23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKİ OrkMtrasında çalıaui sanatçının, Cephe lktldarı içlnd* klme yönelttlgi yakınışını. İktidar ıleri gelerüerinin kendillklerınden, bir çağrıya «kat lanmaksızın», yaşamlarının bir parçası sayarak senfoni orkestralarının konserlerine gittiklerlnı gören, duyan var mı? Cephe iktidannın sanatla ilflsl. basında çıkan yazılara göre, blr ulanç festivaline dönüşmüç îstanbul Film ve Hafıf Müzik Festivali'ne milyonlar dökmek. En önemlı sannt. konuları da, bu ışlerle görevli Bakanın yaptıftı konusma: Bu konusmaya Eülmekte, o sanatçı haklı mıydı, haksız mıydı? Böyle «bnemli» konular varken, Senfoni Orkestrasmda çahşanlar kaç para alırlar. Devlet balemlzln sanatçılan nerede, na•ıl, hangı gtiç kosullar altında çalısırlar, kimin umurunda? Oysa Atatürk, yıllar önce, nerçegi dıle getirmts: «Sanatgıı kslan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.» Sankı bıiRünkü Cepheciler de Isitsinler istemişçesine. şunları söylemls çevresindekl politikacılara: «Efendiler; s\z hayannızfla mcbus olabillrsınlz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabillrsiniz; fakat hiçbir zaman sanatkâr olamazsınız. Rinaenaleyh bu çocuklann kıymetlni bılellm.» Atatürk'Un yaptıklannı yıkmakla ugraşan Cepherilerı etkiler mi bu sözler! Herşeyi sanrtıktan çıkma oldubittlsı (tören. herşeyi oy getirme açısmdan degerlendiren, kendllerinin buEünlerinl Ulkenlrı yarınlarına ustün tutan siyasal iktidarlar döneminde, onlara yakısır dtlzeyde bir sanat anlnvısı va da anlavıssızlı"1 sarar yan das «yetkililerl • sorumluları » Sanki böylelerl için söylemlç Bernard Shaw. «Hiç bir şey bilmez, iistelik herşeyi bOıJİRini sanır. Bu da onun politikaya atılacagını açıkça gösteriyor.» Ne denirse, bosuna: Sanattan anlamadıktan, sanatla ilgilenmedikten hadi bunlar bir yana sjınata saygılı olmadıktan. sanatçıyı korumadıktan sonra, o herkesln bildigl anlamda «politikacı» olunabilir ama, «devlet adamı» olunamaz. Bır gün böyleleri, yaptıklan, kattıkları İle degil, yıktıkları, yaraladıkları. vok ettikleri dp.gerler yilriinden anılırlar. Zemzem kuyusunu kirleten gibi! CUMHUBim 29 OCAK 1977 G azetelerde olaıyucu yanlarını okur musunus? Çoğu kez, gerçek sorunlar dile getirilir bu yazılarda. Hem öğretlcl, hem de uyarıcı olurlar. Yalnız sizln, benlm okumamız yetmea kı, Asü, «yetkllllersorumlular» görmeli, okumalı bunları: ona göre de davranmaları gerek. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER TEKZİP Bir gazetede bırkaç gün önca blr okuyucu yakınması vardı. Yazı, Cumhurbaşkanlığı Senfonl Orkestraoım bir başka açıdan tanıtmaktaydı; Orkestra sanatçılarından birlnin kaleminden çıkmış. «Devlet sanatçılan. ile, 100 kişiyi bulmaktaymış Orkestranın Uyeleri, Başbakanın buyruğuyle, bütün devlet memurlarına yan ödeme verilirken, Orkestra üyeleriyle Devlet sanatçılarına da 300 lira yan ödeme verilmpye başlanmış. «Net» olarak, 157 lira geçmokteymiş ellerine. Şöyle dlyor yazıyı yazan sanatçı: «Belki bu durumdan birçok parlamenterln haberi bıle yoktur. Belki de, haberi vardır da, umursamazlıktan gelmektedir. Herşeye ragmen, memleketin bu kalburüstu sanatçı grubu sesslz, sakln vo büyük blr sabırla, Devletin kendllerine sahip çıkacagı günü beklemekte.» Sanatlarım yürütüyorlar, umutla. Bu 157 lira, «az gelişmiş Ulkemizin çok gelişmiş» Orkestrası üyelerine. «hayat pabalıhğı» ile savasımda «destek» (!) oluyormuş. Bakın, yazımn arkası nasıl: «Idil Birefi de, Suna Knn'ı da, Ayla Erduran'ı da, Verda Erman'ı da bu parayı almaktalar. Ama hiç blr zaman çalışmalarından zaman ayırıp, nedır bize layık gördUğtinUz rakamın gülllnçlüğü, deylp mücadeleye girmezler. Onlar sadece çalışır, çalışır, çalışır. Gerek yurt dışı gerekse yurt içi konserlerlyle, Türklerin en ileri memleketlerle sanat konusıında yarışabilir sevt yede olduğunu ispat eder.» Asıl önemH olan, şu. «Orkest.ra sanatçılan konsp.rlere fraklar lçinda çıkar. Dinleyiclleri, onlann dikkat, ener.1l ve gayretlerini görünce, akıllarına karşısındaktlerin rıe sıkıntılar içinde yaşam kavgasını sürdürdüklcrlnl getlrmezler. Bilmezler ki, bu gösterişli kıyafetle konser verenler, geçimlerini temin etmek için evlerinln eşvasım satarlar, blr bölUmil gecelerl pavyonlarda çalışırlar, blr bölümü de ev sahiplerinin klra artışı taleblni karşılayamadıkları için mahkeme kapılarında surünurler.» Yazı, böyle işte. Bu yazıyı gazetelere yollamak aorunda kalan sanatçı, belki de beklemiştlr, benim glbi: Başbakanlık, Kültür Bakanhğı, ya da başka «yetkililersorumlular» bir açıklama yapsınlar dlye, «Hayır» desinler, «Cumhurbaşkanlığı Senfonl Orkestrasmda çalışanlara avuç dolusu para verilmektedir»: ya da şunları îşiten Var mı? Kırdıkları, Döktükleriyle... Seha söylesinler: «Haklı o yanyı yaıan; gerçekten ayıptır sanatçıyı bu durumda bırakmak; önçelikle ple alaeaftız bu sorunu » Cumhuriyet Gazetesinin Aralık 1976 tarıhli sayısinda. Pencere sütunıınd», tlhan Selçuk imzalı «Okul kitabımı bu?» adlı yazıda «Alevl yıırtdaşlara yogun iftıra, kUTUr, yalan, CtA ajanlığı» gibi yersiz ve me.snetslz iddıalan tekrıp v« durumu tavzih: «Felsefpye Baışlangıç adlı kıtabımla ilgili olarak sayın Mılli Egıtım Bakanının, ilgili yerde bır dızgı hatası oldugu porüşüne katılırım. Çünkü sözü geçen metinde «den» eki dilşerek, bır de «dır» eklenmiştİT. Matin şöyle okunmalıdır: «şıa, din başkanlığı mpselesinde, Aliyi tutanlardır. Bunlardan, Aliyi Tann mertebesine çıkaranlara Galiye... denir». Çünkü, ıip kıtabımda, ne de dayandıgım kaynakta (.Eşarlnin MakalAtı). ne «alevi» siizcügU geçmektedır, ne de buBün ülkemizde yaşayaıı Alevıler'in 1350 yıl öncekı Galiye oldugu söylenmemektedlr. Çunkü. Galiye, Imamet meıelesıne baRlı olarak ortaya çıkmış Şla'nm kollarından biridir. Bu cıhet Türk Ansiklopedisine yazmış oldugum «tslam Felscfesi» maddesinde ve «Türkiye'de Elll Yılda Felsefe Eylemi» kıtabımüa aynen görülür. Bu kitabımda ülkemizdeki Alevilerin bilimsel olarak henUz incelenm«mlş olduguna da ı^arct ettım (S. 5960) Alevi, Şia, Galiye arasındaki farkı bilmeyen yastarm, biUm dışı tüm Isnatlanm kınar, reddPder, bir kitabı okuma usulünün bir kaç sayfanın fotokopislne bftkmak olmadıgını hatırlatır masum vatandaslarıma durumu açıklarım. A.Ü. DTC Fakültesi Krlscfe Tarlhl KUrsüsü Başkanı ProfeıBr Dr. MUbahat Kflyel L. MERAY Jüyle «solculuk* yapanlan btle bıılup ortaya çıkaran uzmsınlar yetiştırmiş bir iktidar, anlamaz mı kınun ne yapmak istedigmn Parlament«rlerinıiz, Ünıversitede her profesörü RekWr sayıp, Rektörlerl de dünyanın pararasını alan kişiler durumuna scjnarak, Rektörlerle paraca eşıt duruma RPlinni? gibi «masum» bir davranısla, aylıklarmı 25.000 llrarığın üstiine çıkarmaga kalkıştılar. (Ah şu Rektörlrr; bir prolesörün alabilecegı en yiiksek aylıgın H.noo lira, bir Rektörun de 12.000 lira dolaylarında oldutunu, pişmis aşa su kataren.«,ına, açıklamalsrının sırası mıydı?) CumhurbaşkanlıSı Senfoni Orkestrasında çahşanların da van ödeme aldıklarını ögrenince. parlamenterlerimiz, Orkestra îŞpfinin aylıiltını da pklpyebilirlerdl aylıklarına' Asıl dert, parlamenterlerlmiri bufrllnlerde UKraştıran «yas«msal sorun». karmıovundakl tepkller bu aylık arttınlışına. «Orkestramorke*tra» blr yana, partilerimiz. oybirllglyle kabul ettlkleri bu arti!«a karsı çıkma kahramanlıtı yarışjndalar »imdl. Bir bulabilsslor P»rlamentoda bu artısı gerçek Tıkalı Kulaklar Oysa <tısss» çıkmadı kaç gtlndür, «yetkilller sorumlular» çevresinden. Bu yazıyı belki görmemişlerdir olamar ya; görmuşlerse, belki baş lığı okuyup geçmişlerdır «başka dert mi ka!madı?» diyerek; belki de, «çok bile aldıkları para, gâvur havalan çslanlara» deyip, bir «oh oisun!» çekenler de çıkmıştır. Sanatın hele «Senfonl» glbl laflar eden sa natın yeri ne ola ki Cephe Iktidan gözünde' Böyle bir iktidar, nasıl desteklesin Senfoni Or kestrasında çahşanlan? Hem, şu Orkestrayı • mllliyetçl» açıdan blr lncelemek de gerekir. «Kökü dışandjı» yapıtlar çalmıyor mu bu Orkestra? Beethoven'ler, Baeh'lar, Vivaldi'ler, Haydn'lar, Mozart'lar, Wagner'ler, Debussy'ler yetmezmlş glbl, ara sıra. Caykovski Rimskl • Korsakot Musorgskl, Prokoflef glbi Rıısların «Moskof gâvurların» yapıtlarını da çalmakta! Bu Ruslar. Cephe ortaklarına öyle kredi veren, fabıika yapan ttlrden de değiller; böylelerinin, yerl, komunlst olsalar da. Cephecilerin başı üstunde. Ötif yandan blr «günah» daha Cumhurbaskanhğı Senfonl Orkestrası, hangi temel atma toreninde «mtlll» parçalar çaldı? Çalsaydı görürdük, bu törenleri «haber» sayıp, urun uzun veren Cephe televizyonunda. Bir Mehter Bandosu kadar blle olamadılar. Bir de şu var: Çaldıklan parçalarda, nedir o «sol» anahtarı? Sanki başka anahtar yokmuşçasına, bir «sol» anahtarı tutturmuşlar! Selâmete götilrecek anahtara bir şey denmese de şimdilik, bir «sag» anahtar bulamazlar mı, lsteselrr' «HomonEOİos» »özcü Sanatçı ile Politikacı Konu çok önemli olmasa, söylenecek böyle neler var! Konu, sanata saygı; Devletın sanatı, sanatçıyı koruması, el Ustünde rutması. Böyle bir anlayışa varftmamış»a bir »lyasal İktidar, ne denli tutkulu özlemler ardmda koşama kossun, her öntlno gelen arsaya temelslî! ttmeller atarsa atsın, Osmanlı Düyunu Umumiyesinl asacak dış borçlanmalara batarsa batsm bütün bunlar marifetmişçesine, övtlnürs» övünsün ta~ rihte yeri, ısmarlama hiç bir ders kitabının kurtaramayacağı düzeyde kalır. Yer «ÇağdJ»ı!» dam gasını. Anlayamadıgım, Cumhurbaşkanlığı Senfont 2$ ocak güntt PTof. Dr. Ovat Geray'ın yayınlanan «Ya Genel Seçlmler» başlıklı yazısıııın snn bölümiindekt «belll sllâhlı zorbalann ofrrtlm kurumUrındaki kaba kımrt jöntfrllcrl, clnayetlerl kar<>ı»ında devlet Rtivenllk knvrctleri etklnllk Rösteremtyor, yanniT: davranmıyor» rümlcsl, «yansız davranıyor» biçimlnde tam terslnr çıkmıştır. Düzcltlr, öiör dilrrlı. DttmiME Devleti Savunalım OKTAY AKBAL g,Vn \\ 1 s n n v o k m u ? Evet Hayır UCRAŞ BEKLEYEN HASTAL1K O cak ayının son pazan bütün dünyaca «CUzam GUnü» olarak kabul edilmlştir. Biitıin dünyada yarın oiizzamla ilgili çeşıtli toplantı ve sergiler düTcnle necek, yıllarca lhmal edllmiş olan hastalıguı gerçek durumu halk topluluklarına anlatılmaya çalışılacaktır. Şayet bu bir güncük yeterllyse!. CUzamın bir so run olarak çözumlentneslnde süp hesİB bUyük yerl olan toplumun aydınlatılması bir kaç yü öncest ne degin oldukça lhmal edilmis durumda olması nedeniyle, bu güntl bir fırsat bilerek cUzamın ne olup ne olmadıgını bellrtmek te yarar umuyorum. Geşitll gaglık sorunlarımız ara sında, kendine özgll yapısı, top lumsal etkinliftl ile ayrı ve ozel bir yer tutan «CUzam Hastnlı gı» konusu, nedense sürgit geçiş tirilmeye çalışüan yaklaşılmaktan korkulan bir konu olarak goı ulmektfldir. CUzamU hastanın verslz olarak toplumdan itilmesin« benzer, ancffek rmıın ICBdtnr manttk dışı blr tutumdur bu. Her konuda oldugu glbl, cüzam konusunda da, soruna egilmedikçe, onu gerçok ytlzU ile ele alma dikça, yersiz korkulann daha da stlrUp gitmesi ve sonuo olarak. Cözümlenmesi hiç de zor olmayan bu sorunun ortada kalması önle nemez. Kesin sagıtımın ilk haş langıcı. kesin tanı oldugu eribi. l ı saSlık sonınumujıu da çözmel^ için ilk yapılacak iş, sorunu bilmek tanımak ve gerçek vUzüml ortava koymak olmalıdır. CUzam nedir norusunun cevabı. karumca, kısa bir şekilde «tn san güzelliğine düsman bir nastalık» olmalıdır Bu yönden ela nlındıgında, acaba insan güzelliKine dtişman olan hastalık sade ce clizam mıdır, dlye ikinci bir soru ortaya çıkar. İşte sorunumuzun temel nedeni burada zlzlidir. Insanlıgın oluşu kadar eski tarihlerde lnsan güzelligint bozan, ellerl, ayakları, parmakları, kulagı, burnunu kemirip bltlren çeşitli şekil bozuklukları yapan, Dis kokulu yaralar açan hasta lıklar, toplumun saglam kisilerinin dlkkatini çekmiş, tiksinme uyandırmıştır. Bu çeşlt haatalıklan, toplumsal içgüdU ile klşller, içlerinden atmışlar, uzaklaştırmışlar ve onlara, belki de gizli gilçlerin bulaştıgına 'nanmışlardır. Iste bu toplumdan uzaklaştınlan hastalar, birbirlerin den aynlmaksızın. her toplumda cüzam olarak bilinmiş ve tanmmıslardır. Ancak, toplumdan kovulan bu Prof. Dr. Atıf TAŞPINAR A.Ü. Tıp Fak. Lepra Eğitim ve Araştırma Enst. MUdürü hastaların hastahklan, birbirins benzemekle beraber, hepsi da bugün lyice tanıdığımız şekilrle «CUzam» mı ldi? Elebette degildi. Bunlarm arasında hemeıı hemen bUtün cild hastalıklan, şekil bozukluğu yapan bütun has talıklar vardt. örnegln, bulasma olasıhğı ve yaptıgı yıkımlar bakımdan daha clddl olan Frenp;i, Verem, Kanserler, çeşitll Romatizmalar, doğumsal şekil bozuklukları, bunların arasında bulunduğu glbi; pek çok hastalık da iyi huylu olmalanna karşın deri bulguları dikkati çektigi !çin yine bunların arasına sokulmuş tu. Ekzema, Şark Çtbanı, Sedef hastalıgı vs. Etken bllglslnin hentlz .urıılmadıgı, bulasma kosullarının tanmmadıgı, iç güdUsel davranışların topluma hakim oldugu o devlrlerde bu toplumsal olay doğaldı. Ancak, zamanU l.işisel gözlemler ve daha sonraları tıp alanında ortaya çıkan gellşmeler, bu toplumdan kovulanları, sıra sıra toplumun içine almaga başladı. «Bu sedef hastnlığıdır, kim seye bulasmaz» diye sedefliler; «Bu şark çıbanıdır, bir yılda lyile.şır, ızi de nişandır, u»urdur» diye btitün şark çıbanlılar y;niden döndügü gibı toplumun ıçıne; hatta, «Bu tüherkiilozdur, veremdir, lnce hastalıktır, Uziintüden, aşktan olur» diyerek tUm veremlıler dönclü topluma, yaslı görlerle roraantızmm sembolıi olarak baaıldı bagırlara. Tıpkı bunlar gibi, frenglliler, kansprliler ve çeşitli nedpnlerle şekiüeri bozulanlar, değişik hastalıklara yakalanmış kişiler de degişik açıklamalarla bagışlarup, çtktı bu duvaruı diçına. Böylece toplumun içlne kabul etmcdıgi ve bütün bağışladıgı hastalıklarm tUm gtlnahını suç suz yere sırtında taşıyan asıl cüzamlılar kaldı blr tek, o asılmaz «maddî» ve «manevt» ayınm Uuvarlannm öteslnde. Oysa, cüzam blr frengiye bakarak yüz kere, bır vereme bakarak on kere daha ae bulaşıcı idl. Tedavi olanağı her an içtn vardı. Ama bu bilgller bir anlam taşımadı, cUzamlı, çeşitli baskıların kurdugu bu anlamıus «maddimanevi ayınm duvan»nın sürgit ötesinde kaldı. Aynca. ttylesine yazgıaının akısına bırakıldı kl. eger, onun bırakıldıgı gibi, bagişlanan hastalıklardan bazıları bırakılmış olsaydı bugün, tUm dUnyanın bu hastalıklarla kaplanması işten bile değtldl. Tek başına bu nokta bile, silzamın ne derece korkulmayacak bir hastalık olduğunu saptamaya yeterlidir. Bulaşmasının zorlugu, gellşmesinin ağırlığı, sagıtım (tedavi) olanaklarının bulunmasına karşın, gUnUmüzde cUzamlı havta hila «istenmeyen adam> olarak tanınmaktadır. Bu yanlış kanıda çeşitli nedenler rol oynars,» da, herhalde, kişlnin korku duyma isteği, cUzamın hastada yaptıgı çekingenlik ve bltkinlik büyük pay sahibldlr. Avrupa'da pek çok Ulke bu »orununu çözdü. Yıllardır yerlı hasta görülmeyen Ulkeler çogunlugu aidı. Hatta cUzamın çok sayıda gorüldilğü ülkelerde bile o kadar etkin çalışmalar sürdürülmektedir ki, buralarda da has tahgın kısa zamanda ortadan kalkacagına ınanmamak için neden yoktur. Blzde durum nedir? Bizde cUzam ve cUzamlı ile ılgilenmenın tarihi çok eskidir. Toplumumuı, tarihin hiç bir döneminde cüzamlıyı, kendl toplumsal açısı yönünden ayınma kalkışmamıştır. Ancak zaman zaman idarenm ba^ında olanlann, o dönemlerdeki Avrupa'ya özgü tutuma uygun olarak yürüttüklerl «siyaset» ile cüzamlı ezilmiş ve zor du rumlara dUşUrülmüştür. Tıp tarihimiz bu yönden incelendiğinde, çok llglnç, Avrupa'ya bakarak ° *aman her suç Islenebllln der Dontoyevskl'nin blr kişinl. Ellnl kolunu tutan, blr takım suçlara, clnayctlere glrlşmeslnl önleyen, «lnsan glbl» yajamaya onu zorlayan tek püçtür, Tann düsUncest... Tann yokaa, jok «ayıuyorsa, günahlar, suçlar Islemek Isteyen, ama kendlnl tutan kisllere tüm yollar açılmış demektlr. «Tann yok mu, o zaman her suç işlcnebilir? söxtt derln blr anlam tasır bu yüzden... TÜMÖD Başkanı Prof. Ümit Doğanay «Devlet pollslnln, devletin mcnıuru Universlte mensuplanna saldırmanı devlet otoritcsinln artık kalmadıgım RÖsterlr. Bu duruma tüm Anayasal kuruluşlar karşı çıkarak Devletin varlığını konımak lçln Anayaaal förevlerlnl yapmahdırlar» dlyor. Sorun a nnktaya geldi artık: Devletin KÜCÜ var mı yok mu? Hatta blr devlet var mı yok mu? Yoksa, o zaman her suç lşlencbillr demektlr. Dostoycvski'nin söxüııü azıcık degiştlrlrsek şöyle dlyebiliriz: «Devlet yok mu? O zaman her suç Islencbllir.» Nltcklm sokak ortalarııııla, okul bahyelerinde, sınıtlarındâ işlpnrıı ctnayetler, hiçblrlnlıı suçlularınıri bulumıp ceıalandırdm.iması «devlet»ln ortadan sllindigl tzlenlnıinl veriyor. Ya da devlpt ırUçTfrinc egemen olanlar araslnda btle blle tö'yle olaylara gör. yurmıunasmı Isteyrnlerln bulımduğunu... Son günlerde bir fakülte dekanı. profesörler polis giysisı tasıyan klmselerce dövülmüslcrdir. Bir dernegin pencereslnden ateş edilerek Iki dcvrlmcl gencln öldttrüldUğii ortaya çıkmıştır. Her gün böyle olaylara yenllerl eklenınektedlr. Faiflııt tırmanısa klm ve nlçln göz vumuyor? tktldarda blr ortaklık var, bu ortaklık neden şiddet olaylannın ttstüne yürUmüyor, niye seyirrl kahyor, hatta nlye tek yanlı davranıyor? Dıırunı T) Mayıs önceslnc benzemeye baslamıstı. Rekttir dövmek, profesör coplamak, gazetecilere Raldırmak, (lnlformah ögrencilerl pataklaıııak, hepsi, bellekleıimlzden daha sllinmrmls anıları canlandırıyor. DP'nln yöncticllerl 27 Mayıs 1960 önceslnde de bu durumdaydılar. Devlet ortadan kalkmış glblydl. Ama aradakl ayrun yine de bttyfiktilr, o zaman güçlerlncc blr genç öldürüldü, kıyamet koptiı. Şlmdl her gün ölenler, yaralananiar, dKviilenler var, MC'nln iktldara gelmesinden berl şiddet olaylan bardakları doldump tasırdı. Yalnır. seyredlyoruz, iizülüyoruz, yazıyoruz, konuşuyoruz, sonra ölülcrl mezarlanna koyup gttndelik yaaamunıza gümülüyoruz... Şlmdlyo dck, tçislerl Bakanı, Adalet Bakanı, Ankara ve Îstanbul Vallleri, Emnlyct Müdtirlerl çoktan çörevden »yrıımıs olmalıydılar. Demlrel'ln basında bulundugu bu MC iktidan çoktan diişürülmellydl. Hem de bunu Türklye Cumhuriyetlnin bagı Sayın KorutUrk yapmalıydı. Yetklm yok dlyor, ama Bakanlar Kunduna, MIUI Gttvenlik Kuruluna başkanlık etmek, orda Istedlgl glbl konusmak, blr takım «nerllerde bulunmak halvkıııa salıiptlr. Daha daha olmazsa, görevlnden çekllmek .. Tarlh karşısında Korııtiirk bilyttk bir sorumluluk altındadır. Yannkl kusaklar bugünlerln kanlı olaylarını Incclerken «lş başında Raskan Koruttirk vardı» diyeceklerdir. Her nc kadar zaman sagduyulu konusmalar yapmışsa da yabuzca bayramdan bayrama ılımlı sn/ler sfiylemek yetmez. C.umhurbaskanı, şiddet olayları, devleti hem dc devlet giiçlerl ellyle güç duruma düşürme glrişlmlerl, ulıısu holme, gençllği blrbiri üstiine kıskırtna, üniverslte «iferetlm Uyelerlnl, eazeteclleri btle acımasızca kınp geçme cğillmlcrl karsısında yetklslnl, gücunü kullanmalıdır. Türkiye Dcvlctlnln nltıncı Cumhurbaşkanı, Oramlral Fahrl Korutfirk'ün başkanlık döneml, gclecege kan lekelerlyle, utanç verlci olaylarla, (aşlzm tırmanışı yolunda aşılmış çlrkln bukınlar, tedhisler, clnayetlerle dolu blr sayfa olarak geçmemelldlr. Rakın ne diyor polls glyslslne btirUnmttş klşllerce coplanan Teknik Üniversite Uemi tnşaat FakUIteat Dekanı: «Gnmhurlyetln Adalet Bakanının krndl mtlnteşannı yumrukladığı bir Ulkede, blz de blr kaç cop yemişiz! Artık normal gellyor ln•ana. llk krz pollsler tarafından cop ylycn blr dekan diyerek buru da özBeçmişlmize kaydetttk.» ÎTÜ RektörU blle her «abah odasına glrerken Rörevli polislerce aranırmış, buna da se« çıkarmazmış, doğal sayarnuş! «Yarar var bunda» dermişl Evet, alıştık herşeyi dogal saymaya! Her gtin Ikl üç ölti yaralı, dövülme, sövülıne, suçlulann değll suçsuzlann cezalandınlmalan, Ankara'dakl bir takım poiltikacılarınsa «böyük böyük» •özierle halkımızı hâla kandırmaya çalışmaları.. Ama bütün bunlar nasıl doğal olahlllr? Nlye ıloğal? Blr ünlversite profesörü, dekanı odasında dayak ylyecek, bem de yasalan uygulamakla görevli klşilerden klmse bu olaydan suçlu bulunmayacak! Bunlar nasıl doğal olabtllr, nasıl soğukkanhlıkla karsılanablUr? Kvet, Doğanay glbl düşünüyorum ben d«: «Bu duruma tüm Anayasal kuruluşlar karşı çıkarak Devletin varlığını korumak lçln Anayasal görevlerinl yapmalıdırlar.» Ünlversiteler, basın, Anayasa Mahkemesl, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Atatürk Cumhurlyctl Anayasasına inanan, güvenen bfitttn yurttaslar. En başta, en önde de, Cumlıurbaşkanı Korutürk... ^TERZİNiZî Ser reklam: 28 931 çok ilerl atılımlann ortaya kondugu her an saptanabilir. Çaftdaş anlamda cUzam sava^ınu geçmeden çok önce, cüzamlının ayırımıntn çhzdnı olamıyacağını söyleyen ileri görüş sahibl kişiler bleim toplumumuzdan çıktıgı gibi, cUzamlılaııu guruük ;a şantılannda kısmtıları kaldırın» eğllimi de denileblllr kl İlk kez bizim tıp toplumunda görülmüştUr.. CUzamın çaftdaş anlamda ele aluıması, savaşının yürUtUlmesı lse, bu savaşta canını veren Doç. Dr. Etem Utku İle başlar. Kurdugu dernek, dernek aracılıgı ile ortaya çıkartılan Araştırma EnstltUsU onun yapıtıdır. Za mansız yokluğu ile yerinl alan Prof. Dr. Ahmet Akçaboy lse soruna lnanmış bir kişi olarak, cüzamın çeşitli klinik tabloiarı Uzerinde oldugu kadar, hastalıgın toplumsal uğraşını da yürütmüş bir kişidlr. Son zamanların •evinç ve kıvanç verici blr olayı da, davaya gönUlden tnananların îstanbul'da kurdukları ynni CUzam Savaş Dcrneğinin ug raşa katkıda bulunmaya başlama •ıdır. BUtUn bu ugraşların ama. cı, kuşkusuz yurdumuzda cü zamın kökunU kazımaktır. Ama, bu amaca nasıl ulaşılacağı hentlz yöntemlerl İle saptanmamış durumdadır. Her halde, ilk ynpılacak iş, cüzam korkusunun yersizligini anlatmak ve geniş halk topluluklarını eğitmek olmahdır. Bu kovulan, bu itllen, bu hor görülen hastaların hiç de tehlikeli kişiler olmadıgını urtık kabul etmeliyiz. O derece ka bul etmeliyiz ki, onları yıllardır özledikleri sıcak ve ilgl dolu kucaklanmıza almalıyız. Tüm top lum olarak bu, en guzel ve en yerinde bir uğraçımız olmalıdır. Sonuç olaıak şumı belirtnıpk lsterlm ki, cüzam h!ç de sanıldıgı glbi korkulacak bir ha&talık değildir. Bulaşması son derece sor bir hastalıktır. Hastalıgın sagıtımı vardır. Sorun stıdeco hastalarımızı topluma kazanduma sorunudur. Teknik açıdm lse, bu konuda yetişmiş bu <lavaya gb'nül vermis gayretli kışilerln bir araya gelmesi ve ugraşı birllkte sUrdürmesi sorunudur. Bu görev de boş zamanını dp (erlendirmek Isteyen toplumumu run tum yardım sever kişilorine dUşmektedir. Bu, yıllardır çektikleri çileleri ile başbaşa bırnkılan klşilerln özlem duydukları sıcak ilgiyi onlardan esirga miyelim. (Cumhuriyet: 930) SON SINIF Üniveraitaye Hazırlama Kurslan Açılacaktır LİSEvaOENGİ SÖMESTRE TAtİLİNDE ÖĞRENCİLERİNE BDKSEN MVAZIT ını İV (Cumhuriyet: 921> Veiat ve Teşekkür Merhıım DinibUtUn Kurrahocazade tsmafl Hakkı Hoca ve mprhume Rabia'dan doğma Emekll Astsubay ve Bakırköy Emlak Komisyoncularından, Celâl BÎLGÎÇ 27.1.1977 günU Hakkuı rahmetine kavuşmustur. Merhumun hastalıgı sırasında kendislnl tedavi eden Haseki Hastanesi doktorlarından Kemal Turgut Bey ve Sevil. Hanım İİ6 hastane personeline, vefatında bizleri yalnız bırakmayan tüm tanıdık ve dostlara teşekkür ederiz. EŞt VE DAMADI (Cumhuriyet 933) TAÎINMAZMALIN AÇIKARTTICMA IIÂNI Üsküdar 2. îcra Memurluğundan (Dosya No: 1916/728) Bir borçtan dolayı hacizli olup, bornun ödenmemesi sebebiyle satışına kirar verilen taşınmazmal Ü&kUdar Arakiyeci Hacı Mehmet Mahallesi, Nuh Kuyusu Caddesmde k&in 458 ada, 12 parsel sayılı arsadır. TAPU KAYD1: Üsküdar 1. Bölge Tapu Sicil Muh. alman yazıda yukanda ada ve parsel numaraları yazıh toşınmazmalın 3588 M'i. miktarında oldugu ve borçlu hissesinin yani satılacak hlssenin lbfl/240 oldugu anlaşılmıştır. tMAR DllRLMU; îstanbul Belediyesl tmar Müdürlügilnün 6.10.1976 tarih ve 8719 sayılı yazılarmda nıezkur yerin Karaahmet Mezarlığı tevsll sahasında kaldıgı anlaşılmıştır. F.VSAH: Aısa halinded;r. K 1Y MKT t : Taşınmnzmalın bulundugu yer yukarıda yanlı Imar durumu gözönüne almarak tamamımn 717.(500.00 TL. olmak Umre borçluy» ait kısmın yani 168/240 hissenln 502.320.00 Lir» olacagı kamsına varılmıştır. S^TIŞ İJA 1 Satış 1/3/1977 3alı gunü saat 15.00'den 15.30'a kadar ÜskUdar 2. tcra Memurlugunda açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edılen kıyrıetln 'n, 75'ni ve ıUçhanh alacaklılar varsa alacakları merınuunu ve satış masraflarını gpcmek şartı İle ihale olunur. Böyle bir b«delle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü bakl kalmak şartlyle 11/3/1977 cııma günü ayni yerde saat 15.00 lft.ao'da ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanh alacakhların alacnftını ve satııç majiaflannı geçmesi şartiyle en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaye istırak edeceklerın tahmın edilen kıymetln "D 10'u nisbetinde pey akçesi veya bu mlktar kadar milli bır bankanın tpminat mektubunu vermelcrı lazımdıv. Satış peşln para iledir. alıcı istediglnde "20 Eünü geçınemok üzere mehil verilebillr. Dellfiliys resml ihalp pulu, tapu harc ve masrafları alıcıya aittir. Birikmis vprRiler satış bedelinden odenir. 3 Ipotek sahibl alacaklılarln diger ılpılılerın (îlglMler tâbirine Irtıfak hakkı sahiplerı de dahildır.ı bu gavrimenkul ılzerındPki haklarını hususiyle faiz v« masrata dair olan iddıalannı dayanağı belgeler ile onbeş gUn içinde dairemize bildırmeleri lâzımdır; aksi takdirde hakları tapu sıcıli ile sabit olmadıkça paylasmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemnn veya verllon mUhlet lçlndp ödenmezse tcra ve tflas Kanıınunun 133. maddesl geregınce ihale feshediltr. tki thale arasındaki (arkton ve <"* 10 («izden alıcı ve kefilteri mesul tutulacak ve hiç bir hUkme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilftn tarlhinden itibaren herkesin görebilmesl için dalrede açık olup masrafı verildiğl takdirde iateyen alıçıya bir öroagi gönderilebtlir. (150 krş. posta pulu karşılığı). 6 Satışn iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak istiyenlerin 976/728 T. sayılı Dnsya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilin olunur. 18.1.1977 (Basın: 704/940) ÎSTANBUL 2. ÎFLAS DAÎRES! îflâs İdare Memurluğundan Pazarlıkla Menkul Satış İlânı Küçükköy Cebeci Yolu No: 22'de MUflis İlyas Köksal ve Ortakiarı Kazan ve Makina Sanayil Koll. Ştl.'nin iflas tasfiyesi sebebiyle Alât ve Edevatiyle fabrika enkazının pazarlıkla ve alacaklılar umumi heyetinin kararı ile değerinin % 50'sinden aşağı olrnamak Uzere satılacaktır Satış lat. 2. Iflas Dairesinde ve tflas tdaresince yapılacaktır. SATILACAK ALAT ve EDEVATLAR: Dogu Alman malı titreşlmli Makas, Dogu Alman malı Profil maklnası, Havillan marka ikı adet Ceraskal, Dogu Alman malı Saç bükme makinası, Mihartkı Bulgar yapısı torna makinası, îtalyan yapısı toma makinası, Çekoslovak yapısı Plan ya makinası. Sovyet yapısı Radyal Matkap, Polonya yapısı Düşey Matkap, ttalyan yapısı Zımpara • Taşlama makinası, M&car yapısı Taşlama Zımpara makinası, Sovyet yapısı Dtişcy Metr kap, Cet motoru, Su devir daim Tulumbası, îtalyan yapısı Testere makinası, El Makası, Doğu Alman yapısı Kaynak Kompre&ör, îngiliz yapısı Karan Su Testi Pompası, Doğu Alman yapısı Kaynak JeneratörU, Doğu Alman yapısı Kaynak JeneratörU. Doğu Alman yapısı Kaynak JeneratörU, Avusturya yapısı Kaynak Jeneratörü, Türk yapısı Düşey matkap, Volf marka Taşlama makinası, Batı Alman yapısı Boru Profil Kestne maklnaaı, TUrk yapısı Uç Stlindlrll Saç BUkme makinaaı, Atıl durumda TUrk yapısı Üç Silindirll Saç BUkm» makinası, TUrk yapısı Kalıp Tencere v.s. makinası olmalc üzere işbu 29 adet makinaya bilirkişi Urafından 1.077.250. TL. deger konmuştur. * FABRtKA BtNASI ve MÜŞTEMİLAT1: Fabrika binası 23.00 X 35.00 M. ebadında olup tek katll betonarme karkastır. Atelye binası 11.00 X 90.00 M. ebatlarmda olup tek katlı yığma inşaattır. Tavlama fırını 4.00 X 7.00 M. ebatlarında olup yıgma, Demirhane binası 3.Î0 X 10.00 M. ebatlarında yıgma inşaattır. Fabrika binası Betonarme lnsaat (Doaya No: 1973/1) BDKSEN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ FEN SINIFLARI USESON 19 Şubat t t » « ı n /N.tOu«»'>S»H>nu\t«l 3 8 5 8 7 0 | »UltSh Uilui.lSI4NC.Ul.) 27S132 OERSAINIESİ'lMİIM BEKLEMEULER 3 Şubat 7 Şubat |«.ntı>/>.ıwv«»<'ıı.ın. ttel 4928V olup, çatı Eternit kaplanıadır. Fabrika ninasının Belonarme demlrleri, dograma ve kapılarla beraber 85 Ton hurda demır elde edilecektir. Eternıt olan Çatı kaplamasının da sökülme zayıatı göz önünde tutularak 600 M2. cıvarmda bulunacaktır. Atelye binası yıgma inşaat olarak ve tek katlı tesiı edilmlş olup, çatı dizaynı çelik konstrüksiyon ve çatı kaplaması Ktemitt'r. Bu işten taKribi 12 ton hıır'ia t'utrp! d^mir elde edilecektir. Eternit olan çatı kaplamasının da zayiatı göz önünde tutularak 700 M2. metrekare cıvarında olacaktır. Tavlama Fırını ateş tuglasından tesls edılmış olup inşa slsteıni dolayıslyle enkaz haline getırllmeslyle meydana gelen enkazın deger taşımayacağı, yine 4 numarada bahsedilen Demirhanenın inşa slstemi yıgma olup, bunun enkazının da bir değer tâsıyamıyacağı kanaatine varılmıştır. tşbu fabrika binası ve mUştemtlâtlarının enkaz haline getlnlmeslnde elde edilecek hurda Demlr ve Eternit çatı kaplamuına brUt 313.000. TL. net olarak da 162.000. TL.'sı değer konmuştur Pazarlıkla satış îstanbul Adliye Sarayı 2. tflâs Dairesinde ve tflâs tdaresince 17.2.1977 Perşembe günü saat 14 15 arasında yapılacaktır. Alat ve Edevat İle hurda Demlr ve Eternltlere konulan tahminl kıymetln %75'ini bulması hallnde setışı yapılacak, böyle blr bedelle alıcı çıkmazsa 18.2.1977 CuRiartesl gtlnU saat 1415 arasında aynl mahalde lklnci satışa çıkarılacaktır. tşbu lklnci satışta malların değerinin % 50'slnden aşağı degerde satış yapılmıyacak ve ertelenecektir Satış peşin para Uedir. » / o 50'den fazlaya taltp olan müşterlye tflâs tdaresl bedelln yansmı peşin almak kaydıyla ve bir seneyı geçmemek Uzere taksit yapabilecektir. Dellaliye ve ihale karar pulu alıcıya aittir. Fazla bilgl almak lst.iyenlerln 1973/6 sayılı dosya mımarası ile Memurjugumuza müracaatları ilin olunur. Cumhuriyet: 934 (Basın: 618/926)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear