Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHÜRIYET 5 JUBAI 1977 T E D | SANAT EDEBIYAT SANAT VE DÜŞÜNCE TEK BAŞINA DEVRİM YAPMAZ Bedrettin CÖMERT YAŞAR KEMAL, ROMANINDA ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SORUNUNU İŞLEDİ Konuşan: Erdal ÖZ sorunlan, temalan vardır Bunlar bugün bile insanlığın malıdır îşte bu romanımı yazarken, öncelıkle boyle bır ana konudan, ana temadan yola çıktım Gcrçekten de Yaşar Kenıal, bu romanında, çafımıaun en biıyük sorunlanndan birini işliyordu: Somünl ve gömtırgecflik. Ve bunun karşısjnda dunvamızda boviik bovutlara ulaşan kurtulnş ve bajımsızlık kavsası. Tarih bovunca ırelişip %» len ve çagımızda en son aşamasına \aran bu trma, gerçekten de insan'ıtın ana temalarındsn biriydl. Ama yalmzca bu mn? Bu romanda çok bas ka nitelikler de vardı. Yalmzca bu olur mu? Bu romanı dusunür•ken benim ıçın onemlı olan bır başka sorun da anlatım sorunuydu, bıçım so^ınuydu. Nasıl ederdım, hangı bıçımde •sazardım da, bu romanımla anlatmak ıs*edıklerımı. butun ınsan.ara, bu\uk kıi çuk, koylu kentli nerkese, ajnı bıçımde, a^nı etkınhkte derdımı anla*abıhrdım" Ben n ıçm zor olan da bujdu Çunku bızaen once gelenlerın ne yaptığını bılıvordum Orneğın Homeros un bır anlatış bıçimı vardı Masalların, turkulu hık^velenn, Ded°m Korku'an Kooğlunun, \« daha nıco^ınjn bırer anla'im bıçımlen vardı Oyle kı, o çağtaraan b ı çaj.ara gelerek bııyuklu ^uçuklu herkp«ır butun halklann koiayca anladığı b'r özePıktı oır bıçımdı bu ChlesJie duz oylesme valın bır anlatım kı, butun ınsanlann b ı yapıtları arlamamalanna olanak jok Muth'ş bır şey Bu eerçekten bır anlatım teknığı sorunudur Ben de der.edım bıınu Daha once Bu son romanımdan çok daha once denedım Ince Memed'ın bınnci cildlnı, koylu de, kentli de, çocuk da. herkes anlayabflır Bunu Frar.sada, bır Fransız eleştırmem Anne Ph l'pe de çok ıvı anlamış ki, şovle dedı «îşte bir roman ki. koyld de, kentli de, çocuk da, aydın da aynı olçude anlavabüır ve tad alabılir.» Oncelikle sorun, anlatımın yalınlığı sorunudur Nedır bu yalmlık' Bu\uk klasıs japıtlarda, halk yapıtlannda epopelerde bır tek fazla sozcük. bır tek gereksız betımleme bulamavız. Hepsı, her şe\ h'kavenın ıcındedır Sana"çı hepsını hikâyeslne yedırmıstır. Ben bunu Köroğlu'dan oğrendim. Nasıl mı oğrendim'' Şımdıkı modern romanlarda olduân gıb!, durup dururken bır betımleme yoktjr onlarda Eger bulutu anlattıysa yagmur mutlaka yasacaktır, ya da «vagmadı vagınur, bızi aldatı gıttı bu.ut,» dıyecektır anlatıcı Her anlattıg nın mutlaka ve mutlaka bır ışlevı olacaktır hikâ yede Bu (jenel açıklamalardan sonra »özO artık «Filler Sultanı ile Kırmızı SakaLLı Topal Karuv ca>ra getlrf hılirdık. Tamam Şımdı, bu «Fıller Sultanı iîe Kırmızı SakalU Topal Kannca» adlı romanımda ışledıgım ana terra ana konu ana sorun, çagımızın .NaratMğı ve a'abıldığme gelıştırdığı, artık butun halklara butun ınsanlığa mal olmuş ouyuk bır sorundur, buyuk bır temadır Sonurulenlerle somuruculer arasmdakı buyuk çeuşkı, çağımızdakl kadar hıç bır çağda boylesme belırgın hale gelmemıştır Bunu anlatıyorum ben bu romanımda, bu korkunç çelışkıyı Bu binük çağda; çelişkiyi Yaşar Kemal btl romanında fıllerle kanncalar arasında seçen aman sız bır sa\a? biçlmlnde simırelivor. Fakır B«T kurt, çocuklar için yazdığı «Sakarca» adlı romanında, esld bir haik masahnı alıp işlemişti. Yasar Kemal de, fıllerl karıncaları anîatan boyle blr halk hikâvesinden yola çıkmış olabılırdı. Bu romanımda fülerle karıncaları anlatıyorum Kanncalarla î.ller hikâj'esı. elbette halkın yarattıgı b'r hıkâyedır. Kuçuk bir hıkaye. Ben bu hıkayeyı aldım işled.m Belkı Du hıkâye çaglar once Anado'.uda uydurulmuştu Bır kuçucuk hık»ye olarak gunümüze kadar geldı ve benım ehme geçti. Çünku somuren guçlu azınlıkla, somurtl len \e güçsuz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelışkı. günumuzde alabildıgme yoğunlas tı. keskınleşti, somutlaştı. Çok yürekten soylüyorum. bu konuyu alıp ışlemesevdim, mutlaka bir başka sanatçı çıkıp bu konuyu yazacaktı Şimdl ben bu konuyu yazmaUa bir başjapıt yazdığımı soylemek ıstemıyorum. Her yiğıcun bır \ogurt jrlyışı oldugu gıbı, her sanatçınm da bir ışleyış biçlmı vardır. örneğin Faust'u önceden çok kışı yazmış, ama ancak omı Goethe adında bir usta sanatçı yazdıktan sonra Faust olmuştur Boyle soylemekle, bu konuyu kotu işlediğımı de soylemek Istemıyorum. Bu roman fillerle kanncalann savasını anlatıvor. Asıl anlarümak istenense »dmürenlerle somarâlenlerin savaşı. Anlatîlan bir sevle blr bas ka sey slmfeleniyor, dile (tetiriliyor Alegorik blr roman. Anlatîlan olaylara funümürde çok rastlıyoruz. özellikle Türklyede. Bu romanda, karıncaların kişılıklerini, yaratıcılıklannı ellennden alabilmek ıçın filler önce kanncalara ozdıllenni unutturmaya çalışıyorlar. Fıl okulu açıyorlar. Kanncalan fılleştırme okulu. Romandaki bu gorüntunün benzerinı Turkiyeda her zaman gorebılıriz. Türkiyede de az mı kanncayı fıl yapma okulu var? Emperyalızmin baş ama cı da ınsanlan kendi kendilerine karşı yabancılaştırmaktır Kanncayı fıl yapma, onlara kendi ozdıllenni bıle unutturma çabaiarı Kanncayı filleşhrme okullan, borazanlar, latle haberleştne araçlanjla beyın yıkayıcı her türlü yayın yapılıyor ama sonunda büttın bunlar kanncalan gme de özbenlıgınden koparamıvor ve kanncalar sonunda filleri yenılglye uğratıyor Bız de ınanıyonız kı, çagımız insanhğı, kendısmi kendism» karîi >abancılaştırmaya çahşanlara yenılmiyecektlr. Insanlığı insaalıktan çıkarmak ıçln çağımızda öyleşme çabalar harcanıyor ki, şöyle ilk bakışta karanlık, korlcunç, umutsuz bır duvarla karşılaşıyoraz. Ama bıliyoruz kl, bunun yıkılısı yakındır. öy le sanıyonım ki, çağın bu en korkunç, bu en buyuk sorununu bu romammda oldukça sımeeleyebıldım. lasar Kemalin özeUikle son vapıtlanna bakılacak olnrsa, çocugun önem kazandıjh, birdcn Wre öne ıreçtlği cörulur. «Çocuklar Insandır» adlı röportajda çocuklardı anlatîlan. «Yılanı Ölt'ur':'ler» ve «Al Görüm Sejreyle Sallh» adlı son ild ro manda da butün ola>lar çocuklann çe\resinde »eçer. Bu son roman ise özellikle ve bütünfiyİB çocnkiar için yaalnus blr roman. Butun dunyada ınsanlar, bugunkü egnımln, artık ınsanlan egıtmeye yetmedığıni çok ıji bflıyor. Yenl bır eğıtım bıçımı arıyor msanlanmız. Somürü duzeninin egıtımı yıktı bıtırdı ınsanhğımızı. Bülyoruz, goriıyoruz ki bu egıtım, insanlan koşullajan bır egıtımdir özgurluk çagının eğitbni lse bambaşka olacaktır Bız bır değışen çagın eşlgındeyız. Insanın gerçeğıne rarma çabamız gıttikçe yoğunlaşırken, ınsan kısmının çocuk tskımını nedense çok ıhmal etmışız. Şu son iki vıldir. çocuk edebtvattmız konusunda oldukça Snemli atilıralar, jrlrlşlmler var. Birçok usta yazanmıı çocuklar İçin kıtaplar yanyorlar. Bırçok yazarımızın öu konuya eğılmelerl benım ıçm mutluluktur. însanhx çocuk sorununu çozümlemeden varabüecegı hıç bır jere varamaiacaktır. Ornegm, yaşayarak egıtımı gerçeklestırmek, eskı eğıtım duzenıne karşı boyle bır eğıtim düzenmi kurmak, msanlığın bırçok soronunu, daha baştan çozmek demektır. Onun ıçın, çafımızda her yazann çocuk sorununa eğılmesı gereklr. Romanlan, hıkâyelen oku\unca fılmlen. tıyatrcv lan go'unce, kendımizi çocuksuz bır dunvada sanı>oruz. Her şey var bunlarda, ama çocuk yok. Sankj bu yazarlann hıç bin çocuk olmamış gıbı! O>sa ben h'Ç bır insanm çocuklugundan kurrulabıldıgıni sanmıvonım Ben, çocuk sorunana bütıinuyle egılelım dıvorum. «Al Gozüm Seyrevle Salıh»ı de, «Yılanı Öldurseler»! de çocuklann okuyabılecegınl pek sanmıvonım Ve şımdı bunu, bu romanlarımın eksıklıgi olara* Roruvorum Ama gene de ıçımde bır umut var Ben de kosullanmış olarak sovluyorum bu sozu, v e dıvorum kı, çocuk lara göturehılsek. belki çocuklar da anlardı bu romanlan Yanı demek ıstedıgim su Her derdlmı zı, psikoloun olsun. sosvoloıik olsun, en çapraşık «orunımuzu bıle çocuklara ve ınsanlara snlatabılıriz Buna inannoıum Bu bir çaba isıdır ustalık lsıdır. ınsanJık ısıcur. • î'c bakjçt» Mirı Wr tacelik gibi gelse de, flnuşünce özgürrağüyle anlatım ozgürUIÇU arasında kestn bır ayrım vapmak ger° kır Duşünme ejlemı, tumden k'şınin içmde gerçekleşen bır süreçken, anlatım, k.ş rın başkalanyla anlamsal ılışkıye gırmesı, yaıiı iletışım kunnası, daha genel bır deyişle, bireyselhkten kurtulup torlumsallasma^ıdır Humtaoldt, Marks. Croce, Saussır» g'oı düşunürler, düşunce ıle anlatım araçlan arasındaki llışki Uzennde ozellıkle durmuşlar, Bozlü anlatım aracı olan dılle (sozlu drsorum, çünku gdstergebilım'ın artık tartışna«ız bemmseyıp çozumlemeve çalıştığı resım, heykel, mirnarlılc, müzık sınema vo ccl'en simdılık hesaba katmıyorum), duşuncenn Szdeşliğinı vurguJamışlardır. Bu ılkeve gore, iıle geçrnemış hıç bır dıişüncenın var ı*rıdan soz edümez, dıle geçip, sozcıikler'te, sdzdızımlnde nesnelleşmemîş her duşunce bir bulutsudan aynmsızdır, yanl ilet.şim slgusunu sağlayacak anlamda duşunce deJıldir. O halde, düşunce ancak bir anlat:nda »arolabüdığınden, duşunce ozgürluğu eev.ml, bu sozle verılrnek ıstenen gerçîÇı huün bovutlarıyla ortaja koyamıyor, hatta bu ınlamdaki ozgurlük sozruğüne fızıkotesı bır enk de yuklüyor. Ama hemen şojle bir soru gelıvor akla•Cişi, düşünmesinde de bzs^ır olamaz rr! 7 Ya :3a haşka bır devışip kışının bır de nusun;e ozgurlü£unden soz edılemez mı° Eıbefe >dılır, edılmesı de zoruniudur. Hep^nız a<ımızdakı üerşeyı dışa vurmuyoruz kuşkuiuz Bır de, düşüncenm, anla;ıma g^çecfk ienli nesnelleştığı, ama ozel bır ıst°ıçm iradeninl denetımlyle anlatım olanagınrı rok edildığı durumlan da dıkkate aımat jerekır Bu kez blr başka soru tedırgm edıyor ınlanı Kışı, istedığı gıbi düşünmek ıstese bile, stedığı gıbı düşünebılir mi? Doğdugu andan sen, kencu yapısal ozellıklerlnın ve çevre koiullannm, aıt olduğu toplum duzeninin sü•eklı ve kaçınılmaz koşullanması ıçınde olan nsan, ilk bakışta başıboş gıbı gorunen duiünme serüvenınde, gerçekten samldıgırca jaşıboş mudur? Hayal kurmak, çok sağlıklı 3İr eylem de olsa (omeğın Preud'un ruvala•a ve haval kurmaya verdıgı onemi anım"=ann'), gerçekhk çızgısıni umursamayan, alv sıldıgıne ozgur, alabüdigine basıboş bır kenlini koyverıştır. Ama acaba rnsan, duşunme rçiemlnde de, hülyaya dalarcasına gozonj •umup ıstedığınl duşünebüıyor m u ' Buna >vet demek bıraz zor, çünkü düşunme, dunılanmızın sağladığı venlenn eleştinlmesıiır, onla~ın karsılaştınhD tanımlarmasniır, ıvnştırüıp birleştinlmesıdir. Dolayısıyla duiunme, en bzgür samldıgı anlarda bıle, gcr;eklık nnırlan içinde kalmaya zorunlu bır »dımdır1 . Bızde genellikle, düşunoe veya anlatım ^zgurluğu deyınce, ozgurlük kavramı henıen ;ıyasal ideolojık bır düzleme yansıülır Bunun somut nederüerı var elbette çvınkü aırdurruz başka her türlü özgürlukten on;e, sıyasal ozgurlük sa\aşımı vsrmektedır S'e var kı, özgurluk kavramını bütuncül Dir çerçeve ıçerisınde ele almak zorundavız. *ma herşt^den once şu onemlı gerçegı fr?~ ırtelim Madem kı, maddesel koşullar bihn'i (yani tum ıç olgulanmızı) belırlıyor madem kı smıf kavgası, yüzyıllardan beri intan topluluklannın zemberegı olmuş, o;, le"?e ozgurluğün sınıfsal nıtelıgı kaçınılmazdır Her ekonomık düzenln, o düzeni korjyan bır bzgurlük anlayışı vardır. O halde önce smınmın çizelım Şu an lilkemızae sosyalıst bır düzen egemen olmad'gına gore, özgurluktartışmaımz da, ıtapıtalıst ekonomiye da\ alı ve batı anlamm•a demokratık bır dıizsndekı anlatım ozi ?urlu£u le sınırh olmak zorundadır Her bırev. yasal açıdan, ancak ki.ru u IU'ene zararlı olmayacağı olçude özgurdur. Hprhargı bınnden farklı olarak sanatçmn izel b.r durumu vardır Herkes bır duşün"e\e sahıotır ve bu duşüncesını günlük anlaşma jnl'anvla dıle eetınr. Ama sanatçımn shnde, du;üncesını yalnızca anlaşılır kı'ica1? i?fıl, a\nı zarranda kalırlıklı kılacak sanntsal anlat:n sılâhı vardır Sanatçının duşunce ve du\gulannı dıle getırmede kulland.Sı in'atım bıçımlennın başlıca özelhğı, valnız23. anlayım. iletışım kaygusuyla vetınmemesıclır Saratçı, sanatsal anlatımmı; damıt:k, Eiızulmus, ıneeltı'mış ve değıstırılcm" en yipıdaKi bıçımle'îe gerçek'eştırır. Do!a\Tı\la Sdnptt;!. pstetık kavgjsu>la, üsluo fnıcmle, punluî: ılstışım:, cok ar.lamh, çok bojutlu \" çok etkılı bır du7İeme aktarır Belkı etk <;! licmen gorulemez, ama uzun vadede zafen kesın ıp<;ansal bıldırıler varatır /ma vsrp'm e^l°mınm en ıl^sel VP il kel kcşu.u, sanatçır.ın fızık"!1»! varlıSınn ' e (Devanu 9. Sayfada) «FTller Snltaıu De Kınnızı Sakalh Topal Kannca». laşar Kemal'in son romanı. İlk okınanlardan biri oldum. Şaşkın» döndum. Yaşar Kemal. sayısız Utap vazmı? bir uln yatar. Derim ki, «Fillcr Sultauı ile Kırmızı Sakallı Topal Kannca», Yaşar Kemal'in vaıarlık çizgisi içinde doruk noktasıdır. lşin asıl ilginç yanı da şu: Yaşar Kemal, bu ronıaıunı çocuklar için yazdı. Dunvada çocukJar fçın sayısız kitap vazılmıştır. Ama bu yolda bıiyük başan tostermiş ^azar sayısı iıçü beşl gtçnıiı or. Çok sruç bir iş çocukJar için yazmak. Bana sorulsa, hiç çeldnmedeıı derim ki, «Fillrr Mıltanı ile Kırmın Sakallı Topal Kannra», çocukl.ır için vazılmış dunyanın en ivi uç beş kıta bından biridır. Bu viızden de butun dunya çocuklannın oldnğu kadar, artık butun insanJıstın da malıdır. Bu romanı yszan Yaşar Kenıal. daha ikı >ıl once. kendisijle yapılan bir konnşmada «Çocuk edebıyatına ınanmıyorum,» demlşH Bu sozun ürerinden topu topu iki Mİ gectf \t Yaşar Kpma! hirrlenbire karşımııa dün\a Bfâw>Ii blr çoruk mnıanıjla çıktı Bıı koııuda KendiMni nasıl saiTinacaeı »ortıbıblllrdi. Sordum. Şunlan ROTIPdı Doğru, daha once de soyledım, şundı de sojluyorum: Çocuklar içın ayn bır edebıyat bıçı nı nu>;ur.emıvorum Atna bunu derken, çocukla rın coğa ve ır.san deneylennın o'ekı ınsarJardan az oldugunu da gozden ırak tutmuyorum. Şojle düşıir.üvorum ben Çocuklar ıçın ayn ağaç, ayn denız, ayn gokyuzu yapmamış doğa. Hep aynı afaç, aynı deraz. aynı gokyuzü Çocuklar bjrlardan kendıle'ince a\n anlamlar çıkarıjorlar Ona bakaısan, iıerkes.n agacı, denıiı, gok>uzu başkıdır Doga hersesm xendı dunjasjıa, herKes.n kerdı kış'lığınce gınjor. Işte bu yuzden kovluler ıçın başka roman. kentlıler ıçın başka roman, ışç ler a' dınlar, çocuklar ıçın başka roman oİTtaz O'm?z bov.e şe\ Başa çıkılmaz bununla «niler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca» belli ki, oncelikle çocuklar okusun rthe jazılmıştı. Buvukler nasıl olsa okuvacaktı. \nıa bu rcmanın ilk \e gerçek okuvuculan çocuklar olacaktı Yanılıvor murdum? Yanılmıvorsun Bır sanat yapıtını çocukla rın da aalamasını ıstıyorsak, yanı dunvamızı raha az jaşamış bu az deneylı kışılenn de anlama 5 ! nı ı<=tıyorsaK. başka arlatım volları, başka b.çım 1 T a'sma.ıv.z Ömegın. masalların çocuklar ıç.n oldjgımu ben ilk kez keitlere gelmce dujdum. Masallar çocuKİar ıçınmış Bızım oralaraa Cukurovada \o' Iu!er kov odasında masal anlatırc.ı. Bu ma<=9ll^Tı çocuklar daı bu\ulîler < e ajnı eş tl * 1 'ç nde rtınlerdı Korogluyu ben se.^ız vasmda. k»n omledın . ogrendım Osmanıyenm Gebelı koyunden Munaza emmı ıle kuçıık Mehmet o >orenın en unlu anlatma ustalarıydı. Durmadan anlat:rlar dı. Bız çocuklar da. büyuklerle bırhkte geceler bojıa bu anlatîlan destanları masalları, halk hıka jelenrı dınlerdı* Kojde lumse bıze, «Sız çekın gıd'n balcalım, çocuksunuz. bır şey anlamazsınız bunlaraan,» demezdı. Sekız yaşımdayken dınleaığım au Koroglu hıkajelerı bugun de aklımda benısı Ama Koroğlu hıkâyeleri çocuksu yapıtlar mı 7 Değıl. Hıç çocuksu de*ıl Ovlevse'* iaşar Kemal ın bu smledıklerı. onun (terçck yaşamından jrelen doçrular Ama bana kalırsa. bır sanat vapıtını çocukların da nkurup anlaması olsa olsa bir raslantıdır Olabılır. bu^ukIe^ Içın >aratılmış bir vapıt, taşıdığı bırtakım uzellık ler yuzundcn çoımkların da ilsıslni çekehllir, çocuklarca da okunabilir, anlaşılablllr. Ama ozeHîkle çocuklar okusun dive, çocuklar anlasın dıve va ıılmış dunva kadar kitsp var şu >er\uzunde. Yaşjr Kemal'in bu son romanı da buniardan bıri. Onun sıradi>e kadar yardıklanndan çok defeışık. Çocuklar okuyabilsın, anlavabiUln diye bımbaşka ozellikler taşıyan blr roraan. «Filler Sultanı ile Kırmın Sakallı Topal Karınca. aolı bu yeni romanımı tasarlnrken, düşonürken, elbetts oteM romanlanmı blçımlendırdıftımden bambaşka bır yontem u'^ulamik 70runlugunu duydum Şımdı bu sözum, yukarıda soııe'LHerımle çelışkıli gıbı gorunebıhr. Bır vandan çocuklar için ayrı bır edebıyat yoktur, derKen, bır yandan da, çocuklar içın bu rcmanımda apayn bır yontem uyguladım dıyoruın Çelışkı değıl bu. Anlatacsgım: Ben DU romanı yaz maya lıaznlanırken, çocukluğumda dınledığım o Koroglu hıkajelen geldi aklıma, Karacaoğlan gel dı, Pır Su.tan Abdal geldı, DaaaloğU geldı Bunları bır çocuk nasıl sevebılıyordu'' Bu şıırlerde, destanlarda, masallarda çocugun üa ılgısml çeken ogeler nelerdı'7 Bu turkulerı, destanları, şnrlen dınledık"en sonra blz çocuklar, bunları kendı ara mızda vınehyorduk. Bu destanlardakı, türkülerdeki, masallardaki ana temalar, bır kere, halkm, insanın doâavla olan ılıskısının, ınsanın ınsanla olan ıhşkısınm oıze oğrettagı ana temalardı. «Ezraıl gelmış de can talep eyler / Benım can verme a d°rmanım mı var. dıyor Karacaoğlan. Karacaoğlanın b j dızelerinde yaptığı şakayı bır çocuk anlar Bız çocuktuk ve anlıyorduk «öylesine zajıfladım kı, can verecek derman mı kaldı bende» demes ıstıjordu Karacaoglan. Anlıjrorduk bunu Çocuk da anâıyordu, buyuk de. «Üç derdım var birbırinden ayrılmaz / Bır ayrılık bır yoksulluk bır olurn. Çocuktuk ve anlıyorduk bunlan. Sorun, ınsanlıgın ana temalan sorunuydu Ömeğm bır Don Kişofun kışısel sonınu, toplumsal sorunu, bır Hamlet'm, bır Othello'nun sorunu, bır Oıdıpııs'un sorunu. Bunlar, tasanlığın getirdlgı ana temalar, ana soruniardır. Bu temalan bir sanatçı çucar da ışlerse, o sanatçı da ustaysa, ölümsüzlüge erışır. Butun bu klasıklere baktığırmzda, o çağa k 3 dar toplumun getirdlgı ve sanatçının eline, «Al ışte,» dıye verdığl sorunlan, temalan, sam'çı gereğı gıbi ıslerse, o sanatçının klaslklık dü zejın= cnsfiÇmı poruvoruz Örneğm Haxnlet konu su, Shskespeare'den önce d« var. Don Kişot, bir kışı dpgıl Cervantes'ten bnce de halkın yarattıgı ytızlerce Don Kışot oldugu soylenir. Şövalyelik de nılen şey tanhten silındığı zaman, Cervantes'ten çok once, halk, şovalvelerle, şovalyelikle alay etme>8 başlamıştır. Kral Oidıpus konusunun Sofok 'Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca sömüren azınlıkla sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluğun kavgasıdır,, «KÖYLÜLER İÇİN BAŞKA ROMAN, KENTLiLER iÇiN BAŞKA ROMAN, iŞÇiLER.AYDINLAR, ÇOCUKLAR İÇİN BASKA ROMAN OLMAZ. OLMAZ BOYLE ŞEY. BAŞA ÇIKILMAZ BUNUNLA» «BUTUN DUNYADA iNSANLAR, BUGUNKÜ EĞiTiMiN, ARTIK iNSANLARI EĞiTMEYE YETMEDiGiNi COK iYi BiLiYOR SÖMURU DÜ ZENiNiN EĞiTiMi Y!KTl BiTiRDı İNSANLIGIMIZI» les'ten daha önce de var oldugu soylenıyor Her ç?gda her ulkede, ın^arfıjın deneylennın sonucu cıarak orta'.a çıkmış konu.ar vardır Eu Konular, sa.natçuıın elinde ^fapıtlBşır Bu konulan, bu temaİBn alıp ışlem°k gerek Bu konular, ınsanlığa öyiesıne mal olmuştur kı, hava grt>i, su gibı bir kultür ortamı yaratılmıştır Sanatçı bu konuyu iş lemeden once de bu ortam vaıdi', hazırdır Onun içın, çocugun da buyugun de, işçıiın de koylünun ae avdınm da, herkesin msl'dır bunîar He>kes, bu konulann, bu tema'pnn za'en ıçındedır Bunlara hprses aşmadır. Çagımızın da boyle konulan. SEFERBERLIK EU til&h tutanlann pldişlydl bu Redlflerln \ay anam kur'asımn. Çalgılann da insanlar gibi Zort zort edeııi \ar Zom zom gideni var. Uyandım da\ulun bağnazlı^ma Davulun, trampetin Gerilmiş denlerin mujtusuna Seferberliktl bu, karşı durulmaz. Bir se«im \ardı benim Bin sesim olsa n'olacak Çocukların sesiyle adam Turalrast. Klm jetirdl bu savası ekmefin beyazlığına. Slmdllerdeki glbi anımsarun tkiı bebeklere benzerdl ekmekler Püren çabsında pışer Püren balı jrlbl kokardı. Biı oldum olası ekmekle dovaru da Çocukluğum peldl aklıma. Hep savaşlardan mı kaldı bu yoksnlluk 8eferberBk derienli, ben de bulundum Içinde. Pellt, ekmek ağacı Harnup, pekmez ağacı, bal ağacıydı bizün Güney'de. Çocuklar ya çok azdı, ya çok aglamazdj Ta da aflamava vakit kahnazdı. Hastahk lekeli htımma tlâç kınakınaydı. Gitsin, ritsin de frelmesln Çocukluğum geliyor aklıma. Ruhi SU VOMANIMIZ, OKURUNU DEĞİL OKUR, ROMANIMIZI BİÇİMLENDIRMİŞ... «Romanımızın vardığı nokta ve geleceği» konulu soruşturmamızı bu hafta Demirtaş Ceyhun yanıtladı tğri'u son yıllarda çokca yapıîdıgı elM, roı ı.nrnız konusunda da moral verıcl aözlari n? cmek ıs'frnnonım Hanı, «romanımız ir • yı]ia'"da ba%iiıs aşamalar ge»çırmiştır», «roma ; nm ız arık batı romanı avarındadır» gfblstnder. geçoriii;ı kusku'u var^ıları Ama rıkivemız içın oyle mi va'.. Beco» K>manımun bır ömer Sevfet'ın'ı. bır Sabahattln A'ı s: bır Orhan Kemal'ı. bır Memduh Şevket Eser.dal ı bır Saıt Faık'ı, bır Aziz Nestol yok. Acaha nıçın' Sanınm bn sorunun yamtını da, kapitallzmtn templ ı kesı olan pnasa \asasınija, «irztalep» vabl • nı.^rin orovıaV rrorob Hıl tTOri^pSı «afrllkll bir çimde saptayamazsak, sorunu da kavrayamazmışız gıbıme gebyor. ÇUnkıi, bence öylesine iç ıçe kı bu »kısi ömefcın, roman, okurunu bıçımlen dıremezse, okur, romanı hemen biçimlendırlverıyor Romanımızı, okurunun yapısına göre üç grup ta topla>'abılınz sanınm. Cumhunyet anstokrasısı nın bıçımlendırdigl roman. Koy Enstıtüsü çıkışlılannm ve onlann hayranlannın bıçımlendırdigl roman Yeru yenl de, kentsoylulann biçımlendırmekte olduklan roman. Kim bilır, romancıhğın bır meslek haline gelememesınden mi dogmuş bu durum'' Ovsa, Orhan Kemal'in, Sait Faık'ın, Az'z Nesın'm meslekleri, hikSyecilık. Romancılıgı meslek edınen tek kişi d» ülkemızde, galiba Yaşar Kerr.aL Romanımızın hikayemlzle atbaşı bir düzevde olmpması da, bence romanımızın bır donemıne karaK'enru kazandıran birma ve ikınci gruptakı okurlann aslmda sağlıksız birer roman okuru ol maları yıizundendır Çünkü onlar, romanın ne oldufıınu ne olmadıgını oğrenmek şöyle dursun, r yıllarra ba^run buyük > apıtlarının tam çevınlerıni t ı e okumak olanagını bulamamışlardır lîomanıı sadece olay olarak goren, kabu! eden, vok ideolojık tartışmaydı, yok diyalektik çozumleme^di, yok ulusuma sbvuyordu gibısmdçn sudan eerekcelerle romanlan kısaltma yeUusınl ken disinde bulan, hatta çizmey: aşıp roman bütünlü gunü bozucu yenl bıleşımler yapma küstahlığma kalkışan bu sağlıksız ıdeologlar ve yön vencılenn hastaiıklannın belırtılermı bugün bıle hâlâ bazı yazarlanrr.ızda, edebiyatçılarımızda gormek olanaklıdir. örneğm ço'^ca okumuşsunuzdur, «ahnhh, şu roman, yan yanya kısaltılmış olsa, ne mukemmel bir roman çıkardı ortaya» gıbısmden sağlıksız yargılan. Bence, ışte bu nedenle, sağlıksız bır roman okurunun yonıngesme girmış ve onun istedığı biçımı almış romanımız da, hep tek boyutlu kalmıştır. Bir kaç ornek ayn tutulsa bıle, genellikle olay anlatmak, romanın başlıca gorevı sayılmış ve gü cıinü de olaylann ıçınaekı dramlardan aldığı inan cı kendılığınden yavgınlaşmıştır. Oysa, roman, gerçekten olay anlatma, ya da ola\!arın ıçındekı dramatlk anlan alabıldığme duygulandıraraktan anıatma sanatı mıdır 7 Kuşkusuz, hayır. Çünkü, «Karamazof Kardeşler» in olsun, «Suç ve Ceza» nın olsun. «Gonot Baba» nın oisun (Kafka'dan, Faulkner'dan hiç soz etmiyorum) ıçmdeki olayları oyle üç beş satırdan ote ozetleyebılmerın, anlatabılmenm olanagı bızce \oktur. Onlaan ylicelıkleri, anlattıklan olaylarjn ozgun'üğurjden, bjlunmaVlıklarından tı'.an ge\ıne7 l'^telık ?maclan da o olaylan anlatmak deSıldır. Olay, sadsce bır aractır o romanlaıda. Sözün kısası, hem ekonomide arztalep yasasına karşı çıkacaksm, hem de edebıvatta arztalep yasasımn ınsanı göner.dıren (bugun ıçm) kanatlarmın altına sığınacaksın.. Hem ınsanı zaaflanndan anndırmayı amaçlayan bir dilnya gorüşunıin temsılcısi o.dugunu savlayacaksın, hem de romanda alışkanlıgın kolaylığını bır becerı sayacaksırı.. Hanl, böylesi açıkgozluk, olsa olsa bizım alaturkalığımızda bulunabilir. Gerçekten giılerler adama. Roman, alabıldığme cıddı bır ıştır Halâ günumuzun en bilimneyenli denklemı olan ınsandır tek konusu da. Olaylann ıçınde gorunüm kazanmış problemlerle uğraşmaz romanın hası, ılışkıler deki soyutu, henüz gorunum kazanmamış sorunsalı, arar. Sorunsalın içmdekı trajık olan şeylerlo ugraşır. Belki bıraz abartarak soylemış oluruz, ama gerçekten bır insan bıhmdır Ve zor ıştır. Romanı kendisıne mesleK seçen bız genç yazarlar, okurumuzu da kendımız yaratarak kuracağız çok boyutlu rom3nımızı, manıvorum Ve. romanı. olay anlatma zenaatı demlen bovunduruktan kurtaracağız oncelikle de. Roman okurluğıı, smema sevrermekie, gazete okumakla ovlesıne benzeşmeven bir ış kı.. Bir vandan roman du şunup, roman yazarken, ealıba ote vandan da roman okurluğunu oğretoceğız . Hatta ba<n jazar lanmıza uile..