25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İK Sağlık hakkından yoksun Mşteln gerçekte özgür olmadığmı kabuV ediyor Anayasamız. Gerekçe bölürnü buıvu kanıtiamaktadır. Aslında Amerikan ve Fransız tnsan Haklan Bildirileri ile tanınan klâsik haklann uygulamada yetersiz kaldığı çok önceden biltamektedir. Bu nedenle çağdaş görüş devleti kişi haklarının savunucusu yapıyor. Liberal devlette olsun, sosyal devlette olsun devletin bireye ilk yaklaçımı sağlık üretmek biçiminde olmaktadır. Kişinin sağlıgına gösterilen özen oranında genel gelişim çizçisi, artış göstermektedir. Devlet otoritesinin gücüne ağırlık veren bir anayasa özlerrn çekilen bu dönemde, yoksul kişilerin sağlık hakkinı üstlenecek devletin ksndiliğinden \azgeçilmez bir otorite kaynağı olabileceti nedense hiç duşünülmemektedir. Bireylerin sağlık haklannın nasıl gerçekleşebüeceğini açıklamak bakımından genel sağhk sigortasınm çıkması gereklidir. Yoksa yoksul kişüsre tıpsal yardımın yapüması kuralınm şimdiden fcağlayıcı olması gerekır. Evrensel bildjriler (Türkiye bunlara bağlı oldugunu bel.rtmiştir.) Anayasamızda yer alan temel ve sosyal haklar ile yurttaşlar yasamızdaki kişilik haklan karşısında bireyin yazçısına terkedilemeyeceği, İnsanlık ölçüsü dışına itilmeyeceği açıktır. Olaya bu açıdan bakıldığında, tedari masraflarmın ödenmesinde, devletin mirasçılardan daha az sorumlu olduğu söylenemez. Bir ölüm olaymda türlü duygusal bozukluklardan dolayı, kisilerden ters davranışlar beklenebüir. Yalnız genel çıkann gözeticisi durumunda olan devlet sorumluluğu iizerinden atamaz. Vatandaşm «son ve en Önemli güvencesi» olmak zorvndadır. Anayasanın 49. maddesi uyarınca, devlet saglık hizraetlerini ya dogrjdan dogruya ya da dolaylı biçimde yürütebilir. Kcndi adına hastar.e açabilecegi gibi, kamu kuruluşlanyla, yerel örgiitlerle ve özel girişitnlerle yapacağı işbirligi sonucu sağlık ödevini gerçskieştirebilir. Olayın geçtigl Çukurova Tıp Fakültesine bağlı Mümune Hastanesi de böyle bir kamu kuruluşu. Halkın söglıfma katkı amacıyle kurulmus. Su yüzüne çıkan g^rçek ise. saŞHk hizmetlerinin kişiye ancak para karşüıgı sunulması ve yoksul kisilerden gereklı parayı alabilmek için ölülerin bile pazarhk konusu yapılabilmesidir. Halkın şaş maz sağduyusu ile. olayı yeren yanıtlan gösterilecek t«pkilerin en önemlisidir. «Yazık.. », «insafsıziık», «devlet hizmeti bu mu!» yargılanna katılmamak elde değildir. Bireylerin devletten bekledikleri, Özledikl«ri karşısmda bulduklan bu olmamslıdır. J.J. Rousseau'nun söyledifi gibi «bir bumnün parçalanna rarar vermesl mantık dışıdır y Bu. en azından devlet otoritesini güçlendirraek isteyenlertn hosuna gjtmemeHdir. CtlMtUftlYET 15 OCAR 1 9 7 1 I ağımızı türlü özelllkleriyle tanımlayanlar var> dır. Sosyalizm çağı, atom çağı, bilgisayar r çağı, örgüt çağı, fizgürlük çağı gibi... Bu gulamalann tümünde ortak olan düşüninsanlık tariiu sürecinde yeni ve en önemli mayı bulmaktır. Tnaşılmak istenen amaç ise, îün birinda insanca yaşamak olgusunda birlr. Oysa toplumumuzda bir değer kargaşasısürüp gumektedir. İnsancB yaşamak isteği bir ıa, insanca yaşamanm koşullan bile saptanaız olmuştur. İrsancıl ciuygular çarptınlmaya Î tutmuştur. Bir olay: 24 kasım 1973 tarihli Cumnuriyet ^stesınin ilk sayfasında bu konuda sormıt bir nek yer aldı. «Adana'da, hastahanede 61en şorun cenazesinı arkaöaşiarı iki gün pazarlıkla ıbildileT » Yapılan sıkı pazarlığm konusu 28.565 j.'hk tedavi masrafını ödemeden ölen Mustaia nay'ın cesedinin arkadaşlarına verilip verilmessine illşkindi. Hcstahane yöneticileri diretiyorrdı. «Parayı ödemezseniz, cenazeyi alamazsız.» Böyleos iki gün boyunea bekletildl Musta'nın cesedi rr.orgta. Kadersizliği ölmekle de tmemişti Mustafa'nın. Sonunda 3rkadaşlan rbuçuk doferuttular parayı da alabüdiler ölülnü. Bıı çağdışı olay glmümüz Türkiye'sinin lemli kentlerinden birinde ve bir kumu kuruluı olan ünıversite hastahanesinde geçiyordu. Bııkmız yaşayana saygıyı, iilüye bile saygı şöste.Imeyen bir dünyayı paylaşıyorduk. birileriyle... OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÖLÜYE PAZARLIK! Dr. Tennur KOYUNCUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESÎ HÜKUK FAKÜLTESÎ AStSTANI Günümüzde kişilerin tinsel değerlerinden biri olarak, kişılik hakları içinde yer alır. KısiIiK hakkı korunması gerekli tiim çıkarlara yönelik bir anlam taşır. O çıkarlar ki kişiye insanlık özelligi kazandırır Ölüye karşı sayei Eöstcrmek ve göstenlmesini istemek, kuşkusuz insanm en seçfcin erinç duygusııcur. Kö'ieninöe «ışinin ve toplumun duyguca dojTirulması istemı sakudir. Dinsel ve töresel kaygüann öelirtisidir. Bu kaygıları kişi yürekten paylaşmış, duyduğu acıyı dindirebilmek için gicleTek kutsallaştırmıştır. Kişı ve toplum değerleri araaında böylesine bir uyum sağlanması, blüye karşt saygı kuralının sosyal içeriğini odak noktası yapmıştır Bir yazarımızm bunu «toplumun uygarlık ölçiitü» olarak benimsemesinde, ölüm olayının aslında önemli bir yaşam sorunu olöugu görüşü saklıdır. Konunun hukuksal alana yansıması, YurttSL? lar Vasamızm 23. nıaddesinde yer alan kişiiik hakları çerçevesinde olur. «Şahsiyetin korunma sı» başlığı altmda bireyin bir kişiliği oldugu ve kişiliği yapan öğelerin, kişilerin kendi kendıne zarsr veren davTanışlara karşı bile korunacağı ilkesi işlenmiştir. Böylece vasa, kişüiğin somut içerıginin belü bir düzeyde tutulmasını öngörmüştür. Olayda ölenin toprafa verilmesine engel olarak. cesede el koyulması. onun pazarhk konusu yapılması. yaşamakta olan yakınlannın kişilik haklanna yöneltilmiş açık bir saldırıdır. Hastane yöneticilerinın ileri sürdüğü koşullarda. ölenin ailesinin duygulan hiçe sayılmış, ödetiimek istenen borç faturası ile cesedi alma hakten suvırlanmış, giderek bu haktan vazgeçmeye zorlanmıştır. Oj'sa jusanm aynı kiıralma göre, kişilik haklan sımrianamaz, bu haklardan vazgeçrnek de olanaksızdır. Para borcunun bdenmasi İçin ölüden yararlanıiması ,toplum degerlerinin nasıı tersyüz edildiğını sergüıyor gbrJer önünc. Ostelik ölüm anmda borçtan sorumlu olanı saptamak kolay defüdir. ölenin geride kalan mallartnm ödeme gücii ve mlrasçılann kesinlikle ortaya çıkarılması için zamana gereksinme vardıı. Cesedi istemeje hakkı olan kişilerin miras Uişkisı ıçind* veya dışmda kalmaları kendi isteklarine bağlıdır. hîirasçılık ve butıdan ötürü ölenin borçlarından sorumluluk ile, cenazenin kaldınlmasına ilişkin olarak ölünün anısına sayp gösterısi, birbirinden tamamen ayn işlemlerdir. Para borcunun ödentnesi mal varhğı hukukuna girer, öteki kişilik haklan içinde yer alır. Mirasçı olmadan da yakınlann cesedi istemek hakları vardır. Borcun varlıgı buna engel olmaz. İki Paşa! i I ki Paşa'dan birioclsl meshur Murat Bajrak'm tf Paşa, ikincisi IYÖD (tstanbul Yüksek öğr«nim Derneği) Başkanı Paşa Güven... Son fünlerde bu Ud Pa^a'jı düşündüm Niçin? lişilik Hakları Bir yanda ölenin yakınlannın onanlmaz acılaı, öte yanda tedavi masraflan. Bir yanda kalanırın ölene karşı besledikleri saygı duyguları, öte unda anayasaya çöre kişinin saghk hakkının LOrunmasını üstlenen devletin vapmak zorunda Laldığı tnasraîın faturası. Olay gorünüştc birbiriıe karşıt çıkarlann varlı*ı izlerdmini vermektelir. Oysa bireyin tnsanlığım betimleyen kişilik lakları ile devlet tüzel kişisinin maddi çıkaran, toplumu büttinleyen her halka gibi iç içe girmiştir. Birbirinden soyutlanarak, istenen amaca ranlamaz. Bu konuda yasal çözüm uygulamamn yarüışlıŞır.ı kanıtlamaya yeter. Bilindiği gibi hukuk yaş'ayan kışilerin i'işkUerini düzenlemeye çalısan bir bilimdir. Ölüme de bu açıdan bakılabilir. Ölümle hak sahibi olma yeteneği sona eıer, kişilik yok oiur. Kişiden arta kalaa ceset üzerinöe yakınlanna hak tarunır. Bu ölenin kalıtsal ösgül dçferleriniü topluma geçişini sağladığı gibi geride kalanların yaşam zengınliklerinin en önenı lisini (bir insanı) yitirmelerirün nedenini karşüar. Bu hak önceleri (Roma hukukunun üzerinde çaiışılarak yeniden yürürlüğe koyuldugu ortak hukukta) ır.tilkiyet oîarak niteleniyordu. Devletin Sorumluluğu Olayda ne Mustaf«'nın bırakısının (terekesinin) ne de ailesinin malvarlıgının (manielekinini tedavi borcunu ödemeye yetmeyeceŞi anlaşılıyor. Bu dUTumda acaba yasal çözüm ne olacaktır? Anayasa'nın 49. raaddesi açık. «Devlet herkesin beden ve ruh sağlıjı içinde yaşayabümesini ve tıbbi bakım görmesini sa$laniakla ödevlidir.» Anayasa ile devlete yükletilen görev, parasal olanakiarı elvermeyen kişilere «imkân ve fırsatn eşitliği \srmeye yöneliktir. Anayasa'nın 2. maddesi Cumhuriyetin niteliklerini sayarken «sosyal» sözcüğünıi de eklemiştir. Sosyal niteükten ne anlaşılmnsı gerektiği ise maddenin gerekçe bölümünde açıklanmıştır. tSosyal devtet kişilere yalnız klâsik özgürlükleri saglamakİ3 yetinraeyip, onVann insan gibi yaşamaları için zorunlu olan gereksinmeleri karşılamayı kendine ?örev edinen devlettir. Bu yolla hem insanın kişilifine saygı Eöstermeyi yerine getirecek, klâsik özşrürlüklerin gerçeklerle alay eder bir nitelik kazanmasına engel olacak, hem de çalışan geniş halk tabakalarınırt refaha kavuşmasıyla toplum hsyatı için daha verimli olmalannı amaçiayacaktır.» tçinizde Murat Bayrakı tanımayan var mı? Sanmm yoktur. Sancak Tül Fabrikası sahibi, AP milletvekili, Tamer Yiğit'in kayuıbabası Murat Bayraki bütün Türkiye tanıyor. Tamer Tiğit ünlü bir sinema sanatçısıdır. Ama Murat Bayraka damat olab başı dertten kurtulmuyor. Çünkü Bayrak, kızııun Ylğitie tvlenmtsine çok boxulmtqtiiT. Bayrak'ın adamları bu yüzden göz göregöre ve sıksık genç evUlere saldınyorlar. Gazetelerde saldınlann aynnblarau okuyoruz. Ölüm. Tamer Yiğifin peşinde... Yasalar işleıaiyor AP milletvekjline .. Polis jandarma nafile... Çünkü Murat Bayrak, fabrikasmı kurt köpekleri ve komandolarts koruyor. Kuş uçurtmuyor. Sancak Tül sabibinin 6zelIikİ0 kurt köpeklerine efilimi var. Bunlardan blrinl o denli seviyormuş ki, adun Pasa koymus. Ama şu ölümlü dfinyad» kimhilir hangi nedenle köpekçik ölmüş. Murat Bayrak, fabrikanın bahçesine çörkemli bir mezar yaptırmış köpefi için Basında yayınlanan fotosraflarcla gördağünıüze göre mezar taşının üstünde şu yazı kazılı: Burada Komunistlerin öldürdöğü Kahraman Köpek Paşa Yatıyor Mnrot Bayrak iste böylesine yaman bir ariam. Birkaç (ffin once Taıner Yiğit'le eşinln üstönf yine komandolar saldı. Damadı hırpaladılar; otomobilint kınp döktüler. Bayrak çok hırslı. Ne istiyor çoculdardan? Ama çocoklar mutlu ve blrbirlerinden ayrılmaya niyetli deeiller. Tamer Yiğit korkıısuzca davranarak işin peşine düştü. Avukatıyla ve jaıetecUerle birlikte, elinde arama emriyle Sancak Tül Fabrikasvna gitti. Vay sen misin bunu yapan! Murat Bayrak elinde tabanea Tamer Yijfit'in aviıkatına saldırdı. Gacetecllere küfretti. Foto muhahirlertnin makinclerini kırdırttı. Olay yerindeki polisler olanbiteni güzelce seyretffler: fabrikaya jriremeciiler. Polisimiz bazan çok yumuşak oluyor. Kuşku.suz ilk gün deliljcr saplanamadı, arama yapılamadı. Bu yüzden Iş bir gün sonra) a ksldı. Bir gün sonra fabrikada arama yapan avukat. Taıner Yijçit'lt esine saldunda kullanılan arabayı bulamadı. Ama ben merak ettim. Acaba polisler fabrikanın bahçesine haar tirmişken Pasa'nm mrzannı ziyaret ettiler mi? Nasıl olsa çevrede komandolarla kurt köpekleri nöbet tutuyorlar. Bu durumda fabrikaya gircbilen polisier Murat Bayrak'ın Paşa'sına bir saygı duruşunda bulunmaktan başka ne yapabilirler? Hem ülkemizde sermayecinin köpeklerine saygı göstermek, çörenek niteUğine eristt artık. Slnıdl gelelim iklncl Pasa ya .. tkinci Paşa, sermayenln köpegt değil, çağtmum insanıdır; Paşa Güven'dir adı... Paşa Güven'i tanunam; adından anlasüıyor ki babası çok seviyormus oğlunu, adını Pass koymuş; pasa paşa btiyüsüa; okusun adam olsun: belld de gerçek paşa olsun diye ... Pasa Güven dunımuna ve resimlerine baküırsa acar bir çocnk. İYÖD'ün Baskanı oluşuna göre yorum yaparsak: toplumsal konularla yakından URİÜ, Uerici, devrimci bir genç... tşte bu gencin basına neler geldiğini de sanınm gazetelerden izliyorsuııuz. Geçen hafta perşembe Rünü, polisler «tabanea tasıyor» savıyla Paşa Güren'i arabaya attıkları gibi gözaltına aldılar Emniyet'e çotürdüler. Çocuk, 48 saat sonra, kolu bilmem kaç yerinden kırık, kafası bllmera kaç yerlnden çatlak, koma halinde İlkyardım Hastanesine kaldınldı. Herkes bir daha an'adı ki Türkiyc'de yaman bir ayırun var. Eğ«r Murat Bayrak gibi bir AP mlUetvekiunin ve sermayecinin köpeği iseniz. mezannızm bulunduğu avluya bile gtremez polis, ama üevrimcl öğrencl derneği ba»kanı iseniz, hayatta kalmanıza bile göz yumamaz polis... 1911 Türkiye'si budur. Oysa emeğtn tnsanlanna ««rmayenin küneklerinden dana çok deger verilen bir TürMye istiyoruz "biz. Yelkenli Denizaltı Gibi! OKTAY AKBAL Evet Hayır GALÎYE sUm dlnlnln doğiu) ^llannda tann, ölüm, insan, dirilış, yalvaç, ruh gibi konularda onııtüa bağdaştnayan, çok Tanncı dönemlerden kalma üıançları sürdürenler, bu dine karşı ayn ayn düşünceler ortaya attılar. Bu düşünceler lslâm diniyle birlikte yayıldı, gelişti. Muhanunet, daha ilk yıllarda bile, bu eskiçağ inançlarını büsbütün ortadan kaldıramadı. onlara yeni bir yorum, yeni bir anlam vermekle yetindi. Nitekim Kur' an'da geçen ay, yıldız, güneş. zey tin, hurma, incir, Turi Sina, Kâbe gibi kavramların eskiçağ dinlerinden kutsal birer varlık olarak saygı gördügü, kiminın Tann. Tanııça olarak kutsandığı biliniyor açıkça. Bu eskiçağ inançlarının yeniden yogurulması sonucu yeni bir blçimle ortaja çıkan islâm dini, Muhammed' in ölümünden sonra daba Iteslsin, daha açık bir eleştiriye uğradı. Çok Tanncı dinlerden gelen inançlara bağlı kalanlann lnn, Mısır, Mezopotamya, Hint. Anadolu uygarlıklarının etkisi altmda bulunan toplumlar olduğu, eski inançlarla islâm inançlarını kendi anlayıslanna göre bagdastırmaya çalıştırdıkları belüdir. Bu görüş ayrılıklan ilk kez, ayn bir düşünce çıgırı olarak, Ali'nin hatipligi konusundaki çekismelerde aydınlıga çıkıverdi. Daha sonra Ali'ye b»|Ulık anlamında •Alevi» adıyle arulır oldu. IHSAHTANRI Eskiçağ öirjerme göre bütün Tanrüar, Tanrıçalar birer insan, hayvan küığındadır. Toplumu yöneten kişi tannsal bir varlıktır, kutsaldır. Tannlarla konuşur, söyleşir, onlardan yönetim konıuunda buyruklar, ögütler alır, uyruklanna bildirir, açıklar. Mısır'da görülen «TannluraUar» bu nitelikte kimselerdi. Bu inanç lar islâm dlninin dogdugu MekkeMedine yörelerirwie de çok yaygmdı. Onlara göre Tann en yetkin insanda görünUş alaruna çıkar, biçimlenir, bütün toplum işlerine kanşır. evreni yönetir. En yetkin İnsan bilgı, yaratılış, davranış bakımından bütün öteki însanlardan üstündür. Böylesi kimseler toplumda çok azdır. an cak birkaç yüzyılda bir ortaya çıkarlar. Muhammed'in bilgi, anlayış, yiğitHk, olgunluk bakımından çok övdügU AU, bu nederJe, eskiçağ inançlanra sürdtiren, görünüşte Müslümaa olanlarm göaünde «yetkin insan» olaxa)c biçimlendl. Abdullah tbn Sebe, İ îsmet Zeki EYÜBOĞLU ondan sonra. gelen Cabiru'l • Câfi jibiler çok Tanncı inançların etkisi altında yorumladıkları islâm dininin Muhammed'cen sonra «en yetkin kişSsi olarak Ali" yi kutladılar. Onlara göre Tann, halife Ali'nin varlıgında insan biçimine ginnls, görünüş alamna çıkmıstır. Bundan dolayı Ali ile Tann arasında. bir yakınhk vardır. AU bir tnsandır, Tannnın on da görünnıesi, onun toplumda «en yetkin fcist» olması yüzündendir. Ancak Alt, ÖÎÜ babmdan Tann degildir, Tannnm «göründügü» bir varlıktır. Onun Tannlıgı, yarancı gücünden, yoktan varediş yetkisinden değil, Tannnın onda «görünmesinden> dolayıdır. Bu görüşü a^ın bir tutum sayan Sünniler, kendi anlayışlarına göre yorumlayarak, ondan Ali'nin tek yaratan Tann olduğ"J sonucunu çıkardılar. Ali'yi tutanlann çoğunun İran, Hint dinlerine bagh toplumlardan gelmele ri, Sünnilerin bu yanlış yorumu nun kolayca vayılmasını, Ali'yi tu tanlann islâm dinini kökünden yıknıak istedikleri sanısının güçlenmesini sağladı. Böylece Aliyi Tannnın göründüğü bir varlık degil de îslâm dininin anladığı «Allahnn yerine koyulmuş bir insan diye yorumlama düşüncesi gelujti. Bu tutuma, İslâm dintnin getirdiği temel kurallann dışına çıkma, onlan ortadan kal dırma, aşırılıga varma anlamında «Galiye» dendi. Eski uygarlıklann yogun olduğu ülkelerde islâm dinini, kendi inançları doğ rultusunda, yonımlayıp benimseyenlere, özellikle îranlılara «Şii» denmesi de bu görüş ayrılığı yüzündendir. Yeni dinin getirdikle ri, çok Tanncı dinleri yaratan uy garlık ürünleri karşısmda yetersiz kalıyordu. DiRili} SOKUHU Galiye inancına göre «En yetIdn kişi», eski deyimle «tnsanı kimil» Tannsal oldugundan onun için ölüm yoktur, günün birinde, elverişli bir dönemde o dirilecek tir. Bu nedenle Muhammed, Ali, onlardan sonra geUn büyük ımarnlar da ölümsüaiür, dirilecek lerdir. Bu diriliş Tannnın ölümEÜzlüğü yüzündendir. Onlann ölümü görünüştedir, özde değüdir. ölüm yeteneksiz, gelisememiş, bilgi bakımından yeterli olgunluğa ulaşamamış klmseler içindir. Bu düşüncelerm islâm diniyle bagdaşma olanağı yoktur. islâm dinine göre ölüm vardır, gerçektir, Tanndan başka bütün yaıa Uklar, ölecektir. Diriliş Tannnin buyruguyla olacak bir yargılanma içindiT. Yaratan Tann'dır, Bldüren. dirilten cie o olacaktır. Kökeni din olan bu görüşlerin felsefeyle uzak yakın bir ilgisi yoktur. Felsefenin ele aldığı sorunların bir teki bile Galiye'de, Şiiliğin öteki koüannda görülmez. Felsefe usa, din inanca dayandığından arada bir bağlantı îaırma olanağı yoktur. Bu alanda yapılan bütün tartışmalar Kur'an'ın üeri sürdüğü görüşlerle ona karşı çıkan, onu Sünniler gibi yorumlamayanlar arasında geçen bir din anlaşmazlıgından, yorum aynlığından doğmaktadır. İslâm dini felsefeye kesinlikle karşı çıktıgından, Kur'an anlayışına göre bir felsefe sonınu da burada sözkonusu değildir. K&D1K SORUNU tslâm dini kadını kesinlikle top lumdan uzak tutar. Ona erkekten ayn, bambaşka nitelikte bir yer verir. Kadm imam olamaz, halife seçilemez, seçemez, yargıç (kadıı, yönetici, müezzin, müftü, bir olayda tek başına tanık, biiirkişi olamaz. Kendi istegiyle evlenecek eşini seçemez, boşayamaz. Mirasta erkekle eş tutuiamaz, cuma namazı küamaz, küdıramaz. Sözün kısası erkeklere verüen yetkilerin bir tekinden bile eşit ölçüler içinde yararlanamaz. Kadının evlenmesi, evliligin koşulları Kur'anla, ona dayalı «fıkıh»la belirlenmiştir. Şiiliğin koHanndan biri sayılan Galiye"ye göre ise kadın erkek ilişkileri Kur'an'a göre defil, çok Tanncı dinlerden kalan inanç düzenine göre kurulur. İslâm dini Kur'an, fıkıh koşulları dışın(ia kalan kadınerkek ilişkilerini «zinsj» sayar. Galiye buna karşı çıkar. Evlilik üişkilerinde kadınla erkeği eşit tutar, sünni inanç larının «zina» saydığı eylemleri, aradaki eşitllk anl&yışma göıe yo rumlar. İşte sünnilerce «galiye de zina uygun sörülür», eski deyimle «mübah sayılır» denmesi bundandır. ili diktatörü General Pinochei «Şili totaliler demokrasiye dayanan ijir deneyle ilerleyeccktir» denu,;. «Le Monde» sazctesinin yazarlanndan Bernard Chapııis bu sözü aktarıyor. diyor ki, «Totaliter dcmokrasi yelkenli denizaltı pibi şaşırtıcı bir icattır..» Geçea akşam TV'de sayın Demlrel'in bir konuşmasnu i«ledirn. Barolar llirliği «ienel Kurulnnda Prot. Eremin «141,142 ve Wi. marldelerin Ceza Vasasından çıkarümasını öneren konuşmasuıdan söx ederek, 183'ün kaldınlmasından yana olduKunu, atna 141, ve 142. maddelerin kaldınlmasuıı hlç bir zaman kabııl etmcyeceflııi söylttyor. AP Genel Başkanı ve MC iktida rı lıderine pöre, 141, 142. kaldırılırsa komünlzm flzerine yazı yaımak, konuşmak, övmek. hatta komiinlst ıçorüş ve düşünüşleri savucan partiler kurmak yolu açılır, bu yttzden bu maddeler Ceza Vasasından çıkanlamaz. an» «şeriat devleti»tıi kurmak için parti kurmak. propaganda yapmak isteyenleri önlemenıek için 163. madde kaldırümalıdır..» İKÎ. madde kaldınlmadı, ama görüyoruz açıkça, çerlat ve din devieti kurmak volunda konuşanlar, >a?anlar, partüerde bir taknr çahşmalat yapanlar var. Bir «şeriat konçresl»rün toplanacağı, bu kongreye MC hükümettnin bir bakanınm katılacağı, hatta bu kongreyi onun yöneteceği de söylenmektedir. 163. maddn kaç yıldır uysTilanmıyor zaten! Hiç hatırbyor musunuz bu maddcyle suçlanan, mahkum edllen bir kimseyi. bir kuruluşıı, bir örjriitü? Hele hele son yıllarda. özellikle AP çağında, MC iktidannda? Toktur. Oysa 141142. maddeler durmaksınn işletilir, DGMIer varken de, yokken de... S 1350 yıl Bnee doğrnus, sonradan crtadan kalkmış değildir. însanla Tannnın birliğinı, insanın Tan nlıgını ileri süren Zünnun1 Mıs rt. Bayezidi Bistami. Cüneydi Bağdadl, Hal'acı Mansur. Pazlullahı Hurufi, Seyyid Nesimi bg. tasavvuîçularca gsüştirilmiştir. Mevlana'dan sonra Anadolu yörelerinde daha geniş bir alana yayılmıştır. Özellikle Divan Yazınında bu insanTann anlayışı yy.'lar boyunca işlenmiştir. Halife Ali'ye olan baglılıgı yüzünden «Alevilik* adı verilen çıgınn birçok dalı bu görüşü benimsemiş. kimi halk ozanları bu alanda başanlı örnekler vermişlerdir. Bir Türk ozanı Tannnın insanda göriinüs alanıra çıkışını soyle dite getirir: Vechi idemde tecelU eyleyen AUah'Ur. «Insanın yüzünde görünen Tanndırn anlamına gelen bu diıe Galiye İnancının en açık belirtisidir. XVI. jy. ozanlanndan Virani de şöyle der: ılâh illa Ali'dir gün gibi ruşen olan Lâ llâh illâ Al'dir görünen şîrin cemal «Gün gibi açvk seçik olan Tanrı değü Ali'dir. Görünen güzel yüz Tann degll Ali'dir» anlamını içeren bu dizelerde Galiyenin ne denli sürüp gittiği görülüyor. Bir felsefe çıgın olmamasına karşılık, Galiye, islam toplumlannda insanTann sorununu eskiçağ inançlanyle birleştirerels geliştiren çok üginç bir akınv dır. Taım karşısmda insanın eli kolu bağü. bir varlık olmadıgını, öze inen bir varlık birliginin bulundugtınu açıkça koyınuştur ortaya. Anadoluda olduğu gibi, İranda da en basarıh yazın (edebiyat) ürünlerini veren ler bu görüşü benimseyenlerdir. Lâ Tütkiye Barolar Birliği Genel Kurulunda bu üç maddenin kaldırılm.vM isteniyor, MC iktidannın başı bir tancsini doğru görüyor, iıleki maddelerin kılına bile dokunulmasına karşı çıkıyoc Bilirsiniz. bay Domirel kendini «özgürlükçü demokrasi» yanlısı sanır «Hukuk devleti» sözünü dilhıden düsürmez. Hangi öz^ürliikçü demokraside, hangl «hukuk» devletinde, hangi batı ülkesindc 141142 gibi maddeler vardır. Marc'cı görüslert savunan partiler yasaklanmıştır? Bunlan bir düşünmcz mi sayın Demirel? Tuttunnuş bir söz, Ataturk de komünist partisi kurduvmamn,, komünizme izln vermemiş. Ataturk gericillfe, şeTİatçılığa, ırkçılığa, turancılığa, çağdışı tutum ve görüşlere izin vermiş ıniydi? Ataturk zamanında Erbakanlar, Tflrkeşler, Demireller gibi politikacılar iktidar koltuğuna oturabilmek fırsatını bulabilirler miydi? Hem nerden biliyor, AUtürk'üo yaşasa, 1945 yüına kadar yasamda kalabilse, sosyalist, aşın sosyallst partilcrin kurulmasına olanak tanıyıp tanımayacağını? Ben derim ki, Ataturk «çok partili» doneme peçiş sırasmda yasamda bulunsaydı, sosyalist, hatta komünist partilerin de kurulmasına, caüşınasına olanak tanırdı. Yalnnca sağa, aşın eağa açık partilerin kurulmasmı Türk ulusu için zararlı bulur, sola, aşın soU avıli partilerin kurulmasmda yarar görürdü... Sjuna inanalım ki, 1945'ten sonra kurulan iki sosyalist partiniıı bir yıl );eçmeden kapatılması, kunıculannın, üyelerinin tutııklanmaları, cezalanüırılmaları Türkiye'dekj çoğulcu demokrasiyi daba başlangıçtan baltalamıstır. 1946'da bu iki parti kapatumayıp, çalışmak, gelişmek, İ S seçimine, daha sonraki SO seçimlerc katılmak olanağını bulsalardı, Türk tlemokrasisi yalnızca sağa, aşırı sağa eğiünüi, dengentn bir vsna doğru bozulduğu acayip bir vöntom olmazrtı. Menderes daneminin zorbalıklan da, 27 Mayıs devruni de, ardından gelcn DemireUi AP çağı da. l'~ Mart çıkmazı da ya^anmazüı. Halknnızın bilinçlentnesi, kendi yararuıı düşüıunesl daha 1945'ten başlar, sosyalist partilerle, or.lann Meclis'e sokacağı tem«ilcilerle gunden î^ine güçlenir, dcmokratik vaşamamızda gerçek bir denge kuTulurdu. tnönü'nüu tarihsel yaaüeısı budur, 1946 seçimlerine girmeden sosyalist partileri kapattırmak. seçimlere yalnızca kendt sağıncta yer alan partilerle ginnek... Atatürk ılevriminin, CHP nin köktenci girişimlerinin, kısacası Cumhuriyet ilkelerinln yaralanması. dıırduruunası, geriletilmesi 14 eyiül 1946 frünü Tür> kiye Sosyalist ve Türkiye Sosyalist Emekçi Partilerinin kapatıJması, j öneticilerinin tutaklanmalanyla başlamıştır, taribsei dönüra noktası budur benim karumca... 1'alnızca sağa, aşın sağa açüan bit demokrast yoktur, bir özgürluk düzeni yoktur, bir hukuk devleti yoktur. Olsa olsa Piiîochefnin «totaliter demokrasUsidir bn!... Hiç değüse Pinocuet, kendi düzeninin adını koymasmı bilmiş, saklamamış geıçeği «toUUter» demiş. Bizimkiler «özgürlük, demokrasi, hukuk» sözciiklerini dillerüıden düşünnezler, ama gerçek 5zgurlük, hukuk, demokrasisinin koşullannı yaratalım, dendi mî «asU asla» diye karşı çıkarlar... O zaman MC tlpi «demokrasi» Bernard Chapuis'nin deylmiyle, «yelkenli denizaltı gibi şaşırtıcı bir icat» oluverir. Ne kendimizi aldaUru, ne başkalanıu!... Bütun partileri sağda, aşın sagda, btr tanesl de «ortaıun solu» diye tam ortada dnran partilerin bulunduğu bir ülke hiç bir taman çafdas hukukun, çağdaş bilimin benimsediği, kabul ettiği, saydıjfi, önem ve de|er verdigi bir düzene çıkamaz. Pinochefta «totaliter demokrasUsi hiıimkinin yanında, daha erdemli, daba yürekli. daha tuUrUdır. Hiç değilse gerçeği gaklaraadığı, neyse öyle goründüğü için... TEŞEKKÜR l ^^ = ~~~ = Çok değerli eşim, F. Şazlment DARCAN'a yaptıgı başanlı operasyonla. sajlvgma kavuşturan fazüetli insan, Pasabahçc S.S. Kururou, Dogum ve Kadın Hastalıklan Mütehassısı, D OK T OR | = s: E S Fehime Gülgün'e I ve z = tüm servis personeline, aynca gerek hastaneye ^erek evs Z gelerek ziyaret etme lutfusda bulunan tüm dosüanmıza en : içten teşekkürlerimizi sunanz. ; E ş i : Cengte DARCAN : VEFAT BaroTTfUi 1240 sicil sayısında kajntlı Meslekdaşımız Avukat (Cumburiyet: 49: ııııi Mustafa Halim Güneyik vefat etmiştir. Muhterem meslekdaşımızın niası. 15.1.1977 cumartesi 'bugün) ögle namazını muteakip Aksaray Vaîide Caminden almarak edebt istirahatgâhma tevdi edilecektir. Üstadımıza Tanndan rahmet, kederli ailesine ve meslekdaşlarımıza başsağhğı dileriz. tstanhul Barosu Başkanh|i (Cmnhuriyet: 505) MARDiN'DE 60 TON GÜN DURUM BUĞDAY KAPASiTELi İRMİK FABRİKASI KURDURULACAKTIR. Şartnsmelen Ankars'da Genel Miidürlük Malzeme Sattnalma ve IkmaJ Istanbul'da Malzeme Şube, tzmlr ve Konya'da Bölge Müdürlüklerimizden 100, TL. Dedelle temin edilebilir. 10/3/1977 günü saat 12.00'ye kadar Genel Müdürlük Haberleşme Müdürlügüne verilecek teklifler ayra gün saat 14.00'de açılacaktır. Ofisimiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. TOPRAK MAHSl'LLEBÎ OFİSt GENEL MÜDÜRLÜK (Basın 10530) 4H&tMHU'DA GAUYE Galiye sanıldığı gibi, bundan CHRYSLER SANAYİ A.Ş. TEKNİK ELEMANLAR ARANIYOR Şirkeütnizln Mühendislik Dairesi'nde çalıştınlmak üzere, askerlik görevini tamamlamış ve aşağıda belirtüen özelliklere sahip elemanlar alınacaktır. 9 MAK1NA YtJKSEK MCHENDlSLERt veya MAKtNA MÜHENDtSLERt lyi Ingilizce bilmeleri ve şoför ehliyetine sahip olmalan gereklidir. TEKNtK VLKSEK OGRETMEN OKULtl ve TEKNtKER OKULU MEZUNUARI Ort* derecede Ingiliıce bilmeleri ve şoför ehliyetine sahip bulunmalan istenmektedir. IEKNtK LtSE veya ENDtSTRl MESLEK LÎSESt MEZUNLARI Torna . tesviye, motor ve teknik resim bölümlerinden mezun olmalan areu edilnıektedlr. Hava Harp Okulu Komutanhğınî PERSONEL ALINACAKTIR 1. A;»ğıd& tır. branslardi. memur ve isçi statüsünde sanatkâr ve tnüstahdem alınacak3. 657 s&yılı Devlet Memurlan ve î ş Kanununda belirtilen giri» sarüannı taşıyan lsteklileria Hava Harp Oltulu Personel Şube Müdürlügüne (YeşiljurttsTANBÜL) müracaaüan rica olunur. ÜNVANI Akıl Hast. Müt. (PsUdyatrist) Yabana Diller Lab. Teknisyenl ElektriK/Elektronik Lab. Tek. İnşaat Teknisyenı Elektrftçi Matbaa Operatörü Otset Opcratörü MUtercim (îngiHzce) Aşçı Hastabakıcı ÜtüKolacı ÜtüKola« Bulasıkçı Çamaşırcı TAHStLt MİKTAK1 STATtSÜ 657 Sayılı Dev. Me. IL AN Samsun YSE. tl MüdürlUğünün Uıtlyaa tçln 10 adet 1300X24 > Lâstik Ahnacaktır Munrtnınen bedeiı 60JK». r u olan l&stiklenn tnaiesı 2490 savılı kanunun 31 maddesi geregince kapalj zart usulü ile 26.1.1971 çarşamba günu saat 14.«O'de VSE. tl Müdürlügü Teknik Hizmetieı ŞetUgı odasmda vapılacaktır. İŞID geçici temınatı 4250. TL. olup daha genia bilgl Daireden temin edilebilir. (Basın: 10147) 465 9 Ilgilenenlerin, Çayırova / G«bze'delti fabrikamıza şahser. veya P.K. 53 Kadıköy lstanbul adresine durumlannı aynntüı olarak beürten bir yazıyla basvurmalan rica olunur. (Moran 78) 485 Ünlversite Meslek Lisesi Meslek Lisesi Meslek Lisesi Meslek Lisesi Meelek Lisesi Meslek Lisesi Lise • Yüfc. OKul îlkokul tlkokul tlkokul Olsur Yazar Okur • Yazar Okur • Yazar 190 Sayılı Iş Kan : 1055!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear