02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
tKl ozete yazısı, bizim yazınımızın, yolnız yazınımızm değil, düşünce kitaplığımızın bir parçası oldu denebilir. Elb'ette bütün yazılar icin söylemiyorum bunu; nice gazete yozısı vardır ki, gününde büyük gürültüler uyandırdığı halde, aradan bir süre geçer, bakarsınız kültür birikiminde hiç bir yer tutmomış, unutulmuş gitmiş. Bizim gazetelerimizde çok iyi yazarlar yetişmış olması. kitobın, derginin, gazete kadar canlı, yaygın, güçlü olamomasındandır sanıyorum. Bir Nadir Nadi, bir Cetın Altan, bir İlhan Selçuk, bizde gozetenin ortaya cikardığı düşünürlerdir. Cağdaş Yayınevi değerli yazarlarımızın gazete yozılonnı topluca basmakla, bu bakımdon, cok yararlı bir iş görmektedir. Bu yolla ortaya çıkmış olan kitap, unutulmağa yuztutan (başka nosıl olabilir ki!) olaylan bellekte yeniden uyandırmakla kalmıyor, üzerinden bir zaman gecmiş, bu yüzrien de artık durulmuş. süzülmijş bir gecmişi, gerceğe en yakın durumu ile yorumlamamız olanağını yaratıyor. öyie bir kitabı, bir koz okunmuş yazıların yinelenmesi saymak bence çok yanhş. Bunun en son örneği, Oktoy Akbal'ın yeni kitabı «Gencler Bize Bakıyorsdur diyeceğim. Tekin Yayınevi basmış. CUMHURİYET Naci Sadullah'm yaptığı bir konuşmadan olmış. Nicin? Biraz daha okursak anlayacağız. Malı*mut Esat Bozkurt, Nozım Hfkmet üstüne konuştuktan sonra sözü Marksizme getirınekte, «Modern milliyetcilik Marfcsizmaen yararlanrruık zorundadır» demektedır. O günlerden ne denli geriye gitmişız meğer! işte bir «fıkralar» kitabının şaşırtıcı yanı. Oktay Akbal, «Bir bunu düşünün, bir de MC iktidarının sürdürdüğu aşırı soğo dost, en ılımlı sola koyu düşmon politikacıyı!» diye yazıyor. Okuyalım Prof. Mahmut Esat Bozkurt'u bir az daha: «Ben yer icin, gök İCin. oğac icin milliyetci değilim. Bence modern milliyetcilik Marksizmden faydalanmak zaruretindedr. Halkın maddi ve manevi refaha kavuşabılmesi icin bundan başka care yoktur. Aksi takdirde Sezar'ın, zalim Neron'un, müstebit Abdülhamid'in miHiyetcıliklerinden iieri gidemeyiz.» Okuyan ister istemez kendine soruyor: «Adam bu günlen nasıl sezmiş... Günümüzde Abdülhamid övgüsünun coğalması neden?» Yine eskl bir Eğitim Bakanının, Vasıf Cınar'm sözlerine gelince, Cmar: «Öğretmenler fikir ve gayelerine doğru yürürlerken hic bir zoman Maarif Vekilinın emirlerine tabi değildirler. Onları durduracak kuvvet yoktur» demiş. Bu sozler. toplumumuzun sağcı yönetim altında yaşadığı acı günlerle biraraya getirilince aradakı aynmın ne denli üzücü olduğu ortoya cıkmaktadır. Bir ora öyle oldu ki, öğretmene duşman gözü ile bakıldı. Sonrd Cin'deki Afyon savoşından cok düşundürücü bir yaprak, Dr. Jozef Mengele'nin Auschwitz kampında yaptıkları, Paris'in sevimli kışisi Mr. Lop, ABD basmında Kurtuluş Savaşımız... Kitabı neresinden acsanız düşündürücü bir konu ile kurşı karşıya geliyorsunuz. Gazetelerimizi okuduktan sonra fırlatıp atmayalım, onların icindeki değerli yazıları yayınevleri toplayıp basmaziarsa biz kesip sakiayalım. Bunu yapacok olanlar, ilerde ne bulıınmaz bir kolekslyona sahip çtktıklarını göreceklerdir. 31 MART 1976 G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çocuklar ve Büyükler Gazete Yazıları Melih Cevdet ANDAY sı, dünyanın hoksızlıkları ve diizensizlikleri ile gittikce daha büyük bir uyuşmozlığa düşmektedir.» Bu sözleri bir yozısına aton Oktay Akbal, okura soruyor: cHiç oydın bir gencle karşı karşıyo geldlniz mi?» işte genclik sorunlannın bir onahtarı burada glzlidir. Biz onları «genc». «cocuk» gördükce dünyoyı düzeltemeyiz. Ayrıca şunu da hesaba katmolıyız ki, genclik dönemi coğımızda eskisinden cok daha uzun bir süreyi kapsomaktodır. Eskiden «genclik* cabuk gecerdi. Oktay Akbal şöyle sürdürüyor sözünü: «Onlan dinlemellyiz. Adolet, özgürlük istemelerini anlayışla korşılomalıyıZ.» Konuşurken öztürkce konuşup sonra gene öyle yazdığı İcin komünıstllkle suclanon genc. 1 Mayıs Bayramı yürüyüşünde öldürülen Jale Yeşilnll'in cöiüm Acı Bir Gercek» başlıklı yazın odevi, katillerl bulunamayon cocuklar, delik deşik edilerek öldürülen üc genc... (Oktay Akbal, «Adaiet uyguloyıcılannın görevi sanıkion yakolomaktır, cezoiondırmak deflil» diye yozıyor haklı oloruk), spnra şaşırtıcı, tuhof bir hober: TV'de Daudet'nin öyküsünü seyrederken Jack'ın veremden ölmesi üzerina hastalanan yaşlı kadın. Kadıköy'de Cumhuriyet gozetesinl sottırmoyan zorbolor, t$te baş sorunlorımizdon biri: «Bu yıi 36.612 genc yüksek öğrenim yapma olanağırv eide eâecek. Geriy« kolan 308.910 genc ise ögVenim yapamayacak.» Peki, onlar ne c!ocak? Yanıtı bulunomayon bir soru, toplurnumuzun en önemli sorunlarından biri. Akbal, Görüş dergisindd okuduğu bir yozı uzerinde duruyor. «Neden evlilik yaşı 16, rüşt yaşı 18, oy verme yaşt 21?» Sonra bir yazınm başmda Turgenıav'ın şu güzel sözü: «Gencliğinde genc olabilenlere ne mutlu!» Bunları toplu durumda okuyunca, yakın geçmişımizin birtakım olaylarını anımsamak yanında, onları bugünkü olaylara boğlayarak kimi yorgıiara varmak olanağını kazanıyorsunuz. Cünkü o gecmiş burdo size oyıklanmış, yorumlanmış olarak verilmektedır. Oktay Akboı yclnızca bizim toplumun değil, oiobildiğince bütün dünyayı yoşayan bir duyarlık gücünün yazarıdır; öyle kı. onu yakından tanıyonların bıldikieri gibi, bu duyarlık gücü bir an bile boş kalmaz, yazındı, sanattı, politîkaydı, oloylordan kuramlaro, kuramlardan varsayımlara glder gelir. Nitekim yozarımızın elımizdeki kıtabını da, bu gözlemimizi tonıtloyan bir belge sayacağız. 1935 yılındo eski Adalet Bakanlarmdan Mahmut Esat Bozkurt. Nazım Hikmet icin şöyle demiş. «Nazım Hikmet'i bunların hepsinden ilerids bulurum. Hem sade yeniliği bakımından değil, dilinln pürüzsüzlugu. temizliği. somimiyetinin hudutsurluğu ve flkirlerinin kuvvetl, temizliği bakımtndan.» Oktay Akbal, bu sözleri. Y akacık Ortaokulu Türkce öğretmenl Mehmet Kut, 20 Mart 1978 günü öğrencilerine şu görevi vermiş: KONU: 16 Mart 1978'de Üniversite öğrencilerine yapılon bombalı soldırı hakkındaki görüşierinizi yazınız. Kücükler o gün düşüncelerini yazmışlor. Öğretmen Mehmet Kut bunlardan bazılarını bana yollamış; ben d« ikisinl sizlere sunuyorum. 2 • A'dan 12 yaşındo Neşe Erdem yazıyor: HAYATIMIZ TEHLİKEDE Günümüzde insanlar değişik fikirlere sahiptirler. Her insanın değişik bir görüşü vardır. Bu insanların arosmda bencil olonları da vordır. Bu kiçiler başka Insanlorın da kendi görüşüne katılmasını isterler. Fakat yurdumuz demokro8i ile yönetildiğine göre her ınsan serbestce görüşlerini söyleyebilir. Ve bu görüşler birbirlerine zıt Olabilir. Bu nedenle «benim göruşüm olacak» diyenler karşıt görüştekilere yoşam hakkı tanımazlarsa o loplumda korışıklık doğar. Böylece göruş uyuşmazlığı yüzünden vuruşan gencler con verirler. Hergün haberlerrje duyuyoruz. Üniversite öğrencilerinin üzerine saldırıp onları öldürüyorlar. Bu olay belki yarın bizim boşımıza da gelecek olaylardır. Ve biz bu oloylara korşı nası! ve ne şekilde karşı koyocağımızı bilmiyoruz. Bütün bu olaylar belki ortaokullara, hatta ilkokullora da yoyılacaktır. Gencler ölmemek icin okula bile gitmeyecektir. Öyle bir gün gelecek ki eğer kordeş kavgası ortadon kaldırılmazso düşmanlarımız bu olaydan yarorlanarok bize savoş ocabileceklerdir. Ve bizler o zaman ne yopacağız? Kardes kavgası, sonunda büyük ucurumlar olan bir nehire benzer. insan bir defa glrince o akıntıya kapılıp gider ve bir gün bu ucurumlonn bagına gelince bütun yoptıklarıno pişman olur. Fakat bir defa insan girmiştir bu kudurmus nehire. Ben bu tür olaylan hic istemiyorum. lnsonların bir görüş yüzünden ölmeleri korkunc. Belki biz de üniversiteye giderken. hatto şimdi bile hoyatımız tehlikededir. Bu nedenle kardeş kovgası önlenmelidir. Eğer önlenmezse öğrenciler ve buyüklerimiz hepsi bu uğurda can verirler. Büyüklerimiz, bizleri ve ülkemizi lütfen bu acılardan kurtarınız! Öyküleriyle yaboncı ülkelerde de tanınmış, sevilmış olan değerli Akbal, bu kitabında yakın gecmişimizdeki «Genclik Olaylan» ile kımi dış olaylara illşkin yazılarını biraraya getirmiş... Onun bütün yazdıklarını ilgi ile, merokia izlerim ya. o yazıları bir kitapto topluca görünce her kez daha bir zenginleştiğimi anlarım. Cünku Akbal'ın, diyelim «Genclik Olaylan» konusunda yazdıkları, birbirlerini tümleyen yazılor. Konuyu dünya ölcüsünde ele alıp işlemiş. Belki do yaşadığımız günler, ilerde «Genclik Olayları»mrı gectiği günler diye anılacak. öyle bir cağ yaşıyoruz. UNESCO'nun eskl Boşkanı Rene Maheu şöyle demiş bir yazısmda: «Genclik. yetişkinlerden her gün biraz daha ayrılmakta, hatta kopmakradır. Bu başkaidırma hemen bütün dünyaya yayılmış, bir cok ülkede yalnız üniversitenin değil, toplumun do gencler torafmdan sorguya cekilmesi sonucunu doğurmuştur. Gencliğln kesin gerçeklere gereksinme duyma Kanlı Olayın Anatomisi OKTAY AKBAL Meclis'te Bir Gün Evet Hayır lk Büyuk Mıllet Meclisı'ni bızlm kuşak. büyüklerimizin onılarmdan öğrendi. Şimdı «CENTO» merkezi olon ikinci yapıya Gazi Eğitlm'de öğ renciyken bir kez gittim. Adıyaman ılcesi, Malotya'dan ayrılalak il oluyordu. O zamanki secim düzeni çoğunluk oranmo do yandığından Menderes, CHP'nin Malatya'dakı gücünu bölerek DP'ye cevirmek istiyordu. Ama soylemiyordu bunu. yüzeyden başka gerekcelerle başonyordu bölmeyi... Girişte üst araması yopılıyor. bir milletvekilinden kart getirilmesi isteniyordu. Gec miş gun, kimden kart aldım da girdim, anımsamıyorum. O yıllor, izleyici olarak girıp ıcerde gurültü cıkaran, mönü'yü alkıslayan. locadon Aropca ezan oku mağo kolkon yurttaşlor cıkıyordu. 27 Mayıs'tan sonra ilk olarak Kurucu Meclis'e ocılon şimdikl yopıyo do birkoc kez giUim ama görüşmelerin yapıldığı salono gırmemıştim. Kart bulmok, kopıdo aranmak sıkıyordu beni. Batı Almanya'da gezerken, grup ca Doğu Berlin'e gectik bir gün. Yeni bir mimarlık anlayışıno göre yapılmış olan Halk Meclisi'ne. Doğu Almanlar ve dışardan gelen öteki ge2glnler gibi biz dc bir yerden kart almadan, üstümüz aronmodan girdik. Her işten. her yoşton, her baştan insan elini kolunu solloyo solloya dolaşıyor. büfelerinde cay, kahve, icki iciyor, lokantasında yemek yiyordu. Kimse, «Heey kor deşim, sen kimsin, necisin, burada ne arıyorsun?» demiyordu. Berliner Ensemble'de Brecht'in uyarladığı «Cortolanussun bir perdesini görüp cıktıktan sonra yemeğimizi Halk Meclisi'nde ye dik, anı olsun diye birer bordak da şarap ictik. BİR KEZ DAHA... Yeni milletvekili secilmlş bir öğretmen dostumun cağrısma uyarak yakınlarda bir daha gittim Büyük Millet Mecjisi'ne. Milli Eğitim ve Kültür Bokanlıklan butce görüşmelerini izledim. Arka kapılardan birlnden girdik. İz lemek icin gelmiş yurttoşlar iceri girmeğe calışıyorlordı. Gene kart soruluyor. arama yopılıyor du. Milletvekili dostum beni soğ üst locayo oturttu. Epeyce yüksek tovondan sırca avizeler sar kıyordu. Oldukca görkemil, hem de pahalt bir yapıydı Meclis'imiz. Bir zamonlar OOTÜ ve DPT de orada bannırdı. Alttaki, üstteki katları, bölümleri, odaları dolaşmakla bitmez. Kitaplığı. PTT'si. boyacısı, berberi, oklınızo ne gelirse. her şeyi vardır. Bu sefer bir raslantı, mescidini de gördüm. Değerli taşlardan yüksek yüksek sütunlar, bezemeler. doşemeler, duvarlarda resimler.. Ara'/a araya dostum A. Arad'ın Sivas tablosunu da bu lup seyrettim. Toplam üyesi 450 olan Meclis'te, tutanak yazıcılart ve öteki görevlilerle birlikte 100 kişi ya vcr, ya yoktu. Bomboştu sırniar.n coğu. Bakaniar Küru'u '<c\ tukları. üderlerin sıraları boştu. Gür sesli partilerimizden 40'or, 20'şer, beşer. ücer üye soyabildim. Bütco yorkuıulu ile 'ia'^.on sol başa oturmuşlordı. Bosın iocosı do yan dolu, yarı boştu. Seyirci locaları ise tıklım tıklımi Kimbilir nerelerden koşup geiip. kart bulup, aranip girebilmişlerdi. Arkaloı:ndan' gcre/li polisier ikide bir şöyle Cur. böyle tfur diye uyar: yapıyordu. İki kez de ben uvarildırn. Blri. bckanlardc^ kimler var y^:< görevim diye sarktığımda, öteki ds r.ot clmok icin kaler.ı kcğıt c'Kardığımda.. Bir Rize rr.illetvçk'li i:\u3at eğitim üstünciekı emperyol:?t «tkilerden, kopıkutu yetislifmeğe va rayan bozjk programlardan soz *•• rok ayağa fırladılar, biribirlerinın üstüne yürüdüler. Basbayağı itişmeler, canta atışmalar, yumruklaşmalar oldu. Gazetecıler, o gün esaslı bir döğüş göremediğimi söylediler coy ıcerken. Biri de şansımm olmn dığını söyledi bano. Milli Eğitim Bakanı. aldığı notiara göre eleştiriieri cevaplamağa cıktı. Söz alon ve dinleme zahmeti gösteren sayın milletvekillerine teşekkürle başlodı sözlerine. Sonra gözleriyle boş sıraları, bu sırolorın ardmdoki yurttaşla rı kucaklor gibi tarayıp: «Şımdı bütün okullar, akademiier, takülteler, kendk kendilerine şu nu sormalı: Biz bu yurdun. bu toplumun istediği kurumlar mıyız, değil miyiz?.. Oeğillerdir sa yın arkadaşlar. Cok esaslı değışikliklerin ve yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir» dedi. Cok sevdim Bakanın bu sozlerini. Ama boş sıralara bak tım. oturduğu koltukto. kac yıl, kaç ay vokti olduğunu duşündüm, bu yeni düzenlemelerin hangi destekle, hangi heyeco.i la yapılabileceğini merak ettim. Genellikle iyimser bir inson olduğum halde, o durumda iyimser olamadım. Kültür Bakanı konuşurken beş on arttı milletvekilleri. O do güzel sözler söyledi. Bazı milletvekilleri, «Bastmıır!..» diys bağırdılar arkalardan. Milliyetcilik anlayışında tutuculuk ve ilericilik kavramlarını ocıkladı. Sağcılorın sermayeden yano ol duğunu, sermayeni.ise cağımızda milliyeti kalmadığını, bundan dolayı sağcıların artık milliyetci olamayacaklarını söyledi. «Bu gün milliyetcilik daha cok emekci sınıf ve tobakaların ideolojisidir. ama bizde sınıflarüstü bir niteliğj vardır.» dedi. AP'liler cok kızdılar... Her iki butcede dil konusuno da değinmeyen konuşmacı kalmadı. Ceza Yasası'ndaki 141, 142'ni.i kaldırılmasını önerenler de oldu. Sıra geidi son konuşmaya... iste bu son konuşmada kopacak hale geldi dananın kuy ruğu. Kişisel görüşlerini acıkla mak icin cıkan AP'li milletvekiîi, Kültür Bakanının eşinin Turk olmodığr.iı sezdirerek, osıl, oiie kavramına Inanmayan CHP'lilerin milliyetci olamayacağını söyleyerek ortolığı korıştırdı. Gene ayağa fırlayıp «kürsü» denilen yerin önünü doldurdu milletvekilleri. Oturumu yöneten Başkanvekili görüşmelerin bittiğini, oylamaya gececeğini söyledi. AP'lilerin kuliste otura.iları salono akttlor. CHP'liler iyice az kalmışlardı. Bağırma cağırma arasında Kültür Bütcesi geri cevrilmiş gibi bir duruma düştü. Bu düğümü sonraki günlerde güc halle cözdülsr, ve de devamsız CHP'iiler bu durjmdan gerekli dersi cirnış oldular sanırım. SORUNLARDAN UZAK Gec vakit ave gelirken, bütün gün akşoma kador dinlediğim ftcrusma'crdan ne kadannın eğitim ve küitür sorunlonmızla ügil: V9 bu sorunlann cözurr.u'.ie yardımcı olduğuntı scrdum ker.dime. Bir günj bile •'lolkımı za milyorlcro patlayan bu görünıülerin hic öe pclck o!matiığ'nı acı acı düşündüm. Tanık olrJukiarımı clduğu gibi VQZ'P uzck şehlrlerrts, köy!erde oturdukiarı icin. Meclis'imizi yakın o'a.i nöremeye'i, vurttoşlarımıza c'ıjyurmjk Ozcre yayinlo nıoyi tasoriadım. Meclis'ten cıkcrkei bir rnilletve!<i!:. Vaclis iCîT! de bir romaıı vazmayı duîünOp düsı'i.ınıediğimi sordu. Kendiî'ne şımdiiık e'imde başka işler olduğunu. ama sırası gelince Qüşünr>cpğimi soyledim. Z B'den 13 yaşında Tamer Köksal yazıyor: YASAMAK İSTİYORUZ insan dünyayo gelmiştir. Yoşayacok, yurduno yararlı bir klşi olacaktır. Okuyan oğobeylerimlz, ablalarımız v» biz güvenlikle öğrenim görmek isteriz. Radyo haberlerinde söylendiğine göre üniversiteye bomba atılmış. Bu olayı radyoda duyunca o fociayo uğroyonlara ocıdım. icimden saldınyı yapanlan öldürmek gecti. Ne günohı vardı onlann? Arkadaslur, bu bir vahşettir. Bu insanların no günohı vardı? Bu oloy yarın bizim başımıza da gelebilir. Annemiz ve ailemiz olayı duyunca nasıl üzülür? Bu soldırıyı bir inson nasıl yapor, akıl ermiyor? Bunlar belki bir kişiden öc almok istediler. Fokat ötekllerin ğünohı neydi? Miye sonkı onlan adaklık kurban gibi öldürdüler? Bu sorun hepimizi ügilendirir. Onun icin coreler düşünmeliyiz. Bu böyle sürüp gidemez. Yorın başka yere de bomba atabilirler. Bunun icin bizim istediğimiz şudur. Büyüklerimiz bu işe et Cftsınlçr. Bu. kimselen cezalandırsmlar. Bunlorın bafllı olduğu kuruluşlerın koynakları kesilip, kökleri kurutuimolıdır. Okulda can güvenliği sağlonocak diye okullor tutll edlldi. Hani. hulft Insanlar neden ölüyor? Buno cözüm bu' lunsun. Boşuna ölmek Istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz, Bu bir insan kıyımıdır. vohşettir. Buna bir dur denilsin. Yeter..! I Fakir BAYKURT ediyor, bokon not olıyordu. Az soyıdaki milletvekili de sıroior arasında geziniyor. iceri dışarı girip cıkıyordu. Bir ara Boşbokonla iki Bakan geldi. biroz otur ouktan sonro kalkıp gıttiler. Lıbyo Başbakanı Callud Turkıye'de bulunuyordu, resmi görüşmeler vardı. Senotörlerden de kimileri gelip oturuyor. aralarda geziniyordu. Milletvekillerinin birazı da dışarda «kulis» denilen yerlerde oturuyor, cay. kahve. sigara icerek. secmenleriyle söyleşiyorlardı. icerdeki görüşmeler ses dağıltanlarla kulislere verilmıyor du. Görüşmeler sodece bosm bölümüyle. grup yönetıcilerinin, bokontonn odolorıno veriliyordu. Portiler. tıpkı herhangi bir okuldo adıno. «münozara» denilen olıştırıcı tartışmolarda öğrencilerin yaptığı gibi. ulusol eği tım sorununo, son derece korşıt ocılordon bokıyorlordı. Hosan Ali Yücel ya da Hakkı Tonguc cı kıp gelse aralannı bulamozdı. Uzloşmazlık icinde. sık sık konu dışına cıkarak. dokundurucu söz leri cümle arolarına sokuşturorok, bağırıp cağırarak konuşuyorlardı. Arka Sıralorda oturan kimi milletvekillen de. «Haydi oradan bee! Bu işten sen ne an larsın?» ya do «Bastıııır orslon!» diye gürlüyorlardı. Derken millet vekillerinın «sataşma» dedıği da ha ağır dokundurmalor yapılıyor, hazır bulunon milletvekillen top luco ayağa kalkıyor. el kol sallayarak. bizim romonlarda bile bulunmayon sövgülerle biribırlerinln üstune yurüyorlardı. Bu sözler tutanaklara (...) ile yazılıyordu. Böylesine 'idemokrat» bir hovası vardı büyuk salonun. Anımsıyorurn. Kurucu Meclis'in ilk acıldığı gun Fahn Özdılek bu salonu mılletvekıllenne tduvarları hic bir kötu sözle kirlenmemış Yuce Meclıs» diye tes lım etmışti. DAHA DA ACIK GÖRÜLUYORDU Oğleden so.iro bostn locas\na gectim. Oradan daha acık görülüyordu her şey. Dinleyiciler daha da coğalmıştı. Milletvekilleri o gün uc kez toplu ola n izl«r Hukuk Fakültesi'nde okuyon bir grup öğrerv\ \ U c ' v i z ' H i c b i r s'VQS0l grupla ilişklmlz yok. Huzuru ve can güvenliğini isteyen kişilerlz. iki yıldır cok güc koşullar altında derslere devam ettik. Gördüğümüz haksızlıklar karfisında Insanı hislerimiz galeyana gatdi. Gerçekleri söyleme cesaretini kendimizde bulduk. Bu yozımızı sütunlarınızo olırsanız memnun oluruz.» 'Bir Grup öğrenci' imzalı bir mektup. Belli kl 'okumak, oğrtnmek' isteyen gencter. Hic bir siyasol görüşün partizanları değiller. Günü gelince belkl olacaklar, oma şimdilik 'üniversite öğrenimi görmek'le yetiniyorlor. «Okulumuzda iki yıldan beri sağın terörü bütün şiddetiyle sürdü. Zorla forumlara sokulduk. Yürüyüfl«f« katılmak İcin zorlondık. Üstellk her hafta yirrpl liromıiı Ülkü Ocaklan'na verdik. Hic kimseye derdimizi anlotomadık. İklncl sömestr baçlayınca bu haksızlıkların duzeltileceğini sandık. İlk gün alınan güvenlik tedbirleri bizi umutlandırdı. İkinci gün re kador yanıldığımızı anladık. Eskiye gore değişen iki şey vardı okulda: Polisler soyıca arttırılmış. tol grup öğrenciler polis cemberl oltında derslere glrlyor. Sağ, ylne elini kolunu salloyo sallayo terörünü sürdürüyordu. Merkez blnadaki polis komlserlnin olaylorı onleme oîmlnde olduğunu duyduk. Fokot bu ortamda olayları önlemesi cok güctü. Cünkü fokültemizdeki soyın komiserin görüşüne katılmayan pek cok kolluk görevlisi vardı. Bu kişller sağla işblrilğl hollndeydiler. Kendl slyasi görüşlerinde olanlara sempati b«sl«mekteydiler. Onun icin üniversite kapısında ylne huzursuzluk başladı. Kopıdaki bazı polisler tek ve clft numara ayrımı gozetmeden sağ militanları icerl aldılar. Öftrtnciden gelen tepki üzerine bu durum sonrodan düzeltlldi. Bu pollslerln sağ grubun militanlonm 'kahraman' diyerek icerl oldıklarını' gözlerimizle gördük. Dershane salonlorında görev yapan kişllerrten bazılan bu militanlorla kolkolo dolaştılar. Bugünkü hükümetln acık aeık olevhinde konuştuklarını kulaklarımızla işittlk. tkl yıldan beri derse girmek isteyen solcu öğrencilerfn dovülmeslne göz yumanlannı gördük. Bunları kolluk güclerine husumetimiz olduğu İcin yazmıyoruz. Olayların cıkmasındo pollslerin de sucu vardır. Değerlendirmalerde bu husus gözden uzak tutulmamalıdır.» Bu konuda üst üste mektuplar alıyorum. Üzerlnde sürekli durulan sorun budur. Kolluk guclerinin sağa karşı dost, yakın, anlayışlı, hoşgorülu olduklorı bilinen bir gerçektir. Bu da kolluk güclerinde görev yapanların yıllardanberi koşullandırılmış olmalorının sonucudur. «Bombolı saldırıyo değin sağın terörü bütün şlddetiyle sürüp gitti. Elebaşıiar uzakta değil, fakülte solonlormdoydılar. Eskiden olduğu gibi yine dersle ilglleri yoktu. Eüerınde ne kitap, ne defter! Dersin her anında onfilere gelip polisin gözü önünde huzuru bozdular. Ders aralorındo sol grubun üzerine saldırıp küfürler ettiler. Kız arkodaşları tahrik ettiler. Olay cıkartmak isteyenler belliydi Bunların hepsi de elebaşıydılar. Tüm bu horeketler polisin gözü önünde cereyan etti. Hic bir sağcı militan tutuklanmadı. Derse devam eden öğrenciler soğ terörden iyice yılmıstı. Bu terörden bir an önce kurtulmak istiyordu. Onun icin sol gruba her gün katılmolar başladı. Sol grup sayıca coğalmıştı. Bu durum sağ militanları iyice cileden cıkardı. Okulun acılışında tutuklanıp bir hafta sonro serbest bırakılan sağcı liderler yeniden takülteye gelince tahrikler daha da or«ı. Saldırıdan üc gür, önce, sol grup polis kordonu altında sınıft terkedince hemen dershane kapılon kapatıldı. Sağalar kısa süreli forumlar düzenlediler. Tarafsız g'upton destek istediler. Solculorın komünist olduğunu, bu hafta icinde muhakkok okuldan atılacoklarını söylediler. Yapacoklorı eylemi üc gün önceden bize müjdelediler. Sabahcı grubun sağ militanları artık okulu terketmiyor. Oev'etler Hukuku Kutuphonesi'nin yanından bekliyordu. Heps! blrleslp ders aralarmda gövde gösterisl yapıyorlardı. Şurası bir gerçektir ki, sağcı öğrencilerin COğu bombatı saldırının yapılocoğından hoberdardılar. Perşembe günü sağcı kıziann coğu okula gelmedi. Gelenler d« I. onfide sıra icinde bomba orayan solcu öğrencller» bombanın öğleyin atılocağını söylediler. Sağın olay c>kartmcsı icin en uygun yer okulun önüvdü. Burada grup halinde toplanıyoriardı. Polisin herhangl bir tedblrt yoktu. Nihayet 13.30'da bombolı satdırıyı gercekleştirdiler. Bircok arkadaşımız öldü ve yaralandı. Failier goyet planlı şekllde uzaklaştılar. Ortada korkunc bir katlîam vardır. Failier henüz yokalonmodı. Foillerin yakalanması icin tarafsız öğrencilerden yararlanılmalıdır. Şurası muhakkak ki, tarafsız grup sağın şiddetlnden korkmakta ve sesslz kalmaktadır. Failier, komünistlerl atacağız, dlye nutuk cekenlerin icinden aranmalıdır. Tutuklanıp serbest bırakılanlar bu katliamm ploncısıdırlar. Okuldakl elebaşıları bellidir, kapıcı dahil hsrkes tarafındcm billnmelctsdir. Katüamın faiiier' yakaianmolı ve okulıian mutlako uzaklaşt'.rılnalıdır. Scygı'a<;mızla> 'Tarafsız' öfirenciter herşeyl acık acık yazmıs. Görevlllerl işboşına coğırıyerlar. Ayrı b!r yorum yapmaya gerek var mı bilmem? ••• Evet, 1213 yaşında cocuklar böyle yozıyor. Bir d * kocaman b*b«kl»rl dlnlaylniz; Demlrel'in, Türkeş'in, yondoşlorının töyl«dlkl«rln« bakınız. N* dlydim «Tanrı Türkü korusun!» ANKARA FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ PİYANO RESİTALİ DENİZ A R M A N G E L E N BE Program : SCHUBERT. BARTOK, MESSIAEN. A. Adnan SAYGUN 3 Nisan Pazartesı Saat: 20.30 (Poyrazlar: 515) 5966 DUYURU Barış Derneği 1. Kuruluş Yılını Kutlomo $enliği (Spor v« Sergi Sarayı 3.4.1978 saat 20) PROGRAM Mario Oimitriadis (Konuk SanatcO Ali Rıza BİNBOĞA Ali Ekber CİÇEK Yurdoer DOĞULU Halkovlerl Folklor Eklpleri Davetiyeler: BARIŞ DERNEĞİ istiklal Caddesi No: 459 Kat: 5 (44 89 03) ve Diğer Demokratik örgutler Not: Dönüş icin her semte otobüs sağlonmıştır. AMİRAL VEHBİ ZİYA DÜMER EĞİTİM VAKFI BİLÂNÇOSU 31121977 GÜNÜ İTİBARİYLE BANKA MENKUL KIYMETLER 9.370 270.000 279.370 SERMAYE NET KÂR 256.000 23.370 279.370 (Cumhuriyet: 5969, (Basın: 2403/5982) KONGRE KONGRE İLANI • BÜYÜKDERE SPOR VE KÜLÜskudar Halil Rüştü Ortakulu ' TÜR DERNEĞİNDEN ve Öğrencilertni Koruma Derneğini.i olağan 1. Kongresi 15.4.' Derneğimizin yıllık Genel Ku1978 Cumartesi günü soot 14.00 rul toplantısı 16/4/1978 pazar de okul salonundr y^pıiacaktır. günü saat 11 OO'de Dernek loka Saytn üyelerimi7<; ciuyunılur. linde (.Çayırbaşı Cad. İskele Pa saji No 226 Büyükdere) yapıGÜNDEM: lacakt;r, üyeîere duyurulur. 1 Actlış. dıvan teşkili, sayGÜNDEM: gı duruşu. 1 Acıtış, 2 Başkanlık 2 Gecici yönetim kuruludivan seciTii. 3 Foalıyet ranun hesop rcporlarının incelenporunun okunuşu, 4 Hesapmesi icin 3 kişilik heyet secülanr inceiennıesi, 5 Aklama, mesi. 6 Yönetı.Ti kuruiu secimi, 3 Calışma ve denetleme raporlanmn okunTiası ve eleş7 Oilekler ve teiTten.iiler, 8 tiiilmesi. Kapanış. (Gökhan 5976) 4 Ye.ii yönetim ve denetleKAYIP Tekel ruhsotımı kayme kurulunun secimi. bettım, hükümsüzdür. 5 D'îek ve le^er.nüer, ka Sak<p Sadık Şeyhoğlu panış, Gecicî Yönetim Kurulıı ÇAGDAŞ YAYINLARI ÇIKTI Azra Erhat lOnetimi M»VI VOICOIUKLARIN. ANADOIU UVCARIIKLARININ UNUTUIMAZ VAZARINiN «U YENİ VAP1TINDA AYRICA VA21N V i ClESTiRI USTUNE R BUVACAKSMC EDERİ : 30 LİRA Isteme adresi: ÇAĞDAŞ YAYINLARi Cagalojlu, Türkocagı cad. No: 3941 İstanbu! HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFÎNA YAPACAĞINIZ YARDlMt ARLA BU HEDEFE ULASABİLİRİZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear