyük coğunlu*, eoebr/otcılardır; oy lığı da, sigortası da olmayan edebiyatcı'ar. Alpoy Kabacah, şöyle surdürüyor sözünü: «Bir yazann birkaç yı! calışarok hazırladığı bir vapıtton oldığı teiif hakkının, bir takvim yılında e!de edilmiş kazanc sayılarok tumu üzerinden vergilendırilmesi ve miktarı crttıkca vergi oranınm da yükselmesi, bir ceşıt cozalandırma olrnaktodır. Büim adamlannın yopıtlan da oym yasayo göre vergilendirilmektedir: Öğreiim üyelerinin üniversitelerden aidıklan aytıkların bir yıitık toplamına teiif gelirleri eklenerek vergi hesaplanmaktociır Kazanc yüksek gözukünce vergi oranı da arttığından, çoğu kez hesaplanan vergi, olınan teiif kazancından fazla olmaktadır. Bu yüzden kiml bilim adamları kitap yayımlamamayı yeğlemekte. kimi da teiif hoklorını billmsel amaclı vakıflara bağışlcmcktadırlar.» Çağdaş uygarlık duzeyindeki yerimlzln oncak bilimlmiz, edebıyatımız, sanatlanmızla elde edilebileceği en yetkilj devlet adamlarımızca ikide bir söylendiğl halde. bu cezalandırmadaki amaç ne uia! Yoksa edebiyat, sanat, bilim, olmasa da olur e!k:nlik!er mi sayılmaktadır? Ben böyle sayıldığı kanısındoyım. «Türkiye'de Yazarın Kazancı» adlı kltapta, Tanzlmat'tan bu ycnokj süreci otuşturcn oiguiar bunu ocık secik ortaya koymsfctadır. Yazar hep eziimiş, aç bırakılmış, sıirülmüş, tutuklarevine otılmış. ondan hep korkulmuştur. Bunun dışında kalanlar yok muydu? Vardı elbet; oma onlar iktıdarlarla uyuşmanın şu ya bu bicimde yolunu bulmuş olanlardır. Bizde iktidarı ele gecirmlş gücler. yalnızca kendi kafalarındaki yazarlan tutmuşlor, karşıtlarını <so sürundunnuşlerdir. Iktidarla anlaşmış. ya da en azından iktidorion rahatsız etmemekte duyarlı davranmış vazarlor. ozcniar icinde. değer'en yadsmarnayccck clonlar yok muvdu? Vordı, oma bu durum. külturün korunduöu. desteklendiği aniamına getmez hic de. Faodaüte sonrost topiumloröa ed»Wyo1 boşl'ea «refliglnı cok seslilikte yaratmıştır. BotiiiiaşmaK, çağdaşlaşmak, sanayüeşmek. aemokratıaşma* tievesler; yanında, edebiyatı feodaüte gelerıeklerı icinde görme alışkanlığı büyuk bir çelışkıdir. Özel teşebbuse özgürlük tanımanm saygın oiduğu bir yerde. yazan, ozanı emir kııtu qıb! görmek, paranm edebiyattan, sanatton, bilimden üstürı sayıldığı onlamma gelir. Feodc!îîe, aimır satılır bir mal olan köylünün urününu kendi hokkı sayarken, yazora, sanatcıyo yap!t ısmarlamayı olagan gorürdü. (ama yc:zar, sanatcı, onun i8mar!adığmı rr», yokso kendi bildiğinj m! yapardı, o da baska). Ser>vör ısmarlar. burluva satın olır. Tanzlmat'tan önce padişah, ozana Wr K©se altın verırdi; Tonzimaftan sonra ise valil>'< e^cülk gibi memurlyetler vermeys başladı. Bu !utum Cumhuriyefte de surrrtüştur. Ama bunu edeblyatm, biHmin korunması soyamayız. Bu tO koruma, iktidarın keyfine bağlıdır, her on srtcidan kalkabilir. Bugün «vatan şairi» diye <utsadığtmıj No'rdK Kemal'in ibret gazetesini, c;<arma oykırı geldiği İcin Hldıv İsmafl. podişcrtın kuşcubaşısına 2.000 altın voîlamak volu ila Sultan Abdülaziz'e kapattırabilmîştir. Tanrn.ai yazarlorı valüikle sürgün edillrlerdl. Ahrret Mitrıat efendi Rodos sürgönünde Iken, İ3tunbul'da başkasının adı He yaz^crını yayımlntır, ^attâ maarif nazırı Saffet Paşa'nın dasteğıni görür, kendisini ve allesinl gecindirirdl. Bu örnekler, gecmlşta yazarın korundugunu değii, hongj koşullar fcinde korunduâunu gostenr. «Turkiye'de Yazarın Karancı» adlı fcitaptan öğrendiğime görö. İkinci Dunya Savası ıcinds Enver Pasa, Cenap Şohabettin aracılığı ile ozanlardan, yozarlardan «zâbiton ve aaoklrl teşvik ve teşci» loin şiirler ve yazılar Istemekte. korşılığında büyük paralar daö'tmaktadır. Rıza Tevfik, «Moksat ne kadar ulvî olursaolsun, böyle kârîı alışverise girmek mizacıma hiç uvmayacak bir iş oiacaktıı diye yaziyor. Ama böyle bir «ulvi» is icin koleme sarılıp para pui VÜ7Ü görenlenn ictenliklerinj ölcüye vurmak. ödemelerin başarılı, değeril ürünler lcln Üstelik yazarlık, sadece gazeta yazariığı öa değildir kuşkusuz. Bir romancı, bir öykucu, mesleginin ne olduğu sorulduğunda, «Gozeteciyim» diyemez, oma romancı, öykucü oiduğunu da söyleyemez. Söylerse. cYarti?» sorusu ile karşıiaşacoktır gene. »Türkiye'de Yazann Kazancıs adlı cok ilginç incelemesinin «Devlet Korunmasından Yoksunluk ve Siyasal Baskılar» başlığım taşıyan bölümunde Suyın Alpay Kabacalı şöyle diyor. tYazarların sosyal güvencöden yoksun bulunmalorı olgusuna do bu bölümde değinmemiz gerekiyor. 1978 temmuzuna değln her türlu güvenceden yoksun olan Türk yazarlan. bu tarihte cıkan bir yasa ile gene' Sosyal Sifiortalar kapsamına alınmışlarsa da. ancak belırii özel koşulları yerine getıren yazarlonn yaşlılık, hastalık vb.. sigortalarından yarorlo ftdendiğhrt sftylemek oionoksızdır. Eskiye gor», utı durumda önemli bir değişiklik göze çorpmaktadır: Koruma artık kişilere övgü düzenler Içln, yurt sorunlarını el» alanlar icin işlemektedir. Değişmeyen ise, yazarm. ozanın yukcrdan para beklemesidir. Nitekım Ulusa! Kurtuiuş Savaşı sırasmda Mustafa Kemal'i tutanlar yn da onun yanina gelenler icin bu durum surüp gitrniştir. Cumnuriyet döneminde bir cok yazarın, ozanın mıltetvekili, elçi, us! duzevds görevli olnıasi bunu göster;r. Ama bu yoldan bestenenler icinde, Cumhurivet devrımine gercek bir baölılık duymayanların da bulunduğunu soylemek yonlış otm'az. Ayrıca bürokrasi her zaman sozünü din letlr olduğu icin, o aün de, kendi onlayışına •jvmayanSarı dışlamıştır. Demokrat Parî: dönemine gelince... Burada durum, özden b;r değiştkliğe uğrar; para gözler ycnında ayciın kişi horlanır. aşağılanır. Dr. Kenan Bulutluoglu, bir yazısında bu durumu şöyl© özetliyor: «Bu değerier devrilmesinde en eile tutulur örnek, fıkır ve sanaî adamlann'n, icine auştuklerl itiborsız durumdur. Genc!eri ta kücük yaşlar\ndan yakaiayan bu bezırgön değerler hiyerarşısi, parayı ve onun verdiği iktisadi hakımiyeti ellerinde tutanlarla, kültüre sahip olan ve onu nematandırmayı densyen ciiekeş aydıniarı gitgide ayırmaktadır.» Demek iktidcrlarcian beklenen korumanın hem sağlam oimadığı, hem de her zaman hakİ! bulunmadığı ortaya c'kıyor. Üstelik bundan. bir takım değersizlerin. eyyamcıların yararland;ğı acıkrır. Dclkavukluğa prim ödeyen bir tutumdur bu. Öyleyse toplumda duşün. kültür canlılığını, yaratıcılsğı ayakta tutacak, geüştirecek güc, yönetîmj eilerinde buiunduranların değer yargılarında aronmamalıdır. Evet, gercek aydın her türlü yokluğa, baskıya katlanır. katlonmıştır: öyle VI, bugün Türk yazınını dışarda tanıtanlar bu oiumsuz koşullar icinde varolabilmiş klmselerdT. Beklenen. devletten doiaySız yardım göriiek değiiaır. o'mamalıdır. Devetin kültur poütıkası, toniumda okuma düzevini yükseltmek, Insanırrızda ojşunsel değerlerın porosol cıkarlardon cok doha üstiın olduğu bllinclni uyandırmak, düşun yasaklarına son vermek, yayın olonoklannı kolayloştırmak, vergıleri azaltmak, kâğıt fiyatlarını düşürmek, bol sayıda kltap satın alıp bunları yurdun dört bir yanina yaymak gibi uygarco önlemlerl icermelidlr. Aydın. devletten başka türiü bir yardım beklemiyor. Saym Aipoy Kabacaiı'nın kıtabı. üte bu önemli soruna ısık tutmaktadır. Konvertibl ? konomide blrşerler oluyor. Ne var ki neyin ne olduğunu kavramak «radan yurttaş için ko'lav değil. «Beeskont hadleri, konvertibüitp. çapras knr ayarlamalan, katma değer, dövlı rezervleıi, ulusUrarası kredi piasası. vb.» gibi çogu kisinin anlayamayacagı deyımlerle konuşan dar bir çev rede dönenen tartışmalar halkı ilgüendirmiyor. Ne var kl bürokrat çevrelerle sermaye kesimi bu t&rtışmalara karşı çok duyarlıdır. Biiöm Babıali'de ise coğu gazete ekonomik olaylara Ticaret Odası Dergisi gibi yaklaşıyor. SözgeUmi Tirk parasımn değerinin Merkez Eankası'noa her gün açıklanması karan bazı çevrelerde büyük «Heyecan vc mutlıdnk» yarattı. Neden? ÎMF Türkiye'de «SürekU zam sürekli devalüasyon» kuraunın ujgulanmasını istemeroiş miycli? Günlük döviz kuru uygulaması bu kuraîın daha et* kin biçimde yürütülmesi demektir. Ama söylenenlere \"e yorumlara bakıîırsa Türk parası değerinin her gün dolara, Tnarka, sterling'e ve Pteki dövîzlere göre Merkez Bankası'nca açıklanması «KonvprHbüile»ye geçişin ilk adımlan imis... Acaba? Konvertibilite nedir? Dövtz piyasasında Türic parasmm fiyatını devlet saptamayacak. serbest piyasa koşullan işieyecek, isteyen elindeki Türk lirasıyla Merkez Bankasma başvurup istedigi kactar dolar, rnark veya başka döviz alabiîecek, ya da elindeki yabancı dö«zi Türk parasma dönüştürebilecek. Peki, dış gezileri büe bir dizi yasaklar ztncirine bag lamış Türkiye'nin 19S0'de âış alım satım açığı 43 milyar dolar iken lira nasıl konvertibl olabilirmiş? ••• Merkes Bankası Başkanı yardımcısı Yavuz Canevi, îstanbul'da 4 mayıs günü yaptığı açıklamada bu soruyu şöyle yanıthyor: « Türkiye'nin tam konvcrtibiliteye geçmesi Içln döviz rezeninin 2 milvar dolar olması ve enflasjonun yibde 20'nin altına düşmesi çerekliıtir. Bu ko^ullann yerine gctirilmesi icin ' vey» 'A yıla gerpk vardır.» Eğer durum böyleyse kendi kendirruzi aldatmak neden? Türkiye'de bir işadamı Merkez Eankasına gidip istetuği kadar dolar ya da mark alabüirse ve ıstediğirü dışardan getirtirse ne olur? Zaten 24 Ocak 1980 Karar larıyla ne plân kalmıştır, ne de program.. örıümüzdekl 34 yıl suresir.de her sene 2 milyar dolar borç bularak köşeyi dönebilecetimizi düşünürken liranın V.onvertibilitesi rr.i söz konusudur? Dünydda konvertibl paralar hangileri? Dülar. mr.rk. yen, ste;':r/j. frank, fiorin gibi güçlü esonomüenn paralan değil mi? Bizim ekonomik yorunılarımız konver;ibilite hesaj> lanyla gazete köşelerinde sürrealist öykülere dönüştü. *•• Ülkemizdeki büyük ve ciddi bankalann 1980 yılma ilişkin raporlan ister istemez gerçeğe yakın ekonomik durum muhakemeleri yapmaktadır. Türkiye ekonomlsinde nelerin olup bittiğini anlamak için üretim göstergelerine, dış alım • satım dengelerine. yatınm rakam larına, içsiz sayılarma, kalkınma oranlanna bakmak geıekir. Bu alandaki dökümler bankalann 198ü raporlannda serg:lenmiş;ir. Ekonomide kamuoyuna ?ercpkîeri olduğu gibi söylemenin erdemleri çoktur. Geçmiş yönetimlerde bep t«rsi yspıldı, bir işe yaradı mı? Hayır. Kkonomide ister sağcı politika uygulayalım İster solcu başan için gerçekçi olmak ilk koşulduı. E Vünus Natii Armaganı 198O1981 YAYIN SIRASI: 34 Bölgesel Üniversite Çıkmazı Doç. Dr. M. Şerefettin CANDA on yülaırJa, çok sayıda üimizda yenl tlıılversiie ve fakültelerta kumlduğu görülmekt»dir. Böylece universitelerimizin sayısı hızla, artnuş olmasına karşın. yültsek ögrenim a^amasındaki 400 bini aşkın öğrenci >ine de üniversiteye girememiştir. îşte yüksek öğrenimin eşiğinde biriken yığırüa ögrenci özellikle kırsal alanlarda yeni üniversite ve yüksek öğrenim k u r u m l a n özlemini daha da kamçıIamışUr S Kıdem tazminatt komısundaki tartışmalar sürüp gidiyor^ 23 ekim 1980 günlü Resmi Gazete'de yayınlanan 2319 ve 2320 sayılı iki yasa bu tazminatı sınırlamıstı. Vasalarla getirilen tavan ve yürürlüğün geriye aluımış olması çok konuşuldu. Ama, özellikle her iki yasada yer alan ceza hükmü büyük du raksamalara yolaçtı. Yenl duru ma göre, İş Vasasının 14. maddesinde beürlenen «kıdem tazminatı esaslan» degiştirUemez bir nitelik mi kazacmışa?. Yok s& eskiden olduğu gibi sözleşmelerdeki haklar yine konmacak rruydı? Yani maddenin bu yurucu niteligi, isçl lehine uejtiştirilebilen göreceli bir buyuruculuk (nisbi emredicillk) o larak mı kalacaktı?.. O günden beri bu sorular sorulup durdu. tlkin okuyucu mektuplan yamtlandı, ardmdan bilimsel yaZÛST yaymltmdı. Sonra semlnerier toplandı. Ve ögretideki Körilşler baskm bir çogunluk la 14. maddenin degiştiriiemez bir buyuruculuk (mutlak emredicilik) kazandıgı noktar smda dügtlmleni" kaldı. Kıdem ve Tazminat tŞ YASASININ YENt HÜKMÜ, tSTÎFA HALÎNDE KTDEM TAZMİNATI ÖDENMESÎM YASAKLAMIŞ DEĞİLDİR. AMA TEDİRGİNLİKLERÎ YENEBİLMEK İÇİN, YASAYI DEĞİŞTİRMEK GEREKİR. Turgut KAZANman ile Prof. Kenan Tançomag gazetelere yazdıklan yazüarda yeni yasayla birlikte istifa eden işçinin kıdem tazminata alamayacağı görüsünü savunmuşlardır. Ardından Yüksek Hakem Kurulu öa aym düşünceyi paylaşmış ve yeni sözleşmelere bu hükmün konulmayacağmı açıklamıçtır. (20/4'80 gUnlU gazeteler).. Ne var ki, lş huJcukumm temel ilkeleri beUidir. U Yasalannda yer almış sözlesmeye ilişkin hükUmler «mutlak» dojrü «nisbi» buyurucu nitelik'e(lır. Yani, bu hükümler işçiyi korumak tçindir ve yasada belırlenen koşullar en az koşuliar olup altına inüemez. Ama, ışçi yaranna olarak, sözleşmelerle arttınlıp geliştirilebüir. Bunaiş hukukunda «işçiyi koru ma ilkesi» denir. Nitekim, anayasamızm genel çizgisi de bu yöndedir. Hem sosyal devlet ilkesi, hem de çalışanlan koruyucu hükümler, bu doğrulruyu gösterir. Kısacası, «i? hukuku, bir batama işçilerin korunması hukukudur..» (Hueck,/Nipper Onun tçin, bir iş yasaa lşçinin defil, işverenin aözleşme Bzgürltlgünü smırlar. îz yasalanndaM sözleçme özKüTİUgüne dönük bu buyuruculuk, işver»na karşıdır, onu baglar.. Bu sınırm altma inllemez. Nitekim, Prof. Esener burada «Sosyal Kamu düzeni» deyiminl kullarayor ve sunlan söylüyon «Sosyal kamu düzeni işçi \aranna asgari şartları tesbit edip azami lıad içln bir sınsr öngörmediğinden bunlann üstünde, yani işçinin daha yaranna olarak toplu sözlesmeyle... Hak ve men faatler kararlaştırılabilir.B <Esener, İş Huirutaı, Anlcar», lff;8 Sh. 52.) Bakamn Sözleri Sozuıı kısası, aıtık istita yahut beazer nedenlerle işten ayrclan işçiye (toplu sözleşmedo hüküm büe olsa) kidem tazminatı ödenmeyecekti. Oysa. daha yasa çıkar çıkmaz Çalışma Bakanı ESENER basına açıklama yapmış ve toplu sözleşmelerde huküm varsa, ıstila eden isçinın İDâeın tazminatı alabileces; ni söylemişti. (23 e'&iıa 1980 güniü gazeteier) Ve bu açiklamaya bakarak, toplu sözleşmosine güvenen bir çok ışçi kıdem tazminatı alabüeceği umuduyla istifa ecmişti. Ancak, tartısînalar bitip tükenmefc bilmedi, duraksamalar giderilemedt. Derken, Maliye Bakanlığı Çalışma Bakanlıgı'ndan görüş istedi. Çausma Bakanlığı da toplu sözîeşmeierde hüküm varsa, istifa eden işçiye tazminataıın ödenmesi gerektigini bildirdı. (12 niian 1981 günlü gazeteler) Bu haber tedirginiiğe biraz mer hem olabilecekken, Çalışma Ba taranm yeni bir demeci yetiştı. Esener bu 'sez suyuçmazlıgın yargı organîannca çbzülecegini» belirtmekle yetiniyordu. Böylece, aylardır asîada kalan sorun yeni bir beklemeye itiliyordu. Tedirginlik cîaha bir sü re büyüyüT) duracaktı. Sorular soroiacalî, vanıtı aranacaktıToplu sözleşmede hüküm varsa. istifa eden işçi acaba kıdem tazminatı alacak mıyda?» Büindigi gibi, 1927 Sayıa Yar sa kıdem tazminatma tavan petirmiş, ama bu hüküm 1979 yıLmda Anayasa Mahkemesi'nce tptal edilmistir. Anayasa Mahkemesinin iptal karan da 14 nisan 1980 günü yürürlüğe girmiştir. 2319 ve 2320 sayıh ya salar, tptal edilen bu tavam yeniden getirmeyi amaçlamıstır. Nitekim, her iki yasada yer alan düzenlemeler esld metinlertn yinelenmesı biçiminde olmustur. Yalnız, vergi ve cçza yaptınmı Sonusunda venı fıükümler EetiriîmistiT.. Böylece, yasal tavan ceza yapttrımıyla korumaya alınmıstır Yerel guç odaklan, girgia ve dişU parÖclleT. arsacılar ve d a h a birçok etoen halkta gelişen yerel bir üniversiteye kavuşma tutkusu ve özleml ile de birlesince ülke duzeyinde birdenbire birçok üniversitenin kuruluş çalışmaları görühneye başlamıstır. Gerçekten bugun ülkatoizde 20 dolaymda üniversite sayılabilir. Bunlann yedisi uç büyük kentimizde diğerlerl de yurt yüzeyine bölgesel kuruluşlar olarak yayılmış bulunmaktadır. Ancak yeni bir üniversite fcunnak görüldüfu kadar kolay bir iş değildir. Önemli kaynaklara ve daha da önemlisl kurucu nitelikler taşıyan ögretiın uyelerine gereksinme gösterir. Yeni üniversita ve fakültelerin kunüuşundH ise bu gerçekler her zaman gözönünde tutulmaktadır. Tutarsız ve plansız cabalar yanı sıra. görünusu kurtarma egjlimi ülke kaynaklannın âtıl yatınınlara dönüşmesine ve savurganlıga yol açmaktadır. Bu tutum, sorunu hiçbir za.majı çözemiyeceki gibi giderek daha da güçleşmesine neden olacaktır. Ayn c a buna ülkemizin sınırlı oianaklannın elvernüyeceği de bir gerçektir. Yerü kurulan ünlversitelenie d a h a işin başında. izlenen tutarsızlıklann beürlenmes: ve açıklığ» kavuşturulması. konu ile ilgili olanlara duçen önemli bir yurt görevidir. Kuşkusuz üniversiteîerin tünı yurt yüzeytne yayüması, bölgeler arasındaki dengesizliği gidermek bakımından olumlu brr yoi gibi görulebilir. Ancak bunu kaynak savurganügına yol açmadan ve ülkemizin gerceklerini de cözönunde tutarak yapmak gerek'ır. Bu iş bölgesel uzelliklere %re e*itinı planlsunar sına uygunJuk göstermelı. en önemlisi de kuruluşl a n n yasal dayanaklan sağlam olmaiıdır. Bu Ukelere özen gösterilmez ise, ülkenin geri kalmış yörelerinde hiçbir sorunu çözemiyen. birçok az gelişmiş üniversite kuruldusru zörülür Böylece hızla gecen yıllara karsm öereıiri'îi öeretitn üyeal olmayan, hiç bir işlev va »şama yapanııyan universiteler ile kanji karşıya kahrtz Oniversitcler. özerk ve kamu tuze! klşiligi olaa yüksek bilim. araştırma. ögretira ve yayun birlüderi diye tanımlanır. Bu tarumın belirledigi amaçlar dosrultusunda bir âniversitenin kuruluşu !so öncelikle yeterli sayı ve nitelikte ögretvm uyesi gerektirir. Ovsa yenl kuruian bölgesel öniversiteîerin bir çoşunda bu ilkelere yıllardır özen gösterilmemesi sonucu. zinrirleme yozlastnalar daha işin başında baslamaktadır Bırakınız yeterli sayıda öğretlm üyesini. bu universitelerde Rsktör ve Dekanlarının bile görevlerinin başında olmadışı. bazüannın uzaktan yöneünj ya da teleyönetim diye tarumlanabilecek bir uygulama icinde oldukîan görülmektedir. Ancak böyle bir uygulama biçimi yazılı ya d a y a a sız hiç bir vasada voktur tşte bölgpsel universiTe'<?nn yı'lardır lçinde bulunduSnj en buyük okmaz. c r . f ^ t e bu yeücisiz, yar sa dışı ve işi el ucu ile tutan yönetim biçimi olsa gerektr. Yasak Açık Olmah Temel ilke bu olunca. iŞÇiler iQin de degiştirilemeyece* buvurucu bir hüküm getiri'.mels istendigi zaman, yasağın adı açıkça konur. çünkü, boy le bir yasak «istisnai» nitelifc taşıyacağından, ayrıca ve açık ça belli edilmesi gereMr. Eger vasadaki hükmün işçi lehine değişiklikleri de önledigi sçıkca soylenmiyorsa, İşçi lehine sözleşme özgürlügii yine esasıır. Tartısrrıü komısu 14. madde, bu bakımdan oransaı buju rucu bir niteîik tasır. Tarü, işverenl bağlar, am? İşçi lelıi YENÎ ÇIKTI ATATÜRKÇÜLÜK Uygarlık Yayınlon İat. P.K. 585 Ryatı 200 üre • Yazann ötekl kltaplon: ne değıştirUebüir, geliştirüebiiir. Çünkü, işçi leuine degiştirebüme olaruıgı asüdır ve bu olanak açıkça vasaklanmamıştır. Nit^kını, daiıa önce de söyledığimiz gibi, bu madde İVCT Sayılı Yasada yer aian maddenin aynıdar. 1927 sayılı yasa uygulamasmdu. ise toplu sözleşmelerle jeni olanaklarm sağ lanabileceğı tartısmasız kabul edilmistir. O tıalde, 14. maddenin yenl biçimi işçiler lehine değişiklici yasaklanaş olamaz. Yasanm 98, madc^sine eklenen ceza fıkrası da. böyle bir sonuç yaratanıaz. Prot. Nuri Çelik'in bolirtti&i gibi, «yasa koyueu 14. maddeıün niteliğıni değiştirecek olsaydı, bur»u herhalde ayru madde lçinde y& p»rdı....i> (Nuri Çelik, Milliyet, 29 aralık 1980) Gerçekten, ışçi lehine değişiklik enlenecekse, iUnn düzenlemeyi yapan madda bunu söyler. Yani, önce yasak konur. Sonra cezası gösterilir. Yossa, bir ceza maddeslne fıkra ekleyerek, iş yasasındaki bir hükmün buyuruculuk niteligi değiştirilemea. Yalnız iş hukukunan değil, ceza huku kunun temel ilkeleri de böyle bir anlayışa izin vermez. Ceza hukuku açısından, hem suçta, hem cezaua yasallık aranır. Hangi eylemin yasak olduğu açıkça belli edllmelidü ki, suçta yasallık sağlansın. tş Hukukunda, işçilerin korunması ve vasadaki hükümlerle lşçüerin sözleşme özgürlügünlin sınırlanamayacagı esas olduğuna göre, 14. maddeden böyle bir yasak çıkanlamaz. Hele hele, 1927 sayılı yasa zamanında ayı:ı madde yülarca uygulanmış ve sözleşmelerle yeni haklar sağlanmışsa, şimdi yalmz 93. maddeye eklenen bir fıkr&yla yasai konmuş olamaz.. 14. maddenin getirdiği yasak, K;dem tazminatım sırurlamış olmasıdır. 98. maddeye ekle•..en oeza tıkrası da, ancak bu yasak için uygulan?bilir. Aksi iıalde, hem iş hukukunun, hem ci9 ceza hukukunun temel kuralları tersine çevrilmiş olur. Ve giderek, iş yasasının 107. nıaddesi öyle yorumlanır ki, işçinin sözleşrce özgürlüğü kalmaz. İş yasasında ne varsa, yalnız o uygulanır. BULMACA 1 T l e t n t fasDarind» t a y falann b « ı . 3 Eskl düde çeünmo, geri dttrma, ç*kn.c. 3 Tersl kal£iyu.nun staiîfe«rt üroulan ?ey, umat. 4 Bir geraJnin tuttuiu ya da tu teca&ı yoT Tersl başlıca, te mel nitellglnde olan. 5 Bi: tenümlı. 6 Terst llava onamru?. gOnlü yatını». 1 Tactalın simgesl Boru te»i. 8 Göçebeletln bir xaman İçin kooaklamıç oldukîan yer y» d» bölınell büyük göçebe çadın trt ijyüıru» dotr.uz vey» n g u etSnden y»pü&n bir çeşlt racuk. 9 Görm» slıürtnin göı kurest tçlnda dsjılmıısuıdAfl xncydB&& gelen ft£ım 1 23456789 u taı. TUKAHIDAN AŞAĞITA : 1 Bir operamn »öılerlnSn T&zılı bulundugu kitop. 3 Osmlyumun simgesl Tersl fclr not» Kalın, k»b« kumaf. 3 Bir kuvvet dizgeslnln denge tofullarr ve bumjnU ilgiıı olarak ctelmlerln dunl ballerlnı lnceleyen raekanlk kolu Kafes «ekUnde yapılmı» SrgO. 4 Kazanç Rmacıyla yapılaa alı$veti$. 5 Radonun simgesl Bir Peygamber. 6 Optlk »ygıtiınnda objektlften aldıgı ıç;n l u ı gözs veren mercek dlıgert Eski dilde su. 7 B«bek Tiyecegi Büyui k u k u de». 8 Klmı kuruln«lano dftlra fyıî»w<Tr^1>tr1 ıdı BSz renk. 9 Tanny» vey» Taan olarak tanınan «eye karşı lnar.ıs ve baghlıK snlatmak <ç:n birtakıın saygılı davnoif larda bulunma. DÜNKÜ BIJUUCANIN ÇÖZVMC SOLDAN SAĞA s 1 Negattf. 3 Ad T». Tak». 3 Rıka Ezaa. 4 KloroCt. S lgleD LaL 8 Sta AnemL T ajt. Atak. S İl Bar rt. • Kalafat. YCKARIDAN ASAĞrTA t 1 Karkisllk. 2 Edüfl La. 3 KolM. 4 Avar» Aba. 5 T» Od« Âl. t lreF Nara. 7 r*xt> let. 8 Kalamar, t E n Fürtr. SAVA$I Yeni Yasa Gerek Oktay Akbal'ın Atatürk ve Devrlrnler konusundalci düçünce ve görüşlerinl yansıtan yazılar, ATATÜRK BİR GÜN GELECEK Tekln Yaymlan 100 liro ATATÜRK YAŞADI M!? Vartık Yoymlan 150 iira (Cumhuriyet 2910) İşçiyi Koruma tlkesi Demek oluyor ö , tıdem tazminatını düzenleyen bugünkü 14. tnadcte 1927 sajiiı yasada in maddemn aynıüiT. Ama ceza yaptirımına Ui?kin 98. maddove öyle bır t'ıltra eklennıiştir KI, ouradai] hareketle 14. maddedeki «esaslarm» dışma çıîal.^mayacaîı öne surülebürnektedir.. Çünkü, yem eklenen fıkrayla «14. madde hükümlerine îvîan harekette bulunarals kıaom tazminatının öngörüîen esaslar dışında...» « . ödenmeî! için... talimat veren...» yetKililer haktanda hapts ve para cezası getirilmıştir Ve bu h'.l;iirn nedeniyle artıS 14. maddede yer a!an esaslann degişaniemez bir buyuruculuk niteli §i kazandıgı söylenmektedir» Gerçekten, Prof. Kemal Oguz ÜNİVERSİTELERARASl ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERkEZİ BA$KANLIĞINDAN Merkezimiz Arştvşletne sistemindo kulianılan Mıkro tılm sisteminin yıllık batom., tamir ve parçslannıa değişım Işlen yaptarılacaktır. Sözkonusu işlerle ügUî iştanımı, şartname Atatürk Bulvan No: 223'deKi binamızm Satınalma Müdürlüğürnien ücretsu temin edüebüir. > Tekliflerin en geç 15 mayıs 1981 günti saat 17^0 a Kadar Merkezimiz Satmalma Müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir. Postadaki gecikmeler nazart dikkate alınmayacaktıı. Merkezimis: 3490 sayılı Kanuna tam olraayıp, iöaleyl yapıp yapmamakta veya dUediğine yapmakta serbesttir. (Basm Kz T74814738) 2923 Dememiz o ki, Böylenenlerln 'ersine. yeni yasarun «laîa» kazanıimış haklan ortadan kaldırmıyor. Ama, sürdürülen tar tışmalar büyük bir kargaşalığa yolaçmıştır. Artık, böyle bir durumda çözümü yargı organına bıraküsak yanlış olur. Özellikle, gazete haberlert dogruysa, Yüksek Hakem Kuruiu' nca yerj sözleşmeleıe ekıdem tazminatı bakınîmaan» «2320 sayılı ;rasa uygulanır» hükmünü koymak yepyem sorunlar yaratır. örneğin, yasamn 14. maddesinde yer almış olan (Kı dem süresinin uzatılması, cski çalışmalann birleştirilmesi gibü sözleşme özgürlükleri de anlamsız kalır. Bu sorun işçi • işveren arasında çıkmış somut bir uyuşreazlıktan doğmamıştır ki, çözümü yargı organına ait olsun. Yeni yapılmış bir yasanın yorumu tartışüıyor. Çaüşma Bakanı j^ısayı açıklarken ne söylemişse, vanlmak isterten atnacın o olduğu kabul edilir. Ve lnsanlar bakarun demecini dinleyip İstifa etmiştir. İstifa edenler de tstifayı düşünenler de tedirginlik tçintiledir. önemli oiao bu ted'rginligi yen mektır. O halde, yasaya amaç doğnütusunda yeni bir açıklık gettrmek gerekir. Çek' lerin damga vergisine bath tutnimuş olması. nasıl yeni bir yasayla hemen düzeltilmişse, burada da ayru yol izlenmelidir. îş ve ce?a Hukukunun temel Ükeleriyle, toplu sözleşme düzenimize uygun yeni bir yasa, tedirginliğe ve kargaşahğa son rerecektir. Bizce dogru yaklaşım budur. Ve Çalışma Rakanı bunu yapmak zorundadır. Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gaaetecüik TA..^ adına N.\DtH NADÎ Genei Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMtNE UŞAKLIGtL Yazı îşleri Müdürü OKAÎ GÖNENSİN BasaD ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazeteciUk TA.Ş^ Cagaloğlu. Türkocagı Cad. 39 41, Posta Kutusu 246 İSTANBCL T E U : 20 97 03 • BÜROLAR: ANKARA : Konur Sokak S4/4 YENtŞEHÎR. Tel.: 17 58 25 17 58 66, îdare : 18 33 35. • İZMÎR : Halit Ziya Bulvan No.: 6o. Kat 3. Tel.: 25 47 09 13 12 30. • AJJANA: Atatürk Caddesi. Türk Hava Kunıaıu îy hacı, Kat 2, N o . : 13. Tel.: 14 550 19 731. T AK V t M îmsak 353 Gfinef 5.49 8 MAYIS 1981 Öfle ffcindl 13.10 17.04 Akşsm 20.12 Tateı 21.59 Cumhuriyet İSTANBUL TİCARET ODASI'NDAN DUYURU En çok GELÎR veya KUBCMLAR VEEGtSt ödeyen üyeletimizin saptacaıalî öüüllendirümeleri Odamızca öııgörülmüştür. Eu konudakı çalışmalara esas olmak üzere, ürmala. nnın merkezleri îsf mbul'da bıüunan, 1980 yılında elde ettikleri kazanç ve g3İirleri üzerinden İstanbul Vergi Dairelerince namlanna iki milyon TL. ve daha fazla Gelir veya Kurumlar Vergisi (Mali Denge Vergisi dahil) tahakkuk ettirilmiş üyelerimizin 29 mayıs 1981 cuma günü akşamına kadar. tahakkuK fişlsrımn fotokopüeri, isim veya ticari ünvan, adres, varsa telefon numarası, faaliyet konulan ile Eicil no.lannı gösteren bü yanyla birlikte Odanıız Etüd ve Araçtırma Subesine basvurmalan saygı ile rica olunur. CBasıru 14738) 29İ6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear