Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ONİKİ CUMHURİYET 20 KASIM 1979 EKONOMİ... EKONOMI... EKONOMI... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMI... EKONOMI... EKONOMI... İSLAM ÜLKELERİ 1. TİCARET FUARI: TÜRK DIŞ TİCARETİNDE ÖNEMLİ BİR FİRSAT Dinç TAYANÇ Demirel: "Asgari ücret vergi dışı bırakılacak, diyor ama bunun nasıl olacağını söylemiyor Uluç GÜKKAN AŞBAKAN Süleyman Demirel. asgori ücret duzeyındeki geiirlerin vergl djşı tutulacağmı müidelemeye özen gostermekte. mcaş ve ücretlerden kesılen vergt oranlarınm yüksekliğinf tMaskaralık» olarak nıtelemektedir. Demirel'e göre. asgarı ücret düzeylndeki g«(irlerin vergı dsşı tutulması icin gerekii yasa tasarısı, en kısa Eürede Meclıslere sevkedıleceklir. Yasa tasarısrnın yaimzca csgari ücretin vergı dışı kalmcsını mı icereceği, yoksa Ecevıt hukümeti'nin gaçen dönemde ongördüğü gib) kapaamlı bir vergi değışikl'ği mi getireceği açık değildir. Başbokan Demırel, bu boyutto bir tortışmaya girmekten kaçınmaktadır. Türkiye'de, gerçekte vergl yukünün ağıriığından söz edılemez. Toplam vergi geürleri ulusal gelir toplamının ancak beşte bıri duzeylnaedir. Normal bir vergl yukünün ise. en azından ucte bir oranına ulaşması gerektiği bllinmektedır. Türklya'de oğır olan, maaş ve ücretlıler Qzerlndeki vergi yüküdür. Bir başka deyışle, ağır olmayan vergı yukünün dağılımı adalots'zdir. Adaletsiz dağılım. vergi yukünün yalnızca toplumun belirli bir kesimi üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Yasanın hızlı enfiasyon sonucu, her alanda olduğu gibi vergfde de rakcmsal bıiyüklükler yıldan yıla önemli değişiklıklere uğramaktadtr. Bu yüzden, rakomsol büyüklükler yerine oranlar daha onlamlı bir tablo sergıleyebilmektedır. Oronların ortoya koyduğu tobîo şöyledln Toplam bütce geJirlerl lcinde vergllerln payi yOzde 85 düzeyini bulmaktadır. Vergi geürlerinın devlet bütçesmde, önemli olmak bir yona normal ölçülerin üzerinde ağırlık taşıdığı böylece açıklık kczanmaktadır. Vergi gelirlerinln İse. son yıilarda yansına yakın bolümü gelır vergisiyle sağlanır durumdadır. Bu olgu, Türkıye'de vergi yükünün etkinliği konusunda özellikle vurgulanması gereken bir saptamaya olanak vermekteciır. Vergi yapısıyla ılgili oranların ortaya koydu§u tablo yetsrınce acıktır. Maaş va ücretlılar üzerındeki ağır vergi yukunun hafıf.etilmesı zorunludur. Son yıllarda asgari ücret düzeyındekl gelirlerm vergi dışı bırakılması yolundaki istek B kolay değil IMF'den geçmeden para bulmak EMİREL hükümetini en çok uğrastıracak ekonomik sorunlann biri de hiç kuşkusuz kı döviz darboğazı taze dış kredi sorunu olacaktır. Nitekim yeni hükümetin bu aaaçla çok yonlü gırışimleri başlatma çabaları her gün gazete sayfalarına yansımaktadır. Kimi Bablı basın organlannın. «IMF ile arasını bozmaması» yolundaki önenierinden ponra sayın Demirei'in bir IMF heyetini Türkiye'ye davet ettiği ve IMF ile iyi ilişkiler sürdürmek istediği yolundaki haberler yaygınîaşmıs'jr. Öte yanden, AP hükümetine borç vennek ısteyen y&bancı komisyonculann Ankara'ya akın etmekte oldugu ve bunlarla, IMF brî'antısı d'ç.ıia. özeîlikle kısa vadeli kredj sağiamaic >c>n îemas arandığı büdirümektedir. D EÇTÎCÎMÎZ haîtanın sonunda îstanbul'da açılan «Islam Ulkeleri 1. Ticaret Fuarı» birçok bakımdan Türkiye için büyük önem taşımakta. Ondokuz Islam ulkesinin katümasıyla ve ilk kez Türkiye'nin girişimlerl sonunda böyle bir fuann açılması, uzun süreden beri. ekonomik bunahmdan çıkış yolunun dışsaümı gehştirmekten geçeceğınin bllincine varan ülkemize oldukça büyuk olaaaklar sağlayabüir. Aslında Turkiye, Islam ülkelerlyîe olan ticaret üişkilerinde ve kurulmamış iüşkileri gerçekleştirmekte bugüne dek başanlı ve yapıcı olabilmiş değildir. Bugün dünyadaki Islam ülkelerinin sayısı 40'a ulaşmaktadır. Bunlardan 14'u Afrika'da, 18'i Arap ulkeleri arasında ve 7*si de Asya'dadır. Toplamı 37'yi bulan bu ulkelerla Türkiye'nin ticaret ilişkilerine bakıldıgmda Afrikalılarla hîç bir Uişkinıiz olmadığı. aynra Arap ülkelerinden ve Asya'dan da tkj İslam ülkesiyle ba&lantı kurulamadığı görülmektedir. Tîcaret Bakanlığının ve Devlet îstatistik Enstıtusu'nun rakamlarma göre, 1977 ym sonîanndaki ticaret bıJançosu. bizim açımızdan hiç de iç açıcı değildir. Şöyle ki; soz konusu dönemde Türkiye'nin iüşkisi olan Islam ÛJkelennden dışalımı yaklaşık 20 milyar dolan aşarken. dışsatımı 2 milyar ura dolaylannda kalmıştır. Diğer bir deyişle Türkiye. Islam ülkeleriyle olan tlcaretinde 18 milyar lira dolaylannda «açık» vermıştir. Kuşkusuz ki bu olagandışı açıkta, Iran. Irak ve Libya gibi Islam ülkelerinin Türkiye'ye petrol satmalannın etkisi çok buyüktür Buna karşılık. pek çoğu teknolojik olarak kendisinden geride kalmış olan İslam ülkelerina. hele çogu bagımsızlıklarını yeni yeni kazanan Afrika ükelerine yapılan dışsatımların yetersizliği, ya da hiç dışsatım yapılm»mış olması bağışlanabilir bir umursamazlık değildir. Türkiye'nin bu ülkelere gerektigince dıgsatım yaparaamasımn başlıca nedenlerı arasında. uluslararası platformda izJediği yanhş ve tutarsız politıka gelmektedir. Gerçekten de 1950lı ytlların başında ve daha gerilerde bağımsıziıklan için savaşan Afrikah İslam ulkeleri karşısında Türkiye'nin kesinlikle Batı emperyalizminden yana bir tutum izlemesi, örneğin Cezayır ile oldugu gibi uzun 8üreli soğukluklara yol açmıştır. Türkiye. aynı türden bir yanılgıya 1973 petrol bunalumndan sonra düşmuş ve Batı'nın en zengin ülkeleriyle Petrol Ihracatçîsı Ulkeler Orgütü (OPEC)'e karşı birleşerek Uluslararası Enerji Ajajısı'na girmiştir. Oysa Türkiye, daha sonralan deneyeceği ve doğal olarak başansızlıkla sonuçlanacak olan «Din kardeşliği nedenıyle ucuz petrol sağlama» pclitikasının yoilannı böylelikie kapatmış olmuyor muydu? Günümüzde, özellikle Afrika ve Asya'daJd İslam ülkelerinin pek ço£u Dunya Bankasırun •Mutlak Yoksulluk» admı verdiği aclık sımnnda, ya da bunun yakınında bulunmaktadır. Bunlar karşısında Türkiye. gerek ekonomik ve teknık yapısı, gerekse layik toplumsal yaşam mpdeliyle oldukça gelişmiş durumdadır. Örneğin çeşitll gıda maddeleri ve içme suyu. konserve gıdalar... gibi tarımsal urunlerle birlikte beyazlar olarak adlandırılan dayanıklı tüketim mallannın da pazarlanması için çaba harcanabilir. Yanısıra, özellikle Ortadoğu ve Arap ülkelerine son zamanlarda Türk müteahhitlerinin başanlı ve büyük döviz girdileri sağlayan girişimleri de gelişürtlebilir. Zengin Islam ülkelerine kuşkusuz ki dayanlıkiı tüketim pazarlayabilnıek oldukça zordur. Buna karşılık. çoğu yaşanması çok 2or iklim koşullannda bulunan bu zengin ulkelerden turist çekme çahşmalan, dışsatımcılık açısından mal satmak kadar değerli olacaktır. Ancak tüm bunlann gerçekleştirilebilmesi için, Türkiye'nin Islam ülkelerindeki temsilciliklerine de büyük görevler düşeceği bilinmektedir. Ne yazık ki, özellikle vurgulamak gerekirse. başta Afrika'mn Islam ulkeleri olmak üzere, bazı Arap ülkeleriyle bile benuz tam anlamıyla diplomatik ilişki kurulabilmiş ve böylelikie ticaret ilişkilerimizin geliştirilebilmesi aşamasına geçilmiş değildir. Dışsatımlann düşüklüğünde, genelükle herkes tarafından bilinen bir gerçek daha vardır. O da, yakın geçmişe dek. iç pazarın son derece elverişli ve çekici koşullarda bulunması nedeniyle dtşsatıma yönelebiiecek üreticilerin iç pazarlardakl yüksek fiyatlan yeğlemeleridir. Aslında çoğu üretici dış pazarlardaki rekabet koşullannın yabancılar lehine oldugunu ve devlet desteği olmadan bu pazarlara girmenin büyük 2ararlara neden olabileceğinl ileri surmektedir. Ancak. aynı üreticilerin Avrupa Ekonomik Topluiuğu'na tam üyelik konusundaki tutumlan da bilindiğicde, ortaya ilginç bir çelişki cıkmakta değil mldir? Herşeye karşın. Islam Ulkeleri 1. Ticaret Fuan, iyi değerlendirilirse. Türkiye'nin tslam ülkeleriyle ticaretinde bir dönüro noktası oiuşturulabilir. Gelecekte. kapsamı genişleyecek bu fuar. bir yandan Türkiye'nin ürünlerini dışa taaıtmasını saglarkea bir yandan da yeni yeni dışsatım olanaklannın kavranmaEma v© gerçekleşürilmesine yardımcı olabilelektir, 6 BATILI BANKERLER DIŞ TİCARET ACIKLARI GİDEREK BÜYUYEN ÜLKELERE YENİ KREDİLER AÇMAKTAN CEKİNİYORLAR. BORC VERİLEBİLİRLİK SIRALAMASINDA SONDAN UCÜNCU OLAN VE TÜM DIŞSATIM GELİRLERİ PETROL DIŞALIMINl KARŞI LAMAYA YETMEYEN TÛRKİYE'NİN BU ÇEKİNCE UYARINCA İŞLEM GÖRMESİ HİÇ DE UZAK BİR OLASILIK DEĞİLDİR Osman ULAGAY Olaya, uluslararası para piyasalanndak! son gelişmelerin ışığında bâkıldığmda ortaya gerçekten karmaşık bir tablo çıkınakta, ancak önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dumrnundaki bir ulke için IMF denetimi dışında paıa bulmanın hiç de kolay olmayacağı güçlü bir olasılık olarak beiirmektedir. IMF ve Dünya Bankası üm ekimdekl yıllık toplantılannda da vtırgulandıKi gibi, bir yandan IMF'nin dunya para piyasası üzerindeki egemenligini pekiştirme çabalan sürdürülürken diger yandan IMF denetlml dışmdaki başlıca uluslararası para piyasası oian Euromarket»Ierin daha sıkı deneüenmasi yolundaki girişünler de yoğunlaşmaktadır. «Gelişmekta olan» ülkelerin ticari bankalara olan toplan borçlarmın 150 milyar dolar gibi çarpışı bir düzeye erişmesi, ve «Euromarket»lerin yılda yuzde 25 gibi buyük bir hızla genişlercesinln sareyileşmiş ülkelerdeki enilasyonu körüîilenıesi bu yöndeki efüimlerin giderek güçlenmesine yol açaıaktadır. Ote yandaa Banlı bankerlerin kendiîerî de. zaten yuksek borç riskleri bulunan ve yeni petrol fiyatlan nedeniyle giderek büyüyen dış ticaret acıklanyla karşılaşması beklenen uikelere yeni kredi açmaktan çekinnıektedirler. Institulıonal Investor dergisinuı borç verilebihrlik sıralamasında sondan üçüncu sırada bulunaa ve tüm dışsatım gelirleri petrol dışalımını karşılamaya yetmeyen Türkiye'nin bu ulkeler arasmda sayüması ve buna gore işlem görmes: hiç de uzak bir oîasdık değıldr. Sayın Demirel in bu koşullar altında «!MF denetimi dışında taza pn.a. boîması icoiay görünmemektedir. Agır faız'.erle kısa vadeli borç lar bulmak bile günün îfOşulJannda zordur. Bu gerçek karşısında sayın Demırel'in tek seçaneği, daha birkaç ay önce, «Yararh görmediğinj koşullannı tanımam«, dedigı IMF ile iyi iliskileri surmektadir. Bunun bedehru en iyi bılenlerdsn biri de sayın Demirel'dir. Demirel'in sayın Ecevit'e yönelttiği, «Her şey giıllük gülistanhksa millet niye size oy vermedı?» sorusonun cevabı da belki IMF iklleminde yatmaktadır. Görünen odur ki. ekonominin kimi gene! verilerindeki düzelme halka sıkınü olarak yansınuştır. Ne var ki bu konuda IMFyi suçlamak anlamsızdır. Züa IMF, Türkiye ve benzeri ülkelere «Acı ilaç»ım. istikrar önlemJert» paketini sanarken. kendi kuraiianna göre «ekonomınia düzelmesini» amaçlamakK«Jır. Ha!k yışınlarınm. sermen çoğurtluğunun dumrauni'n duzeîtnesini doğil. Bunu düşunmek zrrunda oian IMF ila nıasaja oturacak hükümetlardir. lertn gündeme gefmasl bu zorunlutuMan Raynaklanmıştır. Ancak, sclt asgari ücretl vergj cîışı bırakmakla vergi yukünün dağılımındaki ada'etsıziığın gıderılmış oıacağını duşünmek hctadır Burada. osgcrî ücretı vergi d:şı bırakmcnın yönîerr.ı ve ortoya cıkacak vergi kavbmıa karşııanma bıçımı onem kazanmaktaciır. Teknik oîarak asgari ücret Iki blçimde vargi dışı bırakılabiür. Bir yöntem. kişlnln geHnnden asgari ucreti düşmektır. Örneğin, aylık brüt ücretı 10 bin lira olan bır kışiyi vergılendırirken halen 5.400 lıra olan csgsrî Ccret 10 Din lircsdc1! düşülebilır ve gerıye kclan 4.600 hramn kendı başma vergilendır imssi yoluna gidılebılir. Bu dururr>da, maaş ve ücre:iı!erm vergl yükiöri kay £ talya'da ünlü Flot tobrlkolanndo çal;ş«n '?• I çiler grev yapamaz. Flat'toki ışciler grev I yapartorsa, uniu futbol tokımı Torino rrsaç yapamaz. Torino başarısız bir futbol takımı olur. Torino nun başarısrzlıgı ise, Fiat fabrikalan difMda mtlyonlarca inMnın çeşitli tepkilerine yol ocar. Fiat fabrikaUırındakı Işçller grev yapamaz. O zaman Torino maç yapamaz. Çunkü, Torino Fiat fabrikalannın futbol takımıdır. Torino'nun başında bulunan AgnelU aynı zamanda Fiat fabrikcıor.nın da başında bulunan ünlü milyarderdir. İşçilerln kendi hcklan içln Agnelliye karşı çıkmaları, Tcr.no'ya karşı çıkmış gibi gosterilmelerins yol açar. İkl tarafın da bildiğ! bu oyun yıllardır surer gider. Sadece İtatya'da mı? İtalya'dakl bu olay sadece Torino • Fiat ilişkislyle mi sınırIr? Hayırf ÇeşJtli basketboJ tafcımlarrnda, roleybol takımiarında ve de futbolda... Teievir yona reklam İçin çıkabilecek her taktmdo. Son zamoniarda Turkiye'ds de benzer glrişlmlere tanık olunuyor. Türkiye'de sanoylnin «devleri», yani tekellerl Wrbirterine rekabet edebilmek için sanayinin dışındaki alanlara da el atmış durumdalar. Birinln on ikl tokımı, diğerinin yirml bir kulübü, ötftkinln üc alanı, beriklnln soksen sskiz kapatı salonu, hepsi de, sermayenin kulüplerl, sporculan, spor alanian, takımlon. Sermayenin slyasal partilen glbl. S«rmayenin ceşit çeşit kulübu var. O kulüpler mlh yonlarca hatkı peşinden sürukler. Milyonlarca hatk perd« arkasında «sanayi ku!up> lllşkisini Ulmez. Biimeden kulüplerin başkanlarını tutar. Sermayenin ceşit çeşit partlsi var. Ama, artık milyon!arca insan «sanayi portl» IHşklsini biliyor. Her kulup başkanı halka «yeni bir umut» diye gösteriHyor. Sankl, o başkanın cslhirliı eli değince, spor takımt basandan boşarıya koşacak. Yoklaşık bir aydir kendinl «ortanın solunda» gostereninden tutun da, en sağdoklne dek, hemen tüm basın kırk yıllık Süleyman bey'l «umut» gibi göstermeye başladı. Sermaye hep «umut» yaratıyor. Biri bitti mi, hemen ötekl başlıyor yeniden «umut» olırayo. Yok «yüz günlük programlar», yok «G günü». Bir yığm zırva Bu sözlerin geçerli olmadığtnı bunlan razan cfzen v» da sdvley«fll«r d« bllıyor elbet. Hele de «yüz guniuk program» safsatası tum bu aldatmacanın, bu «umut' yaratmanın en can olıci noktası. Oysa, «yuz gunlük progrcmm» aitında yctan çok önemli bîr gerçek vardır. Kısa d&nemll düşunmek. Seçim ckonomisi yaratmsk. O olmadı mı, sermayenin beklenen «buyük kcollsyonunu» gerçekleştirmek. Ancak, seçim erken de o'sa, zamanında da yapılsa, Türkiye' nln önundeki donemin nasıl kullanılacağı ortık açıklık kazcnmıştır. Demlrel azınlık hükümetiyle iktidcrda buiundukco sürekll kısa dönemii düşünecek, sürekli seçim ekonomisi uy YORUM YETTÎ BU SEÇİM EKONOMİSÎ Yalçın DOĞAN guloyacoktır. Hastano porasmı ucuzfatmak, ts rör eylemierinde ö!en pollsin, bekçinin oilesine yardım bağiomak, uç . b«ş milyon dolar eline geçlnce bunu yağa, ampule, kahveye yatırmak, yapay «ferahlık» yaratmak... Azınlık hükümeti gitse de, yerini «buyuk koalisyon» alsa, o zaman halka farklı erekier mi gösterilecek sankl?. Keslnlikle hayır. Yine hedef «önümüzdeki seçlmfer» olacak. Seçimlere dek, halkın dişinl sıkması Istenecek. Hele şu seçimler bir gelsin. hele bir portl çoğunluğu alıp tek başına Iktidara gelsin, o zaman her yer güllük güllstanlık olacak! Ama, şu «önumüzdaid seçimlsro» dek toşıyalım bu yüfcü hep blrllkie, ondan sonrası kolay. Bunun içlndir ki, «yuz guniuk program» hiç dtldsn duşurulmuyor. Peki sonra?.. Scnrosını da. TÜSİAO scylüyor: «1930 yılırtın başında Türkiye'nin kısa surede cozumienmiyccok soruntan vardır. Elektrih enerjislnin yetersJzliğl. komür uretimınin artınlmaması, potansiyai «nflosyonist baskı yaratan para arzı büyuklüğu, KIT sistemlnın işlemez hale gelmesi, giderek carpıkîaşan sınai yapı kısa sürede iyileşme olancöından yok sundur.» Bunun anlamı Demirel'e akonorr»!k onerileri sunarken, bu sorunların uzerino gllmemesinl söylefnektir. Bu temel sorunları cözmekte uğraşacağına, TÜSİAD'a gore, Demirel hemen birkoç ay icinde çözüme ulaşacak konulara el atmalıdır. Yani kısa donemti duşünmelidir. Yani seçim ekonomisi uygulamaiıdır. Buradakl varsayım azınlık hukümetleriyle, Parlamentoda kesin eoğunluğa sahJp olmayan slyasal partilerle uzun döneme dayancn programlar çizllemiyeceğldir. Bunun altındakl önel i seçim yasasını değiştirmektir. Seçim yasası değişir, Parlamentoda «rahat çoğunluk» bir parti tarofından soğjonırsa, o zaman o partinin başkanını «umut» olarak topluma sunmok ncsılsa kolaydır, hesabı yopılmoktadır. Parlamentoda çoğunluk tek bir parti tarafından sağianınca, oncak o zaman »uzun dönem II ve temel sorunlara» yaklaşmak ve bunların üzetino g'.tmek gerçekçi g!bi gosterilmektedir. Oysa, şöyle geriye bir bakınca, en azından son on yılın kısa dönamll düşünmekle geçtiğî görülur. Aslında son on yıldır sürekll seçim ekonomisi uygulanmıştır. Bunun gerekçesl olarak da Türkiye'nin «koclısyonlaria yönetilmek zorunda kalması» gösterilmiştir. Kısa dönemfi politfkalardan kâriı çıkan ise, hep sermaye olmuştur. Bir yandan arka arkaya «umutlar» yarotmak, o «umudu» kulkjnıp kullanıp sHkeleyip atmak v» ardından yenlsinl yaratmak. Bir yandan da, o «umuda» dayanıp kısa donemlerds kâr soğlomak. Torino maça çıkarfcen Işcilerln Fiaf ta greve gltmelerini önlemek gibi. Fiat'ın başındakı Agnelil kârlartm arîırtrken, işçllerl Torino maçına göndermefc glbl. do cfeger nitorda hafiflemlş olur Ancak, Ma'fye eski Bakanı Zıya Müezzınoğlu'nun hesaplarına gore. 1 O mılyar lırayı aşkın bir vsrgıden de vozQ gecilir B.r başka yöntem ise 10 b'fi !"3 ia 5.400 llranın vergıier.nı cyn o.rı i'seop r,TıC*. ve 540O lıranın ^srgısır.ı 10 c.n tıranr verg S'nclen daşmektır. Bu yonterrvje, iTacş :c ucretniern ver5İ yjkleri pek a? hadfieyeref. r V'zç;c lecek vs;gı tutarı da 6C mı'ycr !ro ao'av'armia kalacaktır. Bir başka sorun =a, verg; dışı kaıacak asoori ucretiı 5.^00 ı r c . 3 mı sı;iırlı kalacağı. yoksa asgari Ccret aritıkca verçi ^ışı kolacaV tuicr n da crtması yoluna mı g'dı!eccğ:d!r? Başbakan Dernırsl'ın cj'kiamalanntian hang> yontemın esas Glınacağını belıriemek mümktıd değildir. Aynca, ,'iangı yontem secılırse sec lîin. vozgecMen vsrg.n n nasıl kjrş.lanacağmın yo"tlanmosı gerekır. YENİ KAYNAKLAP Vazeeçilecsk vorgmin karşılanrr.csında en doğal yol. veıgı yuküTun vüksek gelır grupiarna yöneltılmesı ve verçıfeo' r.eyen ya da vsrgıden koloyca kacınabıle ' r arrnçları vergılendirmektır Ecevit hükümeti ra.r'.dan hazırfanan, ancak Meciislerden gecırıleTeyen vergi yaso tcsarısı bu anloyışa dayandıniatıstı'" Gecen dönemde bu tasanya karşı çıkan AP'n!n cmuholefet başka. iktıöar başka» yaklaşımı fcinde yüzunü kızartması na vozık kı en sağ!ıl<lı bekleyıştır. Ancok bu da ysîerir cieğıîdır CHP'nın ds, aksl yaWaşımia. iktıdardcki görüşünü muhalefette de sürdurmesı gere!.r. Gerçekte, asgari ücretı vergl cısı bırakarak vazgecılen vergiyi kar$ılamanın doğal sayılamcyocak yollan da vardır, örneğin. Merkez Bankası'ndan fmansman yoluna gidilebiür. Ne vor ki, böylesi bir cı'gınlığın. IMF, Dünya Bonkası. OECD ne der tartışmcsı bir yana, ekonomiyi çokerteceğınde kuşku yoktur. Bir başka yöntem. kamu fktisadî teşebbüsterince uretilen mai ve hizmetlere C0100 milyar liralık zam yapmak olabilir. Bu zam resml bir biçimde de yapılmayabilır. KİT'ier.n, bundan böyle piyasa ekonomisi koşullarında calışaccğt V9 fıyat saptamastnda serbest bırakıldıklan söyienebilir. Böylece, gübrede devlet sübvansiyonu kalkar. akoryokıt, kömür, demirçelik, elektrik, şeker, çay, sigara ve benzeri ürünlerin fiyatlan. tüm maliyet ve zarar harcamalarını karşıtayacck ölcude yukseltilir. Scnuçta da, altüst olacak fıyat duzeni yoluyla, maaş ve ucretlilere sağlanacak biriki bln liralık olanak, mısliyie geri olınır. Turkiye'yi kapitalıst dünya icinde sağlıklı bir gelişme çizgisine oturtmak için CHP'nin tkoçırdığı» fırsatı AP'ya tanıyanların, salt casgari ücretin vergi dışı bırakılacağı» sözü nedeniyle şimdiden şaşkınhğa düşlukleri kuşkusuzdur. Gerçekte şaşkınlık, kopitciist dünya icinde Türkiye'ye soğlıklı gelişme çizgıleri arayaniarm giderek sıkloşan aralıklorla karşı karşıya kaidıkJan çozümsüzJük durakiandır. PETROL ÜRETİHİ KONUSUNDA İVEDİ KARARLAR GEREKLI Petrol aramasında ne yaptık? • • • • 500 Irill ufakh petrol yatağı 900 tesbit ve üretlm kuyusu 500 arama sondajı 2.5 milyon m. uzunlukta sonda| • 100 milyon ton görünür rezerv • 5 milyar TL yatınm. TAŞ refinerisîmn yabcncı seımaye paylannın satın alınması sonrası bu rafinerıde kapasitenin yıne tam olarak kullanılmadığı ve Türkiye'nin gereksinimini yine de işlenmiş petrol dışalımıyla kapatmcsı, petrolün önümüzdeki günlerde önemını artıracoktır. Türkiye'nin son yıilarda daha fazla petrol ithcl etmesi ve bu yüzden tum ihracat gelırlerinl buna oyırmcsından daha onemlisl bir takım gerçekierin efe alınmcsı. tartışılmamasıdır. Bu gerçekler nedir? 7 Yundumuzda yertl üretimîn payı g'darek dös mektedir. 1970 yıiındcki 3.5 milyon tonluk yerll üretim giderek azalmış ve 1978'de toplam peptrol Içlndeki payı yüzde 20'ye düşmüştur. 2 Az gelışmiş bir ülkenin giderek doho fazla hcm petrol ithal etmesi gerekirken, en pahalı petrol olan işlenmş petroı, Ithalatı giderek artmaktadır. 1979'deki 770 bin tonluk İşlenmiş petrol ithalatı 1978 yıh sonunda 2.8 mılycn tona yükselmıştir. Türkiye'nin giderek daha fazla İşlenmiş petrol ithal etmesi sonucu, ham petrol itholctı 1976 ytlından bu yana en düşük düzeyine inmiştlr. 3 Ham petrolü işleyen raflnerilerln kopasltssl doldurularnamoktadır. ömeğin, 1979'un ilk altı ay kapasitesi 8.3 milyon ton olan rafinerilerde üretım arıcck yüzde 50'ye varabilmiştir. Bu sorulann karşılığının kestirme bir yanıti yok tur. Ancak konuya Ataş ra/!nerislnden girerek bazı teme! yargılara ulcsmak olasıdır: A Kenan MORTAN Enerfi eskf bakanı Denfz Bcyka! Atoş'ın miliileş tlrilmesi karanna neden clarok yapiığı acıklomadc, tGerekll karaılcrı alıp rafinerilerin karlılığını sağıa yamasak bile, onları tam kapcsitede calıştırma nck tasına geleceğız. Çünkü rafinerl çalışmazsa dışandan işlenmiş oiarak alacağımız urön o kadar pahalı kl...» (Milliyet, 18/1/1979) diyordu. Bu sözün ficyldnmeslnden öncekl tarihte Ataş' m, yüzde 56 Mcbil, yüzde 27 Shell ve yuzde 17 BP ortaklığınca yürütüldüğü dönemde BP petrol üretmedığı to*rı payını işlemıyor, Mobll ise yerli petrol üretim! oiarak sağladığı yüzde 13'luk payını kullanırker» dış kaynaklı yüzde 43'lük payı öylece kaiıyordu. Ancak. yabancı ortak paylarınm satın alınmosından bile. ATAŞ üretiminde bir gelişim görulmemektedir. 8 aylık üretim gerçekleşmesine bckılırsa ATAŞ'da 2.2 milyon tonluk kapasıteye karşılık. üretim ancak 699 bin ton olmuş. diğer bir deyfşle kapasitonin oncak yüzde 31'i değeriendırilmıştir. Sorunun nedenlsrinl bir kaç noktada araımric Olasıdır: Turklye'de petrol politfkası, ekonominin tum alcn larında uygu'andığından farksız, gündelık po!:tikaîarİa yürütülrnektedır. Son olarak, ATAŞ paylannın yo> bancı ortaklardan satın alınmasmo karşıîık, sorunda arpa boyu yoı aiınmaması bunu Kanıtiamaktadır. Petrol potonsiyelimizfri 100 70ö mnyar ton arasmda değiştiği bılındiğıne göre, scrun aromanın programlaştırılmasıdır. Bu amaçia, 1S77 yılında başiatılan ve altı dılımden oluşan beş yıllık planlann ilk ytlırida 8 kule İcin gerekh 500 mılyon lıralık dövız bile tahsıs edilememiştır. Kesinllk kazanmasma karşılık durum, 1979 yılında daho farklı clmayacaktır. • Ham petrolü işleyecek rofineri kapasitesi motorin ve fueloil için yeterii, ancak benzın ve fuelaıl İçin yetersizdir. Bır başka deyışle tum ham petrol gereksinimımiz karşılansa bile 3,5 mllycn tonluk rafinerl açığı vcrdıf. Yapılan bir başka rtesaplamaya göre, mevcut bır kapasitenin tsvsiı harcamasının 10 katıyla. yeni bir rafineri oluşturulmaktodır. Ancak bunun icin bir engel daha beiirmektedir: Rafinerilerden özellikle ATAŞ'ın kuruluş yeri yanlıştır. Burado işlenen ürün bınlerce karayolu tankeriyle Anadolu'ya ulaştırılmaktadır. Bu nedenle tevsil projesl oncck yeni bir ikmal yeri ve boru hattıyla r«reyonel olabllecektir. • Nihayet ortada bir şaibe yaratan subjektiv neden vardır: Çokutuslu şirketlerin işlenmiş petrotde uzmanlara ve bürokratiara ödenen yüklü komisyon'ar büınen btr gercektır. Türkiye'de işlenmiş petrol Ithaîîne dur denılmesl bir yerde şaibe oltında kcr .Janlann da akJanmasına neden olacaktır. Ne yapmalı? • 30 bin kuyu acmak • 90 milyon metre sondaj yapmak • Yılda 1 milyon TL yatınm yapılmalıdır. (Kaynak: Türkiye'de cneril Sorunlan Seminerl . Nisan 1973)