Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İKİ CUMHURIYET 2 1 OCAK 1977. B izlm aydın takımı glbl, hem tarlhB rneraklı görünen, hem de tarih nedlr bllmeyen bir takım kolay gösterilemez sanırım. Neden der•eniz, bizlmkiler tarlhin dedikodusuna merakhdırlar, tarihsel olaylann akış nedenlerl üzerinde durmazlar, dursalar bile birtakım uydurma nedenler bulup onunla yetlnirler. Sözgelişi, Osmanlı Imparatorluğu neden gerilemeye başladı sorusunu, yeteneksiz padlşahların başa geçmesi ile yanıtladıklarını sanırlar. Bugün llselerln üçüncü sınıflarında okutulmakta olan, Yılmaz öztuna'ran yazdığı tarlh kitabında «Vakai hayriye» anlatıldıktan sonra şöyle denmektedir: «TUrkiye'de Batı medenlyeti bu tarihle başlar. Dogu medeniyetinde en Ustün seviyeye çıkan TUrkler, Batı medeniyetinde neler yapabileceklerini, vakai hayrlye'den bu yana bir buçuk asırdan beri tecrübe etmektedirler. Ancak devir devir, teknik medeniyetle milll kültUr kanştmldığı için, TUrk topluluğu büyük tehlikelerle karşı karşıya gelir ve büyük zararlara ugrar.» Yüzyıl yerine «asır», uygarlık yerlne «medeniyet» demeyi yeğleyen yazarın, teknik uygarlık ulusal kültür ikiliği gibi, kökünü Ziya Gökalp'tan alan bulanık bir kavram üzerinde durduğu görülüyor; Batınm teknigini almak zorunda kalan TUrkler, ulusal kültürlerinl savsadıklan lçin geriliyorlar... Imdi çocuklanmızın kafaların da uyanacak olan sorular şunlardır: «Biz niçin ulusal kUltUrümüzü unuttuk?», daha önemlisi «Unuttugumuzu söyledikleri bu ulusal kültUr nedir?». Tarih kitabının yazarı Oztuna acaba bu soruların yanıtını verebilır mi? Sanmıyorum, verebilecek durumda olsaydı, bunu çoeuklarımızdan saklamamayı baş görev sayardı. ÇünkU ben bu kitabı okuyan çocuklann birkaçına sordum, bıraktığımız ulusal kUHürün ne olduğunu bana aöyleyemediler. Hiç bunca önemli bir sorun böylesine kapalı geçilir mi? OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Gerilemekle Kalmadı, Battı! Melih Cevdet ANDAY lı toplumunu Batı Avrupa toplumlanndan sadece ekonornice değll, bilimce ve teknikçe de üstün bulmasını doğrulamıyor. örnegin Osmanhların bu en üstün döneminde TUrkiye'de saatçillgin, madenciliğin hlçblr gelişme göstermediğinı söylUyordu. Diyordu kl, evet, Osmımlıların güçlü topları vardı, ta Bağdad'ı, Basra'yı korkutuyorlardı, ama topçuluk tekniğini ilerletmemişti. Madencillği ise, Balkanlarda buldugu durumda tutuyordu. Pu yazı Uzerlne, «TUrkiye'nin DUzeni» yazarı, seckin araştımıaeı bilim adamımız Dogan Avcıoğlu, dergiye, savunma hakkı doğdugu gerekçeslyle blr yazı yolluyor. Fakat okurların talihsizllğlne bakın kl, dergi bu yazıjn yersizlikten ötürU koyamıyor. Orhan Kologlu özctliyor onu. Ben de o özeti burada özetleyecegim. Yılmaz öztuna da oKusa iyl eder. Doğan Avcıoğluna göre, 1) 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Imparatorluğunda feodal düzenin çözülerek Batıdakıne benzer biçimde kapitalizme doğru bir ilerleme vardır. Tanm ve madencilik gelişmiştir. Hızlı bir kapitaliat gellşmeye girlşllmlştir. 2) O tarihlerde Batı Avrupa daha gelişmiş bir ekonomik düzen içinde değildi. Fatih. Avrupa'dan bilim adamları ve kitaplar getirtmiştir. Osmanlı Impfmıtorluğu teknoloji ithalinde bağnaz davranmamıştır. 3) Osmanlı gerilemesl 16. yüzyıl sonlarına doğru başlamış, Batı Avrupa hızlı blr kapitalist ilerleme içine girmiştir. Osmanlı gerilemesi, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasası il« gerçeğe yskin bictmde açıklanabilir. 4) TUrkiye'nin toplumsal ve ekonomik tarıhi hakkmdaki bilgilerlmic henüz pek yetersizdir, ara.şUnnalara thtlyaç vardır. Bu da ancak Türk solunun katkılan ile mUmkün olacaktır. (Neden SOIT ÇUnkU sol, olaylara bilimsel açıdan bakmayı yeğler; ulusal kUHUr gibl, hele o yüzyıllarda ne anlama geıdlği belli olmayan «edebı yatla» işin içinden çıkmaya Kalkmaz.) Bıına verdiğl yarutta Orhan Kologlu ise, Dogan Avcıoğlu ile aralanndaki esaslı farkui, O . v manlı Imparntorlugunun temel yapısı, Uretlm tür ve ilişkilerinın degerlendirilmesindeki farktan doğdugunu ileıi sürUyor. Orhan Koloğlu'na göre, 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı yapısı, Dogan Avcıoğlu'nun dedigi gibl, feodal bir yapı degildi. dolayısiyle kapitalizme dönüşüm de söz konusu degıldir. Bir okui 'atabında yaıılı olanla, bu tartışmayı yanyana .otlrişim boşuna değil. özgür Însan dergisindeki tartışmadan ilk çıkaracağımız sonuç, ki iki yanda bulunanlar bu noktada birleşiyorlar tarihimlze llişkin bilgilerimiztn yetersizligidir. Ama bu yeterslzlik, çocuklanmıza uydurma birtakım sözleri aşılamamıza engel olmuyor denıek. önce şunu hemen belinmek ge rekir kl, TUrklye'nin Batı ile llişkisi daha Fatih zamanında ciddl olarak başlamıştı. Ortada öyle ulusal kUltürUmür. lafı (llân da yoktu. Anlatamıyoruz ki «ulıısal ktiltUr» çok yenl bir oluşumdur. sonra da (Doğan Avcıoğlu'nun dedigine göre) Os lyi bir rastlantı olarak, o günlerde «özgür însan» dergislnde çıkan, Osmanlılarm ilerlemesi gerilemesi konulu bir tartışmayı izliyordum. Derginin yazarlarındnn Orhan Koloğlu, eklm 1976 tarihli Ozgür însan'da «TUrkiye'de Tarihin Bunalımı» adlı bir yazı yayımlamış, Doğan Avcıoğlu' nun «Türkiye'nin DUzeni» adh yapıtmı kimi yargılarda acelecilik ile eleştlrmişti. Orhan KologJu, Doğan Avcıoğlu'nun 15. ve 16. yüzyıllarda Osman manlı Devleti feodal aşamadan kapitalist asamaya geçemediği için gerUemiştir. Üstellk bu gerl kalma. durumu öyle Vakm1 hayriye'yl filan beklemez, çok daha önce başlamıştır. Ama bu gibi •Ozlerin solcu sözier oldugundan kuşkulananlar, gerçekler» göz yummayı yeğlerler, bilimsel belgelere dayanması gereken tarlhi. kültürsUe bir cephenin propagandası durumuna getlrirler. Acaba Milli Eğltim Bakanı, Tarih III kitabmdan aldığım sözlerin bilimselllklerinl savunabilir mi? Ancak şunu da ekleyeyim ki, ben OzgUr In «an dergisindeki tartışmada yan tutmuş degllim. Sınırımı aşmak istemem. Ama tarihsel gerçeklerin bu tür tartısmalar, demek kl araştırmalar, ıncelemelerle ortaya çıkarılacağı inancmdaynn. Söz gelişi şu feodalizm • kapitalizm sorunu Osmanlı Imparatorluğu için yıllardan beri az çok tartışılır durur. Bizde Batıdakine benzer bir teodalite olduğunu benimseyenler bulunduğu gibt, bunun teraini düsünenler de vardır. Onlara göre Osmanlıda hiçbir zaman Batıdakine benzer blr feodalıte olmamışür. Osmanlı devletinde toprak mulkiyeti yoktu, bu bakımdan bu toplum, kendlne özgü toprak ve üretım düzeni ile kolayca sosyalist toplııma geçebilecek nitelikleri taşıyordu. (Demek oluyor kl Batıdaki gelişim evrelerini burada ay nen beklemek yanlıştır) Pu ytlzden, Osmanlıya başkaldıran Şeyh Bedrettln gericidir. ama Balı lılaşma sürecine girildikten sonraki isyanlar < Ka bakçı Musıafa, Patrona Haltlt ilericidirler. Elbet bunlar bilimsel yollardan atılmadı ortaya; çok tuhaftır, roman biçlmlnde sunuldu, çok da etki li oldu. öyle ki, sağ ile sol «Batı Taklitçlliği» adı altında bir ceplıe bile kurdular. Sayın Doğan Av cıoglu, Osmanlı gerilemesinin nedenlerinln bıılıın. masında sol görüşün yararlı olacağını söylerkpn bunu hesaba katmnmış olmamalı. ÇUnkU tarih sorununun romanlarls» çözUleceğine aklı ermemiştir haklı olarak. Ama ne oldu, o riltler doluşu fantazyalnr buhar olup uçtu sonıında. îr.leri çocuklara" ögretilen tarih kltaplarında kaldı. Cocuklanmın bu yalan yanlış lcltaplardan nasıl kurtaracagu. (Ortalık o denli karışık, karanlık. umut kırıcı olaylarla dolu ki. bentm bu yazılarım yadırganabilir belki de. Can güvenligi kalmamış, hilkümet yok, ben tutmuş «Osmanlı neden gerlledi?» sorununu lşliyorum. Ama Osmanlı cerilemekla kalmadı, ortadan da kalktı) boganın Lucugu P Suç, Kötü Yönetimdedir.. OKTAY AKBAL Eyct Hayır HALKTAN KOPMAK ÜSTÜNE H alktan kopmak ne demektir, özellıkle halkın kendl kendlni yönettiği, yanl adına demokrasi dediğimiz yönetimde? Blr krallık, şahlık, şahbazlık yönetiminde kopma diye bir şey yoktur. ÇUnkü, kralı da, padişahı da. şahı da, beyl de ağası da, zaten kopmuştur halktan. onu üstlerden, ytlkseklerden yönetip, parasını pulunu vergilene cebe indlrip kul köle durumuna sokarak. Insanlık tarihı bunun tanığıdır. Ama, demokrasl yönetimlerinde, halktır. halk olması gerekir egemenliğin kaynağı. Odur, baştakileri seçip, esenliğini, mutlulııgunu kursunlar, korusunlar diye, başa. başına getlren. Oysa, ne görüyoruz? Seçim gunlerinde. tatlı diller döken, oy peşinde akla gelmedik yalanlar uyduran ve sonunda seçilip, dokunulmazlar, yanaşılmazlar. koydunsa bullar, erişilmezler katına çıkıvermemişler mi? tşte, budur, demokrasilerde işin acıklı yanı. Demokraslnin beşiği Inglltere'nin halkına, Roussemı şfiyle sesleniyor: Siz ey İngillzleT, kendiniai «zgtir sanıyorsunuz değll mi? Oysa sizin özgürlügünüz. oylanmiBi verdiglniz günde başlayıp bitmektedir. Oyunuzu vermekte özgürsünüz ama, verdiğiniz anda, özgürlüğUntlzU yitirmektesiniz. ÇUnkü, seçtlginiz lnsanlar sizl çok geçmeden kul köle yapmaktadırlar. tşte, demokrasilerde. seçilenlerin, yani yöneticilerin. seçmen lerden, yanl yönetllenlerden, ister istemez, önlenmez önlenemezse kopmalarının oy sandıklarının bir milimetre ötesinde basladığı Vedat GÜNYOL na İlk parmnk basan Rousseau olmuştur. Halkın lctnden çıkan, halkın oyu ile devletin başına geçen, topu tüfeği. polisi, Jandarması, nkulu, hastanesi, mahkemesi. asması. kesmesi ile inanılmas gtiçlere konan yöneticiler, ne zaman kopar halktan, kendlni güveniyle donatıp adam yerine koyan halk tan? Bunun bir tek yanıtı var: Kendi çıkarını halkın çıkarından Ustün tuttıiRU zaman. Peki. böylesi bir durum, ayıpların ayıbı bir durıım hangi toplumlarda olabilir? Geri kalmış toplumlarda: Yani, çogunluğu okuma yazmadan yoksun, kandırılmaya elverişi kör lnançlara batmış, batınlmakta olan toplumlarda. Son istatistiklere bakalım bir: Altı yaştan yukarı insanlarımızın yüzde kırkı henüz alfabeden habersiz. Geriye kalan yüzde altmış, okur yazarlıgı. yüzde doksanı paçavradan farksız. gazetesi dergislyle, masalı mavaiı, piyangosu tiyahgosuyla, ıvırzıvır dü^eyinden öteye geçmemekte. Ayrıcu seksen bin ev halkı, magaralarda oturmakta. Elektrlksiz, susuz, hellsız yurttaşlar çoğunlukta. Genel görünUmü, genel ve acı gerçeği bu olan bir toplumda, seçmenlerin oy sandığı örgürlügünden bile söı edllemez. Böyie olunca da, seçilenlerin, kendl cıkarları doftrultusunda seçmenlerden kopmaları, kopabilmelerl kolaylasıyor. demektir. Bunun somut örneğinl ymkın stire Snce, milletvekillerinin maaşlarına. bir saatlik oturumda onbln llra «klenmesinde gördük. Ne demektl bu? Halktan kopmak, hem de alabildiğine kopmak değil mi? Bu kopuş nasıl bir kopus ona bakalım. Yıllık ulusal gelirin eşlt dağılımı söz konusu olsa, adam başma ayda bin lira kadar bir sev düşmektedir. tyi niyete dayanan bir cömert. hesapla bu parayı iki bin yaptık dtyellm. Aslmda Insanlarımızın yltzde ellisinden çoğu bu rakamı ancak rUyalarında görebilirler ya. o da baska. En yüksek devlet görevlisinin maaşı beş binle altı bin arasında değişiyor. Bir milletvekilinin. bu durumda. alabileceftl aylık ne olabilir? Diyeltm vedi bin, sekla bin. hadi bilemediniz on bin. Ştmdi sorahm kendi kendimlte: Yolluklar, çeşitli bağışıklıklar ve kolaylıklar dışında, ayda yirmi be» bin alan, ya da alacak olan bir mllletvekili ile 'kl bin Uç bin. dört bin alan injan.ar'. ne gibi bir bağ, ne gibl bir birli:. beraberlik olabilir? Açl» tok arasındaki bag kadar bir şey. olsa olsa! Pekl, halktan kopmanın bir cezası olmamamalı mı? HaUun, seçim sUresinin bitimini beklemeden. kendinden koparüan, bir daha karşılarına çıkmamak Uıere. sandalyelerinden bir an önce koparıp atmasının ne yazık ki Anayasft'da, blr yolu yok. Bvet «Sııçumuz Tiirk olmak mı?» diye blr yaan gördüm gecen (fün yürüyüşçülerin ellnde. Bu yilrüyüşler, cenaze yürüyüşüdür. Alıştıgırnu, henıcn her giin karşılaştığımız, Içlmiz sızlayarak seyrettiglmlz görünüşler... Klml zaman «Devrlmcl TUrklye», «Bağımsız Türklyc», «Faşizme geçlt yok» dlye «esler yiiksellr. Küııi zaman da «Bağbuuuğ» dlye çığlıklar, «MiUlyetçi Türkiye» bağnşmalan... Bayrağa sarılır her cenaze. Yirml yaşlarında bir Türk genci yatar labutun içinde. Yurdıın bir köscslnde bir ana • baba kan aglar. Hemen lıe.psl yoksul atlelerin çocuklarıdır. AH'ler, Hasan'lar, Mehmet'ler, Osman'lar... Babalan RÜÇliikler içinde okutınıış, bu boya getirmiştlr. Yüksek öğrenim yapsın, doktor olsıın, mülıendis olsu, öğrctmen olsun diye Istanbul'a, Ankara'ya, îımlr'e, Bursa'ya, Arîana'ya yollamıstır. Yurt köşclcrlndc, zorlukla karınlarını doyurarak yaşarlar. Sonra bir RÜn bir çatışınada, bazcn bas sorumlu, bazcn scylrcl, bazen saklanacak bir yer ararken, blr kurşun gellr yaşamdan kopanr onları... Ben bfr romanımda «Sııçumuz Însan Olmak* demiştim Şimdi yeniden yazsam «Suçumuz Însan Olmamak» derim. Çiinkü «insan»lıktun uzaklaşıyuruz jritglde! Bakın çcvrenlze, bakın olaylara, «insan» olan bu denli kendinl yltirlr mi? ISağduyudan bu denli uzaklaşır mı? lyice inanıyorum, Malatya'dan geleıı ülkücU Ali ile Niğde'den gclen devrimci Ali arasında hiçbir «anlasmazlık* yoktur, olamaz. Aynı sınıfın çocuklurıdırlar da ondan. Niye düçınan olsunlar birblrlerine, niye canlarını aKınlar pusuya yatıp? Oyleyse klm verlyor bu düsmanca duyguları onlara, kinı, nasıl aşılıyor? Ulkkat cılrrsenlz, kendüerini solcu, aşırı solcu, ya da sağcı, ülkiicü, akıncı diye taıuınlayan gençlerln yaşamdan bckledlklerl hep aynıdır. Güvenli bir gelecek, huzurlu bir ya$am. herkesc is ve mutluluk payı... Klmllerl sosyalizmle bunun gerçekleştlrlleceKine Inanıyor, klmllerl faşlzme pek benzeyen yollar, yöntemlerle. Bu, görus, düşUnce, Inanış aynlıklurı blr noktaya kadar doğal sayılablllr. Ama nllâh elde, boınba elde, yıırtlar araaındn savaşa kalkışmak, Işin anlaşılmayan yanı bu!. Sayın Eccvlt çok haklı, Işln İçinde her zaman «kıskırtıcı ajan»lan ararken... Bugiin «aklı başında» solcu ya da sağcı Cençler şlddet yollarından yürümenin çıkar yol olmadiğını lılliyorlar. Şlddet, şiddetl çağınr. Sen vurursan o da vurur, sen öldürilrsen o da ülılürür. Hem, önce klm vuruyor, klm ftldürüyor? Binbir voksullıık içinde yetişmlş, biiyük kentlere okumaya gelmiş AH'ler Hasanlar'lar mı? Keslnlikln değil. Ecevlt'in her zaman bellrttlğl, suçladığı o kbnliğl hem bllinen, hem Rİ/Iİ kalan klmseler, o kışkırtıcılar. Gençleri blrblrlne düşürüp aradan sıyrüıyorlar, sonra da «karsıt görüstekl» gcnçler arasında kmşıyor kavga... Bir senden hir benden dcrkcn karşılıklı sehltler, Itateler, törcnler, marslar, cenazeler, sloganlar... Suçumuz Türk olmak mı? Niye «suç» olsun Türk olmak? Bu ülkede kırk İki milyon «Türk» yasar. Kimse «ben daha üstün Türk'üm, ben gerçek Türk'üm» diyemez. Suçumuz baska blzlm... Suçumuz, kendlmlzl birtakım dış etkllerden, blze düşman çevrelerln kıskırtıcı oyunlarından burtaramamak... Yanl kolayca kandırılmak, kolayca yönetllmek, kolayca ona buna kapılmak... Yanlış hedefler üstüne yürümek... Yazarlara kızmak, gazetelere saldırmak, profesörlerl dövmeye kalkışmak, zorbaIığın, siluhlanmanın tck üstün çıkma yolu olduğunu sanmak... Gerçek bilgiyle, kültürle, çagdaş tıjKarlığın gerektlrdlgi ürünlerle, verilerle kendlınlzl yetlştlrmemek... Suç, gerçek «Însan» olmamaktadır. Bilglslz kaunaktadır, karanlıktun yana güçlerln hlznıetine glrmektedir. Uurmaksızın hölünmektedlr, birbtrlmlze önyargüarla davranmak, düşmanlık, oç alma, kıyım, öldürme tohumlarını ekmektlr. Ama en büyük suç, gerçek suç yönetlcilerde... Yasaları yansızca uygulamayan, MC'den yana dlyerek «agcı gençleri koruyan, destekleyen, yanlış yollara iteleyen küçük kafalı, dar görüşlü polltlkacılardadır suç. Komandolar kendl ölülcrlne tören yapmak İçin tüm kentin altını üstüne getirir, otobüslere vapurlara elkoyar, ynllarda halkı sorguya çeker, yapmadıgını bırakmaz, MC yöneticilerl buna seylrci kalır. hatta el altından tutar da... Baska blr gün, dcvrimcilcr yapacaklart hlr tttrende aynı yoldan gitselcr, onlar da taşıtları, vapurları «işgal» etseler, acaba MC yönetiml aynı tlglslzllg:!, aynı anlayışı gösterecek mldlr? Tam tersl, bir anda yüzlerce binlerce gencl «lçeri» alacaktır, büyük blr çabayla «şiddet olaylnrı» yaratan solctıları ıılıısrtnündesuçlnyacaktır... Suç, ne Türklükte, ne «tnsan»lıkta... Suç, bugün tktldarda bulunan MC polltikacılarında... Bir genel seçim bizi onlardan kurtaracnk, ama kurtulana kadar sağcısı, solcusu, ortacısı İle tüm gcnçlik, tüm halk, acılardan acı, öliimlerden ölüm beğenecek! yasalara saygımızdan beklevece giz seçtmleri. Ama, bir örnefti de belirtmeliylm: Ellmde, Borls Spasov'un Hahora Yayınlan'nda çıkmıs blr esert var: Bulgarlstan Halk Cumhurlyctl'nde Devlet Düzeni. Bu kitaptan öğreniyorum: Bulgar halkı, belirli durumlarda, blr halk vekilinln bUtlln yetküertne son ver«?bilm«lttedir. Bulgar A nayasasınd» bu blemin adı: terl cekmek'tir Geri çekme Kararı, dngrudan doğruya ilgili seçim brtlfsesınıie^ seçmenlerce blr genel oylaınad» verilmektedir. Bulganstan'da, yüksek de?ı«t gUcunU temsil eden Halk Meclısi sanayi ve tarım kesiminde oalışan lsçiler. partililer. toplumsal görevlerde bulunanlar. IcUltür ve bilim adamlarından o;uşan 400 kişilik bir yüksek kuruıdur. GörUldUgü gibi, parlatnenterlik blr meslek değil, meslek Ustü bir görevdir. Halk vekilleri, vekil olarak para almazlar. Yılda birkaç kez toplanan MecUa'e.Uye seçilme bir para ışl değll, blr onur. bir yUksetr alusal «örev lşidir. Böylesi bir gönUllU insan toplulugunun halktan kopmast, pek kolay olamaz sanıyorum. Oldu mu, geri çekme mekanizması ıslemi İle ilgili bir madde oisavdı Anayasamızda, bugün adlarını söylemeyeyim, bilen billr politikacılanmmn blr bölügU. bir daha g«r* dönmemek Uzere pılılarını pırtılarını toplayıp uzaklaştırılırdi devlet hlzmetlerlnden. arlnmentrr aylıklarının 25 bin llraya çıkanbnası büyük tepkller yarattı. Halkın «rkesl kttpüklü dalgalar glbl kahardıkça kabardı. Bundan önce de mebus aylıklanaa /aın yapıldıgında hüyiik güriiltü kopardı, ama; bu kez patlayan fırtına hepsinl aştı. Nasıl aşııınsın ki! Voksul köylüvü blr yana bırakalım. devletin memuru bile günUmüzde .yarıaç yarıtok vaşamak zorunda bırnkılmıştır. TÜMDKR'ln açıklamalarıııa ve I O T 5 yılı verilerinc pürp Türki.ve'cle 717 bin !M)5 kamıı Körevlisi vardır. 15 ile 8 derece arasında çalışaıılar, tüm numıırlarııı yüzde K9'unu olıiftıırmaktadir ve maas ortalamaları 15(i:( liradır. 1H70197K arasında tükrtim ınallarındakl fivat artışları yüzde '•!95'l bulmustur. GUncel rivallurlu A çocııklıı mrımır allesiııin SHİt hesin gUlrri .'! bin 7."ı(l lira lııtnıaktadır. Ev kirası, glyinı, kuşam, yol parası bu hcsHpta yoktur. Yüzde 90 memurunu ayda 1500 llra ınıuiNİa nçlığa mahkum eden devletin parlameııteri. blr kalemtle 10 bin llra zam yaparak aylığını 25 bin papele yükseltirste ııc olur? Kopatı fııtınayı doğal sayrnak si'rckir. Ne var ki halkın \e küçük ınemurun öfkesini devrimci biüncln sücgecinden Krçirmek: konuyu savdaııılaştırınuk da gereklyor. Olkkat ederseniz sömüriinün S'slııl aK>zlarına almaktan kaçınan tutucu ve gericl hasın, ypııl mebus aylıklarını dillerıne dolamış vcryansın ediyor. Şaban Televlzyonu da istim üstiinde. Neden? tşte bu ıırdenl hiraz kurcalamak için konııya parlamcnto kavranıından girmek gereklyor. • Parlamentoculuk (parlemantarizm) nınıriı toplumlarda dogınuş gelişmiş hir siyasal yöntenıdlr. Sınıfsal toplum, sömürü kavramını da vurgular. Somiırünün tarlhi, sııuflı toplıınıun tarllılylc özdeştir. Çünkü susval sınıriar, siimürcn ve somürülrn vclişkisinden oluşurlar. F.feııdi ile köle. derebeyl İle aert, kapitalist ile Işçi illşklsinde sömürii kavramı ortaya çıknııştır. L'retinı araçları özel cllerde bulundukça sınıfların varlıgı kaçınılmazdır. Ancak tarthin yakın bir keslıninde soınünilcn sınıfların lıak ve iizgürlüklerlni arayışlan, parlamentoculuk yoııteınini geliştlrmiştir. 19'uncu Yüzyıl lnfliltrreslnde bu gelişim pek çarpıcı biçimde izlenlr. Kraliarin KudümUndekl soylular mecllsine, önce burjuva, aonra da Işçi temailcilerinin katıLmasıyia ça^daş parlamento olu»mtış; lıalk temsilcilerlnin yetkilerl zamanla artmıs, kralın ve soyluların yetklleri glderek kısıtlanmış, bir demokratlk dengeye gırllmlştir. Aynı süreç, başka ulkelerde daha degifik biçimde yaşannuştır. Günilmlizdc parlamentocııluğun Ikl türü vardtr. Blrinclsl Batı'da oldugu çihl emekçl sınıf partilerlne açık parlamentoculuk; Iklnclsl blzde oldugu glbl emekçl sınıf partllerine kapalı parlamentoculuk. Bu Iklnclsl, sola ve flklr «zfiirlUfüne kapalı çok partill rejlmin slyasal yöntemldlr. Gerçekte parlamentoculuk sınıflı toplumlarda geçerll oldugundan sömürttye blç blr zaman tam olarak son veremez. Ama sömüren ve sömürülen sınıflar arasında denge kurmaya yönellk sosyal adalet önlenıleıi alahlllr. Demek kl aml sömürü, parlamenterltrin aylıklannda degil, toplum dilıenlnde yUrürlüktedlr. Hele bl/.inıki glbl emekçl sınıf parlilerine yasal yasaklar konmuş blr siyasal düzende sömürünün agırlığını halk yüreğinde duyar, sıkıntısını yüklenlr; ama tam hlllnçlpnmcdlfti lçin adını koyamaz. «Geçlm sıkıntısı, pahalılık, enflasyonıın sonuçlan» gibi tekerleraelerle konuyu geçlştirmck egemenlerin de işine gelir. Sömürü yükünll halkının yoksul nmuzlanna vurmuş bir toplumda, parlamenterlerln ayliklanna 10 bin llra zam, hir haksızlıktır. Bu yalın gerçegi dlle getlrlrken asıl hedefl de gözdrn kaçırmamak gereklr. ÇUnkü egemenler, halkın (ifkesinl mchusların aylıklanna yöneltmckte kendilerlnce yarar ıtörüyorlar. Mebus Bcylcr ayda 35 bin llra alsalar yılda kaç milyon vazar? Ülkemlzi alıtapot gibi vantuzlanyla kucaklamış Iç ve dış sttmUrücUler lçin bu para çocuk oyuncagıdır. Yoksul köylüyB snrnıuşlar: Ağa olnan ne yaparHin? Soganın cücUgUnü yerim. Mehusun aylıftt soğanın cüoüfrüdür. Blr de hani yagma var. Bu gerçegi hly unutmıyaüm. • TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI'NIN 3ÜZENLEDİĞI ruızımJm hıkmetın JO.yuaonumu onmagecesi İSTANBUL'DA 21 OCAK CUMA, SAAT : ?O'DE SPOR VE SERGİ SARAYI'NDA Katılan Sanatçılar : Ruhi Su, Zeliha Berksoy, Sümeyra Çakır Meral Taygıın, Tijen Par, Candan Teksoy, Semra öjdamar, Hüseyin Erdem, Tuncer Necmioğlu, Erol Keskın, Haldun Ergüvcnç, Ali TayRun İKD, İGD, TÖBDER Korosu • ANKARADA 21 OCAK CUMA, SAAT 21'DE ÇAĞDAŞSAHNE DE Ankara'da çağrılıklar Toplum Kitabcvi (Zafer Çarşısı, Sıhhiye), Umut Poster (İ^mir cad. Aydın apt. 33/34), Hat Kitabevi (Sosyal Pasaj, Kızılay) (Cumhuriyet: 669) ECZACIBAŞI BİLİMSEL ARAŞTIRMA ve ÖDÜL FONU SEKRETERÜĞİ'nden Fonumuz, tıp alanmdaki araçtırma projelerini desteklemekte, aynoa Yönetim Kurulunun değerlendirdiği tıbbî eserlere ödül vermektedir. Ç ^ merkez dersanesi ÜNİVERSİTEYE HAZIRLAMA KURSLARI B«kl«melİler« Bİr Yıl Süreli FEN ve YETENEK Sınıfları 21 Ocak4 Şubat SÖMESTRE KURSLARI 1 ve 15 Subat arası modernklasilc • ısianbal Ü7 4U92 tjlımıt 32 44 • Malatya 17 \S (Cumhurlyet: 663) T Fonumuzdan yararlanmak isteyen araştırıcıların, 7 Mart 1977 tarihine kadar, aşağıda belirtiten belgelerle Sekreterliğimize başvurmaları rica olunur. 197778 DÖNEMİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA ADAYLlfil İÇİN: Seçilen konunun etraflı çalışma planı ve gider tablosu, fotoğraflı biyografi, bııgüne kadar yayınlanan çalışmalarm ayrı baskıları ya da listesi 12 kopya olarak gönderilmelidir. 1977 ECZACIBAŞI ÖDÜLÜ ADAYLIĞI İÇİN: Hacettepe Ünlversitesl Tıp Fakültesi Dekanlığından Fakültemizın aşağıda belirtilen PUlm Dallarında karşılannda gösterilen sayıda boş doçentlik kadroları vardır. îsteklilertn 36 ocak 1977 çarşamba gUnU saat 17.00'ye kadar Dekanlıgımıza bir dilekçe ile başvurmaları duyurulur. BlLtM DAL1 Iç Hastaüklan: Genel Dahiliye Endokrinolojı Kardlyoloji Pedlatri: Ortopedi: Genel Cerrahl: FiryoloJI: Topluzn Hekımliğl: SAYISI 1 1 1 1 1 1 1 3 (BMffi 10807) 658 İçişleri Bakanhğından Bakanlıgımızın MUlki tdare Hlzmetlerı Sınıfından açık bulunan 9. derece kadrodan lö, 8. derece kadrodan U olmak Uzere cemun (3U) Maiyet Memuru Kadrosuna 3uu+ 100 gösterge 360O llra brüt maaşla eleman alınncaktır. lsteklılerın 2 mnrt 19V3 gUn ve 144B4 sayılı Hesmi Gazetede yayınlanmış «Maiyet Memurları Yönetmeligının II. BölUm 4. maddesinde belirtilen genel ve Üzel niteliklere aahlp bulunmaları» En geç 8.2.1977 günü çalışma saatı bitimıne kadar, 1 NUfuz Cüzdanı örnegi (2 adet) 2 FakUlte mezuniyet bclgesi (Aslı veya noterclen tastlkli sureti) 3 îki adet vesikalık foıofirat, 4 Kendlsınln ve alleslnln ikâmetgâh adresl 5 Askerllk Durumunu beltrten beİRe Eklenmlş blr dilekçe ile Baknnlık üzlük î$leri Genel MildUrlUgUne başvurarak «Sınava Uirtş Belgesı» almaları ve 14 şubat 1977 güntl saat 14.W'te Bakanlığımız Salonlarında yapılacak yazılı sınavda hazır bulunmaları gerekmektedir. Yazılı Sınav sonuçlarınm llânı İle birlikte duyurulacak blr tarlhte kazananlar ayrıca mUlâkata tâbı tut.\ılacaklardır. (Basın: 10817) 660 Gölcük Tersanesi Komutanhğı Döner Sermaye Genel Müdürlüğünden 1 Tersanemiz Döner Sermaye Genel MUdUrlUğU lhtlyacı için (1) kalem boya hammaddesi satın alınacaktır. 2 Bu işe ait teknik ve idarî şartnameler Tersanemiz Döner Sermayo Satınalma Komisyonu Başkanlıgı Ollsinden bedelsiz olarak alınabilir. 3 Ihale 9 şubat 1977 çarşamba günü saat 14.0U'de Döner Sermaye Satınalma Komisyonu Baskanlıfcı odasmda yapılacaktır. 4 En son teklif verme aynı gün saat 12.00"ye kadardır. 6 Posu ile şartname gönderilmez ve postadakl vskl gecikmeler dikkate alınmaz. 0 Genel Müdürlüğümüz 2490 sayılı kanuna tabi degildir. Malzcmenln cinsl Gliserln Miktan 2U Ton Muh. Beıtell Geç. temlnatı 920.000 TL. 40.550 TL. (Basın: 30681/662) Aday gösterilen tıbbî eserin TOrkçe metni,fotoğraflı biyografi, bugUna kadar yayınlanan. çalışmalarm ayrı baskıları ya da listesi 12 kopya olarak gönderilmelidir. Eserjürk vatandaşları tarafmdan hazırlanmış, yurt ıcinde veya dışında yayınlanmış ya da tebliğ edilmiş olmalıdır. ECZACIBAŞI BİLİMSEL ARAŞTIRMA ve ÖDÜL FONU SEKRETERLİĞI LeventİSTANBUL (Radar Rekllm: 30) 870 İSTÎMLAK İLÂNI tl Idare Kurulunun a/3/1975 Tarlh ve 110 sayılı Kararı 11* Kadıköy Ortaokulu İçin lsUmllki uygun görülen Kadıköy Ilçesl, ZUhtUpasa mahallesl, Bagdat caddesınde kâtn 97 Pafta. 73 Ada. 11 parsel sayılı 12511 M2 yuzolçUmlU 605/72U hiaMSl Mallys Hazlneslne alt olup, 135/720 hlssesl Sallh Coka, 10/72(1 hlMc^l Olga Rejos. 80/2M0 hlssesl Haralanbo» Kavilopulos ve 130/3960 nlssesi tstamtta Yako adlanna Kadıköy Kıymet Takdlr Komisyonunca 10.834.349,80 TL. kıymet takdlr edilmlBtlr. Keyflyetln «83U sayılı Kanunun 13. maddesl gereğlnce tebliginl ve ksnuni stlresl İçinde mahkemeye mUracaat edllmedlgl va tapuda rtza İle takrlr veriünedlgi takdirde adj gecen kanunun basn maddelertnl deglştlren 123 sayılı kanunun 17. rnaddes! uyarınca tapuda teacU lçin mahkemeye tnüracaat edllecegl llân olunur. Huaumet M1UI Egltün Bakmnlığıns tevdh edllecektlr. > • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • » • > » • ) » » » » « « » ÜSKÜDAR KADIKÖY BOSTANCI ARASI ARSA ARANIYOR En İyl şartlarla değerlendlrecegirnizl şlmdlden taahhüt ettlglmiz büyük küçük imarlı Rrsalarınızı çok acele bize bildiriniz. Telefonla emrinirdeylz. 10 18 arası 22 82 28 18 23 arası 33 33 30 (Cumhuriyet: 8671 HEDEF, DEV BİR DENIZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABiLiRiZ (Basın: 10084) 693