25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
lll olitik lktidar kavgssını, çocuManrnn fcanını ve Ulkenin ttlnn öğretimini kurban ederek yapan çağdışı bir tutum Türkiye'Bin çevrestade hangi ülkede var? Artık ögretim yaptfmıyor tilkede. Çocuklarmı okullara gönderirken içi titriyor ana babalann. Çünkü cinayetler kara bulutlar gibi dolaşıyor gencecik; çocuklann üzerlnde Ve biz çok saygıdeğer kiîiler, suskunluğıımuzla bu cinayetlere ortak oluyoruz. CUMHURIYET 7 JUBAT 1977 P OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Evet toplum değişme sancılan Içtnde ve ik,tidar kavgasınm ekonomik nitelikleri belirgın. Çatışma bizım ülkeye de özgü değil. Faiat bu çatışmanın okullarda yoeunlaşmasımn doğal olmayan bir yam var. Dünyanın her yerinde ö»renci hareketlerini izledik. Fakat okullann ele geçirümesi için silahlı saldınlar gönnedik. Sadece okul ögrencisinin kanıyla beslenen iktidar kavsası da gdrmedik. Ortaokul öğrencisi öldürüldüğü zaman sesi çıkmayan iktidar ve muhalefetler de görmedik. Toplum kültürü düzeyinin nolitikayı çeteciJiğe dönüştürebileceğim son Çag Osmanlı deneylerinden bu yana biliyoruz. Geri kalmıs bütün ülkelerde de izliyoruz. Cmayetin politikadan avnlmadığmı da eazetelerden öğrenmek olanagı var. Yine de, çağdas dünyada, politik örsütlerin göz kın>niBdan çpnçleri yolîedeeek bir nıhsal ve düşünsel tutum içine girebılmesi ancak ilkel bir içgüdünün. sosyal ve ekonomik dengesizlik'.er içinde, hortlaması ve hedefinin saptırıîması scnucu olabüir. Devieti ele geçirmek ısteyenlerin bile ancak yargılanarak suçlandınlabilecefi bir yasal düzende, kirn olduğunu, ne söylediğinı, hangi eylemlere kanstığmı bilmcdığimiz genç çocukların kurşurJanmış cesetlerini köyünden kentinden şrelen ana babalara postaneden paket teslim eder gibi teslim ftmek bazen c^ voket mck ne politik düzenin kurallarına, ne de ulusal, dınsel. uygar ah'.ak kurallarına uyuyor. Toplumun yppısını kemiren poiitik yalan, hır6uiı>, rüşvet, kaçakçılık, adam kayırma gibi yaygınlaşmış hastalıklara, sorgusuz sualsiz a ÖGRETÎME AGIT Doğan KUBAN Î.T.Ü. Ögrettm Üyesi dam öldürme de katıldı. Ve hep taze canlar bunlar. Toplumsal çelişkılerin okuUardaki kurbarüarı. Niye sadec* okul'.arda sorusuna yanıt aramamız gerek: Politik partıler arasmda kavga kalitesiz bir söz düellosundan öteye geçmiyor. îşçi ve işveren arasmda da kar.lı çatışmalar yok; yaşara kavgası vereıı. harekete ve halkın topljm yaşantısını sarsacak nitelikte ve halkm içinde bir kesim olduğu içln işçiler üzerinde açıfc oyun oynanmıyor. Sayılan, devingenlikleri, kolay etkılenebı'ir olmalan, fazla tehlikeye girmeden tehlike çanları çaldıracak bir toplum kesımı olarak öğrenciler kalıyor. Herhangi bir sınıfsal strüktürü olraayan, yaşam kavgasına tam karısmamış. dunya görüşleri oluşmakta olan liseli ve üniversiteli öğrenciler kesimı. Tehlıkeler: de gerçı çok abartılabiliyor a m a pek yok; geçicı topluhıklar; tek silahlan sayıİannın çok oluşu. Ancak okullarda, yıırtlarda yanyana geîPbiliyorlar. Ö*renriler toplum düzeni için kendı başlanna tehlıkeli olamazlar. Bıı konuda çıkarılsn gürültu yalandır. Başka kesimler düzer.e karşı çıkmadıkça, öfrencüerin yapabileceği ancak sınırlı huzursuzlukiar olabılır. Faka' onlar arasmda her türlü provokasyon kolayhkla yankı buluyor. Devamlı gerginlik yaratılabüiyor. Toplumun ekonomik ve sosyal yapısınfla pek az yankılanarak, köylüyü. işçiyı, merhuru, esr.alı, askeri pek az ilgılendıren, fakat gazetelere bol malzeme ve dramat:k fotoğraflar sağlıyan olaylar örgütlenebillyor. Bir üniversitenin öğrencisini sokağa ddkmek için, iki kişilık kavga yeterli olabiliyor Bız yıllardır bu oyunu izliyoruz. Türkiye'de 12 Marttan sonra yakın zamana deŞin olaylar kansızdı. Sol öğrenci hareketinin en güçlü ve yogun olduğu dönemde bile, dersler, çilphesiz kaliteden biraz kaybederek, yapılabilmişti. Şimdi bir ö!üm boyutu kaf.ldı bu öğrenci kesimi olayîarına. Eskiden olayiann öğrenci kesiminde yoğunlaşraası, özellıkle üniversite'.erde, gençlerin çağın olayları karşısmda daha duyarlı ve bilir.çli olmalarına bağlamyordu. Bu gerçeğin bir yanıdır. Fakat son hukümet dönemmde olaylar ortaokul ve lıseye de sıçrayıp hergün bır oğrenci öldürülmege başlamnea olayiann yorumuna başks b:r boyut eklemek gerekıyor: Türkive'de öğre':m kargaşası. ıktıdar kavgasırun ^5ğır ve kbr ortamında. sağm ve solun araç olarak kullaruldığı dış kökenli daba büyük bir düzen EÖrünümündedir. Akla kara gibi karşıttaşan gruplar olduk ça, onlan btrblrlerine karşı kullanmak da, kolay oluyor. Burada soruna basıt bir çözumleme ve yarut getirmek besbelli olanaksız. Fakat Türkiye'deki iç gerginliklerin sadece öğTetim üzerinde yofeurüaştırılrnası ve onu tahrıp eder bir bojruta ulaştınlmasında en yakm faydanın, kimler tarafmdan elde edileceğini duşünmek başka odaklann da bunu besîeyebilecegi konusund» Voışku veren yorumlaıa yol açıyor. BU>nik emperyalist etkinliklerm kiiçük uzantüan: Büyüklerı Türkiye'nin tümü üzerinde oyunlar geliştirirken. küçükleri de özel alarJar üzerinde etkin olabilir: Gelısmesi ulkenin geleceğini karartan eğitim alanı şibi. Kavganın öğrenci kavgası olmaiıgını artık anlamış oianlar. öğretim karumlanna çöreklenen silâhlı dehseti ortadan kaldıracak bir evlem birlıgıne varmalıdırlar Bunlann başmda üraversıte'.enn kendileri geliyor Bunu ıktidardan beklemenin zamanı geçmiştır. Çünkü i'Kt:dar üsttl bir olgudur. Kavgsv. öSretim kurumlarından uzaklaştıran b'.r işbirliğine muhta':iz. Türkiye'nin genç kuşaklannı birbirlerinin kanı Uzerinae düşmanıik yeır.inı etmeğe çagırarJardan kurtannamız gerekir. Bu kln ve kanla yoğrulan ortam. hıç tanımadıSı yaşdaşlanna ıntikam iıisleri içinde çılşırıbşan zavalh genç, evet, belkı bazılarınm akl:nca bir iktıdar hazırlamaktadır. Fakat Türkıye'nin geleceği için sadece okumuş kadrolar boşluğa. çeri kalmıçlık ve ekonomik bağımhlık hazırhyor. Kutadgu Bilig'in sonlarmda Bilge öğdülmiş hükümdara şunlan söyler«Ülkede tena adamlar «oğaldı. iyi insanlar ayaklar altınria kaldı. baslannı kaldıramıvorlar, helâlin ancak adı kaldı. onu toren yok; haranı kapı^ıldı, hâ'.â ona doyan yok; insanlar para uğruna birbirlcrinc yaklastılar. dojru ve serçek ynlunda is soren nerede? Insan'ann hepsi para kııhı oldıı, »ümiis kimde i«e ona bovuıı ijdMer: Müslümanlar kanştı. hirbirlerinin etlerini yiyorlar. kâflrler isc tam bir huzıır içinde yajıyor; dünvanın sonn celdi, iyiler kötülpre bakarak depştller.» Bıraz da kotüler ıyilere baJtarak dejişslnler. Okurlarla Söyleşi Sadun TANJU umhuriyet gelişmesini geçen yıl da sürdürdü. Bir yü once günlli^ ortalama tirau 120 bin olan Cumhuriyet, 1976'da 138 bine çnuı. Bu, ydzde 15lik bir artışı belirlemektedir. C Cumhuriyet dışındaki dort buyuk gazete, 1975 yılım büyuk tiraj kayıplarıyla geçirdıkten sonra, 1976'nm ilk üç aymda da bu gidişi durduramamışLardı. Milliyet, küçük kayıplarla ağır bir gerileme grafıgı çiziyor. Hürriyct, Criinayıhn ve Tercüman hızh düşüşu onlemenın çarelermi araştırıyorlardı. Sonunda. üç büyük gazetenın uyguladıkları çeşıtli ıkrarrıiye, pıyango ve otomobil programlanyla durum kurtarıldı. Tercüman %1Ü, Hürriyet ool4, Günaydın »20 ve Milliyet ao5 oranır.da tiraj kazandı yılın ilk ayına göre. Büyük gazeteler bir y:i önceki kayıplarmı giderdiler. Anıa bir de soran çıktı or« taya, okuyucularını tutabilmek için onlara devamlı para, otomobil, otobüs, ev kazanma unıudunu vermeleri gerekiyordu. Yani, gazeteciliği tahh oyv.r.larıyla desteklemek fıkri büyük basma serleşti. Hayat pahalıhğımn, sosyal ve politik bunalımlarm arttırdığı kaderci eğılimler. büyük gazeteierin önemli bir kesimir.i «halktan aldı^ını halka vermek» s'.tiganı aîtır.da devamlı o'.arak sans da^ıtıcılıgma yöneltti. Şimdi o gazetaleri okuyanlar hem haberlerı. olav'arı öpreniyorlar, hem de tahhlerır.i denıyorlar. Bu şekilde tirajlar korunuyor. Tirsjlar korununca. ilân ve reklâm gelirlerinaen büyük paylar alır.ıyor. Cünkü büyük gazeteleri ayakt? tutan tirajları değil. bu t:rai nedonivle a'.dıkları ilânreklsm ppylarıdır. Gecen yıl bu pastanın tunıü yaklaşık 500 rnilyon lira değerin<le>di. Cumhuıiyrt'r yüzde 4'den de azı du«tü. Gcri kalanmı büytik gareteler ve ıktidarcı küçükler paylaşülar. BASIN1 YAŞATAN KÂYNÂK Bunlan, okuyucular bir sistemi iyice anlasmlar diye yazıyorum. Kimseyı suçlamıyorum. Kuruluş böyle. Nasıl oyları luük \erlyor ve iktidar üzerinde gerrkli denetimi kuranuyorsa, gazeteleri de para öde\erek okuyucular alıyor ama onları asıl yaşatan kaynak halkın eltnde değil. Gazeteler satış gelirleriyle yaşıyamıyorlar. Böyle olsaydı çok daha bağımsız ve gerçeklerin yansıtılmasında çok daha etkın kalabilirlerdi. Oysa dunım şudur. Bıitün küçük gazeteler resmi ilân reklâm denilen ve iktidarın baskısından kurtulamıyan bir kayn2kt,ın beslenmektedir. Beş yüz tane mi basıldığı, bin tane mi basıldığı bilinemlyen, ama basın adına kıyametler koparan yığınls gazete, okuyucu ile hiç ilgısi, ilişkisi olmadan yaşamını sürdürmekte, çoğunlukla iktidarcı sahiplerme miljonlar kazandırmaktadır. Büyük gazetelerin satıcıya 125 kuruştan verilen her sayısmın maliyeti bunun 2530 kuruş üzerindedir ve aradaki fark. sanayi ve ticaret çevrelerirun odedikleri müyonlarla kapatılmaktadır. Cumhuriyet dışındaki büyük cazetelerin İlân reklâm gclirleri, tüm gelirlerinin °"37 • .48Mni kapsamaktadiT. Sadece Cumhuriyet çelirlerinin ' i74'ünü okmnıcuya dayayan, ilân reklâm gelirleri ^t26 olan bir bünyeye sahiptir. Marmara ve Boğazlar Ahmet ENÖN Marmara Adası Belediye Başkanı Savunulması Yasak Sanıklar vukatHk Kanununa göre, avukathk bir kamu hızmet:dır. A^iıkathğın amacı; hukuk kurallarınm tam olarak uygulanması hususvında yargı organlarma yardım etmektir. Avukat; bu amaçla hukuki bilgı ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin jrararlanmasına tahsis eder. (Madde: 1 ve 2) Ne var ki bu kanunda «lşin Reddi Zorunluluğu» başlığını tasıyan 38. maddenın «e« bend:; kîmi sanıklan. avukatların hukuksal bilgi ve tecnibelennden yararlanma olanagından yoksun bırakmıştır. Bu bent söyledir: «el 1? sahıbi, meslek göre^ıni yapan bir avukata karşı suç ijlemiş ise, avukat tekbfi reddetmek 7orunhıluğundadır.« Kimi sanıkların savunulması böylece yasaklandıktan sonra aynı maddenin son fıkrası bu sanıklara şu olanağı saglamıştır: «le) bendmde gösterılen hallerde, Baro Başkanı; iş sahibinın başvurması üzenne kendisine bir avukatı vetal olarak tayin eder.. Avukathk kanunu'nun hu^mü; kışinın temel haklarından olan savunma halckmı büytik ölçude sınırlayan, hattâ bu hakinn özüne b'.ie doknnan bir nıtelık taşır. Çünkü uygulamada kimi samk'.ar, bu yüzden savunma hakkından büsbütün yoksun olurlar. Bu maddenin Uginç bir uygulaması Yozgat'ta geçmıştir. Olayı. Türkiye Barolar Birlıgi Bülteni'nin 39. sayısından şöyle özetleyebilinz: Yozgat'ın Sorgun llçesmden bir avuka;; 11 haziran 1376 günü görev yaparken öldürülmüş. Yozgat Barosunda kayıtlı aioıkatların hemen tıemen hepsı öldürülen tarafın vekıli olarak sanığın karşısında yer almış. Sanık ise. avukathk Kanunu'nun bu 38 'e bendi jiizünden, kendisini savunacak bir avukat bulamamış ve olaydan sadece 18 gun sonra, 29 hanran 1976 gunü. Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince, ilk duruşmada Esas: 1976;103. Karar: 1976 İ42 sayılı kararla ölüm cezasına mahkum edilmiştir. Bu olayda oldufu gibi, ölüm cezasına çarptırılması ısteğiyle yargılanan oır samğı bile savunma hakkından yoksun bırakmıs olan bu Avoliathk Kanunu'nun 38 e bendı Anayasaya aykındır. Çünkü bu madöede: 1 Sanık İle suçlu kavramlan birbirine kanştırılınıstır. Maddeye göre, avuka'.: meslefe SÖrevinı yapan oır avaiÂSta karşu suç işlemiş olan iişiyi savunamayacaktır. Ojsa. bir ki«inin suç işlediğî ve işlenen suçun da meslek görevıni yapan bir avukata karşı olduğu ancak vnrgılama sonunda maükemecs sap tarur. Mahkemeler lışında mç bir makanı, mercı veva kişı; üim senin suçluluğuna karar veremez. O halde o:r avukat, kendısine başvuran kışınin. «Meslek görevini yapan bir avukata karşı suç işlemiş» olduğuııu nasıl saptayacaktır? A Faik Muzaffer AMAÇ Oysa, avukatUk kanununda so rünu ettiğimız madde hükmüne göre: Meslek görevini yapan bir avukata karşı suç işlemekten sa nık olan kişi; kendisini savunması için, istedıği bir avukata vekalet veremiyecektir. Çünkü avukatlar, onun teklifinı reddetmek zorundadırlar. Bu sanık; an cak başvurması üzerine Baro Başkanınca tayin edilecek bir avukat tarafmüan savunulabilec«ktir. Savunma hakkına konan bu sınırlama Anayasaya aykırıdır. Çünkü, savunma hakkı da öteki temel haklar gibi. Anayasanın r . maddesine gore ancak, «Dev letin ülkesi ve mületiyle bütünlüğünün. Cumhuriyetin, Millî Güvenliğin, Kamu düzeninin, Kamu yararının, Genel ahlâkın, ve Genel sağlı*ın korunması amacıyla» sınırlanabilir. Oysa Avukathk Kanununun koydugu sınır lamada bu amaçlardan hiçbiri söz konusu değildir. Ayrıca. Anayasanm yine 11. maddesine göre: Temel haklann özüne dokumıiamaz. Oysa sözünü ettifimiz sınırlama savunma hakkmm özune dokunur niteliktedir. Çünkü, sanığın doğrudan doğruya. ıstediği a%ukata ve kâlet verememesı; Baro Başkanma başvurma zorunda kalması; Br.ro Baskanımn taym ettiği avukatı ögrendıkten sonra ancak o avukata vekâlet vermesi az çok bir zaman kabına neolduğu gibi, bu süre içinde dava karara bağlanmış bulunabilir. Bu halde ise. avukatık kanunundaki sınırlama yüzünden sanıgm savunma hakkmdan büsbütün yoksun bırakılmış olacağı ortadadır. Bu nedenlerle. A\ukathk Kanununun 38'e bendi Anayasanın 31. ve 11. maddelerine de aykırıdır. 3 Avnkatlara bir ayncalık tanınmıştır. Kanunlarımıza göre, en agır bir suçtan sanık olan kimsenin b:;e istedigi aı.ufeıtı müdaft olarak seçmeye hakkı vardır. Oysa mes lek görevi yapan bir avııknta çok haXıf sayılabilecck bir suçtan. or neğin tedbirsizliMe yaralama "=\ıçundan bile ?anık olan ki?i mud^fiini kendisi seçeroez. Çünkü, Barosunca çörevlendinlmedikçe hiç bir avuJMt o kı^ni savunamaz. Bıı durum, avukatlara ve avukathk mesleğine öteki kisilrr ve meslekler arasmda tanınmış bir ayncalık niteliğindedir. O>"sa Anayasamızın 12. maddesine tröre: Hiç bir kişive ve zümreye ımtiyaz tanmamaz. Bu nedenle. Avukathk Kanunununun 38/e maddesi Anayasamn 12. maddesine de aykındır. D ünya coğrafyasında, başka bir ülke daha yoktur ki; bir iç deniz ve onu içedışa bağlayan boğazlannın, tüm kıyılanna sahip olsun. Eşi olmayan doğal ve tarihi güzeliklerinln yaıu sıra, dünyanın en giizel iklim koşullan bn deniı ve boğazlannda vardır. Denız suyu akıntılan, ısı farkları, Asya ve Avrupa'ntn taa lçerlerlnden akar suların taşıtlığı, alüvyonlar, su içi dogal yem ve organik maddeierle doludur. Su ürünlerinin belli zanianlarda girip döllenmek İçln can attıgı ve dfinyanın en lezzetli banklannın urcmesinde büyük etken olan bu kıyılarda İç deniz sahipsiz jihidir. Her ilçede din Işlerini yürütmekle görevli bir Müftü olduğu iıalde denizlerimizin denetimi ile Ugili bir soruralu yoktur. Bu iş sadece eski düzenli ünıan idarelerine bırakümıştır. Veni bir yasaıım çıkarüması ise düşünülmemektedir. C.rteDlerde I;mit Körfezi kırk bin ton rueloilin denize yayılmasından kü payı kurtuldu. Ne gibi bir önlem alındı? Hıç: iSol, bol, \nt vc televızjon gösUrisi. Bu olav bir daha olup da, körfez ölse kabahat bir itıaiye amirinin başına patlar veya bir İIu vali ycr değîitirir. Fakat körfeı ölür. Doğada açılan yara kapanmaz, kiMez kıyıları ise yaşanmaz hal ahr. Aslında bugün bile zor yaşanıyor, ya... 15 veya İG yıl e\\elde İstanbul Boğazı bü>ük bir felâketln eşiğinden zor kurtulmuştur. Bugün bile büyük sayılabilecek Tarsus gemimizi ateşler içinde bırakarak Çubuklu daki peuol depolarını ve dolayısıyla Boğaz kıyılarını kurtardık. Bir Yıman armatörünün tankeri ile Yugoslav şilcbinin çarpışmasının verdiği zarardan... Sonra ne oldu? Kadıköy vapur iskelesi yandı. Hintli ile Hus çari'işu, yok efendim, Liberyalı ile Rus, Romcnle Yugoslav... Daha biraz eskilerde 1953"lerde anıları hâlâ yüreğimizi yakan Naboland Dumlupınar ve 81 askerimizle bir denizaltunır kayıp. Ne yapıyoruz? Yüda bir sefer denize bir kaç solgun çiçek atıyoruz anılanna. Onlem yok. Kaderine razı millet. Ne yapsm? Elbette büyüklerimiz bir çare düşünüyorlar, biz onlar kadar mı bileceğiz? Biz millet olarak olaylardan sonra, önlemleri düşünür, fakat almayız. L'ç yıl evvel, kurduğumuz Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birliği'nin bu konudaki önerileri değerlendlrilmemiş ve htikütnet denizde ve kıyıda doğanın olümüne Uei göstermemistir. Boğazlarda deniz trafiğinin yeniden ele alınıp düzenienmesi Türkiye'yi uluslararası panaller önüne götürecek önemli bir olaydır. Montreux anlaşması, yeniden ele alınıp görüşülmclidir. Bunun gerekçesinde Boğazlar üzerindeki kuşkusuz varlığımızı ku>vetlendirmek yerine, doğayı korumak amacına yönelik nedenler bulunmalıdır. Ve bu korumada doğal se tarihi değerleri korumakia görevli uluslararası kuruluslara konu bütün çıplaklığı ile anlatılmalıdır. Doğadan daha önemli olan bu su yolundan yararlanan insanların can ve mal emniyetidir. Çünkü Boğazlarımızdan yaz ve kış aylarına göre ayda üç bin ila, dört bin arasmda deniz aracı geçer. Diinya basınında bu yolda bir kamuoyu oluşturmak hükümeUerimizin görevleri arasındadır. Nasıl ld, ülkemizin Birecik kasabasmda yazları tüneyen Kelaynak kuşları, uluslararası kuruluşlarca nesli tükenmcsin <liye korunuyorsa. Boğazdaki başıbozuk ve yoğun trafik ile denlr kirliliği vuzünden yıllardır yüzünü görmeditimiı kılıç balığının nesli tükenmek üzeredir. Bu tur balık Marmara denizine RiremediÇİndcn, Ege denizindeki zor koşullar ve yaşamına uygun olmayan su ısı ve akıntılan nedeniyle nesli giderek azalmaktadır. PratlkteM deneylerlc her yıl saptadığuıuz bir gerçefetir lri, önümüzdeki on yıl içinde kılıç balığı Ege denizinde de tükenecek ve yalnız Akdeniz ile İç denizlerimizde yaşayan tek yeleli lcıhç baüp türünüıı sonu çolccektir. Şlmdilik zarar, insanlık için bu kadar. lielecekte ise niiklecr yakıtlı yüklü gemilerin, Boğazda çarpısması belki de bütün doğayı ve tarihi değerleri yok edeccktir. İki bin yılına yirmi yıl kala teknolojinin neler getireceğinln hesabım şimdiden yapmak zorundayız. Bu konuda, hükümetlerin bahkçıdan peysaj mimanna kadar Ugili pratisyen ve uzman kadrodan oluşan bir konsey kurması ve şimdiden tabanı gcniş bir araştirma ve çalışma yapması gerekir. Bu çalışma deniz. deniz dibi ve kıyıUrm korunması ile deniz üstü ve hava trafiğini içermelidir. İş işten Reçtikten sonra. «Ben bunu zamanında söyletnlştim» dryip çok bilmlşlik yapmak ve sorumlu icat etmekte, insanlığın kaybedeceği doğal ve tarihi dejerler ecri gelmeyecektir. 25 ÜI.KENÎN ÇOCUKU\RINIM KATIT.DIGI Bu kararda sözü geçen fıkraya ılışkin Anayasaya aykınlık itirazı Siverek Ağır Ceza Mahkemesince Anayasa Mfthkemesme goANK.1RA TÜRKİŞ GALERtSÎNDE 115 ŞUBAT TABtHLERt turülmüş oldugimdan fıkra; iptal ARAS1NDA. edılebilmiştır. Sözünü ettiğımiz 38 e bendi, savunma hakkmı daGELtNtZ GÖRÜNÜZ ha agır bir biçimde sımrladığından Anayasa Mshkemesine gön'Çumhuriyet: 1273) derılmesi halinde bu "oendin de iptal edilmesi hukuk baînmından zorunludur. Uluslararası Birinci Kısa Pantalon Karikatür Sergisi Avukat lık Kanununun buna benze bir hükmü Anayasa Mah kenvasıne gonderılmiş ve Anayasa Mahkemesince iotal edilrniştır. îptal edilen hüküm A\aıkatlık Kanununun 38. maddesiıün üçüncü fıkrasıdır ve söyledir: «Avukatlar, Baro Yönetım Kurulunun iznini almadan. başka bir avukata karşı dava açemazlar. Acele durumlarda. Baro Yö ne'im Kırıluna ör.ceden bildiride bulunarnk. ızın vprılmesini davayı açtıktan sonra da isteyebilir.» Bu hüküm; sa\unma h2.kkınt, 33'; bendinien daha az sınrlan^ktadır. Böyle olduğu halde Anayasa Mahkemesi 21.1.1971 günlü E: 19<1;19, K: 1971/9 sayıh kararında bu fıkra hakkında şöy le demıştır: "«113S sayılı Avukathk Kanununun 38. maddesinin inceleme konusu üçüncü fıkrasıyle getirilen yasak hak arama hürriyetinin sınırîandınlması mteligini taşımaktadır. Bu hükme göre bir hakkın aranmasında kar^ı taraf avukat ise. ivukatlık hizmetinin dogrudan doğrjya ışlemeye geçışınin o'.anagı voktur. (...> Sınırlama hükmünün. açıkça beliren niteliSıne göre, kamu varanna, baska deyimle bir haklı nedene dayandagı da ileri sürtilüp sa\omulamaz. İncelenen huküm şu haliyle hak arama hürrıyetini zedeler niteliktedir ve Anayasanın 31. maddesine aykındır. (...) Avukathk Kanur.u'nun 38. maddesinin (...) ..Üçüncü fıkrası hük münün Anayasaya aykın olduguna ve iptaline oybirliğiyle ( ..) karar verıldı.» (Anayasa Mahkemesi Karaılar Dergisi, Sayı: 9, Sayta: S45250). DOST VE DÜŞMAN Cumhuriyetin siyasal, ekonomik ve sosyal görüşleri açıktır. Tüm kaynakların ve politikalarm ulusal yarara donük olması temel koşulu içinde devletçi görüşlere ve özel kesime cajdaş bir bakış açısı daima muhataza edilir. tüm bajrnazlıklara karşı çıkılır. ortak ulusal yaşamın çağdaş düzeye varması sürecinin kısalması yolundaki tiim demokıatik dÜHiincelere kucak açıhr. Bu kesm yayın politikasına rağmen ve Cumhuriyetin 53 yılhk yaşamı ortadayken, zaman zaman güç koşullar içinde kaldığımız, bilinçlı ya da bilinçsiz tepkilerle karşılaştıfımız olmuştur, Cumhunyct'ın sağlıklı bünyesi, oku>ucusunun ona her zaman guven beslediğinin kanıtıdır. Ama gerek politik çevrelerin, gerekse sanayi ve ticaret çevrelerinin çok değişken tutumlanndan etkinlenmediğimiz söylenemez. Eskiden bu tutum daha katı bir cephe ve blrllk olarak (razeteyi yayın politikasından saptırmayı denrrdi. Şimdi çağdaş bılinçlenme arttıkça, bu davranışlar da yumuşadı. Hiç değilse, sanayi ve ticarec kesiminde Cumhuriyetin uyancı, olıımlu yayın politikasının yararına inanan önemli çevreler gelişti. Politikaâa Cumhuriyete en azılı «düşman» gibi bakanlar yine eksık degil ama, içlerinde akıllı düşmanı çağdışı kalmış dosta yeğleyenler gıttikçe artıyor. Bütün bunlar, gazetenin ne kadar güç koşullar ıçtnden geçerek bugüne geldiğini. önündeki yolun da pek «dikensiz» olmadığım insana düşündürtüyor. 53 YILLIK TECRÜBE Şöyle bir savı sa\unma çabasında değilim. Cumhuriyet, salt okuyucunun ödediği ücretlerle yaşar ha\e geldiği xaman, yani ilân ve reklâm gelirleri olmadan da a>akta durabildiği gün, topluma daha yararlı bir gazete olacaktır; bafunsızhğı ve özgürlüğü tam olarak, hlzmeti etkinleşeccktir. Böyle bir kuşku tasımıyoruz. Bize yapılmak istenen etkiler, gazetecilik anlavııjımızı ve halka karşı olan görev duygumuzu defiştiremedi. Bunu kanıtlamamn zorluklarma katlandık. Cumhuriyeti kendileri için «tehlikeli» görenler, zaman içinde öğrendiler ki, Cumhuriyet topluma ve dnnyaya açık bir penceredir. Onun ya^n alanmdaki görevı, gormeyi arttırmaktır. Ayni düşüncede, aynl felsefede olmadığunız kimselere ve çevrelere de «bakın, jtorün. öğrenln» deriz ve görevimizi yapmaktan hiç bıkmayız. Gazetecilik mesleğinin b&şka bir amacı olabıleceğine de inanmıyoruz. Bize bir tarıhte ekonomik ambargo uygulayanlar, Cumhnriyetl ilânreklâm yoluyla çökertmek istejenler şündi daha ( gerçekcidirler. Gerçi başka ambargocular var, örneğin, bir devlet kuruluşu olan Ziraat Bankasının yönetimîne yeni getirilenler «Cumhuriyete tek satır ilân yok» diye gazeteyi , kendi yetkilsri içinde cezalandırmaâa kalkabılivorlar. Bir başka millı bankada yönetim değişince programlardan Cumhuriyet çıkarılabiliyor. Ürettikleri mallar Cumhuriyet okuyan ve çevrelerinde çok etkin olan en az 500 bin kişiyi ilgilendirmezmiş gibi davranan. buna karşm bir kaç bin tirajlı iktidarcı gazetelere tam sayfa reklâmlar veren is çevreleri de eksik defil. Ama biz. ulkenin nasıl bir politik vs sosysl dalgalanma içinde bulunduğıanu görüyoruz. Böyle davranışlar. özel tepkiler, kişisel ve erupsal cezalarla bir olujumun karfisına çıkılartıaz. Bizim görevin.iz isimiri sürdürmektir. Onlar görecekler ve değişeceklerdir. 53 jil bir gazete için az tecrübe değildir. îzmit Belediye Başkanlığından Beledıyemız Zaüıta personeli için kuması Beledıyemizce verilmek suretiyle (şapka. ceket ve pantolondan ıbaret) 73 takım kışlık elbıse dıkim ışi kapalı zarf usulü üe eksıltmeye çıkarılmıştır. Muhammen bedelı 58.40i) lıra olup geçici teminaü 4.180 l:radır, iiıalesi 7;Mart/1977 Pazartesi sranü saat 15 de Belediye Encümenince vapılacaknr. Şartnamesı mesai saatîeri içerisinde Zabıta Müdürlüğünde görülebihr. Kapalı îarflann en geç ıhale saatinden bir saat önce Encümen Kalemıne verilmesı, postada vaki olacak gecikmelerin dıkkate alınmayacağı ilân olunur. SONUÇ: Kimi samkları. sa\runraa hakkından yoksun bırakan Avukathk Kanununun 38 'e bendınin Anayasaya aykınhğı apaçık ortadadır. Bu durumda avukatlar; bu bent yokmuş gibi davranıp bu gibi sanıklann da vekâletini kabul etmeli ve duruşmalarda bu maddenin Anayasava aykınhğı itirazmda bulunarak bendin Anayasa Mahkenv c ine götürülmesi ve iptaii olanagını sağlamalıdırlar. tttrkiveıııiz 2L sayısı ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLER Bu söyleşiyi, biraz da gazetenin fiyatım mrındsn îttbaren 200 kuruşa çıkarışımızm bir açıklaması olsun diy« yapıyorum. Birinci sayfada okumıışsunuzdur. Cnmhuriyet, artan masrananmn ağır yükünü kaldırabilmek ıçın okuyucutarımn katkısma gereksinme duyuyor. ?on bir yıl ıçmrie 20 rnilyon lira artan personel ve malzeme giderlerini &ncak böyle karşılayabiliriz ve size sadece bugüne kadar sürdürdfiğümüz dürüst, halkçı, ülke varanna gazetecilikten ba;ka hiç bir şey veremeylz. OnümüEdeki zor gunlerde bunun da az şey daha iyi anlaşılacaktır. olmadığı Türkiye'nin yegane haftalık haber dergisi YANKI ÇIKTI. ALDINIZ MI! 36 SAYFA. KUJE KAPAX 3 5 0 KURÜ1. YaniJi'nın 2 ye yakın bölümünde her hafta otuzdan laaU la ilginç yazı var. îşte bu haftakilerden bir kısmr. İçteki durum nasıl değerlendiriliyor? Kapak l.onusu eskı'nin öğrenci liderleri şimdi ne yapıyoriar? Ertuğrul Kürkçü, Gün Zileli. Oral Çalışlar, Olcay Gırgıç Uluç Gürkan ve DDKO Kurucuiarı eskı ve yeni oğrenci hareketleriyle ilgili görüşlerinı açıkladılar. «Oğrenci ayaklanmaları» k.itabının yazan Doç. A.T. Kışlalı «Olaylar ve şıddet umutsuzluğun ifadesıdir» diyor. Nızam Partisi kurulduktan sonra Mılli Selamet içinde geliHneler. Maiıye Bakanlığı kanştı. Tefüş kuruluntla huzursualuk. Balcıoğlu şıddet olaylarını ve seç*mı çizdi. Vaian gszetesivsde üirenişin hikâyesı Portekiz ve İspanya'da faşizm kendjıe ortam hazırUyor. Hite raporu kadmlann tahrik ile Ugili görüşleri açıitlanıyor. Yankı artık her hafta 5060 bin kişi tarafmdan okur.uyor. Her Fazartesı vurdun heryerınde bulunuyoı. Sadeoe 350 kuruş. Yankı alırııa. Avukstın böyle bir saptamada bulunması hukuk açısındnn olanaksızdır. Bu ledenle, rnadde zoruniu olarak şoyle uygalamyor: Meslek görevini yapan bır avukata karşı suç ışlemekttn sanüt olan herkes. gerçekten o suçu işlemiş sayılıyor ve ruç bir avı> kat o kişiyi savunamıyor. Yozgat'taki samk için de durum boyle olmuş; sanığuı başvurduğü avukat; barosunca görev lendirilmedikçe vekü olmaktan çekinmiştır. Bu anlayış; Türkiye Cumhuriyetiain hukuka bağlı devlet olduğunu belirten Anayasamızın ıkinci maddesine aykındır. Çünkü, Insan Hakları Evrensel Büdirgesıne göre: Mahkemece mah kum edilmedikçe herkes masum sayüır. 2 Savunma hakkı, gereksiı yere smırlanmışttr. Anayasamızın 31. maddesine gö re: «Herkes, meşru bütün vasıta ve yollardan yararlanmak su reüyle yargı mercileri önünde (...) savunma hakkına sahiptir.» 6366 sayılı kanunla onanmış olan «Insan Haklarını ve Ana Hürriyetlerı Korama Sbzleşmesinnin 6/3. maddesine göre de: «Her sanık; kendı kendini savunmak veya kendi seçeceğı bir müdaiiin (...) yardımından jararlanmak hakkına sahiptir.» En seçkin kalemlerin Türk sanatları üzerine incelemelerîyle tamamen renklL Genel dağıtınv. BATEŞ Floş Ipliği İthal Edilecektir noş 1 Muhtelil denyelerde 4450 ton beyaz mat ve pariak ipliği alınacaktır. 2 Şartnameler Sümerbank Alım ve Satım Müessesesı Tedarik Müdürlügii Bançekapı.'İSTANBUL ıle Sümerbank Genel Müdürıügü Satın Alma Müdürlüğü Ulus'ANKARA adreslerinden sağlanabılir. 3 Tekl.Iierin 2.3.1977 aünü saat 14.tfre kadar Müessesemız Haberieşme Servisinde öuiundurulması şarttır. St"MERBANK MERtNOS V U M t SAN\Ylt B URS A Kültür hizmetierinde de AKBAIMK (Repro: 113) 1262 (Basın: 11412/1265 .....l.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear