25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKİ CUMHURİYET 14 EKİM 1979 P olitikacılann secîm yolculuklan ortık bıttf; bende ise gezi onılan canlandı Bahar gelinca bir gezi tutkusu kaplar lclmi. Her yıl Anadolu'da uzun veyo kısa birkac gezi yopmadan edemem. Aslında bu yaztya «Memleket Yolculukfarı» vayo «Yurt Gezflen» başlığını koymok Isterdım. Sadece «Anadolu» demekle «Rumeli»nln hakkı yenfyormuş gibt gelıyor bano. Ama na yapayım ki coklandır Rumeli'ya gltme olanağmı bulamadım. O Rumelı kı, büyDk bölumunü Bolkan Savaşında yıtırdiğımız zaman «Runralı'nın dağlan var Ne güzeJdı şımdı oğlar» şorkısmı, Ilkokul öğrencısi olarak koro halındo ve ağlaya ağlayo söylerdık O Rumelı kı. rahmetli hoyat arkadaşımın benı yenıden yaşama bağlayan şimdıki eşımın vatanıdır O Rumelı kı, şımd,' bızde kolan parçasmdokf Selımıye Comıini görmek içın evet salt bunun ıçin Edıme'ye gıdıp geldim ve Ikıncı Dunyo Savoşı sırosında tam Ikı yıl süren oskerlık görevım) Kırklareîı'mn bircok köyünde, hem de cadııiı ordugahta yaptım Böylece Rumellmlzın kır ve bayıriarında kışın ook şiddetli olon kuru soğuklormı codtrda gecırd.m Nesnel (maddı) bakımdon zohmetlı ama tınset (manesi) bokımdan unutulmoz cok tatlı anılanm var oralarda O zamanlordan sonra RumeH"ye gıdemedığim icın. zorunlu olarak Anadolu yolculuklonndon söz edlyorum. Özür dılerım güzel Rumelı'den. Esktden bir tokım tehlikeleri göze olarok cok uzun yolculuklara cıkordım Bunlardon bir bölümOnü anılarımın ıkınci cildınde ayrıntılarryla anlatttm. Şlmdi artık böyle uzun ve yorucu yolculuklara vurmuyorum kendimı Gereğı de yok Ülkenm turlu yerlerlndekı fızıksel ve toptumsal havayı solumak icın güzel yurdumuzun bırbırinden ayrı birkac bölgeslne gıtmek yetıyor Ömeğın 1978'fn bohar ve yazında otobüsfe Ankara'ya; oradan Esklşehır Afyon Uşak ve Izmir'e; oradan da ylne otobüsle Manlsa . Bclıkeslr yoJuyla Bursa ve Uludoğ'a gıttlk Sonbaharda ıse ylne otobüsle Ankora'yo, sonra da, cok sevdiğlm bir yakınımın arobasıyla Kırıkkale Sungurtu uzerinden. Corum'a varıp orada yatan anamı, dedeferimi ve hayattakı hısımlarımı zlyaret ettik Cocukken oynadığım meydan v» sokoklon doîaştık 1979'un mayısmda Ise. ylne otobüsle Bolu ve Aband'o gıttık Hem de Ikl kez Gercı b,nnde uc. öteklnde Ikı gece kaldık ama benım gözlemlerım bakımından yine de cok yarariı oldu bu gezller öla|ter ye gcfüşter Anadolu YoJculukları ve Halikarnas Balıkçısı . Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU ba> yamttni alırsın Otobüsün radyosu da onun buyruğundodır. Hoparlörü sonuna kadar oçar. kulakların patlar Az once oğzının poyını aldığın ıcm: cLötten azıcık kısar mısınız'» dıyemezsın. Alaturka müzık bıtıp klasık batı muzığı başlayınca hemen tık dıye duğmeyı kapatır cEvladım. şunu do dlnlesek'» demeyl göze alamazsın Yıllarca once bir kez Istanbul'da, Zıverbey dolmuşunda böyle bir olay başıma geldı de bılırım. Şoföre tOğlum, lütfen kapatma, onu da dmleyelim» dedlğim de cBu gavur müziğı dnienmez» demiş üstelemem uzenne arabayı durdurup fMadem beğenmryorsun, in» diye tutturmuştu. Elbette inmedlm, ünrversitedekl dersıme yetişecektım Şoförün davranışından cck. dolmuştaki öbür 4 yolcunun suskunluğuna üzülmüştüm o soboh Zaten olayı bu nedenle anlatıyorum burada Volcular arasından şofore: tSen yolcuyu nasıl Indlrırsin yolun ortasında1» dryerek benı koruyan bir tek kışi cıkmadı. tBarto necıhk» II klenmize Işlemlş bizlm' Şlmdı otobüste kopton şoförle bir tcrtış/na Cikarsam. yine aynı şev olur, d ye duşünürüm hep Dahası yolcuların co<5unluğu belkl de şoforden yana olup benı susturur Güclüve karşı «dalkavukluk» da llıklerimıze az Işlememıştlr hanı'... Otobüs yolculuklarmda. Anadolu'nun kücök lü büyüklü yerleşlm yerierınln odlart da cok şey öğretir Insano Kimlsl Blzans'tan hatta eskf Roma ve Anadolu uygarlığı cağından kalmıştır. Bunların coğunu Törk ağzına uydurup Türkceleştirmlşlz Kiml yer adlon ses bakımındon güzel gelır kuladja «Mekece Yarımca Darıco» glbl sonu «ce'H ve ca"tr» verterden bir bölümünü gecen yıl cıkan tDınlence» başlıklı yazımda saymıştım Yazık kl bu yıl yenılerinı not etmedım Otobüs yolculuklarının öğrettiği daha pek cok şey var Eğer önceki yolculuklarda dıkkat etmışsemz yoHarın durumundakı olumlu veyo olumsuz farkı. eğer yol ormana rasthyorsa, o yöredekl orman kıyımınm derecesını veva terasloma yöntemiyle ağaclama cabaların'n boyutlarmı da öğrenirsınlz otobüs yolculııklorındo. Ouraklardaki apteshaneleıin bir tOrlü temlz duruma gelmedığlnı de, klmblllr kacincı kez, görup üzülürsünuz. Bu yılın hazıran aymda bu kez vapurfa Izmlr'e orodan. yine karayoluyla, Bodrum'a gıderek beş gün kaldık ve havanın olağanüstü güzel gitmesınden yararlonıp her gün denlze gırdık Bodrum yolculuğu Bafa Gölu uzertnden oldu. Hani pek yakın zamanlara deflın bir tek allenin malıyken mavzerlı bekcılerce korunup ıcmde başkasına baiık avlatılmayan ve kısa bir süre önce hükömet tarofından komuloştırılıp halka acılan, balıkça zengın, şu koskoca Bafa Gölü uzerinden. Onun kıyısındaki moloda cay ıcerken «Hey gidl bızdeki mülktyet anlayışı hey! Vatan doğasının butun yurttoşlara acık olması gereken bir parcosını oluşturan şu guzel ve verımli gölden. herkesı şöyle dursun. yöredekı fakır halkı bile yıllar yılı hic yararlandırmayan özel mülkıyet anlayışı heyyy!...ı diye ICITU cektım ve söylendım kendı kendima. Anayasamız özel mülklyet hakkmı. oncok kamunun zararına kullanılmomosı koşuluylo tanımıştır Bunu ınsanlarımız ve polıtıkacılanmız ne zaman öğrenecekler acaba'... *** Bodrum'a vardığımızm ikincl günü bu ilcemızı halka ve dünyoya tanıtıp bugünkü Bodrum yapan Halikarnas Balıkcısı'nın vaktıyle oturduğu ikl katlı. göstenşsiz evi zlyaret ettik. Şımdı burada bir Almon hanım oturuyor Onunla konuştuğumuzda ömrü oldukco burado kalocağını soyledı Bodrum'u cok sevlyormus Halıkarnas Balıkçısı Cevat Sakır surgün olarak göndenldığı Bodrum'da bu evl bulur bulmaz ılk yaptıği ışın. elıne gecırdığı bir kovoyı evın arkasındakı denizden doldurup taş avluyu yıkayarak oraya mavi serinlıği getlrdığinl kıtaplanndo anlotır Şımdı oynı taş avluda durup hemen denlze aclan arko kapıdan laclvert cevrerte (ufka) doğru bakarken Cevat Şakır'm yarım yüzyılı aşkm bi' süre önce Ankara Istiklol Mohkemesı tarafından Bodrum'a sürgün edıldiğl gunö ommsadım Ankara istıklâl Mahkemesl kurulunca. ek görev olarak orada colışmok üzere buy ruk alan üc Meclls memuru ara«mda ben da /ardım Mahkeme tutanaklarını bız yazıyoıduk *e bu nedenle de her duruşmada bulunuyorduk Cevat Şakir sert cezalarıyla ün yapan Ankara isliklâı Mahkemesınden herhalde cok ağır bir ceza beklıyordu kl, Başkan All Cetinkaya'nın «Sürgun» kararını kısoca okumosınAan ve «Hcydı kurtuldun Blr daha yazma böyle şeyler» demesınden sonra bırden sevınmış, füzü gülmuş, «Allah ömurler versın efendım» iıyerek mahkeme kurulunu selamlamıştı. Bu sohne bırden gözierımın önünde canlandı o taş avludan denıze bakarken Ne kador ıcten gülmüştü Cevat Şokır Onun bu tatlı 3ulüş blcımı yaşlılığmda da hıc değışmedı Bodrum Belediyesı bu evm kopısına «Burada şu tonhten şu tarıhe kadar Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir oturmuştur» diye bir plaka bile koymamış, Büyük Aiman ozanı Goethe Isvıcre'nln Biel kentindeki bır evde Ikı gece gecirmış O evln taş du\Tinnda bu olay yı'ryla, günüyle bugün yazılı Aynı ozan Almanya'da Heıldelberg kentınm yomacındakı unlü yıkık şatonun bahce duvannın yanına gelip bu kentın güzel gorünümünu ve Neckar nehrinı seyreder ve düşünceye dalarmış Bunu da güzel dlzelerle saptayıp o taş duvara oymuşlar Bodrum kentinde yıüorca oturup bu kasabaya ve Türk kültürune buyük hızmetı dokunan ve cok sevdıgı Bodrum'a gömulmesfni vasıyet eden bu büyuk kültür adammın evıne bız kücük blr plaka koymayı cok görmüşüz Dlkemlzde «Kültür Bakanlığ» adını taşıyan bir Bokanlık var oma, coğu ınsanımızda ne yazık kl, «kültür nasıbi» yok iyı bıllyorurr kl ülkemızde bircok kıçl benlm buradakı üzüntümün derınlığıne varamıyacak Kafasının ıclndekı beyni, kafatası kadar katılaşmış Insanlara nasıl anlctabilırsın boyle üzüntülerı' . Evden cıkınca Bodrum kabrlstanına gtdlp onun kabrml zıyaret ettik Yontulmamış büyük, beyaz, yazısız blr piramit kayanın altında yatıyor Halıkornos Balıkçısı Kendıslnın vtısryatl böyleymiş Tam ona yaroşon yalın, fakat anlamlı ve etkıleyıcl bir mezar taşı bu Işıklar Içinde yatsm. Başto yazdtğım gıbl. Anadolu gezilerlndekl gözlemlerımle kafaca ve ruhca cok yararianıyor. yeniden cok şeyler öğrenerek bılg ce zengınleşıyorum Gorüp oğrendıklerımden kımısı sevlncle kımısı de Bafa Golü kıyısında. ya da Halikarnas Balıkcısı'nın evinde olduğu gıbı üzuntüyle dolduruyor ıcımı Ama olsun Uzuntü dedığımız duyguyu tatmasaydık sevınclerın mutluluğuna erebılıı mıydık' Eğer ulkeyl ve dOnyayı gezneseydık yöremizdeki dar cemberden başka bırşey görebilir ve bu cemberi yırtabillr miydik? Mevlâna «Her gun bir yere konup blr yerden göcmek. bulanmak ve donmaktan akar su glbl kurtulmak ne hoş1» demiş Ben bunu kendfmde dener ve coğu kez bu «hoş» duyguya ererim, Anadolu yolculuklarmda Çağdaş Konuşmacı I ürkcede karşılığı bulunmayan sözcökler vardır. Jest ve mımık bunlardan ikısıdır Şozgelımı bır parti sozcüsu televizyon ekranında ışaret parmağını ızıeyicılere uzatıyor; ya da yumruğunu seyireüere doğru sallıyor Işte eize Iki |est... Ya da konuşmacı kaşlannı cotıyor. veya dışlennı sıkıyor Işte sıze ıkı mımık... *•* Insafsız blr seyırcıysenız, televızyonun seslnl kısar, konuşmacıyı Şarlo nun sessiz fılmlerındekı gıbi Izleralnız, o zaman cıddı bır konuşma, güldürüye dönüşür. Demek kı konuşmanın gercek değerinl veren sozdur. Ama yalnız soz mu' Bazan cok guzel sanılan bır konuşmanın ya da görkemlı bır hıtabetın anlamı sıfıra sıfır elde sıfırdır. Bunun Icln çağdaş konuşma sanatında, kcnuşmacmın nasıl söylediğınden cok, ne söyledığfne bakılıyor; konuşma sanatını nutuk zenaatıne dönuşturenlere değer verılmıyor Hamdullah Suphı bır zamanlorın chıtabet üstadı» ıdı Zıya Gokalp'ın olumü nedenıyle yaptığı konuşmodan oktardığım şu boiume blr bakınız, ne dıyor: «Arkadaşlar, Bundan blr, bir buçuk astr ew«î Osmanfı topraMannda seyahat edenler, havaların ıclnde uc kuvvetln blribinne surundüğunu, kımıldandıgını duyarlardı Bu kuvvetlerden blri saray kuvvetlydı Hakanlığın genlş ulkeleri ustune golgesi düşmüş, kolplere saldığı korkulara Isttnat eder ve hukumran olurdu ikincı kuvvet yeniceri kuvvetlydı, en umulmaz dakıkalarda bırden coşan, kabaran, her nefeste hesaba kotılmok (azımgelen yamatı bir kuvvettl. Ucuncu kuvvet «ulema» kuvvetı. <medres«« kuvvetlydı Halk killelerinl zaman zaman goleyona getınr, kurtuluş Içln yol arayan hukümetin önune dalgalar hallnde ctkar. zeköya musallot, ıçtıhoda musllat korkunc bir InntvettL Gazeteler sıze Ziya Gökalp'in nâşı arkasındo yüruy«n elll bın kişllik kalabaiıktan bahsettiler. Bu gecan klmdır? Bu gecen dordüncü kuvvettir, yenl kuvvettır. Bu geçen Turk ufuklarında henüz dogan, korfcu II» ddğll, kalplere telkin ettiği hürmetle, muhabbetle hukumran olon llmın, fıkrin mubarek kuvvetidır Zıya Gokalp'ın tabutu arkasında glden, onu omuzlan üzerlnde taşımayı kofl aormıyen, başında taşryan Ocak ve Ocaklılar, on bın mektepll, butun munevverler onun ordusu, onun angm ufukloro doğru yuruyen nur mevkıbfdfr» Homdulloh Suphı ne Osmanlı toplumunun yapısındoki sosyal guclerı bilımsel bır analızle saptayabilmıştlr; ne de cOörduncü Guç» olarak nıtelediğı «Türk Ocağı ve Ocaklılar»! yerıne oturtabılmıştir Hamdullah Suphı. tek partı yönetımının sozcüsuydu Cok partıli demokrasıden bu yana alı\an yüzbın/erce nutuk da, mırmklerıyle. jestlerıyle. seslerıyle ve anlamlarıyla eskiyıp curumüş, yıtlp gıtmıştir. Hıtler'in Almanca bilmeyenlerl blle dlnlerken şaşırtan şokırtılı nutukları, Ikınci Dunyo Sovosrrtın actığı mılyonlarca mezarın cukuruna gomulmedı m ı ' Cağımızda artık güzel konuşmo, doğal ve fcerîklf konuşma demektir Televızyonlarda ızlıyoruz, yabnncı dun yada bızım polıtıkacılar gıbi nutuk oton odom mı? Gecen haftalar Iclnde televlzyonda dınledığımiz coğu portı sozcüsü gorunmlyen bır canavarta boğuşur gıbl konuşuyorlardı B r kez boğırarak konuşma. mıkrofonun bulunmadığı gunlerden kalmodır Konuşmacı kalabalığa sesıni duyurmok ıcın esk'den ğırtloğını yırtmak zorunda kalırdı Önünde mıkrofon varken bağırmak anlamsızlık ve mantıksızlıktır Eğer kcnuşmaa heyecanlanıyorsa. ve duygulanmn etkisiyle bağırmayo yoneliyorsa. doha da kotudür Elın) kolunu felevızyon ekranmdan sallıyarok bağıran bir adam. coğımız polıtlkastnda modası gadrttisr blr yörrterrtl uygulömoya kalkışmaktadrr Dınleyenleri Izieyenieri yığınları kltlelerl. en kıso de/lş!e halkı kandırılacak etkı altına alınıp güdülecek br sürü gıbı görmek yanlıştır Konuşmacı d n'eyenlerle bır dıyalog kurobılıyor mu' irtandrrıcı o/abıliyor ıtıu' Çağdaş blr doğruyu mu savunuyor' Konuşmas nın bır özu var m ı ' Ve toplum bılımınm sınıfsal gerceklenne göre montığını yürutebiliyor mu' Işte çağdaş konuşmanın anahtarlorı... •** Anadolu'da otobüsle yolculuk yapmayı cok severlm Gerci ülkemlzde otobüs yolculuklan tahfikel! ama, hem cok güzel hem de öğreticl oluyor Önce otobüse odım atar otmaz «Sayın kopton şofönün buyruğuna dahası egemenllğine girdığinl öğrenıyorsun Bunlordan kımısl ucaklarm «Kaptan Pılot»larından veya gemılerin «Süvorf» denllen birincl koptanlarmdan daha tafrolı oluyor. «Kaptan bey oğlum azıcık yovaş sürer mısın'» divemezsin Dersen hemen«Blz işfmfzl bilırız. korkuyorsan bınme beyba Şiirli Söyleşî... OKTAY AKBAL Evet Hayıir BİLIM DÜN YASI Hayvanların Gözüyle Dünya An. kelebek, kurboğo, bolık, köpek kuş, denız yıldızı, kedı. ahtcpot, ıstakoz dunyayı bızım gorduğumuz gıbı mı gorur acaba' Yoksa her bıri ken d ne. kendı yapılış ozellığıne göre mı görür? Sorunun yanıtı cok önemlıdır Çunku, bır savo gore her hayvon dunyayı kendıne gore gorur Çunkü, hayvon orgenlen (uzuvları). ıcmde yaşadıkları cevreye. ve hayvanın gereksmmesıne gore bıçımlenmıştır. Bu şu demektır Hıc bır hayvan. dunya ve evren hakkında tam bır bılgı sahıbı olamoz. Beş bın metrelık den z derınliklennde yaşayan ba klar ıcm güneş ay yıldız. hava oğcc dıye bır şey yoktur Toprak altında yaşayan köştebeğın örgenleri. cevresme ve gereksın melerıne göre oluşmustur Hoyvanın gozu yoktur. vücudu boru biçırnındedır sık bır kurkle kaplıdır Burnu toprak oynamak ıcm burgu bicımını almıstır ön ayaklarının manrvela gücü. yan ağırlık koldırma gücü yüksektlr. tırnaklart dıken glbl uzundur Pati'leri kürek blclmlndedir Toprok ve taş aU mayı kolaylaştırır Şimdı sorulan sorabılırız Böyle bır hay vanın gün ışığı. yıldırım. denlz, uzay galaksı hakkında bır fıkrı olabılır mı? Köstebek dun ya hakkında blr kitap yazabllse kend! yaşantısmm gerceklerı dışındo ne yazabılır'' Bır cok duşünurler (veya dü şünmezler), bu gercekten yola cıkarak ınsanın bılgısının de duygu orgenlerının verılerıne gore bıcımlendığmi llen sürerler, ve eklerler «Gözümüz. kulağımız burnumuz başka bicımlerde olsa idı dünya hakkındakl bllgılenmız de bombaş ka olurdu Yonl insanm bllglleri de kendme goredır Insan do bütön obur yaratıklar gıbı. dunya ve evren hakkında tam bır btlgi edınemez Tom bllgi Tannyo mahsustur» BİYONİK'IN VERILERİ Conlı örgenlftrının isleyls blCimlerlnı ınceleyen yenı bılım dalı «Blonique>, bu gorüşu hak lı gösteren sonuclar ortaya çıkarmıştır Armın, 5 000 kücük gözün bır arayo gelmesınden oluşan gözü. sadece ocmış ciceklerf görür Onu da rüzgârda sallandıkları zaman Yani an, kurumuş cıceklerle tomurcukları. rüzgârda sallansalar da, görmez An fçin dunya acmış gullerden yasemınlerden menekşelerden gelıncıkierden başka bır şey degıldlr Buna ek olarak an bızım göremedlg'Jmlz mor ötesı (ültravıyole) ışınlarını da görür Her cıceğin göbeğı ültrovıyole ışınları yansıttığından an, cıceğin ballı bölümünü koloylıkia bulur Ucakia »Şilr? Kiml zaman Tanrıiarın dıli, kıml zaman delilenn pek azmda da durust blr ınsanın...» Saınt Evremond'un bu sözünü okurken dalıp gıttlm Ucdort gündür bir uğraş ıcındeym Yazmak değıl, okumak da değıl Daha beterı, daha yorucusu, dcha bezginlık verıcısıl... Yıllardır yapmad.ğım yapamadığım bir şeyl yapıyorum Kitoplığımı yenı bir duzene sokuyorum Tüm kltapları raflarından mdırmek, konulara, yazarlara göre ayrı ayrı yerlere koymak. tozlannı almak, bir bölümünü bir yana koymak, sonra onları yenıden özel yerlennn yerleştirmek . Önce bir günde bcşarırım sandım bu işı Sonra baktım kı olur ış değil Boyle ışler kac yıldo blr olur. ya da otmaz Nıtek<m daha öncelerı de cok nıyetlerıdim. ama daha başlangıçto vozgeçtım. varsın kltaplar eskı yerterinde dursun dedım gectım masa başına önce şllrfer... Hep şıirterl Yüzlerce kitop. kitapc k Coğu ımzalı Yurdun dört bir yanından gellr bu yayınlar Düzyazı kltaplardan tarklı bir yanı vardır bu derlemelerin Her bırıade bir ınsanoglunun yürek vuruşlorı. düşlerı, kısacası yaşamından kesıtler eile tutulurcasına canlıdır Ne denlı lovca ocemıce becerıksızce başarısızca dızelerle de dolu olsalar ne denlı beyilk duygulan dıle getırmeye calı$salar ne denlı yıneiemelere duşseler de şiir yazon blr Insanın değışık ruh halierını buluruz onlarda Kıyamam bir yana otmayo gülüp gecmeye hepsını okumaya colışırım o dızelerın yazılışındakı e'kenlerı o uykusuz saatleri coşkulu anları düşlenm Llsenin Ilk yıllarındakı ozonlıöım! Anı defterlennnin yapraklarırda kalmış dızelenml .. Bugün o dızelerdekl acem'llklere gulüncluklere yatınlıklara gülemiyorum. Duygulanıyorum zamanın genlerıne gıdıyorum Işte bu, kücüklu buvüklü şıır kftapiarını tek fek elden gecrlrken de o «ozan>lonn bu dizeleri kağıtlara defterlera sözcük sö^cuk yazdtkları o coskulu anlarını du$ünüyorum Icten koparırcosına kağıda dökülen bu duygulanmaiarı S'ir sanmolarındakı aldanışın do bir güzel ovuntu olduğunu blllyorum G Moore'un bir sözünü ammsadım bu şiir kltaplonnı orasındon burosından karıştırırken «Ozanın kendl varlığı kışılığı dışındo yarattığı bır şeydır şnrı dıyor. Bakarsmız bır ozana bır de yazdıkiarını duşünürsünüz. ne ılgısı var bu ozanın bu dızelerle dıye şaşırıp kalırsınız Burda ad vermek gereksız nıce coğdas ozanımızı uzak'an yakındon görüp hele biraz daha daha yakından tonıyıp sonro do o «ınce» o «denn» o «gızemlı» dızelen nasıl yarattığıru düşunmemek olası değildir! . Moore'un şıır ozanın vtırlığı kışllığl dışında yaroltığı bir 9 «Sey» saymasıno katılırım ben de Nedır o »şev> Nasıl bır «şevdır o k" eskımez tükenmez her zornan taptO7e yepyeni kalır Bu söz tablı ki «gercek şıırlso ıcln . Yokso şiir dıve boş eski yınelenmlş basmakalıp sozlen yanyana rfızenier ıc'n değı! . Kücük bır tepe oluşturdu şıır kıtaplan lclerınde bano gore bır değer taşıyanlan bır yano ayırdım Bana göre diyorum cünku şiir bu hıc bellı olmaz yme de şu ondo beğenmedığımız sevmedığımız bır kac d'ze günü gelır yenı bir ışık altında gorunur okura «Anlaşılır bir şıirin mânâsı Sanki yalnız bızım Icln söylenmlştır» der bir ozanımız Bizım icln söylenrnlş izleniml verır hlc ummadığımız bir şllr de günü gelınce . Çunkü şiir esklmez durur bır yanda okurunu bekler Bekler ve bulur blr gün Bu vüzden şl.rler ozanlar kciusunda tüm kesıniemeler yantıştır derım ben En kötü en sığ en bas't blr şıirden b'le blr qör bcşka blr anlam. blr güzellık fıskırobllir Bu pazar gününü de şılrterle gec'receğım Gidip oyurnu verfp eve döneceğım Oy vermekte hıc de şılrlı bır yan yok Ama bır saotlık blr aradır bu oy verme Işlemı yenıden şııre şiir klfoplonno dönmek Vmcl nln dedifll g'b> cGörütme'/en ama duvulan resım olon şilr» dunkendınl duvmok güzel $ey sorro ge'sln RlmMonta'one'ln »iyi şilr kuraiinnn « > aklın üslün< sözünü doğrulavan o cocuk ozan Gec'P blr köşeye R mbaud'yu yenı baştan okumolıyım «S'lr evleme uymaz. evlemln önön'*T vüriJr» dryen bOyük duyarlılık^rın öncusü, yaratıcısı lle boşbaşa kolrraltyım... Vehbi BELGİL nn, iniş osfaltlarını bunlardakl e'ektrık ışıklarına gore bulma lan gıbf Kelebeğın gözü de gıbıdır arınınkı Ked n n gözbebeği yukarıdan aşağı bır cızgı bıcmındedır. Ağactakı, yerdekl ovını rohatça gorebilmesı icln Kedi g bl tilki de boy'edfr Ahtopotun gözlen nareket halınde olduğundan hayvan renk görebıiir Hayvan. gözunü otomobil antenl gıbl uzatıp kısaltabilır Böylelıkle kayalıklar arasındaki görüş alanını genış letir Istakozun gözü de boyledir HAREKETLİ GÖZLER Gozlerı hareket etmeyen hay vanlor icın dış düryo renkszdır, bulanıktır Deneme ınscnda da yapılmıştır Insan gozü. sanlyede blnlerce kez tıtedıği ıcın renkien kesk n boyutları ıle gorur acık secık görur Insan gozunun hareket halınde oimasını kolaylaştıran 6 adalenin calışmaları durdurulunca dunya ınsan ıcin de kurşunı ve bulomk bır ekran görunümune girmektedır Derln denız dıplerınde zıflrt karanlıkta yaşayan hoyvonlor ya kendı ışıkları vayo obür balıkların ışıkları ıle bırbırlerrni gorurler Bu denız dıbı hayvart larının hepsı ışıklıdır Gece ka ranlığında okyanus ortasında bütün ışıklarını yakmış olarak gıden bir tronsatlantık gıbı ışıklı (Myctophıle). (Lampanyctus) türunden balıklarm ıse bu runlarının ucunda bırer fener yanar; vücuttan ayrı bır fener Hayvanlar, avlarını, düşmanlarını bunlarla görürler Bazı dıp hayvanlarının do yansıtıcı aynaları vardır. ÖBÜR ÛRGENLERİ DE Bütün bu 8aydığımız hayvan lann öbür örgenlerı de yine kendı yaşamlanna gore oluşmustur Yanl kulakları, burım lan, tuyleri patilerı, mıdelerı, beyınleri de Bu durumda. yazımızın başındakJ soruya yine donebıliriz: Kurbağanın gözu hıc kımıldo madığı ıcın hayvan renk dıye bır şey gormez Yeşıl b r bahCe kurbaga ıcm kurşunı bır ekrandan başka bır şey değıldır B J ekranda. sadece kımıldayan şeyler gorunur Uçan b r sınek bır ağac kurdu (phrygone) gıbı Hayvanın zekâsı sadece kendı yaşamını surdurmesın8 gerekli bır duzeyde oldugu ıcm bu durum ona kolaylıklar sağlar Kurbağa bahcedekı b tkı. hayvan ceşıtlıliğı ıle ıJgılsnmez Balığın gozu cevresmı kubbe blclmınde görür Böylece hayvanın goruş alanı daha da genışter Fotoğraf makmelerlmn goruş alanma gırmeyecek kadar genış bır manzoranın resmi balık gozu gıbı genış gören objektıfle cekilmektedır KoDek icın dünya renkslz, yanı kurşunı bır dunyadır Cun kü h3yvonın gozunun retıno' sında renk gormeye yarayan komler mevcut değıldır Buna karşılık hayvanın koku almo duygusu cok geiışmıştır Av kö peği. ovı. gözünden cok burnu ıle bulur Bır cok kuşlarm gözlen insanınkınden cok keskındır Coy lak. kartal bınlerce metre yukardan yerdekı mmık bır hayvonı farkeder Deniz yıtdızmın gözu de yoşamına gore bıcımlenmıştir. Hayvan. zaman zaman kabuklarını ocon mıdyelerln ıcıne glrıp mıdye ıle karnını doyurur. Bu yuzden yıldızın gozü yoktur Buna karşılık hayvanın beş oyağının her bırının ucunda ışığa duyarlı bır bolüm vardır Yıldız. bu sayede avının acılan kabuklan arasında slyah b r cızgi gıbı duran vucudunu görür. «Bütun örgenlerl sadece ken dı yaşamlarını surdürecek blcımde oluşmuş canlılar euen hakkında bir blr bılgl edınebllirler ml?ı Blyonık'ın verilerinl gözönüne aldığımız zaman bu sorunun yanıtı olumsuzdur Ancak, gozlemi genelleştırerek Inson içın de oynı şeyi söyleyebılir mıyiz? Kuşkusuz hayır. inson. zekâsı sayesfnde doğcnın kendısınden esirgedığl bılgılere sohip olmuştur Insonın gozü. arınınkı gibi ültraviyo'e ışınlanna duyarlı olmadığı halde Insan zekâsı ültravlyole ışm'arını da enfraruı ışınları da kozmık ışınları da, bulmuş tur A.etler yapma gucu sayesında insan, mıkrop denen varlıkların ne olduklorını oğrenmış. uzoyın derınlık.'ennf gormuş duygu orgenlerının ke^dısını bılgsız bırakmalanna cldırış etmeden elektrık dalgalarmı, ışık dalgolarını. doğanın yasalarını bulmuş, daha da ötsde, ınsan bu yasolora hükmet mesını de oğrenmıştır Bu yuzden, daha ellı yıl oncesıne kadar doğanın elınde oyuncok durumunda olan Inson, bu du rurrtdan cıkarak, tersıne doğa yı oyuncak halıne getırmıştır. insan. zekâsı. metodlu calışma sı ıle. doğonın bütün sırlannı cozecek, canlı da yaratacaktır. İnsanoğlu zekâsmın bu korkunc gücunü daha ilk çağlardan ıtıbaren anlodığı ıcm ona ceşıtlı sınır'ar, tabular getirme ye calışmış fakot başarı kaza namamışttr Herşeye karşın, bılım ilerlemiştir ve ılerleyecek tır. insanı hayvanla bir tutmak. cahıllıklerın en büyuğü halatarm en cırkınıdır Hcyvanlar mıl yonlorco yıldır, doğanm kendılerınl koyduğu yerde Otlamaktan ılen gıdememışierdır gıdemeyecekierdır Ama ınsan. doğanın kendısınden esırgedığl yetenekieri elde ederek bir tur tanrı halıne gelmıştır Bazı bağ naz kafalılar fBu kadar llmınız var da neden daha blr slneği bile varalarruyorsunM''» dıyerek akıllonnca Insanın yeteneklennin sınırlılığını gostermek ıstemektedirler Bu gıbılere şunu sö/lemek ıstenz Doğadakı canlılar o ceşıtlı yeteneklerine mılyarlarco senellk bır evrlm sonucu uloşmışlardır Insanın bllımsel buluşları ise son 180 yılın esendlr Hatto Ikmcl Dünya Savaşından sonrakl buluşlar ınsanın yedıbln yıllık tarihlndekı buluş'ar toplamından yüzlerce kez cok olmuştur insanı «EşrefI mahlukatı sa yan efendılerın onun bozı geCicl yeteneksızMklerı korşısmda dort koşe olmaları celışkılı değıl mıdır? DOCüM ve TEŞEKKCR KI2IM IZ, GÜLAY ARZU İNAL'IN doğumunu başarı lle gercekleştıren cok yönlü dost insan sayın üz As Dr. GÜLAY KURTAR Dr Ferhunde Yarl. Dr Bırsu Sarıışık Ile Ankara Tıp Fakultesl Hastanesl Kcdın Doğum Servısının tüm personelıne teşekkür ederız, FerzanMesut İNAL (Cumhurıyet 779.) murat dersanesi köklü eâitime üse son smıflarâ:20 C) VİLLÂV Lâle ^ LALE VİLLA OREN SAKİN SABAHLAR HUZUR DOUU BİR GON VE SONBAHARIN SERİN AKŞAMLARINDA KALORIFERLI ILIK ODALAR. SICAK ŞU. DENI2 KUM GÜNEŞ ŞlZDE UNUTUIMAZ BİR SONBAHAR ANIŞI OLACAK ÖREN BURHANİYE. TBLı 3 4 4 (Cumhurlyet: 7791) HEDEF. DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TURK DONANMA VAKFINA îfAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABILIRIZ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear