17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 SüBflr 1977 T ED I S ANAT EDEBIYAT. Ölümünün 35. yılında Stefan Zweıg "Biyografi türünün en büyük ustalarından biriydi,, Ahmet CEMAL Zwcig intıhar ettiği sirada ıınunun doruğundaydı. 2. Dunys $a\aşının insanlarda ;arsttıti bunalım onu bu zorunlu «ona (tetirdi. 1941 vıhnda çekilmiş bu foto^raf, son fotoğraflanndan biri. Romanı değil, romancıyı eleştiriyorlar Samim KOCAGÖZ 'ANIURINDAN, YAJANTINDAN VA ZARKEK YARARLANMAYACAK5IN D£M£K, YAZI YAZMAYACAKSIN DEMEKTıR. KALEMıNt EüNDEN ALMAKTIR» debiyatımızda 1970 önceleri bir tartışma, blr araştırma vardı eleştın ve eleştırmecı uzerıne Eleşurme nesnel mi olmalı, oznel mi olmah' Bıl'msel eieştırı nedır'' Edebıyatta eleştırmenın 1 yeıı nsrededır" Eleştımeci ve eleşt.rl ıçın çok çok yazı yazıldı Sonanda neve karar veriıdı b:lerneyeceğım ama bugunlerde bdyle bir tarnşma jok. Şımdılerde romanlar, hıkâyeler ıçın el=>ştırme yazanlar, tutumları, tavırlan ıie ik. ayn yo.u tutmuş gomnuvorlar a) Roman, hıkâje jazılmasına karşı olaniar ') b) Marks^st ogret:3e sıkı sıkı baglı olaniar a) Roman, hı<âye j'azılmasına karşı çıxan bır eles"ırmecı duşunulebıhr mS Elbette navır Ne kı bu volu tutanlar, b r romanın, bır hiKâye kıtabının eleştırmes'r.e gınştıklerınde once j'azarın romanı :1e, hıkavelerı ıle fcşısel yasantısınm aıasında bır bag kjTma gajre'.ne doşuyorlar Moda bır tutumla, ou romanında vazar ANILARIN'l yazmış ı dıyorlar, buradan you çıkara.< romancının yaratt'gı butun "ıplen, olavlan. kuçumseme' e gırışıyorlar. Hanı «bız bu herıfı tanırız cemazıyulevrelln: de bıl.rız, jaşantısmı, geçmıştekl senıvenlerını de bılırız ne halt etneye bunlardan 1 vararlanarak vazı ^azar" » dempre ?etıriyorlar Bır romancıva bır vazara. ANILARIN'DA'V, YASANTINDAN yazarken }"ararlinmayacaksın demek. E Ata'nm huzurunda Yakup Kadn'nın üstüne yürümüs. Mustafa Kemal Pasa, hemen aralarına gınp işı tatlıya baglamış. Sonradan Yakup Kadrı ye «ormus: «Senin anlattıgın olgun, oıcumuş aır adama benzemıyor mu?. Yalcup Kadn, >Paşam, bu adam, benım anlattığım kışinın ılkel tıp:dır » karaılıgını vermış. Kuşktısuz Ataturk, Yakup Kadn'yı yskından tarumamış olsajdı, boyle bır gırışimde bulunmazdı Yazan haklı bulmuş, bır merakını aa gıdermış. Ataturk'un bu gınşımi, Yakup Kadrı' yı suçıamalc ıçın değıl, romancmın ve romanın dunyasına gıreoılmek ıgındı. Bır yazarın anılannı yazması baskadır, romanlarında, hıkâyeleru:de anılarından yararlanması başkadır. Ne u r »ı bır yaz&nn anıları yoksa olanaksız romanı, hıkâyesı de oiarnaz. Anı yazıları ıle romanını nasıl ayırac*fız bır yazarm? KJtabının ustune • bunlar benım anılanm» dıye yazdı mı vazar, yazmasa da okurlar bılir jazarın anıları olduğunu Ama anılanndan yararlanarak roman yazaı mı. banu okurlar bıiemez; eleşurmecıler bılırt!) Bu xonuda en çolt suçlananı.') yazarlarımız son gunlerde Oktay Akbal, Demır Ozlu olujor «Bır Uzun Sonbahar» aalı romanından oturu. Bır de benım soa «Tartışma. adlı romanuna boylece takıldıiaı. Pekı Orhan Kemal'in «Baoa Evı., «Avare Yular», «Ceraıle» aalı ronıanlan anıroman degü raıdır? Ha sayın eleştırmecı.er bojle yazı yazanlar «Elenaım O Orhan Kemal'mış. derlerse, kı boyle dıyecekler. akan sular durur. Durur ja yazarlanmızin ıçmde >a$adıgı olaylar, bu olayların ıçındekı kişıler, yü yıldan bizden uzaklaştıklan denlı eleştırmecüenmızın de soyleyecek bu konuda bır sozlerı kalır mı bümem? Gunumüzde bıle Konya'daki btr olcur, Orhan Kemal'l, Oktay Akbal'ı kıtabından tanır. Ne kı istanbuTdakı eleştırmecıler, kıtaplarından once bu yazarları tanır .. b) Marksist Oğretiye çok sıkı bağlı görünen kımı eleştırmecılerımıze gelınce, banlar mangalda kül bırakmıyorlar! Eılerıne aldıklan bır romandan, bır hıkâyeler kıtabından once, jazannı »orguya, çelujorlar. Sen solun neresındesın bakalım? Biz senın polıtık tutumunu bılırız . Ne demek ıstıjorsun bu romanda? Yorumun oğretı>e gore elbette vanlış1 Y.ne romandan çok romancıj'i eleştırmeler, suçlamalar Butun bunlar nereden geııyor bılıjor musunuz'' Bu gıb^ eleştırmecıler, romandakı olumlu olumsuz kışilen, olumlu olumsuz olaylan hemen yazara yuKİüvorlar, hepsını yazann kışilığmde anyorlar. Ker yazılan satırı da yazann romandakı kışılenn konuşmalarını kendısının fıkırlerı sayıyorlar. Once şunu soyleyelım: Yan tutmayan. taralsız vazar oıamaz. Ne kı bır yazar romanın tumunde sojlemek ıstedıkierını yansıtaoılmek ıçın kendınce oıumlu olumsuz tıplen, olajları karşı Karsıya koymak zojundadır. Tanık oldufu olaylan, tanık oiduğu Juçılerın tutumlarını yansıtırken, oğretımn sınırlarını da atlamak zorunlağunu dujar. Zaten olay ve kışıler, oğretınin doğrultusunda gorunseler de İNSAN oldukları ıçın, ıçınde yaşadıklan KOŞÜLLAR yuzunden ojretının dışına da çıkarlar, hani koyu solcu eleştınnecılerın gozunde sapıtırlar. Gerçekçı bir yazar, ne denli eleştırmecüerın istedgı ogretının doğrultusunda yurumek ısterse ıstesın, eger olay ve kışilen, tanık olduğu gıbl jansıtmazsa roman yazmış olrr.az Roman 3azmak, bılımsel bir eser yazmak değüdır. Roman, ınsanı \e olaylan olayların ıçınoeîl insanı. ıçınde yaşadıklan koşullarla. ruh hailen ıle. butun yonlerıyle yansıtmak zorundadır. Bır romanın ıçındeki olumsuz olumlu olaylan, kıç.ler. yazara viklemek, okudufunu beıh bır g.'zlukle görmek olur. Oysa jazar da aynı goanötle bakmaktadır olaylara ama yalan sdylemeâ. gerçekçılıkten uzaklaşmak zorunda değildır elcştırmecılere yaranmak ıçın örnegın Marks:st öğret'.de. ışçının onderhğı dışındakı ıhtılâller, sapmadır. Hukumet darbelerı sapmadır, tehlıKel:dır, faşızmdır. Bu gerçeğı kım unutabılır1' Yuıe 1789 olmasaydı, 1917 olmazdı gıbı bilgıler de bılımsel olarak elbette dogrudur. Boyle bır ogretının alfabesını bır yazar bilmez mı? lmdj bız, bu 60 oncesının kısılerını, tanık oîdujumuz kısılerını, olaylannı, o zamanm koşulları Içınde saptadık dıye neden suçlu olacağız romancı olarak? Bır saym eleştırmecımız bu gıbl kışı ve olaylan yansıtan «Izmır'ın îçınde» adlı r o manırn ıçın, cAskerlere verılmış bır ternıze çücna dılekçesıdır» dıye ferman buyurdu. Öyle ya, yukanda da soyledık, Marksıst Öğretıde ısçi sınılı ıhtılal yapar. Bana da dıyorlar, otekl yazar arkadaşlara da dıjorlar. Efendım. bu romanda yazar, yanlış bır vorum getırmiş! Ogretl var ja ortada; ıyı guzel ama bojle yazan saym e.eştırmecının doğru \a"iış ••on'munu cgreiemıyorsunuz yazdığı yazıda. Böyle olunca da ortaya attığı laf, havada kalıyor. Neymış yanlış yorumunuz? Romanın tıimundekı yorum kı hep yorumu romanın tumunde aramak gerekır yanhşsa, eleştınnecının doğrusunu soylemesı gerekır. Yoksa kaçak gureş olur böylesi.. Her ne hal ise, Demır Özlu arkadaşımın dedlği gıbı, «Istedıklen romanı bır de bunlar yazsa dn bız de okusak • yazı yazmayacaksın demektır, kalemmı «hnden almaktır Bır yazarın vaşantısı, ıçınde yaşadıjı toplumun, toplumun ıçmdekı tıplenn yanı ınsanın ranıkhfıd;r Bellefınde gozlemcüerıj le anılaşacak denli yer eden oîay \e kışıler yazı aracıdır. Gıderek bır çeşıt belgedır Ama romancı, tavrına, tutumuna gore bıhmsel eser \ azmadığından bunlara b:cım verır, g:aereK bunları yenıden yaratır. OrneK gereK rse ed»bıyatımi2da bu ış» her ışe olduğu gıbı ;»K merak duyan Ataturk'tur. Yakup Kadn Kaıaosmanoğlu'nun «Nur Baba.snı okuyunca, ı? edmmiş. romandaki ba? kiçıyi bulmjş. Yakup Kadr: ıle karşılaştırmıs. Adam da romam okaduğuridan ofkelıyrruj vazara. R ilke, Rodln Içtn ytodığı denemeslnde ürJ'J nevkeltraş içln: «Yalnızdı ün kazanmazdan once » der, «Kazandığı ün ise onu daha da yalmz kıldı » Gerçekte bu sozıl belki yakın dostu Zue.g ıçin de soyleyebılırdı. Stefan Zweıg de gun gel p . cndinl dıpsız bır yalnızlığın ve kopmuşıuğun ıçersuıde bulunca, noktayı doğadan bekleme.c verıne kendi koymayı yeğledı; vaşamına ketıdı elıjıe son verdı. Çunku çevresindekı aunya, artıs hıç bır yaruyla «benım» diyemeyecefı bır kargaşaja aonusmuştü. 1942 şubatmda Brezılya'nm Petropolıs kentındekı evmde kendml ölduren, bldüğünde ünü dünyan:n ner yanına yayılmış olan Avusturyalı yazar Steıan Zweıg, şıır, öyku ve roman türünde yapıtiar verdı. Tumu de b.rbırınden başanlı oldu. Ama en parlak basanlannı deneme, ozellıkle bıyograW< deneme türU alanında kazandı. Joseph Fouchc. Marıe Antomette, Magellan, Balzac, Marıa Stuart, Moraıgne, «Dünyamn Mımarlan» adlı kıtap içersjıde b r araya getırılen Tolstoy. Dostoyevskı. Stendhal, Holderiın ve dığerlerl ve nıhayet japıtlanmn dorugunu oluşturan Erasmus butun bunlar dıinya biyografi edebıyatının erişümesı gerçekten çok guç şaheserlendır. aşamın »ürekliliçi. eTtiflmsel dotrusudur. Bu dofcru, mlstik dii?uncenln bile vadsnamadjRi blr gerçekliktır. Mutasavvıflarııı «her .ar olma tcccllisinı bir vok olma tecelii.si. her vok olma tecclhsıni bir rar olma tecelllsı izlfr= devHşlerı hilınç »lı de olsa, yaşam gcr(,eeinin duşünce>e yansısıdır. Yunus, hu eerçeçi >:o\le vansıtıvor: «Miskin ftdem oslanınıBenzetmisler ekincığeKimi biler klmi riter\ere tohum saçmış ribl » Bu dizelerde, onemsenen oleu, ^arliRin sürekliüğidir. ölçü. ııvak \e dpyi^ nzelliklerinden hiç birini boımadıu'i haldo, «bltme» evleminin nne alınması, Yunus'un \arlı;a, >okluktan daha çok önem verdieiri rbsterir. tçınln va?am sevtncinl do.Tasıra tatmadan ölenlcre vanması da, varüçin amacına ulaşmadan «lâcivprt çuifi rak»ın sesini dınmus olmasıdır Y INTIKARLA NOKTALADI Neydi bu yazan ozellıkle biyografi alamnda bunca başanlı kılan? Bu sorunun karşılığım ararken bır nokta üzennde onemle aurmaK gerekır: Zweıg, kendıne ozgu bır kuşağın, bel«a bır daha ymelenmesı olanaksız bır kuşagın son temsıicılerınden bırıydı. Olaganustu külttırtı, gerçeK bır kozınopolıt ruhuyla ijer tux ayırundan once ınsan oğlunu arayan, onu vurgulayan Dir tutuznla iıaynaş:n:ştı ınsarun dıştnda her türlü sımflandırmsyı, ajrıın gbzetmeyı yadsıması yüzundendır kı, fcDunun Dunjası» adlı yapıtında «Bundan once ınsandık bırer pasaport olduk şımdı» dıye yakıniı. Bu tjtumda olan bif insan onyargıdan da. ya^tou boyunca uzalc kaimış demektır. Bu ise, boyle bır ınsanın başkalannı anlatırken önlârı. onlar gerçekte nasıl ıdlyseler oylo anlatmasını alaoıldlgıne kolaylaştırır. Zweıg açısından da boyle oldu durum. tîstun bır yazarlık yetenegı, çok ust duzejde bır Kaltur ve hümanıst bır dünya goruşuvle bıris ş;nce, ortaya çıkan ürunler bıyograîının en ustun orneklerını oluşturdu. ölüın, do£xl bır ola^dtr Namık kenıal'tn anlatuı.vla, dünvada ölumii yadsnan bir inanç yolrtur «Olüm a"=Kerin son rutbesi» olsa bile. «vcrin altı»Tİa «ustfı> amacsız. bilinçsiz bir biçlmde özdeş tutulamaz. Namık Kemal fribi bir coşkü adanıı bile, «can verme»Tİ bir amaç İçln onurlu blr davranıs savarken, «can alma» yı dfisünmez. «Osmanlılanz. can veririz nâm alırız» divor, ama «can alıp san kazanmaktan» soz etmivor. Can alarak san kazanmanın insan omiruna aikınhçını sczmiş. tnsanın gorevi. va?amı »pnlendirmektir. acıvı eüllendirmek dc«il. Ahdulhak Hamıt de vasamın pvtişimını saptaTabılmİKtir. Makber'rie, «\isbet olıi>ne ha.vat bir şey» diyor. ölünıun ın>an \urejtinde bıraktifi acı kendiliefndenlikle dınçinlcşebılir. Doeallıfivla. insan duşüncesıni zenirınlcstircbi lir bile. Yah\3 Kemal'in dJlinde. «âsude bir bahar ülkesl», «yabancı bîr âlrmdp bir pece* olur. Cemal Sürera'nın rtilinde «lâclvert bir çınprrak» Imgesiyle hoşa bile ftder. Hlç bir Türk ozanı, öldürmemn sarjtınlı jhna kaptırmamıstır kendisini. Ilkeleri uğruna da olsa, oldurmeklen önce, olmcıı du<!unırnışlerdır. «Kurban etmek, kurban ıstemek», kar gışların. öfkelerin, dengesinl ? itırml* ruhların konusudur. «Senl tırnağıma kurban ederim» dlyen kimsenin sağlıkü duşündüfunii sovle mek oianafi roktur Pir St'ltan dilinde, «Hak yoluna canlandırKurbanı Bektaşilerin.» Tlke uğruna ba^kalannın «canlarını almak» duşüncesl, Anadolu insanının ekininde verlcşmemiştir. Esld Yunanlıların ekınlerinde vardır. «Gök ekin blçer çibi ülkeslnin yiğitlerini» öldurenlerin e\lemleri karşısındakı sııskunlnklan edrünce, sanatçmın islevıni anımsadık Yu nus'un deylşiyle, «Yayialar \avlamaz olmuşKışlalar kışlamız olmuşBar tutmuş soyle rnez olmu? Ağızda dilleri ;ordüm.> \unus, usu olanın riilinln saşnıasına, kan karşısında suv masına dayanamaz «\unus bunu kanda ;ordüGeltp bize haber verdıAkhm \ardj dılim şastıNitekım şunları ;ördum.» Bu ortamdaki blr ulkenin sanatçıları, »arın, kendilerinden bal Isteyenlere asklannı sunamazlar. «Pır hultan ibdai nevlerünMuşkil hafledip sovlerintAnsın çiçek ravlasın Yann senden bal ısterlcr.» Bueün «suyum yok» deriz ama, bizden «sa}i» isterler. Kurban etmek, kurban istemek bugünün insanının anlayışına aykırıdır Vecihi TiMUROĞLU r1n« iretlrilmeslnin vtterliei apaçıktır. Turk aıdmının billnçlenme^e katkısı yetersiz oldupu Jçin, trajedi, tıpkı «Çinçeneler»de oldupu jibl gmişliyor ve kan sokaklara taşı^or. Toplumsal trajedlnin surekHHti Ahe blr ş«?y voktur «Ç3njfeneler»de, ozçurlüju valnız kendisl için Uteyen «ıhtljar kurt Aleko*, manevi iflasın içine Miiarlanır Bu karınılmazdır. Sorun. aoı Iarın suresinde so<sterir kendisini Bu surr kısaltıimalı mı, kendi riocal ııdiçine mi bırakılmali? Puşkın'ın so\ledı;ı jıbı. «aJın vazısı in«anı korumaz» Ama. HT.MI da alın razısının tutkıılanndan kaçamaz. Devrımci, dunTa^ı deel^tirmeve inanmı^ ınsandır. \lın vaıılannı deijistirmek İse bas» hir Boris Gudunov ile, Rus edebiyatına. altmıj. vetmis nl sürecek blr ana motif eclmis tir. Öldumlen çocıık. Öldurülen rocuğun anını, Boris'i allak bullak eder zamanta. Dımitri'nıo olümu, Bons'in tüm (firlşıralerinı sarsar. Kendi arnansız sorununa sarılır. Llkenin vönetiminin sorunlan, tümden unutulmuştur. Yalnız kendi sorunuvla bashasa ';almıştır Boris Gudunov Snasal rakiplerı rüerine teçirdikleri kozla, onu tedireln ederler. Öldürülmüs çocuk imgesi, bu suçlü romanın varattıği etkivle insanın insan üzerindeki îücünun, hnkuk dısılıjın. insanlık sııcuntm bir sim|re«l olmuştur. Dostovevski de hnramazov Kardeş ler'de bu imge\i kullanmıstır 1tan Karama7p\, Tann'va bas kaldırırkcn «acı rekcn çocuk» imgesine davanarak Tanrısal adaletsizliği kanıtlamaya çalısır Çocuk, eçitlmle vasama eucu kazaıuürılacak bir raratıktır. Eçitimin jdrevi, ona «bovnu biikük ölmeyi» değil. insanlık snçlanna karsı «kafa tutmavı» öfretmektir. EiJÖ">m 'ardınıına gereksenen cocuk, doguştan zayıt olduji' lein, simge olarak secilmiştir. Toplumsal zulmün nedenini irdeleTemez, savunmanın \ollarını bilmez. Bu vüzden. çoğıınluktakl %nmürulcn insanın simresi olarak seçilmistir. Fdebiyattald bu Relısim. daha sonrakl «küçfik adam» tiplni Taratmıstır. «Kücük adam»ın sömürülmesl İçin insanlık mı yoksa ?iddet mi terekli? Pııskin'in Evgeni Onegln adlı romant, bu sorunun yamtını vcriyor. Halkın esenlifi ujrruna »asamlannı feda ctme palavrasmın (rerçeklijhni serj»1IPTen bn romanın kahramanını lasaca îanımakta yarar var. Krndineodak lasınıs bir tiptir Evgeni önej>in. BencilUjr). hurrelerine vsrmıstır. «Her jün söriinen kan, lekeli bir haralet» jîihi, onun Iflasını hazıriar. Havalet, dıinrasını sarstıkça. ahlâksal davranıs larını bir bir bırakır. Ahlâksala mevdan okıımava haslar. Tatyana'va sahip olmak için, öldürdü^ü frencin «kan lekeli havaleti». Evjteni Önetfn'1 bofar. Tatyana'nuı sorumluluk du» Eusu. insanlık onuru, Evçeninin sonunu gctirlr. Tatvana. baskalarımn mutsuz.ujru üzerine kunilmus bir mntluluğa isvan eder. Devrim sftrecinde. Rus romanlarında gorülen «Halk istencı kadm» tipleri, Tatyana'nuı uzantılandırlar Başkalannui mutsuzluğu nzerine ku rulmak Ktenen, tenrlrrin kanlarıyla süslenen bencilllklere, «halk istencl kadınlar», «kan lekeli hayaletleri» serçileyen tanalçtlar, aydmlar, dur diyebillrler. BAGNAZLIGA DUŞMANDI Çeşıtlı yerlerde yayımlanan baçkaca deneraelerınde Zweıg, her zaman her turlu oağnazlıguv kendınl korü könine adayışın, her türlu koşullacdırmarun amansız düşmanı olaral* gorundü. tnsan duşuncesinın ozgurlük ıçersmde ve kultur duze yıne varabılmiş bılgınin aracılığı ıle ılerlemesıne her şeyden çok onem verdı. Sonunda ise kendını, bu ülkü ile bağdaşması olanaksız bır dünyada buldu. Çağımız, koşullandırmadan, korü korune kendini adayıştan. ınsanlan goruşlerıne gore gruplandırmadan >ana, kaia bzgurlüğiıne, ıç dunyanıı ozgürluğune karşı bır çağdır. Etı çağm baş'angıç lan. Zweıg'ın son yıllarma rasladı. Onun ovdugj kozmopolit kavramı «ne idügü belırsız»e, humanizm amayısı İse «Sınırlan belh olmayan soy«t insan sevgısısne dönüstU, böyle nitelendınlıp yadsındi. Hıımanızml kavram olarak yadsıyanlar, H:tlertn ölUm fcamplanmn ancak bırkaj; kılomeıre ötesındekl konser salonlannda, kampların bacas*ndan tuten dumanlann kaynağını bıle bıle, VVagner rauzdgium «erktae varabılecek kadar «somutlaşablldiler!» Batı ftlkelerlnln sorumluluk duvçulan eelişmiş tazarları, toplumsal geli?menin msan bılıncınde oluşturduğu çızçıleri saptarlar. Ger vok, salt nesnel bir yansıtma deçildir. \arını oluşturacak gerççklifin tlpsel bir janıdır. Pu*kir.'in «ÇSnı;enel«r»i sanatçmın bu isMevlnl ka^ mtia^an bir yapıt oldueıı gibi, evrensel bir biçirmle, \alancı kahramanlann nıteliğini de belirleyen bir yapıttır. Romanın kahramanı Aleko, bugün ortalıçı kana beleyenlerin jasam hıcimlerını sımçele.^en bulunmaz bir örnektir. l\garlısı reddeder. \aşam engellerinl aşacak jucü olmadığı, çağdaşlasmak irin uyeuladıîı jontemler etkisiz ve sonuçsuz kaldığı için, «s>ız doganın çocuklan içın, henıiz mutluluk Koremijorum» dije avaz a\az baçırır. Aleko. ıuçin defiştirilmesi çercken bir dunvanın gcrçekliğinı çöremez? Mutluluğunu baskalaruım ozgürluklerl uzerinden saçlaraak istiyor. Bağışlanmaz bir kusuru daha vartiır: Bencillık. Bu karakterini aşama; Kisıli^inde bir vapısaı defişiklik yapamavan liimselerin karanlık dun\ası, onu da sarmıştır. Keııdı kisiliğinin >a pısında desişiklık yapam.ıvanların, kendi içlerindeki mutlulufu ve ozçurluçu yaratamayanların başkalarma mutluluK \e ozRUilük petirmelerini beklemek, insan do;asını tanımamaktır, Alcko'nun son tavrı şovle vurgulanır: «Ben kendi haklanmdan vazçeçemem » Bujrunku Turkiyc'nin sıkıntısı da bu. Birtakım kımseler, kendi haklarından, halkın mutlulugu ve öz^ürIuğu için va7gecemıyorlar Toplumsal Ihşkiierin Umiğini kendi çıkarlannda duğümlÜTorlar. Bu dufümü çözmek içın, tskender kılıcının cerekmediği, çağdaş bilinçliliğln işlerlnin ye İNSANIN OEGERİ Zweig buaca «sorautlaşabi2ecek» yetenekta (!) değıldi. Batan blr yolcu gemısınde bulunan yegenlermın kazadan kurtulduguna değü. ama o gemıde olenlere ağlayabılen bır ruhtaydı. Olume gitmeğe karar verdiğinde de dış koşullar, bunu hıç ml hıç gerektırmeyecek yapıdaydı. Mılyonerdı, yapıtlarının çevnlmediğj dıl kalmamış gıbıydl. Brezılya"ya gittığınde ancak devlet başkaalanna yapılan bir torenle karşılanmıştı. Gelgelelım onun içın onemlı olan, türa yapıtlarmda dile getırmeğe "alıştıgı, insanlığın ezgısıydı. O sustuğunda, Zweıg da suskunJugu yeğledı. Yüreğimi koyarak yazdığım şarkıların hepsinde sevgi var, umut var kaldınyor. Bir de sanatçırun yalnızlığı var. önüm de kar beyaz bir kâğıt, bütün varlığımı sorun konusu edıyorum. Fızıkotesı açıdan değıl. Çok da ha ortak bır açıdan: Ne yapacağım şu boş sayfajı? Nedır yapmayı bıldığim? Her seferınde, hıç bır şey yazamamaktan korkarım. Sanırım butun sanatçılar ıçın boyledır. Bır ressamın bunu, yeteneksızlık korkusunu çok daha acı bır bıçımd3 '^yduğunu sanıjorum. Yontucu, belkı, daiıa ıjı durumdadır. Çunku >almz değıldır. Önündekı maddeyle bır çıft o'.uştururlar. Taşın çevresmde donerur, ona bıçım verır, sonunda japıtmı yaratır. Mıchelangelo yontacağı taşı almak ıçm Carraraja, taşocaklarma gıderrmş. Floransa'yla Carrara arası epey uzaktır, bılmem kaç gunde gıdermıç Mermerını seçer, «Şunu bana kesın» der, alır getırırmış. Gunun bınnde o ınanılmaz yontuyu, Da vıd'ı çıkaracağı mermerı kestırmış. Işte bu taşııı karşısında yalnız degıldır Mıchelangelo, ıkız kardeşı vardır onunde, doğacak olan, jaratacağı varlık. ( .) R. Rock muzığini, Jazz'ı sever misiniz? «Çağdaşa müzik konusunda düşünceleriniz nedir? F Jazz'ı sevenm. Zaman zaman pop muziğını de. Beatles'ı Pınk Floyd topluluğunu severım, çunku onlar muzığı sevıyorlar. Şu «çağdaş muzık» lâfını hıç beğenmem. Beethoven de zamanında «çağdaş» muzık yazıjordu. Muzık, muziktır Ya ıyidir, ya da kötü. Schonberg'ı, Alban Berg'ı sevenm. Bartok'un 2. keman konçertosundan heyecanlarunm. Fırsat bulsam, orkestratna çaldırır dun. (...) R. «Surat»ınız blraz daha düzelmedi mi dersinlz, tıpkı yirmi yıl öncesine oranla daha sevimli goaiken Montand'uıki gibi? F. Montand ınanümaz bır adamdır Olağan üstu bır ojuncudur, yuz de bu yeteneğe ayakuydurur Kendi suratım konusunda pek o kadar emın defıl:m, Geçen gün Kongre Sarayı'nın bann daydım, bır dostumla içki ıçıyordum, ansızın : «Şu herıf ne dedı bılıyor musun?» dıye sordu Adama baktım, bır kadmla oturuyordu. Dostuın devam ettı: «Ferre sandığımdan da korkunçmuş» dedı adam. Kahkahavı bastım Adama gıdıp • Haklısıruz, korkuncum, belkı ^andığınızdan daha urkunc.aı, ama bılsenız ne çok dınleyıcı topluyorum salona» demek geldl ıçımden. L eo Ferre bugün altmıs yaşında, ünlü bir Fransız sarkı cındır. Uznn yıllar bcstecllik ve sarkıcılık yaptıktan sonra, geçen yü liege Senfonl Orkestrasının basına getirildl, Ravel, Beet boven çaldırdı. Aşağıda, sanatçınuı mfizlk, gençlik, kadın vb. konulardald göruşterinl okuyacaksınu. Konuşmayı Lucien Rioux yapmıs. Ah yine kış geldı Yumşak blr kar yağar Avluya açılan kapıdan Serçeler >em arar Işte bir kış daha boyle Ortalık yine kar kar Bır de rüneş ardından Şu geçen kim deme geçer blrl Dolaşır insanlar sokaklan Dalgındır Yakasını kaldımııştır Bir sevdarun ortasında EHnde karanfili Gdzden öşümeyi bllmer Sıcaklıfından Akşamlar erken lner Ince, titrek bir sokak lârabası Gibidir odandaki ışık ^ e saçlannın slyahında Butıin bir gecp kaşlar riter Ali PÜSKULLÜOĞLU R. Şastıfeım blr sey var: Bunca yıLUk iığraştan ve, nasıl söyleyeyün, ergin çağa geldlkten scnra bile insanlarda hayranlık, bağnazca iapuıma, anıa ayrıca... F. . kın ve nefret U5'andırmaj'a devam ed:yorurn. Evet, evet, nefret. R. Çok şasırtıcı bu guç. Durgunlaşmadığınızı, sıraya çirmedljini karutlıyor. F. Evet. Hâlâ vanm. 1968'den oturu 1963 harekeü Nanterre Ünıversıtesı'nde başladı, 22 Mart'ta; bense kendi devrımımı 28 Mart'ta yap tım. Öbür devrımle hıç ılgısı bulunmayan neden lerle. Ama geçmışle bağlanmı kopardım, kestı.Ti attım. 1968'de ıçm ıçın olusan bır şey vardı; sonun da beklenen oldu, Ve ben, o gune dek şarkıyla 1 1 gılenmeyen gençlerle buluştum. Gunün bırınde, ansızın çıkageldiler ve her şey değıştı. R. XitirdJğinlz gençlere yeniden kavuştunuz herhalde? F. O gune dek hıç tammamıştım onlan; aslmda ben, kendml halkla doğrudan bağlantılı hıssetmeyen bır şarkıcıydım Sık sık kendi kendıme «tnsan halkı gormez; halk dedığm, "opkara bir boşluktur» dıyordum. Iyı kı öyledır. insan karanlıkta daha ıyı yapıyor ışını, karanhğ n ^nsınde :nsanlann bulunduğunu bı yor, devınımiennı solukUannı duyuyorsunuz, o kadan yetıyor 1^58'den sonra, ılişkıler başkalaştı Coğu kez eskıgnden da ha m oldu. R. Bu yenl, katı, siddetU, kargasadan yana gençiik sizi şaşırtmıyor mu? F. Insanlardan. dzellıkle gençlerden çok sey bğrendım son vıilarda. On'jrın yanında çocuk sayılırdım doğmsu. Pek çok sorunu gormeme >ol Desen: Mehmet SONIVIEZ açtılar. Her şeyden dnce, kendilenne karşı sorum luluğumu gosterdıler bana. Bunun farkında bıle değıldım. Hâlâ da pek bılıncınde değılım bu sorumluluğun. Sık sık anımsatılması gerek. Gehp bana «Soyledığınız şarkılar çocuksu değil; birtakım zıhınlerde bujuk onem taşıyabılırler» dense çoyle karşıiık vennm: «Şarkı besteled.ğım zaman kımseve seslenmem. O şarkmın içımden çıkması gcrekır, çıkar plak olur. ondan sonra hıç bır efkım kalmaz uzennde». Ama bu dedığımı kımsecı't ler anlamıyor. İnsanlar beni başka türlü sanıyorlar, değışık olmamı ıstıyorlar, olmadıtımj goraukier. zaman d.ş bıhyorlar Oysa ben de herkes gıbı sıradan bır ınsanım. R. !»ık sık )alnızlıktan dem vurursunuz, bfl ruk bir cuçle dıle getirirsiniz yalnızlıjı. Nedir siz ce ralmzlık? F. Yalmzlık salt benım değıl, herkesın. tnc aroğiu yalnız doguyor, yalnız oluyor, çenelenn oftceyle kenetlendıği zaman kadehını yapayalnız
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear