23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MLCANBAZ LÂIıH DEdİ l & l kUCULARiN VAk TURHAEy SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 28 «Yok vok. kaçak çay falan degil!» dedi Hocabey. «Halis muhlıs Tskel çayı. Fakat adam demliyor. Bir sırrı var. Belkı bir şey katıyor. Bir kır otu felan içine. «Bu da benim sırrımdır, açıklamam'» dedi. Yani bu çaydan içirmek için sizl alıp Dağriibi'r.e çritürebüirim. ve de geri geliriz meselâ . » «Eh artık, çay içmek iç:n tâ buradan oraya pidilmez:» «Ama kaç adımlık yol? Seksen seksen, lfiO! Gid.iş dönüş. nl*ım. 'iç saat. Büerr.ed'in dört. Ama bugün olınaz. haklısm. Yann, öbürgün falar.. Biraz da gezmiş olunu;. Bahaneyle benim srabayı da ^örürüz. sağlam duruyor mu?» • Durur canım! Bir şeycik olmaz. Kahvecf Mustafa gibi haJis rr.uhlis bir Türk'e emanet ettikten sonra korkma. • • Tanıvor musun?» 'Yok, tariim'îm! Bizim bu yakayla o yakanın ilışkisi yoktur. Eiz dağın bu yakasmdaki kasabayla ilişkiliyız. Ilçemız de bura, pazarımız da. îlimiz de bu yandadır. Biz burda d?.ğın tam er.sesındey:z. İki vol'.a iki yakaya da ba.flanrr.ak üzereyiz. Bak. Da*âiTİndîn sen geldin. bİ7im kasabadan da Orman Sefi meselâ. Balhderp muhtarı da oğlak götürüp kesmıs bugün. Haberıni sldık. Y.irından sonra bizımki bir de kısır götürecek . » 'Hay dürzüler! Ulan şunlar kaç parahk ?.dam da böyle itibar edıyorlar? Hiç anlamıyorum. Bizim öküz muhtar dönüşte ugradı, elinın ucuyla bir hoşselis etti Hocabey'e, o kadar! Ama 8İtının değerini sarraf bilir. Öyle r.vnlar bilmezse ne zaran var? Onlar var:p Orman Şefi gibilere sarılsınlar adam diye. Adamın hası ve de özü burda. haberleri yok!» «Baykuşa sormuşlar Çakırcan «Mamur mu çok veran mı?» «Yeran çok!» domiş. «Ee, biz bakıyonız. hiç öyle görünmüyor, mamur çok görüııüyor!.» Cevap vermiş baykuş: «O sizin gördügünüz marcıırlar da veran olacak. yakın!» demiş. Yakın Çak'.rem. merak etme! Pakat ben sana çok kızıyorum. Bayâ bu nrtal:krakı zibidilerin gıydigı şapkalara falan bakıp hepsini adam «amyorsıın. Ne demiş herif? 'Konuşma yörükle, feriştah ise. İçrr.e çorbasını. pinnçten ise. Sinkaf et anasını. enişten ise:» Yöriij? d:yor ama kurban olsun yörüge. Almanya'daki ogîıımım adı Mohammpt'tir Hoeabeyim. Ona bir yörük kızı a'.îverdim, kız bu! O da yörük. Gör yörük'eki insanlığı. Gör buriiın ana babas;ndakı asale'i. Bunlar da yörük... Yörük burada bir tem6i1 Yabanıl ir.sanlan demek :sl:yor p.sı!, ç^.ryır.ın içınde. köyün ortasmda. caminin dibinde de çoktur böyleleri...» • Neyse'. dedi Hocabey. Dürbünü aldı gözüne. Tuttu Fırengız'ın başına. Sonra orman kıılesinin bu'.unduğu Kara Sivri'nin başına çevirdi. ıÇünkü batıdan yandaki taçları gölge basmış, ıyj seçilmiyor. Doğumuzdakilerc ise gün \uruyor, pırıl pınl. Kutlanm. kur.rctlı bir. dürclür.. Görmedım böylesini şimdiye kadar. Gerçekten çok değerli. Güle giile kullan...» <'Kullan kulian, gidesij'e kalsm sende! Çakırcan haber göndermış, bir sözünü iki etmedim. alıp geldim...» • Gtilcaaan!» diye bağırdı Çakır. «Şu bardaklan jrötilr, nincn çay doldursıın kızım! Aferim, gözel demlenmiş çay. Sen bakma Hocabe^m. bizim çaylar da gözeldir. Bizim çaylar dediğim zanıan, ker.r1; çoban çaylarımızı diyorum, bozçayı falan...» 9 BÜYÜK ŞAŞKINLIK (olay öyküler) Nevzat ÜSTÜN Yeni bir insan'a varmanın zorlukları var Çngımır. ranımlamalt 5ç!n, tek bir sd yetmez. Eski çağları tammlamalc bir bakıma kolaydı. Taş Çagı, Cilâlı Taş Çagı, şu çagı, bu çağı .. Bütün bu çağ'.arda gerçekten ortak bir yan. belirli bir özellik var. Küçük aynntılan bir yana b:raktınız mı. örellik kendiliğinden ortaya çıkar. Ve. o çağa damgasım vurur. Günümüzde iş>r böy!e değil. Çağ, birkaç yönde birden gelişiyor. Olaylar, bağımlı ya da baİ'ims'.z alıp başlarmı gidiyorlar. G'ilnlüJc yaşamm getirdişi nrluklar, günlük yaşamın vazKeçümezliğ:. büyük bo>iıtlarda ki varsayımlarla ters düşüyor. Schopenhaur, insanlar ayrı ay rı şoyleri istedıkleri için degil, aynı şeyler: istedikleri için ayrı ryrı düşünüıler diyor. Dofru mu bu? Evs:. bir bakıma doğnıdur. Mutiu olmayı istemeyen insan jrordünüz mü hiç!.. însanlar mutlıı olmak isî:yorlar. İyi yaşamak istemeyen insana h:ç rastlamadım bcn. Bü'ün insan lar iyi yaçamak istiyorlar... Mu: luluk da iyi yaşamak da, göreceü olduğundan, değişken teme! ler üstüne oturdugundan, b:r kızılca kıyamettir kopuyor. Büyük boyutiarda. sonmu biraz yüceden aldınız mı. ışler ak la daha bir yatkın geüyor, kolaylaşıyor. Silâhlanma için harcanan para «dört yüz milyar dolarnı buluyormuş . Bu para ile yapılabilecek işler mi?... E n ilkelinı söy'.eyelim yeryüzünde «açlık» sorunu kalmıyormuş .. Egiümde, sağlık konularırıda, konut sorununda büyük aşamalara var:'.abiliyorn"juş... ÇevTerr.dekılere so.'uyorum. Silahlanmadan yana mısııuz? Hiç kimse F et yanayım, diyemiyor. Silâhlanmay; bir «zorunluîuk» oiarak beninıseyen> bile. dogruluğıına ınar.mıynrlar. Sınırlar gerekli mı? H^ır!. . SömürüT... Hayır!... Senük benlik!... Havır. hayır... ÇAĞIMIZI TANIMLAMAK İÇİN, TEK BİR AD YETMEZ MUTLU OLMAYI İSTEMEYEN iNSAN GÖRDÜNÜZ MÜ HiÇ!.. İNSANLAR MUTLU OLMAK İSTİYORLAR. BÜTÜN İNSANLAR iYi YAŞAMAK İSTİYORLAR. MUTLULUK DA iYi YAŞAMAK DA, GÖRECELi OLDUĞUNDAN, DEĞiŞKEN TEMELLER ÜSTÜNE OTURDUGUNDAN, BiR KIZILCA KIYAMETTİR KOPUYOR. c!u bu çocuklan?... Yalr.ız yaşamak için mi?... Kim izin verecek öyle şeyp .. Niyazi çay getirij'or, Niyazi' nin soyadı: Eiibol. Hasan Erol, Re?ep Yıldız. Hssan Kapian, Celâl Sidar. Musa Şahin. Hüsey:n Mehmet, Alı, Alâaddin, Alımct Emüi ve daha nicelcri. . Necati... Yalın bir yaşamm insan'an. Kinii marar.joz. kjmi zeytinci, kimi baUkçı kiml koyur.cu, îdrn: çiftçi... Akşama kadar dökülen ter, smek. Yasamı avuçlarınm içinde tutuyorlar ama, tadma varamıyorlar pek. Bir tu'naf akşam oluyor. Güneş ba'mak üzere. Sıcak bır akşamüstü. Ayvacık yonünden bir taks: gelmekte. Eâirne'den Kars'a kadar Uîanan bır iasan haritası. Durmadan değişer.. kıpır Inpır bir harita... Aklıma bir Orta Anadolu türküsü geliyor. •.Fele* de bizi j"aktı aı*ıam n'apaiım Ak^am oldu çek yorgaru yatalım. » UZUNKAŞ SiNEMASI Kerim Ağa kalraadı akşama. Gün batarken kalkıp gıtti. Biribü'lerini çok sevdüeı. Hocabey söz aldı Kerim Ağa'ciiin. Yarın kuşluğa dogru gelecekti. Dağdibi'ne çay içmege gideceklerdi. Bir deyışıklik olurdu, gezer geiirlerdi. «Altımızda araha, sen. gel!... dıyordu Hocabey. «Dürbünü de alırız yanımıza...» Keklikien sıcak suya basmış, yolup paklamıştı. Zeke. Ocakta haşlanıyordu. Kokusu havaya yayıhyordu. Hoşlana hoşlana soluyup dııruyordu çadır îıalkı. Çakır, sık sık gerneşiyor. derinlerden. çok derinlerden mutluluk dujoıyordu. <Kanı üık bır adam!» diyordu Hocabey içın. «Göıiül kibir yok. Büyükle biıyük, küçükle küçük. Adam yerine koyup Kerim Ağa'yı. beni dinliyor. Bütün bildiklerini bir bir anlatıyor. Yemegimızden yiyor, suyumuzdan içiyor iğrenmeden. Bütün nökümet adamları bunun kadar alçak gönüllü, bunun kadar kaynaşık oisalar, biz bir türlü daha oluruz. Bir de, yalan söylemesei. kandırmasak biribirimizi! Bir de başa geçince hep k°ndimizi, sülaiemizi düşünmesek!..» Aklının erdigi gibi konuşuyor. Hocabey'i değerlendiriyordu. Kamerana, Kâmil'i dizinin dibine oturtmuştu. Okşuyordu başmı, bosTiunu. «Babasından kart geldi koçumur.! Benim koçum biiyüdü mü gidecek Hollanda'ya: «Ver ulan babamı. yetti a.rt:k!» djyecek, diyecek, vuracak bumuna; kapıp getırecek babasını. Hollanda ardından srelirse taş atıp yıkacak. Kurtları da ö'ldürecek benim koçum. Benim koç.ım büyüyünce niııesine bakacak:... Bir yandan da Zeke'ye goz ediyor. «Çok su içirme, yatmadan dışan çıkar ijet!» diyordu. İçinden geçenlerl Zeke hemen anladı sanıyordu. Şe/ke: de. dedesin;n kucağma atmıştı kendini. Yüzyukarı yatrnış, delilenıyordu. «Neoip'in oğlunun kafası r.asıl kesilmiş öyle?» deyîp deyıp gülüyordu. Arada bir de. 'Bu dürbün manavra dürbünü. askerıye dürbünür.den bir aşağı!» diye Kerim Ağa'nın vzr.ır.ı yanışiıyordu, giilmekten katılıyordu Kamerana. Gülcan. keklıklerin haşlar.dığı tencerenin ateşini gürelüyordu ara sıra, ocağa hakarak oluyordu. Bir ara seslı sesli yanmağa başladı kızılardıç dalı. İne çıka uzadı ses. «Bizi koğlaşıyorlar:» dedi Kamerana. «Kimbilir ne eksiğimizi buld"Ur: kimbil:r kirr.? Belkı de Kısmeî Kan olacak şeytan; Hocabey'e kısır kestik... Belkl kuledeki Fatmaca; koskoca köyiin muhtarı üyesi çık:p vardı. biz varınadık.. Belki. gepegenç gelinim var, kazı öğrencileri var, Ali Şir.n var, Cemal çocuk var, Şükrüm de HoManda'da, bır şeyler yakıştırıyorlar bejki... însanların içinde ne kadar çirkef olduğunu bana mı öğretecekler? İnsanlar dolu durur, boş durur, boşboğazlık etrneden duramazlar'...» Ateşin sssl: sesli yanması uzadıkça erir.ci bozuldu Kamerana'ıyn. Bırden Kâmil'i bırakıp ateşin dibine vardı, nıaşayı aldı, sungüled: karnını: <A1 bakaiım kör şeytan al!> dedi. Onca sün.süiccliğı halda kısılmıyorau sesi. Çekip aldı yansı yanmış kızıiardıç dalını, kazıdı, koydu kıyıya. Başka odun «oktu. «Bir artık koğlaşm bizi. kırsn amklan!..» dedi. Tencerenin kapağını kald:rdî. L'facık gövdeleriyle tencerenin dibini ancak doîdar muş:"i üc keklii.. Suıarı köp'.ik!enmişu. Ç'.mdikleyıp bir lokma koparcîı birinin göSsi:ncîe:i. Ağzına ?.hp ba'stı. p:şmiş. .Az daha kaynas.ın. indireceğim!..» dedi. Geçti, yatakların ardındaki koca keseyi çektı. Bir çinko tabajra buîgıır böldü. Ateşin ala ışığında, biraz da parmaklannın îezgisiyle tasmı çöpünü ayıkiadı. İndirdi *encere5"i. Keklikleri çıkardı tepsinin üstüne. Bulgııru saldı suyuna. (DFVAMI VAR) DAHİ YÜZIERCE SORU Daha yüzierce soru sorar ve yüzlerce olumlu yanıt alabiiirsiniz. Kur.se tersini söyleyemez. N3 var ki, iş küçük boyutlara geldi mi. zorlanıyor. Çeüşki ba? lıyor büyümeye. Eir «ama...» çıkıyor ortaya. Ahlâk. kc:in b:r jay nı:dır?. Ozgürlük!... Evet. ....ıa... Cinsel özgürlükler!... Evet. ama... Çevresel baskılar mı. ystişmenüı koşulları mı... Eğitimin yanlışlığı mı?... Politik çıkarların getirdiği ortanılar mı?... yut deger taşıyan sözcüklerın sayısı ise. otuz kırk kadarmış .. Uzay'm. Evren'in öneînini deç:l. çağdaş günlük yaşamm QPğer öıçüîerini yani «akmayan su aygıtır.in ya da yanır.ayan haVHgazınnın insan yaşammdsık: f yeririi anla msr: nası! olacak?... Bir umutsu7İuk mu bu!... Değ:l. Çag::ı içıncle y;3jaci;S:m :z j3=küılığınrı belgesı. GÜLÜNÇ ADIMIARIA Bir başk.. f:l:n. Birinci Pünya Savaşı. Düşiilî k3re i;e çekilmiş lilmge, Almnn Imparatoru, Rus Çan, îngiliz Kralı. ornuzlar: süslü generaller... Polıtıkacılar... Gülünç ariımlarla oradan oraya gidıp geliyorlar. Başlannda tüylü şap kalar, trenlere binıp trenlerden ir.iyo.lar. Düşük kareli film, insancla gülme riuygusu uyandırıyor. Birtnci Dünya Savaşında müyonlarct. insanm öldüğünü, mllyonlarca çocugun açlığa bırakıldığını bilmesem. iyi bir gsco geçirdirr. ciye sevıneceğim. Savaşın aptalhğırıı en iyi saptayan yine savaşın kendısidir. KAHVEDE OTURURKEN Behranıkale'nin oturuyoruz. kaiıveslnde İL AN YINi BİR İNSAN.. Yenı b:r insana varmanın zorluklarıdır bütün bu <ama»lar. Yeni insaı. eski degerlenn artıkları üstüne kurmaj'a kaiktınız mı, yenı insanın yapısmdaki değişikliği gerekli bulmadınız mı, varacağınız yer, kendi sokağımzm sonudur. S:z ki o sokakta doğııp büyümüşsünüz, yüklüsünüz. Bu yüklüîükler sırtımızda dur dıkça. insanlığın üstünden daha nice «panzerler» geçecektir. Tepesinden bastırılmış, cüceleştirilmij bir kentsoylu toplumu «sosyalist» bir toplum dıye bcnimsemenm ancak bir te!: yolu vardır. Poiitik çıkar yolu. Geçenlerde; teievizyonda beıgesel bir film gördüm. Afrika'dan »örüntüler... Ellerindeki okla. fıi avlamaya çıkmış eili altmış kadar pigme... Konuştukları dil bin sözcüğe ulaşm:yormuş. S>> Erzurum Beîediyesi Elektrik Su Otobüs Işletmesi müdürlüğünden 1 Işletmemız ihtiyacı için aşapda maddeler halmde yazılı malzemeler 2490 sayılı ka31'nci maddpsi fteeğince kapaiı zart usulü ıle ayrı ayrı ılıale olunacaktır 2 Taliplerin 1977 yılı Ticaret odası vesi kalan ile termnat mektuplarını Üıale saatmdsn bır saat öncesıne Kadar Encünıen Başkannjına vermelen 2erekmekredir. 3 İhaleye esas bılgıler mesaı saatl^rında Ayn:yat saymaıılığından öğrenuebüir, şartnameler Isteyen taliplilere ennderilir. 4 Postadakı \aki gecıkmeler Kabul ediimez. thale cünü Muv. Terrînah ve saatı Malzemcnin cinsi Muh. Miktan 52.750. TL. 31 Mayıs 1977 1. Treyier çekicisiyle bfrlikte 1 adet 1.300.000, TL. Sah günü saat 16.10'da 19.573.35 TL. 31 Mayıs 1977 2. 302 Mersedes yedek parçası 34 kalem 36C.467, TL. Sah günü saat IS.UO'de 17.303. TL. 31 Mayıs 1977 3. Su boru malzemesl 14 kalera 321.100. TL. Salı günü saat 16.3(l'da 1.428, TL. 31 Mayıs 1977 4. Su tşierı Malzemesi 13 ksiem 19.060, TL. Salı günü saat 16.4U'da 277^25, TL. 15.111.25 TL. 31 Mayıs 1977 5. Kırtasîye, Basılı evrak 17 Kaiem Sal; günü saat 16.50'de • Basm: 16491 4 < ı 5M nun Onlar sözü döndürip dolaştınp politikaya getinnek istiyorlar. Karşıda Midilli Adası. Yen: Türk Helen savaşının bir s:mgesi gibi öylece duruyor. Doksan yaşına ulaşmış Hacı, M'istafa Kemai'in posta çavuşlugunu nas:l yaptığmı anlatıyor. Heler.lerirı verdigi acıları ortaya fcoyvyar. Canlı bir tarih gibi .. Her öyküsünü noktalayan tek çey, kan. Evet kan .. Haksız mı. haklı. Diişmnn geimiş. canın almak ister. Arkasır.da yedi düvel. Kadın kız ortada. Savaşmazsın da neylers:n. Anaiar han.s: gür.îer için doğur ANUTirORUM Mehmet: Yine sustun Nevzat bey, ko r.us biraz. diyor. Lafını pek esirıen^ysn biı adam, serpıne ile baiık arlar kı 5;lardan çoğunlukla. İki kardeşi dana var. Birinin Edı: Ali. Ötekinin adı: îsmet... Xe konıışsyım, diyorum. Anlat cirşeiier... Anlatıyorum... YARIN: ERKEK AVA GiDER... Tst. Üni. ş ^ Fakültesi Dekanhüından Fakül'emiz Diş Hastalıklan. Konservatif Diş Tedavisi ve Farmakoloji Kürsüsünde bir adet açık Doçen"lik kadrosr.na atama yapıiacakf.r. îsteklilenn 23.5.1977 günü sa3t î6.30'a 'tpr'ıfir Faküî'e Dekanuğuıa ıÇapa) müracaatları duyuruiu.MEasuı: 16615.4501i TiFFANY SÜTÜN GECİ»vE i£XL J OLDU. GARTH THO)ÎA8'ISİ YO SÖ>l£D...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear