22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 10 21 ARALIK 1981 Tesadüflerin yarattıgı bir sanatçı SİRMEN Saym Saim Akçıl, yurt dışında müzik öğremminizi tamomladımz, sonra uzuu yülar yurt dışında çalıştıktan sonra Türkîye'ye gelip yerleştiniz. Bu hafîa da üstüste önce geniş bır şekilde radyotia ionra televizyonda tekrar Türk seyircisinin I üinleyicisinin önüne çıhtınız. Böylelikle Türk tiır.leyicisiyle yeniden tanışmıs oldunuz. Siz neden müzik yapmak istediniz ve nasıl bafladmız? SAÎM AKÇIL Efendim ben Biga kazasının, o zamanki adıyla Dimetoka, bugünkü adıyla Gümüşçay bucagmda doğmuşym. tl'sokuiu orada okudum ve bitirdim. Bu süıe içerisinde, İstanbul Belediyesi Konservatuvan yatîU tasrnma «ldim. SİRMEN Peki bu Gümüşçay'dan, Biga'dan İstanbul Belediyesi Konservatuanna sizi getiren neydi? Aileniz içinde klasik müzik meraklısı biri mi vardı? Mesela babanız mı? AKCIL Hayır efendim. Babam memurdu, Kooperatif MüdJ f\ • dü. oramn kooperatif müdürüydü ve kendisi yörenin tar.ınniış hafızlanndandı. Hattâ Akçalı Hafız lakabvyia yöresinde öe çok tanınan ve sevilen bir hafızdı. Ben müzik sevgimi babamdan ve oraya gelen, Biea'dan dügünlerde gelen müzisyen vatandaslardan »!dım diyebilirim. SİRMEN Bu çok sesli e^'rensel müzik mi? AKÇIL Hayır düğünlerde çalan Biga'dan gelen. müzisyen vatandaşlardan müzik zevkir.i aldım. Tabi onlar alaîurka çalıyorlard.ı Küçükken onların peşine takılırdık, merakîa dinlerciim. Eadyodan alaturka şarkılar dinler onları söylerdim. Bir de babanıdan kııran okur>.en, ondan duyduklarımı taklit etmeye cahşırdım. Müzik zevkim böyle oluştu. Tabi o zaman klasik müziği, hepimiz ailece bsn dahil kapatır ve dinlemezdik. SİRMEN Peki orada radyodan dinlediğiniz alaturka musiki ve düğünlerde çalan musikiden bir repertuar oluşturmuş muydunuz kendinize? AKÇIL Tabi o zamanın bütün tanınnuş şarkılannı ezbere blliyordum. AKÇIL Aaa tabi. «Mümkün mü seni unutmak güzelim», «Göza rr.i geldin». Bu şarkılar o zamanm tamnmış şarkılanydı. Hamiyet Yüceses'in, Perihan Alhndag Sözeri"nm söylediği şarkılar... Bütün bunlar tabi repertuanmdaydı. Bir de yaşlı bir anneannera vardı. Evde ben bir şarkı söylüyor bir de kurandan okuyordum. Bu yaşh anneanne çok rahatsız oluyordu berıden. Devamlı şikayetçi oluyordu, ben de bakkala giderken yollarda bu şarkılan söylüyordum, fakat repertuanm bir hayll geniş olduğu için bakkala gidip gelme esnasında hepsini söyleyemiyordum. Bunun üzerine en uzak bakkala gidiyor, ve bazen bana söyledikleri en önem 11 almarn gerfken seyi kasten unutuyordum. eve geldiğim zaman • «en önemîi şeyi unutmuşsun, ceza olarafc tekTar git, omı da al» diye benl azarhyorlardı, ben sevlnerek tekıar o bakkali gidiyor Cumhuriyet SORDUj Saim AKÇIL YANITLADII orucu tutar hale geldiırı. StRMEN Sayın Akçıl. Siz bır müzik sanatçısı, bır icracısınız. Siz ülkenizin toplumsal sorunianyla neden uğraşıyorsunuz? Toplumunun bu sorunfarmdai kopmuş sanalçı olamaz mı yani? AKÇIL Çok zor.. çok zor herhalde olmuyor.. olmuyor. SİRMEN Peki Sayın Akçıl, bır sorum daha var: Neden illa. çok sesli müzik? Yani her şeyımız tamam da bir tek o mu eksik kahyor? Başka bir deyişle çok sesli müzik olmasa ne olıır? AKÇIL Şımdi buna cevap vermek oldukça zor. hem de bir açıaan ko'.ay. Bır ülkenin çagdaş uygarlık düzeymde olması Dir anlamda o toplumun güzel sanatlardaki diizeyiyle ölçülur. Bu gerçegi gören A'.atürk ilkelerinden birinde bunu zateıı açıkça belırtmiş5". Tek sesli ve lokal müzikle bur.ur. gerçeklestırmek kanımca olanak dışıdır. Onun ıçın çok sesli evrensel müzığin yaygmlaşması üli'.emizde üzerinde özenle du.rulir.asi gereken ilKeierden biridir. Türk toplumu da buna layık ve yatkındır. BaşKa bir devış ve benzerişlerle diğer ülkeler çağdaş tıp bilimini geliş t:rir ve uysularken, biz muskacılıkla yetinemeyiz. Çok sesn evrensel müzik bildiginiz gibi, armoni dediğimız. oırden fazia sesuı aynı anda duyulması ve bunların aralanndaki kommnezonlardan oluşur. Futbol maçı ded:gımiz oyunda U kişilis iki tan.ıra her an sürprizierie dolu kombinezonlar oluşurduğu ıçindır ki, bü\nik kitle':erin Ugisir.i çeker. Burada yü^llardır Türk topiumunun müziği olan alaturka müziğin değerıni küçümsemek ıstemiyorum. Tam tereine, bu değerler büyük titizlikle enstmuer kurarak konınmalı ve de zaman zaman halkımıza sumı'.malKUr. Aksı halde Türk sanat müziği bile deienere edilerek bugün ıçmde bulunduğumuz zevksizlikler hızla inışlerinı sürdürebilirler. O dahi bu hale gelir eger üzerinde Utizlikle durulmazsa. ama yeıü kusakların eğitim müziği çok sesli evrensel müzik olmahdır. Bu nun gerçekleştirilmesi ise kültür politikamızın en Snemli sorualarmdan biridir Saim Akçıl kimdir? 2933'de Biga'nın Gümüj çay kasabasmda doğdu. Müzik çalışmalarına istanbul Belediye Konservatucrında Ekrem Ze ki Un ile başladı 22 ya şmda gutiği Avruoada 18 vıl kcldı ftolva. P Aîmanya ve HoVanda' da konzert meıster o!a rak ça!ı$tı Saim. Almanyu. Hollanda, İngiltere, İsviçre Italya. Belçika ve Yuna nistan'da pıyano ve <>rkestralar eşliğinde <olist olarak knnaerler verdı Bu yıl kasım ayın da Hollanda da onüç 'a mnmış teemcn. oıyann parçalarını içeren uzıın çalar bir olağı çıtefı Arkadaşımız Ali Sirmen, Saim Akcıl ile birllkte StRMEN lsim vermeniz mümkün mü acaba? Daha Neler Oldu? 18 araüfcta çvkan «Bit seçim böyle geçtl...» b&şlıklı «Ankar» Notları» ile ilgüi olarak, Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Cem'i Dernlroğlu, bir açıklama göaderdi. Açıklama şöyle: «Cumhuriyet Gszetesi Tan t?leri Mödürlüfüne, Gazetenizin 16.12.19S1 tarihll ssyısuda Mnstala Ekmekçi tarafından «bir seçlm böyle tcçti» başlıklı yaııda tnlversittltrarası Kurul çalışmalan hakkıuda kamuoyuna yanlıs aksettirilen bazı bllfller Rördüçüm içln sçağıdakl sçıklamayı yapmak zorunds kaldun. 1) YÖK'e Üniversitelerarası Kurulca seçllcn öfretim üyeJerl gorunu seçüpden evvel tartışmay» açılmif vt bu konuda kunılumıucca ahnan karar» göıt emekll olduktan sonra tekrar yiiksek öfretlm fcurumlannda gOrev alraış Sğretlm üyelerinin aday olabilecekleri kar»r» b»J;landıktan sonra seçimlere ttfçilmiştlr. 2) Sayın Prof. Doğramacı'ya atfedllen olaylar hakkında ise, Kurul salonuna geldlğlm sırada kendUeri benü» Kelmeraişlfrdl. galonda bulundueum sürece (10.1513) Pro.I Doğramacı riyaset makanuıun hemen yanınja oturmssına rafmen yazınızda bahsettiğlrdz olaylan göntıedim. 3) tnİTersitelerarası Knrulun 1974'ten berl fiyesl bulunrnaktayun. Buijiine kadar b»sına açık bir toplantı yapıldığını hatırlamıyorum. Saygılanmla. Prof. Dr. Cem'i Demirogla üniversitelerarası Kurul Başkanı» Bu, «Ankara Notlan»nda, hükümett« değişlklik çalışmalarından, son Rünlerde yitirdiklerimizden söz etmels lsüyordum. örneğin Cemal Tural'dan, Muamıner Uygur'darı .. Doktor Niyazi Tunga, Muammer Uygu^^^n cenazesinde bulunmak için hasta hasta îstanbul'dan geldi, Şi^r Yalçın'la Hamdi Konur, Hacıbayram'daki törene yetişemedik, Karşıj^aka mezarlığına gittik. Mezarlık yolu çamurlar lçindeydi, ayakkabüanmız çamur İçinde kaldı. Çoğunun paçalan da çamurlara bulannuştı. Cenazey«, Fransu Kültür Merkezinden ilgililer de gelmlşlerdl. Onlar da çamura belendiler. Mezarlıklar daha bakımlı olabilir, yoilan onanlabilir, diye düşündüm... Cemal Tural, bir süreden beri hastaydı. «Geçmi? olsun» dernek için aradıın Tural'ı. Zaman zaman konuşurduk. Aradığırr.da kırmaz, açvklatnak istemedigi bir konu olursa, «bu konuda konuşmak istemiyorum» derdi. Dürüsttü, disiplini seviyordu. Orduda ağaç sevgisini ajılayanlann başında geliyordu. Konya'da, Meram'da bir «Tural ormanı» vardır. Üreticiligi asüamaya çalıştı. 1970'li yıllardan birinde, bir gün Şevket Süreyya Aydemır'le buluşturulmuş. ondan çok hoşlanmıştı. Atatürk'ü konuşmuşlardı ikisi de dürüsttü. tkisi de Atatürk'ü* ssviyordu, Şevket Süreyya Atatürk'ü araştırmış, incelemişti.. O toplantıda bulunan ev sahlblne bir gün Cemal Tural. Ben okuyonım, biüyor musunuz? demişti. Emekli oldııktan sonra yataız kalmış gibiydi. «tnssolar valnıırtır'.» dedi. Köşesine çekilmis, içine dönmüştü: Tekrar orduya dönabüsem, su hissettiklerimle Dirşeyler yapabilsem.. demişti. Emekii olduktan sonra, politikaya atılması, Küçük bir partınin başına geçmesi yanlıştı. Genelkurmay Başkanlığı sırasmda İlhaıni Soysal'm dövülmesi olaii gemş yankılar yapmıştı. Ama, İlhami'nin sitem ettiğinı bile duymadım... Dürüst olmak, disipiini sevmek güzel şeyler. Ama yaşamda bu yetmiyor. İyi yetişmek, egitilmek de gereMyor. Tabii, daha çok gençleri iyi yetiştirmek. Ağaç yaşken egilir de ondan... Doğan Avcıoğlu'nun «Türkiye'nin duzeni»ni, Kara Kuvvetleri Konıutamyken okumuştu, 1967'de. înce çelebi bir ^ r e â i vardı. Gerçekten efendlydl. Bir gün GeneUvjrmay Başkanıyken. Muhaîız Alayı bahçesinde, arkasında kalmış bir bayana dönerek: Kusura bakmayın, size aıkamı döndüm.. üedi. Yazmın başmua verdiğim, Üniversitelerarası Kurul Başkamrun açıklamasına fazla bir diyecegim yok. Açıklamayı da, basm özgürlüğünün bir parçası sayarım. Ancak, olaylann içyüzünü, perde arkasını araçtırmak, gazetecinin görevidir. Bu anlayışı benimsedigımiz zaman. sorunlann çözumü kolaylaşır. 4 arahk cuma giinkü, Üniversitelerarası Kurul toplantısmda daha neler oldu? Onu kurcalayaytm, dedim. Daha önce değindıgim gibi. Türk?n Hanım ile arkadasları toplantıya geç girmişlerdi. Salona girdiklerinde, Bursa Üniversitesi Rektörü Nihat Balkır. Türkân Hanım'ın yanına selerek. Türkân Hanım, New York Times'de çıkan demeci düzeltmeniz gerek.. dedi. Anlattı. Türkân Hanım'ın yüzü sapsanydı. Üzülmüştü. Kulislerde, Türkân Akvol hakkında sonışturma açıldıgı söylentileri yayılrnıştı. Nihat Balfcr da. onu söylemişti. Bir arkadaşı. onu tesslli etti: Türkân Hanım, bu bir oyundur! dedi. Hakkmda herhangi bir sonışturma açılmadıSım Türkân Hanım. Rekfnrlüge dönüşte öğrenecektlr. Prof. Cem'i Demiroğlu, açıklamasır.da, «yannızda hahsettisiniz olavları eörmedim» divor. Görmedigine. tanıklık ediyor!. Yazıda geçenlere sormak gereğini de duymuyor... SİRMEN Bıraz önce Türk sanat müzığinden söz etliniz? Birde bizim zengin bir folklorumuz var. Hatta bir ıncelemede Türkiye folklorunu en iyi karuyan ülke seçilmişti. Sayın Akçıl acaba Mklommuzu gerçekten seviyor muyuz? Yani ona yeterli çağdas katkılan getirebıliyor muyuz? AKÇIL Folklorumuzu severiz. Herkes folklorunu sever f yararhdır. Ancak zaman gelir M, Batı'nın bugünkü yaşam çaıta dum ve j'olda repertuan tamarnlıyortiunı. îçim rahat bir şekilsevıp korumalıyız da. Fakat folklorun fazla çok fazla coşku ve ümitle karalamakta oldugunuz bildiri kağıdmıa elınızde eve dönüyordum. olmasmın sakıncalarım da görüyorum ben. O zaman folklor u« den çekip alarak, sizi koşullandırümış bir tüketim toplumunun SİRMEN Yani bir nevi küçük gezginci şarkıcı... vetinmek sadece onunla gurur du\tna durumu ortaya çıkıyor. parlak görünüşlü, fakat kültürden yoksun, kompleks ve ön yar Ve bir de bütün dünyada fazla folklor gösterileri yapmak TurKAKÇIL Evet. Bunun neticesi oiarak ilkokulu bi:ırdikten sonra gılarla dolu insan sürüleri içine iter. Dedigim gibi, biraz kişısel birgün tesadüfen babam gazetede îstanbul Belediye Konservatulerin bugünkü müziginin ve yaşantılannm da buradı: kaldığı izbu «örüş Tabii yani oradaki toplumun genel çizgisı laudur dean'nın ilanını görmüş. Ve bana şakadan «İşte tam sana göre bir mek istemiyorum. Ama bu söylediğimde bir gerçek payı var. Bu lenimini uyandırabilir. Ojsa bugün evrensel müzikte yap'ığımız mektep» dedi. Ben de «ne mektebi» dedim. «Konservatuar, saraşamaları 'sundugumuz faaliyetler çok az. Bir denge olmuyor nu ben çünkü konzert meister olarak yaşadım. İşte bu noktada tacı mektebi» dedi. Ben merakla demek bunun mektebi varmış dikanımca. Hep folklor hep folklor oluyor. Halbuki Türkiye yalmı insanın yurduna dönmesi yararlıdır. Çünkü bir sanatçmın sanaye büyük bir ilgiyle gazeteyi aldım, okudum ve iFrar ettün. «Ben bundan ibaret degil. Çagdaş toplum olma çabasındakı bır ülketını geliştirmesi için gerekli Ban tetaigini yeterince ögrendıkten illa tstanbul'a gidip şarkıcı olacağım» diye. nin bu alanda e'.de ettiği ürünlerin tanıtılması çok az. UsteliK sonra karargâhmı kendi yurdunda kurroası en saglıklı ve doğal SİRMEN Peki ailenizin tepkisi ne oldu? bir de bizde folklor gelişme göstermiyor hep aynı şekilde sunuolanıdır. Bir sanatçı en iyi hizmetini kendi yurdunda verebilır. AKÇIL Ailemin tepkisi, baktılar ki ben başka bir yere gitmek IUVOT. Bunun bir de yemlenmesi, çağdaş ölçülere uyauru!mast Hele o ülke yurt dışında bir çok tecrübeler bilgiler edinmış kıİstemiyorum. sonunda buna razı oldular hattâ yörede babama gerekiyor. Bu konuda da bir aşama yapılması gerekir. Yine o okula gitmek istediğimi bilen çevTe, babama sen ha£\zsm, ço şiiere ihtiyaç duyuyorsa, bunları insanın kendi yurdunda genç folklor nitelıklerini kaybetmemesi şartıyla tabii. kuşaklara" aktarması kadar zevkli bir şey yoktur. Bizım toplucugunu nasıl bir şarkıcı okuluna gönderirsin. diye bir hayli DÜSmumuz Batı gibi ilk bakışta pek parlak görünüşte olmayabüır. SİRMEN Peki Sayın Akçıl son bir sorum var: kı yaptılar, lakat o bunlara aldırış etmedı. «Ben Cumhuriyet haAvrupa'da çalıştığımz süre içinde hakkımzda taıa üşenmeyip araştırdığmız zaman nice değerler bulaDihrsıfrayım. r.ereye isterse oraya gider, orada okur oğlum» dedi ve elestirüer çıktı. bunların en ilginçlerinden niz. Bu kişüerle insanın kendi :.ıırdunda kendi diliyle yapacağı neticede ben İstanbul'a gelerek konser\atuara girdim. bırini anlatabilir mısıniz lütfen? bilim ve sanat ahşverişi yaşamma renk katarak, gelişmesınln deSİRMEN Neydi babamzın ismi? vamlılıgım oluşturacaktır. Ben bunu böyle gördüm. Ama bu soz AKÇIL Bunların içinde bazı garip eleştınler oldu. örneğin AKCIL Akcalı Hafız Nuri Akçıl Bey idl. *P AlmanyaT.ın VVuppertal kentınde verdıgim bir resitalde, lerimle ne Batı'yı küçültmek ne de, kendi ülkemizi gereginden SİRMEN Aydın bir kişıydi Bach'ın Re Minör ikinci partitasını da çalmıştım. Ertesı gun gafazla büyültmek değil amacım. Kısacası Sayın Sirmen. ben dvAKÇIL Evet. Aydın bir kişiydi, hakikaten. Zaten kendisi daha zetelerin bir tanesinde «Bir Türk Bach çahyotdu». diye bır başşardayken orada yabancıydım. Dil benim degil. sorun benim deönce arzettiğim gibi oranm kooperatlt müdürüydü, hafızlığı amafeil. bahçe benim degil. çiçek benim değiîdi. Ben orada kendi ül :ık çıkmıştı. Bu hatırladıgım en ilgmç başhklardan bın. tör olarak yapıyordu. Fakat çok önemli günlerde uzak yerlerden kemin sorunlarmı konuşup tartışacak insanlar araaım. Bir an SİRMEN Çok teşekkür ederim Sayın Akçıl. kendisini davet ediyorlardı. Manisa Akhisar'a kadar gidiyordu. lamda rahat koşullar içinde kendi insanımı aramaktan, insan Hattâ tanınmı.ş hafızlardan içlejinde ögrencileri olanlar da vardır. Evrensel müzigin ülkemizde yaygınlaşmasına çahşılmalı SİRMEN Peki o zaman siz yanlı» anlamadıysam, Belediye Konservatuanna yattlı olarate jarfeıcı olmak için.. AKÇIL Evet tabi ben İstanbul'a şarkıcı olmak için geldim, bazı kişüerin yardımıyla konservatuan öğrendim, giriş smavı verdim ve kazandım. Artık okula girmiştim, benden daha mutlu kişi olamazdı. Nirıayet serbest ve rahat bir şekilde şarkı söylemeye başlayacak ve de repertuanmı genlşletecektim. Bunun İçin çok mutluydum. Dersler başlar başlamaz elime bir keman tutuşturdular, o îaman bilmeâiğim notalar karşıma çıktı, keman ögTetmeni Ekrem Zeki Ün'dü, benl ona verdiler ve kendisi al bunları çalış, gel falan dedi. Notalar filan ben biraz korktum tabi. Dedim ben şarkıci olmak istiyorum. Burda şarkı yasak dediler bunun üzerine ben yanlış okula girdiğimi, yazüdıgımı anladım ve çok üzüldüm, fakat o kadar küçüktüm ki, Ekrem Bey'den de çekiniyordum, korkudan bir daha çıkamadım. ama çok üzüldünı yanhs okuİB girdigime... Meger tstanbul'da iki tane konservatuar varmış. o zamanda ayn binalarda\Tnıç. Tabi benim Dunlardan haberim olamazdı. Ben alaturka diye Batı Musikisi Konservatuanna eirmişim, bir daha çıkamadım oradan tabi. ve işte notaları öğrenmeye hem keman. hem piyano, hazırhk sımtında ögrenmeye basladım, fakat 6 ay sonra, hazıriık devresinde bir talebe kon "serine çıktjm. O lamanm İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gokay da gelmişti. Hem piyano. hem keman çaldım. Çok alkışladılar. hoşuma gitti tabi çocuk psikolojisiyle ve artık kemandan sonar!ar, piyanodan da Schuman'm küçük piyar.o oarçalarını çalmaya ; başlamıştım. Keman t>iyanodan konser vermistim, kisinden de Alkıslar bir sene sonra is?.dem!Brırıdarı b:risi o zaman bir keman nediye etti. Otaılda bir toren yapıldı o zaman t. Galin Arcan vardı. 6 da gelnv^ü o saçlanmı falan okçadı. Bir konuşma yaptı «Bu kücük fakat eerçekte bu>rük sanatçı» eibi sözler sövledi. Sonra dergilerde o zamanki Vatan Gazetesi'nde vazılar çıfetı hakkımda. Tabii ben bir taraftan ne oldugunu tam olarak anlayamıyordum. ama bir yandan da hoşuma gidiyordu ve klasik müzi*i sevmeye başlamıştım. Soma konservatuara. girerken yaptı»ım bu büyiik vanlı?lı§ın hayatımrn en güzel yanlisı olduSunu anladım. SİRMEN Peki Saym Akçıl sizin durumurtuzda olup da, yani müziğe yatkınlığı olup da, bu olanağı bulamayan kişiler çok mu ülkemizde? AKÇIL Çok ne söz, milyonlar. Bugün rahatça soyleyebilinm. icra demeyeyim ama, bu çok sesli evrensel müzikten zevk alma durumuna gelmek hayatın en güzel şeylerinden biri. Bu şansa ulaşamai'an milyonlarca insanımu adına üzüntü duyuyorum. SİRMEN' Peki Sayvn Akçu, bu müzik bizim halkımıza ters gelir. Bizim geleneklerimize uymaz diyenler var... AKÇIL " Bizim ha^cımıza ters gelir diye bir şey olamaz. Bana da ters geliyordu başlangıçta. Ben bu müzigi tanıyıncaya kadar geçen süre içinde herkes gibi çok sesli müzik çaldığı zaman radyoyu kapıyordum. Daha ileri yaşta bu zevke vaısaydım o zamana kadar yine kapatacaktım. Daha once de belirttiğim gibi ben bir halk çocuguyum. Türk halkma ters geliyor diye bir şey yok. Yalnwca Türk halkı bir koşullandmlma içinde olduğu içln böyle sarulıyor. SİRMEN S i z i n gibi bir icracımız daha var. Bilmem biliyor musunuz? O da Anadolu içinden çıkmış, Eskişehir DDY Sanat Okulundan Devlet Konservatuanna gidip, seçkin bir icracı olmuş olan, şu anda yurt dışında sanatım sürdürüyor sanırım Doğan Çangal. AKÇIL Evet efendim pek çok sanatçımız var böyle. SİRMEN Peki Saym Akçü siz ülkemizde yetiştiniz. Neden yurt dışma giîîiniz sonra? AKÇIL Yurt uışına gidişim şöyle oldu. îstanbul Belediyesi Konservatuanm bitirdikten ve yedeksubaylık görevimi yerine getirdikten sonra, mesleğimde daha fazla üerlemek ve Avrupa'yı görmek istiyordum. Dört aylık bir burs ile İtalya'ya giTtim ve 18 yıl yurt dışmda kaldım. SİRMEN Bunun ne kadan öğrenimle geçti? AKÇIL Asîmda bizim meslekte ömür boyu öğrenim silresidir. Bir icracı ömür boyu ögrencidir. 2Bingöl'de bulurıdugumuz günlerde, Bingöl yem fabrikasının açılışı yapıldı. 25 işçinin çalışabileceği bir yem fabrikası, modem de olsa, büyük kentler için fazlaca bir anlam taşımaz. Ama Bingöl'de çarkiann dör.dügü tek ürettm birimi. ilk fabrika bu. Daha doğrusu 1975 78 arasında üretim yapmış bir süt fabrikası da var ama işletilemediğ: için kapatümış, makinalan çürümeve terkcdilmiş. Bingöi'ün tek sanayi kuruluşu olan BİMAŞ'm, yem. süt ve besicilik projesi 1971 deore mi sayesinde dogmuş. Türkts deprem sonrası Bingöîe 10.5 milyon liralık bir para yardımı vaadedi'.ince özel idare, yem sanayıi. SEK. Bin göl Belediyesi ve Şekerbank bır şirket oluşturmuşlar. Süt peynir fabrikası, üç yıl kadar çaliştınlmış, yem fabrikasının üretime geçmesi ise şimdilik söz konusu degil. Hazırlanan raporlara göre, fabrikaya lşlerlik kazandırılp.bilmesi için en az 83 milyon liraya gereksinme var. Yapümış tabrikaiarm çürimeye terkedilmemesi için, sermaye bulunması girişimleri sürüyor. Bu arada, Türk îş'in vaadedllen yardımı yap ması, va da ortaklıga gİTmesi isteniyor. 1977 yıhnda ErbaJıan tarafından temeli atılan v» 85 milyon liralık bir yatırrm ya pılan çimento fabrikası inşaatı da, toprağı çimento için elverişli olmadığı gerekçesiy le duruyor. Geçerüerde Çimento Sanayii, inşaatta kullarulmış demirleri sökttirmek üzere ekip göndenrdş. Valiük sökme işlemlenni en gellemiş. Çimento fabrikasınm alt yatırımının, toprak al tında kalan 85 milyonun ilerde degerlendirilme olanagının bulunup bulunmayaca§ı simdiliîc belli degil. Bir de 1P71 vıhndan bu ya na 10O milyonun üzerinde harcama yapıldıgı halde, he nüz ışlev fcazandınlmarmş üretim istasyonu var. Tanm ve hayvancıUga çok yönli: hizmet için düşünülen istasvonunun, milyonlara mesar olmasından sonra yapüacak veni deŞerlendirmede, ancıhk üretme istasyonu olarak vararlanılması programlanmış. Resmi kayıtlara göre, yarırn yatınmlardan biri olan Bingöl et kombinası 1982'de tamamlanacak. Tamammın 56 milyarlık bir yatınmı gerektiren projeye bu yıl bütçeden 30 milyon aynlrras ve şimdiye kadar da toplam 40 milvon harcama vapılmış. Bu tempoyla kombinanın 2025 vılda bitirileceği vurgulanıvor. Oysa. törenle açılan vem fabrikasmın işlerlik kazanma sı da aslmda komhina insaatının bitmesine baglı. Bu noktada sorunlan bilen Bingöllüler, buraya van; lan çok az ve cob vetersiz vatınmlarda. isabetliligii ve eercek sereksinmenln gözönünde tutulmadıŞına işaret ediyorlar. Aneak hiç degüse BİNGOL SİRMEN Peki Sayın Akçü siz Almanya ve Hollanda'da Konzert Maister. yani ba? hemann oldunuz. Nerelerde çaiıştınız ve oradaki koşullar neydi? AKÇIL Italya, Almanya ve Hollanda'da çahştım. Avrupa'da bildiginiz gibi sanatçıya değer veriyorlar hem maddi hem manevi açıdan. Maddi alanda sanatçılara oranın yaşam standartlarrna göre, yan işler yapmak zorunda kalmayıp, ya'.mzca kendi sanatıyla ılgilenecek olanakları sağlıyorlar. Bu çok önemli. Bizim Ülkemizde ne yazık ki, böyle olmuyor. SİRMEN Peki bir karşılcştırma yaoabilmek için soruyonım. Son çaJıştığınız Hollanda'da ne kadar aylık ahyordunuz? AKÇIL Yılda 6570.000 îlorin. Bu brtit rakamdır. Neti 4045.000 îlorin ediyor. SİRMEN Yani net olarak yılda 2,5 milyon lira kadar. Peki Saym Akçıl, sizin durumunuzdaki bir sanatçı burada ne kazanır? AKÇIL Burada biliyorsunuz personel kanunu var. Onun en yüksek derecesinde alınan para 30 bin lira mı oluyor, yoksa âaha fazla mı oluyor? Henüz bilemıyorum. SİRMEN Peki Saym Akçıl o zaman şöyle bir soru çıkıyor ortaya: Neden döndünüz? AKÇIL Bu önemli bir soru. Benim fcuşisel görüş ve duyuşlarımla da iîgili. Bur.u şöyle anlatabüirim. Uğraşı sanat olan kişiler yaşam boyu bir bildirl hazırlamak çabası verirler. Batıda çalışmak ve yaşamak geli$me açısından şüphesiz bir süre İçln çok dar beslenen hayvan varhğı dışmda hiçbir şeyi olmayan Bingöi'lüye yeni ufuklar Şükran açümaya çalışılıyor. Çünkü elde edılen ürünler TürkiKETENCİ ye'nin en iyi kalite .bahnın ve en güzel elmasının Bingöl'de yetişebüecegini ortaya koyuyor. Ancak Bıngöl'de ancılıgm gelışmesı için sermaye ve pazarlama başhca sorunlar olaraK görülüyor. Bölgede pekçok ögretmen Karadenızli'Ierden ders almış ve ögretmenlik mesleğiru btrakarak ancıîığa başiamış «50 kovr».n ile bir yüda. öğTetmenlikten emekli nlrnam halinde ala cuğım üoret kadar para kazandım» dıvor öğretmen Hü seyın Bektaş İŞt\ BASI SACl.lK Bıngöt'de voneııcı. tpKiv.k eieman. doktor vok ama bır eskı Müsrpşur ve Oır dust var Çıka.lurı oozuian mvınvenehanecı do'Ktorların kopardıkb.rı gurültü Ue «sağlık sorunlarının katili» olarak Bingöl'e Devlei, halkın ekonomik yaşamın» btr katgösterilmeye çaiısılan «full kısı olmıyan, depremde yıkılan resmi daireler ve evtime»ın suçlaması ile bırlık lerin yapımı ile gelıuiş. Halk yatırım yapamıyacak kate, yasanın hazırlanmasında dar yoksul. Ağalar, Şeyhler ve BinEölden RÖÇ edenler, önemiı Karkısı olan Saglık buralara bir ev dahi yapma gereğini duymayınca ortada Bakar.üğı eskı Müsteşan sefalet, çağ dışı bir sosyal yaşam kalmış... Tonsuç (Jorher cte surgüne Bingöl'e atanmıştı. O tarih ten bu yana dış tabib! ola raK »örev vaptıfiı Bingöl Devlet Hastanesinde, bıraz böbürlenerek. kınk bir dış sandalyesını nasıi tamır ettırdıgim anlaf.yoı Artık. Bingöl üevlet Hastanesinde duzenlı aış fedavısı vapılı yormuş. .^calî araçlan veterlı olmadığı için. ıl sınırları içinde protez tedavıs! henüz gündemde değıl. Tabii Görker ve Bmgölün bütün doktorları ile bir ara% BingöVe devlet, halkm ekonomik yaya gelıp de sağlık sorunlaşamına yansımayan depremlerde yırından söz etmemek olanaksız Gnrtblüğiiınuz günierkılan resmi bina ve özel evlcrin yapıde, biri serbest olman üzeıe mı ile gelmiş. ilin toplam 6 doktoru vardı. Oyssı sadeoe 1X vataKh has11 tane ıçın en az 12 uzman duvar.aruıda soca Koca çatr Daşlamış yatırırrüarın tamam ve "25'in üzennde pratısyen laklar oluşmuş. Yine de ürelanması gerektigini savunut:m gücü sıfır. ÇOK voksul hekım olması gerekıvor. yorlar. Ve asıl soronun, BinBmgol halta için geleceğme. göl'e uzanan devlet elinin, Hoş. Pıngo! serçek'.erincie kullamm alı$kanlıâına uveun yaklaşım yanlışından dogdueczanenın üarın bınunmadıolmasa da içinde bannı'.aeak iunu öne sürüyorlar. ğı. aereKlı araçtarın hıç giev anlarr.mı tp.şıvnr. Hos dsv Bingöl'deki tören ionuşma demeveceâ! <>caklara doktor letin vaptırdıâ'. Iva binalar d'. larında devletin temsücilenatanması akılcı da bulunmu şır.da. Bingöl'de bir un faö vor «Het köye ebehemşire nin en çok i^aUandıklan sözrikası tnsaatmdan başka. kioük tse. «Bingol'de devie: ve hastaneyi işler hale getişilere ait b;r ev tnşaatı dah: vardır» oıuyor. recek. veterli ve uzmanlık göremivorsunuz Çok ciddi KONUT YAPIMI alanlarının hiitününü içeev açıgma karşm. haVs ev va 1971 depremi sonrası devren sayıda doktor» şımdllık pamavacak kadar çok vo'ıîlet tarafından programlanan yeterli görülüyor Çünkü, STJİ. konut yapımî U mer'sezinde Binşnl'de halkın aşırı yokSonuçta devlet de. Pintamamlanmış, taşmalara tar sullugu nedpnı ılp her.üz has göl'e halkın yaşamına, ekoşı eskı dere vatagındaki mertane.nın 10lı vatağınm bile kezinden ramaca alınan Binnomir: koşullar.na katkıda dolmadışı reçetelere ılâç Ue aöl merkezindekı tüm vanı bulunar^jk yatırımlsrla gelbırlikte tedavınin bir parçalanlar devlet ürünü. Deprern me^nce. ortada çaâdışı bır sı olaralî sabunun vazıldığı. sonrası merkez ve köylerde çosyal vasam. 1981'de insaen az üç eünde bir \nKaml55.074 konut tümüyle yeniden nm tüvlerini ürperten bır masınm öğiıtlendiği. hastavapılmış. 3115 orta hasar gör yoksulluk. oehalet. inssnlık nın reçetesınrtekı Haçı alamüş ve 4.91S az hasar gör adına utanç verici bir sefalet madığı. hoca kınkçı. çıkıkmüş konut da or.arılmış. De ka'ıyor cı ve neıkeste bir muskavam eden 1.225 inşaat var. ARICIMK VE EUVH nın geçerli oldufu. ileri ölÖnümüzdeki vilın prograrrn Bu vıl yapılan «bal ve elcürie 'iiberktiloz. beslenme 1849 inşaat. Sonuç olarak ma» festivaünin amannın bo7t:k!'i*u haftshklanmn gö deDrem sonrası devletin vap clegeri kavranmamıs bu iki rüldügü. zamanında tedavi tı»ı ve rjrosramladıgı veni ürünün Bingöl icin öneminı görmeyen i!tihanlanma;ar ne den vapım ve onarılan top vurşıılamak old'i'T'inu sövliidpni ile romaHzmal kalp. lam bina savısı 17.0R3. vor Vali Ahmet <">zer On*al biibrek nsstalıklarının çok Gerci birkac vıllık yeni b: beslenmeye bırakılmıs, veteoldugu anlatıhyor. na'arm. hsfif damlanna. deo rinersiz, ilacsiz. vern^i?. barem konut'j tipoloiüerine ve kılabildiği. yaşayabildiği katek katlı olmalarma rağmen. BtTTt Çalışmayan Yem Fabrikası dışında üretim kuruluşu yok
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear