01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ON CUMHURİYET 22 MART 1980 YÜRÜTME «Löfla peymr gemlsl yürumez...» dıyen atalarımız kalk sınlar, bugünleri görsünler. Adamlar lâfla devlet gemisini yürütüyorlar! KÖŞE YAZARI Ciddiyet Uydur uydur söyle ebegümeci BU AMMLAHIÂ AMCAK Bu KAbAR Saçlarıma ok döştü. Tutacak yağlı blr kuyruk. Döneoek tatlı bir köşe bulamadım. ÖBÜR KÖŞE YAZARI ŞAKİR BALKI îeröristlenn cezasını artık Allah veriyor SORAYIM DEDİM! Dedım bakkal, o nedir? Dedi, ampuldür. Dedım bir tane verir misln? Söyledi yok, yok... Dedim oğlum, o nedir? Dedi Samsun'dur. Dedım bir paket verlr misin? Söyledi yok, yok... Dedim ağam, o nedir? Dedi mazottur. Dedım şunu doldurur musun? Söyledi yok, yok... Dedim evlât, o nedir? Dedi dövizdır. Dedim memlekete getir. Söyiedi yok, yok... Dedim Başbakan, o nedir? Dedi hükümettir. Dedım gider misin? Söyledi yok, yok... VURAL SÖZER Demirerin duaları kabul olundu... KISK^CINDA TÜRKİYE Yalçın DOĞAN 12 erkez Bankası'nın hesaplannı ve tablolarırn denetlerken, İMF Heyeti Başkanı Woodward Merkez Bankası Kambiyo Genel Mudürü Yavuz Canevi'ne döndü ve «Bugün hangi rakamı değiştirdiniz» diye sordu. Çünkü, son üç gündür adamların önune surulen tablolar sürekli değışiyor. hergun yeni bir rakamla karşıiaşmaktan, adamlar saçlannı başlarını yoluyorlardı. Sadece rakamlara değil, yönteme de itirazı vardı IMF'nin. DÇM yoluyla borçlanmaya Woodward «pahalı bir sistem» diye karşı çıkıyor, «neden bu yola girdıniz» diye ekliyor. sonra da DÇM'ler yoluyla yaratılan iç paranm yuksekliğıne takılıyordu, Çünkü. DÇM aracılığıyla gelen her dolar yeni bir Türk lirasının (o gunkü kur üzerinden) basıhşma ve fiyatlanD artışma (para arzı çok artmıştır o dönemde) neden oluyorda Yani, İMF bir yandan «borçlanmanm yöntemine», bir yandan da «sonuçlarma» karşı çıkıyor. Merkez Bankası hesaplarında, özel ve kamu kredileriyle borçlann türü ve miktarı ile birbirine karışıyordu. 19?5 sonunda İMF Ankara'ya geldiğınde elde tutulacak bir tablo bile, doğru dürüst yoktu, Aslmda, hesapların karışıklığı, borçlann giderek kabarması dışmda bunun bir başka önemh nedeni daha vardır: Maliye Bakanhğında IMF ile ilişkileri yürütecek kadro son derece yeteneksiz ve zayıftır. Merkez Bankası'nın başında Cafer Tayyar Sadıklar ile Kambiyo Genel Müdürü Yavuz Canevi İMF ilişki Son ekonomik önlemîer ve baskı yasa larından sonra tüm ülke cezaevine döndü. | Demirerin Allaha havale ettiği anarşistler Allahm inayetiyle hergün cezaevlerinden kaçıp cezalarını dışarda çekmeye başladılar. Kcpalı ve yarj açık cezaevtorinln kapıları ardına kadar açık hole getlrlldi. Cezaevlerinde yainız gardiyaplar ve müdürier kalıyor. Gece yoklamasında müdürier yoklanıyor. İstanbul metrosunun kazı işf, Von Cezaevl tünelin! kazan ekibe Ihale edllecek. | YKP TOPLANTISINDAN SONRA DPT MÜSTEŞARI CANTÜRK, IMF YE TELEFON EDE REKMALÎYE BAKANI BİLGEHAN' IN WASHİNGTON' A GELECEĞİNÎ BÎLDÎRDİ. BAŞBAKANADA DEVALÜASYONUN ERBAKAN'DAN KAÇIRILARAK GERÇEKLEŞTİRİLMESİ Nİ ÖNERDİ. Canevi dünyada tur atmaya başlamışlar ve bankalardan kredi istemekle görevlendırilmişlerdir. Işte, o günlerde Sadıklar ile Canevi' nin verdikleri son derece ilginç bir rapor vardı. Aslında, bu rapor Türkiye'nin daha sonraki yıllarda dış ekonomik ilişkilerini aydınlatıcı bilgiler içermektedir. Bir kez hangi bankanin kapısı çalınırsa, Başkan ile Kambiyo Genel Müdürü aynı yanıtı almaktadırlar: «Siz önce şu DÇM'leri ne yapacağınıza karar verin. Sonra da, IMF ile anlaşm. Bir istikrar programı uygulayın. Çünkü. ekonominiz felç olmuş durumda. İMF ile anlaşmadan da, DÇM ve diğer borçlann ertelenmesi söz konusu olamaz. Hele yeni kredi. çok güç...» Bankalarm bu ekonomik «tahlillerinden» sonra iş sürekli politikaya gelmiş dayanmıştır. Uluslararası bankalar ve ülkelerin temsilcileri, sürekli politikadan söz etmek gereğini duymuşlardır. İşte, bu gezilerin ve görüşmelerin bir değerlendirmesini yapan rapor, Başbakan Dmirel ile Maliye Bakanı Yılmaz Ergenekon'a verilmiştir. Raporda çok öz ve temel iki nokta bulunmaktadm «Türkiye'nin yeni kredi bulması ik* temel şarta bağlı görünmektedir. İlki, yeni kredj için Türkiye mutlaka İMF ile anlaşmaya varmalı ve yeni bir niyet mektubu hazırlamahdır. Ikincisi de, ekonomiyle hiç ilişiği bulunmayan bir konudur. Dış ekonomik ilişkilerimizde Kıbns Olayı bir engel olarak Türkiye1nm karşısma dikümektedir. IMF ile anlaşma yapmadıkça ve Kıbrıs konusunda çözüme gitmedikçe, yeni kredi bul ••• CHP adayı AP adayı Meçhui asker. Ata biner. Kılıç kuşanır. Rakı ıçer. Tıraş olur. Sapına kadar erkek. Boş zamanlarını balık avlamakla ve bahçede güllerı oudamakla geçırır. Uzun süredır gız lendiği ve kımseyle konuşmadığı içın konuşmay» unuttu. ••• *•• ••• Eskı asker. Yurtsever. Sıgara tıryakısı. Dort torunu var. Kahveyı orta şekerli ıçer. Aslan burcundan. Uğuriu sayısı yedı. Adı sanı belh değıl. Yıpranmaması Için kimlliğı seçildıkten sonra bıle açıklanmayacak. ingılızce bılır. KORUTURK'U UGURLARKEN.. aşınız belaya glrdl de mahkemelik oldunuz mu, bir avukata başvurabilirsiniz. Derdinizi büyük bir lctenlikle dınleyecek ve sizi savunmak Için gereken kolaylığı (örneğin harcamakta güçlük çektığiniz paralardan slzi kurtarma kolaylığı) gösterecektir. tşlerinizi avukatla çözümlemek gercekten slze blr ook kolaylık sağlayacaktır. Eğer çekiimez blr karınız var da, boşanmak Için bir avukat tutmuşsanız avukatınız sayesınde çekiimez zannettiğiniz karınızın tüm yaşam boyu çekilebileceğini öğreneceksiniz demektir. Derdiniz blr alacak davası ise, avukatlar daha da faydalıdır Çünkü bu şekilde de yaşam boyu borçlu kalmaktansa, yaşam boyu alacaklı kalabıleceksiniz demektir. Işınızı avukata verin rahat edin B • f . . . IMF'NİN ÖNERİSİ: «ÜCRETLER DONDURULSUN» MSP adayı Hacı. İyi Kur'an okur. Her hafta hatim indırir. Nalın gıyer. Gulyağı sürunur, Takkesi vardır Boş zamanı yoktur. Faızden nefret eder, vaıze bayılır. Uzun suredır bir mescıtte saklanıyor. Arap cayı anadili gıbi konuşur. Türkçe'yi y©nl yeni söküyor. MHP adayı Eski kurtlardan. Kaz adımıyla yurur. Yanı adımlarını kaz gıbı atar. Kopuz çalar, Kımız içer, serttır, iyi aaamdır, karıncayı bıiem ezmez! Silahsız gezmez. Üikü Ooağında gizlenıyor. Kırgızoa, Moğolca, Uyguroa, Tataroa ve Hitler Almanoasi konuşur. Soğııkluk! • Amcanızdan kalan bir mirasın peşlne düşmuş seniz, iyi bir avukat sayesınde büyük bir umuda kapılabilirsiniz. Bu umut öylesine büyük olacaktır ki, tum yaşamınızca tatlı düşler kurmanıza yetecektır. Ayrıca amcanızın miras davasını siz de çocuklarınıza ve torunlarınıza miras bırakabilir. onların da aynı şekilde umut içinde yaşamalarını sağlayabiiirsiniz. • Bu arada avukatınız hakiı olarak yıllarca surecek dava sırasında sizden üoretini .Isteyecektir. Bu paraların boşa haroanmadığtndan ve bir çok sorunun çözümü ıçin kullanıldığından emın olabüirsinız. Doğai olarak bu sorunlar sizin sorunlarınız oimayıp. avukatınızın kendi sorunlarıdır. Isteyene mazot Isteyene gübre Demirel şîrketi emrinizde 1 Sıparişlerin kamyon hesabı olarak yapılması. 2 Malın. kcyde teslim. tarlada teslim, belirtilmesi. 3 Araoı kullanılmadan Isteğin bızzat Şirketin Başı Demirel'e yapılması, 4 Otuz kamyon gübre Isteyenlere yüzde on indirım yapılacağı, 5 YÜZ tanker mazot is teyenlere bir tanker mazotun bedava verileceği. I Memleket gibi otobüs «Biz de, kendlmlze göre bu otobosun başganı sayıiınk» dedi şoför. Kumbaralı ve körüklü bir otobüsun içinde gidiyoruz. «Baksana, melmeket gibi. Bi sıkıştırdıkmı beşyüz gişl alıyo» Soyadı Şen türk'müş. «Cumhurbaşganı olacak adamsın, oğlum İsmayıl» diye takılıyormuş arkadaşları. Zile bastılar. «Duracak» yazdı. Yolculardan biıi, «İnecek vaaar!» diye bağırdı. Çok ktzdı Şentürk. «Ağnadık!» dedl, «Ne bağırıyon?» Bana döndu, «Hasta ederler Insanı buniar» dedi, «Bilatçısız otobos blzlm milletin nesine be? Herif beş lirayı Ikiye bölup yarısını atıyo gumbaraya. Bazısı kağat atıyo. Bazısı elli guruş... Gözün hep gutuda olocak. Hangi birine bakacağan? Gutuya dönsen, direksiyon garışıyo... Yolcunun çeneslnden fenalık geldl...» Avucunun İçinde tuttuğu elll llrayı göstererek adamın biri kuloğına eğlldl, «Bozuk var mı kardeş?» dedi. «Banga mıyık?» diye frene bastı Şentürk, cBozuğun yoksa ne pindln? Dikilme tepemde». Durakta, blrl kadın uç yolcu bindl. Öndekl, «Fatihten geçer ml?» dedi. Şoför, «Geçmeeez. Yanlış pinmeyiiin!» diye bağırdı. Parasını kumbaraya atan blr yolcu, «Fatihten geçmez mi?» dedl, «Tüüüh.. Niye binerken söylemedln?» Kavga başladı: Bana mı sordun? Ver parayı geriye... Yahu gardaşım senin içln gumbara mı açacağtz şimdi? Bana döndü. «Görüyon ya?» dedl. «Ootobos şoferl olmak melmekete başgan olmaktan daha zor. Deli olacağam. Sarhoşu piner, hırsızı plner... Kime lâf anlatacaksın? Hangi blrinlen gavga eüeceksin?» Umur BUGAY • Zamanımîzın avukatları bir çok yönden güvenilir bankalara benzemektedir. örneğin her ikisine de tüm paranızi yatırır ve her Ikisinin kapısına da ikinci adresinizi yazdırabilirsiniz. Aradaki tek fark, birinoi yolun sizl milyoner etmesine karşılık, ikinci yolun avukatınızı milyoner etmesidir. Yalcın PEKŞEN Önemle duyurulur Muzaffer İZGÜ YÜZ GÜNUN ÖYKÜSÜ 2. MC hükümetinin ilk Yüksek Planlama Kurulu toplantısmda, uzmanlardan «Dış kredi için IMF ile anlaşmak» gerektiğini duyan Erbakan şöyie dedi: «Ben size bu sefer devalüasyon yaptırmam. Devalüasyon Yahudııerin işıdir...» Erbakan'ın "Sonra iktidardan düşeriz,, yollu itirazlarına rağmen yüzde 25'lik devalüasyonun ilk yüzde 1O'luk bolumu gerçekleştirildi, ama IMF'den beklenen 45 milyon dolar gelmedi I Küniay:«Turizm için yabâncı sermaye şart» £ T u n z m Bakanı, "Yakın gelecekte bir tunzm paîlamssı beklemıyoruz" dedi Ciddiye almdıkî.. Geçen soyımızdo cbu yıl turizmde patlama bekieniyor» haberinl vermiştik. İkl gün sonra Sayın Küntay, cYakın gelecekte bir turizm patlaması bekiemiyoruz» diy© açıklamaüa bulundu... Sırf bizl tekzip etmek içln bu hayırlı habert yalanlamcrya n* gerek vardı? Biraz uğroşso, belkl patlardı!. SEKRETER ALINACAK ŞİRKETİMİZİN MUHASEBE SERVİSİNDE CALIŞAN SEKRETER AYSEL İÇİN İLERİ . GERİ KONUŞULDUĞUNU ÖĞRENDIK. YAPMAYIN, AYIPTIR. KIZCAĞIZ ALINACAK. DoktorunYeri SadakaUahülBir hasta geldi Ruh Hastalıklcrı kliniğine Yarı çıplak, saçsakala karışmış yırtıklar içinde Pislıkler içinde yalnayak, pantolon yok kıçında.. Ruh Hekimi sordu: «Adın ne?» «Adım HARUN.» «Neyin var senln?» cArabistanda hazınelerim, Asyada altın rradenlerim, İsveçrede mâlikânelerim, villalarım Balkan İllerinde, Rum ellerinde Viyana kapılarında, Hindıstan önlerinde Kaf Dağında petrol kuyularım... Han! HARUN KADAR ZENGİN denlr ya oyie Hanlarım. hamamlarım apartmanianm Çini Maçinde holdınglerim... Hekim bağırdı: cYanlış yunıtlıyorsun rica ederlm!» Adam saydıktan sonre zenglnllklerinl Yorulmuş gibi uzattı hekime ellerini: «Nolur yalvarıyorum sana Karnım doyurmak İçln 70 sent'cik verseneî» Bu, bir mania hastalığıdır GELELİM VOLTAİRE'İN ANLATTIĞI BAŞKA BİR DİLENCİYE Madrit sokaklarmdo yoksul, fakir Bir adam var, el açar gelene geçene, dilenir.. Birgün yolcunun biri yaklaşır bu dilenciye: cYaşamını çalışıp onurla kazanmak varken, siz Böyle herkese ei açıp dilenmekten utanmıyormusunuz? Bu sözlere kızar, sinirlenlr dilencl, bağırır: «Şunu billn ki sizden öğüt değil SADAKA istiyorum.» «Ben ne yaptığımı çok îyi biliyorum» Ne gururlu dilenciymiş meğer, horlanmaya gelemiyor. Kitlelerde de zaman zaman TOPLUMSAL DİLENCİÜK GÖRÜLMÜŞTÜ Tarihte, aşşağılık yöneticller tarafından Uluslar da dilencilik düzeylne düşürülrrüştü: Osmanlıların sonunu Cenap Şehabeddin bakın nasıl anımsar?: «Bir zaman haşmeti hep meydanı orten bu çınar Şımdi mâzideki dâratını hasretle anar. Son ve çıplak dalı âîâka el açmış gibidir Yeryüzünden ve semadan ikl yaprak dilenir.» Mehmed Akif'se açıkça haykırıyordu: «Dilenci mevkii, milletlerin içinde yerin! ^ Ne zevki var, bana anlat bu ömrü derbed»in? Şımale doğru gidersin: Soğuk bir Istikbat Cenuba niyyet edersin: Açık bir istiskal «Aman GREY! bize senden olur. olursa medet Kuzum PUANKARE! Bittık, inayet et kererret..» Dedikçe, sen dediler karşıdan «İNAYET OLA!» DİLENDİKCE SİYASET DÖNER Mİ HEY BUDALA.. Vazgeçin yordım dılemekten Yardımı tanımak varsaymaktır ZOR'u Yardımı elde etmek bağlanmaktır ZOR'a Zor egemen oldukça geri çevrilemez yardım Zor yok olmalı ki yardım da yok olsun. Yardım dilerrektense, zoru kaldırın ortadan ZOR ve YARDIM bir bütündür Bu bütünü değiştirmeye bakın. DR. İHSAN ÜNLOER lerinin Merkez Bankası yönünü yürütmektedirler. Ama, Maliye'de bu ekibe ayak uyduracak bir takım yoktur. Hem Sadıklar, hem Canevi bu işleraen ne kadar iyi anlasalar, Maliye Bakanlığı ekibi o kadar beçeriksiz bir kadronun elindedir. Beceriksizliğin yanısıra, ilgisızlik de insanın düşünebileceği boyutlann dışmdadır. Örneğin, 1977 yılında Maliye Bakanı Cihat Bilgehan'm Amerika gezisi sırasında IMF ile Türkiye arasında yeni bir niyet mektubu üzerinde anlaşmaya vanlmış, bunun metni hazırlanmak üzere Washington'da. maÜ danışman Asaf Güven'in evinde, masaya oturulmuştur. Hazine Geneî Sekreteri Sadullah Aygün, IMF'deki Turkiye'nin bir anlamda teknik direktörü Tunç Bilget, Kambiyo Genel Müdürü Yavuz Canevi, Türkiye'yi İMF Yönetim Kurulu'nda temsil eden Jacques De Groote ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Sabahattin Alpat mektubun hazırhğı için toplantı yapmaktadırlar. Niyet mek tubu hazırlamak gibi, son dereoe önem li bir toplantıda herkes büyük bir şaşkınlık içinde Maliye Bakanlığı Müsteşarı Sabahattin Alpat'ın uykuya daldığını gözlemiştir. ma şansı güç görünmektedir.» Bu raporla birlikte, Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerine ilk kez «Kıbns Olayı ve Çözümü» de kanşmıştır. ilk kez, uluslararası kuruluşlar Kıbrıs'ta bir çözüm ile yeni kredi arasmda kurduklan bağlantıyı ve Türkiye'nin dünyadaki «yerini», açıkseçik ortaya koymuşlardır. Bu bağlantı yıllar yıh Türkiye'yi peşinde sürükleyeoek ve her zaman, her yerde, her düzeydeki görüşmede, konu gündeme getirileoektir. Bir önemli rapor başmda DÇM nedeniyle borçlar birikmeye başlaymoa, IMF konuyu jraştırmaya başlamıştır. Aynı zamanda City Bank da DÇM'lerin ana para ve faizlerinin ödenmesi için bir plan önermiş, ancak Maliye Bakanlığı geri çevirmiştir, 77 şubatmda, iş, ekonominin tıkanma noktasına geldiğinde, Sadıklar ile 1977 ış ekonomik ilişkilerle Kıbns Olayı arasındaki bağlantımn en çarpıoı örneklerinden biri kuşkusuz CHP ağırlıklı hükümetin Dışişleri Bakanı Gündüz Ökçün'ün başına gelendir. 1978 sonbahannda Dışişleri Bakanı Gündüz Ökçün Ottawa'da Kanada Dışişleri Bakanı ile görüşürken, bu kendini bilmez Kanadalı «Kıbns'ta adım atmadan, dünyadan tek kuruş kredi alamazsımz» demiştir Ökçün bu sözler karşısında salonu terkederek toplantıyı yarıda kesiyor ve Büyükelçilikten, konuşmayı şifreli bir metinle hemen Ankara'ya Başbakan Eoevit'e iletiyordu. Ertesi gün ise, Ecevit Batı'nın bu tavnna karşı ünlü konuşmaîjinı yapacak ve «Biz duvann ötesine geçmek ıstemiyoruz. Ama, duvann ötesine geçmek için bizi zorluyorlar Türkıje herşeye rağmen sorumlu davranmasını bileoektir» diyeçektir. Eçevit'in konuşması bir anda çeşitli dillere çevriliyor ve dünyada telaş ayandırıyordu. Başbakan Batı'yı açıktan tehdit ediyor ve bir zamanlar İnönü'nün söylediği gibi «ku Ökçün ve Kanada D (Arkası 9. Sayfada)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear