23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CCMHliltTET 18 TEMMCZ 1978 EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMİ... EKONOMI... EKONOMI... EKONOMI... EKONOMI... ÜRKİYE'NİN OVYETLERE EKSTİL RÜNLERİ 1RAÇ OLANAĞI OKKISITLI Kenan MORTAN Dış borçları belirleme çabalarının sonucu alınamıyor Uluç GVRKAN Türkiye'ıvn dış borçlarmı betirlemek omacıyla Malıys Bakanlığı ye Merkez Bankası'ndo yapılan calışmaların kesin sonucunun, bütün çabalara karşın alınamadığı gözlenmektedir. Edinilen bilgiye göre. MC ortaklıkları döneminde, özellikle mol mukabili itholot ve dövize cevrilebilir mev duat hesapları kanalıyla kullanılan kredilerin alacaklarino ilişkin dokümler, binlerce alocal>|.yı kapsayan kalın k'osörler oluşturmaktadır. Bu arodo. Bençjiadeş ve Fas gibi ülkelerin ithalaîcılarına da yapılmış olan borclann ödenmediği soptanmısrır. Malıye Bakanlığı ve Merkez Bankosı'nda sürdürüien borc beürleme calışmalarır.da en büyük güc'ük alacaklıların adreslerinin bulunamaırasından doğmaktaclır MC ortaklıkları dönen'mde sorurrsuz bir bicimde, «uçon kuşa» örneği yaptlan borclsrın düzenli bir kaydı da tutulmamıştır. Yeni hükümet, Turkiye'nin ödeme olanaklonnı kat kat oşan bu borç yükünü ertelemek icin coba hcrcarken, ertelenmesi gereken borc'arın kimo ve ne tutarda olduğunu bilememekten doğan engellerie de boğL'şmaktadır. Bu arcda adresı ve ne tutarda borçlu olunduğu bilinmeyen bazı alacaklıların yabancı mahkemelerde Türkiye aleynine dava açarok, borc ertsleme cobalarında yeni sorunicr doğurmalart tehlikesiyle de karşı karşıya kalınılmış bulunulmoktadır. Merkez Bankası'nın Zjrih Temsilcıliği aleyhine isvıcre mahkemelerincle acılan dava bu telılikeyi ortaya koymuşiur. Türkiye'den cok kücük tutarc'a clacağı olan Dir firmanın actığı davo, '."er kez Bankası'nın Zürih Temsilciliğine «ihtiyati tedbir» karcrı konulmos:yla sonuclanmıştır. MC ortok!ık!crın;n cekonomik vctan ihaneti» boyutlar.na voran sorumsuz borclanma poîitıkası sonucunda Türkiye oorcundan, borcun tutarı ve alacaklısmdTn ancnk eava nedeniyle hoberdar olabilmistir. Merkez Bankası'nın Zürih Temsilciliği olcyı, Uiuslararası Para pi/osalarının katı kuraliarı cercevesintle benzer yeni olaylarla yinelenebilir. Turkiye'nin MC ortaklıklanndan devreden 2 milyar dolarlık döviz« cevrilebilir mevduat ve 500 mü \ DÇM ve mal mukabili ithalât borçlarının aiacaklıları binlerce kişiyi kapsayan kalın klasörler oluşturuyor; alacaklıların büyük çoğunluğunun adresi saptanamıyor. Agustos ayı lçinde Turk • Sovyet heyetbir araya gelip iki ülke arasındaki tit olanaklanru aroştıracak. Buğdaydan a Türkiye'den istenen mallann başmda ıma ürünleri geliyor. Ancak yapılan kabir tasnifleme, kamu kesimi ihraç olaannın son derece kısıtlı oldugunu gösor. Sümerbank ise. öncelikle kendi line yeterli hale gelmeyi hedeflemekte. >i gibi tç pazarda nazım rol oynamayı çlamaktadır. • Iplik: Türkiye'nin bu alandaki kapai üç milyon iğ. Bu son 440 bin tona eşr. Sümerbank, toplam üretimin yüzde uretiyor. Iç pazar yaklaşık 300320 bin emiyor. îhracat 100 bin ton dolayında. erbenk'ın bu yıl ihraç edebileceği 5 bin aşmaz. Bunun 2350 tonu zaten bağlandurumda. • Dokuma: Yurdumuzda var olan 40 tezgâhm 7900'ü Sumerbank'a ait Topkapasite 1.225 milyon metre. îç pazar ın büyük bir kısmını emiyor. Bu nedenıraç olanağı yok gibi. ft Konfeksiyon: Bu konuda da iyimser iablo çıkarmak olanaksız. Yılda 600 miladet üretiliyor. İhracatm hemen tamaâzel kesim tarafından yapılıyor. Kamu ninin ihraç olanağı da son derece kı9 Halıcuıh: Türkiye'de yılda dört milmetrekare el halısı üretiliyor. thracata k 140 bin metrekaresi gidiyor. Gerisi ıç rlarda. kelimenin tam anlamıyla çeyiznal olarak kapışıhyor. Yakın vadode iht olanağı olarak pek bir şey belirmiyor. i Kundura: Sümerbank'm tek kunduabrikası Beykoz'da. Yılda 45 milyon üretebiliyor. SSCB ile görüşmelerde kunnın da sözu geçti. Ancak bilinen gerçek :onuda da ihraçlık tek çift kunduranın nmadığı. Ama anlasmada kundura yer a çaresi düşünülmüş. Van, Sankamış oyabat'ta kurulacak fabriKalann ürettiği luralar ihraç edilecek. WKLAR ÜSTESl rürkiye'nin, Sovyetler Birliği'ne ihraç Ueceği mal ve ürünlerin büyük bir iyimi içinde hazırlandığı kuşku göturmüyor. yimserliği DPT'nin son gezi öncesi hazırı 'Hizmete Ozel raporunda da görmek ıkün. Ozel kesimin ürettikleri de Sovyetihraç edilebilir olarak gösterilmiş. Oysa, ınkü fiyat düzenjnde. özel kesimin bu \ hiç ilgi duymadığı. gayriresmî görüşrde diie getirildi. kincisi. Turkiye'nin tüm sanayi ürünle3 yaşanan darboğaz. Büyük çapta ve ili olarak mal yoUamak hemen hemen iksız! Ancak yine de israr edilir yapıiç piyasada büyük dengesizlikler olu3İR YILDONUMU îovyetler Birliği'ne tekstil ihracatının tonusu olmasıyla bir kamu kuruluşunun kler acısı durumu gözler önüne serildi. muz 1933'de kurulan ve geçtiğimiz hafta nldönümünü kutlayan Sümerbank'ın iç sadaki payı kırpıla kırpıla yüzde 20'ye ıüş. 4SP döneminde imamlar memur kadrodolduruldu. Sonuçta 2000 kişinin meolarak atandığı anlaşıhyor. Kurumun ınkü tesis yapısı ile 270 milyon metra aklu üretmesi gerek Oysa, en iyimser rüyle bu yıl 182 milyon metre üretmesi miyor. Vasıflı işçilerin tumü, yenl partinitelikle kişilerin doîdurulabilmesi için n tazminatlan ödenip çıkışlan teşvüc liş. Sümerbank'ın yeni Genel Müdürü Dr. ı Akgüç ilk elde amaçlarının. «Dokuma nalannm üretiminde yol katetmek, teks lakinalan üretimincle kendi kendine yeigi sağlamak* olduğunu söylüyor. kkgüç, bankacıhktan madenlere kadar ;ın bir iş alam bulunan Sümerbank'ın imlerinden söz ederken. 'Türkiye'de Kave Iktisadi Teşebbüslerinin yöneticileri'ufesefe Planlama Kurulu'nda hesap versi ilkesi benimsenmeli» dedi. iurum'un içinde bulunduğu gelişimler i Gaziantep'te, dokuma makinası urei fabrikanın inşaatı sürdürülüyor. Bu lerde iplik makinalan ve terbiye tesisle•etilecek. » Halk şirketleri girişimlerinin destekr lesi hızlandınlıyor. • Halıcılık konusunda 1 milyon maliönemli bir proje var. Bu proje önemli istihdam yaratıcı proje olarak geliştiriliTezgâhlar köylere dağıtılarak açık işje karşı önlem geliştirmesi yöntem oladüşünülüyor. • Onemini kaybeden tüm yapısına kar, Sümerbank hâlâ yoksul halkın tek ahm azısı. Fiyatlan piyasaya göre yüzde 15 i ucuz. Şimdilerde 336 olan mağaza, e çıkarılacak önumüzdeki günlerde. ıç, ber ilçede bir satıs mağazası kurmak. Dilerseniz bu konuda Sümerbank Genel ürü Akgüç'ün dediklerini dinleyelim: • yere Sanayide Devlet slogantnı astık. ikte iflas etti bu sözler. Şimdi bunu gereı\ yaşatmaya çalışacağız. Ama bakalun İhracat artışı, çabalara karşın yetersiz kalıyor Füsun ÖZBtLGEN İHRACAT 1978 yılının i!k oltı aylık verilerine göre ihracatımızda gecen yıla göre yüzde 9 oramnda bir ortış olmuştur. Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre büyük bir düşme gösteren ihracat. daha sonraki aylarda 1977 yılının eş aylarına göre giderek ortmaya yönelmiştir. Haziron oymda yapılan 162 milyon dolarlık ihracat ile de bir yıl önceki 125 milyon dolarhk ihracata göre yüzde 30'luk bir artış sağlanmıştır. İlk bakışta olumlu bir gelişme olarak izlenen ihrocattakl bu durum. Ihracatın yapısı ve daha önceki yıllarla karşılaştırılması yapıldığında onemini yitirmektedir. Cünkü. 1978 yılının iik altı ayında yapılan ihracat 1977 yılından toplam 80 milyon dolar daha fazlo olmakla birlıkte. 1975 yılının eş dönemindeki ihrocattan 200 milyon dolar daha düşük gercekleşmiştir. 1976 yılından bu yana Türk parasının değerinin yabancı paralara karşı yuzde 50 civarında devalüe edildiği ds gözönüne alınırsa, devalüasyonlorın da ihracotımıza beklenen canlanmayı getiremediği ortaya cıkmaktadır. Aksine yapılon devalüasyonlara vs alınan önlemlere karşın, dış ödeme sorunumuzu cözümleyecek temel kaynak olon dış satımlann gelişmediği ortoya cıkmaktadır. Böylelikle. tihracatı arttırmanın önemli bir koşulu» olarak özellikle dış flnans kurumlorı tarafindan sunuian receteleri «devalüosyon» önerilerinin, uygulamada bu artışı sağlamodığı ortaya cıkmaktadır. Üstelik yapılon devalüasyonlar ile TürK parosının değerl ozaldığından, aynı miktar dövizi elde fuebilmek icin satılan mal miktarı cok daha fozla olmaktadır. Örneğin 1978 yılıncla. rtk beş ayl.k clönemde, 151 bin 451 ton pamuk ihrac edilmiş ve bu ihracottan 176 milyon 650 bin dolor ihroc geAylor Ocak Şubat Mart Nısan Mayıs Haziron 6 aylık toplam 1976 302.790 223.837 254.717 153.536 115.123 114.856 1.164.909 (OCAK HAZİRAN) 1977 130.232 155.511 156.204 151.111 115.312 125.290 883.660 1978 151.163 169921 159.063 182.735 138 699 162. (1000 Dolar) 1978/77(%) 16.1 M3. + 9,3 + 1.8 + 20,9 + 20,3 + 30 + 9.1 liri sağlanmıştır. Gecen yılın eş döneminde ise 56 bin 136 ton pamuk ihraç edilmiş ve 88 milyon 811 bin dolar ihraç geliri sağlanmıştır. Bu rakamlor kaba olarck, yapılan devalüasyonların pamuk ihracatımızı ortırdığını ve gecen yıla gore sadece pamukto 87 milyon dolarlık bir ihracat artışı sağlandığını ortoya koyabilir. Ancak ihraca! gelirini. ihrac ediıen pamuk miktarı ile karşılaştırdığımızda, 1977 yılındo pamuğun tonun'i 1582 dolardan ihrac ecierken, 1978 yılında 1166 dolardan ihraç etmeye başlodığımızı ortaya koyacaktır. Yanı. geçen yıl bir ton pamukton elde edilen dövizi soğlayabilmek için bu yıl bir tondcn ' çok doha fazlo pamuk ihroç etmek zorundo kolmış olmaktoyız. Böylece devolüosyon, görünürcie ihrocatto bir artış sağlarriokla birlıkte, aynı miktar gelir *irie eriebıimek için cok daha lazla mal ihraç etrpemize. dolayıstyfo ihroc ürünlerimızıo doha ucuza sctıtmasma neden dmaktadır. Ote yondon 1978 yılı mrocotımızın mal gruplarına göre doğılımı geçen yıllarla karşılaştınîdığmda, önemli bir yapısal değişim bulunmadığı ortoya cıkmaktadır. 1978 yı'ı ihracatındcKi artış aensllikle torımsal ürünlerden kaynaklonmıştır. 1973 wlı Ocak Mayıs döneminde, gecen yılın eş dönemine göre ihracat miktarı 600 bin doiarın uzorinüe arcış gösteren maddeler şunlardır: Ham oarn>~'<, kobuksuz fındık. buğday, kuru üzüm. antep fıstığı, tiftık. kaöuklu hayvanlar, nohut. limon, koyısı, cv, cavdar, malt yer fıstığı, meios, manyezit, linter pamuk. ser.tetik lifler, fer^o krom ve buz dolobı. Bu marjdeler içinde sanoyi ürünü soyılabüecek olanlar buzdolabı, terrokrom ve linter pamuk oimaktadır. Öte yondan aynı beş aylık dönemde ihrac mlktorı peçen yılın eş dönenıine göre 1 miiyon doların üstünde ozalan ihraç ürünlerimiz orasındd ise. yaprak tiıtün zeytinyağı. domates salçası, cimento, p^muk ipiiği, pamuklu dokuma v» d«mir celı kborular bulunmaktadır. Ihrocatm vopısı uzerindeki bu inceîemeler, alınnn tüm önlemlere ve deyaluasyonlo.ro rağmen. ihrocatımızda niteliksel bir gelişme sağlonamodığır.ı ortaya köymaktadır. Bu durum. batı ülkelerin otuşturduŞu pazcrda Türkiye'nin «iyi bir pazarcı» olomayocağını. bu nedenle kendisine başka oazarlar aramcsı gerektiğinl vurguiadıöı kadar. batı!ı ülkeîer'n crecetelerinin» de ülkemize pek fazla bir yarar getirmediğını Deiirlemektedır. yon dolariık banker kredisi borçlarının alacaklısı olorok 221 banka saptanmıştır. Bu borclann erteienmesi ve Türkıyeye nokit kredi acılmosı icin oluşturulon konsorsıyoma öncülük eden dünyanın önde ge;en 8 bankasının da çabaların^ karşın. 221 bcnkanın bütünüyle ilişki kurulmas olanağı bulunamam.vlır. Tıpkı «mobilyo yolsuzluğu»nda oldıığu gibi, Türkıye'den alacaklı görünen banxa!arın bozılarını varlıkları saptanamamıştır. Buyük bir olcsılıkla önüıriuzdeki ay içinde, vorlıklcıı soptananabilen bankalann katılımıyla, 2.5 mıiyar öolaritk borc erteiemesi gerceklık kazonabüecektır. Ancak, belki de Lichtensîein'da adı sanı duyuimamış bir ovukatın kartoteksinae )'asayan «Hoyali» bir banka, günün birinde Türkıy* nin alacakl'sı olorak ortoya çıkıp yeni bir davt] açobılecektir. f ] MC'DE'i DEVRALINAN BORCLAft tcevıt Hükümeti, MC ortak.iılarından yakloşık 16 rrilyar dolarlık bir borc devralmıştır. B'J borclann 13 milyarc yokın bölümü ana para, ^ miıyarı aşkın bölümu ise faizlerden oiuşmakto dır. MC ortaklıklanndan devralınan borclann 8 miiyar dolarının geri ödemesi çok kısa sürelere bağlanmıştır. Bunun da 2 milyarlık böiümü üzennde, geri ödeme süresi 1977 yılı içinde dolduğt halde hiç bir işlem yapılmamıştır. Ayrıca, ödenru emrı veriimiş akreditif taohhütleri ile ödeme emr\ bekleyen okreditif yükümlüklerinden doğan 1.5 milyar dolarlık bir yük de bulunmaktadır. Öte yandan. Merkez Bankası'nın muhabiri olon yobancı bankolardaki hesaplcrı do karşılıksız o\araV calıştırılmıştır. Bütünüvle İçinde bulunduğumuz yıla devreder b'j borçlar. 1978 yılı içinde süresi dolan 4 mtlyoı dGları aşkın borçla birlıkte Türkiye'yi «iflasm eşi ğine» getirmiştir. 5 nilyar dolarlık itnalat progro mı da dikkate alındığındo Türkiye 1978 yıhna 11 milyar dolarlık bir döviz gereksinimiyle girmiştir Bu gereksinimin ihracat V9 işci dövizleriyle kar şılanubüecek tutarı 3 milyar doları oşmamakto dır. Butün guclüklerino korşın. toplcm 4 milyâı dolarlık bir borc ertelemesi olacoktır. Proje vt progrom kredileriyle birlikte 2 milyar dolara ya kın taze paro kuîlanımı olanoğı do doğmuş bu lunmoktadır. Böyiece 1978 yılı. bir yandon kend içinde kurtarılabilecektir. Ancak ağır bir bede ödenmiş olacaktır. Ooenen bedelın ağırlığı, büyuk ötcüde MC ortokhklarının devruttikleri agır ekonomık mirns ile ılgilidir Bu nokta, yetkililerce de sık sıl< beıirtilmoktedir. Gercekte ise. belirtmekle yetın mek yerıne «hesop sormak» zoruniudur. Ödenen bedelin ağırlığın bir başka yönü ise Uluslarorası Para piyosalarındaki pazarlıklardc yetersiz kalınmasından doğmuştur. Türkiye'nin, orneğin Uluslorarası Para Fonu ile yaptığı cnloşmadcki baçarısı, yabancı bonkalar karşısınd: gözlenpmemiştir. Yabancı bankalar ile MC döna minde kurulan diyalog Türkiye lehine geliştıriimıştir, ancak tkredl alabilirliliği» Türkıye'den da ha duşük bozı ülkelerin sağladıkları faız ve vad* kcnusundaki ovontajlaro ulaşılamamıştır. önumüzdeki beş yıllık donemde Uluslarorası Para p:yasalarına sık s:k cıkmo durumundo kalacok oiar Türkiye'nin para piycsalorındaki koşulları yakından izlemesi ve bundan kısa dönemde kendi Ishıne en büyük yararı sağlaması zoruniudur. Eskl Romo'da kiml yuksek görevlilerin önunde «boltocı» denilen klşiler yürürler, bir balto etrafında demet biciminde sarılmış sopalar taşırlardı. «Baltacılar» arkodan gelen yuksek memurların saygınlığını ve Iktidorını gösterirdl. Modern İtalyan siyasal edebiyatın da tbaltacısıylo yuksek memuruyla» siyasal alando da iş gören çeşitll toplulukJara «fascio» denllmeye başlandı. Sonraları Mus sollni «fascio» sözcüğüne sarıldı ve kavrom olarak «foşizm» siyasal ve ekonomik yaşama girmiş oldu. Günümüzde faşizml tanımlamak İcin ar tık eski Roma'ya inmeye gerek yoktur. Söz cük kokeninin cok ötesinde, bugün fasizm artık emperyalizm kavramıyla iç ice girmiş, temellerini sermayenin ekonomik isterterinden ve egemenliğinden a'.an siyasal bir yö netim biçimine dönüşmüştür. Emperyalizm olmaksızın, faşizm olmaz bugün için. Ya da Togliatti'nin deyimiyle «emperyalizml bilmlyorsanız, faşizmin ne olduğunu bilemezslniz». jktidara gelişl ve uygulama yöntemleriyle «kanlı, gerici, terörist» nitelikler taşıyan faşizm, öncelikle burjuva demokrotik kurumlarını ortadan kaldırmoya yöneliktlr. Başta işci sınıfı olmak üzere tüm emekçilere karşı uygulamaya girişmektedir ve özellikle ctekelci sermayenin» siyasal yönetim ve devlet İçinde kadrolaşmasının ürünüdür. Buna roğmen, faşizmin ekonomik olgu su günümüz Türkiye'sind9 sanki gözardı edilmek istenmektedir. Emperyalizm olgusu sanki gözardı edilmek istenmektedir. Profesyoneller işi gün geçtikçe, azıttıkca, değer lendirmeler daha cok «polisiye önlemler, belli örgütler ve günlük cinayetlere» yönelmekte, gündeme getirilen sorunların cözümu böylelikle «kısırlaştırılmaktadır». Şu polis şefinin değişmesi, bu valinin görevden alınması, öteki örgütün el değiştirmesiyle stnırlı olsaydı ve bu ölçüde «basit» bir içerlt ğ« dönük olsaydı, profcsyonellerin Işledlkl» ri cinayetler, devlet bunun üsteslnden çoktan gelmiş oiurdu. Gelememesi faşizmin em peryalizm olgusuyla doğrudan bağlantısından kaynaklanmaktadır. Aslında tekellars önceltk tonınması. hammaddelere el atılma sı, yerel halkın baskı altında tutulmak isten mesi, milliyetçilik, ırkçılık gibi gcstergeierin tümü emperyalizmle özdeştir. Ve Türkiye emperyalizmin kıskacında kıvranmaktadır. «Demokratik soi» iktidara, demokrotik özgürlüklerin tümünü halka g« tirmeyi öngören bir siyasal kadroya karşı zo man zoman «yumuşak» tavırlar almasına karfin. bu gacicl aldatmacanın arkasında önemli kuruluşların tseferberliginl» görmez dır. Türkiye'dekl sermayenin görünümünü en İyi belgeleyen devlet araştırması OPT ta rofından gerçekleştirilmiştir, «Türkiyo'de imalât Sanayiinde Sermaye vs İşgücü» adın dakl araştırmado son derece carpıcı bilgil«r yer olmaktadır. 1965 yılından bu yana özel kesimin kârları sürekli düşmektedir, Sa nayide sermaye artmakta, ancak artış gosterdiğl oranda artık değerden pay alamamaktadır. Tersine azalmaktadır. Ayrıntılı na denlarini burada sergilemeye gerek yoktur. Yalnız sermayenin bu gelişmesi son derecs önemlidir. Cünkü, faşizm kapitalist sistemin cmutloka kapıya gelip dayanmış devrimi ön lemek» icin sarıldıgı bir almaşık değlldir. Faşizm kapitalist toplumun «kendlni yeni YORUM Faşizm ve Ekonomi Yalçm DOGAN likten gelmek olası değildir. İMF'den geçen bir Türkiye'ye şimdi OECD'den geçmesl önerilmektedlr. IMF'nin Türkiyeye geldiği gün, Türkiye'ye yeni kredi oçmayı öngören sekiz uiuslararası banka «yenl programlar» sunmaktadır. Dördüncu Beş Yıllık Plân tartışma lorının hızlandığı günlerde, Dünya Bankası ıplönın kendisi tarafındon yapılabileceğini» acıklayabilmektedir. Proje kredisi adı altında, geri kalmış yörelerdeki düzenin sürdürülmesini sağiayan ekonomik kesimlere hoyvancılık gibi ağırtık verilmesi istenmektedir. Bu tek tek örneklerin tıirnu emperyalizm olgusunun Türkiye'ye ilişkin birer kanıtıdır. Emperyalizm faşizmin bir yönüdür. Öte kl yönü de, icerdtkl sermaye ile boğlantılıleme ve büyüme» döneminde, bu büyüme gücunün yeni bir siyasal biçimde ortayo cıkmasıyla da iktidar olabiimektedir. Ssrmaye nin tüm keslmlerinin faşizmden yana olduk lorını söylemek de, aynı ölcüde bilim dışı dır. Ve faşizma karşı en büyük güc işci sınrfıdır. Ecevit iktidarı işte bu noktada hato yapmaktadır. Sendika ağalarının yönetimins girmiş işçi sınıfı da, bu hatanın dışmda değildir. Kimden yana belli oldukları artık bilinen sendika ağaları bugün dalga dcîga grevlerl gündeme getirmektedirler. Ecevit de, büyüme isteklerini süreklj yineleyen sermayeya ödün üzerine ödun vermektedir. İh racalta vergl lada oranlartmn orttırılması, ihracatçıyo kur garantisi tanınması, «ihrocatın artış önlemlerl» adı altında belli bir sermayenin büyümesine katkıda bulunmaktadır. İşci i s e t e k savaşım cocının ücret olduğunu sanmoktatiır. Oysa, en az ücret arttş savaşımı ölçüsünde önem ve ağırtık taşıyan ögelerin başmda «siyasal örgütlenme» gelir. Sendika ağaları Işçiye bunu unutturmakta, işçiyl «ücret artışı» önerisiyle pesinden sürüklemeye calışmaktadırlar. İktidarı da grev silahıyla tehdit etmektedirler. Türkiye'nin bugünkü ortamında grevin kimin işine yarayacağı cok acıktır. Torihte bun;i örneklerini yaşayan ülkelerin sayısı hiç o» az değildir. Karşılıklı hataların üstüne, bir de kısa dönemda Ecevit iktidarı ile işçi, «ücret artışı» nedeniyle karşı karşıya gelmiştir. Ecevit fiyatlorın artış nedeni olarak «ücretleri» görmekte, bu artışta «kâıiarın» payını geri planda tutmakta, salt «ücret» gerceği toplumun en bilincli sınıfı ile ona «örgütlenm« özgürlüğü» vaadeden siyasal kadroları karşı karşıya getirmektedir. İşte, en tehliksli oion da budur. Bir başka tehlike de, önumüzdeki sonbohar aylarında karşıiaşılabilecek ekonomik güclüklerdir. Mal dorlığı olasılığı bu tehlikelerin başmda gelmektedir. Ekonomik göstergeler böyle bir darlığın canlorını calmaktodır. Bunun siyasal yonsıması ise, orta sınıfların gerçekleşebiiecek ekonomik cıkmozdan dolayı siyasal iktidardan desteklerini cekmeleridir. Profesyonellerin işledikleri cinoyetler sosyal olarak faşlzme bir ortom hazırlamaya yöneliktir. Ancak, bundan daha önemlisi faşizmin bugün kendine ekonomik "bir ortam yarotmo cabalarıdır. Siyasal rktidarın güncel gorevi herhalde, ücretler yerine körlarla uğraşmok, sendika cığalan yerine doğrudan Işcilerle illşki kurmaktır. !: Tarımsal üretimin geçen yıla göre yüzde 2.1 artması TARIM ÜRÜNLERİ MİKTAR TAHMİNLERİ (TON) Modda grupları 19 7 7 Ummuz (tahmin) Kesin 2.482 804,1 18.965,8 7.861.3 6.344,4 56.457,7 19 7 8 temmuz (tahmin) 24.802.0 768,2 17.530,3 7.706 6.847,3 57.654,3 Artış Oranları (%) temmuz '78 temmuz '78 temmuz '77 Kesin '77 + 2.7 2,8 + 3,7 + 2,9 + 8.0 + 3,5 4,5 bekleniyor re, sebze üretiminde 1977'ye gorg bu V'I yuzds 8 oranında bir artış olduğu belirlenme<iedır. Diğer tarla mahsullerl kaleminde ise gecen yıla göre yüzde 3.3 oranında bir gelişme kaydedileceği hesaplanmaktadır. Burada özsllikle. şeker pancarı, ayciçeği ve pancar üretiminds önemü artıslar sağlandığı üzerinde durulmuştur. 1977 yılında toplam 24,4 milyon ton olan hububat üretiminin ise bu yıl 24,8 milyon tona uloşması beklenmektedir. Hububot üretimindeki artışın kaynağının bcşta buğday olmak üzere. çeltik ve misır olacağı öngörülmektedir. Temmuz 1978 torımso! üretim tohminine IIİŞkin veriler sunduaumuz tabloda özetlenmistir. Tarımsa! üretimde bu yıl gecen yıla göre yüzde 2,1 oranında artış oirnası beklenmektedir. Çeşitli kuruluşiarın yetkililerinden oluşan bir teknik komisyon tarafından her yıl ceşitli aralıklaria yapılan tarımsa! üretim tahmin calışmalarının temmuz 1978'e ait olanı. bakliyat ve meyve üretimi dışmda kalan bütün tarımsal alanlarda gelişme olduğunu öngörmektedir. Bakliyatta, temmuz 1978 tahmininde yer olan verilere göre. fasulye ve mercimek üretimindeki düşüş nedeniyle, bu yıl 1977'ye göre yuzde 4,5 oranında bir gerileme gercekleşrnesi olasıdır. Meyvo üretiminde de. özellikle üzum ve fındık üretiminde gözlenen düşüşe bağlı olarak 1977 gercekleşmesinln yüzde 2 dolayında gerisınde kalınması beklenmektedir. Bıı yıl tarımsol uretimde 24.152.7 Hububat 790,0 Bakliyat Diğertcrla mohsulleri 16.909,4 Meyveler 7,491 Sebzeler 6.340 Toplam 55.683,1 + 1,3 2,0 + 3,3 + 7,9 + 2,1 tahmin ediimektedir. Oretim artışınm domoâ ufi7rie 14'A knHrtr varnr^nfiı nnnftrfı'^ıfıstfır. Aynı şekilde, kabcV;, Kıyar, patlıcan ve bîbsr örstım:nda d« hızlı artıslar beklenm9ktedir. Buna aâ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear