23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE G Ö R Ü Ş L E R 18 ARALIK 1981 sspanyolcada ünlem ve soru ışaretleri Itümcerun başına kon ar diye okumuş 'tum; unutmayışım, bana çok Uginç geldigindendır. Alışmadığımız, şaşırtıcı bır sey, ama çok da uyancı. Düşunun bir, Denim hep kulağa benzettiğim soru ışaretini, okudu&umuz tümcenın başında görünce, sanki yazar bize, •Kulağını aç da, şimdi soracağım soruya hazırlan!* der gibi olmaz mı? Başta ünlemi görunce usumuz Hnimiz, yakın bır seslenışın beklentısi içıne giriverir bir anda Gerçekte sozcukler de birer ımdır. noktalama işaretleri gıbi Bizde, kımı yazarlarm pek sık kullandıklan, ayraç içinde unlem, okura gulumsemesı gerektlğml anlatır. Hani, olur a, sozu ciddı sanıvenr de alayı atlar diye, bir önlem olarak. Dil çıkanr gibi. Hiç sevmem ayraç içindekı ünlemi. kullannıam. Benim en beğendiğim noktalı vırgüldıır. çok işime yarar. Hattâ Ali ülvi bö gun, •Karikatürde bunu nasü etsem de huU lansam' demisti. Eskiden nokta aşagıda. virgul yukarda gösterihrmış Eskiden dedıgım, sekız yuzyıl önce Avrupa'da. Noktalı vırgulun ortaya çıkışı XII. yuzyıla duçer Vırgul ondan eski, VIII. yuzyılda gorünmüş ilk. En eöki noktadır. tsa'dan înce II. yuzyılda, Anstophanes adlı bir Bizanslı bilgin bulmuş onu. Noktalama işaretlerine boş versek olmaz mı? Bu soruyu yanıtlamadan önce, gençliginde Mark Tvvain'ın başından geçen bir olayı anlatayım İlk kez bır öykusunü bir dergıye yollamış Mark Twain; yayıncı, Sız daha noktalamayı bılmiyonanuz» diye yazarak geri yollamış oyküyu. Bunun uzenne genç yazar, başka bir öykusünü zarfa koymus, bır kâğıda da bü Bizde romanın, tiyatronun, gazetentn ancak ondokuzuncu yuzyüın lkinci yansmda ortaya çıkması, duzyazıya geç varışımızdandır. Nergisi'nin seci'li. süslü yazgı. BI ile bu sanatlar ve gazete gerçekleşemezMelih Cevdet ANDAY di. Bat» yazınının ancak onda birinın şiir olması gibi, bizim yazınımızın da onda blri duzyazı idi ve üstelık o da şüre benzitun noktalama ışaretlerinı döşemış, «Göyenı çağlarda ortaya çıkması bunun tanı yordu. Ne saklayabm usa önem vermeyirüyorsunuz fc» biliyorum, istedığıruzi ıstetıdır. şımızdendir bu Yalnız din degil, mistik diğiniz yere koyabilırsiruz» diye yazmış Nereye geleceğim? Bizde aoktalama inançlar da usa karşı ıdi, felsefe hep yaışaretlenni ılk kullananın Şınasi olduğunu sak oldu. bir Descartes cıkmadı. çünkü çıYazımın başında anlattıklanmdan. nok düşünursek. duzyazıda ne denlı gecıkmış kamazdL talama işaretlennın Batı yazımmda ortaya olduğumuzu şaşarak goruruz. Duzyazıda çıktıgı anlaşıhyor Gerçekten de. daha önYazınsal ürünlerunız içmde şıirin en gecıkmış olmax ise ne yaparsınız kı. duceki yazılarda bu ışaretler yoktu. Hadı, başta gelmesi (sanınm bunda herkes bırşünmekte. duşünceleri yaymakta, akbn piktogram ve ideogram ıçm buna gerekegemenhğinı kurmakta, haLka değer ver leşiyor), geleneğımızdeki yaratıcılığın bu seme duyulmadığmı duşunelım, ama hece mekte gecikmek anlamına gelır. Peki ama, yonde gelişmış guclenmış olmasındandır. yazısında (Sumer çivi yazısı) ve sesel (foBaü dışında kalan ülkelerde *söz' yok Şiiri küçümsüyor rnuyum'' Hayır, havır. netik) Fınıkye yazısında okuma açısından muydu, söz ahşverişi yok muydu? İş.te ama felsefenin. bilımlerin gertkmiş olmasıkıntüar başladığını anlamak hıç de guç konumuz bizl bu sorunun yamtına ge*ır smdan da uzülüyorum. Bu yüzden olaolmasa gerektır. Kısaca şunu diyebiliriz kt di. Şıirdir burada iletişım aracı, va'azdır, cak, Fransız ozanlannın usa başkaldırmaBatı düzyazısının aynlmaz bir parçasıdır soylevdir Doğuda şiinn üstünlüğünden sık lannın tersine, bizım ozanlanmız usal sıinoktalama işaretleri; hattâ bundan öturu sık sözedılmesımn nedenı bu. Şıir va'az, re şıırde usun payım yuceltmeğe yoneliBatıda düzyazı kultürümın büyuk bir gesöylev. söyleniyor, dinleyenin belleği de yorlar artık Demek iki ayn gelenek aralişmeye erdıgini de soyleyebıhriz. Dahas^ onîarı unutmamaga çabahyordu. öyleyse. sında, boylece. bir alışvenş soz konusu var, Batı külturünün bır duzyazı kültıru dogu uygarlıklarına şıinn, batı uygarlığuıa sankı Doğrusu da budur; uyearlıklar birolduğunu ıleri sürmekte bir sakınca yokise düzyazının temsilcilik ettıgini. bir ?e birlerlni böyle etkilerler Yann bakacaksıtur. nız, bizde ozanhga heves edenlenn sayısı nelleroe biçiminde de olsa söyleyebilinz gitgıde azalacak, iyı de olacak çünku ozaNedir öyleyse düzyazı? Düşüncelerünizi dilbılgısı kurallarına uyarak ortaya koySabehattin Eyuboğlu, bır yazısında, na saygı artacak, bunalan us. şiirde soluk mak. Bu ıse görmeyi (dışta ve usta) usu Fransız yazınının onda dokuzunun düzvazı almağa yonelecek. Dıyec«ğım, bizim usumıstığın üstune çıkarmayı, kısaca usu egeolduğunu anlatır. Hatta. yanıîmıvorsam, muz bunalım donemıne gelmedi daha. Dümen kılmayı gerektırir. Yazı sadece du?uo şıirin bıle çoğun duzyazıya benzedigını. şunmuvor muyuz"' Hayır. onu demıyonrm, nurler. duşünme. yazma ayncalığını eie başka bir deyışle. usal olduğunu ekler soz ama 'duşünme' demek, usumuzdan bir geçırmiş olanlar arasmda kaldıkça, belkl lerine. Biz bu saptamayı. sanınm. orada şeyler geçirmek değil, belli bir konuda dübu koşullar savsanabıhrdi. Fakat kultur. Descartes'in gelmiş olması ile açıklayabi sünceleri düzene koymak. tutarh kılmak, düşünme alışverişı daha genış kıtlelere yaliriz. Fransız ozanlannın Ikide bir usa açık kapı bırakmamak demektir 'Düşünü yıldıkça durum degişti; anlatma, anlaşma beşkaldırmalan, şiiri, sanatı us dışında ara yorum, öyle ise vorım sözü ile Batıda çok amacı, uyulması vazgecilemez sıkı kuralmaga kalkmalan bundan olsa gerektır. alay edildi, ama bizim bu alaylara katılmaya şimdilik hakkımız yok Kanınm. lan gerektırir oldu. Romanın. gazeıen*n Doguda böyle bir sıtantı duyulmadı. Noktalama Kadastrosuz Türkiye... Aralık gunu bu koşede Burdur Kopalı Cezoevtnden gelen bır mektup yayınlandı: « Elll seklz yıltık Cumhuriyet Turkivesind* kırk sekiz yoşıma rağmen okuma yazma fırsatına dort ay önce kavuştum. (. .) Soyleyecegım Ermenek Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonucu ailem ve köy halkının cok mağdur duruma duşmesidir. Bunun sebebi köyumuzun içindeki dede ve babalarımızdon kalma, haYvanlonmızı otlattığımız, yıllardır ekip blctiğlmiz otlak ve meramtz elimlzden alınarak yayan yürüme Ikl gun uzaklıkta olan bir koye verilmlştir.» Konya'nın Ermenek ılcesi Balkusan koyünden eeklr cocuklu Dede Yıldız cezaevınden boyle sesleniyordu. * Bu konuda bır mektup daha oldım. Adını toklı tuttuğum blr profesor okurun dıyor kı: c6 Aralık 1981 günu yayınlanan «Ağaçtan blr Yoprok» ad!ı yazınız benl cok etkiledi Sekiz çocuk babatı blr Insanın otlak davası yuzunden hapislerde yatmaeı ve otloğın yakındakl koy dururken çok uzaktakl bir köye verllmesı. ne yazık ki, ülkemızde cok raslanan durumlordandır. Insanlanmızı çileden cıkartan ve bu sebeplerle buyuk olaylara. hatta kan davalarının başlamasına neden olan bu olavlara, devletce eğilmenin zamanı çoktan geimistir. Ben uzmanlık dalımın gere^l olarak orman Iclnde ve bitişiğindekl sınır kavgalannda billrklşlllk yapmak üzere mohkemelere çoğrılıyorum. Zamanımın elverdifil ölçude çoğuna gittlm ve gidiyorum. Karsılajtıjım durumkjrı ve halktan dlnlediğim olaylan anlaimaya «facla» sâzcuğu sanınm yetmez. Çoğu yorelerde genellikle yol bulunmadığından, mahkeme heyetinin ve bilirkişilerin olay yerine gitmelerl; anziyi ve cevresinl gerektlği şekilde Incelemelerf cok zor hatta olanafcsızdır. Bu durumun doğal sonucu olarak, karorlar yoreyi tanıyanlarm soylediklerlne bağlı kalınarak veriliyor, çoğu zoman da haksızlıklar oluyor. Hakıtzlığa uğrayan taraf, olaylar yaratarak intlkam almaya kalkıyor. Dava konutu yerl ve cevreslnl gAıteren tıhhatll harltalar, olsa yargıçlanmız da bu harltalardan yarorlonır ve doho adaletll kararlar verebilirler. Ne yazık ki boyle harltalar yck. Sadece 1/Z5.000 ölçekll topografik haritalar ve havadan cekılmış fotoğraflor var, bunlar da gizli tutuluyor, orneğınin mahKeme dosyalanna konulmosına asla izin verilmiyor İster şehirlerimizde olsun; ister dağbaçındaki arazlde olsun, sınır kavgalarmın bilirrsel yolu kadastro yopmaktır. Ne yazı ki aşagıdaki rakamlor kadastronun oneminin anlaşılmadığını kanıtlıyacaktır 19631967 yıllarını kapsayan 1'lncl Kalkınma Planında; sehirlerde 750 bin parselin, kırsal alanlarda da 99.500 kilometre kare alanın kadastrosunun yapılması istenmiştir. Buna karşı yapılabilen, sehirlerde 260 bın parsel, kırsal alanda 21.500 küometre karedlr 196772 yıllannı kapsayan 2'ncl Kalkınma Pianında sehlrlerde 600 bln parselin, kırsal alanda 60 bin kilometre karenin kadastrosunun yapılması istenmiştir. Yopılobllen, şehlrterde 440 bl n parsel, kırsal aianda 40 800 kilometre karedir 197377 yıllarını kapsayan 3'üncü Kalkınma Planında sehirlerde 920 bln parselin, kırsal alanda 80 bin kilomelre karenin kadasrosudur Yapılabilen, sehirlerde 527 bln parsel, kırsal alanda 47 264 kilometre karedir Dördüncü Kalkınma Planının sonucu henuz alınmadığı lein onu yazamıyorum Son olarak 1981 yılı Devlet Bütcesinden 2 rakam vermek Istlvorum: 1981 yılı lcln Taou Kadastro Genel Müdürlüğüne verilen para 4.484 291 009 TL 'dır Dıyanet İşlerf Bafkanhğına verilen İse 11 399.833.000 TL.'dır. Dlyanef işlerf Boşkanlığınmkl. Tapu Kadastro Genel Müdürlüdüne ayrılonın üc katıdır. Vatandaslanmızın sınır kavgalanna kapılarak dlnaen Imandon cıkmalarının öniine gecmek istiyorsak, bu rakamlan tersine cevirmek zorundayız.ı 6 PİI Görünüsü Kurtarmak mı? Dr. Muzaffer HACIHASANOĞLU ekimlerin zorunlu hızmet yasası çok tartışıldı, son televizyon programını izlemeseydim, zorla guzellik olmayacağına inandıgım halde, bu konuya dönmeyecekton Sırası geldi mi herkes bu memlekete «n çok pratısyen hekim gerektiğınden söz eder de muayene olmaya gelınce uzman hekimden aşagısına görünmeye kimse razı olmaz. parasına guvenenler profesörden profesöre koşar. Avrupa'nın, Amerika'nın yollannı tutar Sayın Sağhk Bakanı telerizyondaki konusmaeıyla halkm pratisyen hekime guvenıni busbütün sarstı. Genç bir hekim adayı sormuş. «gideceğimiz yerlerde röntgen. elektrokardiyograf bulabileoek miyiz?. diye Sayın Bakan bır pratisyenin röntgen fil mıni, ekg'yi yorumlayamayacağuıı söyledi. Öyleyse o genç arkadaşlara radyoloji dersi niye verildi? Kardiyoloji kliniklerinde niye ekg yorumlamaya çahştılar? Sma\larda bütun bunlardan sorumlu tutuldular? O zaman öteki konularda da kuşku uyanmaz mı genç hekim arkadaşlar ıçin? Eğer yeterince yetıştirilemıyorlarsa kabahat kimdedir? Hekinüik sıradan bir memuriyet degildir; sanat ve bıhmini severek kullanmayan «Zoraki Tabip»in kımseye yaran olmayacaktır. Sayın Bakan daha gönul okşayıcı konuşabilirdi ve öyle konuşması kendi özyapısına daha yakjşırdı. 'EUmizdeki olanahlar elverdiğince tüm taru (teşhis) araç ve gereçlerini sağlayacağız; bizim zamanımızda hiç biri yoktu bunlann, gözümüz. kulağımız ellerimizdi tanıda tedavi de bize yardım eden, sız bızden daha mutlusunuz» dıyebilirdı. Kuşkusuz kendisi çekmiştir bu sıkıntılarL Biz azia yetinen bir kuşagın hekimleriydik. gerek pratısyen olarak. gerek uzman hekim olarak araç gereç eksikliğinin, yalnızlığın aikıntılannı çok çektim Bugün genç arkadaşlann olanaklan nerde olursa olsun o gunlerdekinden çok daha iyidir Sayın Bakanı elbette kırmak üzmek istemem ama sanki bır anlayış yanlışhğı vardı o konuşmada • hasta ölürse bile hekim eli değdikten sonra ölsün» ienır çıbiydı Buna eskıier «Zavahiri kurtarmak» dıyorlar Genç hekım arkadaşlar gücenmesinler bu tür konuşmalara Sayın Bakan da. belki sonradan uzülmüştur öyle konuştuguna Genç hekimlenmız bilsinler kı memleketımız büyuk ve süzeldir; her kasabasında, her köyünde sizi bagnna basacak can insanlar vardır. dertlerine çare bulacağuuz, yaralannı sRracağınız. H azun ve anlatun konusunda îçışleri Bakanlıgı gorev ülerı ıçın duzenlenen 45'er klşılık öğrenceler (kurslar) üzenne, 25 kasım 1981 Kiinlü Cumhurıyet'te bır haber çıkmışlı. Sayın Tank Bugra da, bu baber uzerıne, 29 kasım 1981 gurüü Tercuman'da konu ile ügılı bır yazı yayımladı. Bu haber ve yazıdan dolayı, ılgüi kısılerden bırı oıarak, once şunu belırtmek ısterım. Soz konusu oğrencelerde, «ögreten • ogrenenu diye karşüıklı bir ayrım yoktur. Bu ofi;rencelerde 46 kışının, kımı yazım ve anlatun sonınlarma bırlıkte eğılmesi, bunian birlikte lartışması, kısaca hep bırlıkte doğrunun ve ıjinın aranması soz konusudur Enı ça lısmaların yarajlı olduğunu, kesınlıkle soyleyebllırim. «Şcyhın kerametı kendınden menkul» denümesın: İçışlen Bakanlığı'nın değerli gorevhlerı, bu çalısmalaroan çok yararlan dıklarını bana sık sık soy.edı ler. Bu tür ogrencelertn taşra örgutlerine de gotürulmesı geregı uzennde duraalar bıle oldu. Sayın Tank Bu|ra, «Türk Dıl Kurumu'nun deger ölçülen ve yazar tercıhleri ortadadır. Asıl onemlısi da bu ölçüler ve tercıhler kesin olarak fanatık bır gorüşün va polıtık bır tutumun, açıkçası cephe anlayışının etkısınd baglKlır^ yanı Bakarüık ac&fı bu kursl» personelıni böyle bır telkıne teslim etmektedir. Aksins lc&nmak mumkun mudur?» dıyor. Oğrencelere katılan gorevlıler, Tank Bugra'nın bu satırlanru okumuşlarsa, Türk Dıl Kurumu'na kara gaimair ısteyenlen n ne denlı dayaaaksız, gerçekdışı savlarda bulunduklannı çok lyl anlamıs olacaklardır. Ne yapalım Id «Söyleyenler dogrusun bilmez. bılenler •oylemez.. > Bu bğrencelerde, yazım ve anlatım t ı f t k 1 T r ı i r l ^ a n çalışma ve tartışma konusu ol&rak ele alınan yazılar, îçışlen Eakanlığı"nın ülere gönderdıgı varsayılan, üzerlennde bırlıkte çalışılmasında sakır.ca bulunmayan yazı ve genelgelerdır. Bır de, Omer Asım Aksoy'un «Dıl Yanlışları» adlı kltabından bırkaç ornek Uzennde durulmaktadır. Çalışmalarda sık sık baş vurulan Yeni Yazım Kılavuzu N Dogruyu ve İyiyi Birlikte Arayış ^ YALNIZ ÖĞRENÎM DÜZEYÎ DEĞÎL, ÖĞRETİM DÜZEyl BİI^E TEK BAŞINA «YAZIM VE ANLATIM» SORUNUNA BtR ÇÖZÜM GETÎREMİYOR Ismail ULÇUGÜR lle TUrkce SosltuCttn de tdeğer ölçuleri ve yazar terdhleri» bakımmdan «bir görUsun ve politik bir tutumun, açıkça sı cephe anlayışmın etlusine baglı» yapıüar olmadıgı gun gibı ortadadır. Tank Buğra'nın •avı, bu oğrencelere fcatılanlar ve onların oluşturacaklan kamuoyu bakımından, Türk Dil Kurumu lÇİa kazanç olmuştur, Anl«filmıstır ki ylneUyorum Kurum'a çalınmak ist*nen karalar dayanaksusdu*, ger çekdısıdır. «Bu Bakanukta çauşanlann çogu ytlksek ögrenim gbrmuş. gerl lcalanlar da en aandan ortaokul bitirmıstir. Buna göre r bu karar, her seyden önce, Milll Egitim Bakanlıgı'nın inU n , hatti suçlanm&sı anlamına gelmez mı?y diyor Sayın TB nk Bugra. Bizde oğrenim düzeyinin yazım ve anln*1"1 batami^rian bir ölçüt ol&mayacagı, lyi blllnen blr gerçetair. Zlya Paça'nm «TaaccUbe »ayan degil mldlr kl bizde yazı bilmek başka, kâtip olmak yine başkadır! Halbuld ?alx lisanlarda yan ve ımla bılen kâtıp olur» demesi, bugün ıçın de koşul lar ne denli değismış olursa olsun geçerhdir. Bunun nedenlennl sayıp dökmek, bu yazının konusu degıl. Yalnu sunu soylemek isterim kl, îçisleri Bakanlıgı'nın yazım ve an latım sorunlanyla ilgili öğrenceler duzenlemesı, «Mılli Eğıtlm Bakanl'.ğı'nın inkân, hatta suçlanması» anlamına gelmes. Tercüman gazetesındekı «yaşayan TUrkçeımin ünlü savunuculanndan, ustelüc Ttirlc DiU ProfBsörü bir sayın bllginin geçenlerde okuduğum kuçUk bir yazısında her yazısında oldugu gıbi nice dil ve anlatun yanlışı gördüm. Buna Milll Egitim Rakanlıgı ne yap»ın?... Kültür Bakanlıgı'nın çıkardı ğı blr dergi vardır. Adı, küru kez «Ulusal KUltUr» (Klçin «Ulusal Ekin» olmaz, oraunı anlay&mıyorum) kimilerde «Milli Kultür» olur. Bu dergi, «Ulusal Kultür» olduftunda dil v» anlatun bakımmdan blr dU zene girar, yacım aorunu Uke lere bajlanır, Milll Kültür oldugu dönemlerde 1M, dil ve anlatımda bir basıbozukluk, yazımda ükeslzlikler baslar, surüp gider. Dil ve anlatım yanlıslaruu bulmak, blr geçim Isl olsaydı, baaka bir deyislo ekmetc parası sağlayan bir ug ras olsaydı. kteıt yayınlar ve yazarlar, bu ugraşta olanlar ıçın birer ekrnek agacı olur lardı. MılU Kultür dergısı, ozellikle kımi yazarlan, bu ek mek ağaçlanndandır. Demin sozünü ettiğım I»rofesörün, MiUİ Kültur'un E»lul 1981 sayısında, «Dede Korkut Hi kâyelerinin Eski Osmanlı Me tinlerl Arasmdaki Yen» başlıklı bır yazısı var. (bkz. Mılli Kültür, m , «, 2325). Yazınm birincl tUmcesine bakalım: «XIII.XV. yuzyıllar aranm kaplayan Eski Anadolu Türkçesl (Eski Osmanlıca) Anadolu yazı dilinin kurulus devri olmasına ragmen, eserlerin boUuğu lle dikkatl çeken bir devirdir.» Bu tumeenin temei çnmi™ çıkaraum: «EsM Anadolu TUrkçesl... blr devirdir.» Ozne lle yüklem arasındakl bu tutarsızlık, ögrencüerimin yazma ödevlerini duzeiuıglm ögretmenlüt yıllann» götürüyor beni. Sayın prolesörün »öscük seçimindekl llkesizlikleri de bir başka sorun: «devir, ragmen, eser, dikkat, paralel, ilml, man zum, mensur, tellX, tercume, mahiyet, edib, vasıf.j gibi aozcüklerin yanı sıra, «nitelik, yazar, gelenek, konu, kesin, ya un..» gibi sözcükler de kullanılmıs yazı boyunca. «Kendine has bir özellik» sözü, bu ilke sizliğin çok belirgin bir ömegidir. Eskiden «ay mehtabı», «atlı sUvari» dlyenlere gulUnürdü, slmdl de «örnegin me•ela» dlyenlere gulUnuyor. Sa yın profesör, «örneftin mesela» demlyor ama, yazısının Ud yerinde «sade ve yalın» demekte bir sakınca görmüyor.. Yazı sürdukçe, yanlıslar ve ilkesizlikler de çogalıyor. «Ceb lin ol mertebesi sehl olma» demeye dllim varmıyor; «Seh lin ol mertebesi sebı olma» demekten de kendunı alaznıyorum. Görülüyor kl. yalnız ÖJrenim duzeyi degil, ögretım duzeyi büe tek basuıa yazım ve anlatım sorunun» blr çözüm getiremiyor. ögrenim düzeylnln »tıi«ntn sorununa çözüm eetlrememesıne karşın, yine de oğrenimden sonra, uğraş yasamuun uzun yıllannda ara sıra anlatım konusunda yogun çahşma lar yapılmasının, başka deyışle görevlilerın anlatım konusuyla ilgili oğrencelere katümasuun yaran yadsınamaB. Bence, bu konuda «ögrenimln yapamadığım ögrenceyle mi yapacaksınız"'..» demek dognı olmaz. • Bllmom kl mektuba eklenecek bir söz var mı? (Cumhuriyet 193*1^93*1 18 ARALIK 1931 5övıöncE MİLLİ EĞİTİM BAKANLlClNDAN ANKARA GAZİ YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULUNUN AŞAGIDA BELİRTİLEN BÖLÜMLERİNE SINAVLA Yerli mallar resmi geçidi bugün yapılıyor Bugün öfileden evvei Halkevi'nde bır resmı kabul ve öğleden sonra da bır resmı gecıt yopılacaktır. Resmı geçıde, askeri mızıka, Darülfunün talebesi, ızcıler, ılk, orta mekteplerle lıseier talebesı, mehter takımı. halk teşkilatı, şehır mızıkası, sanayıcıler ve şoforler ce mıyetı ıştırak edeceklerdlr. Is Bankası da bır kamyon üzerine oturtulmuş büyük bır kumbara lle alayo dahıl olacaktır Resmı gecıde katılacaklar oğlen Oarulfunun bınası bahçesınde toplonacaklardır. Buradakı kon feransın bıtımınden sonra yuruyuş başlayacak ve Taksım e ge'ınecektır. Tak sım'de Cumhuriyet Abidesıne celenk konulduktan sonra merasım sono ere cektır. Gece de şehrın muhtelıf semtlerınde fener alayları tertıp edılecektır TESEKKÜR Hastalığımı teşhis ederek yaptıgı cerrahi müdahale ile benı yenıden sağlığıma kavuşturan Tıp dünyamızın mumtaz sıması, büyuk cerrah. Istanbul Umversıtesı Tıp Fakültesi Cerrahi Kürsıisu Dırektörü Sayın Prof. Dr. ASİSTAN ALINACAKTIR KasteHI Kültürve Sanat Vakfı Sunar â BA9VURU ŞARTLAR1: 1. T.C. Vatandaşı olmak (Yabana uyrukiular için MX3.'dan izin almım» olmak) 2. Adll ve ınzibati bakımdan ceza almamıs olmak. 3. ögretmenUk yapmasına engel teskil eden bir özürU bulunmamak 4. Millı Eğitim Bakanlığına bagü Merkez veya Tasra Tesblatmda görevll bulunmak. 5. öğretmenlıkte stajyerlıği îraiinTiı^ olmak. 6. Sınava gıreceği branşla ugili 3 (Uç) yü süreU bir yüksek okulu bitinms olmak. 7. Beden Eğitimi Bölümti için 30, diğer bblümler için 35 yaşmı bitırmemiş olmak. B BAŞVÜKU İÇÎN ÎSTENEN BELGELEB: 1. Porm dilekçe (Gazı Yuksek öğretmen Okulu MUdUrlUgunden alırup doldurulacak ve aşagıdaki belgeler eklenecektir.) 3. 1 adet vesıkalık fotograJ. 3. 1 adet nüfus cuzdam örnefti. (Noterden veya kurumundan tasdikli) 4. Diploma aslı ya da Noterden veya kurumundan tasdikli ornegı. 8. öğretmenlıkte adayhğının kalktığım ve halen görev yaptığı okulu veya kurumu bildlrir belge. (Potoğraflıokul veya kurumunca tasdikli) C BAŞVURU SÜRESt SINAV TARlHt VE BlÇİMl: 1. Isteküler, en geç 23 aralık 1981 çarşamba günü saat 17.00"ye kadar Ankara Gazi Yüksek öğretmen Okulu Müdürlüğüne şahsen veya taahütlü olarak posta ile basvuruda bulunacaklar (eksli belgeliler ve postadakı gecıkmeler dikkate alınmaz) ve smava girls belgelerim 25 aralık 1981 cuma gunıi saat 17.00'ye kadar alacaklardır. a. Sınavlar, 2831 arauk 1981 Rünien arasında Ugili bölumlerde yapıiacaktır. Adaylann 28 aralık 1981 pazartesi günü saat 9.00'da smava gırecekleri bolümlerde hazu bulunmalan gerekir. 3. Sınavlar, Bölüm ve Branslar özeUiklerine göre; yazıü, sözlü, uygulamalı mülakat şekltode olacaktır Adaylar, gerek li araç ve gereçleri beraberlerinde getireceklerdir. NOT: Bransı ile ilgili calışmalan. eserlert, ödül ve belgeleri, sertıfıltalan olan adaylarm, bu belgeleri yanlannda bulundunnalan gerekmektedır. ASÎSTAN ALINACAK BÖLÜMLER, BRANSLAR VE ASİSTAN SAYISI: BÖLÜM BRANŞ AStSTAN SAYISI RESİMÎŞ POLÜMO Resım ' 4 Grafik 3 Heykel 2 TasanmEndüstriyel Tasanm 3 Temel Plastık Sanat Eğitimi 3 YazıTipografı 1 Sanat Eğitimi Yöntemleri (özel öğretim) 1 MüzıkÇeşıtli dallarda 10 (Ayrıntüı bilgı bolüm başkanlığında) AUeOzm (Bayan) I Ritmik CımnastıkSerbest Cimnastik (Bayan) 1 AletliSerbest Cimnastik (Erkek) 1 Voleybol (Yardımcı dal Basketbol veya Hentbol) 1 Spor masajı, Spor anzalarını tedavi rehabılitasyontlkyardım (Erkek) 1tngilizce 8 Fransızca 6 (Basın: 25775) 10088 Kaya Çîlingiroğlu başta olmak üzere Hayırh bir bağış Alemdor Sıhhat Yurdu Müdürü Doktor Rıza Abut Bey'le refıkası hanım, ken dılenne aıt Ikı otomobılı Gulhane Hastonesıne hedıye etmışlerdır. Hastone. Bugün saat onbirbucuk ta Fenerbahçe Stadyumunda Galatasaray Fe nerbahce karması, Beykoz ile ekzersız macı ya pacoklardır. Korma takım bugün Beykoz'un kar bunları satacak ve parası ile yenı yapılan goz, asobıye. dahılıye polıklınıklerıne gereklı aletlerı alacaklardır NECMETTİN SÖKÜCÜ Başasistan ameliyatı asıste eden Sayın Doç. Dr ALİ AKYÜZ Opr. Dr. YILMAZ BÜYÜKUNCU SEVGİ KÖKI.EMİŞEFE üe asıstan sonsuz şukran ve mınnet üe alenen teşekkür ederim. Anestezist Dr. Yazan ve Yöneten: HALDUN DORMEN Slavya maçma hazırlık şısında Slovya moclarıno Cikacağı şekıl ile yer olacak, bu suretle gelecek hafta Slavya ile yapılacak muhım musabakanın cıddı hazırlığı yapılmış olacaktır VENÜS TİYATROSU Takstıa MtTİm Çar. Ptf. Cumı 39.30 C.t«*i 17.002t.S0 Paur14.N1Ut Dr. YILMAZ ÜSER'e ÖMER GÜNAYDIN TCDD LİMAN İSLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN HAYD^RPAŞA Cumhuriyet SaUbl: Cumhuriyet MatbaacıüK ve Gazeteciluc T ^ Ş admB NAUtK NADl Gene! Yavın Müdürü HAS AN UEMAL Muessese Müduru EMİNfc Osj^KMdlL Yazı Işlen Mudurö OK4Y «JONKMStN Basao ve Yavan : Cumnunyet Matbaacılık ve GazeteciUk T.A.S Cağaloğlu Turkocafc Cad 3»41 Posta Kutusu: 246 tSTANBUl TEU : 20 »7 03 BttRULâK : • ANKARA : Konur Sotek 24/4 YENlijEHIR Tel. : 17 5 25 11 58 «S Idare • 18 33 35 H • tZMtR Halıt Ziya Bulvan N P «5 Kat • 3 rel & 47 ıw 13 12 m • »IMNA: A'atürn Caddesı rurk Hava Kurumu 1» Hanı Kat: 2. No 13 rel 14 55U ia 731 tmsak 6.34 Gfines 8.18 1 AK Vt M 18 ARALIK 198) Ö^le Ikindi 13.10 15 29 Akşarn 17.42 Yatsı 19.21 DUYURU Aşagıda belirtilen Liman Işletmesi Müdurlüklerine deniz personeli alınacaktır. IŞYER1 ELEMANIN NİTELtĞl SAYISI Samsun Liman tşletmesi En az yakın yol ehliyetli 1 kılavuz kaptan Samsun Liman tşletmesi Deniz motor makinist ehliyetli, 1 deniz motor makinistı, (35 yaşından büyuk olmamak). Bandırma Liman tşletmesi En az yakın yol ehliyetli 1 kılavuz kaptan tsteklilerin. en geç 3112.1681 güııü me sai saaü bitimine kadar ilgili Liman Müdurlüklerine başvurmalan gereği duyurulur. (Basın: 25579) 10080 MÜZÎK BÖLÜMÜ BEDEN EĞtTÎMt B U ÎNGİLtZCE BÖLÜMÜ FRANSIZCA BÖLÜMÜ ALMANCA BÖLÜMÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear