25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKÎ CUMHURtYET 4 MART 1980 B lr yabanci sBzcaga yozımıza bcrşTıK yaptıR» tan sonra. onun medıkal ve toplumsaı ter* minoloiideki anlamım hemen açıklamak gerekir Hekimlıkte uzviyetin enerjl uretemeyeoek hale gelmesi ve bu nedenle etkilere cevap veremeyecek ve tepki gösteremeyecek durumo girmesi. Lâtin kaynaklı anergia sözcüğü ile anlatılmaktadır. olaylar ve görüşler ANERGÎA Dr. Osman Nuri KOÇTÜRK slyle, anergia durumuna sokularak tüm yaşayan organızmalarla tanığı olduğumuz tepki gösterme yeteneğını yıtirmış gibıdır. laşılmıştır. Bazı çevreler bu gellşmeyl her ne kadar olumsuz blr geiışme olarck nitelıyorlarsa da, bız bu çocukları kocamış ağacın kökünden süren yemyeşıl fılizlere benzetıyor, bozkır toplumunun dokularını yenilemesı (regenerasyon) olarak kabul ediyoruz. Kurtuluş Savaşında omuzunda mermi taşıyarak kurtuluşa yardımcı olan Türk anaları, bu kez de gebeliği onleyici haplar, helezonlar, yokltfk ve açlığa rağmen görevini yapmış. dpğurganlığını koruyarak veya yükselterek anergia haline sokulmuş bir toplumdan genç ve canlı bir kuşak yaratmıştır. Çoğunluğu Batı burjuvazisinin kötü bir taklidinden ıbaret olan yerlı burjuvazinin yaşlı kurnazları, zamanı gelince aramızdan ister ıstemez ayrılacaklar ve bugün 14 yaşında olanlar işbaşına geleceklerdır Bu filızlerm sürmemesı, uyuş mazlığa düşürülerek birbırıne kırdırılması, okuma ve öğrenme olanağınm smırlanması için elden gelen yapılmış, analarımızm ve bacılarımızın dolyataklan dınamıtlenmiş olmasına rağmen, bozkır insanının, o kendine ozgü direnci yenılememiş, toplum yeni bir kuşakla yenilenmeye hazırlanmak için gerekeni yapmıştır. Yıllarca kuraklık çeken bozkırlarda, birkaç yağmur tanesinden sonra ortalık nasıl yeşerir, çiçeklerin ve renklerle kokuların cumbüşu nasıl başlarsa. toplumumuz da bu sürece ulaşaçaK ve akılcı yontemlerle ulaşacaktır. Şu günlerde güçleri yettiğince gençliği ve gençlerı suçlamaya çalışanlar. onların bizden daha akıllı, zınde ve yaşamaya hak kazanmış bir kuşak olduğunu unutmasınlar. Toplumu yaşayan ve blreye göre, daha lyl örgütlenmiş bir organlzma olarak kabul eden bazı toplumbilımciler, dolaylı olarak onun hastalanabileceğinı ya da bilerek hasta edılebıleceğini de kabul ediyorktr, bu nedenle XIX'uncu yüzyılda çağını derin bıçimde etkileyen «Toplum sal Patoloji» isimlı bir eser yazılmış bulunuyordu. İlk kez Osmonlı İmparatorluğunun son günlerinde kullanılan «Hasta Adam» deyiml. bu hasta adamdan genç ve zınde bir toplum yaratan Atatürk'ten 50 yıl sonra, bızim için yeniden kultanılmakta, düşmanlarımız iç ve dış saldırılarla Işimizi bitirmeye çalışmaktadırlar. Bir süre önce değerli yazar All Slrmen. köşesinde yazdığı «Tepkislzlik» başlıkh yazısında. bu durumdan yakınıyor. azınlık politikacısının gerçekleştirdiği ekonomik darbeye bile beklenen demokratik tepkinin gösterilemeyişini yo* rumlamaya çalışıyordu. Bize kalırsa toplumumuz bugünkü haliyle hastadır ve bu hastalık. yıllardır izlenen ya da izlemeye zorlandığımız olumsuz iç ve dış politikanın doğal bir sonucu olarak biçimienmiştır. Belirli toplum katmanlarına, üretici ve yaratıcı dokulara yöneltı'.miş olan operasyonların toplumda bir anergia durumu yarattığı, bu nedenlo yararlı ve zararlı etmenlere karşı tepki gösteremeyecek biçımde zayıf ve güçsüz düşürülduğümüz, Ciplak gözle bile görülebilecek bir olgu haline gelmiştır. Bu duzeydekı operasyonların sürdürülmesı ile toplumu yokolma çizgisinb kadar getirebileceklerını zannedenlerin baskıları sürerken, anergia haline sokulan bireylerın Ölduğünu. toplumların ise ölümsüz olduklarından. üretim ve yönetim bıçimlerinı değıştırerek kendilerıni yenileyeceklerini bılemeyenler, böylece Içine kendılerinın düşeceğı derın bir çukur kazdıklarını henüz farkedemıyorlar. Kurtuluş Savaşı öncesinde de durum boyleydl. Halkımız 1950'lerden bu tarafa uygulanan biyolojik. sosyal. siyasal, ekonomik ve kültürel politıkalar, çalışan, üreten ve yaratan aokulan oluşturan işçı sınıfı ile köylü kesimlne yonelık ucret ve fiyat operasyonlarıyla. bugün içlnde bulunduğumuz koşullara itilmiş ve azınlık iktidarı sırasında gerçekleştirilen son fiyat darbe Bozkır Insanı Bızı bu duruma getirenlerln lnsanlığm mutluluğu için bılımsel duzeyde gerçekleştırilmış olan birikimlerl, kötü amaçlarla kullandıkları. her gün biraz daha iyi anlaşılmaktadır. Bozkırda yaşayan tüm bitkıler ve hayvanlar gıbi, çetin koşullara dırenmeye ve yaşamını sürdürmeye koşullanmış olan bozkır insanı ve onun oluşturduğu toplumun, çoğunluğu çalışmadan ve terlemeden yemeye, başkalarının sırtından geçinmeye alışan kapıtalıst ve emperyalist ülkeler insanlarından farklı olduğu bılinmekte ve karşımızdc yer alanların bir türlü öğrenemedlkleri gerçeklerden birinin de bu olduğu anlaşılmaktadır. Bozkır insanı ile onun oluşturduğu toplumların bazı dokuları (katmanları). açlık, yoksulluk, baskı terör gıbi olumsuz etmenlere karşı çok dayanıklıdır. Halkımız bu kış bunu yeniden ıspatlamış ve hiçbir canlının dırenemiyeceği koşullar altında varı aç. ışıksız, yakıtsız ve psikolojik bakımdan korku ve güvensizliğin kol gezdıği korkunç bir kış mevsıminı nerdeyse gerıde bıraktı denebılır. Yetışkinler, yokluklar ve pahalılık, ona eklenen siyasal Istıkrarsızlık nedeniyle anergia halinin bütün belirtilerıni gösterirlerken, toplum kocayan ve dalları kuruyan bir zeytin ağacı gıbi, kökünden süren yemyeşil filizler vermekte, gövdesıni değiştırici bir yeniliğe hazırlanmaktadır. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etudleri Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye'de 14 yaşına kadar olan cocuk sayısmın 20 milyona yaklaştığı an eastratfon) oioyı denen bfr olaydan söz edtyoriar. işçi arılar çok kötü beslenme koşullan altında üreme yeteneklerinl yitirmektedirter. Ülkemiz gı bi hızla üreyen birçok toplumu, aç bırakarak üremelerinl yavaşlatacaklarını zannedenler, bu noktada bir daha aldandılar. An kolonileri ile akıllı ve becerllı bir yaratık olan ınsan toplulukları bırbırınden farklı bunlardan bıri içgudüler ile yönetilirken, oburü akıl ve çalışan katmanların becerıli ellerıyle üretıp yönetilebılecek düzeye ulaştıklarından, sonuçlar farklı olmuş ve an topluluklarında açlık kısırlığı getırirken, insan topiuluklarında nüfus patlamaiarıyla ortaya çıkmıştır. Demokratik toplumda çoğunluğu oluşturan işçiler, köyluler ve genç kuşaklar, oylarını Isabetle kullanabılecek aşamaya ulaştıklarında, iktidarın onların denetimine geçmesi, ondan son ra da her şeyin değışmesi doğal karşılanmalıdır. Kötü niyetlilerin, olumunü. yokolmasını bekledık leri yüzlerce geri bırakılmış toplum gibi Türkiye'mız de, anergia halınde görülmesıne rağmen, büyük bir değışme hazırlanmaktadır. Korku ve telaş, oluşumu daha da hızlandıran yoz ve tutar sız gırışimlerin, yoğunlaşması buna bağlanmalıdır. Toplumu bılenler ile doğayı tanıyanlar, dev bir organızma ve ölümsuz bir yaratık olan insan topluluklarının, bireyler gibi ölmeyeceğini, yok olmayaoağını ve yokedilemeyeceğini de bıl mekte ve değişim için hazırlanmaktadırlar. Süreklı bir dinamızım. etkıleşım halinde değışiklıkler Içinde olan geri bırakılmış toplumlar, bugun dunya nüfusunun yuzde 75'fnı oluşturuyorlar. 2040 2050 yıllarında, bu toplumların nüfusu dünya nüfusunun yüzde 95'ıne ulaşacak, çalışma dan ve terlemeden kazananlar ise yüzde 5'e kadar duşeceklerdir. Çalışmaları ile bozkırları cennete dönüştureceklerinden emın olduğumuz ye ni ve zinde kuşaklar, barış ve kardeşlik içinde ya şamaya hazırlanırlarken buruşmuş derileri gibi, buruşmuş kafalan ile, insanla insan ve ınsanla doğa arasındaki ilişkıleri ve dengelerl bozmaya, onları aç bırakarak toplumları anergia ve açlıkla kısırlaşma dönemine sokmaya çalışanlar bu kez de yanılmıslardır. Aoıklı ve gerçekten üzüçü gelişmelenn ardından guzel günlerin geleceğınden kimse şüphe etmesin. Doğruluğuna inandığımız bir doğa yasasını tekrarlayarak yazımıza son verelim. Bireyler ölür, toplumlar ise yaşamlarını değışerek sürdürürler. Bu değişımin demokratik kurallara ve yasalara uygun biçimde ye insancıl ölçüler içinde gerçekleşmesini dileyelim. O kadar... Musahabei Tarihiye S erdarı Ekrem (başkumandan) Ömer Lütfü Paşa, Avusturya İslavlarındanmış. Osmanlı'ya sığınıp muslüman olmuş, askerlik hizmetine gırmiş, yükselmiş, çeşitli savaşlarda başarı ve yararlık göstermiş. Çarlık Rusya'sıyla savaşta Silistre Muhafızı Musa Paşa'dan ofkelı bir mektup almış. Ömer Lütfu Paşa. harbın kural ve gereklerini düşunerek merkezdeki güçterini dağıtmamak için Silistre kalesine yardım göndermiyormuş. Çarın orduları da Silıstre'yi zorladıkça zorluyorlarmış. Kale Kumandanı Musa Paşa, yazdığı mektupta S&rdarı Ekreme diyormuş ki: « Sen muslüman oldum diye adını ömer'e döndürmüşsun; ama gerçekte kâfir oğlu kâfirsin. Kaleyl Moskof alırsa, içinden sevineceksin.» Görevli kâtip, Başkumandana küfürlerle dolu mefotubu okumoktan çekinlp duraksayınca, Ömer Lütfü Paşa zorlamış. Kâtibın kekeleye kekeleye okuduğu mektubu dınledıkçe guluyormuş. Sonunda Serdarı Ekrem demiş ki: İkl çözüm (Ömer Lütfü Paşa g'leri c gibi soytermiş) merak etme. bu adam o kaleyi vermez. Ahmet Vefik Paşa Bursa Valisiyken yaptırdığı bir hastaneye gelır sağlamak amacıyla tiyatro açmış. Paşa dılımıze çevirdığı Molyer komedılerini oynatır; memurları ve devlet yohetıcılermi oyunlara gitmeleri için zorlarmış. Ne var ki, Bursa Şeriat Mahkemesj Yargıcı Asım Bey, görevı gereği tiyatroya gidemiyeoeğini ileri surerek ve bılet parası ödemenrlekte direnerek Ahmet Vefık Paşanın tepesıni attırmış. Şeriat Yargıcı bir sabah ne görsün? Valinin buyruğu İle arabalığının kapısı geoe ördurülmuş, atlarıyla arabası içerde kalmış... • I ikincı Suüan Mahmud'un kethüdası Halet Efendi, Sarayda çevirdıği entrıkalarla ün salmış, çok adamın canına kıymış... Acımasız bir kişilıği varmış... Halet Efendi etkisiyle bır delikanlının idamına karar verildiği gun, bazı etkili kişiler araya girmişler: Çok gençtır, demişler, suçunu bağışlayın... Halet Efendi ofkelenmiş: Bu nasıl iş? Kımine gençtir yazıktır derslnlz, kimine ıhtıyardır acıyın dersmız; her zaman ortayaşlıyı nereden bulalım? Mehmet Rauf Paşa gençliğinde çok yakışıklı ve açık kafalı; ama yaşlılığında çok tutucuymuş. Ne zaman devletin yenileştirilmesi gereği öne sürülse, karşı çıkar: iyi ama, dermiş, artık kallavl bizi kurtaramaz. Bu sözün bir öyküsü varmış. İkinci Mahmut'un kethüdası Halet Efendi, polltlkada hasım saydığı Rauf Paşa'nın idamını sağlamak için Padişahı neredeyse kandırıyormuş; ancak Sultan Mahmut son dakikada: Rauf Paşa'nın başına kallavi çok yakışıyor, ben bu güzel başa kıyamam.. diyerek vazgeçmiş. O günden sonra Rauf Paşa tutuculaşmış, hiçbir şeye burnunu sokmaz olmuş, sinmiş, miskinleşmiş... Sultan Üçuncü Osman bir gün Hekimoğlu Ali Paşaya ofkelenmiş: Ben seni kovar, Hamalbaşı Ali Ağayı kendıme vezir yaparım. ; Hekimoğlu'nun tepesi atmış. kendisini tutamıyarak Padişahı yanıtlamış: Sultanım ona da Hamalbaşı Ali Paşa derler, Hekimoğlu Ali Paşa demezler... Üoüncü Osman bunun üzerine Ali Paşayı Kızkulesine tıkmış; boğduracakmış; araya Valde Sultan'ın girmesiyle Paşa kelleyi kurtarmış. Abdülaziz'in Avrupa gezısi çok görkemli geçmlş. Batı'yı ziyaret eden ılk Osmanlı Padişahı olduğundan Sultan olağanüstü ılgi görmüş. Vapurla Toulon'a varıldığı zaman karşılayıcılar arasında Denız Kuvvetlerı Komutanının eşı de varmış. Padışahın beraberinde getirdiği gümüş kösteklı Saray aşçıları hemen rıhtıma ınerek madamın çevresini kuşatmışlar ve bıyık burmaya başlamışlar. Kadının bozulmaya başladığmı gören Keceçizade Fuat Paşa, aşçıları uzaklaştırarak: Madam, demış, geçen yıl Toulon'da kolera salğını vardi; bu yı! da Türklerın saldırısına uğruyorsunuz. Kadın gülümsemış: Bu onu unutturuyor. Yukarıdaki fıkralan Abdurrahman Şeref'In önlö «Tarih Söyleşileri»nden derledim. Mubeccel Nami Duru'nun sadeleştirerek yeniden baskıya hazırladığı bu yapıt meşhurdur; Abdurrahman Şeref'ın «Sabah» gazetesinde yayınlanan yazılarından oluşur; eski fjKra yazarlarının çoğu zaman kaynak kitabı sayılmış; içindeki öyküler dilden dile aktarılmıştır. Bir dönemi iyi kötü belgelediği ve tatlı tatlı okunduğu için değerlenen kitabı bugün gözden geçirmek insanı çelişkili duygulara sürüklüyor. Osmanlı İmparatorluğu nasıl batmış? Şimdi bize masal gibi geliyor. Abdurrahman Şeref kitaba yazdığı önsözde dıyor kl: « Yazılan şeyler araştırma ürünü değildir. Adından da anlaşılacağı gibi soyleşi niteliğindedir.» Bu satırları okuyunca düşündüm: Acaba yaşadığımız çok partili rejimde duyduğumuz, işittiğimiz şeylerl bir gün yazıp yayınlayacak kişiler de çıkaoak mı? Biliyorum ki, bugünkü yöneticılerimiz arasında Osmanlı idarecilerine parmak ısırtacak olanlar çoktur. Yeniden bir çöküş ve yozlaşma dönemini yaşıyoruz. İşittiğimiz ve yazamadığımız nice öykü var. Çağımızda koltuklara oturmuş «önemli kişiler» çoğu zaman olmadık fıkraların kahramanları arasına giriyorlar. Kimbilir? Belki bugünü de yarınki kuşaklar kltaplarda okurken güleceklerdir. Bizler, yaşadıklarımıza ve bugunlerl blzlere yaşatanlara gülemiyoruz acılannı çektiğlmiz için... • Açlıkla Kısırlaştırma Bıyoloji ve patoloji kitaplarında, işçl arılarda görülen açlık nedeniyle kısırlaşma (alımentary • HESAPLAŞMA * Çıkar Ortaklığı Burhan ARPAD Çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğunda Fransız sermayesinın el koyduğu Turk tütuncülüğünü sömüren Regie Francaise'in resmı adı: «Memâlikı Osmaniye Duhanlar Müşterekil Menfaa Re|j ıdaresi»ydı.. Bunu «Cıkar Ortaklığı Osmanlı Tütün Yönetimi» diye Türkçeleştırebilınz. «Müşterekı! Menfaa Osmanlı Duhan Idaresi. Dev* !et içinde devletti. Tütün kaçakçılığını önlemek gerekçesiyle özel guvenlik orgütü kurmuştu. Kolou adını taşıyan silahlı görevliler, İmparatorluk kolluk kuvvetlerinden daha yetkılıydı. Fransızlar, ülkenin en verimli tarım ürünü tütünü dılediği fıyata alır ve parasını İmparatorluğun dış borçlarına karşılık tutarlardı.. Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıç yılları «Müşterekil menfaa» diye maskelenmiş yabanoı sermaye sömürüoüluğünden kurtulmuş oimanın sevinciyle dolup taşar.. 23 Nısan, 30 Ağustos. 29 Ekim bayramları hep bu sevınçlerle doludur. Boyle olduğu ıçındir ki, takvım yaprağında kalmamışlardır. Cıbalı Tekel fabrıkasında çalışan 2500 tütün emekçisinın bir süre uyguladığı «Dırenış», kımi istekler ıleriye sürmekten çok daha onemli blr anlam taşıyor.. Zira bu direnışm sürdürüldüğü günlerde, ülkenin para babaları. cigara fabrıkaları kurup devlet tütün tekelıne son vermek istiyorlar.. Azınlık yönetiminin başkanı «Devlet cigara yetiştiremiyor, öyleyse verelim yapsınlar bu ışi.» diyor ve bunu haklı gostermek için: «Bulgaristan'da. Yugoslavya'da yaptıracağımıza kendi insanlarımıza yaptıralım..» dıye ekliyor. Tekel'in Cibali ve Maitepe fabrlkalarının İç tüketlml bile karşılamadığı doğru.. Fakat nedeni var. Onlarca yıl Devlet bütçesme gelir sağlayan bir işletme neden bu duruma düştü?... Cibali yetmedıği İçin Maitepe'de bir fabrika, 1948'de sağlanan sekiz buçuk milyon Amerikan dolarlık dış krediyle kurulacaktı. Amerikan «Machine and Foundry» fırmasına makineler de ısmarlanmıştı. Firma. demir kar kas olarak kısa sürede kuracağı fabrikanın makinelerini de monte edınce hemen üretıme geçılecekti. Fakat 1950'de yönetimi ele alan DP'nin çiftlık ağası başbakanı «Fabrika yaptırılmasın!...» diye buyurdu. Hem de Amerikan fırmasına bir milyon 200 bin Dolar tazmlnat ödeyerek.. Maitepe tütün fabrikası bundan ötürü geri kalmıştı. Becerıksizlikten değil.. DP hükümeti bir ara Tekel fabrikalarını «özel glrlşime» satmaya kalkıştıydı.. Fakat nalbur, bezzaz, hamal, bakkal, eczacı ve benzeri taşra esnofından oluşan DP ış adamları o yıllarda paraca guçsüzdüler. Şimdi iyi ce semirdiler. Küçük dükkân tabelalarında yazılı adları neon ışıklı reklamlarda Holdıng diye göz çıkarıyor. Tekel'in bir tarihte beş kuruşa sattığı kibrit özel girişimcitere bırakılınca hemen on kuruş oldu.. Şimdı 250 kuruş.. Ya tuz işü... Ülke nüfusu on milyondan 45 milyona çıkıp da Çamaltı ve ötekl tuzlaların üretimi yetmez olunca Mısır'dan yetmiş milyon Dolarlık tuz satın alındı.. Taşınması İçin eski bir tekel bakanımn yakınlarına 100 milyon Dolar navlun ödenerek.. Oysa, bu paranın çok daha azıyla bütün tuzlalar yeterli duruma getirilirdı. Şu ikl örnek, özel girlşlmin ne olduğunu gösterml* yor mu?... Cibali, Usküplü, Küçük Mustafa Paşa'ya ka dar çevreye sınmiş o dcı tütün zehiri kokusunda bütün gün makıne başında, ya da tezgâhlarda çalışaraR ekmek parası kazanma çabasında binlerce emekçi, tedirgîn ve kaygulu. Zira bültenler deyimiyle: «Kimliğl bilinmeyen klşiler!...» elde tabanca sokak aralarında, hatta fabrika kapısında bekliyorlar. Sendika boşkanları daha geçenlerde öldurüldu.. Tütün tozlarının zehirlî havasındo çalışmaktan yüzleri solmuş genç kızlar, yaşlı analar, çocuk yaşta oğlan\QT, çileli erkekler, fabrikanın düdüğü «paydos» saatlni duyururken ürperıyorlar.. Karanlık kişilerin acımasız nam luları çıkış kapılannda bekliyor diye. Oysa, bir zamanlar genç kızları sevgilılerl, o gunlerin deyimiyle «Monşer»lerl beklerdl.. Paydos düdüğüne yakın işi bırakan tütüncü kızlar, el aynasına bakıp kendllerine biraz çekl düzen verirlerdi. «Müşterekil menfaa Osmanlı Duhan Idaresi» dönemlnln özlemini çeken yerli para babaiarı, yabancı sermayeyle sarmaş dulaş yeni «cıkar ortaklığı» günlert yaklaşıyor, diye gülümsüyorlar. Sadece clgaradan mı yükiü kazanç?... Amerikan V/irjinla tütünü ve gerekll ko ku salçalarını da yurt dışmdan getirtip döviz açığını daha da ağırlaştıracaklar.. Dış ortaklann getireceği makıneler ıçın ve kâr poyları için de yüklü dövizler yurt dışına aktarılacak.. Devlet Tokeli'nln yüzlerce mllyonluk tesisleri ve maklnelerl parcasızlıktan, yenilenmemokten calışamaz olup hurda demir diye satılacak™ Ne gaml... • GAZİ HZ. BİR TÜRK TARİHİ YAZIYORLAR Türkiye bir müstenıleke memîeketi değildir Imtiyaz şeklindekl slstemlerin Türkiye'de artık revaç bulamayacağını ecnebl sermayedarlar anlamahdırlar. (Evvelce memleketimizde Istatıstık M U. ği yapmış olan BelcıkaU Mütehassıs M. Kamıl Jakar Lozan'da çıkan Reuue'de «Türkiye'nın iktisadi atisi» serlevhası altında mühim bir makale neşretmiştır. Bu şayanı dıkkat makaleyi iktibas ediyoruz.> «Türklye'nln iktisadi noktai nazardan lstikbali ne olacaktır? Bu sualin artık metruk ve Allah'm eline bırakılmış bir memleket olmadı^ını söylemelidir. Inkılap adamları memleketin mukadderatını ellenne almıştır. Bu büyük bir tebeddüldür. Eski idarede ahaliyl kendi başına bıralcmıştı. Ve Anadolu'da hükü met tarafınd&n tamamiyle terkedilmiş, yaL V.z hükümet içm paralarını ve askerlik için de evlatlarını almaktan başka bir şey düşünmezdl. Yalnız bu noktei nazardan bile daha iyi bir istikbal talihlerl açılmıştır. Birçok proJeler yapılmıştır. Bunlardan bazılan tatbik edilmit ve netice vermiştir. Memleketin içinde bulunduğu sefalet ve nevmidi <^ikurundan çıkanlması harikuladedir. Bu sefalet ve nevmidi çukurundan çıkanlması ha. rıkulâdedir. Bu sefalet ve nevmidi yedi &sır süren bir idaresizlik 1911 1923 harplerinden sonra zail olmuştur. Fakat TOrkiye büyük bir bltabiden sonra münevver bir hükümetin kuvvetli te^ şebbüsleriyle teşkllatınin her parçasım tamir etmekte ve birkaç sene içinde şayanı dıkk&t bir terakkı temin eylemektedir. Umit etmelidir ki, bil hass& malinoktai nazardan büyük idart müesseselerin istiklali ile Türkiye'de daima kuvvetli ve tecrübeli ellerde bulunması 1 & zım gelen devlet Kontroltt arasındaki rabıta temin olunur. îzmir'in aziz misafiri, büyük münci, büyük bir Türk tarihi ka leme almaktadır. Naimpalâsta gündüzleri saat 15 16'ya kadar meşgul olmaktb ve bu meyanda hazırlamakta bulundukları kıymetli eserin ikmaline çalışmaktadırlar • Müthîş bir idam 1928 senesi kanunuevvelinde Fransa'nın Valanson şehrinde beş kişı parasınb tamaan feci bır surette öldürülmüştür. Bu cinayetin başlıca müşevvikle. rinden ve faillerinden olan Yozef Ugetto isminde 18 yaşında bir genç idama mahkum olmuştur. Ugetto şeriki cürümlerinin 15 sene kürek cezasına mah kum olduklarını nazan dikkate alarak kendisinin de af edileceğini zannetmiş ve şimdıye kadar hapisanev de müsterih bir hayat geçirmlştir. Bu cınayetin muhakemes1 esnasında Ugetto'nun babası mahkemede şehadet ederek oğlunun mücrıh olduğunu beyan ve idamım talep etmiştir. Ugetto hapisaneden babasına yazdığı bir mektupta demistir ki : «Sen benim blümümü istedın ve hakimlerden beni idama mah kum etmelerıni talep ettın. Fakat senin fena bir baba olduğun anlaşıldı, bu sebepten ben affedileceğim. Sen gençhgınde beni lhm&l ettin Benim bugün bu hale gelmemin yegâne müsebbibi sensin ve benim hatalarımdan mesulsün Seni beni tel'in ettin, ben de seni Jel'in ediyorum!» Ugetto'nun son timitleri boşa çıknus ve ni hayet bundan birkaç gün evvel idam edilmiştir. ••• Gaıi Hz.nln tzmlr'deki muhtelif ziyaret lerine ait bir intiba.. Fuhuşla Mücadele Hakkında Dahillye Vekâletince hazırlanmak ta olan fuhuşla mücadele talimbtnamesine yeni bir tamim ilâve edılmiştlr. Bu tamim sudur : «Talimatnamede ışaret olunan bütün noktalar takip ve tatbik edilirken her şeyden evvel gozetılmesi mazbut ve masun bulundurulması lâzım gelen cihet, va tandaşların ve Tür kiye'de Türk kanunlannın hlmayesinde bulunan eonebilerin hürriyet ve haysiyetidir Bınaenaleyh irtıkâp edılmış bir curüm olmadıkça hıç bir kimsenın hürriyet ve haysıyetine ve namusuna, meskeninin ma suniyetlne tecavüz ve izaç mana ve mahiyetinde hîç bir harekette bulunulmaması ketumıyet ve mahremıyete az&mi dıkkat ve itina lâzımdır Kanuni şerait haricinde her kim tarafından olursa olsun ev basmak sureti katiyede menedılmelı, mutecasırlerı derh&l kanunun hükmü yerine getırılmek üzere mahkemeye teslim edilmelıdir. AMANULLAH HAN1N BEYANATI Sabık Efgan Kra U Amanullah Hz Perepalâs Otelinde dün muharrimiz! kabul ederek atideki beyanatt& bulunmuçtur : «Burada iken Ka bil ahvaline daiı bazı malumatlar al dım Nadir Hanm çalıştığını, programının tatbik edilmekte olduğunu memnuniyetle öğ rendim Maksadım memleketimin tarakki ve tealisidir. O benim ve» ya başkasının tacü tahtı değildir. Nadir han veya bir başkası kral ol sun, yete ki memleketim ilerlesin, benim İçin matlup olan odur Hükümetiniz ikametim ıçin Trabya'da bir köşk tahsis etmek mıretiyle hakkımda bir lutufta bulundu. Böylece yazm burada kışm Rcma'da oturacaSım.» Atina S (Hususi) M. Venizelos Türk hükümetinin davetıni kabul ederek Ankara'ya gideceğini bildirmiştir Kendisine H Nazırının da refakat etmesl muh temeldir Mübadele itilafnamesinın iki Kün z&rfında imzalanacaöı da sbylen•nektedir M. VENİZELOS GELİYOR tanbul Rumlanyla G&rbi Trakya Türk leri bilâistısna etabli addedilmektedır. Eski îdare pasaportuyla giden Istanbul Rumlan d o nemeyecekler. Yunan hükümeti tarafından tazmın&t alacaklardır. tstan. bul'da vaziyet edilen Yunan tebaasına ait emlâk salıiplerıne iade edllecektir. Mübadele itilalnamesinin blr mad desıne nazaran Is HALK SÜTUNU Türklye'nin tek haftalık haber derglsl KADIN M! ZAVALLI ERKEK Mİ ? Tarsus'ta Kılıbıklar cemıyetinden bır mektup aldık. Erkekleri mü dafaa ettiğimiz için bize tesekkür edip divorlar ki : «Zavalh erkekler nayatın bütün ağırlıklarını omuzlannd& taşıyarak ve kıs T M evde soba basında oturan kadının emir ve arzularını tatmin için geceli gündüzlü ça. lıstıklan halde gene şu clnsi latii denılen mahlukat& yaranamamaktadırlar ErkeŞin en küçük arzusu bile reddolunmakta ve hatta hayat hakkı inkâr edilmektedir » Doşrusu Tarsus kılıbıklanna doğrusu bizde PCIdık Erkek ne güzeı aktördür Hazretı Süleyman gibi hem tahakküm muhrü ne sahiptır here de bu mühürle kadının kalbini ve hürriyetaıl mühürler Kadının havatmı bir kasırga gibi ıstediği ıstikamete sürükler Sanip olduğu esire etülüyoısa oyundaki rolünün icabıdır Köprüyü eeclnceve kadar Abdürrahman Çelebı der Hayatın yükü nü sırtma yükleniyorsa bu biraz tahakküm sevdasından, daha çok 'ururundandır. Zavalh erkekler Za lim rolünde mazlum rolünde iy< oynamasmı bihrler PaKat asıl zavallı bu oyunda keçi rolü oynayan. kadındır ^ ' Karilerimizden Muammer B isminde bir zat Pangaltı hamamım dan şıkayet ediyor. Hatta hamamda yıkanmak için kurna bulamadığını soyluyor, dahilde d e temizlige dikkat edilmivormuş. Karimiî mektubuna şu cümle ile nihayet veriyor • «Şaşılacak asıl mesele bu hamamm tarşısmda bir belediye mevkiı bulunmasıdır.» Pangaltı hamamı YANKI 10. yılına girdl Yankı her konuda tüm olaylara ve görüşlere açık yayıncılık anlayışı, en ilginç üslubu, 125 000'e varan okuyuou kitlesıyle yıne «sızj her şeyden haberdar eden» dergi. Yeni yayın yılına gırerken haftanın olaylarını yıne türlö yönleriyle bır arada veriyor: İç olaylar Tedhış TKP . Batı istihbarat değerlendırmesl Prof. Dönmezer'in teşhıslerl Tariş . Büyük tahribat saptandı Kurtarılmış bolgeler İstanbul'dan öyküler CHP sol kanat 34 mü, 51 mi? Yoksa... CHP ıktidara sağlıklı hazırlık Ankara Belediye Başkanı Ali Dinçer, CHP Hatay Mll* letvekıli Malık Yılman, eski Dışışlerı Bakanı Gundüz ökçün, eski Malıye Bakanı Zıya Müezzinoğlu. KöyKoop Genel Başkanı Nedim Tarhan görüşlertni Yankı'y a açıkladılar. • Dış olaylar bolümünde 4 ilginç yazı Savunma bolümünde notam • 714 • Askere slyaset mi karıştı? Türkiye Ege'yi NATO'ya bırakıyor. Havacıhk bolümünde THY . Özel sektöre yeni alan İşçi bolümünde grevler giderek yayılıyor Almanya Türk kadınları zor durumda. Ayrıoa insanlar, hayat böyle geoer. radyo TV, kltap. seks. Yankı'nın incelemesı bölümleriyle 10 yılına okurlarından aldığı güçle girıyor. Yankı'yı her hafta yüz binden fazla kişı okuyor. 34 sayfa, 4 renkli ofset baskı, yıne 10 lira. Türkiye'nin her tarafında Yankı arayınız. Sanfbl : Cnmhurtvet Mttbsaalık ve Üazetccilik TJI.S adıns : NAütR NAP1 Genel Yayın MüdUrü «ktav KUKTBÖRE S Yazıişlen MüdOrÛ. Orhan KRİNÇ Bssah ve yayan. Cumhurtyet Matbaacılıb ve GazetfcUik TA.9 Cagaloglu Türkoeaftı Cad No 39 41 Posta Kuturas tM tSTANBOT. t o n : 20 97 03 CUMHURİYET BASIN AH1JIK YASASINA ÜYMAYI TAAHHÜT EDER O BUROLAR AN KARA Konuı Sokak »Yenişehtr Tel 18 33 35 17 58 25 % İZMtR Hfclit Zlya Bulvarı No 65. Kat 3. Tel 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Cad Türk Hava Kurumu ts Hanı Kat: 2. N o : 18. Tel: 14 550 19 731 ABONE ÜCRETLERİ AyUr Yurt id Yurt d ı s 12 TAKVİM 4 MART 1980 tnuak 5.53 fklndl 16.36 Üünes 13» Akşam 19.03 Ö£Ie 13.26 Yatn 20.33 300 900 1.800 3.600 600 1.800 3 600 7200 Yaşasın «cıkar ortağı» ekonomlsll... Uçab flcretl, gnıplanna ve sfiırlığına göre «yrıca
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear