29 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 10 22 KASIM 1981 YÖKICINNEDEDILER? Yüksek öğretim Yasası; üniversite akademi ve yüksek okullarda yankısını sürdürüyor. Yasayla ilgili olarak her kademedeki öğretim üye ve görevlisinin görüşlerini açıklamayı sürdürüyoruz. Prof. Dr. Kerim Silivrili (DEVLET GÜZEL SiNATLAR AK.4DE.MISf, TEMEL SANATLAR VE BILtM FAKVLTESI DEKANI) r «2547 sayıH Yüksek Öğretim Yasası yurürluğe girmıştır. [Bu b:r olgudur. Şimdı bu kanunu el bırliğı ıle uygulamamız gerekmektedır. Yasa. kuşkusuz bır çok yenı ilkeler getırmektedır. Basia. bilımsel ve yonetsel ozerklık dsyımlerı eskı alışılmıs an•İ2mlannı yiurmekte ve yenı anlamlar kazanmaktadır Yas«nın, yorum ya da tartışması bır yana bır yıllık bır bekientı suresı «ona ermıştır. En azmdan buna memnun olmak gerekır. Ancak. .akademıler açısından bîkleme süreci her.üz sona ermemıştır ve :akademılerın aurumu geçıcı 28 madde lie akademılerin temsıl '«dılmediKieri YOK'e bırakılmıştır. Gerçekte. yasa tasarısında fyeralan ve akademılerın sorunlanna kokl.i çozümler getıren ek İmaddelenn yasa rnetnmden çıkanlması, akademıler ıçın bır taİJıhsızlık olmuştur. Yasaya yönelık soylernek ıstedığım bır onemlı İİusus ahşümış asistarüık kurumunun ortadaa kaldırılmıs olmaSidır. Yasanın getırdıği boşluklar öğretim mesleğme rağbetı azal tabıleceğı gıbı kışılerın kendılerım kurumlarına adaraa gıoı du'rumlara da son verecektır duşuncesındeyım. Aynca, yardımcı ^oçentlık, ya da doçentlık sınavlarını kazananlarm kurumları ı'.e İışkılennı kesme mecburıyetlen yetışmış eleman sıkmtısı ıçınde Clan bilim ve özellıkle sanat dalları içirı öğretim elemanı saglanpıasını çok giıçleştırecektir. Şu anda bazı kursulerimiz yetışBiış elemanlarır.dan hemen hemen yarısını kaybetmiş aurumdafiır. Ofretım kurumları öğretim eîemanı yetıştirmekt« bu kadar fucluğe maruz kalırlarsa, geleceklerınden kuşku duymamak ola$ı değıldır.» ları afrafından kanunda öngorülen tüzük ve yönetmeliklerin yaymianınası ile kararların alnımasından ve bunlann beili bir süre uyguianmasından sonra bir fikir sürebilmek mumkiin olabilecektir. Bugiin için çoiu kürsu sistetni>Ie çalışan eski ünhersitelermizide, boliimlerin n:e%cut olmaması seiıefaijie fakülte kurullarınm oluşturulmasuıda ortaya çıkan boşiuk ile jerıi kanundaki tarif kararında me\cut enstitülerin durumlarınuı açıklığa kavuşturulması uygulama >önunden önemli görülen noktalardır. Bunlann dişında >eııi kanuna göre. asistanların doktora \cya tıpta uzmarüıklarını >apıncaya kadar ara>tırma gore%ine atanmaları ile yeni «Unıversıte Personel Kanunu<> çıkıncava kadar tam giuı Uzminatından vararianmaları imkânı ortadan kalkacaktır. Gencl olarak öğretim uje \e yarduncıiarının yiıkseUilme ve atanmalarına ilKkin bu ve benzeri bukunılerin üundan börle akademik karijeıde görev alma isteğini azaltabileceği düşünülebilir.» 3Şu ana dek çocukluğum da yalntzca mutluluk ve eğlence tattığını sandınız sanırım. Bu gerçek dsğ.l. Pek çok kaygı da yaşadım, ılkını, annem sanırım uc yaşındayken bır kardeşım ola coğını soyledığınoe duydum. Artık en çok sevılen, şımartılan tek cocuk olamayacaktim. Ağlama nobetler:, sinır krızlerı geçırdım. Annem ve bobamla konuşmuyor, herşeye karşı çıkıp bu ınsonlardan sankı duzeltilmez bır suc ışlemışler gibı nefret edıyordum. Be'ki de içgudusel olarak dedemın sevgısınin azalacağını sanıyordum. Bırşeyler yapmalıydım. En iyısı onun'a konuşmaktı. Acılanm ve mutlulukiarımla benı yalnızca o anlayabılTdı... Onunla konuştum. Bana Spartalıların oykusünü biiıp bıımedığımı sordu. Tabıı bılmıyordum. Oykuyü ba na en gereklı sozcuklerle on lattı «Eğer kız olursa, dedi, Spartalıların yaptığı gibi onu denize atarız ama eğer erkek olursa neslimizi surdursun diye yaşamasına izin veririz.» Bu konuşma benı çok rahatlattı, cunku yenı bır kızın doğumundan korktuğumu kavramıştım, annemle babam da artık düşmanlarım değıldı, yeniden konuşmaya başladım. Yeni doğan çocuk şanslıydı, cunku oğlandı. Yunan geleneğıne bağh kalarak dedem gıbl adını Spıros koydular. Kucuk Spıros'u cabuk kabullendım, Georges omcarrı, dedem, annem, babaannem, Mimıs ve Kostas herkes onu çok sevıyordu. medığı izleniml uyandı bende Ama zamonla gerçe<ten Nana'ya aşık olduğunu an adım. Kıskarçhğırrdan oiebılırdım. Bır gun yemekten sonra benı kolumdan tutup buyuk bır arabaya bındırdı. Şofor, Kosîas ve Mımıs yerlerını al mışıardı. Şofore «sür» dı/e emır verdığınde cok şık gıyım'ı olduğunu farkettım Sessızce /ol alı/orduk. Atına'dan cıkarken Bj/uk Spıros benımle konuşmaya karar vermış olacak kı: Kıfısıa' ya bır kaç kılometre uzak lıktakı bır otelın acılma toremne gıttığımızi soyledı Cev/ap'amadım onu O",e e cok ycklaşmıştık, bana sonunda karanlık ışlerınden sozetti. Doç. Dr. Dündar Akçetin (IS>TANBIL TEKMK l.M\ ERS1TESI, K1MİA FAKI.LTESI) «YasEnın çok guzel janları yanında, olumsuz ve araştırma ozerkıiğjıı genletecek yanıarı da me\cuttur. Yasa ıle, rotasyon s.stemının getırılmesı, oğretım uyelerırun yurdumuzun her yerınoe \erııeceıi b:r goreve gıtn>slen, unıversıtelenmızın asıl amacı oıan Diiınısel eğıtnrı ve araştırma prensıpıennı a^satmadijiça en tabıı gorevıaır. Yasanın muüim noktaıarından, belkı de en muhımı sayıiabüecek bır lıusus üa asıstanıık muessesesını bir anda, daıia nenuz yetışmeKte oıan, be^kı ae kanyerae kalmayacak olan vuksek lısans ve doktora oğTencılerine bırakmaK zorunlulugunu getırmektedır. Dunyanın hiç bır yerınde bu asıstanlık muessesesı geç.cı eıemanlarıa japnmiımaktadır. Ancak, gelışımlen, sosyo ekononu.< sevıyelerı, sosyal adaletin >uksek oldugu ulkelerde var ısa de genel degıldır. Muhakkak olarak boyle bır maddenın yasacia yer alması ısteniyorsa, o zaman oğretım uye ve yardımcılarının bır kısmının araştırma, ooktora ve juksek lısans egıtımı, dıger bır kısmının da normal eytım ıle gore'.lendırıımebn du^unulebılır. Fakat, unıversıte oğretım uyeıerı olarak, karamsar bir havaya gırnıeje de gerek yoktur. Yasa iapıcılarının, oıumlu goruşlerı de degerlendınlerek, memler:et ve uruversite ıçın en ıyısını yapmaya \e duzeltmeye hazır olduklarma da manmak ıstiyoruz ve ınarııyoruz.» "Bir kadına aşık olan dedem, beni ve babaannemi aldatıyordu,, tün gun evin karanlık ve sessız odalarmda gezınıp dururdu. Eğer annem hergun Buyuk Spiros'Iarda yemek yememe ızın vermemış c'saydı sanırım ruhsal bır dengesızlığe duşerdım. Gunun bırınde asıl facıa patlak verdı. Oğlundan gerı kalmak ıstemeyen Buyuk Spıros bır kadına aşık oldu Ismı Nana'ydı, Zola'nın Nana'sı gıbı ve bana ondan bın kat daha beter ge hyordu Duşuncemın kişisel olduğunu be'ırteyım, çun ku hıc Zola okumadım. Hıc olmuştu, nası! davranması gerekıyordu? Kadınlar bır kurul oluşturup toplandılar Anneannem Lappas, babaannem Amaııa, annem ve ben... O sıralarda sekız yaşmdaydım. Ama lıa'nm odasında boş zoman larını oldurmek ıc n yaptığı perukların onune dızım dızım dızıldık. Hsp bır ağızdan kurul kararını bıldırdı. Nana mıde bulandırıcıydı, erkekier de oyle Ozellık'e Spıros'un davranışı cok kı nandı Onun yaşTda, bunca une sahıpken (oyle ya Atı «Kıskanıyordum» «Bana da gelecek, ona kl bor dayranmalısın», dedı. Nefret e ona baktım ve hemen Atma'/a donmek ısledğmi soyledım. Buyuk Spıros arabayı durdurttu ve ba na yolu gosterdı O denlı ka rorlı gözukuyordu kı. Mımıs ve Kostas kanşma/a cesaret edemedıler. Arabolardan ınmek zordur. Ama saygınlığımdan odun vermeden ı^P Atına'nın yolunu tuîtum Bır an olsun yurumem gereken kılometrelerı aklıma getırme m,ştım Kıskanclık ve sınırle hızla yuruyordum. Sanırım epey yurumüştum, bırden arabanın hızla bana doğru vaklastığını gordum. Nımıs kapıyı açtı ve benı arka kol tuğa doğru cektı Kıfıssıa'daki toren gözalıcı,dı. Cevrenın unluler1 salonu dolduruyordu Bazılan da unutamıyacak'arı bır sah neve tanık oldular. Şık gıyımlı Nana. pamuk elını uzat mış bana doğru gelıyordu. Rak'bemı tepeden tırnağa kadar suzüp elını ındırınceye dek /uzüne baktım. Prof. Dr. Selçuk Bayoğlu (İSTANBIL LNÎVERSITESt, ORMAN FAKULTESİ DEKANI) «1946 yılında 4936 sayılı L'nhersiteler Kanununun yayınından tıırvana 35 yıl geçmis bulunııjor. Bu ve daha sonraki kanunlann yürürlükte buiunduğu sürece idari ve ilmi özerkliçe sahip bulunan üniversitelerimizin idari özerkliğini seniş ölçüde kısıtla\an t'A~ sayılı kanuna intibaklan bir geçis süresini çerektireeektr. %en Yüksek Öğretim Kanununun ne ölçüde o'.umlu ve olumsuz »onuçlar vereceği konusunda, ancak yüksek öğretim öst kuruluş Prof. Dr. Mustafa Dilber POUTKA Havatm VE ÖTES1 Cekilmezliği Mehmed KEMAL * cuzluk, pahalıhk, geçım sıkmtısı, geçim bollugu bihmsel açıdan bakıldığı zaman görece sayılır ama. bır yandan yasanır. Çoğu zaman yazmışımdır. Bakkal bana 250 gram peynır tart.. » ıle, 'Bakkal bızım eve ıkı teneke peynır gonder...' buyurmalan bırer cumledır ama, kısının kesesıni yansıtır. Bir kışınm cuzdanının cıbıl. oteki kişının cuzdanınin şişkınliği verdiği komuttan bellıdır. Nazar Buyüm'ün yonetıminde yaymlanmakta olan «Yurt Ansiklopedısı«nın Adana maddesini içeren bırinci fasikülunu kanştırıyordum. Gozume, 1908 yılında Çukurova'da satılan tanm arac ve gereçlerinin bir listesi ıliştl. Tanmda veriml ve gelişimi sağlamak için, o gunün elverdiği koşullarda. makineli tarım araçlanna gerek duyuluyor. Bu yüzden tanm araç ve gereçlerinin fiyatlannı ilan etmişler. Göz gezdirdiğimızde çeşıtli pallukların fıyatı, 225 kuruştan başlayıp 400 kuruşa kadar çıkıyor. Saban fıyatları ise 85 kuruştan 225 kuruşa kadar dalgalanıyor. Mibzerler, orak makineleri, ınısır daneleme makineleri, beygırle çekilen taraklar. kalbur makineleri 1000 kuruştan tutun da 1 900 kuruşa doğru uzanıyor. U (BOGAZ1ÇI LMVERSITESİ, IDVRI BILIMLER FAKLLTESI DEK.%N YAKD1MC1SI) «Yiilöek Oğretiın Yasası, uniıersite içi demokrasiyi vf üniversiteîeruı idari, mali ve bUimsel ozerkliğini dolajlı ve dola>sız >ollaruan zedelejebilecek nitelikteclir. l sıelik fakülte \e bilim daliurının kenü^rine üzgü \e çok değisik gerok&inme ve nitelikleri guzunune ahnnıadan kalı k.'.üplar içine olurtulmasının zararları aviKtır. üola>ısiUe uımersittlerin eğitim \e araştırma faaliyetieruıi olumsuz jonde etkile) eceğine eminim. Oerek bu nedenıerle, gerekse de uğretinı üyelerıniıı geleceklerini belirsizliklere boğan hükumlerden ölüru akademik kari\erin ş.iradiki ve gelecekleki kuşaklar için çekicilik \e sa>guıiığııu unemii ölçüde jitirebıieceğiıü düşünuyorum. Toplunıumuzua üni\ersitelere ilişkin ciddi sorunlar bulunduğunu >ads:ııi]\orum. Öğretim uvelerinin, idari bürokrasinin ve oçrencilerin geçirdiğiıniz acı deneyimlerden alması gereken çok ders \ardır. Ancak kurulmakta olan \eni anayasal düzen içinde üni\ersitelerin kendilerine dü>en sorumlulukları lüks>ek Öğretim iasaM'nm getirdığ ikısıtla>ıcı ve zorlavıcı hükıimlere gerek kalmadaıı. topiunıumuzdaki seçkin >erleriııe uvan bir düzence ve uz\eri ile gerçekleştirebileceklerine inanmakta)un.» «Babam evi terkediyor» Babam Stamatıs, oğlunun doğumunu goremedı, çunku o sıralarda evı terk etmışti. Bu da çocukluğumdakı ıkincı büyuk rrvjt suzluğun nedeni olmuştur. Annem hamıleyken. sevgılı babam, d' Artagnan'ım bızi terkettı. Evde ısmının anlması yasaklanmıştı. Insan vefasız olabılırdı, ama evnı terketmek bır cınavettı. Yalnızca babaannem Amella gızlıden gızliye onu zıyaret edıyordu. Bu benım fçin attan Inıp eşeğe bınmeK gıbı birşeydı. Anneannem Lappas iyi yureklı ama cok sert bır kadındı. Sessızlıği ve emretmeyı severdı. Astımdcn olen kocasma uzun yıllar bakmıştı. Bu donemde de kapalı yaşamayı alışkanlık edınmişti Evin panıurları, daıma kapalı dururdu. Bır de ne cimriltk Tanrım! Gıysı parası harcamamak İC'n yarı cıplak dolaşıyordu. Sa bahlığı ve terlıkleriyle bü «Aşkı, nefreti, kıskançhğı ve mutsuzluğu çocukluk yaşlarında öğrendim.» «Üç yaşındayken bir kardeşimin dünyaya geleceğini öğrendiğimde kıskançlığımdan ağlama nöbetleri, sinir krizleri geçirdim.» «Babam. kardeşimin doğumunu göremedi. Çünkü o sıralarda evimizi leıketmişti. Bu olay da ikinci büyük mutsuzluk olmustu.» «İlk Aşkım...'» Sonra Atına'va donduk. Yt> bo/unca Sptros berı kadınların halınden anlayan erkek bakıs'arı/la nceleaı B r den buyuduğumu sandım. Dudaklarını ovnatmadan: «Kıskanıyorsun, doğal bu.» dedi. Aynı bıcmde ben de: «Bana kızamazsm, buna hak kın yok.» dı/e cevaplodım. Sonrodan bıleğını tuttum. Bıleğındeki, duyarlı mav! damarlara dokunmayı sevivordum. O da beni kucokladı. işte benım cok kücük bır yaşta kavrayabildiğ'm ka darıyla aşkla tanışmam... Amc Buyuk Spıros'un Nana'dan bu olaydan sonra vazgecmedığıni de belırtgerek Atilla Ergür (TATBtKl GLZEL SANATLAR AKADEMİSİ, TEKSTIL SANATLARI BOLÜML OGRETLM LYESt) tTRT aracüığı ıie Yüksek Oğretım Yasası nın olumlu yönlerl oidukça ayrmtüı ve örneklı arüatıldıgından daha çok sakıncalar yaratacak yonlerme değınmeyı uygun gormekteyim. Yüksek Oğretım Kurumiarınaa seçme ve seçılmeye dayalı demokratık işleyışın yerıne atama yontemınm getırılmesı, yonetsel ozerklıgı kaldırmaıitadır. Yüksek Oğretım Kurumlarmdaia demokratık yapı ouyuk olçude oğretım uye ve ydrdımcüarınm ve de oğıencı temsılcılermın Kurullara katılımı ıle sağlanabilır. Bu katılım, temsılcılerın ve yonetıcılerın temsü ettıklen kıtle taraiından seçılmış olması koşulujla bır arüam kazanabılır. Ayrıca, yonetsel ozerklıgm yerme merkezı bır uenetıınjı uygulanması bilımsel ozerklıgı de zedeieyecektır. Unıversıte ve akademıler aışmdakı yüksek okullarm şimaiye dek elde eaemedıklerı ozerklıkler ve oğretımın yanısıra uraştırnıa yapan kurumlar olma çabalarıyla ugılı kararlar, temsü edilmedıklerı yetkılı kurullarda belırıenecegınden sakıncaiar doğurabılır. B J açıdan bakıldığında yüksek ogretırmn yukunun buyuk bır bolumunu ustienen yüksek okuliarm daha çağdaş bır yapı kazanması bu kururrüarı gehştırnısk, ya da gelışmelerıne olanak sağlayacak yontemlerı getırmek ıle olasıdır. Aynca, yüksek okullarm bır bolumune geçmış donemlerdekı ıktıdarlarm üendı göruşu doğrultusunda yonetıci atamalarmm doğurdugu sakıncaiar beılekierdedır. Galecekte bu tür yanlış uygulamaların gundeme gelmesini engelleyecek yontem xse, kuşkusuz seçme ve seçılmeye davalı }0necsel ozerklıktır.» Yanlış okumadınız, bunlann hepsi lira değil, doîar da değıl, Osmanlı parası kurustur. Bızim kuşak Amenkan Dolannın 84 kuruşken ucundan yakaladı. Kımbılir Dolar o zaman Osmanlı parasıyla kaç kuruştu? Hani gıdı gıdma bılsek yureğımize kızgınlıktan kan oturur. Belkı de o gunun kuruşlan dolarla karşılaştırılmak istemezlen, öylesine kasıntıhydılar. Hey, yavrum hey. bir o günkü kuruşa bak, bır bugunku liraya!... 'Acaba amele yevmiyeleri o zaman kaç kuruştu?* dıye soranlannız olabilir. O gunlerde işçiye işçı demezler, amels derlerdi, aldığı gundehğe de yevmıye, onun ıçm oyle yazıyorum. İşçi gundeîıkleri için bır istatıstığe rastlayamadım. Ancak, vah maaşlan da bır traktör parası değildi. Son Osmanlı Sadrazamları adh kitapta 400 kuruş, 800 kuruş, 1000 kuruş gıbı vali maaşlarma rastladım. İstatısükler, bılimsel bazı açıklamalar ve yorumiar yapmak isteyenler için yeterli venlerdır. Istatıstıkçıler bu venlere dayanarak bir çok sorunları aydınlatırlar, yaşamın geleceğini toz pembe gosterırler. İnsaniar, güncel yaşantılannda ıstatistıklere göre değil, çarşı . pazara göre yaşarlar. Ondaıv olacak, yaşamı, hıç bir zaman toz pembe göremezler. Kımdi, şimdi bilemiyeceğim ama, vaktiyla bir ıstatıstıkçi rakamlara bakarak şöyle bir sdz etmışti. 'Rakamlar değil, rakamlan yazanlar yalan söy\erler...» Yalanı değıl, yalancıyı ararken belki de faaklı söylenmış bir sözdur. Bunca vaşa geldım, eski yoneticılerden hiç binnın «Hayatı pahalılaştıracağız...' dedigini duymadım hepsi de, «Hayatı ucuzlatacağız...' derlera. Beikı oldurme, ölmede, bir zamanlar hayat çok ucuzlamıştı ama, çarşı pazar hiç bır zaman ucuzlamadı. Ucretîer ve maşlar yukseldığinde hayat, bıraz ucuzlar gibı oluyordu ama, fıyatlar hiç bır zaman duşmuyordu. Dun oyleydi. bugun de öyledir. Geçende Sumerbank'ın urettiklerinı ucuzlattığı duyuruları çıkmıştı, ardı arkası gelmedi. Bu duyuru pek inandırıçı gibi de gorunmedı. Fiyatları her zaman ellerınde tutan ozgur ginşimcilerunizin Kulagına kar suyu kaçmıştır. Onlar fiyatlan Tanrının gunü yukseltirken, Sumerbank da ne oluyor da mızıkcılık ediyordu? *Sanayıde devlet.'...* Sen misin bunu söyleyen, adamın kulagını çekerler. Yoksulluk edebiyatı yapmak istemiyorum. Çagımızda boyle bır edebıyattan yarar beklemek ne polıtıkacıların işıne geiır, ne yazarların!... Kentt€ki hamaldan, dağdakı çobana değin, herkes paranın kaç ettığıni çok i>i bihyor. Babıâli hamalı gevrek, ta.ze bır somunun içine yerleştirilmiş çift porsiyon donerı mıdeye ındinrken, bizim arkadaşlar yeniden >.mıt çaya donduler, istatistıklerin görkemü ve goz kamaştıncı diline kim inanır!... Geçende bir dolmuşçu. •Dolmuşçuluh öldu ağabey dıyordu. *Otobuscülük çağına girdık.» Otobus için her binişte onbeş lirayı guç denkleşüren dolmuşa nasıl binsin! Otobuslerin tıkJırn. tıklım salkım saçak oluşu da bir şey soylemiyor mu? Özel arabalara gelince, yagmurlu gunlerde yaya kaldırımlarda vurüyenlerden çok caddeleri dolduruyorlar, ardarda diziliyorlar, birbirlerine geçıt vermiyorlar. *Bır fıncan kahvenin kırk yıl hatın var derler. 300 e de. 500'e de olsa kahve bulur. fakiri de zengini de içeriz, ikram ederdik. Kahvesizliğe ne dersıniz? kıtap okumam. Nana beyaz tenlı hanı şu teleme peynırı denen turden bır kadın dı. Ama Spıros onu guzel buluyor ve sevıyordu. Aldatılmıştım, babaannem Amelıa da kendısınl benım kadar aldatılmış duyuyordu. Zavallı yaşlı kadın, her zaman gülunç oyKuler anlatan ve çevresıne neşe saçan ba baannem bu oloyı goğusleyemıyordu. Bütün Yunanlı kadınlor gibl kocasmın aldatmalanna göz yummayı oğrenmıştı. Ama bu kez du rum farklıydı. Splros aşık na Beledıye Başkanıydı bu güne bugun). Kurul hemen bır cözüm buldu soruna. Bır tek kışi Spıros'u sevgısınden yoksun bırakıp, doğ ru yola yoneltebılırdı. Kım? Melına. Dedem tuzagı hemen fark ettı Ama sınırierı aayanıklıydı. SesSiZlığıme sessızlıkle karşılık verdı Surtuşmemız haftalarca sürdu ve bırlıkte yemek yememize rağmen bir te< kelıme konuşmjyorduk. llk.n davranışlarının evdekı kadınlar tarafından yönlendirılmesını ıste YARIN: Kralcı dedem Cumhuriyetçi oluyor : • > > ; + * : • ' • ' ' • • : • • • • . • • • ' . : • • . • " . • ' " • . • : • Prof. Dr. Halil Nadaroğlu (tSTANBUL İKTİSADI TlCARt ILİ.MLER AKADEMİSİ, EKONOMI F.AKLLTESl DEKANI) «1 Yüksek üğretim Yasası kanımızca bir tepki yasasıdır. Neve karşı? Önce kuşkusuz üniversitelerin ozerkliklerini iyi kullanmavıp, anarşinin üoğup gelışmesine bilerek \a da bilmeyerek jardımcı obnuş olmalarına, sonra da öğretim üvelerinin büyük kentlerde kümeleşip mahruınıjet bölgelerıne gitmemelerine karşı. Cniversiteler özeleştirije jönelip, bu gerçkleri kabullenmezlerse gelecekteki geü^melerini de şimdiden engeUenuş olurlar. 2 Yeni yasa, yukandaki gerçeklere rağmen isabetli midir? Yüksek öğretimin soruıüarını istenilen yonde \e düzevde çözebilecek midir? Kanımızca hayır, çozemejecektir. Çüııkü, bu derece merkezijetçi bir yaklaşım ve bunun doğal bir sonucu olan YOK, kendisinden bekleneni kesinlikle yerine getiremeyecektlr. Demokratık merkeziyetçilik ilkesi sosyalizmın adeta eksenidir. Buna rağmen 1960'lardan buyana sosvalist ulkelerde dahl kendi temel ilkesine ters duşme pahasına da olsa giderek artan bir ademimerkeziyet eğilimi >e uygulaması vardır. llerkezivetçilik ilkesi bizde Fransız kültür \e kurumlaruıın etkisiyle jerleşıniştir. Onlara da Napolyon döneminin bir mirası olarak kalmıştır. Ne varki Fransa da bu anlayıştan suratle uzaklaşmaktadır. Peki biz? 3 Yeni yasa tedvin tekrüği (yasa vazma san'atı) yönünden akıl almaz kusurlarla doludur. Yasada beninısenecek pren siplerin saptanmasıv la bunları yazılı hale geürmenin iki ayn iş ve ikincisinin adeta ayrı bir san'at oldugu unutulmu^ gibidir. Orneğin üniversitelerin katma bıitçeleri \ar nudır? Buna ancak tümdengelim (istidlal) yontemi ile \e belki kavdı>la evet ctrvabını verebiliriz. 4 Türkive'deki yüksek oğretım kurumları iki kompartımandan, bir diğer söyleyişle iki böbneden oluşur; Cniversiteler ve Akademıler. Bunlann yüksek öğretim içindeki pa.vları da yarı yarıyadır. Hatta, biraz akademiler lehinedir. Buna rağmen, veni yasada yüksek öğrenimin asü cetasım çekmis olan Akademilerin durumlannı sapta>an nıaddeler. her nasılsa en son anüa tasarıdan çıkartılmıştır. Oysa Alilli Lğitim Bakanlıgının, Hukunıetin ve son olarak da M.G.K. Eğitim Komisvonunun benimsedıği tasanlarda, Akademilerin üniversite halınde örgutlenmelerine ilişkin hükümler, bem de isinüeri ile belirlenmiş ve bu iıaberler resmen basına da yansınuştı. Şimdi bunlar yeniden YOK tarafından saptanacaktır. Çalışma temposu ve kurumsai ki^iüğı şimdiden bilinmeyen YOK'un bu konudaki tııtum ve davranışlarının ne olabileceği tütn akademi çevrelerini tedirgin etmektedir. 5 Yeni yasa şimdiden Akademilere de uygulanacak mıtlır? Konu hukuk açısından tartışmalıdır. Kanunu >ürutmekte Bakanlar Kurulu görevli olduğuna güre (Niçin Milli Eğitim Bakanlığı değil) Başbakanbğın bu konuda bir açıklama yapması, henı de gecikmeksizin gerekmektedir. 6 Yeni yasa radikal değişiklik getirmlştir. Örneğin Inırumsal bir gelişme unsuru olan tüzel kişiliği fakulte ve enstitüierden kaldınnış, asistan ve doçent düzeyindeld öğretim elemanlannın müktesep sayılması gereken özlük haklan üzerinde çok yönlü tartışılabilir nitelikte tasarruflarda bulunmuştur. Bütün bunlann çok iyi niyetle ve ülke yaran endişesiyle yapıldığı tartışılamaz. Ancak, isabet dereceleri bugün de \ann da tartışılacaktır. Ve de tartışılmalıdır. Doğruya ancak hövle ulaşılabilir. Öğretim kurumları 35 yıllık geleneklerinden, öğretim fiyelerl de itiyatlarmdan ne sürede ve ne ölçüde sıyrılıp yeni Yasa Ile uvum sağlayabileceklerdir?. Bütün bunları, dolayısiyle sonucun nasıl olacağım ancak zamanla ve uygnlamayı görerek anl»yabi Tutanaklardan MHP Davası EFENDİM. TABİİ ŞİMDİ BUNLARI GORMEDEN, İNCELEMEDEN TAM BIRŞEY SOYLEMEM MUMKÜN DEĞİL. YALNIZ, SABAHLEYİN DE BİRAZ MUHTEREM HEYETİNIZE ACIKLAMAYA ÇALIŞTIGIM GİBİ ÇEŞİTLI KİŞİLERDEN, CEŞİTLİ ZİYARETCILERDEN ÖNERİLER GELİR. İSTEKLER OLUR. BUNLARI O ANDA YA KENDİSİ NOT EDER VERİR. VEYAHUT DlŞARIDAN NOT EDER, BIRAKIR VEYA GONDERIR. VEYAHUT BEN DİNLERKEN UNUTMAMAK İÇİN YA ONUMDEKİ BİR KAĞIT PARÇASINA NOT EDERİM VEYAHUT TAKVIMİN UZERİNE NOT EDERİM. BOYLE BİRŞEY OLABİLİR YANİ. BİRİSİ BIRŞEY SOYLEM1Ş OLABİLİR. Türkeş: Belgeyi göreyim ona göre görüş sunayım ANKARA (Cumhuriyet Bflrosu) ivIHP davasında Alpaslan Tıirkeş duruşma yargıcı Bınbaşı Vural Ozenırler'ın sorularının bır bolumune, «belgeyi ileride bir görelim, ona göre mahkemenize görüşümu sunayım,» yanıtını verdı. Duruşma >argıcı Ozenırler' •JI soruları :1e Tirkeş'ın yanıtiarının bır bolumunu mahkeme tutanaklarmdan aynen sunuyoruz: «Duruşma yargıcı tddıanamenın 179180. sayfasında. (genel merkez eğitim ışlerı so rumlusu Namık Kemal Zey bek'm elinden çıkma Tıirkıye harıtası uzenndekı, Alpaslan Turkeş ın elinden çıkan yuvar lak ıçmde yeralan rakanilar . Sabahkı otuıiımda 'belırttığınız bolgesel seçım bolgelerı çalışmaları şeklındekı haritayı mı ıiade eder? Türkeş Sanıyorum. Onıı ileride bir görelim, ona göre mahkemenize görüşümu sunajım. Duruşma yargıcı tddıanamenın 218 ve 219. sayfasında Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'm Alpaslan Türkeş'e yazdığı değı şık tarıhlı mektupların olduğu ıddıası var. Türkeş Mektuplan görüp üıceledikten sonra mabkemenize... Duruşma yargıcı Orhan Turkdoğan tarafından size yazıldığı iddiası var. Turkeş Evet, olabilir efendim. Duruşma yarpıcı îddianamenin 243. sayfasında Alpaslan Tflrlra» tfl.rafından vazllan (tstanbul Emniyet MUdür Muavinı Ünal Erkan Emniyet Müdü ru olmalı) notu olduğu şeklınde bir iddia var. Turkeş Efendim. Tabii şimdi bunları görmeden, Incelemeden tam birşey söylemem mümküıı değil. Yalnız, sabahle >in de biraz nıuhterem heyetinize açıklamaya çabştığım gibi çeşitli kişilerden, çeşitli ziyaretçilerden öneriler gelir. Is tekler olur. Bunları o anda ya kendisi not eder verir. Veyahut dışandan not eder, bırakır veya gönderir. Veyahut ben dinlerken unutmamak için va önümdeki bir kâğıt parçasuıa not ederim veyahut tak\imin üzerine not ederim. Boy le birşey olabilir jani. Birisi birşey söylemiş olabilir. Duruşma yargıcı tddianamenın 246. sayfasında MHP Genel Başkanı Alpaslan Turkeş'e gonderılen, Içişlerl Bakanlığı ve Emmyet gorevlılerı hakkmdaki 7 sayfalık bır rapor olduğu ıddıası var. Türkeş Bunu hiç natırlayamıyorum. Bu raporu görüp incelediğim zaman, o zaman belki yüksek heyetinize hataırlayabildiğim şeyi arzederim. Duruşma yargıcı Iddıana menın 250. sayfasında Izmıı Emniyet Müdurlugunde görev li 42374 sıcıl sayılı Komiseı Muavini Cemal Ersoy'un Al paslan Türkeş'e gonderdiği 7 eylül 1980 tarıhli bır meknıbun oldugu iddiası yer almaktadır. Türkeş Bunu da gördüğümü zannetmiyorum. Bu mek tubu hatırlayamıyorum. Duruşma varncı Yine iddianarnenin 251. sayfasında, Emniyet Genel Müdürlüğu Emniyet Müfettışı Nıhat Ulkekul tarafından MHP Genel Başkanı Alpaslan Turkeş'e gbnderilen 29 eylül 1978, 11 aralık 1978. 30 haziran 1980 ve 19 ağustos 1980 tanhli mektup ve raporlar olduğu ıddiası var Türkeş Olabilir. Şimdi bilemiyorum. Duruşma yargıcı îddianamenin 259. sayfasında, eğıt:mcı Samı Bal'm Bafra'dakı kuyumcu soygunu ıle ilgili olarak hazırladığı raporu, eğitımcı Mustafa Oztürk'un Kayseri olaylarıyla ilgili raporu olduğu şeklınde bır ıddıa var. te getirilmiş olabilir. Bu şekilde olmuş olabilir. Duruşma yargıcı Yine aynı sayfada eğrtımcilere 6 tane araba sağlanarak parasının bizzat Alpaslan Türkeş tarafından mart mayıs 1978 tarihınde topiam 1.110.000 lira ödenmesı şeklinde bir iddia var. Türkeş Bu da söyledlğim gibidir. Bunlar a araba teminı hususunda yardım edilmiştir. Bu yardım biraz önce arz etti ğım gibi Gün Sazak tarafından yapıldığı başka partüer tarafıııdan da > apılabileceği gibi kendileri de bir kısmını ödemiş olabilirler. Bu verilen paralar hususunda bana bilgi veTürkeş Bunları hiç hatırriimiş olabilir. Ben on u not layamıyorum. etmiş olabilirim. Duruşma yargıcı 261. sayDuruşma yargıcı îddianafada eğıtimcilere Alpaslan Tur me sayfa 264'de ve 635. sayfakeş tarafından her ay eviı, belarda öz olarak Ankara Haskar, arabalı, arabasız olduklaköy katlıamına ilşkm ve Mıllin gozetilerek 7.500. 13.000. yetçı Hareket Partisi Gençlık TL. arasında ve topiam 6 356. Kolları Sekreter uyesi Ismet 000 TL.: para odenmesı şekl^ıMırzaoğlu'nun elinden çıkma de bir iddia var. Ne diyorsuel yazılı raporun Alpaslan Tür keş'in çalışma masasında ele RUZ? geçmesı şeklinde bır ıddıa var. Turkeş Efendim sabahleyin de biraz bu konu üzerinde Türkeş Efendim bunu hiç bilgi sunmuştum. Bu kontrohatırlayamıyomın. Böyle bir lörleri bu görev eski Tekel Ba raporu da görmedim. Zaten kanunız olan Gun Sazak Bey bu partide vapılan aramalar getirdi. Bunlann mali ihtiyaçbana verilen bilgilere göre, lslarını da karşılıyordu, fakat tişare ettiğim avukatlanmın bana bilgi veriliyordu. Yani mütalaalanna ç ' . e tamamıyla ben kontrol etmeye çalışıyorsakattır. Hukuk dışıdır. İtibar dum, daima. Yani bu insaniar edilmesi nıümkün değildir. Bu aç mı? Açıkta mı? Ne durumnun üzerinde ileride daha gedadırlar? şeklinde mesela buııniş herhîlde bu konu incelenelara verilen para hakkında bacektir. Tertip karsismdayız ya na bu ay şunlara şu kadar veni. Bu tertip açıklanacaktir bu rilmiştir, şövle olmu'tur, şekrada. Elimizde önemli döküUnde bilei sunuimustur. Lis manlar var.»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear