23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 lkemizde son yıllarda kendinl gösteren döviz darboğazı, verglciliğimiz açısından da çok olumsuz gelişmeleri beraberinde getırmiştir. Aşağıda kısaca değineceğimiz bu olumsuz gelişmeler icin önlem aiınmazsa yakın gelecekte daha büyük sorunların çıkması kaçınılmaz görünmektedir. 26 EKİM 1981 O Özel Hesapîaki Döviz Bilindiği üzere 1978 1979 yıllarında en üst noktaya ulaşan döviz "darboğazı ülke ekonomisini durma noktasına getirmiş, ekonominin içinde bulunduğu bu durum «çift ödemo» dediğimlz yasa dışı bir yöntemin gelişmesine neden olmuştur Bu yöntemle, yurt içlnde karaborsadan sağlanan dövlzler gizli yollardan dışarıdaki 8attc( firmalara ödenerek yurda çeşitli mallar getirilmiştir. Genellikle «mal mukabili ithal» edilen bu mallar icin ayrıca Merkez Bankası'na başvurulmuş ve mal bedelinin transfer edilmesi için sıraya girilmiştir. Merkez Bankası'nca transfer Işlemlerinin gerçekleştirilmesinden sonra satıcı firmaya ödenmeyerek, yabancı bankalardaki özel hesaplorda tutulan dövizlerin yeniden kullanım şekli ayrı bir inceleme konusu olduğundan. burada bundan söz etmeyeceğlz. Yurt dışından bu şekiide mal getiren kur'uluşlar maliyetlerinin bir bölümünü yasallaş, tıramadıkları Içln olsa gerek; ödemeleri gereken gümrük vergileriyle gelir ve/a kurumlar vergilerini ödememe ya da en az ödeme yolunu secmişlerdir. Bunun içinse şöyle bir yöntem izlemişlerdir: , Vergi Kaçakcılığında Ilginç Boyutlar DIŞALIMDA GÖRÜLMEMİŞ YÖNTEMLERLE BÜYÜK VERGİ KAÇAKÇILIĞI YAPILABİLMEKTEDİR. ÖNLEM ALINMAZSA, GELECEKTE DAHA BÜYÜK SORUNLAR YARATABİLİR. ruluşların böyle yüksek bedellerle mal almalarını haklı gösterebllir. Ayrıca genellikle bu tür işlemler kabul edilmeli ki, küçük kuruluşlarca yapılamamaktadır. Örneğin büyük dış alımcı kuruluşlar 1979 yılında kendi aralarında bir konsorslyum oluşturmuşlar ve Türkiye'de bir konudaki piyasayı belirleyecek ölcüde dış alın yapmışlardır. Yanı tüm sektörde yüksek bedellerle fatura düzenlendiğinden emsal bulma olanağı kalmamıştır. Cimdik!.. azetelerin yazdığına göre 1982 Bütçesinde enflasyon oranı yüzde 25 olarak saptandığmdan maaş ve ücretler de buna göre ayarlanacaknuş. Halk enflasyonla yıllardan berl karı koca hayatı yaşadığından bu ayarlamanın ne anlama geldiğini biliyor. E&er ücret ve maaşlar yüzde 25 artarken enflasyon hazretleri de bu orana razı olurlarsa eyvallah... Ya enflasyon yüzde SO'ye"' tırmanır da'maaş ve ücretler yüzde 25'de tıknefes kalırsa ne oiur? Para ve faiz politikasımn ustaları diyorlar ki: Bir ülkede enflasyon yüzde 50 ise faiz oranlan yüzde 57'den aşağıya düşmemeli. Çünku bu durumda gerçek faiz oranı yüzde 7'dir. Öyleyse Türkiye'de gerçek enflasyon oranmı saptamak için geçerli faiz oranmdan yüzde 7 düşmek gerekir. İç piyasada yüzde 60'a ulaşan faizlerden yüzde 80'e ulaşan kredilerden söz açılıyor. Yüzde 25 ile ya da 35 ile parasmı bankaya ya da bankere yatırmaya razı yurttaş var mı? Yok... Her neyse... Enflasyonla uzun süreden beri karı koca hayatı yaşayan (bu evlilikte yurttaş hep karı rolündedir) halk artık herşeyin bir gerçeği bir de görüntüsü olduğunu öğrendi. Sözgelimi bir faiz var, bir de gerçek faiz var... Bir maaş var, bir de gerçek maaş var... Bir ücret var, bir de gerçek ücret var... Ne yapmah bu durumda? Gerçekle düşü birbirinden ayırmak istiyorsanız kendi kendinizi çimdikleyiniz. Kimbilir? Belki o zaman uyanırsmız. Neler Yapılabilir? , Ergun ŞENLİK Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı dellnin on kat kadar altında beyan edilmekte, böyleoe gümrükte ödenen vergiler on kat düşük ödenmektedir. Burada okla hemen Gümrük Idaresi'nin bu malların gerçek bedellerinl araştırıp araştırmadığı sorusu gelebilir. Araştırma yapılacaktır ama bu araştırma çok uzunca bir zaman alccaktır Sözgelimi araştırmanın bir aşamasında yurt dışındakl satıcı gözüken firmaya yazıyla başvurulacaktır. Bu yazışma Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile sürdürüldüğün den çok uzun bir süre gececektir. Yine yurt icindeki başvurular da çok çeşitli nedenlerle istenilen sonucu sağlamamaktadır. Gümrük İdaresi'nin çok yoğun işlemler arasında sıkışıp kalması ve bu işlemlerin 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde araştırıiması zorunluluğu, yasa dışı iş yapanları coğu kere cesaretlendirmektedir. Olaylar bundan sonra şöyle gelişmektedir. Görünürdeki dışalımcı, yurda getirilen malları gerçek dışalımcıya cok yüksek bedellerle fatura etmektedir. Ayrıca herhangl bir soruşturma nedenlyle Işlerin aksamaması için mallar henüz Avrupa ülkelerlnaen yola çıkartıldığı anda Türkiye'de satış işlemleri tamamlanmaktadır. Böylece dış alımcı asıl kuruluş, mal maliyetini büyük ölçüde şlşirdiği icin kârını istediği gibl gizleyebilmektedir. İşin bundan sonraki bölümü oidukca basittlr. Düşük bedelle mal getirip olağanüatü bedellerle mal satmış gözüken, görünürdeki dış alımcı denetlenme olasılığının cok düşük olduğunu bildlğl İcin oluşan kârı vergi Idaresine beyan etmemekte, ya da çok düşük beyan etmektedir, örneğn tarafımızdan sonda|lama yöntemlyle yapılan bir araştırmada görünürdeki dış alımcmın 1.800.000.000. TL. (Bir milyar sekizyüz milyon TL) kâr beyan et« mesi gerekirken vergi dairesıne iki milyon TL. kâ> beyan ettiği saptanmıştır. Doğal olarak denetlemeye alınmak istenmişse de yurt dışına kaçtığı öğrenilmiştir. Bu tür kaçakçılık yöntemlerinde süre kısa tutulmakta, zamanlama genellikle resml makamlarca yapılacak bir denetime göre, ayarlan maktadır. İşler yolunda gittiğl sürece görünürdeki dışalımcı görevini sürdürmektedir. Gercekten de görünürdeki dışalımcı denetlenmeye başlandığını öğrendiği, ya da artık piyasada deşifre olduğunu gördüğü anda yurt dışına kacmakta ve oradan kendisi hakkında yapılacak denetim ya da soruşturmanın sonucu nu izlemektedir. Sonuçta önemll bir şey saptanamamışsa ortalık yatıştıktan ve soruşturma dosyası kapandıktan sonra Türkiye'ye gel mektedir. Aksi halde hlo gelmemektedir. Türkiye'deki gerçek dış alımcı kuruluş <se, yapılmış olan bu hizmetten dolayı aracı kişiyl yurt dışında ömürboyu yaşatacak "kadar bir varlığa kavuşturmaktadır. Yurt dışına kacan kişinin tahmin edileceği üzere Türklye'de hiç bir mal varlığı bırakılmamaktadır. Gerçek dış alımcı kuruluşa bu kadar yük sek bedelle niçin mal aldığı elbetteki sorulacaktır. Ama, sorunun yanıtı coğu zaman şöyle olacaktır. «Efendım döviz transferleri durduğu icin mal ithal edemiyorduk. zorunlu olarak bu ithalatcıdan aldık. Onların kredisi vardı, mal mukabili dış alım yapabiliyorhrdı, bız yapamıyorduk.» Bu konuda neler yapılabillr diye düşünen lerin aklına hemen «emsal müessesesi» gelmektedir, Bir malın bedeli emsaline nazaran yüksek olursa mal bedelinin gerçek olmadığı iddia edilebllir. Ama dış alımın tıkanmış olma sı, döviz transferlerlnin yapılamıyor olması ku Gerçek Firmanm Gâzlenisî Öncelikle Türkiye'de hukuken dış alım Işlemlerini kendilerl hesabına yürütecek güvenilir bir aracı kişi bulmuşlardır. Bu klşi dış alımla ilgili her türlü resml işlemi, kendi adına hareket ediyormuşçasına yürütmüştür. (Pa ra ödemesi dahil) Yani gerçek dış alımcı kuruluş ya da kişiler artık perde arkasına gizlenmişlerdir. Görünürdeki dış alımcı adına sipariş edilen malın bedeli yurt dışında peşln olarak ödenmiştir. Bu ödeme ya yurt içinde karaborsadan toplanan dövizlerle, ya da ilgiII kuruluşun yurt dışındakl gizli hesabından yapılmıştır. Bundan sonra ise, alınan malların gerçek faturaları Gümrük Idaresine sunulma maktadır. Yurt dışında bir hayli (kâğıt üzerinde) firma kurularak mallar bu firmadan alınmışcasına çok düşük bedelle fatura edilmekte ve bu faturalar Gümrük İdaresi'ne verllmektedir. Bir başka deyişle gerçek satıcı flrma glzlenmekte ve Gümrük İdaresi'ne sunulan sahte faturalarla mal bedeli, gerçek be Milyarlar kaçmlıyor Ekonominin sağlıklı bir işlerliğe kavuşması İle bu sorunlar ortadan kalkacak gibi görünüyorsa da vergi yükünün ağırlığını hisseden firmalarca sık sık kullanılaDilecek olan bu yöntemin önüne hemen geçilmelidır. • Hukuk sistemımiz ıçerisınde gerçek dış alımcmın görünürdeki dış alımcı olmadığını belgelemek çok güç olmakla birlikte, çok yoğun ve ayrıntılı bir denetleme sonucu bu ikis< arasında bir «ilişki» belki kurulabilecektır. Ancak böylesi bir denetiemenın «Atı alanın Üsküdarı Gecmeden» gerçekleştirilebilmesi olanağı da şimdilik yoktur. • Aslında görüleceği üzere bu biçimde gümrüğe gelen mallar yasal görünumlü, kaçak mallardır. 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men'i veTakibi Hakkındaki Kanun'un ılgilj nükumlerıne göre bu malların iyi niyetli ücüncü kişüerde bulunsa dahi hemen müsaderesı gerekmektedir. Ama gelen mallar coğuniukla hammadde ve aramalı olduğu ve üretimin çeşitli aşamalarında kullanılarak önceden tüketildiği için kaçak olduğu savı ilerı sürülememektedir. • Alınabilecek en etkili önlem sanırız Gümrük İdaresi'nde etkin bir «önceden denetim»in oluşturulmasıdır. • Vergi İdaresi'nde ödevlner hakkında oluşturulacak bir bılgi işlem merkezi de bu ko nuda cok yararlı olacaktır. Söz gelimi piyasada adı hic duyulmamış türedi bir kuruluş, 23 milyar liralık fatura kesıyorsa, hemen bir araştırma yapılabilmelidır. Idare bundaii anında haberdar olmalıdır • Düşünülebilecek bir önlem de vergi kaçakçılığı yaparak yurt dışına kaçan kişilerin pasaportlarının vize edilmemesi ya da Türk vatandaşlığından çıkartılması olabilir. Yanısıra böylesi kişilerin yerleştiği ülkeden iadesi olanaklarının da araştırıiması uygun olacaktır. Böylelikle vergi yönetiminde otorite bir ölçüde de olsa sağlanabilecektir. NOT: Yukarıda belirtilen yöntemlerle yapılan bir vergi kaçckçılığı olayı şu anda inceItnmekte olduğundan alınabilecek önlemler ve öbür hususlarda fazla bir açıklama uygun bulunmamıştır. G DOKTOB ERDAL ATABEK Hastalannı Kadıköy, Banariye Cadüesı, Bahariye Apt No: «J/3'de agugj rouayenenanesınae fcabuie Daşlaouştır tfSL: 68 23 22 «Ülkemizde, gazeteci ya da sanat adamı için, hapishane ile dış dünya arasmdaki yol, birbirine çok yakın* dır, Zaman, bu yolu uzaklaştıracağuıa yakuüaşUrıyor» diye başlamış anılarına... Sonra şunları ekliyor: «Benden önce olduğu gibi benden sonra da gazeteciler, sanat adamları hapse atıldüar, hâlâ da atüıyorlar. Iktidarlar değişiyor, yasalar değişiyor, durum pek uzun boylu değişmiyor.» Anladınız, hapıshane amlarıdır söz konusu olan... «Hapısliğim>; adlı kitabında yılların gazetecisi ve oyun yazarı Kecep Bilginer 1946 yılında yirmi dört yaşında bir genç gazeteci olarak yaşadığı olayları anlatıyor. Yalın, akıcı bir dille, kimseyi suçlamadan, yakın tarihimizin bir görüntüsünü vererek... Dünden bugüne uzanan tarih sürecinde önemli bir değişme, bir gelişme olmadıgmı bize göstererek... Bilginer, o yıl Istanbul'a gelmiştir Eskişehir'den... «Vatan» gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Eskişehir'de «Söz Milletin» adiı bir gazete çıkarmaktadır ve bu gazete yeni kurulan Demokrat Parti'nin görüşlerini savunmaktadır. Türkiye tek parti çıkmazından kurtulmuş, çok partili bir demokrasi yaşamına girmiştir. Bu gerçekte bir «görünüm»dür, çünkü kurulan partiler hep «sağ yanda» yer almaktadırlar. Milli Kalkınma Partisi, Demokrat Parti ve ötekiler. Gerçi Sosyalist partiler de ortaya çıkmaktadır, ama bir süre sonra bu partiler kapatılacak, yeni Türk demokrasisinin ağırlığı yalmzca sağda ve ortanm sağında oluşturulacak, sol, ılımlı sol, hatta ortanın solu bile boş, bomboş bırakılacak, «sol» daki görüşler, düşünüşler yasaklanacak, Türkiye'deki demokrasi atılımı tek yanlı, tek görüşlü, bu yüzden de kişisel kavgalaria dopdolu bir hava içinde yuiarca yerinde sayacaktırl.. Sözde, «çoi: partili» yaşamın yeni kurulduğu gtinlerde bile iktidar partisinin icindeki en ılımlı kişiler dahi şöyle yazmaktadırlar: «Gözlerimizi ufuklardan ayırmayalun. Şu ciheti de belirtmeliyiz ki, sosyal bünyede derin rahatsızhklar müşahede edildiğinde bunu gidermenin yolu bir müddet için, hürriyet ilahımn üzerine bir şal örtmek ve yukardan aşağıya bir otorite tesls eylemektedir.» 1945'te «çok partili» bir düzene geçilmiştir. ama «Ulusr başyazan Nihat Erim «demokrasiye şal» örtmekten, «yukardan aşağıya bir otorite» kurmaktan söz.edebilmektedir. Zaten bu «yukardan aşağı otorite kurmak» düşüncesi 1945'ten bu yana sık sık yinelenmektedir. Işte böyle bir ortamda Bilginer'in Eskişehir'de hükümetin «hayvanlara yedirsınler diye» köylülere dagıttığı kepekten ekmek yapıp yediklerini yazması «otorite»yi öfkelendirir ve genç gazebsci Sirkeci'de kaldığı otelden elınarak Birinci Şube'ye getirilir. Otel odasmdaki kitapları da ki bu cep kitaplarını daha yeni almıştır Emniyet'e taşmır. Burada sorguya çekerler genç gazeteciyi... Bu sorgu var ya, otuzbeş yıldır hemen hemen aynı biçimde, nerdeyse aynı sözlerle yinelenir durulur. Kitap almak, okumak, «otorite» yanlılannın gözünde en büyük suçtur. Şimdi Bilginer'in kitabından bu sorgu bölümünü okuyalım: «Birinci Şube'de zayıf bir memurun karşısına oturdum. tlk sorgum yapüacaktı. Eski daktiloya çat çat bir şeyler yazdı önce. Sorgu başladı: «Bu kitaplar senin mi?» «Benim», «Nerden aldın?», «Cağaloğlu'ndan bir Işportadan», «Neden aldın?», «Okumak için.», «Okumaktan maksadın?», «Öğrenmek», «Öğrenmekten maksadm?», «Öğrenmek», «Açık konuş.» «Bunlar öğretici kitaplar», «Ne yani öğretici diye...», «Ama her yerde satüıyor», «Satüıyor diye her kitap aîınıp okunmaz. özellikle bu.» «Hangisi», «Şu». Okudum «Komünizm Nedir?» kitabı.» Recep Bilginer'in «Yazko» yaymlarmda yeni çıkan «Hapisliğim» kitabı 1946'daki bir fikir suçlusunun hapisteki yaşammını bir ayna gibi yansıtıyor. Aradan otuzbeş yıl geçmîş, değişen nedir acaba? Hapislerdeki yaşam daha mı düzeldi, iyileşti? Hayır! Bir takım suçlar, yani «suç» olmayan suçlar, kitap almak, okumak, aydmlanmak istemek gibi davramşlar bugün de «suç>; olmaktan cıktı mı? Çıkmadı!.. Bir arpa boyu gittik, demokrasi demokrasi diye diye!.. Sonunda yolun başma döndük. Buna kısır döngü demesinler de ne desinler? OKTAY AKBAI Bir Kısır Döngüde... satısa gorantisi, yalnız azmesı nın f HAZİNE, halkımızın tasarruflarını en verimli ve Devlet garantisi altında değerlendirmelerini sağlamak için bundan böyle: Hazine olarında bulunmaktadır. NOTıHazine Bonolan'nın ve Devlet Taftvillerl'nln faizl yürürlükteki vergiler. ödeme şekll ve vadelet dikkatealındığında; 1a) % 30 net faizli 3 ay vadeli ve b) % 32 net faizli 6 ay vadeli Hazine Bonoları'nı hergün 2 % 34 net faizli 1 yıl vadeli ve faizi üçer aylık kuponlarla ödenen Devlet Tahviller'fni her ay (*) T.C. Merkez Bankası, T.C. Ziraat Bankası şubelerindedevamlı olarak satışa stınmaktadır. Cumhuriyel Sabibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş adına NADÎR NADt Genel Yaym Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGÎL Yazı tşleri Müdürü ÜKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Pcsta Kutusu : 246 tSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA : Konur Sokak 24/4 YENİSEHÎB Tel: 17 58 25 17 58 66 tdare : 18 33 35 • tZMtR: Halit Ziya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu İş Haru, Kat: 2. No: 13 Tel: 14 550 19 731 b> % 3 1 (*) 1526 Ekım günlen arasında ve bundan sonra her ay belirtilecek günlerde. %4K] c) %3ft net fâiz falzfn randımanma eşittlr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear