22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKİ CUMHURtYET 16 MAKT 1980 rfR yıla yaSın bir suredlr iyl fcötü lem oynattığımız köşeye kısa bir dinlenceden sonra işte yine döndük. Yüzyıllardan beri Türk halkmca kullanümakta olup birçok deyim ve atasözüne de geçmiş ve tam anlamıyla Türkçemizin maiı olmuş bulunn «köşe» sözcüğünün Farsça «güşe» den geldiğinl bilmem biliyor muydunuz? Duvar ve ayna sözcükleri de öyle. Geçen güh azınlık hükümetinin sayın başı Demirel, televizyon ekranındaki laf kalabahgı arasmda yüz günlük icraatı için. «Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmiz» dizesini de söyleyiverdi. Yahut bana öyle geldi İşte buradaki «âyîne». artık Türkçeleşmiş olan «ayna»nın Farsça anasıdır. Bu dizenin devamını anımsatarak beyti tamamlayalzm: •Şahsın görunür rütbei aklı eserinde» (*) ' Baştakl dizeyi kendlsi kullandığma göre, biz de ikinci dizeden yararlanarak şu yargıya varabiliriz: 1965 yılında tek başma iktidara gelen, o zamandan berl geçen onbeş yılın 10'unda Başbakanhk görevinde bulunan Demirel'in «lafma bakmadan», •rütbei aklını» onun eserinde, yani Türkiye'yi getirip sapladığı bugünkü siyasal ve ekono mik batakta görebiliriz: Bir «vuran vurana, kıran kırana, kapan kapana» döneml açılnuştır Türkiye'nin tarihinde. Böylesine liberal bir ortamda Devlet nerede?» diye sormaz mısıruz? ••• Yazıya başlık yaptığım «Köşem» sözcügü, kimi alanlarda çok «moda» bir sozcük olmuş meğerse. Anadolu'da yaptığım gezilerde kırda, belde, kıyıda, bucakta kimisi çok şirin olan küçük büfe, balıkçı veya meyhanenin kapısında «KÖŞEM» yazısmı gördüm. Daha büyük bazıları ise «Köşem Restoran» adını taşıyordu. Kem gözlerden uzak bir köşecikte karın doyurmak ısteyenler için çekici adlar bunlar. Hele kimileri genç çiftlerin başbaşa birkaç kadeh atmalarına tam elverişli yerler. Ama günümüzde böylelerini rahat bırakmazlar kiL Galiba eski zamanda da böyleymiş. O Uönemin ozanlanndan Haval buna çok öfkelenmiş, bakınız nasıl yakınıyor: Yâr ile koymaz beni ağyâr tenha işrete Ey Havai onlara gâyet kötek çekmek gerek. Havaî şimdi sağ olsaydı, yalnız sevgilisiyîe kendisini başbaşa bırakmayanlara değil, kim bilir daha kımlere «kötek çekmek» isterdi. Özellikle Demirel ailesinin döndiığü bolluk köşesini görup kendileri de köşe dönmek için gidişe ses çıkarmayanlara, dahası, bu gidişi öven kalemlere, eennetten çık K olaylar ve görüşler KÖŞEM Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU ma kötekten ne kadar çok p^y ayınrdı!.. •*• Sözde biraz dinleneyim dedim, ama bir türlü olmadı. Bir bahğı aynı kavanozun içinde suyunu hiç değiştirmeden nereye götürürseniz götürün, balık dinlenmez ve zamanla havasızlıktan hastalanır. Biz de ona döndük. Ülkenin her yanında toplumsal atmosfer aynı ölçüde ağır. Dinlenmeyi önlüyor bu. Çünkü dinlenme dediğimiz şey, toplumsal atmosferin değişmesiyle ve iyimserlik havasının ortaya yayılmasıyla olur. Bir an için kendinizi düş dünyasma bırakarak, güzel bir dağlık bölgeniiı dik yamaçh vadisinde korkunç köpükleriyle iki kıyıyı yalaya yalaya çok sert akan bir derenin yanmda giderken birden suya düşüp aşağıya doğru sürüklendiğinizi düşününüz. Yöredeki yeşil yamaçları, kıyıdaki güzel çiçekleri görebilir mi gözleriniz? Görse de bunlardan zevk alabilir misiniz? Ancak suya eğilmiş bir çalı, güçlü bir dal arama çabasına düşersiniz tutunmak için. . İşte şimdi yurdumuzun her yanmda Türk halkmm büyük bir bölümü böyle bir akıntı içinde sürükleniyor ve tutunacak bir çalı parçası arıyor, şaşkın şaşkın. Akıntının yanındaki kayaların üzerinde güven içinde oturan, küçük bir azınlık da aşağıda sürüklenen halkın çırpmışım seyrediyor, bir takım «Kurtaracağız, yapacağız, edeceğiz» gibi sözler söyleyerek. Böyle bir ortamda dinlenme mi olur? ••• Aslmda pazar günleri bütün yurttaşların dinlence günüdür. Gazetedeki köşesinde haftada bir kez yazı yazanlar, yurttaşın bu dinlence gereksinmesine saygı gösterip ona rahat birkaç dakika geçirtecek anı, gülmece, yazın ve sanat karışımı söyleşiler kaleme almahdır. Uç yıl kadar önce çıkan «Gönlümce Yazmak» başlıklı bir söyleşide, bu yolu bir türlü tutturamamaktan yakınmış^ tım. Yine de yakınıyorum. Geriye doğru baktıkça sorunlann hiç değlşmeden ve daha da kötüleşerek hep aynı kaldığı görülüybr. Bu kısır döngüden bir türlü kurtulamıyor, tekrar tekrar aynı sorunlan işlemekten sıkıhyoruz. Şu satırlara bakınız: «Ulusal artık (milli bakiye) sistemine rağmen seçimi tek başma kazanıp iktidara gelenlerin hemen iktisadi konular üzerine eğilmesi; kendisinin inanmış olduğu kapitalist iktisat sistemi içinde mümkün olan her şeyi planda ve ulusal bir yolda yapmaya azimli olduğuna herkesi inandırmak için mekanizmayı hazırlayıp çalışma tezgahlarını kurması ve böylece halkın büyük çoğunluğunun bugün içinde bulunduğu yoksulluk ve huzursuzluğu giderme yolunda olduklarını gösterecek deliller ortaya koyması gerekirdi. îş böyle olmadı. Seçim sisteminde dört gün sonraki iktidan garantileyecek değişiklikler için çalışıldı... Vatan bütünlüğünün tehlikede olduğu ve halen bazı egemenlik haklanmızın sınırlanmış bulunduğu bir zamanda bütün bunları bir yana bırakıp, işi yine senben kavgasına dökmek, bu vatanın felâketini hazırlamak demektir.» Bunlan Demirel'in ilk iktidar yılında 22 aralık 1965'te yine bu köşede yazmışız. Okurlarımm hoşgörüsüne dayanarak şu satırlan da aktarayım: «Şimdi temel hak ve hurriyetleri koruma bahanesi ile hazırlanan tasarı yüzünden halkın gözü önünde yine aynı kısır çekişmeler başlayacak. Meclis iş göremiyor. biz demokrasi yapamayız» gibi fısıltılar yine alıp yürüyecek ve kendilerinde her kötülüğü bir anda düzeltecek kabiliyet görenleri harekete geçirmek için teşvikler başlayacak. Hülâsa karanlık bir devrin eşiğine adım atılacak. Bu gidiş, gidiş değildir efendim. Devlet idaresi, devletin varhğını böyle kısır çekişmelerle tehlikeye koymak demeh değildir efendim... Temel hak ve hurriyetleri koruma kanun tasansmdan maksat siyasi tenkidi değil. iktisadi tenkidi sustur gerçek demokrasiyi kurmak ve memleketi yükseltmek imkâm yoktur. Bir takım kişiler demokratik sosyalizmi hatta «ortanın solu» şeklinde ifadelendirilmek istenen sosyal demokrasiyi bile bu memlekete çok görmektedirler... Çıkarlanm tehlikede görenler ve vatan sevgisinden yoksun olan kişiler sosyal adalet uğrunda çalışanlara her iftirayı atacaktır. Medeni cesaret sanibi insan böyle iftiralardan korkmaz. Aydınlan, «Aman bana birşey bulaşmasın, aman ben karışmayayım, aman sonra ne derler» gibi düşüncelerle nemelazımcıhğa sapan milletler, bağımsız b,ir toplum olarak yaşama hahkından mahrum kalırlar... Fikirsiz hayat, nebati hayattan daha kötüdur, yaşanmaya değmez.» Bu satu*lar da tam 13 yıl önce 5 mart 1967'de yazılmış. Bundan bir ay sonra da 26 nisan 1967'de şöyle yazmışız: «Politika esnaflığı, politika madrabazhğı, bugün memleketimizde adeta devamlı bir meslek haline gelmiştir... Bugün artık namuslu Türk aydını, emperyalizmın çıkarlarına hizmet edenlerin ardından gitmemeli; halkı uyarmaya uğraşanlara, sosyal adalet isteyenlere. beş parmaklarında beş kara, her türlü iftirayı savunmaktan çekinmeyen vicdanları körleşmiş çıkarcı politika esnahna inanmamalıdır.» Yukarıya aktardığım yazılar, ne yazık ki, günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Bir kısır döngünün çizgisinde dolanıp durduğumuzu göstermiyor mu bunlar?.. *•* Türkiye, uğursuz bir köşenin başma getirilmiştir. Bunun arkası bağımlılık, Atatürk Türkiyesi için onursuzluk, Türk halkı için köleliktir. Bu köşenin karşısmda parti hesaplan, koltuk tutkuları partiler içindeki senben çekişmeleri durmahdır, durduruimalıdır. Türkiye bu köşeyi dönmeyecekttr ve biz şu mütevazi köşemizde namuslu Türk halkından ve namuslu aydınlardan güç alarak, bu dönüşü önlemek için, onlarla btrlikte sonuna dek savaşacağız. (*) Dinlenceye çıkmadan önceki son yazımda Neyzen Tevfik'in bir dörtlüğünü anmıştım. Ondaki «Bu mu insan diye halkeylediğin eşşek sürüsü» dizesinde aruz kalıbının bozulduğunu, bunun: «Bu mu insan diye halkettiğin eşşek sürüsü» biçiminde olması gerektiğini bana sevgili ve bilge dostum Omer Asım Aksoy ve Sayın Rıfat llgaz mektupla bildirdiler. Kalıp bozukluğu dikhatimden kaçmış. Kendilerine yürekten teşekkür ederim. H. V. V. maktır. H&IbuM bu tenkide ahşma3ıTcça BilimDünyası Vehbi BELGİL Çan Çalan Ay A Dün Dündür, Bugün Başka Bir Gündür ! OKTAY AKBAL EVET HAYIR 1930 16 Mart f». Şubat 1920 günlü «Vakit» Gazeteslnden: «Sadrı ^ esbak Damat Ferit Paşa'nın evvelki günkü Ayan içtımainda gösterdiği bir tenekuz misali tarihe geçecek mahiyettedır. Ayan müzakerâtı arasmda tamamıyle göze çarpmayan bu rıadıseyi buraya kaydedelım: Arızaı cevabiye (Padışahın Parlamentoyu açış konuşmasrna Medis'tîe verilen ydnit')(nın harbe ait kısmı müza kere edilirken Ferit Paşa cHayır efendiler, biz harbe (Bi« rincf Dünya Savbçı) öyle zorta sürüklertmedik. İsteyerek harb ettîk. Maksadımız Alrridnya'ya yardım etrhektl» demiş. Bazı zevat «Nasıl olur Paşa? Biz harbe Fransa ve İngiltere aleyhine girmediğımizi, bir zümrei kalile tara* fından sabırsızca sürüklendiğimizi sadaretiniz zamanında kcç defo tekrar etm.iş idiniz» diye itiraz etmiştir. Paşa yine israr etmiş: «Hayır, asla böyle bir şey söylemedim. Biz harbe Almanya için girdik».. «Aman Paşam, gazeteler kac defa yazdılar. S/zin başlıca tarzı müdafâanız milletin harpten mesul olmadığı merkezinde değil midir?», «Hayır, yalan. gazeteciler yalancıdır. ben öyle bir şey söylemedım.» Bu sırada Çürüksulu Mahmut Paşa, Fsrit Paşa'nın Paris'te (1919'daki Barış Konferansında) verdiği (CI6manceau'nun cok ağır yanıtıyla karşılananj muhtırayı çıkurır, reise uzatır. Bu muhtırada «bu millet bir avuç şir zimei kalile (bir avuc adam) tarafından harbe sürüklenmiş, mfllet hic bir zaman Düveli Ittilafiye'ye düşman olmamıştır» denmektedir. Muhtıra Reis tarafından okundu. «Nosıl paşa bunu inkâr eder misiniz?» Bu sual üzerine Ferit Paşa ... (o zaman yürürlükte olan sansürce cıkarılmış bir kac sözcük) şu cevabı vermıştir: «Efendim. o zaman sadrazam idim.» I 16 MART ŞEHITLERİNE FATİHA Maliye Vekili ile dünkü mülakat ANKARA İS (Telefonls) Ecnebi Dayinler Vekllleri bugün saat 5'te Maliye Vekilinl ziyaretle bir saat k&dar görüş ttiler. Tahkikatıma göre bu mülakat daha ziyade tali tne seleler üzerinde cereyan etmiş tir. Dayinler Vekillerinjn erkan üzerindeki tetkikleri henüz ikm&l olunmadı. Bu tetkikatm bugün yann ikmali ile ecnebi Dayinler Vekillerinin tek rar Maliye Vekiline mülaki ol malin takarrür etmiştir. Tan gazetesinin verdiği ha berlere Röre harici borçlar hak kında DUyunu umumiye Dayin ler vekilleri ile Ankara da vuku bulan temaslar umumiyet ie iyi intibalar tevlit etmiştir Maliye ye Ikti>=at muh&biri Başvekil İsmet Pasa Hazretleri nin su beyanatuıı vermektedir: «Türkiye bu hususta teşriki mesaiye hazırdır. Başvekil elvevm hamillerinin menafiini muhafaza etmek suretile Tür kiye ye yardım edilecek bir sureti tasviye bulunacağı kanaa tindedir. Yeni bir seyyare keşfedildi LONDRA 15 (a.a.) Amerikada Flags taff Rfasatanesi he yetşinaslannın biri manzumei şemsten milyarlarca uzakta büyük bir seyyare keşfeylemiştir. Beş banka daha konsorsiyoma dahil oldu Konsorsiyomla alakadar banka direktörleri dün iş bankasında Nurullah Esat Beyin rl yasetinde fevkalade bir içtima aktetmişlerdir. İçtimaa bid&yeten kon sorsiyoma iştirak etmek karannda olduklan hal de merkezlerinden istizan zaruretinde olduklannı söyleyen Düyçe Oryant Bank, Düyçe Bank, Amerikan Ekspres, Banka Dl Roma ve Hollanda Bankası direktörleri de iştirak etmişler ve merkezlerl ne konsorsiyoma iştirak etmişler ve merkez lerine konsorsiyoma iştirak hakkındaki kat'i kararlarını bildirmişler dir. Bu suretle evvelce konsorsiyomu teşkll eden İş, Ziraat, Selanik, Bankt. Kommerçiyala, Rus Kombank ve Pran sız Bankası ile bu tesekküle cem'an 11 ban ka dahil bulunmaktadır. İçtimada bynca son de fa intihap edilmiş olan icrai kongreye Doyçe Banlî müdürü M. Kol denbarg de ilaveten in tihap edilmiştir. Bundan başka Amerikan Ekspres bankası müdü rü M. Berjeron ve Bank di Rome müdürü M. Parodi, Hollanda Bankası müdürü M. Gasten, Döyçe Oryant Bank müdürlerinden M Hayim, icrai komitenin intihap edilmişlerdir. Nurullah Esat Beyin Maliye Vekaletinin tasdikini alarak Ankara' dan Ketirdiği konsorsiyom mukavelanamesi hazır bulunan banka di rektörleri tarafından par&fe edilmiştir. Pazartesi günü saat 16*da aktedilecek diğer bir içtimada bu mu kavele teati edilecektir Mütekiben konsorsiyomun dahili nizam namesini tanzim üzere banka müdürlerinden mürekkep bir komisyon da intihap edilmiş, nizamnamenin hal ta sonuna kadar ikma li takarrür etmiştir. Bu suretle konsorsiyom önümüzdeki cumartesi gününden itiba ren fiilden faaliyete geçmis bulunacaktır. ; I Bu. okuduğumuz eski gazete yazısmı sayın Ooo Dr. Ne|at Kaymoz gönderdi. Değerlı tarihci bu günlerde Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir yapıt üstünde calışıyor; o günlerin gazete koleksiyonlarını tararken yukardakl yazıyı görüp bana yollamış diyor ki «İlginc ve düşündürücü yazılara rastlıyorum. Öyleleri var ki düşündürücü olma yanmda çağrıştırıcı nitelık de taşıyorlar.» Sayın Kaymaz mektubunda Damat Ferit'in Sadrazamlık ve muhalefet dönemierine ait bilgiler de eklemiş. 2 Ekim 1919 da görevınden ayrılmak zorunda kalan Ferit Paşa'nın yerinl Mustafa Kemal'e yakın bir hükümet. A!i Rıza Paşa hükümeti almıştır. Muştafa Kemal'in bağımsızlık savaşı girışiminde sürekli başarılara doğru gitmesi karşısmda Ferit Paşa elindeki bütün olanaklarla bu ulusal başkaldırtyı engellemek, önlemek, baltalamak istemiş, ama başaramamıştır. Bu kez, Âyan üyesi olarak iktidcrdakl AU Rıza Paşa hükümetıne en çirkin bicimde saldırmaktadır. Dostum Kaymaz mektubunda o dönemln sonradan kapatılan ve milîetvekillerınin coğu tutuklanarak Malta'ya sürülen Mebusan Meclisinin yurtseverliğini belirtiyor, diyor ki «AN Rıza Paşa kabinesinin işbaşına gelmesiyle birlikte, Anadolu, İstanbui'u da kendi etki alanı içine almaya başlamıştı. Yapılan seçimler sonunda yüzde doksanı Müdafaayı Hukukculardan ve yandaşlarından oluşan bir Millet Meclisi oluşmuştu. Sivas'tan Ankara'ya gelen Mustafa Kemal'ce önerilen atılgan davranışları göze alama masına ve onun değerlendirmesiyle «zayıf» ve «dağılmaya mahkum» bulunmasına karşın, bu Meclis, yine de cok önemli bir iş yapmış, Misakı Milli adıyla anılan özgürlük büdirisı nitelığındeki barış programını benimseyıp açıklamışu. Bunun icin de İngilizlerın sabrını taşırmaya ve icerdeki İngilîzcilerin şimşeklerini cekmeye başlamıştı. Belli kl özgürlük bildirisi olarak düşünülen Ulusal Ant onu benimseyen Meclisin idam fermanı olacaktır.» Kin ve öc alma duyguları içinde cırpınan eski sadrazam, İngilizlerin gözde adamı Damat Ferit, bu ulusal şahlanış ve birliğe doğru yöneliş karşısmda. bir yandan işbirlikci ve entrikacı bir politika sürdürüyor, öte yandan Meclis'te «çîrkef» bir muhalefet örneğini veriyordu. İktidardayken başka türlü, muhalefetteyken daha başka türlü konuşan Damat Ferit, bu «crkin» politikacı örne'ğinin ne iikidir, ne sonuncusuL Böyleleri eninde sonunda yurt ve ulus haim durumuna düşmekten kurtuiamazlar. iktidarın başı iken «bizi savaşa bir avuc insan zorla soktu» diyen kişi. muhalefette olunca «b z savaşa kendi isteğimizle. Almanlara yardım etmek İcin girdik» diyerek, «dün dündür. bugün bugündür» anlayışının unutulmaz bir örneğini vermiş o günlerde... Böyle içtenliksiz. yalana. özel hesaplara, cıkarlara, bağlı yabancı amac ve ülkülerin yararını sağlamaya calışan siyasa adamları her zaman gercek yurtseverlere karşı olmuşlar. onların ezilmesini. yıkılmasını özlemişler, bu yolda ellerinden gelen her kötülüğü yapmışlardır. Yaşadığımız dönemlerde ve bugün blle, İktidardayken başka türlü, muhalefeHeyken cok daha başka türlu konuşma örneklerf verenler az değildir! Okurlarımız bunlon tanırlar. Böylelerinj bekleyen sonucun cok acı olocağını da bllirler... LONDRA 14 (a.a.) New York'tan Daily Mail bildiriyor: Rusya* daki petrol kuyulanmn ıslahı için ve diğer ba n hususat hakkında Standart Oil Amerikan kumpanyası ile Naftala Rus smdıkası arasmda bir muktvele aktedildigini Deutsch Shell kumpanyası 1928'de Standart ile flatların muhafazası için aktettigi itilafı feshetmiştir. İki tröst arasmda açılmak üzere bulunan haro petrol fiatuu hayli düşürecektir. Standart Oil ve Neffsendi İstanbulun kara mütare ke senelerindeki matem günlerinden biri.. 16 mart gecesi gün ağar ken İngilizler rüyala nnua köylerini ve nişanlılarını görerek uyu yan mazlum Türk ne ferlerini k&hbece süngülemişlerdi. Böyle dö külen kanlar, onu döken bir ordunun alnında kızıl bir vahşet dam gası halinde ebediyen tarihe geçecektir. Harap bir evin karanlık ambarl&rında kendilerine saldıracak zalim ve kudus savlet ten bihaber rahat rahat uyuyan masumlann Öl düruldüğü 16 mart gü nü, Istanbul için daima bir matem günü olacaktır. Fakat o kara ve kanlı geceden nur lu ve parlak bir gün doğdu. Çünkü 16 mar tın kanlı sabahı Türk' ün ve Türk'lüğün kurtuluşuna başlangıç oldu. O gün şehit edilen mazlum kardeşlerimizin mübarek vücut lerine saplanan hain süngüler, herkesin gözünü açtı. O süngüler, o şehit kanlarının ara sında gözlerimize, gailet nerdesile örtülü göz lerimize saplandı. Artık ölümden, esaretten kur tulmak için ne padişah lann tacı, ne Halifelerin postu, ne Sadrazam lann siyaseti, ne de diplomatların kiyaseti, ne Hürriyet ve İtilafcılann mezelleti, ne İngiliz muhiplerinin ihaneti, hiç, hiç bir şeyin kafi gelmiyeceği anla şılmıştı.. Ölümden kur tulmak için yaşamıyak&biliyetimiz olduğunu göstermek, süngümüz, yoksa yumruÇumuz, yumrugumuz tutmuyorsa dişlerimizle boğuşarak hakkı hayatımızı kurtarmak lazımdı. Bu hakikati göremiyenlerimize kanlı 16 mart faciası ile başlıyan işgal hailesi gösterdi. Gerçi 16 mart sa bahı pek acı uyandık, fakat artık bir daha uyuyamadık. Her sene söylediğimiz bir sözü tekraT ediyoruz: Türk, bir daha 16 mart felaketine uğrama tnak istersen 16 mart faciasım unutmal Bugün 16 marttır, ya inen Apollo araçlarının orada bıraktıkları araclar içinde en önemlisi kuşkusuz deprem ölcme aracları idi Bunlar neden götürülmüştü?... Ayda da Dünyadakl gibi depremler olup olmadığtnı ölcmek icin tabii. Ay depremleri ayın ic kısımlarınm yapısı hakkında bir cok bilgiler verebilirdi. Nitekfm de öyle oldu. Deprem, yerin kendi kendine sallanmasıdır. Bu anlamda bir deprem Ayda cok azdır. Olsa da cok gücsüzdür.. Uydumuzun sallantılarıyla ilgili olayları iyice inceleyebilmek icin bunları başlıca dört başlık altında toplaya biliriz: Ayın kendi sallanması. yercekimi sallantıları. in san eliyle depremler ve göktaşı depremierk 1) Ayın kendi bünyesindeki oluşmalardan ilerl gelen sarsıntılar, yukarda da belirttiğimiz gibi, yok denecek kadar azdır.. Cünkü, uydumuzun, dışı gibi ici de hemen hemen ölüdür.. 2) Yer cekimi depremleri, uydumuzda her 14 günde bir görülen düzenli depremlerdir Fakat bunlar ay ici oluşumların sonucu değil, dünyamızın yercekiminin yol actığı depremlerdir.. Uydumuzun Dünyamıza en cok yak laştığıandan beş gün önce ve bizden en cok uzaklaştığı andan üc gün sonra olmak üzere kaydedilen dizi depremler Dünyamızın ay üzerindeki yercekiminden ilerl gelmektedir.. Ay nasıl denizlerimizde gelgit (med ve cezır) olayları meydana getiriyorsa Dünyamız da öyle bir toprak cekimi ile ayı sarsmaktadır.. Bu düzenli depremler uydumuzun yüzünden 800 kilometre derinlere doğru etkisini göstermektedır.. Ancak, ay depremleri yer depremlerine göre son derecede zayıftır Bunu sayılarla daha iyi acıklayabiliriz.. Yer depremleri (Dünya depremleri), her yıl, 5 milyon kilo (5 megaton) dinamitin gücüne eşit gücte satsıntılar mey dana getırmektedir.. Buna karşıhk, bir yıldâ'3000'i bulan ay depremlerinin cıkardığı güc ancak 50 gram dinamitin gücüne eşıttir. Beş siilyon kilo dinamit nerde, 50 gram dinamit nerde... Bu 3.000 dolayındaki ay depremleri Dün ya cekimi depremleri ile göktaşı depremlerinin bir sonucudur.. 3) İnsan eliyle depremlere deprem demek doğru değilse de sonucta bunlar da öbür depremlere benzediklerl icin bunlardan ayrıca söz etmek yerinde olur.. Bu tür depremler, uydumuzun tepkilerini aniamak amactyla özel olarak yaratılan sallantılardır.. İlk astronotlar ayda büyüklü, kücüklü dinamit parca ları bırakmışlardır.. Bunlar yerden (Dünyadan) ateşlenerek etkileri ölcülmüştür» Bu dinamitler ceşitli ağırlıklarda idi. Böyle olmalarının nedeni. ne miktar dinamitin na sıl bir titreme meydana getireceğıni anlamaktı. Titremeler, elektronik araclarla derhal iletilmiştir.. Bunun dışında, uzay gemilerinin işi biten kısımlarınm ay yüzüne yüksekten atılması ile yaratılan depremler de bir cok bilgi vermiştir.. •' Apollo12 astronotları, uydumuz Ozerindeki calışmalarını bitirdikten sonra ay kabinine gecerek aracı ateşlemişler ve ay cevresinde yörüngede bekleyen komuta kabini ile kenetlenmişlerdir. Ay kabininin ateşlenen füze kısmı o andan itibaren görevini tamamladığı icin aya doğru geri fırlatılmıştır.. Uydumuzun yüzüne düşen füze tam 55 dakika süren bir ay depremine yol acmıştır.. Bu 55 dakika içinde, ay, cekiçle vurulan büyük bir can gibi uzun uzun çalmıştır.# Apollo14 aracını ay yakınına getirdikten sonra işi biten Satürn'ün ücüncü bölümü yine ay yüzüne fırlatılmıştır. Füze, 11 tonluk bir dinamit kütlesinin patlamasıyla ortaya cıkacak enerjiye eşit bir enerji ile Ay yüzüne düşmüştür.. Bu düşüş sonucu ay 3 saat sürekli olarofc can gibi çalmıştır.. Düşüşün yarattığı deprem in 40 kilometre derinliklere kadar işlediği hesaplanmıştır.. Yer istasyonunda ayı dinleyen deprem uzmani: > tUydumuz bir gong gibi 3 saat ses cıkardı.» demiştir» . . . . (> # Apollo 14 uzay aracının Ay'dan dönüşünü sağtayan yakıt kısmı da, işj bittiği icin, Ay yüzüne fırlatılmıştır. Bu da 725 kiloluk bir dinamit kütlesinin gücü ile uydumuza carpmış ve 90 dakika süren bir depreme yol ocmıştır. Ay, tabii bu sefer de gong gibi çalmıştır. # Son olarak da, Apollo 15 aracını götüren Satürn füzesinin işi biten ücüncü kısmı ile Ay'dan dönüşü sağlayan kısımları da uydumuza fırlatılmıştır. Bunların yol actığı depremler Apollo • 12 ve Apollo 14 astronotlarının uydumuzda bıraktıkları deprem araçlarıyla iyice. incelenmiştir. DEPREMLERÎN VERDİKLERİ İPUÇLARI B u yapay depremlerin incelenmesi, Ay'ın İc kısımlarınm hemen her tarafta aynı yapılışta olduğunu ve uydumuzun icinin soğuk olduğunu ortaya koymuştur. Öyle olmasaydı Ay'ın can gibi tek ses cıkarması söz konusu olamazdı. 4) Göktaşı depremleri, uydumuza zaman zaman düşen göktaşlarının (meteoritlerin) yol actığı depremlerdir. Deprem araçları, Ay yüzüne düşen büyüklü kücüklü göktaşlarının neden olduğu depremleri de dünyaya haber vermektedir. Burada en ilginc şey, göktaşlarının daha cok Ay'ın dünyadan görünmeyen yüzüne düşmelerldir. Buna karşılık, göktaşı cukurlarının (kraterlerinin) en büyükleri, uydumuzun bize dönük yüzünde bulunmaktadır. Bu neden böyledir? Henüz bilinmemektedir. DÜNYA İLE KARŞILAŞTIRMA D Sen benim otomobiliml çalmışsın!... Telas etme, u a birader aral.. Hindistan'da LONDRA 14 (a.a.) Lahor'dan Daily Mail'e bildiriyor: Zabıta İngi liz hakimiyetini devirmek için teşekkül etmiş olan yeni bir cemiyetin rüesasmdan U'lni y&kalamıştır. Gandi'nin mücadelesi LONDRA 15 (a.a.) Bombay'dan Daily Mail'e bildirildlglne göre Gandi'nin geçmekte olduğu köylerdeki Hlnt'li tnuhtarlar ile yerli hükümet memurlan idare makinesinl felce uğratmak İÇİD birer birer terkl vazife etmektedirler. Borsa İktisat Programı unyamızda da durmadan depremler olmaktadır. Fakat bunlar, küremizin cmgırak gibi ses cıkarmasıno neden olmamaktadır. Çünkü, yer tabakaları ceşitli yoğunlukta maddelerden oluşmuştur. Çok yoğun bir maddenin en kücük ayrıntısına kadar aldığı titreşimler az yoğun bir maddeye gecince gücünün büyük kısmını yitirmektedir. Bundan başka, dünyamızın merkezinin ağda kıvamındaki sicak, erimiş kısmı da deprem titreşimlerini büyük ölcüde aşındırmaktadır. İşte dünyadaki deprem sallanma ve sarsıntılarının blrkac dakikadan fazla sürmemesi bundandır. Yani, yer kayalarının ceşitli maden ve kayalardan oluşu ile merkezdeki mağma tabakasındandır. Bunu bir benzetme ile daha iyi anlcyabiliriz: Büyük bir can düşünün. Bunu sekiz parcaya bölüp bir parçasını tunçtan, bir parcasını tahtadan, bir parcasını plastikten, bir parcasını betondarç yapsak, canın içini kaynak katranla doldursak, sonra da bu cana bir tokmakla vursak can tek parca tunctan bir can gibi uzun uzun cmlar mı? Çınlamaz tabii. Çünkü tunc parcanın yüksek titreşimlerini tahta, plastik, beton paroalar durdurur. Titreşim olmayınca da ses olmaz. İşte Ay'ın icinin düzenli bir maden ve kaya yapısına sahip olduğu yargısı bu olaydan cıkarılmaktadır. hareketleri tnglllı Ilran dün Borsada *f030.fi kuruşta acılmış ve 1032 kunfşa kadar muamele gördükten sonra 1027.75'te ka panmıştır. İsviçre frangı 2.43.5 *te açıl mi8 ve 2.44^5'te kapamıştır. Altın 933 kurustur. ANKARA 15 (Telefonla) Bugün İktisat Veidlinin riyasetinde müdürü umumilerden mürekkep bir komisyon içtima ederek iktisat programını tetkike başlamıştır. Komisyon üç, dört içtima daha aktedecektir. İktisat proğramınm carşamba günü Heyeti Vekilede müzakere edilmesi mub temeldir. DUYURU Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından 1 Tıp Doktorlarından sınavsız, 2 Diş Tabibi, Eczacı, Kimyager, Hukuk, Siyasal Bilgiler, iktisat Fakülteleri ile İktisadi ve Ticari İlimier Akademilerinden veya öğretim itibariyle bunlara denkliği merciince tespit edilen Yurt İci ve Yurt Dışındaki Fakülte veya Yüksek Okullardan birini bitirmiş ve Yüksek Tahsilden sonra Devlet ve diğer Kamu tüzel kişiliklerinde beş yıl Memuriyet yapmış olanlardan sınavla yeteri kadar Müfettlş alınacaktır. 3 Sınavsız olarak Müfettiş olabilmek veya sınava girebilmek İcin aranan şartlar ile, başvurma ve sınav şekliyle konuları il Sağlık Sosyal Yardım Müdürlüklerinden öğrenilebilir. 4 Son başvurma tarihj 31.3.1980 yazıli sınav tflrihl 7.4.1980'dir. İlgiliiere duyurulur. # Sahibl: Camharlyet Mstbaacılık ve Cazetecflik T.A.Ş. adına: NADİR NADt # # # Genel Yayın Müdüru : Oktav RURTBÖKE S. Yazılslerl Müdürü: Orhan ERİNÇ Basan ve yayan: CumhnrİTet Matbaacılık ve Gazeterfilk T.A.Ş. Cağaloglu Türkocafti Cad. No. 3941 Posta Kutusu: 348 tSTANBüL Telefon: 30 97 03 CUMHURtYET BASIN AHLAK YASASINA UYMAYI TAAHHÜT EDEB. m BUROIJVR: ANKARA Konur Sofcak 24/4 Yenişehir Tel: 18 33 35 17 58 25 • İZMİR: Hallt Ziya Bulvan No. 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 1312 30 # ADANA: Atatürk Cad. Türk Hsva Kurumu İş Hanı Kai 3 No: 13 Tel: 14 550 » 1 9 781 ABONE ÜCRETLERİ âylar Yurt IcJ Yurt dı«ı TAKVtM 16 MART 1980 tmsak 5.53 tUndl 16.44 Güne* 7.10 Aksam 10.16 ÖJle 13.23 Tatn 30.47 1 8 « 12 300 900 1.800 3.600 600 1.800 3.600 7.200 # üçak flcreti, frnplanas ve göıe aynea
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear