Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Dflll CUKHUUYR II 1977. JOL uLDuuu ÛLtf W«5TAN... SAM YELİ Yazan: Mehmet 57 Benim tstiı ksrdeşim. Bir tanem Câram ksrdesim S«n hiç kotü olabılır mısın'. Dunysnın en lyj ınsanları benım kardeif.cnm. Siz de öylesıruz. Dunyamn en :yı ana babası. Baoaam benim. Kızım yavrum. Anne bana bir bardak su getirir miain? Suyu, kana kana içerek: Oh, dedı. Ne çok susamışım! Anacıgımm tatlı elinden 8u lçmes ne güzelmiş. Bu gece yanımdac hiç aynlmayın olmaa mı? Ttebi kızım. Sabaha kadar aynlmayıa. Oh. Sizın gib: ana babası olmak ne güzelmiş. Canım yavrum. Sen dünyanın en cici kızısın. Baba, ne olur bana yine o nilüferli gölU anlatsana. Uyurken hep rüyalanmda oraya gidiyorum. Olur yavrum. Fahri başladı anlatmaya. Renkli nilüferlerle dolu gölü. Nilüfer gözünü yumdu, yüzünde tath bir tebessüm, babasını hazla dinlemeye başladı. Bir müddet sonra uyudu. Yüzünde o tatlı tebessümle. Bir daha uyanmadı Nüüfer. Sabah kalktıklannda onu ölmiis buldular. Yüzündeki tebessüm aynen duruyordu. ••* Rıza"run girdigi örgüt, tam iki yü incelemeden sonra yargıçlann önüne çıkanlmıştı. Nilüfer pin öldüğünü ögrendiğinde: Bundan sonra vız gelir dünya bana, demişti, hınçlı bir sesle. Anasıyla babasının bırlikte ziyarete geldiklerini gorür görmes kız kardeşinin öldügünü anlarmştı. Koğuşa döndüğünde, ranzasına uzanmış, sabaha kadar s*ssiı sedasız ağlamıştı. Kızın hayaiı. dogduğu gunden. aynldıklan ana kadar, tıpkı bir sinema şeridi gibi, gözlerinin önünden geçiyordu. îîe sessiz, ne uysal ne tatlı bir kızdı yaratobi! Ama, talihsizdi. Sonra, arka arkaya gelen j'argılama günleri. Sonuç, beş sene hapis, bir sene sekiz ay Nigde'de gozaltında tutulnıaya hüküm giymişti. Karardan sonra, Sultanahmet Cezaevine nakledilmişlerdi. Tel örgülerin arkasında yapılan ilk ziyaretlerinde: Beş sene çabuk geçer, demişti anasıyla bsbasına. Sonra, çarta baglı tahliye de var. Yolda, baba; Kafese kapatılmış bir aslan ksdar heybetliydi, dedi »naya. Beş sene çabuk geçer. Yine aramıza dönecek benim aslanım. Kerem de gelir belki o zamana kadar. Niçin bize mektup yazmıyor arlık? Belki dönüş yolundadır. Mutlaka. Yoksa bıtı mektupsuz bırakmazdı. Bugtin yann gelir. Evet, bugün yann. Onunla Rıza'yı ziyaret* gideri*. Gideriz. Ne kadar metin duruyordu degıl mi? Evet, metindir Rıza. Aslandır benim oglum. Babasına hiç benzememlf. Pısmk, Korkak adamın biriyim ben. Kendine iftira etme. Senin çektiklerini bir baskaaı çekseydi çimdi ayakta duramazdı. Hele bu içlilikte birisi... Demek koc»m korkak ve pısınk jörtnüyorsun. ' Asla. Rıza tam babasma çektniş. Daha başka bir şey konuşmadılar yoldft. Kısa bir müddet sonra, bütün siyasüeri Adana C«zaerin« nakletmişlerdi. Her ay onu ziyarete gidiyorlardı otobüsl». Memet Bey: Çekinme, derrnsti Fahriye. Ne zaman istersm git gor oğlunu. ' Sıyastlerin kısmı »ynydı. Ozel Bir d« bançeleri vardı. Muıyyen zamanlarda buraya çıkarlar, kimiai dolassr, kimui voleybol ovTiardı. Bir kısmı da gruplar halinde, duvar köş«lerin« oturup doktrin ç«kişmesı yapıyor, geleceğe alt konusuyorlardı. Gelecekt«. kuıacaklan diizen içinde, gayet ciddiyetle makam, merki payla^ryorlardı. Kimisı devlet baskaıu, kimısi basbakan, kimisi tanm bakanlıgını üzerine alıyordu. Bir gün Şevket ısıralı bir siyasi, Rıa'ya: Sen hangi mevkiyi istiyorsuc, diye sormusru. Rıza, gülmekten kendini alamanustı. Bir fabrikada veya tütün deposunda gece bekçiligt Ters»niz yeter, dedi. Alay, o derece açıktı ki lcaxşuındakll«r »omurtm«Jitan kmduerinı alam&dılar. Ben mevki makam için bu işe atılmadım, diye ciddi ciddi devam etti Ksza. H»lkunın ınsan haysiyetine yarasır bir dünya içinde yaşamını sürdürmesini saglamak için kendimi verdim bu davaya. Bütün mevki ve makamlar sizin olsun. Güctnııu»lerdi bu karsılıga. Onu gördtikçe soraurtuyorlar, P«k yanına yaklasmıyorlardı. Hapishnne müdürü ralim bir adamdı. Ozeiiikle, hukünüülerin en zayıîıni seçer, dayak atar, çile yerlerine sokar, akla gelmedik ijkence yapardı. Siyasiler kendilerini bu davranıslardan o kadar uzakta görüyorlardı ki zamar zaman homurdanıyor, ar»lajınd» ç«k,iştiriyorl»rdı müdürü. Yüjyüze geldiklerindey«e aztm'ı saygıyı göstenyorlardı adama. Çok yadırgıyordu bu iki yüzlülüğü R«*. Onltr, f«rk göretmeden insan ugrun» atılmannslar mıydı bu savas»? Dısardakiyle hapishanedeki arismd» ne {»rk vmrdı? Bir gün yine boyle bir »uçlamayı dinlerken dayanunadı: Arkad«şl»r, dedi. Bir buraya niçin düştuk? S&mürüutin, •nyetin, ktnun karşısmda esitsiziiğin kaldırümuı icin d«gü mi? O halde niçin sadece sızlanıp duruyorsunue? Nered» olurnlc ol«lun Türk halkının sorunlanm sa\unmaya uğr«.şm«kl» yüiünslü değil miyiz? Yazalım bir dilekçe bakanhgm. Anl»»lım her #«yi. Kesmen şikâyet edalim müdürü. üyan o kadar sert ve küçümseyiciydi ki: Peki, dediler. Yazalım. DHekç«yi, özellikle Rıza yazdı. Siyagilerin hepsiı» iraaalattıktan sonr», Batgardiyanla müdüre yollndı. Bakanlığ» yuüseak dilekçeler müdürlük kanalından geçerdi. Usul böyl«ydi. Dilekç«yi okuytn mUdür küpiere binmişti öfltetinden. Kigıdı parça parça yırtıp, çöp sepetine attıktan sonr», Ba»ga>"diyan&: Kapat kapılarını dürzülenn, diye emir verdi. R»h»t laçlanna battı galiüa. Bundan böyle bahçeye raahç«y« oıkmak yak. Emir, dakika*ında yerine getirildi. Bütün gün kofusiannd» kapalı kalmak genel bir hosnutsuzluk yaratraıştı. Rııa, bu hoşnutsuzluğun güç geçtikçe trttıfcnı, kendisine bakan gözlerde suçlama «marelerinin gelirdigtoi görUyordu. L'mursadığı bil« yoktu onları. tnancına uygun harek«t •traiçti. Eğer sussaydı, bbyle bir dilekç» verdirmeMydi o «amtn kendisini suçlu hi«sed«cekti. Mademki bir mücadeleye alalmışlardı, bu sav»ş içerd» de olsa, dış»rda da olsa, korkmadan yaBir »y böyl» g«çti. MUdilr, onlan ıtyaretçilMiyle dt görusturrauyordu. Styasiltr, «ralarında üskosa baslamışltıdı. RiM'yı ç y Urdı. Onları bu dtvramsa del.kanh itınişü. Rahatları daha öne« ne kadar iyıydi. Şimdi, gardly^nlara e» ufak ist«kl«rtni büt y»ptmunıyorlardı. Hnfn' wt!uk çoğaldı, çogsldı, âdet» Rıa'y» y»n«l«ı ftnel Irtr ktn hıiinl aldı. Delikınlı bunlann fırkındaytiı. V«ec«H ı»v«bı çekUa t»r s, uygun aurı*nın gelmesini bekliyordu. Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca YAŞAR KEMAL Benden baska kimse ağzına ejlV lik. özgürlük. banş sözcüklerini aiamayacaktır. Benirn sultaaljJımda kimse kimseyi, o kırmızı sakallar gibi sömürmeyecekrir. Eu dünyayı tutsak eden, bu dünvada özğürlük. eşitlik. bans. kardeşlik düşmanı olan o alçak ıcırmızı Karmcalardır. O kırmiîi sakal kanncalardır ki, kanncaların. hem de kendi soydaîlan karıncaların fil oimalannı. fiilik yapmalarını kıskanıyorlar, kanncalar fil oldu diye kıakançlıklanndan deli oluyorlar. Çtinkü hiç bir zaman o alçak kırmın sakallar fil olamsyacaklardır. O yüzden yaşama. kanncalara. fillere, dünyaya. dünyada ne M güzeldir hepsine, ve hem bana düşmandırlar. Ben de onlara yaşam tanımayacağım bu dünyada. öldürecegim, öldürecegtîr» tıepsıni. Bak hüdhüdler başı. sen gün görmüş, ömür geçirmis bir bişisin bu kanncalann hepsi kırmızı sakal olsa ne yazar lö. değil mi? Ates olsalar cürümleri kadar yer yakarlar. Bir mUyon kannca bir araya toplansa ancak benim bir filimin bir ayagi kadar olurlar, ben neden kortayım öyleyse kullanm kanncalardan?... Öfkelendim de az daha yeryüzündeki bütün kanncaiarın soyunu kurutuyordum. Ben. ben. ben kanncalardan kortanam. Onlar fil olacaklar fil. benim özgür, eşit. filce yönetimimde mutlu olacaklar. Dün vanın en muHu yaratı'ilan kim?» «Kanncalar.» «Dünyanın en özgür, esltlik içinde yEsasan yaratıkları kim?» «Kanncalar.» Dünyanın en bansçıl yaratıfcla n kim?» « Kim olacak, kanncalar.» «Çok kadım da bu alçak tarmızı sakallara, tekmil kannca kullanmı ortadan silecektim... Şımdi ne ha'deler kuUarım, hemen Rit, dolas da gel. kannca ülkfleri ne alemde. bana blldir.» «Başüstüne sultanımiî.» Hüdhüdler başı, yanındaki hüd hüdlere doğru kanncalar ülfcelerine uçtu. vatdı ki ne görsün, bir perişanlık, yoksulluk, aclık ki sorma gitsin. Durum öylesine dayanılmazdı ki, bu kadar gün görmüş, bunca belalardan. kır»ın!ardan, salgıniardan geriye kalmış ulukepez bile oturup kanatlanyla pöıyaşlanm sile »ile aglavacaktı. Geriye, aultanm yanına kan aglayarak döndü. Içi SELAHATTtN Kanncaların uluları sırüannl duvarlara dayayıp düşündüler, ba^larını önierine eğdiler, sakaliarını parmaİJİanyla taradılar düşündüler, üç gün üç gece uyumayıp düsündüler: «Burada, bu kentlerin içinde böyle bekleye bekleye, dolaşa dolaşa ölmektense bu kış kıyamet günü yollara düşüp yiyecek arayarak blmek daha yeğdir», deyip karıncaların başlarına geçip yollara düşuiler. Uzun karınca sürüleri ak karların üstünden doğudan batıya, güneye, kuzeye çekildiler, uçsuz bucaksız karlarm üstüne serüdiler. Kal dağının ardına Asya ovalarına, bereketli Anadolu'ya, Çukurova'ya, Mezopotamya'ya Nil kıyılarına vardılar. Hikmetı hüda, hiçbir yerde yiyecek bulamadılar. Çok karınca karlara gömüldü, çok kanncayı seller götürdü, çok karınca kırıldı salguı hastahaarda. Ülkelerine geri döndüklerinde ka rıncalar arkadaşlannın üçte binsini yitirmişlerdi. Geriye kalanlar da yoksul. periçan, sakattılar. Açlıktan bir deri bir kemik kalmıştılar. Ofke içinde, dünyayı yakıp yıktna hışmında bururüarından soluyorlardı. Habire bıyıklarını biribirlenne sürüp koklaşıyor, konuşuyorlardı: «Hahhaaah. biz fil olduk îil:» «Behey akılsızlar. bir karınca fil olabilir mi, behey akılsız kanncalar!» «Kendimizi fil sandık da dünyaya tekmU yaratıklara rezil olduk.» «Filler gibi kıçımızı agaçlara da sürdük de. » «Sürdük de maskara olduk.» «Fil gibi de karnımızı şışirerek, hortumumuzu uzatarak da bir yürüdük, bir yürüdük.» «Kendimizi de fillerin öz bir ataları saydık.» «Aaah, biz maskara karıncalar... Kendimizi gerçekten nl olraus saydıK!» «Birimle aiay ediyordu, o sult»n olacak şiş karın.» «O sultan olacak kepçe kulak». «Sultan olacak sinekli, kızü göt.» «Çamur hortum.» «Dügme göz.» «Solucan aurun.» «Yılan kuyruk.» «Yumru alm.» «O çirkinlik lcumkuması!» «Paytak bacak...» «Fil olduk fi 1:» «Biz kanncalar fil olduk1.» «Pil gibi şiştik siştik de, işte bu hale düştuk.» «ütanrnadılt da, yü on ikt ay kendimizi o igrenç fülere benzetmeye çalıştık.» KFÜ olduk IU de, işte göreceâimizi gördük.» Konusmalar. kimi alaylı, îdmi yerici, kimi öfkeli süriiD fidiyordu. Daha şimdiden kanncaİtnn bir ço*u tormıu sakal olmuşlar, ülkelerini, kenUerini bırataruşlar, sırra kadem basıp demirci kırmızı sakalm yanına kacmışiardı. Açlıktan. soğuktan kanncalar hasUlarur »lülerken sarıcalar kı vanç içinde yüzüyorlardı, kann Karıncaların bir çoğu kırmızı sakal olmuşlar, demirci kırmızı sakalın yanına kaçmışlardı ları to!<, sırtlan pek, sultanm am barı bu^Tulslannda. tnutluluktan delıye dönmüşler, ülkelerde. kent lerde dönüp duruyorlardı. Ve sul tana günü gününe kent lerde ülkelerde olup bıtenleri iletayor lardı. Duyduklan da deli ediyordu sul tam: «Vay anam vay. karmcalara da bakmdı hele... Bakîndı heie su sümsüklere. budalalara, kendüeri ni ne sanıyorlar acaba:... Vay be karocalar önce kendilerini fii sandılar, demek »imdi de kendilerini kaplan »anıyorlar, VBJ budalalar vay! Gösteririra SİE». Bir tek fil gönderirim, bin tane kentinizi yerle bir ettîririm. V»y budalalar vey, sunlann da derdine bakmdı hele...» Sultan karınca ülkelerinden her haber alışta öflteden kuduruyor, sarayında dört dönüyordu. Etlne de bıçaklar sokulmus gibi btgı rıyordu. «Ne diyorlar ne?» «Seninle alay ediyorUr, sullamm.» Ne diyorlar ne?» «Yılan kuyruklu. <tUgm« gözlü, kör budala diyortar, sultanım.» «Bak bakalım kuymtuma eeey hüdhüdier başı, hiç yılana benziyor mu?» «Hiç benzer mi, sultanım, yalan söylüyorlij.» «Gözlerime bai.» ., ,, «Ahulann ifözlerine benziyor göılertn, sultanım.» «Demek yalaıı söylüyorlar, ifura ediyorlar bana. öyle mi?» «İftira ediyorlar.» «Neden, ben ne yaptım o nan körlere. alçaklar? Ben oniann h«r birine birer fillis vermeoım mi, o namussuzlann?» «Verdin sultanımız.» «Ne istiyorlar öyleyse? «Açlık başlarmı döndürmüş akıllarım baslarır.dan almış. Açlıktan blmek korkusu delırtmis onlan.» «Çok kannca öldil mü açUkUn?» «Yaaa... Çok kannca öldü a<jlıktan. hem de saljrın hastalıklardan, sultanım. «Varsm öUünler, hüdhüdler b« sı kardeşim. Yeryüzündeki karın c» tüken«celt değil ya«. O kad»r çoklar ki, hiç k»nnca ölmekle biter mi id?» «Biter sultanım». «Ne diyorsun sen, ey ulukepez kardeşim, her şey biter de bu dünyada yalnız karınca tükenmez O kad»r çoktur ki karınca, dünya karaıeayla dolu. Bu kadar karınca hiç ölmelüe tükenir mi? Bak, biri ölünce bini doftuyor.» «Doğrusun sultanım. biri ölün ce bini ürüyor ya bu kırgına, milyon da ürerse kanncalar gene dayanamaalar, tültenirler.» «Aman etme bunu bana, uluke p « kardesim. ben bu dünyada kanncasız na«l yasanmî Kannca lar olmaymca bana bu güzelim yıyecekleri kim toplar, bu bal bı lerinı, ciçek, çekirdek, ot bıien ni kim. kim, kim? Vah karmcala rım benım yığit, becerikti kulla rını. vaaah'.» Sultan öyle bir vah çekti kı sesi bütün karınca ül kelerinden duyuldu. «Vah, vah ki vah... Vaaaah, karınca kullanm vaaaah!» «Vah. diye onu destekledi ulu kepez. «Bak» dedi sultan. «ben oniann bana karşı isledikleri suçlann hepsini bağışladım ama, kırmızı sakallı olup da daglara kaçmalaruu hiç bagışlamadım. Bana bak ulukepez kardes...» «Baktım sultanım.» «Ben bu kırmızı sakallardan korkuyorum. benim basıma bir iş açacaklar.» «O kadar küçükler ki kanncalar. bütün dünyanın kanncalan kınnızı sakal olsalar ki ne yapabihrler...» «Biliyorum. biliyonım. ulukepeı kardeş, o kadar küçîicük ya ratıklar lillere, bu koskocaman fillere bir şev vapsmazlar ya. ne demi» insanoğlu. o insanoftlu ki ne kadar ahmaksa o kadar da akılUdır, ne dcmisa «Ne demis? diye sordu hüdhüd ler bası.» «Düşmarun ytarıncaysa da hor hakrna, demiş. Biliyorum. V a crmcalar kıyameta kadar benim buyruğumda kalacaklar. Hiç bir $ey yapamayaeaklar, gene de tar nnzı sakallara meydan vermemek gerek. Ne olur ne olaıaz, biz gene tetikt« olmalıyız. Zavalhlar. o kadar da küçüc'iktürler ki...» Durdu, düsündü. birden hortumunu kaldırdı: «Bana bak ey hüdhüd kardeş.» dedi. «Beni iyi dinle. su dünyada hiç bir yaratık benim kırmızı sakal kanncalardan cekindigiml bilmemeli. Benimle alay ederler. b^ni tefe koyar da calarlar. Aman ha aman. hiç btr lcarmra. hiç bir yaratık benim kırmızı sakalblarla uğrastıgımı bilmemeli.» «Bümeyecek sultanını.» «Ben dünyada hiç bir yaratıktan bile korkmam. Aslandan, kRplandan. oarstan. boa yılanından. insandan bile korkmsm.» »Biliyorum, sultamm, korkmazsuı.» «Ben tozarsam, bu dünyada Ö nUme hiç bir yaratık duramaz.» «Duramaz sultanım.» «Gene de bu kırmın sakallan ortadan kaldınp dünyayı sütliman edecegim. Benim sultanlıgimda hiç bir yaratık hiç bir yaratıga düsman olamayacaktır. GsteliV bu kırmiH sakallar bana da düsrnanlarmnı. Övie mi?» «Sana diljmanlar sultanım.» «Su yeryuıünde htç bir kırmızı sakal kalmayacaktır. Koklln'J Irurutacagun kırmın sakaUann. «Ne bu hal, ne oldu sana böy le kardesim, hüdhüdler başı, üc görum, nedir bu?» uiye sordu sultan. «Başına bir iş mi geldi? Senin bu durumunu hiç beğanmedim.» «Sorma,» diye inledi ulukepez. «Yandık sultanım. kanncalar gi diyor Aaaah. biz böyle kanncalar, dostlar, dünyayı dolaşıp bi le has yiyecekler toplayan e?it iik. ÖEgürlük. banş aştkı yaratık lan bir daha nereden bulacagız. aaaah, aaah1. Öluyorlar, toptan ölüyorlar açlıktan.» Y&RİN: KIRMIZI UKAUAR& RARjl YiYECEK TiFFANY { ou? i ^S B ULMA CA SOLJJAN SAGA: 1 Kalem tartısması 2 Tersi harinenin malı Demir zıncı ri deliği 3 Dere kenannda yeti şen bir bitki Eskiden kullanılan blr silah türü 4 Sıeak ülkelerde yetişen blr bitki Ter si beyaz 5 Yürüyüş 6 Tersi bir nota Bütün Tersi Osmiyum'un slmKesi 7 Maaallar da adı geçen bir dag ismi Bir hayvan 8 Bildik tanıdlk Tersi bir olumsuzluk eki 9 Kır mıza Tersi zamanı kullanmada çok dikkatü olan. n<KARIDAN ASAĞITA: 1 Tatlı su levregine benzeven bi. tatlı su balıgı 2 Parça ile tüm arasındaki bagintı Bir işten gelebüecek tehlike kendisine bırakılmalc Uzere araya konulan kimta 3 Glysi Blr hayvan i Bir seyın korunmasını baska biriıı» bıratona s Da yanacak şey 8 Tersi örnegi 7 Tersi eskiden kullanılan bir sılah türıl înc* uzun yans kayıiı 8 Miktarca fazl* Eskîden evlsr» »u taaıyan kimseler* »eri len İ5im 9 Geceleri denizds süreklertn JnmıldAnışı ila meyda 12345678 9 DiŞi BOND 1 M1 im 9 Xh£txmM , VMjUMztm. DÜNKt BUUMAC\N1N ÇÖZÜMÜ SOLDAN SAfiA: 1 Kozmonot 2 Örj lan 3 Şom Emare 4 E rar Bit 5 Üvay kA 6 Elt Tamam 7Ni Mete 3 Sansar 9 Mani Kafi. TUKARIDAN 1 Kösegen 2 oloS 1İ»A 3 Zümrüt An 4 Av Arıi n Operet fi N»m Yamak 7 olaB Mera 8 T»nkat 9 Netameli, J n* gelen parüu.