23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKİ CUMHURİYET Sayıları cok daha faz!a arttırılabilecek olon bu örnekler, toplumda işletilen bağımlılık etkisinin ne denli karmaşık olduğunu ve büyük boyutlara vardığını kanıtlamaktadır. Kısası, temelde tuketim mallarına dayolı bir ekonominin sağlıklı ve gelişen bir ekonomi olarak gösterilmeye calışılarak yıllarca halkın ekonomik sorunlar konusunda yanıltılrması, yıllardır sistemli biçimde kitleler üzerinde bağımlılık etki sinin işletıimesı Turkiye'de bir ekonomik düşün ce ve eylem özgürlüğü ortamının gelşmesini engellemiştir. Öylelikle, halk gerçek ekonomik işlevlerinin ve temel ekonomik sorunlannın farkına vardırılmamış, ekonomik oiayları tevekkülle karşılamaya alıştınlmıştır. Ekonomik olaylara seyirci konumuno sokulan halk, ekonomik sorun lar konusunda biiinc ve öngörü sahibi olamamıştır. Ekonomik öngörü halkın oluruna bırakılmadığından, halk ekonomiyi yönetenlere yön verememiştir. Bu nedenle de yürürlükteki düzen anayasal temelden yoksun kalmıştır. Ekonomik öngörunün halkın oluruna bırakılmasının, halkın ekonomik sorunlar üzerinde bilinc ve oy sahibi olabılmesinin önkoşulu. toplumda ekonomik düşünce ve eylem ozgürlüğü ortamının geliştirilmesidir. Böyle bir ortamda halk hıc bir etki altında kalmaksızın bağımsız bir bıcımde eKonomik kararlar verebilır. 4 OCAK 197& 1951 Anayasası, sosyal devletin ekonomik temelinin ne olacağı konusundo cıçık hükümler getirmemiştir. Oysa, ekonomik sistem ve onun işleyiş bicimi, anayasada yer olan toplumsal. kültürel ve ekonomik haklann halkın yaşamına hangi ölçüde gireceğini belirleyen en başot etken olmak durumundadır. Uiusal geliri ceşitli toplum kesimieri arasında hakca dağıtamayan, hızlı ve dengeü bir kalkmmayı gercekleştiremeyen bir ekonomik sistem, hiç kuşkusuz sosyal devletin ekonomik temelini oluşturamaz. Cünkü, anayosada yazılı haklardon pek coğu halkın yaşamına kalkınmadan ve onun ergüerinden (nimetlerinden) aldıkları pay oranmda girmektedır. Kısası, sosyoekonomik kalkmmanın hızlı ve dengeli bir biçimde gerçekleştirilememesı, anayasada öngörülen bir dîzi haklann gerektıği biçimde halkın yaşamına girmesine ve bu,iların sağlanıp, korunmasına olanak tammamaktadır. Bu olgu, anayosada yer alan haklann, kişisei olmc niteiiklerinin yanında toplumsal bir ni telik taşıdığı görüşünü de vurgulamaktadır. Başka bir anlatımla, toplumu oluşîuran kisıierin anayasada yazılı haklarını gereğince kullanmaları belli bir sosyoekonomik gelişme düZ6yine bağırnlı olduğundan. kişisel düzeydeki bu haklann toplamı aynı zamanda toplumun kalkınma hakkını da oluşturmaktadır. Öylehkle. toplumun kalkınma hakkı temel bir anayasal hak konumuna gecmektedir. Bu koşullcr altmda. hi2h ve dengeli bir kalkmmanın gercekleştirilmesi, sosyal devletin en kaçınılmaz ödevi olmaktadır. Madem ki, anayasada yazılı ekonomık ve Bosyal haklar kalkınma düzeyine bağımlı olarak halkın yaşamına girmektedir, o halde yurürlükteki ekonomik sistem halk iradesinin onoy ladığı bir sistem olmalıdır. Ycni, ekonominn geleceği konusundaki öngörü doğrudan halkın oluruna bırakılmalıdır. Bu tür bir ekonomik düzenin ön gereği ise, halkın ekonomik olaylara seyirci bırakılmosına, onları tevekkül ile karşılcmasına yol acan kısası ekonomik düşünce ve eylem ozgürlüğünün gelişmesini sınırlayan her türlü engelin ve etkinin ortodan kaldınlmasıdır. Yürürlükteki ekonomik sistem, halkın ekonomik düşünce ve eylem özgürlüğünü, ekonomik konuları değerlendirme yeteneğinı sınırlcyan, kitleleri salt üretimi gercekleştiren b r * emek deposu olarak gören ve ekonominin geleceği konusunda öngörüyü hic bir koşulda halkın oluruna sunmayan bir sistemi belirlemektedir. Bu nedenle de anayasal temelden yoksun kalmaktadır. Gercekten, anayasamız ruhu ile erKinci bir ekonomik sısteme acık değildir. Herşeyden önce, ekonomik yaşamın doruk larını ele geçiren guclü ekonomik cevreler, vürürlükteki ekonomik sistem konusunda haikın OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bağdat'tan Dönen... Halk ve Ekonomik Öngörü Dr. H. Sami GÜVEN Amme idaresi, Enstitüsu bilgi sahibi olmasını sezdirmeden engellemışler, gerçek dışı bilgiler sunarak ekonomik sorunlarda halkı yanıltmışlardır. Ekonomik gerçekler halktan saklanmış, kendilerinden bunlan yansıtması beklenilen resmi kuruluşlar bile, adeta toplumla alay edercesine birbirleriyle acıkca çelışen verılerle ortaya cıkabilmişlerdir. Devletin ptanlcma surecinde bile, ekonomik yıkımı ceşitli hesap hileleriyle halkın gözlerinden saklama cabaları yoğunluk kazanmıştır. Kısası, ekonomi karonlıkta bırakılmıştır. Yürürlükteki ekono.nik sıstem hicbir şekilde halka acıklanmadığından, halkın ekonomik sorunları takdir yeteneği gelışmemış, kitleler ekonomik olaylorı yazgıcılıkla karşılamayo alıştınlmıştır. Halk. ekonomiK olaylann dışında, onlora seyirci bırakılan tüketici kitleier konumuna sokulmuş ve ekonomik düşünce ozçıurluğünün gelişmesi sezdirilmeden engellendığırıden bilınç ve öngörüden uzak kalmıştır. Tüketici kitleler üzerinde sezdirmeden yaratılan bu bağımlılık etkisinın gerçek panosının ne olduğunu halk, ekonomik durumun cok ciddı bir evreye girdiğı şu gunlere de^in hemen hemen hic anlayamamış ve bir tuketim sarhoşluğu içınde kaybolmuştur. Ancak. şimdilerde gerek yerel secım sonucları. gerekse ceşitli yorelsrde gırişilen yaşam pahalılığını topluca yargı gösteriieri halkta bir ayılma döneminın başladığını gcstermektedir. Turkiye'de bankacılık ve kredi duzeni ile de desteklenerek ekonomide işletilmeye cahşılon bu etkinin gerçek maliyeti, toplumun kalkınmc hak kının engellenmesı yönunde olmuştur. Azgelişmış bir toplumun sınırlı uiusal kaynak ve olanaklarının gösterışci tuketimde savurganca kullamlması, yatınmların yavaşlamasına, ekonomik gşlişme hızının düşmesine, dış borcların olaganüstü düzeylere varmasına ve sosyaekonomık aşınmanın ve kültürel kirienmenın artmasına yol açmıştır. Böylelikle ülke görulmemiş bir toplumsal ve ekonomik bunalıma girmiştir. Bağımlılık etkisi, temel bir anayasal hak olan toplumun kalkınma hakkını tehdit etme pahasına işletilmiştir. Yürürlükteki ekonomik düzen halka acıklanmadığından, kitleler nereye gittiğini, ekonominin nereye suruklendiğıni anlayamamış ve kendıni yöneıenlere yön verememiştir. Toplumun Kalkınma Hakkı «Halk Katılmalı Planlama» Bu ortamı oluşturmanın gereklerinden birı de, halkın planlama sürecıne katılması, kalkınma ile ilgili kararlarda, karar alma yerlerınde en etkın bir biçimde temsil edilmesidir. Halk, uzun donem plan strateiilerinin, pianların ve yıl lık programıann hazırlanmasına ve denetımine etkin bir bıcimde katılmalı ve hazırlık aşamasmda pıan kamuoyunda genış olcüae tartışılmalıdır. Planm uygulanması, izlenmesi ve denetimi halk onünde ve halkın katkısıyla yapılmalıdır. Öylelikle, planlama, siyasal iktidariarın elinde solt cıkarlarını temsil ettikleri ayncalıklı kümelerin yararlarını gercekleştirmenin bir aracı olmaktan cıkabilir. Gerçek eKonomik durumuri ceşitli hesap oyunlariyle halkın gözünden saklanması olanağı da kalmaz. Halk katılımlı planlama sürecine gecildiğinde, kitleler gerçek ekonomik sorunıarınm ve işlevlerinin farkına varabilecekleri gibi. ekonomik olaylara seyirci kalmaktan kurtulup, kendı kendılerıni uretici konumuna da getirebilirler. Bu surec icinde, toplumda daha sağlıklı ve daha yaygın tuketim eğilimleri oluşacağından. halk, biriktirimlerıyle genış tobanlı üretim ortaklıkları icinde örgütlenebilecektir. Işci sendikaları. tarım alanındaki halk kooperatifleri, ceşitli sosyal güvenlık kurumiarı ve öteki halk kuruluşları, doğrudan halkın öngörüşüne dayaIt, sosyal yararo öncelik tanıyan bir kalKinma programı icinde gerçek yerlerini alabileceklerdir. Bunlan. halka dönük bir iktidar gerçekleştirebilir. «Bcğımlılık Etkisi» Bunun sonucunda. halk sürekii olarak tükete.n, bir tuketim histerisi icinde bunaltılıp sersemleştirılen yığınlara dönüştürülmuş ve temel ekonomik scrunlarınm farkma ve bilincine varma ları engellenmiştir. Özel sektör guclerinin kurduğu tıili ekonomik düzen. halkın gerçek gereksinmelerinin üretimi belirlemesinden cok, üretimin halkta yapay yeni yeni gereksinmeler ve istekler yaratması biçiminde işlemiştir. Kimi Batılı iktisat çıların. «bağımlılık etkisi* (dependence effect) dedıkleri bu süreç, cağdaş reklâmcılık yöntemleri, yapay mal farklılaştırmalan, kredili, indinm lı ve toksitli satış yöntemlerinin yanısıro, bir öze ğe (merkeze) bağlı kitle bildlrişme araçlarındon ve kitle psikolojisinden de yararlanılarak azegiiş mış bir toplumsal yapıda yıllardır geniş ölcüde uygulamaya konulmuştur. Bu kargaşa icinde sersemleştirilen tüketici halk. her türlü etkiden bağım sız bir bicnnde. ozgürce gerçek gereksinmelermı karşılayacak olan malları saptayamamış ya da gerçek gereksınmelerinin ne olduğunu bilememiştir. emlrel'in başkanlığında kurulan üçlü ortoklık 1 ağustosta güvenoyu almıştı. Cumhuriyet'in birincı sayfasında «Olayların Ardındaki Gerçek» köşesinde 30 temmuzda yayınlanan aşağıdaki yazı yalnız AP Içindekl tepklleri değil, aynı zamanda MC iktidarımn geleceğini de vurguluyordu: • «AP'de rahatsızlık, Denıirel'in ne pahasına olursa olsun iktıdara geçme strateiisinden doğmuştur. AP Genel Başkanı, 2. MC hükümetini kurabitmek için MSP ile MHP' ye olağanustu odunler vermıştir. 2. MC'nin ortakları, Süleyman Demirel'i iyi değerlendirmişlerdir. Öncelikle Erbakan ve sonra Türkeş, Demırel'deki: 1) Ecevit fobisi, 2) Yüce Divan korkusu, 3' Başbakanlık tutkusunu bilmektedirler. Bunun içindır ki ne isterlerse almışlardır. Ikıncı MC, Demırel'ın Başbakanlığı altında MSP MHP koalısyonudur. AP silinmiştir. Toplam 40 milletvekiline sahıp MSP MHP 13 Bakanhk alırken. 190 mıiletvekiline sahıp AP, 16 Bakanhkla yetınmistir. Parasal bakımdan da bağımsızlık kazanan ve stratetik Bakanlıkları elinde tutan MSP, bundan boyle hukumet ıçinde hukumet olmayı başaracak, MHP ile birlikte AP'yi ıstediği gibi kullanacaktır. Bu oiuşumun AP ıcmde huzursuzluk yaratn.aması olası değildir. Ecevit 214 milletvekılıyle iktidar olamamıştır. Ama Demırel'in 190 mılletvekiliyle ne dereceye kadar ıktıdar olduğu bir sorudur. MSP ve MHP'ye teslim olan AP' nın icndeki kıpırdanmaiann su yuzune tam anlamında çıkabilmesı zamana bağlıdır. Bu olay şımdilik güvenoylamasına etki yapacak niteiikte gorulmuyor, ama bu niteliği olayın onemını azaltmıyor.» D Şimdikî Sistem Pekiştirici Işlev Toplumsal bılıncın oluşumunda kendilerinden olumlu katkilar beklenilen kimi temel kamu kuruluşlan da, özel sektörün toplumda işıetmeye calıştığı boğımiılık etkisniı pekiştirici, ya da or.a yardım edıci bir işlev görmüşlerdir. Örneğın, Emekli Sandığı ve OYAK gıbı sosyal güvenlık kurumları, gerçek erek (hedef) ve amaclarından saparak, yanıt vermesi gereken kitlelerin dışındaki cok ayrıcalıklı kimi toplumsal kumelere luks otel nızmetleri sunan ve özel araba üreten kuruluşlara dönüşmüşlerdir. Devletin radyo ve I V si de progromlarının azımsancmayacak bir bolu münü, kitlelerin ımgelenimini kurcalayan gösterışçi tüketimi özendirici reklâmlara özgülemiştir. tuğu anlaşılmaktadır. Suleyman bey istifasmı Cumhurbaşkanına sunduktan sonra Çankaya'dan ayrılırken gazetecllere şu acıklamayı yapmıştır: « Beş kişı bize donse durum değışir.» Demek oluyor ki bizim gazete daha 2. MC hükümetl kurulurken bugünleri saptamıştı. Oysa o günler Demirel'in büyük zafer gunleriydi. Sağcı basının yanısıra solcu gorünen bllinçsiz cevreler de Suleyman beyin ustalığına parmak ısınyorlardı: Aşkotsun Demlrele... 190'la hukumet oldu... Hesap adamı... Turkiye'de azgelişmişlik böyle dönemlerde kendlnl gösterir. Gerçekieri anlatmak busbutün zorlaşır. Suleyman bey ne biçim hesap adamıdır ki 5 ayda tüm hesapları ters çıkar, ne biçim ekonomi bilir liderdir kl ulkeyl iflâsa süşükleyip 70 sente muhtaç eder? 1978 yılında Demirel'in hesapsızlığı ortaya çıkmıştır. Ne var ki AP Genel Başkanının şimdı yeni hesaplar veya hesapsızlıklor peşinde koş Öyle anlaşılıyor ki Demlrel'in kafasında 218 ve 228 rakamları yeni aritmetik olasılıklara dönüşmektedir. Gensoruda 218 beyaz ve 228 kırmızı oy yok mu? Aradaki farK 10'dur. Demek ki Mecliste 5 milletvekili AP ye kaysa, Ecevit'ln kuracağı hükümetln işl bitiktir, Acaba? Gerçek Bir Demokrasi... OKTAY AKBAL Evet Hayır TARTIŞMA "O YILANI EZMEK! Yazar Oktay Akbal, Cumhuriyet'te. yılın son yazısın.n başlığını «O Yılanı Ezmek!» kovmuş... Bilindiği uzere. artık geride kalan yıl ve yakın yıllarda nice başı ezılecek yılanlar türedi; toplumumuzu huzursuz eden. gençlerimızi zehırleyen. bırbirine duşuren... Yine bilindiği uzere, bızde «irtica» yılana benzetilir, onunla eşanlamlıdır. Özellikle son yıllarda o tur yılanları ezmek şoyle dursun «Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!:> dıyen ve kişisel çıkarlardan öte bir şey düşünmeyen bana ne' ciler, neme lâzım'cılar arttıkca artmıştır. Toplumumuzu zehirleyen bu engerek'leri ezmek gerek, uyanık bulunmak gerek; yasaları uygulamak gerek... Sayın Akbal yazısına. adındo «yeni» bulunan ve yine kendi deyımiyle «anlamı eskinin eskisi, cağlar gerisinin özlemleriyle yüklü» bir gazetenin Menemen Olayına ilişkin yazısından bir bölüm alarak yorumunu yapıyor, gecmişten ve günümüz ortomından örneklerve riyor. Yazısının sonunda benim «Menemen Olayı ve Kubilay» adlı yeni yayınlanan kitabımdan söz ediyor. Ve: «Biz de devrime yönelecek her davranışı yok etmekle görevliyiz. Biz. siz, hepimiz» diye noktalıyor, «O Yılanı Ezmek!» başlıklı yazısını. Hemen her yıldönümünde gerici basında do Menemen Olayı ya da Kubilay için yazılar yer alır; karşıt görüşler dıle getirilerek, tarihsel gercekler saptırılarak, hayali (yalanl lâflar edilerek ve de «malums cevrelere yaranma amacı güdülerek.. 1974'te, sanatcı Fuat İşhan tarafından yazılan ve Harbiye Şehir Tiyatrosunda sahneye konulup oynanan yapıt icin, adında «Millî» olan ama millilikle uzakyakın ilgisi bulunmayan bir gazetede tMenemen Hâdisesinin icyüzü ve Bir Oyun» başlıklı uzun bir yazı yayınlanmıştır. Sözü edilen yazıda neler neler yok ki! Gerçek KONGRE İLANl T BMM'nin grevde olduğu Izleniml veren hareketsiziigi, açıkgozlerin, mafyaların, halk ve devlet servetlerini ei çabukluğuyle yagma etmeleri, doruk olçusüne erişmiş enerji yetersizllği, biıtün ulusu uçuruma sürukleyen bir gıdiş, iktidardakı hukumetin yalnız murtalefet partisiyle değil kendi aralarında da durmadan çekişmesi. tom bir umursamaziık icinde bulunan bakanlar... 1977'nın kuşbakışı politik gorunuşu işte budur!.. «Varlık Yıllıg:» bu saptamayı yaptıktan sonra aydınlara soruyor: «Yurdumuzun yakın geleceğini nasıl goruyor ve bu koşullar icinde bir kurtuluş yolu bulunabilecegine inanıyor musunuz?» Bugun Ye Me Ce iktidarı yıkılmıştır. Yeni bir hukumet kurulmak uzereoir. Umuisuziuk batağından çıktık. Ama nereye? Onu daha bilmiyoruz. Bir kurtuluş adasına attık kendımizi. Bir takım karabasanlardan kactık. Meclis'te coğunluğu yaparak beceriksiz bir iktidarı duşurduk. «Bu koşullar» nasıl değişecek, degişiırilecek? Turkiyenin bir kurtuluş yolu buiması olanağı var mı? «Variık Yıllığı»nda bu soruyu yanıtlcyanlar neler diyorlar? Kısa ozetler vermekte yarar goruyorum. Yazar, ozan, hepsi gerçekcl aydın niteliği taşıyan yamtcılar bakın neler demişler bu konuda: «Türkiye 1980'e, hiç bir sorunu cözülmeden, daha ağır koşulların icinde girecektir. Ama Türkiye ne 1950lerde, ne 6Q'larda, ne de 70lerde batmıştır. 80'lerde de batmayacaktır. Bitkisel yaşamdaki hastanın haline yaşamak denlrse biz de yaşamımızı sürdüreceğiz... Artık batmamağa alıştık. Kodaman devletlerin dunya dengesi Içinde Türkiye'nin Batının da Doğu'nun da işine geldiğini biliyoruz. Batmıyacağımızı bilmenin uyuşukluğu icinde, bizi uluslararası patronların koltuk değneklerinden kurtaracak bir büyük liderin çıkmasını bekliyoruz» (Alaattin Asna). «Kurtuluşumuz, kendimize gelmemize, bılim yol göstericiliğiyle somüru çemberini kırmamıza, somüruye yataklık eden iç odakları ortadan kaldırmamıza bağlı elbet. Dökme suyla, kökü dışarda enerjiyle değlrmen döndürmeye çolişma yerine, kendi kaynaklarımıza, emeğimize dayalı bir sağlıklı ekonomi. Ve çalışanların ekonomıye katkıları oranında uiusal gelirden pay almalannı saglayıcı hakca bir düzen... Herkesin bir ceşit deliliği, bir yana itip kendine duşeni yapması» (Mehmet Başaran). «Hiç bir donemde bu kadar karanlık, karışık değildl Türkiye. Nereye kadar gidecek, ne olacak, bir çıkar yol nasıl bulunacak? Bu somüru duzeni değiştirilmeli. Değilse, bu günleri de arayacağız ilerde. Umut bitmez. Kurtuluş olanakları hâla var. Bütün ilerici demokrat güçler, bilincli aydınlar derlenip toplanmalı, aynı doğrultuda birleşmeliyiz. Geleceğe yönelik tartışmaları bir yana bırakıp bugün Içinde bulunduğumuz çöküntüden kurtulmanın yollarını aramalıyız.» (Talip Apaydın). «Kurtuluş yoluna gelince. tek yol bu yonetimin bir an önce işbaşından uzaklaşmasıdır. «On aklı başında adam» diyor İ. Selçuk, ılımlı da olsa bir sosyol demokrat yönetim, özgür düşüncenin, yaşam güvenliğinin, ekonominin, öğrenim ozgürlüğünün. dış saygınlığın sağlanması bakımından yararlı olur kanısındayım» (Muzaffer Hacıhasanoğlu). «Siz ne derseniz deyin ülkemizin kurtuluş baYfağmı büyük kentler çekecektir. İstanbul. Ben umudumu türlü yolsuzlukların, yasalara aykırılıkların oluştuğu, geliştiği Anadolunun dört bir ucunun buluştuğu İstanbul'a bağlıyorum... Elbette bu ülke böyle gitmeyecektir. Üç ortakiar değil, kırk haramiler bile götüremez, yürütemez,» (Ümit Kaftcncıoğlu). «Bilime inanan kurtuluşa da inanır... Kurtuluş, temel ilkelerin bağımsızlık, çağdaşlık, laiklik, halk devletçiliği işlediği bir halk yönetimindedir. Evet bu bir demokrasidir, ama parobabalarmm değil, tüm halkın, ulusun yararlandığı bir devrimci demokrasidir... Halk uyanan bilincli oylarıyle yurt yönetimine sahip çıkmadıkça bozuk düzenden, düştüğümuz çelişkiler kargaşasından kolay kurtulamayız. Bu arada uiusal kurtuluş tarihimizden. devrimci pratikten gelme ve çağdaş sorunlorımıztn içinden cıkma halkçı bir sol öğretiyi, yerli bir sol kuramı yavaş yovaş halkın ana damarını tuta tuta kurmak yaymak gerekir. (Ceyhun Atuf Kansu). «Atatürk glbi bir üstün insanın çıkmasını bsklemekten başka bir kurtuluş yolu göremlyorum. Ört kl ölem» (Vedat Nedlm Tör). Kurtuluş yolu tekdir, halkın bilinclenerek yönetime el koyması... Gerçek bir halkçı demokrasinin, devrimci bir demokraslnin egemen olması... Bu gerçek demokrasiyl kurmak için blrlik içlnde güçlü bir savaşıma atılmak gerek. dışı hoyoll görüşler, ipesapa gelmez savlar (ıddıalar), yorumlar... işte o yazıdan sadece küçük bir bolum: «... Yekunj kısa zamanda binlerden, on bınlere cıkıyor. Nihayet on iki scat gibi kısa bir müddet icmde mevkuflar mechul yerlere sevkedilerek kitleler halincie ımha ediliyorlar.» Yalanın da otesinde bir sacmalık. bir utanmazlıktır bu! Sacmalıklarla dolu o yazı şoyle sona eriyor: «... Kahraman olmak icin tarlada karga kovalamak bile bir başlangıc olabilir. Hain olmak icinse «Allah» demek bile kâfidir.» Biz buna karşı ne diyelim? Gerici basın olaylara işte boyle «medrese mantığı» ite bakar ve «tefsir»e kalkışır. Olayın yaşayan tanıklanndan biri ve Kubilây'ın en yakın öğretmen arkadaşlanndan biri olarak (Ayrıca, Askeri Mahkemedeki yargılamaları öğretmenler adına izleyen biri olarak), Sayın Akbal'ın bir bölumünü yazısına oldığı, o adında «yeni» niteliği bulunan gazeteden şu satırlan buraya aktarmada ve yanıtlomada yarar görüyorum: «Bundan 47 yıl önce Menemen'de Batıcılara göre bir «İrtica» hadlsesl vuku bulmuştur. (...) Önce insan bu Menemen hadlsesinde anlatılanlara güler. Çunkü aklın alacağı bir şey değildir. İşin aslı Inkılâp mantığına uygun bir şe kilde tertip edilmiş bir senaryodur. Memlekette terörun estiği bir devrede aklı başında hic kimse bile bile kendini ortaya atmaz. İnkılâp adı na binlerce insan hayatını kaybederken bir tek Kubiloy icin devlet ayağa kalktı ve işte dahli var diye binlerce ma sum insan toplanmıştır. [...) Hsle meşhur Şeyh Esat Etendinin istanbul'dan alınıp idam edilmesi bu hadisenin karanlık ve hesaplı bir vak'a olduğunu gösterir. (...) işte bu ha disenin yıldönümunden ilham alınarak çuma akşamı eğer değişiklik olmazsa TVde bir program gösterilecektir...» Bırakınız, o gazete yazannm, suçlulara «Menemen'de Kurbanlar» dediği yazısının bu tününü, yukandaki üç beş sa tırlık yorumunda bile nice yanılgılar, önyargılar ve tutarsızlıklar var kı hangi birini dü zeltelim! Dedik ya, medrese mantığı olaylara çarpık açıdan bakar, kendi dar ve cıkarcı yorumuy la sonuclar cıkarır; hem kendini kandırır, hem başkalannı aldatmaya calışır. «insan anlatılanlara güler» diyor. Evet gulüyor bu utanç verici ve acılı olaya, eski deyimiyle, faciaya!. Aklın alacağı bir olay değildir oma tarıhteki benzerleri gibi. olmuştur; tespih ceken eller hem telik cekmışler, hem testere ağızlı bağ bıçağı ile Kubilây'ın başını gövdesinden ayırıp âyetler yaz;rı bayrağın tepesine geçirmiş ler, çevresinde tekbirler getirerek dönmüşlerdir. Gülmek değil, ağlamak ve derin derin düşünmek gerek, utanmak gerek... «İnkılâp mantığı» İse; uygarlık mantığıdır, akıl yoiu mantığıdır, geri kalmışlıktan kur TEŞEKKÜR ANNEMİZ. BİRİCİK VARLIĞ1M1Z ASİYE CORABATIR'l VAKTİNDE VE İSABETLİ TEŞHİSİYLE BÜYÜK TEHÜKENİN EŞİĞİNDEN DÖNDÜREN DEĞERLİ İNSAN Prof. Dr. Münir Türkent'e, BAŞARILI BİR AMEÜYATLA ONU SAĞLIĞINA KAVUŞTURAN tulma montığıdır. «Bir tek Kubilay icin» devlet ayağa kolkmış! Dünyada Demlrel dengesinl ylttrmlş görünüyor. Söı gellml Deher şey o tek adamların amirel'in gensoru taktlğl ne işe yaramıştır? Hiç... Cumhudamlığına ya da adamlık (inriyet tarlhine gensoruyla düşürülen llk hükümet başkanı sanlık) dışı davranışlarına bağ olarak adını yazdırmıştır. Üstellk CHP'nin hazırladığı genlıdır. Ook şey o tek adamlasorudakl suçlamalonn gercekliği Meclls çoğunlugunça bsrın eseridir. Tarih o tek adamnlmsenmi«4ir. ^^ ^ :. ları anar, övguyle ya da lânetle! Bu olayın hukuksal sonucları da llerda kuskusuz derlenecektir. Bilim adamları, sanatcılar, yazarlar, kahramanlar. devlet adamları, önderler hep o tek adamlardan cıkar. Kubilay bir «Anıt adam»dır. Türk Gençllğini simgeler. «Binlerden, onbinlerden» söz ediliyor. Düpedüz yalanl Askeri Mahkeme (36) suçluyu ölüm cezasına çarptırmıştır. Bunlardan yaşları 65'in üstunde olan 6'sı, yaşları 18'in altında olan 2 Hasan'ın ölüm ce zaları yasa gereği ömür boyu hapse çevrilmiş, (28) suçlu asılmıştır. «Kurban» dedikleri bunlar mı? Y « I « M Kirtti: rcsrtn.CS G.^ZETîSt îbr«hi» MîlttferrlU SoV. T t t i l ı e H«n, Kat: 4 N o : 409 TJLVS / ASKASA Ayrıca sanıklardan (40) kiAbon» i e d e l t : fe Aylılc 65 TL, Y ı l l ı i c 130 TL. POSTA CEKt NO: 1 0 0 9 9 * . şi sorumsuzlukları nedeniyle salıverilmişler, (41) suçlu çe(Cumhuriyet: 105) şitli hapis cezasına çarptınlmış. (27) kişi de beraat etmiş lerdir. 84 yaşındaki Şeyh E sat ise, yaLidaki gibi idam edilmiş değildir. Mahkeme günlerinde hastalanarak Alay revirine yatırılmış ve orada ÖlSenelerdir ızdırabtnı cektiğim dlşlerimin östün başon müştür. (Bu satırların yazarı İle tedavislni yapan Diş Hekiml; ben, onu ve diğer sanıkları mahkeme salonunda Kubilay Okulunun salonu gazetecilerle birlikte bizzat gorup tanımışımdır.) teşekkür eder. saygılar sunarım. Sözü edilen gazete yazarı 1930'ları «Memlekette terörün Emlâkçi: All CETİN estiği bir devre» diye niteliyor! Yazarın yaşını bilmiyoruz, o İMMMMIMMIMMMMIMMMIMMIMII (Cumhuriyet: 111) günleri (o devreyi) belki görmemiş, yaşamamış. Oiayları. dönemleri tarihten okumalı, In celemelidir. Tarih en büyük ta ntktır. «Terör» sözcüğünü gunümüz ortamına bakarak öğrenmiş olmalıdır kanısındayım. Mimarlar Odası İstanbul Şubesinde daha güclu ve demokratik yönetim için tüm demokratik solcu mimar arYılanlar var oldukça, Soyın kadaşlar 6 ocak cuma günü saat 18.30'da CHP Beşiktaş Oktay Akbal'ın dediği gibi. biz ilçesinde buluşalım. de devrime yönelecek her dav ranışı yoketmekle görevliyiz. Demokrotlk Solcu Biz, siz, hepimiz. MİMARLAR Kemal ÜSTÜN • Kodıköy Suleyman bey politlkonm matematiğlnl bllmlyor. öğrenmesl de olası değil. Bir kez AP'nin bugün Mec^ste 178 uyesi var. AP Genel Başkanı, MHP İle MSP'nin de Genel Başkanıymıs glbl hesap yapmaktadır. Oysa bu tür hesaplar yuzunden AP'den kopmalar gerçeklesmiştir. CHP'nin çevreslndekl oiuşumun İse siyasal ve sosyal bir anlamı var. Bu onlamın matematiğlnl düşünmeden Meclls arltmetiği ustüne varsayımlar, Suleyman beyl yine aldonışa surükleyecektlr. Haftalık Gazete ÇIKTI! TEŞEKKÜR SİNAN ÜNAL'A ÇAĞRI T.M.M.OB. Meteoroloil Mühendisleri Odası. İstanbul ŞubeSi 1977 yılı olağon kongresi 22 ocak 1978 pazar günü saat 10.30 da, aşağıda yazılı gündem cercevesinde, Abdülhâkhamit Cad. Biren Ap. No: 25, Kat: 4 Taksim'deki TÜTED Merkezi Salonunda yapılacaktır. istanbulda bulunan tüm Meteoroloji Mühendislerinin kongrede bulunmaları rica olunur. Şübe Yönetlm Kurulu GÜNDEM: 1 Açılış ve Başkanlık Kurulunun seçimi. 2 Çalışma raporunun okunması. 3 Mali raporun okunması. 4 Çalışma raporunun aklanması. 5 Mali raporun aklanması. 6 Şübe Yönetim Kurulu asil ve yedek üyelerinin secimi. 7 Merkez Kongresi icin istanbul Delegelerinin secimi. 8 Dilekler ve kapanış. Cumhuriyet; 104 Doç. Dr. Engin ERKÜN Başasistan Haluk IŞILOĞLU Dr. Osman Faruk ŞENYÜZ Anestezist Dr. Nezih DÖLEN Hemşire Bilgen RiCELOGLU'na, HER TÜRLÜ İLGİ VE YARDIMLARINI ESİRGEMEYEN FîLOPURda musluktan su için ama geçiripteiçin™ jf \ \ \\ \ ' \% *. / /y fir * • Filopur «uyun doğal tadını bozan (Klor v.s. gibi) «lemanlann kokusunu yok «dar. • Sağhğa zararlı olan (Koli. tifo, koliform, amip, kolera v.s. gibi) baktarileri yok odar. • Kireç, pas gibi zerrecikleri süzar. • insan bünyasi İçin gerekli madeni ' tuzları serbestçe geçirir. • Kotsyca takılır., İMALATC'SI : FİLSAPJ FİLTRE San.v» A.Ş. Asistan Dr. Mürüvvet SARIYER İLE, CERRAHPAŞA T1P FAKÜLTESİ'NİN TÜM PERSONEL VE GÖREVLİLERİNE TEŞEKKÜR EDERİZ. •a* ^ ^ meÖBl.lard» (Ö«lhkle Si.r. v. Cro»l«y b»vil«rind«). süp«r markatlerda. «ozanelerda Fo u »v elharlar. ..t.n l p ru b U l.b.,.r.,n^ T ^ jm ^ ^ ^ ^ f § I 9m ^ ^ S T F \ «^ \ * f l ^%.C^^£x ^ ^%i. V^^İ»" ~N^W^ q^& ^Bt «A «& «ft ^^8 GENEL SATICISI: ••ARŞİMİDİS . MUES3ESESI"T.A.Ş. Ok^: M s Ced. ha. 39/St ua n u w ; 4 6Oiıon«ı ne. n^^a^J^ı^ Aile adına MÜRÜVVET ÇORABAT1R İİİIi^İİB iliâncılik: 3643) 106
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear