23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
)N CUMHURÎYET 8 HAZİRAN 1978 CAN GÜVENLİĞ1 NE GEZER, BİZ BURADA ESİRİZ Bülbullerin umurunda mı grizu, ölüıer? Değıl tüyorlordı ol nedenle durmadon, soluk almadan!. Arabalar Zonguldak'a yöneldi, ıssızlaştı ocağın ğzı, ben Kandılli'ye dönmeye karar vermiştim, ne ar ki bizim elbıseler de, ayakkabılar da gltmışti onguldak yöniine!.. Üzerimde maden emekçileriin ğiysileri, başımda baret... Konuk evinde yatacok yer de kalmamıştı. Seatör Mehmet Aii Pestilci ile «sabahlarız» dedik, arenlik ede ede.. Saat ücbucuk muydu neydi, duramadım, bumca bir araba kıvrıla kıvrıla dağlardan, o uçujmlu yollardan SSK Armutçuk Dispanserine varım, indim aşağı, morga . Kofanlıktı merdivenin orası. Burnuma misk ibi bir sabun kokusu geldl ilkin, buharlı, sıcak... onra olışınca gözlerim beş altı koraltı gördum, lerdivenin o ilk boşiuğunda. O boşluk soldon bir aridora acılıyor, koridora bakınca.. Bakınca koridora yıkıldım yurekten . Ona yam moden emekcisı, doha bilmem kaç saat once anyana kazma kürek sallayon maden işçisi, şimi dünyodan habersiz yatıyordu betonda, yerde. oylu boyunca. Kimilerinin corapları bile fırlamış yaklarından.. Kimileri tanınmaz halde, birkaçı da fleri göğüslerinde, sanki uyuyor gibiydiler.. Kıminen akan kanlar kara ol gölek olmuştu. İri iri böekler dolaşıyordu korkusuz. hoince.. Ölülerin usrlerine ufacık kâğıtlar iliştirilmişti, adları soyadırı köyleri yazılı.. Sücüllü'lüydu yedi tanesi. İşÎ Ramiz, işte kardeşi Hason, burada ayrılmışları.. Gasilhaneden sesler geliyordu, kapkara bir ücudu yıkıyordu hocalar, bir tanesı yoşlı, ölünün yakfarını gördüm örtünün kenarından, pırıl pırılı, ama yaşamasız. Artık dağ bayır yürüyemeyeekti bu ayaklar, basamayacaktı ciceklere. otlara 8 kömürlere.. Toplaşıyordu usulden usulden insanlar, oraon buradan gelmiş, ölümden sıyrılanlardan birianlatıyordu yöresindeki kalabalığa: «Giindüz saat bir buçuk sıralarında bir potloIO eldu ve bu arada biz uç beş orkadaş bir ara3 toplandık, ocakta su mu dedik grizu mu?» Sonra kacmışlar, ortalık tozdan dumandan urtulunca uc ölü cıkarmışlar ilk ağızdo. sonra sansör inmiş. sonra Zonguldak'tan temizleyici>.r gelmiş, almışlar o tanınmaz ölüleri, orkadaşırıni. Con kurtaronlar gelmiş ocı ocı, almış oraan cıkanları, sağları.. Hastaneye gider iken, inıiş çoğu yolda can hovliyle evlerine. yuvalarına oşmuşlar, yaşama kıvoncı icinde, ölenlere yana3k... Sonra Baykal geldi, Ersoy geldi. Turizm Bakaı da gelmiş . Koydular yan yana. boylu boyunca Ibayraklı tabutları orayo burayo. hocanın birisi okunaklı bir konuşma yaptı. Millet mahşer olluştu dispanserin orka bahcesine, duvarlara, evjrin damlarına.. Kimi maden emekcüeri ağlıyordu sessız seosız, goz yaşı akıtmadan.. Urfa'nın ginşindeki me arlıkta, taşlardo coğunluk şöyle yazar Kimbilir bunun icindi o tarifsiz suskunluk.. Havalandı albayraklar, havalandı omuzlara, • ÜRETİM FAZLA OLSUN DİYE PRİM ÎCAT ETTÎLER. ETTİLER AMA, 0CAĞA INMEYENLERE YARIYOR BU, BİZE ÖLMEK DÜŞÜYOR, ÖLÜM PRİMİ. • BURASI AÇIKLIĞA, AY DINLIĞA YASAK BÖLGE... İLERİCİ GAZETELER SOKULMAZ BURAYA, OKUNMAZ AÇIKTAN AÇIKTAN. LAF, SÖZ EDİLİR OKUNURSA LEKELENİRSİNİZ. • KİMİ MADEN EMEKÇİLERİ AĞLIYORDU SESSİZ SEDASIZ. GÖZYAŞI AKITMADAN. URFA'NIN GİRİŞİNDEKİ MEZARLIKTA, TAŞLARDA ÇOĞUNLUK ŞÖYLE YAZAR: «BUGÜN BANA / YARIN SANA» KİMBİLİR BUNUN İÇİNDİ O TARİFSİZ SUSKUNLUK.. MASAL GİBİ Fikret OTYAM RAMİZLE HASANIN ANASl HAYKIRIYORDU OĞULLARIM, OĞULLARIM DİYE Baykol da tutuyordu salın ucundan, üzüntülü. Sonra gelen araçlara, zorla, evirip. çevirip sokuidu albayraklar, tabutlar. yakınları bindi araçlara, komyonlara, otobüsler öler.lerin yakınları ayrılmıştı, görkemli bir törendi bu, sonra araclar homurtularia hareket etti. yedi yone dağılmak üzere.. Halk tedirginclı, oysa alışıktı böyle törenlere.. Ammaaa... 1942'de aym yerde neden 63 insan ölmüştü? 1948'de aynı yerde neden 1 can daho yaşamından olmuştu7 1956'da 8 can neden ölmüştu? 1965'de yine neden 10 can olmuştu burada? Neden neden olmüştü 1978 yılının nisamnda 17 ınsan? Yorumlor tukenmiyordu: «...Patlamadan beş dakika evvel mi ne elektrikier sonuverdi.. Grizuyu temizleyen oletler çalışmadı. kimbilir vurulan bir kazma darbesi, potlamayı sağladı » «Can güvenliği ne gezer, biz burada esiriz, bu böigenin en geri, en namussuz ocağı budur, herşey iptidai, gözden gonulden ırak çalışıp dururuz, ölumden ölü"ie hatırlonır buralorda insan lar ve komur ürettikleri!.. Üretim fazla olsun diye prim icat ettiler, ettlier ama, ocağa inmeyenlere yarıyor bu, bize ölmek duşuyor, ölum primi.» «Sendikamızo gittik, hal böyle böyle dedik, inmek istemiyoruz ocağa, bugün yarın bir felâket olacak..» Koloy kolay demışler. hele siz inin biz icobına bakarız..! icaba bakıldı, 17 6lu, bir yığın öksü? cocuk, dul kadın, sonen ocak. yıkılon yuva. ağloşanlar sayısız.. Doğu Avrupa ülkelerinde dinsel özgürlük yayılıyor oğu Berlin Doğu Avrupo ülkelerinde dine karşı giderek daho ılımlı ve anlayışlı bir tavır takınıldığı bıldirilmektedır. cinternatlonal Herald Tribune» gazetesinin Do iu Avrupa muhabirinin haberine göre. bu konuda ;on örneği Doğu Aimanya vermiştir. Bu oraao Çe;oslovakya. Romanya, Macaristan ve Polonya'da levletle kılise arasındoki ilişkilerin giderek gelişıği görulmektedir. Doğu Alman lideri Erick Honecker'in iki oy iınce Proteştan Kilisesi yetkilileri ile yaptığı tarihi oplantıdan sonra. Doğu Almon hükümeti ile kili;e arasındaki ilişkiler hızla gelişmeye başlamışır. Protestanlar yıllordır üniversitelerde ve diğer curumlarda kendileri aleyhlerine ayırım yapıldığınlan. yakınmaktaydılar. Honecker bu ayırıma bunlan böyle son verileceğini vaad etmiştir. Devlet yrıca eski kilise binalarının onarılmasına da yarlım edecek ve ulkeye din konusunda daha fazla ıtabın ithal edilmesine izin verecektir. 17 milyonluk Doğu Almanya'da 8 milyon Proestan 1 milyon da Katolik bulunmaktodır. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinde ise durum şöyedir: • CEKOSLOVAKYA: Bu yıl Pragda otuz yıliır boş bulunan Başpiskoposluk mokamı dolduruinuş ve bu göreve . Kardinal Tomasek getirilmişir. Prag hükümetinin ayrıca dokuz yöresel piskososun atanma kararını da onoylamosı beklenmekedir. • ROMANYA: Romanya hükümeti de kilise ile arasını düzetmek cabası içindedir. Romanya Jevlet Başkanı Cavuşesku bir ay önce Vatikon'ın »ir temsilcisi ile görüşme yapmıştır. Romanya'da dine inananların büyük bir kısmı Romanya Ortodoks Kilisesine bağlıdır ve kilise le hükümet arasındaki ilişkiler uyumlu biçimde iürmektedir. • MACARİSTAN: Macaristan son yıllarda ı/atikan'a hızla yaklaşan Doğu Avrupa ülkelerinden airisidir. Budapeşte hükümeti 1976'da yeni bir Başpis<oposla, beş piskoposun göreve atanma kararla•ını onaylamıştır. Devlet Başkanı Janos Kadar ise. jecen yıl İtalya'ya yaptığı ziyarette Papa tarafınian kabul edilen ilk Doğu Avrupa ülkesi lideri ol•nuştur. Kadar'ın liberal hükümeti ayrtca ulkede<i Proteştan toplumunun haklarını korumaya özen jöstermektedir. Macar hükümeti bu arada ülkede din konusunia özgün tartışmaların yapıtmasına do izin vermektedır. • POLONYA: Polonya'da ise Edward Gierek'in liderliğinde devletle Katolik kilisesi arasında hassas bir denge kurulmuştur. Kardinal Stephan Wyszynski dinle devlet arasında uyumu sağlayan, haikın desteğine sahip, güçlü bir liderdir. Kardinal bir yandon hükümeti dine karşı daha «anlayışlı» bir tutuma iterken, öte yandan bazı d^n çevrelerinin hükümete karşı muhalefetini frenlemektedir. • BULGARİSTAN: Bulgaristan'da dinle devlet arasındaki «detantı henüz diğer Doğu Avrupa ülkeierindeki düzeye erişmemiştir. Gecen ytl bir Votikan temsilcisi ilk kez Sofya'ya gitmiştir. • YUGOSLAVYA: Yugosiavya Doğu Avrupa'da dinsel inançlara saygı gösteren ülkeler arosında ön sırada gelmektedir. Ülkedeki dinsel inanc, kişisel ve özel bir sorun olarak görüldüğünden, devlet bu alana müdahaleden kacınmakta. vatandaşlorı serbest bırakmaktadır. 9 Caz muziğini sevenier Arif Mardin'l tahit. Ufflri 40f«91r New Yffrft'M öiünifSf. C8ı dünyasında unlü bir Turk sanatçısı. Zenci lider Martin Luther King öldüğü zaman törenlere katılan tek beyaz adam. On yıl önce, New York'a gitmiştim. kentin kara mahollesi Harlem'de bir gece, Arif Mardin'e biitun kapıların dostça acıldığını yakından gördüm. Nereye gitsek güleryüzle, sevgiyle karşılandı. Eski Washington Elcilerinden Münir Ertegun'un oğulları için de benzer olaylara tanık oldum. Münir Ertegün Başkan Roosevelt'in yakın dostuymuş. VVashington'daki elçiliğimizin alt katında bir odada Başkan ve Büyükeici karşı karşıya oturur kuyumculuk yapariarmış, biri altın yüzükler yapıyor, öteki soatçilik. Büyükeici Ertegün öldüğü zaman oğulları Amerika'da kaldılar, şlmdi dev boyutlu bir plâk şirketinin başındalar. Parmaklarının ucuyla dokundukları şarkıctnm yıldızı porlıyor bir anda. New York sosyetesi avuçlarının içinde, ara sıra Bodrum'a da.uzanıyor New Yorklu dostlar... Başka bir Türk'ü San Fransisko'da tanıdım yıllarca önce. Mimar Kaya Apaydın, Atatürk'ün ilk kabinesinde Tarım ve Savunma Bakanı olan, sonra Moskova'ya elci giden Zekâi Apaydın'ın oğlu M.İ.T. Ünlversitesini bitirmiş, orda kalmış, California'do bir kilise yapmış, büyük tirajlı Life dergisine kapak olmuş bir Türk mimarı. San Fransisko' d<ı üc gece kaldım, cevrede hep Kaya Apaydın'ın yapıtlarını gördüm. Okullar, bankalar, konutlar, alışveriş merkezleri. Oakland' daki evlerinde bir gece sabaha dek konuştum Kaya Apaydın'ın eşiyle. Demokratların Seçim kampanyasını yöneten akıllı, hoş bir kadın. Batı yakasındoki Amerikalılorın dunyaya, ülkelerine ve de VVashington'a başka bir pencereden baktığını hissettirdi bana. New York'da başka bir mimarımrz var. Aylo Karacabey, New York Savcı Yardımcısıyla evliydi, kocası ayrtca Harvard Ünlversi tesinin Mütevelti Heyetinden. Sup'nl Ziyo Oibekhan ünlü bir besiecimiz Türk müziğinde, şarkıları hâiâ kulağımızda. Bir de oğlu var. Hasan Özbekhan dünyaca tanınmış bir futurolog. 2000 yılında Parls'in statüsünu Giscard d'Estoigne ondon öğreniyor. Hic obartması yok, Hasan Özbekhan içln kitaplar yazıhyor. Onemli bir bilim adamı, cağın filozofu diye niteleyenler de var. ABD'nin bilim çevrelerinde ünlü bir Türk, kimbilir kac dostu, kac öğrencisi var. ANKARA, ANKA .. Kac gundür başkent söyleşilerlnde adı kl?(1#T 6unldr. Selki de Ökyanusun ötesinden gelen sızlanışların etkisiyle, bu kişilerin ABD'de Türk lobbysinl olusturasileceği öne sürülüyor, insan ilişkllerinin önemi bflirtiliyor. Şimdiye kadar bellt bir yöntem uygulansaydı, Türkiyeyi hic tanımayan Ameikolıyla olumlu diyaloglar kurulobileceğinden scz ediliyor. Tanıtma sanatındaki beceriksizliğimizi saptayan olaylor sıralanıyor, sorumlu aronıyor... Bu görüşlere yanlış denemez, ama ters, karşıt görüşler de var. Dünyaca îanınmış sonatçılarımızın, bilim adamlarımızın etkenliği nl küçümsemiyorlar, onlardan yararlanmaktan geri kalmak da iştemiyorlar. Ama lobbycilige karşı cıkıyorlaı. ABD de üc milyon Yunanlı var. Kırkbeşbin Türk, diyorlar. Yunanlılar siyasal bir baskı grubu, kırk beş bin Türk orgutsuz, dağınık. Türk lobbysi cok başarılı da olsa etkisine güvenilmez. Asıl olan, Yunan lobbyslni gecersiz duruma getirmek, bu lobbynin kulisine ışık tutmaktır. Amerika'da bu lobbyl» oluşan kamu oyuna gercekleri anlatmak gerekir. Kişisel çıkarlor büyuk rol oynuyor Yunan lobbysinde, Atina ve Vtfashington arasında parasal köprüler kuruluyor, başka bir deyişle parasal bir lobby oluşuyor. ABD kamu oyuna bunu anlatmalıyız biz.. Pekl, kim anlatacak? Kulaklarda Ecevıt in sesi çınlıyor birden, ABD'li dostlarımızla da hayli konuştu. Aslında, lcerde de, dışarda da ondan başka sözcü, ondan başka eozumcu yok, diyor baskentliler. Gercekten de her sorun Ecevit'e yoneliyor sonunda. VVashington'dan yorgun döndü ama dinlenmeğe vakit bulabilecek mi? Meclis gündeminde bekleyen tasarıların geleceğini bile Ecevit'e bağlıyor kimi CHP'liler. Ecevit ağırlığını koyarsa tasanlar yasalaşır, diyorlar. Sonra da parmak hesabı yapıyorlar. c Başkent söyleşilerinde lobbysel tartışmalar Müşerref HEKİMOĞLU ,. Biliyorsunuz başkaları da var. Örneğin tanınmış atom fizikçisi Oppenheimer'e irmik helvası pişirmeği oğreten, Türk mutfağını tanıtan, atom dalında adını vurgulayan Prot. Feza Güzey ya da öğreniminl ABD'de tamamladıkton sonra Belcika Kıralının onerisiyle özel bir yasa konusu olan Erol Gelenbe. Liege Üniversitesinde ve Sorbonne'do enformatîk bilimi öğretiyor şimdi, bir oyağı Amerika'da, bir ayağı Avrupa'da, kıt'alar arasında meklk dokuyor. «iscilerin uyanmasını iştemiyorlar ağabey, Istemiyorlar, istiyorlar ki bunlar koyun gibi kalsın. Sendikacı da böyle Istiyor, patron, işveren de.. Burası acıklığa, oydınlıga yasak bolgs . İlerici gazeteler sokulmaz buraya, okunmaz acıkta, acıktan. Laf söz edilir oKunursa, lekelenirsiniz.. Bir sıkıyönetim vardır burada, inanmazsanız gelin bir kez daha. görün gözlerinizle, alın sözlerini şu makinaya, alın ki, yazın ki Ankara duysun buranın rezilliğini.» Sonra takıldık konvaya. Bir yığın araba Zonguldak'a yöneldi.. Biz tuttuk Sucullu'nun yolunu.. Sücüllü. tepeler arasında. tepeler ustunde, oğaclar arasında uc mahalleli bir köy. Her mahalleden ölüler var, evlerden ağıtlar gelıyor, kadınlar feryat figan icmde.. Al bayraklı tabutlar uzatılmış. gömulmeyi bekliyor. Analar. bacıior, eşler. babalar, kordeşler, komşular, arkadaşla." ellerini koyyyorlar tabuta. Erkekler zor tutuypr kendiierini. erkeğe ağlamak gerekmez, kadınların ağıtları ucup gidiyor ve bu kez kuşlar bir başka cıvıltı içinde . Seviniyorlar geldiğımize bu acılar icinde, Kemal Anadol tanıyor coğıınu. Pestilci uzatılan eilrri sıkıyor, başsağlığı dıliyoruz, hane hane, el e!, sayısız, hepsino. Taze cam kokulu tahtalar kesılip bıciüyor mezor icin... Bir ana. Rarriiz ile Hasan'ın anası son iki yovrusunun tabut'i crasında dövünüyor, artık dövünnıeyecek.. Birisi gecen yıl askerde eziidi kamyonun arkasında. ikisi de aha şurada. artık yaşamasız... Bu acılar icinde, gencler, koşup ayran getirdiler. sardılar yöremi.. Bir «ihmal» sözudür gidiyordu.. Kurban veren kcy burası aslında, hep kurban veren köy, Sücüliü değii, Kurbancı... Vurdum yola doğru. hane hane ağıt.. Hane hane feryat figan, bir oradan, bir öteden, bir yakınımdon... Bu, gazetecılik yaşamımda beşinci grizu yazısı, yüreğim mi taşionmış, ölülerin fotoğraflarını cekemedim. cekemedîm, bakarken o olmoyan, kalmayan gözlerıne, burunlarına, yüzlerine icım öfkeyle doldu, fazla üretim, fazla bakımsızlık, en ilkel colışma, calışma değil zulum.. Bu suratlarda, bu kalmayan suratlarda ki kara komur karası, yuk karası değıl, yüz karası ama. sahipleri. şurada artık yaşamasız yatanlara ait değil... Şu SSK Disponserine de eğilin, Kandilli'de. burası da yüz karası, içinde yatanlara ait değil, caniı cansız, aşağıda ölüler ycıtıyordu. Bir işçi sabahın dördünde «Allah Allah» diye kıvranıyordu koridorda sancılor icinde ve aoktor yoktu, bakacok kimse yoktu, işçi kıvranıyordu, «keşke ben de öleydim, şu rezllliğe düşmeseydim» diye diye yerlerde..! Ve burası sağlık ocağı rm ne ise bir vüz karasıydı, utanc verıcı, ınsanlık dışı, yalan bir dispanser, işci dispanseri1... Ve ölüler artık bu sağlık bilmem nesıne de gelemeyeceklerdi, sanırım tek kazançları da bu oldu!... Grizu gecinden versin. evet gecınden versin, gelecek de ondan, bakın bakan ne demişti: cBu koşullar altında calışmalarını surdurmekte olan ve gelecekte de sürdürecek olan »» YARIN : Can uaraları İTALYA MEKTUBUİKP, 1968 OLAYLARININ 1978 ÎTALYA'SfNA YANSIMASINI DEĞERLENDİRİYOR nııştır İşci sınıfı ülkeyi yönetecek ve yönlendirecek yeniliği hazırlıyor. 1968 olaylarındo devlet, bürokratik bir baskı aracı olarak nitelendiriliyordu. Bugünkü İtalyan Devleti, coğunluğun kararını uygulamo organı olma yolunda 1968'de ortaya atılan, terorizm, şiddet gibi görüşlerin bedeli yüksek olan Du yöntemlerle sorunların hicbiri cözülemedi. Politik alanda, kitleler yeni cıkmazlara sokuidu. Genclik yeniden düşünmeli ve tavrını belirlemeli. Bugün herzamankinden cok somut olarak poütik uğraşı vermenin gerekliliği var. 1968 olaylarının bugüne yonsıması bir gerceği oluşturuyor. Yeni neslin bir bölümu ile demokrasi arasında bir sürtüşme oluşmuş. Bugünün en anlamlı ndımı. genclerie demokratik kuruluşlar arasındo olumlu bir ilişki sağlamaktır. İKP'nin görüşleri şu şekilde sona eriyor: «Üzerinde uğraştığımız, oluşturmaya calıştığımız «İlerici akım» yolnız çalışanların dâvasını icermiyor. Toplumun tümünu yeniden düzenlemek ve toplum değerlerini yüceltmek de amacımızdır.» ROMA İtalya'da Komünist Partl, gecmiş politik deneylerin bugün yoşanan olaylara etkı sini değerlendiriyor. Öğrenci ve işci hareketlerinin ne şekilde değişmekte ve gelişmekte ol dugu ve nereye varacağı tartışılıyor. 1968 ha reketinin olumlu ve olumsuz yönleri inceleniyor ital/an Komünist Partisi (İKP)'ye göre 1968 oloylorı İtalya'da solun bugünkü duru muna gelmesini belirteyen başlıca etkenlerder biri ve doğru bir tarihi analizle, bugünkü oloy ların nedeni ve kaynağı anlaşılır, gelecek ıçır geçerli görüşler ileri sürülebilir. IKP'nin bu konudakı görüşleri şöyle: 1968 öğrenci olaylorı ile bugünkü genc'i' olayları, bazı yönlerden benzeşiyor. En onem benzerlik, iki hareketın de kitle hareketi olmo ması ve iscilerin ve haikın desteğinden yok sun olması. Yine de aydınla.ın kuçük bfr azın lığı, toplumu değiştlrebileceklerini iddia edi yorlar. Bu aydınlar, bir «Kriz kültürüı geliştir: yor. İKP yaym orgonı l'Unita'ya göre. bugür toplumda bıliır ve tekniğin son derece ilerle (DIS HABERLER SERVİSİ) Gozetemizd« dün bu saytada yayınlanan haritada Büyük Antiller'in en büyüK odası Hispanlolo'nın doğu bolümünü kopsayon ve Haiti nnminik Dı ı mhuri vfiti' ni ğiştiriyor. Aydınlar, ayrıcalıklı etken bir tabaka oluşturuyorlar Bu gelişme, işci sınıfıyla bir kısım aydın tabakanın birbirinden lyice ayrılması.na neden oluyor. İşci sınıfı ise bilinclenmış Kendi önderlerini kendi icinde oluşturacak durumda. Artık İtalya'da işci hareketleri aydınların önderliğinde değil, kendi partisinin önJerliğinde oluyor. İKP, tarihi analizini yopobilmek icin cok ayıda lörüş ve olayları değerlendirdi. Birçok İKP uyesi, konu ile ilgili goruşlerini belirtti. Görüşlerin özeti şöyle: Tarihi inceleme, toplumun yalnız sosyal deİil, aynı zamanda politik ve ekonomik yonle 'inı de iceriyor. Ana hatlorıyla, şöyle bir sonuco vanlıyor: Gelişen kapitalist toplumda sos/al vaşam sarsılıyor. Politik yaşamda yeni cel.şkiler ortayo C'kıyor 1968 hareketleri böyle bir toplum bunalımının sonucu. 10 yıl önce, 3ntı!> politik liderler sorunu geleneksel kontrol 3'nclorıyla cözmeye calıştılar. 1968'i izleyen yıllarda, politik durum değişt); eski modellerle knr«ıln«<ırıtınrn rok dahn ıtptrpfillı bir duru ma büründü. Gecmişte, yönetici sınıf baskı yapan sınıf demekti. Oysa bugün, eski yöneticilerin yerini almaya başlayan tabakalar, baskı yöntemi kullanan tabakalar değil. Yani, gecmişteki akımlonn etkisiyle, yönetici tabakanın niteiiği değlsiyor Öte yandan, 1968 olayları yeni bir akım başlattı. Bu akım örgütlenmiş işci sınıfına korşıdır. Aynı zomonda, yeni akım komünistlerın politik uygulamaları ile çatışıyor İKP. belirli sentezleri yapmaya idealleri yeniden bütünles tirmeye ve güncelleştirmeye, bu azınlık akımın jnculerinden daha hazır ve yatkın. Gecmiş yılordn da, İKP, 1968 olaylarına katılan gencerin fikirlerini görüştu, tartıştı. Antidogmatik ve • âîk bir parti olduğunu doğruladı. 1968 de en onemli ilerleme şu oldu: Tarihi olaylarla ve gercek koşullarla gecersizliği gö ülen İtalyan politikosının, yenr baştan düzen lenmesi görüsü ortaya cıktı İKP bu görüşc uygun olarok, bugünkü deneylerini geliştirdı 3una aöre isci sınıfı davosı. devlet alanına vor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear