23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
u. ımmı rts AMdolu"nun hent ve fcasabalar» uzak köylsrinden hiç geçmisligıniz var mı? Gidenler bilir, daha köyün içine girerken onu ikiye bölen yoldan ve yanlardaki evlerln köşelerinden çıkan sert köpekler sarar insaru. Onlann ardzndan mce sesli bir çok çığırtkan köpek de belirir ve büyüklerinden cesaret alarak saldınya geçer. Yaya iseniz, köylüler yetişip sizi lcnrtarana dek, bir duvara arka verip hareketsiz beklemekten baska çare yoktur. Eğer böyle saldınlara alışık bir atla geçiyorsanız, hayvan korur sizi. Yalnız sıkl durmalı üzerintie. Oomobilde iseniz, ÖZPIlıkle ön tekerleklere saldıran köpekleri wnenKğe dikkat ederek, arabayı hızlandınp savusmslısınız oradan. Köpekler köy çıkışından sonra yüzlerce metre daha izler arabanızı. Düşmanca bir uğurlama törenidir bu!... O OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Felâkete mi, Saadete mi? Hıfzı Veidet VELİDEDEOGLU di irfeoloük bnya<nnı rurrr.ak içm sabir gerek. O da ;ab:ed:yr.r i«t«. Dün ıç politika ortamımn savaş tanrıs; idi; «DavEtinn döneni vurunuz, ben bıîc olsarrı!» dıyorru. Buçün banş hav&risi oidu: «Si'âhİErı bırakır.ır, onun yerine kitap alımz el1erinıze» c'.iye buynık taîıyor yandaşlanna. Ba çağnyı Hıcaz'dan geür gelmez yapsaydi, Mekke gezisınin rııhsai dönüşüm sağlayan kerametme inanırdım. Hükür.îeTi oluşturmaja çalışan partl üderierir.den yalnız Süleyman Bey «hacı» deıîii. Bu, gerçekrfn bir tahh.sizlik! Eger o ria Hıcaz'a j.tıriş olsaydı iiç ııHacı Kr.rdcşı.1 h;rhalde daha çabı;£ ve daha ıv. ap.iaşırlardı, baksiiıkJsrı paylaşma konusurc'a! H?m Sü!e>"m.>r Bry Mr>kke'fie «ihram» eiyincc, ıız?:indekı n ı a n ' i r°ci:ngctundan bel'Ki trraîHı kı:rtulmuş ohıroıi Ss<?im sıra^ında. her gil":5i yeirie Kur'an öpn'.^kle k'irtrlamadı buntîF.n. Bunun !ÇTi murlaka 'inümiizdeki mevsimde Ba^oakan kimliğiyle Hirsz'a gıtmesı gerek. ObürIfri Başbakan yardımcısı ni*el:ğiyle gitmişlerdi. Silevinan Beyin. kardeşi Hscı Ali Beyi «de!:!» sfa'yle de olsa gondermesi yetmez. Kendisinin pıtınasi gorek O zaman uç «hacı»lı MC hükümeti daha da güçlenir. Gçrç; bır ozan: «Cok hAc:!arııı çıktı haçı 7>ri haai(Jc» demiş ama, b;zımkilerin kol;uk alUarınc'.rv «l.aç» çıkmaz; çıksa çıksa dolandırıcıhktan tutuklrnan «kardeşi»; usu'.süz kredi ve>a hsksız >'cr£: iadesi n'.an birader ve yeğen: şımdiiik »rnniypto nhnmış tabanca çıkabilir. Buniar 15e ov!» ptî: skıncah ve tehhkeü şpylerdpn d"$:l toplurrıınuz çin'. . serek dünku agır hakaretlerin fizerine s'inger çeken üç MC kafadan ortalığa gül kokusu salıp Türkiye'nin bugun karşı karşıya bulunduğu bütun .sorunlann ü?tesindeıı gelirler. Zaten bakanlıklan paylaşmaktan başka öyle pek sorun denecek ciddi bir mesele de yok ortalıkta. Gerçi içerıdp çfizüm bekleyen şu problemler var: • • 0 • • Piyasada kararsızlık ve ekonomik çökı.ınrU, Hayat palıalılıgı ve basını alıp gıden fıyatlar, Dovız dar bogazı, ödenpmeyen diî borçlar yüzünden devletimizın sarsı'.ar, saygınlığı, Enerii dar boSazı ve dısard&n çal:^i!?n piekrrik er.prjisı, saglanınaya ve Yaşadığımız Ortam Bu günlerde radyo ve TV'de büyiiklü küçük lü kimi politıkacıları dinlerken ya da gazeteleri okurken .eskıden köylerde geçirdiğim bu gibi maceraJan sık sık anımsıyorjm. Öyle bir ortamda yasıyonız ki. orada herkes, herkese salrtmyor. Çogu içeriksiz anlamsız saldırılar buniar. Hele Başbakan Ecevit ne zaman agzını açsa, ülkenin, ulusun yaranna gördüğu konulara dokunsa, ya da önerılerde bulunsa, irili ufakiı bir takım kişılenn sözlü veya yazılı yaylım ateşine tııuıhıyor. Kimi gazeîelerin }lk sayfasmdan bnşlavr»rak her köşesinden sivri, batıcı kalernler uçlannı ona yöneltiyor. Bu kalemşörler arasına zvnsn. raman zarif hanımlar da katüıyor. Zsrıflikieri. incelikleriyie, ya da dinsel inariişlarıyla hiç bağdaşmayan kaba sözcükler kullanarak. . Oysa birar. sabırlı olmaları gprekme? mi? İ«tp lki hacı iie bır eski mason iki haftadan beri. csnc:ger kuzu sarması, bir araya geîip hükümeti çatmaya çalışıyorlar. Saldırganlar özlediklerl ypnı MC kabinesine kavusacaklar yatnnda. Şu hakie bu tasa ve onun körüklediği saldın neye?... Ideo'.o.iik çatısmalar, bolücülük ugrajlan ıınrrsı. KTBRIS: Orada Makario» nuun sürell bir sa%aş hazırlıjı içinde. Boyuna sil&h yığınagı yapıyor Ada'da. • VUVANtSTAN ve EGE: Yunarüılar en modern silâhlarla donatıyorlar ordular.r.ı. Anadolumuzu çevreleyen adalan da berkitilmiş kaleler ve silâh depo'arı dur.ımuna sokuyorlar. Yunan Pan Heüenist Sosya'.ist Partisi Lıderi Papandreau «Türkiyeye ölümcül hir darbe fndirmek» ten söz ediyor. • AET. dokuma sar.ayiimizi batırmağa yönelik bir boykot politikası uygulamağa başladı 9 Dtinya buğday tiraretini ellerinde tutan yabancı tpkeller buğday ihracatımızı baltalıyorlar. 0 Vabancı ülk°lprrie yaşayan nazı Ermeniler dış temsılcUik.^rimiTe karsı s&vaş açmışlar. Elçiierimizi, Büyükelçiîerirnizi ve öbür dış tem?ilci>rımız: pusuya daşürerek, alçakça öldürüyoriar. • Ba? dosrjmuz • i' ABD hlze uyguladigı süah Rmbargosui":u süıdüriıyor ve sa\Tinma giicümiizü gittikçe zayıflatıyor. Ve sayın Dcmirel. Ecevit'e yanıt olarak: «Biz ülkpvı nas'i felâkerp siirtikisrnişiz. niçin felâkote surükleyo.lımsj dive soruyor. Ona gore yukarıda bir kaçına degındiğirn bu iç ve dış pro'olemlerde Demirei hükunıetlerinm payı yok ve buniar Türkiye'yi felâk?te süıüklemez!... Ya ne sürükler?... tkj hacı ve bır mason Mderirî ypni MC hiikilmetini kursm^ması. ya da knrdııktan snnra M:Ilet Meclisinden guver.oyu 3lar.1arr.3s1, arpahklarm yenıden işipr duruma konamaması, iç'e bunlar sürükler ülkeyi feiâkete Yör?nize şöyl? b:r bakarsanız. bugiin ülkenıızde ahlâk. utar.ma. ar. lıaya deniien kavramlann aysk aitmda çığnendı^ini, yüzsüzlük, utaıımazlık. nkılmazlık kavraminnnm ayak a'nnda ç'.ğ nendiğinı. .vuzsüzlük, ntanmüzlık, sıkılmazlık kavramlarınm da çirke'ler sıbi sokakiarda aktığmı <;"irürsürıüz Ba^ı kiş^erin topraktan degıl afeders:rj? insan pishğinden yaratıid:ğını sanasım geiiyor.. Ben sıre doğruvıi'.u söyliyey:m mi Ecevit'in, MC çiRirtlrjnl.'.nnca saldırıya uğrayan CHPAP ortskiık or.ensı. kend:s;mn ve CKP'nın g^lece(Jine ıırun süre goiae dü5i;rür. Ama Türkiye'nin gple^eğini giıv?r.rp .ıltına alır. Ancak bıiyük ve \atansf\pr lidfrlerdlr M, höyle bir öz;eçiyi (fer»Katı) göz« alahilirler. Kürük politikarılar a«la! • Nevin Ronıanı ? eçenJerde Milliyet Sanat Der^isinde Fakir Baykıırfnn «Romanımız ne durumda' başlığı altında yaymlanan yazumı okudum. Bir süreden beri sanat çevrelerini ilçilendiren «köy romanı kent romanı» tartışmasına iliskin satırlan o ya/ıdan aktarıyorum. Diyor ki Baykurt: «Romanda köyün ve köylüle: in gerr.ş ölçüde ele alır.ması gerici değil ilerici bir tuturadur. Burada aksayan, i?çi sınıfının yazılması görevıdir. Sorun burada. Şehir uşagı arkada^lar bunu da köylü kökenl: arkadaşlardan bekllyorlar. «Köyü yazdınaz yetti biîtı, artık şehri yazın, labrikadaki işçıyi yazın!» diyor'.ar. Ben buna şa?ıyonım. Niçin k?ndıleri yazmıyoriar, yazamıyorlar ışçilerin yasamını? (...) Kimi roVnancılanmız da eleşnrnıpnlerin yapm;,?! gerp':er. işi kendileri ü«tier.erek. öreki romancılar hakkmda kesin. keskin degerlend.rme'er yapıyoriar. Ele ald'.kîan romanda olayın geçtiği yer köyse onu «köy romanı». şehirse «şehir romanı» diye bolerek bağnazca yorumlar, aşağılayıcı yargılar ortaya koyuyorlr;r.» • Sivasal yaşanıımızda sacin.ı sapan konular vp srrçek dı;ı tartışnıalnra boğazımıza dek gnmiilmüş dunımrlavız. Sanal ve edrbiyat ılünyasında benzeri durumlara mı sürükleneceğİ7? Fakir Bavkıırt'ıın yakınma.sını anlıyorııın. Bazı kişiler ronıancılara hııvnık vermeve \elteniyorlT: İlkemiz sanavileşmektedir. Kentleşme nlgıiMi hir çag de<isimini vıırRiıluvor. balkınnıavı simEelivor. Köv aşilmıstır artık. Oeleceğin Türkiyf'si fnbrikaUırda kuruluyor. Vüzvıhmızm uğultıısıınıı duynıııyor nıusıınıız? Kö^ü vf knylüyü vazmaktan vazgeçin. kenti \e kenlliyi romanlarınıza konu edinmeye çalışm. . Buvrıık vermek kolav ve tatlı hir iştir. Helo TiirkiypTP Demirel'in gözliijüylp hakın sermaye sınıfının vedeğinde dpvrimcilik vapanlar. bov'.e hııyrııklarla h'r tısla iki !(U7 rurnuı^ olurlar. Ama acaha sanatçıya bııvıırmi'k ıl^^ru mudur? 4 » milyonu aşkııı nüfu.sıınun yarısından çoğu kiiy1 (I • ' ıan bir ülkede. köyiin ve köylünün romanı nlnıa/ ,~r. ' i n ; i çaîdaş kafava sırahilir? Bir künpiHn bir atın bile ronı.ıu olahilir. (iercek sanatçımn. öyküsünrtr va da romanında bir hay\anı konu edindiği çok görülınüştür. Jack London'rtan Abbas Sayar'a desiıı hıı alanda firnrklpr eöstprmek olasıdır. Bu durumda köylünün ronıanını azıınsam.ikla. köylüye yııkardan hakan kentsnvlıı dnrumuna düşmez miviı? (Kle sanıvomın ki yaşadıçımız donemrte yanlış deçer yar;ıları salîinlasıvor. Sözeclimi Kpnıal Tahir'in altı yüzyıl önceki Osmanlı toplumıına rleğein «Dcvlet Ana» romanı için şu eleştiri dogıtı mudur: Osmanlı düzeni de, Osmanlı Insanı da çoktan aaıldı. Bn roman çağdışılık özlemini yansıtıvor. • Sanatçı alabildiğine özırür olmalıdır evrene yaklasımında. l.stcr Osmanlıya eğil.iin. lster çağımıza: ister Aldnus Huxley gibi gelecek çağın kurgusuna yönelsin; bu satıat. çının bileceği iştir. Sanatçı: köpefe, ata. böceğe. rılana, doğaya hakısında da kuskıiMiz in.<ıanı yansıtır. Evren«el ve toplıımsal çelişkileri ortasında in.sanın ve in«anların ruhsal çelişkilerinden örülü bir çevrede yaşıyoruz. Bu çevre değiykrndır. Köy olur. kasaba olur, kent olur. Önemli olan çevre değil. saııatçının çevreye yakla.şımındaki niteliktir. Yaşadığımız dünyadaki çelişküprin zpıii?inl!s:ini Mao Çe Tung'un su açıklamasınria enrpbiliriz Oiyor ki Mao: « Proletarya ıle burjuvazi arasındaki çelışki, sosyalist devrim yönterr.iyie; büyiik halk kitleleriyle feodal sistem arasındaki çeliski demokratık devrim yöntpmiy'.e: sömürp'elerle emperyalizm arasmdak: ce'.iski milli devrimci savaş yöntemivle; sosyalist toplumda işçi sınıfı i'.e köv!ü arasındaki çeüşki. tanmın kollektifîestirilmesi ve makinele'me vöntemiyle: sosvalist bir parti içindeki çeiışki, eleştirme ve özeîeştir! vontemiyle; toplumla rioâa arasındak: çelişkl, üretici güçlerin jrelişHrilmPSl yöntemiyle çözürnlenir.» Türkiye'de köy ve köylü snnınu ria htı rpliskiİPr yamağının ortamnda yerini alıyor. Amerika'da kny yok. VüTusun vüzrle 3"ü tanm kesiminde. f.'lkemiıde köy var. Hem öylesine var ki. kentlerimiz bile blraz köy. kentlimir bile biraı kövlü .. Ama cağımiT. TiirkİTe'sinin bir jrerçeği de hızli «mıfUsmadır. Bu mnıflasmanın ivmesi övlesine keskin ki. ner*. deyne saantçılanmıu bile bulaşacak: ve nprerieyse KÖV kökenli vazarlanmm anmsayıp küçümseyecek, horlayıp buyruk vermeye kalkacağu G Hacılığın Kerameti nHacı» dedım de aklıma geldi: Biiıyorsumız, Erbakan bir kaç kez «hac farlzasını ifa ettı». Onun hacılıgı katmerli. Ne var kj. bu katmerlilık son seçimlerde ona ugur gstirmedi. MSP'nin yasama meclisindekl tiye sayısı yanya dilştü. Türkeş ise ilk kez son hac mevsimtnde gitti Hicaz'a. Henüz çiçeei burnunda bir hacı. Bununla birlikte bu taze hacılık ona ugur getirriı ve partisinin ps.rlamentodaki üye sayısı beş k?tından lazia srttı. Onun istediği vc bekled:;; de buydıı.. Devleti ele geçirmek ve ona tümüyle ken Butun buniarın üstesmden pski MC gelemedı F\vel Al!.'=!* yeni MC hepsıne çoziim bulacak. Gerci «denenmiş, denenmez!» dıve bir atasözü vardır. arra bu Türk ata.'özü deşıldir. aslı Arapçadır: «Elmiioerreb !â yücerreb» Bu kural b;z« uygıılannıaz. Birincı MC götijramedıyse ikıncifi gotürür bızi «nurlu ufuklar»a! O da gotüremezse, ne gam' . Üçüncü MC ulaşTinr. 3ır de sayır. Ecevit kaikmış «D^mirpl 'ilkeyi fplâkete suruklüyor» demiş. Ne münasebet! »F«lâket tellallığı» yapmanın anlamı var mı?! lktirtsrı «elli yıldır deftişmeypn matPryaüst Halk Par tisı» ne mı verelım yani? Erbakan böyle »öylüyor. Çünkti onun kafası bu dojirıltudadır. Bara göre ise eğer CHP 50 yıldır Atatürk'ün devr.mcı •e akılcı ro'asından sapmadı ise. ne mutlu ona. Ama Erbakan kafası boyle düşünemez Yine sorunlara dönelim. Önümiizde çözüm beklayen bazı dıs sonın'ar dı «ur.iar: Sorunlarımız da Önemsiz! n:rbirine gıil yagı sürrrek ve ekranlarda rtpü Odamdaki Serçe OKTAY AKBAL Evet Hayır BİLİM DÜNYASI Uzaktan Yönetilen Araçlar odern sav*5!ar. arasi savî^nn çok me. malune sava$ı oiria egihmi gösterme^tei.r. Eu x> uzaktan yönetilen »raçlarla «a vaş demektir. B:r kaç örnek ve relim. Fakat. ornsktPT önce. küçük bir açık:?.ma ••apalım: an nuldnemln nstüadevdl. Tek tek tuşlara basarcasına dola?ıyordu. Nnsıl da jajmıjtır! Nedir bu araç diye.' Bunca kitap, kajıt, sazete, bu darmadağınıklık, toplandıjfı zaman bile ortadan k»lkmayan kanşıkJık!.. Hep pencereden bakıyordu. Belkl de kimse yokken düçlcrp dalıyordu. Bir radyo sesf, bir $»rkı, bir TV göriintüsü kendi evrrninin dıjuıa çıkartıyordu onu. Kocaman biçimler, anlamlar. rpnkler minicik bir yaratifin içine naaıl yansır? Gözii nasıl alır bu denli defifik görtintürü? Y M Vehbi BELGiL nu, sor.ra yıvecek ve içecek soru mı ve nihayet, yatacak, k«Ikacak yer sorunu ortaya çıkarmak tadır. Sonra, denizaıtının. miırettebatıran sayısı oranmda büyük yapılması gerekmektcdıi". Ve ni tip denızaitılarda ise bu soruniarın çoğu ortadan kaidınlmış bulunmaktadır. Bııııiar, insansız oldııkları için daha kuçük. tiaha kıvıak yapılmakta. hız lan da o oranda yükselmektedir. Yeni denizaltıiar. yönettm bakımından iıçe ayrılmaktadır: Bır kısmı, radyo dalgalariyle kıyı dan. bir geır.idpıı veya bi: uçakt."n yonctılebılmektedıı. Bazıiarı, elektronik beyinlsrindekı bilgilere göre kendiüklerinden görev yapmaktadır. Bazıiarı da, Yunus balıkları gibi, gerektigin dt kanatlanıp denizden çıkmakta, bır süre uçtuktan sonra yine denize dalmaktadır. Bu tiir denizaltılar, yabancı gemılere veya denizaHıIarına sal dırmakta, denizalt:nda casusluk yapmakta, önemli bölgeleri nöbetçi gibi beklemekte, hatta. ba zan çok tehlıkeli askeri malzemeyi de tasımaktadır. nenizaltılardan korunma: De nizaltılann bu kadar «becerilı» iiale ge:meleri. onlars <ar<>ı s.^vunrna sorununu da büyuK bır dert halinp getirmekîedir. Atornla ıslcyen ve depolannda atom oaşhklı ve çok uzun menrıl!: bombalar taşıyan bu deniz altıları radarla, gemilerle, sonar deniien özel dinîeme araçia riylp bulmak ya çok güç, ya çok masraflıdır. Bu yüzden. denizın hiç olrr.azsa bır kısmın; • elfaf» • hale getirme önlemi buiunmuştur. Denizin bir kısmmın nasıl olup da'şeflfaflâştınldığı henüz sçfklanıttâimşTîf. Denizalttlara karşı başka bır önlem de denizin bütun sesler.ni «süzmek» tir. Özellıkle Araenkalıların İieri Savunma Araştır malan Kurumu (Defense Advan ced Rîsearch Pro;ects Agency), bu iş için denizde bir gemi dolastırmaktadır. Geminin arkasma, yüzlerce, «duyarlı» ses toplama araçları takılmaktadır. Buniarın bazıları denizüstü gemüerinin, bazıları balıklann, ba zıları dalgaların, bazıları deniz dibi kurn, fas ve çakıliannın bir bırlerine sürtünme seslerinin, rüz;>ar ve akıntı seslerinin. atom la işleyen denizaltılann mırıltı halmdPkı hafif seslerinin kaydını yapmaktadır. Sonra bu sesler elektromanyerik dalga haline getırılip bir uyduya gönderilmekte, oradan da, Sanfransiskonun Güneyindeki Moffett Üssü'ndekı uzmanlara yollanmaktadır. Ses İnceleme Merkezi (Acoustic Research Center) adını ta?ıyan bu merkezden de, bu ses ler, yine elektromanyetik dalgalar halinde, Amerikanın 20'den fazla bölgesindeki elektronik be yinlere. ve özellikle. dünyanın en büyuk elektronik beyni olan «Ili ac IV»'e verilmektedir. Fakat, tabii bütün bu işler beş, on dakika gibi kısa bir sürede basanlmaktadır. Beyinler, her sesin «ne sesin oldugunu tesbitten sonra ilgîlilere rapor sunmakta Kapıjrı açtifim anda uördürn o küçük serçeyi yazı maIdnemin üstünde... Bir anlığuıal.. Sonra fırladı sitti perdeyc, oradan kilaplığa, oradan cama.. Küt diye yere düştü sonra... Canı acunı;tır elbet. Bir süre kalkamadı, yanına çitspm bir bir kez daha fırlayacak. belki ölecek. Uzaklaştım. bir yana çeklldim. Y»va?ça pencerenin perdesini iyice çektinı. Sabahın olanca maviliği doldu odaya. Serçe masanın üstündeydi jimdi. Dostça bakıştık bir ara. Düşmanı değildim bu beliydi. Kuşlar da anJar bir şeyleri. Dostu düşmanı. Galiba dost kim düşman kim, insanlardan daha ITI hajranlar biliyor. Duyuyorlar bnnu, bir Içgüdüyle. lnsanofhı bu liir duyumlannı yitirmiş, dost »anıyorsnn düşman çıkıyor, hem de an azılı türden!.. Başımı çevlrene dek uçtu gitti pencereden. Evrenin bir parçası oldu yeniden. Baktım jrörünürde yok, ritip gitmiş, karışmı? dofaya. Belki karşı apartımanın dammdan gözetlemektedir. Geceyansı perdenin arslığından jririp sabahladığı odayı düşleyerek... Bir daha ırelir mi? Bir daha çıkar mı yan makinemin tuçlan fistüne? Bir yazar odasımn anılkn usun süre yaj»r mı küçücük belleğinde? Oturdum makinenin başuıa. Hiç bir izi kalmamı; serçenin. Tek bir harfe blle basamamı?: Bilseydi yazı yaznusını, gücü yetseydi, ne derdl acaba? Merak etmez misiniz çevremizdeki küçük, sevimll yaratıklann iç dünyasım? Bir ku$un, bir kedinin, bir koyunun dilleri olsa. yazma güçieri olsa insanlara neler neler anlatacaklarını? tiç beş satır yazdım böyle ... Sıcak bastmyor. Camı kapatmak en iyisl. İşte gazeteler... Koalisyon hanrhgı. Tok, çatıyı çatıyorlarmı;! Temeli ne zaman attılar ki çatıyı çatsınlar? Çatı dedikleri bakanlıklann paylagılmaaı: Doğrusu bu sıcakta böyle konular hiç çeldlmiyor. Bir süre ara yermelilerdi hükümet kurma işlerinc. pararlıklanna. hesaplaruıa... Eylüle kadar Meclls'l tatil etmeli, Demirei pidip denize girsin, serinlesin, şöyle azıcık düşünsün tek basuıa. birşeyler okusun. içi açılüin, dünyası değişsin. Yalnız o mu? Erbakan da, Türkes de!.. Kişi. hep aynı hava, aynı konular içinde yugruldu mu, insanlıktan çıkar... Gazete bile okumak istemiyorum. Hele bu parti, hükümet, bakan, başbakan söılerini duymak!.. Bana öyle geiiyor kj bir kısır döndüde cidip geliyoruz. Bir batakta bir adım atıp sonra bacağımızı o çamur vığınından krırtarmak içln çabalıyoruz. Hep aynı batak. hep aynı çamur! Seçim dediler, oy verdik, seçtik, yine olraadı. Birbirleriyle geçinemedikleri için seçime gidelim diyenler şimdi sarmaşıp öpüşüyorlar! Çatıyı kuracaklar mı bugünlerde? Belki de yann lnıracaklar. Evimizi yaptık, içine girip oturalım, diyecekler. Ama temelsiz yapılar çürük olur, uydurma çatılarsa ilk esintide yıkılır. Kapattım daktiloyu, gazeteleri bir yana bıraktım. En iyi»i bir roman okumak. Pencereden Marmara'ya bakarak. Bir de sabah çayı... Unutmak unutabilmek her şeyi. Bir kıyıda, bir orman serinliğinde, bir ağaç altında olmak... Yaşamı duymayı öfrenmemiz gerek. Boş boşuna yaşıyoruz böyle konuİar ârasmda! Bir serçe bile bizden daha anlamlı yasıyor, duyuyor kendiri. varlığını. Biz pencereden, bir kıyıdan doyasıya bakamıyoruz doğaya. Güzellikler hep hlzim dışımızda! Gereğinden çok bırakmışız kendlmizi bu dünyanın gelip geçici işlerine. Koalisyon kuruldıı çöıüldü yok kuruldu. Türkes su kadar bakanlık istedi, Erbakan bu kadar gibi sözler boş yere yoruyor kafamızı!.. Bu «abah bir serçe dnyurdu bana doğanın. vasamının anlamını. Odamdaki kısacık konukluğu aldı bçni yeni duyarIıklara götürdü. Tazabilseydi. belki de böyle bir bUdiri bırakırdı bana. Doğayı duy, yaşamı duy, kendini içinde bulundufnn anın güzeUikJerine bırak, derdi. Galiba dedi de... O gözgöze geldiğimiz an duydum bunu. Bu yüzden bıraktım gazeteleri. kitaplan, daktiloyn, politikayı, Demirel'i bilmem ldmi bümetn neyi... Çok nzun değil bu yasam, bu yeryüzünden geçişimiz... Belirli bir süreçe sıkışmışız hepimiz. Şu kadar yü bu kadar yü! Sonra hersey bomboş olacak, hiç yaşamamış gibi olacağiz. Bizden Snceldler glbi. bizden sonrakller gibi... Yaşamalı, duymalı doğayı, tatmaiı güzellikleri. yaşamak. duvmak, tatmak için yaratmalı yeni güzelüklerl yeni anlamları... Bıjde henuz b".hı:ıır:?.makU birlikte Batı ükelerinde, tadyo dalgalanyle uzastan vör.etıle; oyuncak gemıler, yelkenliler oyuncak otomobiller satılmakta dır. Cocuklar bunlarla park havuzlarında, göllerde gemi yuzdürmekte, düzlüklerde oto va.ıstırmaktadırlar. Cocugutı elindek: bir jtutıınun içinde ufak bir rad yo vericisi. üstdnae de «üen». «geri». «tornis'arn dügtTieleri bu lunmaktadır. Tabii gemide, yejkenlide veya otomobilde de vire ufak bir a'ncı vardır. DüğmclTle verilen komuta gıire tp;ni \*eya otomobil hareket etmekte dir. Uzak • yönetimli bombalar aa asağı yukarı »ynı sıstemle çal;? maktadır. Bombiyı. patlamasını istedifti yere ver'<!?t!ren ?angster, bomba ahcısım, nendindek; verici i'" e? dau^ getirmekte, bombanın nı istediği anda dügmeye L>asmaktadır. Bu dummda, su<, verinde suçluyu yakalamak gibi bir clanak da kalmamaktadır. Ancak s'onu iıemen hstırla*?lım ki. saatli bomba d»nen bonı balarm bu anlattıgımız rür bom ba i!e benzerl'.Si vokrur. Hitlere snikast için patlatı'an bomba bir saatli bomba idi ve şöyle ı$liyordu: Bombayı patiatacak • • tik, kahnca bir telle Kerilerek bomba mahfazasran bir kenan na iliştirilmisti. Tel. küçük biı kabm içinden «eçiyordu. Bom ; banın patlatılımsı ıç n bir v n çekilerek küçük bir « « > •rinap •< . ki asitin kaba dökülmesi sajlanıvordu. Asit. bomba tetıginı gergin tutan teli bir saatte eritirse o saatin sonunda patlama oluyordu. Bu kısa açısla!î:aüan sonra mo dern uzak ybnei'rrvli araçia:*. geçebiliriz. BjniRrdan bazı'.arı insansız let bomba uçakİ3n, bir kısmı insansız deniza'.t.Mar, insansız intihar gemileri, uçan, insansız denizalt:lar... biçinr'enn de karşımıza çıkrr.aktadırlar. Kı saca ve sıra ile anlatalım: İnsansız t'çaklnr: Insansız avcı uçsklan peıvanesiz motorlarla (jet motorlar ıle) uçurulmakta, ses hinndan biraz aşağı bir hızla gitmekte. jetlerden daha fazia manevra ye Tenegine sahip bulunraaktadır. Buniar, savaş aîanırdaki önetn'ı hedeflere. tehlikeü askerl wsi«lere saldırmakta. keşif uct'fisn yapmaktadır. Bazıları, bağlı olduğu üs'teki ^oaıuta merkezine. hedefin resmini televııyonla gon dermekte. resme göre verilecek komut üzerine de. çok isabefli saldınlar yapabilmektedir. Eu uçaJdann bazı tiirleri. d.ıa gecitlerinde. tank RVCISI olaıak kullanılmaktadır. Bunun için. aracın elektronik beynine tarv km biçimi vs ses' kr.vdedilmelctedir. Uçak, o biçimde ve o «ste bir araç »örür.o: icend:liğ:nden, derhal saldTirnaktadır. Sur.i sını da hemen tkleyelim ki. ucak, tar^ktan r,aşka biçbir seyie ilgilenmemek+edir. Bu ı.cak, Canlı Makine'erii Sırları arlh 1 vazımızda ar.'.attısin '? 'C'.'mhuı.yet, 3 nisan 19771 kurbaga ?n»lerinin çalışma i!k?îlnin 'ak'idı suretiyle ge!i^Tİ!r'i^»ir "nrbag^nın gözii de sadec? kend'sme yarsrlı veya Mmarlı »yîeri e^rm Ucan Deniıaltılar: Uzaktan yönetilen insansız ve uçan denizaltılar. der.iz savaşlanna yeni boy.ıtlar kazandıracak nit«liktedir. Bilindiği gibi. denizaltılarda insanm bulunması buniarın manevra yeteneklerini büyilk ölçüde azaltmakta. çok sğır olmalan nı gerekli kılmaktadır. Denizaltı da insan, önce bir oksijen sonı dır Ye denizaltılar, böylece kolayhkla yakalanab'.lmektedir. Düşünce ile yönetme: Be>Tiın Cikardıgı elektrık dalgalarını savaşıs KUllanma 151 de son yülarda, gerek Rusya'da, şerek Amerıkada. üzermde en çok c'.urulan ışlerden bın haiine ^elmıştır. Bu ış ıçm, oeyın hastalıklannı teşhıste kullanıian aıetlere benzer araçlar yapılmıştır. Astronot elbiselerı ve baslıklan gıydıriinıiş askerlerın Deyın dalgalan bır nıerkeze ışienmes'edır. Yüz kişilık bır ekıbe talımat rnı verildi° Buniardan nangısin^ı bu talimatı ne dereceye kadar anlddığı bır ekranda jiaanıakta dır. Yine aynı sistemle, bir radann veya önemli oir siUtun ö. nünde dalga geçmeye başlıyaa \eya dikküti dagılan bir erin durıımıı ekranda görünmekte, derlwl uyarı ışaretı verıimektsdir. Peynin elektrik daigaları bir tevnıs aracını çalıştırabüdiğine göre, elektrik dalgalan haiine gelmiş «düşünce» neden bir araca emır veremesin? Düsünce ile araç yönetmeye ozellikle bazı hallerde, örneğın pıke yapan oır uçakta veya göğe dalış yapan bir füzede yer çekımi o Kadar yüksek bir dereceye ulaşmaktadır kı, pilotun bip parmağı belki yüz kilo ağırlasmaktadır. Boyle bir durumda ellehni kuUanamayacak bir piiotun, aracını dü?ünce ila yönetmesi bir zorun olmaktadır. Bu alandaki araşurmalar bir hayli ılerlemiştır. Astronot giyimli askerler: Bu arada, tabii, askerlerın de, uzaktan emır alabilecek araçlaıla donatüması gerekmektedır. Arazi üzerine dağılmış bır nıar.ga, bir takım veya bir bölükteîu erlerine, bir komutan, «üit«'ünaen telsızle aldığı bir emrı veya kendi t emrini, göğsündeKi minık verici araçia ıletebilmektedir. Her şey değişiyor: Bütün bu gelışmelerin, kısa sürede defiise bile orta ve uzun sürede, a«kerlıgın bütün alanlannda nasü bir değLşıküğe yol açacağı ortadadır. Kıvrak yeni «Lraçıar karşısında jeoıojik çag Oayvanları durumuna düşec uçak genulerinın yapunına yine öncelik verüecet m;dir? Yoksa. buniar, dinozorlar gibi, yerlerini, yeni dunya koşullarma uygun araçlara raı bırakacaklardır? Kruşçev, daha yıllarca once, Nixon'a, uçak gemısi yapımına son verdikJerini, zıra, bunları balıklara yem saydıklarını ve yeni durumlar karşısmda buniarın yaşama olanakiarınm kalmadığını söylemışti. Olaylar Sovyet eskı liderıne hak verdirır bir vonde gelışmekted:r. İnsansız uçaxlar da savas usullerinde çok uüyü» değiŞikliklere yol açabilecektır. Artık, bılmem kaç bin saat uçuş yaptırarak pjlot yetıştırtne verine, pıiotlan, elektronik beyin başında güdümlü uçak yönetecek biçimde yetiştirme ısı zorunJu hale gelecektir ve geîrriiştır. Sekiz bin kilometre uzakllktaki bir hedefe iki üç metre yanılgı ile isabet kaydettiren araçlarm etkiniiği karşısmda her birl milyarlarca liraya mal olan atom baslıklarına gereksinme duyulacak mıdır? Kaldıki. çıkardıklan ışınlarla atom bombalannı daha havada iken etkisizıeştiren savunma silâhlan da geliştirilmiştir. Sonuç: İnsan. büyük devletlerin bu delıce silâhlanma yarışına bir başka bakımdan da delilik göziyle bakıyor. Zira, en akla gelmedis bir sılâüın .cadının hemen arkasmdan o sUahı etkisiz nale getiren başka bir silâb da bulunmaktadır. Kaldıki, bır milletin yaşam azmi, şeref ve naysiyet duygusu o memleket için en etkın hatta tek etkin silâh olmakta devam edecektir. Tarih. bunun ainierce örnegı i!e rioludur. Son yırmi yılın dünya oisylarını ibretle gözden geçirmek hilp b'.ı konııda ızipre buyıiis dersler vermeye yeterIidi BOĞAZİÇİ ÜNİVERSITESİ İDARİ BİÜMLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN PaJcültemizin Sosyal Bilimler Bölümünde 1977 7!5 ders yüında Sosyal Paikoloji ve Siyaset Bilımleri öallarır.da yüksek lisans (master) programlarına başlanacaktır. îlgüenen üniversite ve yüksek okul mezunları, başvurma formlarıru ve gereklı bılgılen aşagıdakı adresten sağlayabilirler: BOGAZIÇÎ ÜNÎ\T:RStTESİ KAYTT ÎŞLERI MÜDÜRLÜĞÜ PJC. 2, BEBEK, İSTANBUL 1977 7S ders yılı İçin son basvuru tarihi 31 Temmuz 1977 dir. 8 eylül 1977 persembe gtinü saat 10.00'da yapılacak ya8Ü1 elerne sınavını kazanan adaylar 9 eylülde mülâkata alınacaklardır. (Basm: 21198 6758) Ogretmen Behlce ERGENE U« ögretmen Zeki AŞKIN evlendüer. Vtıe 15.7.1JT7 KIRIKKALE BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN İLAN 1 B 7.1977 çarsamba gtinü yapılan lhalesinde haddi layık göruimeyen 8.859.508.05 TL. keşif bede'lı Prefabrik beton boru fabrikası inşaatı işi 2490 sayılı kanunun 40'noı maddesı geregınce lay müddetle pazarlıkla ihale edilecekf.r. 2 Pazarlık ilâna müteakip haftanin pazartesi, çsrşamDa ve cuzna günleri saat 15 00'de Belediye Encümen'lnde yapUacaktır. 3 Işın kati temmatı 599.U72.00 /T. dır. 4 a) thaleya iştırafc edecek tallplilerin 1977 yılı Ticaret ve Sanayi Odası'na kayıtlı oldugunu belirtır belge, b) 10 vinç kapasıteli bir yılda en az 5000 M2 PreJabrü ınsaat yaptığına dair belge. c) Prefabrik ınsaata ait kalite belgesi ibrazı, 5 Prefabrik inşaata ait ihale ile ilgili şartname ve projeler iıer gün rcesai saati dahilinde Fen İşleri Müdürlügıinde bedelsiz; olarak görülebilir. Keyfiyet ilgililere ılân olunur. (Basın: 20973) 679": Bir biiyükelçinin antları »•••••#•#•••••••••••••••••••••••#••••••• Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir HıdrogTafl ve Oşinografi Daıresı Başkanlığından bildirümiştir. Bütün Kitapçılarda UOUR MUMCU Denizcilere ve Havacılara 83 Sâyılı Bildiri 18 ile 22 Temmuî 1977 tarihleri arasmda 09.3"clan 17.00'ye kadar asagıdaici noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 50ü metreye kadar olan rJksekllği can ve mal emııiyeti bakımından tehlikelidir. MARMARA DENtZİ İZMÎT KÖRFEZİ (1) 4(1 derece 43 dafcka 46 saniye kuzey L'9 derece 47 aakıka 47 saniye doğu (2) 4iı derece 44 dakıka 32 saniye kuzey n derece 48 dakika 16 saniye doğu (3) W derece 44 dakika 20 saniye lcu^ey 29 derece 4fi dakika 32 saniye doğu (4) 4n derece 43 dakika 3i saniye kuzey ! 29 derece f> dakika 32 saniyp doğu DENtZCÎLERE VE HAVACILARA IH'VI K i L l R . (Easm: 137.59) F Sakıncalı Piyade 6. BASKI &Zİ2 NESiN. KHİBIK ÖNSOZONDE JUKURI T&ZDI: «..KtNDı T&ZDIKURIMA 6UIEMÎM: âMA SENiN YAZIURIN! GUIEREK OKUDUM. ACI 4CI 6İ/IMEK 0EYİM1 VAR YA, IJTE OYIE, ACI ACI GUlDÜM.... OAĞITIM: mtiN TAYINEVI İS1. 27 69 69 Fiyatı 20 lira/Bütün kitapçılarda Genel dağıtım :TekinYay:nevi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear