Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İKİ CUMHURİYET 6 OCAK 1979 ünîük gazeteyi, haberteri, yorumları ve düşun yazıları ıcin satın alan, buna karşılık reklâm yayınlarına hıc ilgı duymayan bır okuyucunun. gazete satın alma ve okuma davronışını yakındon 'Zleyelim Bu oküyucu, gaîetesırde yer verılen tecımsel reklamları geçerek, onlarla zaman yıtırmeden dıleaığı yazıları okuma olonoğına sahiptır. Ya do. gazetesı gıderek reklâmlara boğuımsya başlamışso, onu değtştırme gıbı bır ozgurluğü de her zomon vardır. Pekı amu, ya radyo ve televızyon ızleyıciierı, onlar da aynı secenekıSıe ve ozguriuklere sahıp mdırler 9 Reklamları ızleınek zorunda kalmadan. kendılerıni yalnızca beğenılerını kazanon yapımlara ozgule\ebilırler rm 9 Bu soruıarı Oıumıu yonde yonıtlcma< oldukça guctür. Cunkü, radyo ve televızvon ızieyicılennın, bır sonrokı yapımı kaçtrmama konusunda, progrom aralarında yer alan ve ne kadar sureceğ onceaen bellı olmayan rek,affilara kotla.ı.raktan başka seçenekler yoktur Kısası bır reklorn aracı olarak raayo ve televızyonun, gazste. asrg., cfış vb. gib bcsılı reklam arcclarından ayrık yonu, kıtıelerın zamanını, onicrın istemlerı dışında zorla calab Ime nıtelığınde kendmı gcEtermektedır. BJ ozgul nıte^ğın yozkullanılması ızleyicı kıtleierde coğu kez ışksnce olCJİenne varabılen bıkkml;k>ar yaratmakiadır Sozgeiimı, Ingıltere'dekı TV izleyıcıierı uzerınde yapılan bir araşlırmanın bulguları, ızlsyic ieraen yuzde 30'ının reklamları br ışker.ce olarak nıîeledıklennı saptcmıştır Anı'an ulkedekı ızieyecılerin en boşta yakınma Vnn: :;•. TV'de reklamı yopılan malların gerçen nıtelıklenyle halka tonıt Imadığı ve bunun sonucunria da k.tielenn tukeîım /eglemelerınde yonılthdığı yoiundadır Keklamların cokluk. basılı ıletişım araç!arıyla yapılmasına kaışın. gsiiym.ş L . .„ ın coğjndakı TV ızleyıcılerınin. televızyon reklomlanna karş,t gcsteraıkien tepl>ı olobrld ğıne srrî olmaktaaır. Nevvsvveek dergısının 1S74 yılında yay nlodığı bır araslı.manın SC.IL . . . evrende TV yayını yapan 121 ülkeden yalriizca 46 sı rek'am yaymına ız n vermektsdır Izm verenlerın de, bu konuda onemli yasol sınırlamaInra gıttıklen gozu cekmektedır. G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER TRT'nin Ekonomik Yansızlığı Dr.H. SamiGÜVEN yan ışlgyım ürunierı olmuk uzere, toplam 14 207 kez rekiam ıziettırilmek zorundo bırakılan kitleıer n bunardan bıkmodıklarını ve aynı reklarnı yuzlerce kez seyretmekten haz duyduklarını savlamok olanaksızdır Nitekım. daha 1973 yi'inda yopılan bır aroştırmanın sonuc'orı, Türkıy.e'de TV ızley.cıierınden yuzde 8S unun, reklamları «en çok bıkkır.lık tferen» p'Ogram olarak gorduklerıni ortaya koymuş'ur. TRT'nın 1977 yıtında yoptığı bir araştırma da koşut bulflular vermıştir. topldmda acılan onarılmaz yaralordır. Devlet televizvonunun. hergün yarım saat süreyle. ekonomık yaşamın doruklarını els gocıren gjclu odakiara özgüıenmesinin gerçek toplumsal pahosı, yarati'an yapay gereksmmelerie bır korgcsa cmde ses3mıeşt;rilsn /ığınların temel ekonomılc sorunlcnndan saptırılrrasıdır. TV'de her gun be:lı sureierle durrnadan. pahalı g.ysılerle, kozmetiklerle, arabaiarla, yazlık'aria ve gösterısçı ev gerec ve doşemlerı/ie küielerın imgelenımlennm kurcalanmas;dır. Guclu ekonomik odakların yıllardır ışleimekte buyuk yararlar umdukları bu carpık sureç ıcmde. tjketici kitleler her iürlü etkıden arınmıs b:r biçımde gerçek gereksmmelerını karsıiayacak mal ve hizmetlerı özgurce saptayamamakta, ya do gerçek gereksınrrelerınm ne olduğunu çokluk bılememektedir. Şimdilerde, devletin TV'smi 6 ayiık donemlerle parselleyerek, tecirtısel yayınları kendılerine özgületen 40 dolayındaki dev fırma. bır yandan tekelci yopılarını daha da peKistırrken. öte yandan da kitlelerın tuket'm kalıplanrıi dılediklennce bıcımlendirme olanaklarına sahıp olmaktodır. Bunun icın de, ellerınde 20 mıl/onu aşkın bır k t'eve yönelen ve toplumda henu7 bıkkınlık aşamosma gelmemış yetkin bir aroc bu lunrraktadır. Yani, bu egemen flrmalar hergjn, karşılorına TV'yi acılışmdan. kapanışına değm ızleyen genış bır kıtleyi almakîa ve kitle psıkolojısini gosterişci tüketim yönunde ajabıldığıne keşullandırmaktadırlar Gerçek Müşteri Kim? Eğer anılan araştırmaların bulguları doğru ise, yani TV'de yayınlanan reklam programları, TRT'nin hızmet giderlerıne yasalarlo belırlenmış ruhsat Cıcretlerim odeyerek katılan ve o nedenle de bu kurulu?un gerçek muşterilerın: oluşturması gereken ızley.ci kıtlelere bıkkınlık vsrıcı boyutlarına coktan ulaşmışsa, anılan kamusal kuru'uşun bu ışkenceyi surdurmedekı yararı ne olabılir? TRT'nin ana gelir kaynaklarına bakıldğında. sorunun yanıtı kendiliğinden acıklığa kovuşur. Gercekten de. 1975 y lı verılerıne göre. TRT'nın gelır kaynoklorı ic'ınde, yuzda 50 5 ıle reklom geiirlerı en başat yeri tutmakta ve bunu yuzde 43 7 ıle halktan olınan ruhsat iıcretleri ızlemektedir. Butçeden alınan yardımlann oranı ıse yüzde 3,5 gibi sımgeseı bir duzeyde kaimaktadır. 8u verılerln gosterdığı şey, kamusal bır hızmet kuruluşu olan TRT'nin akçalı yonden ne denlı ozel anamal çevrelerıne, bağımM oiduğudur. işte. şimdilerde sayıları 20 milyonu aşan ıze/ici kıtlelerne her gun yak!aşık yarım saat sureyte cektirilen reklâm ışkencesi ve ontardan zorla colınan yıllık 22 işgunu eşdeğerlı zaman, bu baöırnlılığın kacmılmaz bir pahasım oluşîurmaktadır. Ne var ki, devletin tekelındeki bir yayın aracınm reklâmlara ozgulenmesı yokıyla haü;a yuklenen paha, bununla da bıtmemektedir AsIında. kıtlelerden calınan zaman ve onloro u/gulanan işkence, devede kulak örneğı, sorunun goreceii olarak önemsız bır boyutunu oluşturrraktadır. Cok daha önemlisi. kıtielerı ekonomik kararlarında bağımlı kılmaya yonelık bir sürecin sistemli bir biçımde işletimesı sonucu. uretlm glzllgucu plyasadakl istemin cok altındo kalan ve O nedenle de piyasaya sunacak mal olmayon, ya da 23 yıl sonra uretebi'eceöı mol\an bıle şimdıden satma kolaylıflına ahşmış cok sayıdaki firrranın yoğun reklâm kampan/alarına girişmelerı sık rastlanan b r olgudur Bu çarpık sureç ıcınde fırmaların tekelci yapıldrını pekiştirTelerınn gerçek pahasım, yükselen tüketim malları fıyatlan nedeniyle kıt'eler çs<mektedir. Gorulduğu gıbı, TRT'nın reklamlordan sağladığı gelırler, sonul cözumlemeds yıne ızleyıci kitlelerın cebinden cıkmaktadır. Başko bır deyışle, TRT'yı akcatandırcn, gsrcekte radyo ve TV ızleyicısı kitleden baska kımse değıldır. Ancak, bu akcalondırma dolaylı bır biçımde işletıldiğinden sözde akçalandıran onamal cevrelennın cıkarlan, holkın e'onorrık kararlarında bağımlı kılınması pahasına gsrcekleştirılmektedır Bu olgu, kamunun elındekı bir kitle ilstısım oracının ekonomik yansızlığı sorununu gundeme getırrr.ektedır TRT nın siyasal yonsızüğı cok tartısılan bır konudur 0,'sa. nılvor.lara yonelen bu kamu ktruluşunun, ekonortvk ycnsızlığını koruyamaması sonucu, topluma yuklenen paha, en azından onun siyasal yanstzlığı değın onemli bır sorundur. Bunun bılincine varan pek cok ulkede, ya TV reklamları yasoklanmakta. ya da radyo ve te'evizyon kurumlarının tecimsel reklamlar yoluyle anamal kesiminden alabıleceğı kaynakların bır ust sının cızilmektedır. Sozgelimi, Franso'da. cıkarılan bir yasa ıle Radyo ve TV Kurumunun reklam gelirlerinin, toplam gelırlerinin dörtte birını geçmesı yosaklonmıştır. Kimı ülkelerde ıse, reklam yoyınlarının süresi ve reklamı yapılacaK mal ceşitleri yasolarla kısıtlanmıştır. Türkiye'de ise, 359 sayılı TRT Yasasının, reklamlar konusunda hıcbır yasak, denetim ve sınırloma getirmemesı oldukca şaşırtıcıdır Bu konuda, bir reklam yonetmelığî ıle yetinilmektedır. Tutarlı Olmak... ir koc oydon beri İzmlr'deyim. Bu guzel kentln C«şttll adları vordır. «Gavur izmir» derler, «Güzel İımirı derler, «Ege'nin incisi» derler, «Turkiye'nin bir tanesi» derier. 1922'nin eylulunde Turk ordulorı İzmir'e girdiğinde, Mustafa Kemal Paşa Kordonboyuna varmış, zamonın en unlü otennin terasma oturup B Türkiye'de TV reklamları Televzyon, Turk toplumunda henuz b kkmlık evresıne gelmemış. bir kıtle ıletişim aracıar Ancak, TV reklamiart ıcin aynı şeyi söylemek olası değıldır. Bunlar coktan bıkkınlık verıcı oşomaya ulaşmıştır b'le. Sayıları on mıiyor.larn belırt'len TV ızleyıcıisn. her gun şaşmaz bır sıra ıle. once ulkede ne kadar banka kuruluşu varsa, bunların b'jyuk rakamlarlo simgelenen sevımsız reklamlarını ve orkasındon da co!<'uk altı avlık dönemlerle hic deöıstirılmeven ceşıtl1 tuketim maUarı reklamlarını büyuk bır bıkk'nlık icındo, bırkoc kez ızlemek zorundo bırakılmaktadır. Gercekten de, yılda 2693 kez banka reklamı, 1803 kez gıda ve kololı :ckı, 9711 ke? gıysı, kozmetık, ev doşemi, inşaot gereçlen ve oto Kimin Cebinden Çıkıyor? Reklâmlann, radyo ve TV ızleyıcılenne parasız ızletildği ve mılyonlarca liral.k reklârn harcamalarının. reklârn veren firmalarca ust'enıldiğı yolundaki savlar bütünj/le bır alda'.macadır. Gercekte, radyoyu ve TVyı reklâmiarı/le pareelleyen firmalar. yaptıkları bu harcamaian kolayltkla sattıVlan malların fıyaîîarma oktarabıldiklerinden, ya da bildirimde bulundukları ver gı bazından düşeblldiVlerinden, sonul yukj yms tüketicilikle ozdeşleşen izleyicı kitleier ve turr topium yüklenmektedır. Hattâ o denli kj, reklâm harcamolarının kitlelere aktarılna olanaklarımn böylesıne kolay oluşu. coğu f'rmaları, rekiâmcılığı savu'ganhk yönunde o'ab.ldtğince yozkullcnmaya yöneltmektedir. Gercekten de TRT'nın tkonomlk yansıdığını koruyarok halk yararına hızmet görmesi, bu kamusol kuruluşun aktalı yönden anamal cevrelerine boğımlı olmaktan kurtarı'masını zorunlu kılmaktodır. Çarpık bır ekonomik yapıdoki bu bağımlılık. reklamcılığı yozlaştırmakta ve toplumda sağlıklt ve yaygın tuketim eğilınVerınin oluşmasını buyük ölcude engellemektedır Böyle bir yapıdc, reklamlor, savurganlığı hızlandıran savurganlıklor kısır dongusunun en güclu halkalarından btrini oluşturmdktadır Bu halkanın kırılması, ağır ekonomik bunalım gecıren bır toplumda kitlelerın gerçek sorunlannın îarkına varmasına ve bunlara sahıp çıkmasına yardım edebillr. Aslır.do uKeyı şımdılerdekı ağır bund'ıma surekleyen de, toplumda yıllardır bilınçlı bır blcımde ışletııen ve halkı ekonomik kararlarında bcğırr.lı kılmaya yonelen bu kısır döngudsn başka bır şey değildir. Devletin elir.deki bir kıtle bildırişım aracmın, anılon kısır döngünün surdurulmesınde en boşat yerı tutması ise, hıcbir koşulda haklı gosterıiemeyecek bir davranıştır.. Sonuç sormuş: Kral Konstantin buraya gelip rakı icti mi? Hoyır. Öv!«yse İzmir'i neden almak ıstemış? Şimdi Kordonboyunun koidırımları boydan boya meyhane oimus, gun batımında oturup rckı lceblllrslniz. Ama ne yaz.k ki, ne Karşıyaka eski Karşıyaka, ne Korfez eski Köriez, ne Kordon eski Korcion... Dsniz kıyılarında yukselen apartımonlar kenlin sotuğunu kesen ve Büzelliğlni boğan beton surlar gibi.,. Körfez bu apartımanlardan akan dışkılarla mazot karışımı bir yıvışık göl olmuş. Ceyrek yuzyıldan beri izmirin Beledlye Başkanları apartıman uygarlığının hizmetcisi gibi calışmıslar. Doğanın guzellifll yok edilirken parasal çlrkinllfle anıtlar dikilmiş. • İzmir'ln kent olarak büyümesine karşın bir tafra şehri havasından kurtulamayışı, bilim ve sanotton uzak yasamına bağianmalıdır. Osmonlı'dan bu yana komprador kopitalizmlnin limanı olmuş İztnir, ne blllms*l bir etkinliği var, ne de sonatsal atılımları... Eg« Üniversitesi bu yazgıyı değiştirebilir mi"? Gelecek yıllar bu soruya yonıt verecektir. Kuşkusuz Ege Ünlversltesi de butiın universitelerlmizi saran bunalımtardan nasiblni alıyor. Bir yandan bilime değll cıkarlara dönük blr düzen, öte yandan hiç bitip tükenmlyen ögrenci eylemleri İzmir'de nlcin geçerll otmatın? Türkiye'den toyutlonablllr mi İzmir? Birkac gun once Ege Üniversitesinde gelmlş v» gelecek en llginç eylemlerden birinl izledik. Sıkıyönetlmi protesto amacıyla forumlarda toplanan öğrenciler, daha sonra blr yurüyus duzenlemeye glrijtller. Ellerind* dovlzler ve pankartlarla eyleme gecerken, karsılannda poüsl ve |ondarmayı buldular. Çatısma büyüdü, ertesl gün Ege'nln boyalı basınına iyi malzeme oldu. Bu gaz«t*l«r1n yazdığına bakılırsa bini askın polls, |andarma gücü, komando taburu olayı bastırmak için kullonıldı. Sonuc? İzmlr'deki bu olay, yurdun öteki bölgelerinde pek duyulmadı. Cunkü istanbul gazeteleri haberi dortbeş satırla geçiştirdiler. Ama eylem gunümüzde oğrenci ketiminde etkinleşen bazı sol hiziplerin mantığını göstermek bakımından ilginctir. Ustunde durulmaya değtr. Çunku bir insanın eylemiyle amacı arasında bir tutorlılık olmalı. Soğuk almak istemeyen insan karda kı»ta çtplak dolaşmaz, sıkıyönetim istemiyen de yasadışı eylem koymaz. Öğrencj olsun, öğretmen olsun, (kim olursa olsun) her yurttaş sıkıyönstimin kaldırılmasını isteyebilir. Kişinin hakkıdır bu; ve bu hakkını her şeyden önce mant * kuralları içinde kullanması gerekir. Çunku yaşadıgımız ortamda ılk düşunulecek sey, şu sorudur: Sıkıyonetimin kalkmasını istiyorum. Peki, sıkıyönetim kalkarsa Marastakl Alevl yurttasları soykırımdon kim koruyacak? Pek sevimli, akıllı, zeki ve de devrimci universlte öğrencisi, İzmir'ln Bornova'sından elini uzatıp Kahramanmaraş'taki komandoyu engelliysbiliyor mu? «Sıkıyönetim kalksın» diyelim, Alevi yurttaşlarımızın (coluk cocuk, ana, baba) yaşam haklarını savunacak uzun sureli değll yakın süreli bir guvenlik nasıl yaratılacak? Sıkıyönetim Maraş'tan kalktığı zaman inıanterı katillerin elinden kim kurtaracak? Ve acaba sıkıyönetim ilan edilmemiş İzmir'de «Sıkıyönetim istemiyoruz» diye yasadışı eyleme girişmek, bölgede sıkıyönetime ıDovetiye» çıkarmok değil midir? • Yarını Biz Kuracağız OKTAY AKBAL e oiacak bu işln sonu? Bu karmakarışıkiık ne zaman bttecek? Ne zaman hınura, guveniige, barısa, duzenli bir ekonomik yaşama kavusacağız? Yrllardır herkes birbirine soruyor bu tur soruları... En cok da bizlere, gazetecilere, yazarlara.. Kim bu tur sorular scrarsa ben de oynı seyi ono soruyorum. Hep şu yaşanrmş öykuyu anımsıyorum; Birinci Dunya Savaşı'nda herkes Bssbakan Clemenceau'nun şoförune sorarmış, cSen Boşbakan'ın yakmındasm. cok şeyleri duyarsın, bilirsin. Savaş ne zaman bitecek? Nedir Başbckanın inancı?» Şofbr şu yanıtı verirmiş: «Gecen gun Başbakan da aynı şeyi bana sordu, «Jean bu savaş ne zaman biter?» dedi. «Binmlsiz bir alâmete, gidiyorıız kıyamete» diye bir deyim vardır. Kıyamete mi gidiyoruz, yoksa bir kurtulusa, bir huzura, btr yeni umuda mı? «Yarın» billnmez. Yarının neler ge'irip neler goiürecsği ise az cok sezilir. Örneğin hava di'rumu .. Kaç gundenberi radyolar, ojanslar Kuzey Avrupa'da soğuk dalgasınm ortalığı kasıp kavurduğunu soyleyip durdular. Bu dalga uç gun sonra Turkiyeye de oelecekti. Önceden bir takım önlemler olmak gerekliydı. Aldık mı, duşundük mü? Hic sanmıyorum. Karm ilk duştüöu gunün sabahı ortalık karmakarışıktı. Taşıt bulmak guctu miliet eski acı deneylerini anımsayıp ekmek dsrdine duştü, yakacak sıksntısı, benzin darlığı, su bu, yani kısın, soğuğun gerektirdîgi cnlemleri almayan bir toplumun basına gelecek herseyle karsılaştık, daha da karsflaşacağız. Bü de «Yarınsı bilemıyoruz. Victor Hugo «Yarın buyuk bir seydir Yarın nasıl oiacak?» diye sorar. En buyuk sarjnu budur insanoğ'unun: Yorın nasıl oiacak, ne gc;irecei;? Bilimsel cözumu yok bunun. Bir takım verilere dcıyanarck sonuciara vanyorlar. Bir ulkede nüfus artarsa o ulkede yokluk, ışsirlik, bunalım da artar, bir yıl. beş yıl. on yı! sor.rası icin korkunc durumlar beklcnrr.elidir. Ya do bir loplumu bilgisiz bırakırsan, bilgisizliğe itsrsen, bilgisîzliği översen, yuceltlrsen, kofcsı islerpeyçn «robotsla' yetiştirmeyı hcdef alirsan, o ulkede en kanlı kr/ımiarın tohıımunu atmış olursun... Örnei'n M"c'trki kr'imın bir raslantı, bir gerekslz pctlama, bir socma, anlamsız carpısma olmadığı acıktır. Kcn'ı Mnraş lar:n gelecegı, gercekleşecsği önceden belhydl B T politikacı kesimi vardı her ne kcşul altında clıırsa olsun ıkiidnra tırmanmoya calısan... Bunlar bir sure once i:'iidan ele geç:rmiş, «devlet»i kendl arolorındo bölüsmek gibi cılgmca islere kalkısmıslardı. Bugün bu ısgolcilerin en onemli yerlere atadıkları birtakım görevülerin en kcnlı, en acı eviemlerin kahramanı olduklar'nı mchkeTselerdekı kendi sözlerinden öğreniyoruz. 1978 basında Ecevit Başbakan olmasaymıs, bugün «devletui bu istjafcllerrten kurtGrmakta cok, ama cok gec kcıiınacakmıs! Kimbilir ne kanlı, ne acı, ne korkunc olayior gcçeceltti bunu gerçoklestirmek icin!... Şimdi yeni bir yılın ilk hoftosındayız Koskoca 1979, «nriçcek» dediğlmiz s'slerin ardmdo. Adım adım yaklasccrr.ız ayorına yarıplaro» Zamon icinde yürümek, hç!s sorumluluğunu büen kisiler icin onemli bir uârastır. Elimiıi kolumuzu saüaya sallaya gitmeyeceğiz yeni gunlere İs basındcki sorumkıiara onların davranıslarmı, ey'pn'erini, programlarını ne denli yetersiz bulsak da geric'üije. fas'zme. zorbolığa. ileri eylemleri kırınak isteyen uygariık dusmanlorına karşı verecekleri savajımda ycrdımcı olmok, destek olmak gorevindaviz. 1979'da, kaoımızın önunde boğırıp coğıran, geldim, geliyorum diyen fasizme karsı bilincli bir direnis göstermek zorundayız Gorev basındaki Ecevit hukumetini elestirmek, yermek, burrn kıvırmak bir koseve çekillp keyfimiîe bn'rnot! oroda bir su bakan'a bu bakanta eğlenmeye kclkı^mck kolayın da kolayıdır. Sunu bilmeli, bu hukumet çiderse yerine doha iyisi. daha ilericisi, daha uygarı, daha tutarlısı. daha halka vakın olanı, daha özgurlukcusü qelecek değildir. Kesiniikle değildir... Yarmı kurmak, yaratmak bizim elimizdedir. Bir hamur nibi yoflurmok qerekivor zcımanı, bicimlendirmek, an'cmiandırmok... UmutsuzUığa kopılmadan, daha doğru;u be~ginl!qe duştüğumuz anlarda blle cyarmlarıın her zamsp llerlden, yararlı'don, güzel'den, olumlu'dan yona olduöunu. düşunmek gerekiyor. İnscnoğlunun kendine ynrarlı, kerdine i«illk nçtiren her davranıstan yano olduğunu bümek . Yurttas olorok itk isimiz umutsuzluSu, bezoinü"! yîiim'ıdı yor.arr>'mi7don kovmoklır. 1979 un teMi'<sli oecıtlerinden, sk sık önümüze cıkacak ııcurııminrdan sıyrılabllrr.emiz ancak böyle oiacak, ancak bcyle... ÎMANSIZLIKTAN MI ? ir arkadaşımm olen anI nesıoin cenaze torenm' de bulunmak içın camiye gıttim. Günlerden cuma, hava yagışlı ve soguk. Uzun suren cuma namazından once hoca. vaaz ediyör. Camınin dış duvarlartna yerleştirılmiş hopariörden hocanın sesi, cami «vlusuna ve çevreye yayıhyor. Hocanın sesi. sert, dik ve tehdit dolu. Buna urkutücu bir sesleniş de diyebihriz. Üstelik, makinah tüfekle ateş eder gibi. sözler aralıksız çıkıyor agzından' Bütün bunlar imansızhktan! diye ofkeyie konuşuyor hoca. Dinsiz. ımansız. Allahını tammayan, Kur'ana inanmayan insanlar canavarca adam ölduruyor. Eğer bu insanlar yuce Allahın kitabı' olan Kurana ve onun emirlerine uysalardı, bu cinayetleri işlemeyeceklerdi Ama, imansızlar kıyamet gününde hesaba çekilecekler.» Konuşma uzun, bitmek bil miyor. Bir saat boyunca hoca, camidekilere, avluda cenaze namazı zamanını bekleyenlere seslenerek sık sık «Cehennem ateşinden» söz ediyor. Daha sonra da. cenaze töreninde «O gafiiler ki, kendi akıbetlerinin de bu olacağım akıllarına getirmeden» diye sürdürüyor konuşmasını. Üzerinde durmak ist*dığım, cami gibi Tanrınm evinde ve bir insanın son yolculuğu nedeniyle yapılan uğurlama töreninde, ya şayanlan din ve Tanrı adına, bu denli korkutup tehdit etmek değil aslında Gerçi, herhangi bir din adamı, ister camide, ister ce naze törenlerinde. daha yumuşak konuşsa. korkutma yerine inandıncı olmak yolunu tutsa. cehennem ateşinde yanmak yerine. insanların yaşam boyunca yaptıklan ve yapacaklan iyiliklerin erdemlerini antat sa, kuşkusuz daha etkih olur. Asıl üzerinde durmak istediğim. o gun camide yapılıp hoparlörle dışanya yayılan konuşmanm şu bölümleridır: Batı uygarlığrına, hatta topluca Batı ya. Batmın dinsizliğine çatan hoca şöyle diyor Biz, îslâm inanışlarmı. yani doğruyu bırakıp Batıya yöneldik ve kapılanmızı sonuna kadar açtık. Açınca da, bu kapılardan Batınm, yani Hıristiyanlığın bütün pislikleri geldi. memleketimizi telvis etti (kirletti.) Hoca efendi. başta tstanbul, hemen hemen bütün kentlerimizin duvarlannda görülen «Tek Yol İslam» ya da «fslâm devleti kurulacaktır» sloganlannm ışıfmda konuşuyor. Bu anlatış, siyasal yaşamımızm bir bö lümünde de. egemen oldugu lçin o siyasal anlayışm partisi ile, camidekl hocanifl es rüdümlü »özleri ür B Recep BİLGİNER kütücü olsa gerek Camılerimiz. nıcedir politika kürsu lerine dondurüldügu. Ataturk devriml«ri, özellikle lfeyiklık ılkelen çiğnendigi ıçıa. yaygın bır kamksama var toplumda Artık, yakm larımızın. dcstlanmızın cenaze torenlennde. cami avlularında. din kisvesi altmda, tehdit dolu parmaklann burnumuza kadar uzanmasına bile aldıran yok Kedön hala. din adına. kutsal kitaplar adına. insanlar tehdit edilir de, msanhk sevgisinden, insanlann kardeşliğinden soz edilmez, kötülüklörin önlenmesi için. Hatta, silah yerine, çeşitli fikirlerin geçerliligine yönelnaeyiz? Bu çeşitli fikirler degil midir insanlığı ayakta tutan? Bir fikir sahibi olmak. onu taşımak. nerde olursa olsun. yürekJilikle soylemek, işte iman denilen şey bu degil mi? Bir ulkede ve dünyada asıl kutsal olan, fikir özgür lügü ve fikir özgurlügune hoşgörüyle bakmaktır. Camilerimize kadar bunun sa vunması girdıği gün, gerçek iman yerleşmiş olacaktır. Yediyüz yıl öncesinin ozaaı Yunus Emre. «Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan. zamanın evliyası da olsa. gercekte bir asidir» demiyor mu? Bu yptmiş iki miliet imgesi, yetmiş iki çeşit düşünce ve inancı yan sıtmıyor mu? Kutsal olan gerçek inanış ları. o inanışların kaynağı kutsal kitabı, tanrınm evı sayılan camide bir tehdit aracı yapmak, işte asıl imansızhk bu! Camide, bütün dünya işlennı ve toplumun düzenini din eksenı çerçevesinde dön durmek yanhsı olan hocanın sözlerini dinlerken, 1970 yılında, Pakistan'a yaptığım bir gezinın ızlenimlerini anımsadun: Pakistan'da, Türklere karşı buyuk saygı ve sevgi var. Gittigimız heryerde Pakistanhlar, yaşlı genç. Turk gazetecilerinm onünde saygıyla egiliyorlar. ellerimize sanlıp öpmek istiyorlardı O denli kok salmış durumda, Turk ^e Turkiye sevgısi. Bize verüen mihmandar. genç ve içtenlildi bir devlet memuru. Ama, sözü döndürüp dolaştınp Atatürk devrimlerine, özellikle de şeriatı. ş«riat düzenini bırakıp layikliğe geçişimize geti riyor. Bu yüzden Atatürke kızıyor Atatürk, bunu neden yaptı?» diye. Nedenîerini. ülkemizin bu sayede neler kazandığmı an latmaya çalışıyoruz ama, boşuna. Pakistanh mlhmandanmız, kırgınlıtını sürduruyor. N O gunlerde, Eyüp Han. bır asken darbeyle duşürulmuş, yerine bir asker olan Yahsra Han gelmis. Dogu Pakısîan. ayrfLarak bağınısız bir Bangladeş devleti olmuş. Pakistan. çoşitli sos yal ve ekonomik soruni.lrın basküi altmda, adeta kıvranıyor. Amansi7 ve dayanılmaz sıcakîann egemen olduğu Pakisianda bayuk çoğunluk. ıklirmn gerektirdigi yeterh besini almaktan bıle yoksun. Sokaklarda insanlar, yol ortasına sapır sapır dü=üp ölüyor. Ülkenin ekonomik ve sosyal yaşamı. 120 ailenin tekelinde. Yine de Pakistanlılann çoğunluğu, yoksullugu, yönetim baskısını. geri kalmışlığı. İslâmcı bir kadercilige bağlama eğiliminde İşte bu durumda. ne yapmış Pakistan biliyor musunuz? Mılyonlarca dolar har cayarak, Orta ve Güney Afrika'ya din adamlanndan oluşan heyetler yollamış, oralardaki insanlan Müslüman yapmak için. İnsanın şu ünlü dizeler geçiyor kafasından: Kendisi muhtaçı himmet bir dede Nerde kaldı gaynya himmet ede Hükümet merkezi Ravalpindi'nin kimi yerleri çok güzel. çok bakımlı geniş. kimi yeri de binlerce yıl öncesini yaşayan çok bakımsız perişan sokaklannda otomobille dolaşırken, bı ze, buıılan övüne övüne an latan mihmandarımız, ağzını burnunu elliyordu. Otomobilimız yeni kurulan İslamabad kentinin masal kubbeli, gorkemli Şeh razad Otel.nin önunde durdugunda, tartışmamız süruyordu. Otelin salonunda. bizler için hazırlanan ziyafet masasına oturdugıımuzda. mılımandanmız. ellerini yıkamak gereğini blle duymadan tabagındaki pilavlı eti. avuçlarıyla yetneye baş ladı Şeriat duzeni tutkusu. anlaşılan genç mihmandan mızı. ellerini yıkamayi unut turacak kadar sarhoş etmişti. Sanıvorum. dostlanmız ve kardeşlerımızin çoğunluğu hâlâ bu coskuyu sürdürüyordur. Nitektm. Pakist*n'm bugünku egemeni de. geçenlerde yaptığı bir açıklamada. Ulkeyi bir Islâm devleti yapacağım» diyordu. Yani. din ile dünya i$leri b:r!eşecek. ülke şeriat kanunlarıyla yöneltilecek. Üstelik. askeri yönetim, bir yandan İslam devleti kurma hazırlığını yaparken, ote yandan hapisteki eski Başkan Butto'yu asmak için de hazırlanıyor. Böylece. din uğruna. hatta inanış uğruna. resmi bir cinayet ışlemiş olmayacak mı? Camide, bu cinayetler iman sızlıktan işleniyor diyen hocanın kulakları çınlasın! Hadi. dost ve kardeş ülke Pakistan, bir çalkantı içindedir, henüz yölunu kesinlikle belirleyememiştır, diyelim. Peki bizde? Atatürk devrimlerini yapmış, cumhuriyetten bu yana la5'ikliği benimsemiş bir ülke de. neden hâlâ. kimi partiJerimiz, siyasetçilerimiz, din adamlarımız. sorunlara çağ daş anlayışla çare aramazlar da, din sömürücülüğü ya parak bunu kutsal kitaplann savfalarında ararlar. Onîara ayıp, ülkeye de yazıkl • İzmir'den söz açtık, Kordonboyu'ndaki meyhanelerl anlatırken nereye geldik? Bülniyor kl her raman Içkl Ile sorhos olunmaz, bazen toplumsal sarhoşluklar dört yani sarabilir. Böyle zamanlarda dikkat gerek. Sarhoş olanın direksiyon başına gecmesi trafik kurallorına aykırıdır. Böyle bir davranış, devrim kurallarınâ busbütün ttrs düser. TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDEN Derneflımizın Olağan Genel Kurulu 26 ocak 1979 cuma gunu saat 14.00'rtfi Beyoğlu Tunel ilk Beledıye Caddesı No 52'dekı Dernek Genei Merkezınde yapılacaktır. Bu toplantıda coğunluk sağiano.nadığı takdirde ıkınc toplantının 8 şubat 1979 perşembe gunü saot 14.00'te Beyoğlu istıklâl Caddesı ODAKULE İŞ MERKEZİ konterans salonunda yapıiması kararlaştırıİTiŞtır. Toplantı ıle ılgıli gunderr aşağıda arzedılmıştır. Sayın u/elenmızın teşriflerı rıca olunur. GUNDEM:' 1 Başkanlık Divanı secmi, 2 Yönetim Kurulu ve Denetci raporlarının okunması ve görüşülmesı, 3 ibrolar, 4 Bütce teklıfın;n göruşulTiesi ve onayfonması, 5 Yonet.'m Kurulu, Denetleme Kurulu vs Dısıplm Kurulunun asiı ve yeriek u/elennın secımı, 6 Dılekler ve kaponış VEFATLAR İÇİN Acı günlerinizi paylaşon İSLÂM CENAZE IŞLERİ bır telefonla emrınızdedir. Gazete. ilân ve umum muameleler, doktor, rapor, defin ruhsatı, hatim duosı, devir dualorı, heiva, şeker işleri yapılır. Hassasiyetle ve titizlikie İşlemlennıZ! deruhte eder. 1 FT PİAR RESEARCH CO. LTD. ar« ınvıt*d fer ı p p o ı r r m ^ n t :« the lOP MANAGEMEh4T POST for.the istanbul Dmsıon of an InterndTional company The occupant of the post wıll be responsıble for the overall adraınıstratıon of the dıvısıon ;Candıdates snouid m v ^ * wıde> °%penence success ın adrnınıstrsTıon at manaqemerit ievei should be betv/een the aa p s of 35 45 wıth a unıversıty deqr»e BS. and/or MS ın economıcs or ın ertgır.eerıng should know fluent Enghs)^ m0kk Salary scaJe and fnnq» ,a company car wılı t>e \ Pleass wnte wıth fuiı <î»'*\\« ÎO MATBUAT SOK NO ı0 f.St NTf ??• not later than 17tt» Jtıvj*ty satısfactory İSLAM CENAZE İŞLERİ TEL: 47 20 06 40 68 86 Not: Bütün muamtleier 'şletmeye oit olmok üzere yurt icl. yurt dısı. yuri dışından yurda cenoze nokll yapıhr. Gunun her tootinde emrinizdedlr. (Türkai: ... / 116)