23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
0 öB T CUKHURİYH 28 CCAK 1977 msmm TURHAN SELCUK . M€«f|hiZEWiK... SAM YELİ Yiızan: Mebmet SELÂHATTiN 32 YftmM*!, ne totlı rtya bu! RUya degil gerçek. Bakın allnjjsi fruruyorum. Hissetırıiyor musunuz bunu? Fahri güldü. Vüzünde acı bir ifade vaıdı. Tatlı hir rüya bu, dlye tekrarladı. Rüya değil gerçek. Peki, gerçek. Snatlerce oturdular böyle. Ktzı Karakoy'de vapura bindirlp eve dttndilğünde, Rarhoş glbiydi. Yine d* evdekilere bir sey belli etmedi. Hakkı Rabanın oldügünü, çok UzuldUgünu söyledi sadece. llk defa o gece çocuklarını sevmedi. Belmayla, eumartesl öğleden sonra, bir de paz&r günleri bulıışup geziyorlardı. Kvriekileıe, Hakkı Baba cildügü lçin işlerln başına yıgıldığım, cunıartesi ve pazar günleri de çalısmak zorunda oldugunu »öylüyordu. Hep aynı yerlere gidiyorlardı kızla. Relmanın elini tutmanın dışında bir kere bile öpmemişti onu. tçinde devamlı bir easiklik vardı. Bu duygıı kızla olduğu zaman geçiyor, aynlır ayrılmaz geri geliyordu. Çocuklanna, karısına ihannt ettiji düsüneesinin agırlığıydı bu. Yeterince sevemiyordtı bile yavrulannı. Hakkı Babanın yerine onu muhasebeci yapmıslar, genç de bir yardımcı vermişlerdi yanına. Aylıjfı Uç yüz liraya çıkmıştı. Bu para, olajjarı yaşantısını yeterinr.e karşıliyor, geriye de bir hayli para kalıyordu. Ayda bir ikl tane altm almaya baslamıstı. Bunu karısına veriyor, Reyhan da sevinçle bîriktiriyordu altınlan. Eski, kötll günlerine tekrar drinebüme korktısu iklslnin d« lçinden çıkmamıstı henüz. Eylül ayının ortalarına dogru Almanlar, Polonya'ya hlioum ederek yirmı günde ele geçirdiler. Bu, iklnci cihan harbinin (1Uen başlaması demekti. Gazeteler, hüktimetin sert tedbirler »lacagını, karaborsaya asla mUsaade edilmeyeceğini büyük mansetler halinrie verıyorlardı. Rua, bu kelinaeyl llk defa duyuyordu. Bir gün : Karaborsa nedir baba, dedı. Fahri de bunun ne olduğunu dogru dürtlst bilmlyordu. Blrlnr.t harpte kulağına çalınmıştı ama, Istanbul'dan çok uzakta olduklarmdan ne biçim şey olduğunu öğrenememisti. Fakat, za,man ilçrledlkçe bu kelimenin anlanunı, her gün blraz daha jyi, ögreniyorlardı. Yiyecek maddeleri sinsice ortadan yok oluyordu. Bakkallar bu yiyecekleri güvendikleri kimselere değeıinin çok Ustünde fiyatla satıyorlaıdı. Devlet, Milli Korunma Kanununu çıkarmıs, karaborsacılan yakaladıklarmda ağır cezalara çarptırıyordu. Ne var ki yakayı ele verenler o kadar azdı ki karaborsaya düşmemlş tek cins yiyecek maddfisi kalmamıştı. Ekmek vesikaya bağlanmış, bir el bombası iriligindeki, bu kapkara, kuru ekmekten başka bir seye benzemeyen nesnenin yarısını kişi baçına veriyorlardı. tşini çevirenler en alâ, sakız RIbi fırancalalar yiyor, paıasız ve becerlksiz olanlarsa bir kilo mercimek bile bulamıyorlardı. Artık, karaborsamn ne olduğunu anlamayan kalmamıştı. Almanlar, herRtin yerıi btr Ulkeye giriyorlar, bütün dünyaya dehşet saçan bir sel halinde Avrupayı kasıp kavuruyorlardı. Halk, sıranın ne zaman kendilerine geleceğini endiseyle dUjünUyor, kıtlığa, karaborsaya ragmen, henüü savaja girmedikleri için Allaha şükrediyorlardı. Fahri, sanki bir rüya aleminde yaşıyordu. Kazanrı yüksek oldugtı içln yaşamlannı sıkıntısız sürdürüyorlardı. BUyUk bir ihracat firmasında çahştıgı için, Memet Beyin de çabasıyla, onu sskere almEmışİRrdı. Bu olay evde huyük sevinç yaratmıstı. Beyhan, günleroe bu korkuyla yasamış, sonucu öğrenince rahat nefes almıştı. Çocuklar okula Rtdiyor, büyllkler gitnlerinin çogu Eamanım tekkede geçiriyorlardı. Orada şasılacak derecede bolluk vardı. Milritler yemiyor içmlyor. ellerinde ne varsa tekkeye getiriyorlardı. Reyhan, çok sık olmasa bile arada sırada tekkeye gidiyordu. Evvelâ orada canı hlç sıkılmıyordu. Sonra bu günkü yasantılarını Şeyh Abdülkerime borçlu olduklarını düslinerek eline g#çen her fırsatta tekkeji riyaret ediyordu. Tekke genç, ihtiyar bir sUrü kadmla dolup tasıyordu. Erkekler genellikle pazar günleri gellyorlardı. Reyhan'sa pazar günleri oraya Ritmediğlnden sadece kadınlarla karşılaşıyordu. Her gün bir kadın Şeyhin hizmetini yapardı. Temetinl gtttürür, abdest alraası için eline su dökerdi. Günahı boynuna, hoçlandıgı kadınlan koynuna aldıgı söylentisi çalınmiîh kulağına Reyhan'ın ama, o garip, ihtiraslı bakışların dı?ında, Şeyhten kötü bir davranış Rörmenıişti şimdiye kadar. Onvın bu istekli bakışları Reyhan'ı lıem knrkuluyor, bilinmea nlçtn, belli belirsiz bir jekilde ho?una da Ridiyordu. Etine dolgun, glizel kadındı Reyhan. Yürürken irı memelerl titreşir, kalçaları oynar, tekkenin sofalarında dolasır dururdu. tlk günlerin çekingenlij^i geçtiktpn sonra, Şeyne o da hizmet •tmeye başlamıştı Ypmngıni götürür. sofrayı toplar, abdest alacağı zaman eline su dölterdi. Şeyh, Reyhan'ı dayanılmaz bir hırsla arzııluyordu. rtUzelliginln UnünU daha Diyarbakır'dayken duymuş, sonra onları, karı koca. dolaşırken Rörmüştü. Henı de mantolu haliyle. Vücudunun kıvraklığı. yüzlinün güzelligl dikkatini çekmışü. Şimdi tekkedeyM sık sık görüyordu onu. Fahriye yaklaşışı, yardım elini uzat.iflii hep ileride gerçekleşebilecegine inandıgı glzli emelleri yüzünden6İ. Adama öyle zamanda yardım etmi*ti kt şimdi ona taparcasına bağlıydı ve karısmı Şeyhin koynunda görge bile inanmayacak kadar güven duyuyordu. Şeyh Abdülkerim onltnde salına »ahna dolajjan bu kadına, onun biraz çekingen olusu yüzünden, biraz da Fahri'nin çok namuslu bir insan olduğunu bilişinden ttt.Urti, nlyetini p«k belli •tmiyordu. Er geç elde edecegine lnandıjfından sabırlı daTranıyor, kadında kendisine karşı lstek uyandırmalc lçin «llnden geleni esirgemiyordu. Reyhan ona hlzmet ederken: Berhudar olasın kıztm, diyordu hUyUk ad»m t«rırlarıyla. Bu güzelligin ömür boyu devam eder insallah. Reyhan, bu iltifatlan olafian karsıhyor, istekli bakjşlanmn dıçında şimdiye ksdar rahatsızlık verecek hiç bir harekett* bulunmadıgı için aklına hiç kötü şeyler getirmeden bu sözlerden hoşlanıyordu bile. Bu gün benlmle yemek yer misin kiBim, dedl. Beyhan şaşırmıştı. Bilmem ki Şeyh Efendl. Hadi, hadi otur, o kadar çekingen olma. Burada bana hlztnet eden ber kadın yemegi de beraber yer. Hadi otur, knlbimiz sevinçle dolsım. Reyhan, dayanılmaı bir duyfnınun «siri olmu#ttı o »nd». Hic degışmeyen bir hayat ya.?ayışı, Fahri'nin artık eskisi (ribi kendisiyle mefşgul olratyısı, Şeyhin simsiyah. insanı ürperten bakışları sanki bir an lçin iradesinf elinden almıs, S^yhin karşısma sonunun ne olacafeını düşünemeden oturuvermıjti. Abdülkertm'in göîleri sevinçle panldamıçtı. Yıllardır bekledtfti »n gelmişti g«liba. Bunu anlayacak kadar tecriibeliydi. Bıraz dikkatli hareket ederse Berhudar ol kmm. derii. Bllerin dert görmesln. GüzelUgln dalm olsun Yüzün hiç snlrnasın. Kadın, bası yerde, onu dinliyordu. Şimdı kadehlera biraz da rakı koyahm hakalım. Ha »öyl». Kadehini kaldımıış. Reyhan'ı da lçrneye zorluyordu. Içtrip. irftdesini yok etmedikçe onu ele seç1rem«!yecegini bilecek kadar tlullıydı Seyh. Bir defa ls oldu mu ondan sonrası kolaydı. Ortadoğu'da Devrim Yılları $ orjüt 1954 salı Mbahı aaat altıya dogru fivden çıkm<ık üzere iken gazetelere bir Rozattıın. Bir de ne göreyim? Bütün sabah gazeteleri kocaman !iirnş;etl?rle «Türkiye Büyükelçisınııı Mısır' dan kavuldugunu» hab?r veriyor ve Mısır hükümetinin resml bil dirisini yayınlıyorlardı. Meger o gere saal 23.30'da • biz e^lerimizde uyurken Propaganda Bakanlıgı Müısteşjtrı Kahıredekı yerli ve yabancı basın temsiicilerinı acele toplayarak «Türn. ^pfirınin Mısır'dan tardedildigine» dair re«; mî bildiriyi okumu.'ç ve n.:ıber bıt anda dünyanın her tatarva «Yıl dırım lıaber» nlnrak .ayılmış. Ka hire'de çıkan Arapça, Ingili .r.e ve Fransızca gazeteler de pere yarısı baskılarını durdurarafc ı'k sayfalannı b'i haberle «(:<!'mijler. Büyükelçi Mahmut DiKERDEM Ne yazıktır ki Mısır Hükümeti verilen bir sözü tutmayarak, Türkiye Büyükelçisini tüm kııral ve geleneklere aykırı bir biçimde «haysiyet kırıcı» bir davranışla sınır dışı ederken, Türk Hariciyesi hâlâ Mısır'ı protesto etmeyi düşünmüyordu.. DOKUNUIMAZUKLARI DA KALOIRILIYOR Resml bilriirıdp Buyıkelçi Tugay'ın Mısır hükümetijle ilişkilorinin bir tarihçesi yıpınp yukarıda anlatfıBım veşiflı Juçlamalar ileri sürüldükten »oı.ra Opera olayına kısaca dfjjrilerek bu hâdise üzerine Mısır hükumetinin Hulusi Fuat Tugay ı ' "Urkiye Büyükelçisi olarak t.ıi.:^amaya karar verdiği ve '2İ satt içinde Mısır topraklanm terKe davet ettigi belirtüiyor, S5etırin «Bu sabah tüm diplomatik d.«kunulmazlıkları kaldırılmış olnrak Mııırdan çjkarılacağı» vk.leni\^rd<ı. Gazeteleri ayaküstü okurken saskınlıktan donakaldığıırıı n»lâ anımsarım. Bu hareketıyle Mısır hükümeti yalnız hukUK kurallannı, uluslararası gelenekleri çignemekle kalmıyor, Başbakan Yardımcısının ağzından yabancı bir devlet temsilctsine verılıtıi» sözünü de hiçe sayıyordu. Büyükelçi Tugay kendisine 'jınınan süreden çok ttnce Mısırdan aynlacagı halde, hükümeti tarafından p;eri çağrılmış bir Seflr git~i degil, adi bir suçlu gibi «S:mt dl^ına çıkarılma» işlemıne tâbi tutuluyordu. Bu muamelenin hiçbir hukuk kitabına, niçb.r ^eleneğe sıgar ya/ıı yoktu. Bu. düpedüz Türkiye'ye ve Türk HUküma tine hakaretti. Ugradığımız bu hakarete HUkümetimisîin tepkisi dc herhalde şiddetli lacak, iki memleketin siyasi iliskr.eri birkaç gün ırirrte (rpsil»'"'11" 5 ocak sabahı gazeteler Büyükelçimizin Mısır'dan kovulduğıınu yazıyorlardı yıda »uhay v« asker doldurmuştu. Gftzete y» foto muhabirleri de etrafımızda dolasıyor ama bize yaklaştırılmıyorlardı. Dogruca bekleme salonuna geçtik ve her zaman yaptıgımız, gibi Büyükelçi nin paAaportunu sefaret kavasıyla llgili memura gönderdik. O sırada Büyükelçimizin yakın dostu olan Ingiltere ve Belçika Sefirleri Tugay'ı uğurlamak üzere bulundugumuz salona girdiler. Rüyükelçi onlarla konusurken, resml elbiseli bir memur bana gele.rek pasaport muamelesini yolc.unun bizzat yaptırması gerektt finl söyledi. Bunun anlamı, yabnnr.ı Misyon Şeflerine gösterilmesi adet olan üael işlemin Büyükelçimiü» uygulanmayacagı ve onun alelâde yolou gibi çıkıp git mesine özen gösterildigi idi. Me murun dediklerini alaylı bir dille BUyükelçiye naklettim ve bu adamlara önem verümemesinî. onların aldıkları emre goıe hare ket etmck zorunda bulundukıarını söyledim. Amacım Büyükelçı nin kapılabil?cpgi yeni bir ofkeyı onlemekti, Tugay sinirlerine hskim olmaya ç«lısar«k memu run pesine d(i?Mİ, hep birli^ıe pasaport ve gümrük kontrolü ye rine geçtik. Ben, daha çok, Güm rükte karşılaş.. gımız nıunniL.fyi merakla • biiu.» da endiseylebekliyordum. Büyükelçimiz eşyasının büyük kısmını, sonradan TUrkiyeye gtinderilmek üzere, Sefarette bırakmıs ve yanına birkaç valı? almıştı. Aslında çantaların çoktan uçaga yüklenmiş olması lazımdı, ama Mısır mak "îlarının bavulları gümrük muayenesinden geçirmek istedigi belliydi. Nitekim gümrük memuru ftnünde sıralanmış valizlerden han gilerinin Tugay'a ait olduğunu sordu. Sorunun arkasından çantaların açılmasını isteyecegini sandık, fakat memur vnlizlerde dışarıya çıkması yasak eşya bulun\ıp bulunmadıgını sormakla yetindl. olmadıguıı ögrenince t«beşirl» üstlerini işaretledi. îçim den: «Yıne de nazik adanınııj» dedimse de gümrük mııayeneRinin bununla bitmedigi hemen anlaşıldı, çünku Büyükelçiya Uzerinde yabancı dö vi/, taşıyıp tasımadığını da sordu lar. Az bir miktar doviz buhın rlujlunu ögrenince, Mıtır yasalaıına göre bunu çıkarmanm yastık olduğunu bildirdiler. Bu da riiplomntlnra uygulanan usullere 5 ocak 1954 saiı cünU Ttirkiye'nln Kahlre Büyükelçisi Hulusi Fuat Tugay, Mısır'dan «ınır dısı edilıvor... aykirıydı. fakat BUyükelçimi»direnmedi, bir zarf içinde duran paralannı bana teslim r n. HATA ÜSTÜNE HATA Muayene ı$ı bitıp le uvügın bulundugu alana çıkucagımız sırada çıkış kapısında duran resmî luyafetli bir memur beni durdurdu: «Sız çıkamazsmız» dedi. Nedenini sordum: «Çünkü üzeriniz de döviz var» dcdi. BUyükelçinin bana teslim ettigi zarfı kasl ediyordu. Içlmden: «tste slmdi hatâ işlediniz» dedim ve memuru gog stinden iterek yoluma devam ettim. ÇUnkU o andan itlbaren TUrk HUkumetini Mısırda ben temsil ediyordum ve beni havaalanına çıkmaktan alıkoymakla Mısırlılar haksız durunıa düsmü| oluyorlardı. Niyetim orada bir olay çıkarmaktı ama gögsünden itilen memur Uzerime yürüdügü sırada yüksek rütbeli bir aubay adamın yolunu kesti ve onu azarlayurak bir kenara itti. Sonradan havaalanı korautanı olduğunu oSrendigim bu subay ya pılan Kafı anlamış, durumu düBüyükelçimi/l, saklamaya çalışt.ıgımız derin bir Uzuntü içinde KARJI KARJIYA İKİ DEVLH Kafam bu düşüncelerlo oolu olarak Küyükelçilige »'ardım. BUyükelçimiz binarun genis holünde beni karsılariı. Gazet*lori o da gormüş, haklı bir öTıceye kapıl mısM. Ne var ki. artık ojun ya pacagı birşey kalmamiîtı, h'Jkümetinden aldıgı emri yeıine ge tirerek Mısır'dan aynlıyordu. O laylar onun kişiliğini aşrr.ıs, lki devleti karşı karşıya g«;tirmisti. Soğukkanlı davranmak ve yeni bir olaya meydan vennemekten baska ne yapılabilirdi? Fer za manki gibi bayragımın çek'irdigimiz resmî arabada bunlan konuşarak Almaza havaalanına var dtk Vakit çok erken olc;ugundan yollarda kalabalık yoktu, fakat alanda olnganüstü 'edbirlrr a)ındıgı JÎOZP çarpıyordu. Stfirin hHngi uçakla gideoeftini kiııse.yn bildirmedigimiz halde, demek ki so rusturup ögrenilmi»;'!. S«b*hın yrdısinde yolcu salinunıı bol «a ugurlayıp uçak havfvlanmcaya kariar alanda kaldıktan sonra, arkadaşlarla birlikte Sefarete döndtik. Saat sabahın R.:in'ıınu göste riyordu, birkaç saat, içinde cere yan cden olaylar hepimiri tüket mişti. Aramızda konusurken Ankarad:\ti bir telgral geldi, içinıle şöyle deniliyordu: «Benzeri hallerde uygulanan uluslararası kural Keroğince Mısır hükümetinin Türkiye hükümetine ba$vurarak, »Persona non grata» olduğunu beyanla Sefirin geri çağrümasını talep etmesi icap ederken, bunun tamamen aksine olar?k, Bil yükelçlye sürp. tesbiti suretiyle Mısırı terki lUzumunu tebliğ cylemcsini Türkiye hükümptinin çitldelle protesto etti*ıni bildırmpyi düstlnüyoruz.» 3İR HARlCiYE Kİ,. Telgralı okurken ıçimın burkuldugunu anımsnrım: Hariciyemiz protesto etmeyi dlişüne riursun, daha bir saat önce koca TUrk Devletinln BUyükelçisi en haysiyet kırırı şpkilde sınırdışı edilmişti. Başka bir devlet böyle hir munmeleye rnaruz kalsa, *n azından Büyükelçisini f»eri Rrtn dermek lçin özel bir u,çak yollar hatta o uçağa gösteriş olsun diye Türk sınırlarına kadar bir dr askeri uçıık filosunu eşlik ettirirdl. Kabahat ve sorumluluk derecesi ne olursa olsun, hiç bir cievlet kendı temsilpisinin âdl bir suçlu gibi sınırdışı edilmesine tahammül edemezdl. Ama Hariolye miz, ileride de gorülenegi gibi, bu meseled» bir suçluluk duyjrusuna kapılmış, büyük ölçüde kendi basireteizliğinden doğan bir durumun tüm sorumluluğunu Tugay ın Ustüne atarnk onu kurban vermek suretiyle işin içlnden sıyrılmak istcmişti. Ya Devletin sayginlığı, haysiyeti ne oluyordu? Onu düşünen yok muydu? AnkarBya hemen su cevabt gön drrdim: «BUj'ükelçi Tugay'ın Mısırdan çıkarılması olayı burada derln tepki yaratmıştır. Diplomatik çev reler tarlhte eşi görülmeyen hu hâdiseyi hayret ve infialle karsılamakla müttefiktir. Her ne kadar BUyükelçinin «Persona non grata» sayılmadıftı bir surrdenberi bursda bilintynr İdi tse de, hskkmda alı ııan ve milletlerarası kural ve gelenekleri çigneyen t*dbirin v«(Oevamı 9. Svvfada) TiFFANY \ B U L M AC A SOLDAN SAGA: 1 KapiUl, 2 Bayagı, kötüBir müzik aleti, 3 Tersi balık agı Görgülü ve ınce kimse, 4 Bir isim, 5 Göz erimi Bir no ta, 6 Ahçı yardımcısı, 7 Bilfjiçlik taslamak. 8 Dayanıksız istemalz, 9 Bir general rütbesi Tersi GUney Amerika'da bir nehir. YUKARIDAN A5AGIYA: 1 önsezi, aklıselim, 2 Çahm Yoksul, 3 Tersi Iridvum'un simuesı Talih oyurıu, 4 Geriye artan, 5 Tersi anlak.Uk zeyreklik Tersi optikte nokta, 6 Kolsuz rpket • Tersi sonuna sessiz bir harf getirildiginde öncesiz anlamuıda bir söz belirir, 7 Bir ı^ yapılırken h«r canılmış kafa veya beden gücü üztın karşıtı, !) Tersi tran Şahınm karısımn adı Bir soru, n Birdenbjre • Bir ıtvı Tersi miktarca fazla degil. nÜNKÜ BULMACAMN SOLDAN SAftA: 1 Kalensove, 2 Amer 789 CEMAZE TORE. SON Di$i BOND lpiT, 3 leG On • Re, 4 leO •Katar, 5 nereS An, 6 t»Ev, 7 Ek Ajan, 8 rulsreM Az, 9 piaN Efe YIKABIDAN 1 Kalender. 2 Arrtele • Küp, 3 ~ Legorn Kİ, 4 E r Ar», 5 Oksıjen. S ^ Sina Sarn 7 ö p • tA, 8 Virane Af, t) Eter Vize. HEDEF, ÜEV BİR DENiZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAGINIZ YARDIMLARLA BU ÜEDEFE ULASABiLiRiZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear