29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
D Ö RT (UMHUSİYET 11 OCAK 1977 BıiVuK KEHfT OÎMAMTİNÎY^PE .. AÇUGAM fclftliMl WWm YOKİSTAM SAM YELİ Yâzan: Mehmet SELÂHATTiN 16 Açıga çıkanlışından bu yana hayatmı korku ve endlşe dol«mrmustu. Karısının kendine olan güvenine ve sadakatın» ragmen, dayanılmaz bir küçülclük, işe yaramazlık, beceriksizlik dufüncesiyle kendlni suçlayarak günlerlnl zahir ediyordu. Anagı, oğlunun hangi dUşüncelerle ezüdiginl hissediyor, ona y*rdım edebilmenta yollannı anyordu. Bir gün kalkıp, valinin evine gittl. Kansıyla konuşup, kim olduklarını, başlarma gelenlerı, çektiklerini bir bir anlattı, yardun lstedl ondan. Oglum namuslu bir lnsandır, dedi. înkılâplara da »adıktır. Kendisine yapılarüara lâyık değildir. Hakkında aöylenenlerin hepsi yalan, dolan, uydurma seyler. Onu çekemeyenler, yerine göz koyanların uydurduklan söylentilerdir bunlar. Helâk ediyor kcndini, yapılanlan bir türlU hazmedemiyor. Ağır (tellyor. Böyle haksızlıga göz yummak Vali Pasa'nın bUyuklügüne yakışmaz. Fahri iyi bir memurdur. Korunmaya, gözetümeye deger bir lnsandır. Daha bir sürü söı. Yaşlı kadın, evlat sevgisiyle konuştu, rlca ettl, yalvardı. Bu konuşmadan beş altı giln geçmiştl. Bir gün eve resml bir poiis gplerek Valinin Fahri'yl istediğini söyledi. Fahri, Valinin yanmdan büsbütün yıkılmış döndü. DUnyada yalnız başına ülmanın, destekten, yardımdan yoksun bulunmanxn acısını duyuyordu. tçlnl kemiren korkuları artmış, Umidl kahnamıştı artık. Vali, ona yardım etmek lstediginl, tayinlerin Ankara'ya verUdığini, kendisinln bir şey yapamayacagım, bir an önce Ankara'ya gitmesini söylemlştl. Ankara'ya gitmek... Paralar suyunu çekmlştl. Şuradan, buradan üç beş kuruş uydursa bile Uç çocukla, genç kansını yalnıa bırakmak agır geliyordu ona. Hayattan çok korkar olmuştu. Sankl, yuvasından uzaklaşırsa, görünmeyen bir tehlikenln Uzerlerlne hemen kapanacağını, kötü şeylerin olacagını, biUnzneyen in«anların büinmeyen kötülUklcr hazırladıklarını, onun gitmesini bekledlklerinl zannediyordu. Vali da onlarla birlik olup Ankaraya gltmeslnl salık vermlş olabilirdi pekâla. Kansına anlattı dUsündUklerinl. Günlerce konuştular bu konuju. Son Umltlerl, son çareleriydl bu. Her şeye ragmen. «Bize bir şey olmaz» diyordu Rsyhan. Başımızda anamız var. Kendimizi koruruz. Sonra, bize klm ne yapabilir? Dag başındattıyız?» Evlerinde sıcak yemek pişmez olmuştu. Çay, ekmek, peynlrle günlerini geçiriyordu çocuklar. Onların bundan pek şikâyet ettiklerl yoktu ama, Fabri, Rıza'nın al al yanaklannın günden güne solduğunu, Nilüfer'ln kömür gibl siyah guzel gözlerlnin gittikçe çukura battığını, anasının her gün blraz daha azalan »UtünU çekmek için Kerem'in nasıl çabaladıgını gördukçe kalbinin üzerlne bir agırhk binlyor, ciğerlerinin yandıgını hissedlyordu. Rıza, kemik kemirmeyi çok severdl. Yemeklerde kemlkli etleri hep ona verirlerdi. Hanidir, çocuk kemik bile yalayamıyordu. Akşamları, sahana kırılmış bir tek yumurtanın, iki çocuğuyla, etrafına yığıldıklannda, lokmasını yumurtaya değdirmeden, tnlOağın kenarındakl yaga çrtyls bir dokundurup ağzma atıyor, çocukların nasıl kıyamayarak yumurtanın bltınesinin mümkUn olduğu kadar ıızun lürmesinl sağlamaya çahştıklarını lçı burkularak seyrediyordu. Fukaralık tam anlamıyla evlerine glrmlşti. Reyhan, gününü çocuklann yırtık pırtıklarını yamayıp onarrnaya çalışarak geçirıyordu. Artık dikiş tutacak halleri kalmayan giysilerin ömrü giyildigi günUn akşamına kadar sürUyordu. Falıri, Seydonun knhveslne gidiyordu. Çok kere, bir kahve Içerek akşamı ediyordu. Garip bir küçUklük duygusu dolmuştu lçine, herkes tarafından hafife alındığını zannediyordu. Halbuki, bu kanısının zıddına halkın çoğu tarafından eskiBinden daha fazla saygı gonıyordu. Halkm çogtınun onu namuslu bir kişi olarak tanınıası, dUştugü yoksulluğa rağmen vekarından hıçbir şey kaybetmeyişi, ylne öyle alıngan, haysiyetli olusu bu saygı hissini arttırıjordu. Neticede, kimse onun iç dunyasına girememiştl. OUsUndUkl«rinı, hissetttklerini bilmlyordu. Herkesln gözünde Fahrl Bey, dt'irüstlüğUnUıı cezasım çeken, haksızhğa uğramış bir adamdı. Bu yüzden ona saygılı davranmaya özellikle dikkat ediyorlar, lncUmemek, kırmamak lçın ellerınden geleni yapıyorlardı. Fahn, böyla davranan lnsanlann kendisine acıdıklarını sanıyordu. Ba.şkasının merhametine lâyık hale gelmenin utırabuu çekıyor, lıayata, kötü talihine, genç bir kadın ve Uç çocukla böyle, eli kolu baglı, çaresiz kalışına lânet ediyordu. Dtlnya niçin bu kadar kötuydü? Bir lokma ekmeji neden çok görmüşlerdi ona? Kafasında düğümlenip kalan bu sorulara bir türlü insanlığa yakışacak cevap bulamıyordu. tlk defa, sıradan biri gıbi yeUştirilmeyişlne kızıyordu. Bir sandık limonu sırtlayıp rnahalle mahalle dolaşarak satmaya çalışan Insanlar ondan daha kuvvetlıydiler. Adeta kıskanıyordu bunları. Onlar glbi yapamadıgına UzUlUyordu. Uzun uzuıı diişünmUş, hayatta memur olmaktan başka lşe yHrmnayacağına kendinl inandırmıştı. Onun ıçin tek çıkar yol Ankara'ya gitmek, başını taştan taşa vıırup, bir yere atanma&ını ssglamaktı. Bir gün kansına: Ankara'ya gitmekten gayrı yol kalmadı hanım, dedl. Belkl anlayan biri çıkar halimizi. Durma git, diye cevap verdı Reyhan. Kesin bir sonuç alamazsBn biz de ona göre davranırız. Davranıp da ne yapacagız hanım? Çok dtlsUndUm bunları. Memur olmaktan başka hıçbir ışe yaramaz. Ne bakkallık yapabilirim, ne manavlık. Allah sonumuzu hayretsın. Elim boş dönersem Ankara'dan bızim Için tam felaket olur o zaman. Niya bb'yle konuşuyorsun bey? Allah herkesln rulunı T«rlr. Açlıktan kim ülmüs şimdiye kadar? Allah bir kapıyı kaparaa dlğerinl açar. Niçin hayattan bu kadar korkuyorsuıı? «Aslan gibl erkeksin. Taşı sıksan suyunu çıkarırsm. Çalışır çocuklanna bakarsın. Mılyonlarca Insan devlet maası alarak mı yaşıyorlar? gibi sözler söyleyecekti ama, kocasının kızacagından çekinerek susmuştu. Sert, çabuk parlayan, herkesi ürküten eşlnin son derece zayıl bir kişılige sahip oldugunu hayretle görüyordu. Bu şaskınlıkla blrlıkte ona gizll gizli olkeleniyordu da. Erkek dediğin atılgan, gözürıil Inıdaktan sakmmaz, çolukçocuğunun rızkı lçln aslanın ağzına ijıle saldıracak cesarette olmalıydı. «Ah, ben erkek olsaydım. Şımdiye kadar çoktan kendime bir iş bulmus, B«Çimiml «Bjrlanustımı» diye ueçirirdl aklından. Sonra, kocasının çocuklanna olan aşırı sevgisınl, Rıza'yı karşısına alıp saatlerce konuşuşunu, Nılüfer'i öpmeye doyamadıftını, Kerem'in besigine yaklasıp garıp işaret ve seslerle onu gürdürmeye çalışışını seyreder, kocasını küçük Rbren düşüncelerinden utanır, bir yerde ona «cırdı. Fslırrnin biitün «ndişelcri çoouklarının sefalete düseceklerini du>unmesind«n geliyordu. Bir yerde bu kadar znyıf olusu lçlnde eviâtlarına karçı taşıdıgı engln sevgiden dotuyordu. Kaynnnasıyla yfllni7i kaldıklannda, hep bunu konusuyorlardı. Fahn'mn kendinden ziyade orılar için azap çektigıni biliyorlardı. Bir pün Fatma Hnnım, oftlunu knrsısına aldı: Gel oglum konuşalım blraz, dedl. Ona, demll bir çay verdi. Ne güzeldl eskl gllnlerimiz, diye sflze haçlartı. Insan ellnds olan nimetlprin fsrkına varamıyor bir yerde. Onlar elinden alırunca anlıyor dünyayı. Bize kötiılük edenler Allı»hınd»n bulsunl*r, ln^allah. Sorma ana, dUşUndükçe çıldıracak gibi oluyorum. (DEVAM1 VAR) "TheEconomist,, gözüyle Türkiye: 19231950 8 nlsan 1933 tarihll The Economist'de Amerıkalı uzmanların devletın ekonomık laaliyetlerini düzenleme konusundaki çalısmalarmın sürdügü bildirilirken 1 temmuz 1933 tarihli sayıda su satırlara rastlamyor: «Yabancı ve özellikle Amerikan uzmanların Devlet'in ekonomlk fauliyetlerini yeniden örgütlemek amacıyla glristiklerl çalışmalar yogun biçımde sürüyor. Ankara'dakJ merkezl ekonomık örgütü modernleştirmekle görev11 iki Amerikalı uzmarun dısında GUmrükleri, Tekelleri ve Demlryollarını düzene koymak Için çaba gösteren uzmanlar da olumlu gellşmeler kaydettlklerini blldiriyorlar. Gene yabancı uzmanlardan oluşan bir dlğer eklp ise Mardin iliyle Kağızman bölgesinde altın ve petrol çıkarma olanaklarını araşUrıyor. Hüktlmet, bu konularda yabancı uzmanların pratik bazı çözüm yolları önernıelerim bekliyor.» (32), CMrüldüğü gibi yabancı ve özellikle Amerikalı uzmanların Türkıye'nin .iç lsleri»ne karışmaları ya da karıstırılmaları, gene bazen samldığının tersine, oldukça eskilere gitmektedir. Bu olguyu sermaye çevrelerl grubunun ağır basmasıyla açıklamak akla yakın gelmektedlr. Ne var kl 1!)33 yılı sonlarına dogru «ibre» yeniden oynamıs ve «ulusalcı burokrat» grup bir kez daha ağır basmaya buşlamıştır. 1. Beş Yıllık Endllstrl Plaru'nın 9 ocak 1934'de açıklanmasından sonra The Economist sunlan yozmakta* « Osman ULAGAY Atatürk'ün olumu Türkiye'de istikrarı sarsacak ve Avrupa'daki hevesli misafirlerin serbestçe ülkeye yerleşmelerine yol açacak mıdır? uygulamaya katkı» da 8 milyon dolarlık bir makine teçhizat kre disinden ıbaret kalacaktır. flnansman yükünUn büyük Döltlmü devlet bülçelerlyle saglanacaktır. Hükümetçe yeni kurulan Sumerbank, endüstrileşma ham lesine öncUlük edecektir. Bu aıa. da özel girişimciler de, Devlet Planı çerçevesinde yeni endüstri yatırımlaıı yapmaya hatta pamuklu dokuma gibl bazı alanlarda Devlet ile rekabete teşvik edlleceklerdır.» (33ı IV) haziran 1934 tarihli sayısmda, Avrupa devletlerinin yeniden sılâhlaıımaya başlamaları karsısın da Türkiye'nin de, Gazl'nin kışısel dırektifiyle, savunma har c.ınıalarını arttırdığını ve endüs trilesme programınm finansmam ıçın iç borçlanmaya gıdildiglnı bildiren The Economist, 8 eylul 1934 tarihli sayısında ise eko noml alanmdaki yeni uygulamala ra değinerek şöyle yazıyor: «Başbakan Ismet Paşa yeni endüstri tesislerinin temelini atarken, gerçekleştirilmek istenen endüstri hamlesinin pratik ihtiyaçlara dönuk nlteligi de bir kez daha belirlenmlş oluyordu. Kâğıt, cam, sömikok ve tekstil alanlarında kurulması öngörülen tesislerin tümU TUrk hammadde lerinl degerlendirmek ve evvelca ithalâtla karşılanan Uç talebi knr şılamak amacına yönelik bulunu yor. Başbakan Inönü, sömikok ve kömür fabrikalannın Türkiye'de agır metalür.li endüstrisinuı başlangıcı oldugunu belirtti... «Bu arada, yabancıların kUçük çaplı isletmelerde çalışmalarını yasaklayan yasanın uygulamaya konmasıyla yurt dışına goç başladı. Oysa yabancılardan boşalan yerlerl dolduracuk ve ışlcrl yapacak yetenekleki Türklerin sa yısı parmakla sayılacak kadar az.. «tmtiyazlı yabancı şirketlere karşı başlatılan kampanya da tüm hızıyla s.ltrmektedir. Köşeye sıkıştınlan bu tür şirketlerın tüm lıak ve varlıklarını HUkümet'e devretmelerı istenmektfi dir. Yabancı şirketlerin mülkıyet, VB yönetlml altında bulunun demiryoUarınm 1000 km. lık bblüınıl şımdiden Devletin elıtıe geçıniş olup geri kalan 1000 km. lik bolıimün de aynı sona uğraya cağı anlasılmakdadır. Yabancı şirketlere karşı girişllen bu yeni saldırı demiryolu şirketlerine sınırlı kalmamış, giderek tzmır ve Istanbul doklarına, tstanbul Telefon Şirketine ve îstanbul Tramvay ve Klektrik tsletmesınu de sıçramıştır.» (34) 25 temmuz 1936 tarihll sayısında yeni çıkartılan İş Yasası ıîe Devlet'in, endUstrileşme hamlesine koşut olarak, emek arz ve ta lebinl düzenleme lşlevini de Ust lendiğlni belirten The EconomHt. daha sonraki bir sayısında «Dcv letçilik» uygulamasının TUrkiye'deki basarısına deglnerek söyle diyor: «TUrkiyt», birkaç yü önce, gırte rek otarşi RftrtlnümU kazanan bir dı? ticaret politikası uypılamaya başladığında, geloneksel ıh «YABANCI ŞiRKETLERE KARŞI GiRiŞiLEN YEN! SALDIRI, DEMiRYOLU ŞiRKETLERiNE SINIRLI KALMAMIŞ, GİDEREK fZMiR VE ISTANBUL DOKLARINA, iSTANBUL TELEFON ŞiRKETi VE TRAMVAY IŞLETMESİNE DE SIÇRAMIŞTIR» den bu yana, bu denll yaygın T» yakın bir uluslararası llglye konu olmamıştır. Giderek Savas sonrası günlerlnin yalnızlıgından kurtulan TUrkiye'nin artık «Sovyetlerden başka dostu olmayan ülke» durumundan çıkmış oldugu açıktır. Şlmdl, çek defterlerl ellerinde TUrkiye'nin kapısını aşındıran tngllizler, Fransızlar, Almanlar ve hattft Italyanlar hep bir soruya cevap aramaktadırlar: Acaba AtatUrk'Un ölümü Tür klye'de İç istikrarı sarsacak ve bu hevesli misafirlerin, öteden berl dilediklert gibi, serbestç» Ulkeye yerleşmelerlne yol açacak mıdu*? «TUrklye'ye yeniden llgl duyulmasının nedenlerl ortadadır. "EArlncisl TUrklye, uyguladığı başanlı dı? polltlkayla önce Balkan Paktı'nm sonra da Ortadogu dörtlüsUnün önde gelen Uyest durumuna geçmiştir. lldnclsl tüm savaş gemüerinln ve Batı Avrupa petrolünün geçmek z> runda oldufu Karadeniz boğazlarını denetleyen Ulkfi olarak bü ytik önem taşımaktadır. Üçünrüsü înglltere ve Fransa, TUrklye'yi Avrupa'daki mevcut dengeyl koruma eğllimlnde bir derlet olarak görmek lstedlklerinden onun dostluguna büyük & • nem vermektedlrler... «Mustafa Kemal Atatürk, 6on yıllarda uyguladığı «orta yol»cu politikayla TUrkiye'nin «talipl* ri»nl «ldare etme»sinl bilmlştir. Anımsanacağı gibl. 1921 de itlUf Devletlerinin saldırısına uğradık lan gUnden berl dostu olan Rusya dısujda, TUrtiye'ye yaklasan llk Ulke Almanya olmuştu. TUrklerln uygulamakta olduklan kllring slstemlnin sagladığı çlanaklardan yararlanan Alman maliyecUİ Dr. Schacht, TUrk Urünlerine dünya flyatlarının çok Ustünde fiyatlarla tallp olmuş ve böylece biriken borçlaruıı pahalı Alman mallanyla ödemek niyetlnde oldugunu bir süre glzlemeyi başarmıştı. Dr. Schachfın z»feri 1936 kasımında Ankara'ya yaptıgı ziyaretle perçinlenirken, Almanya, TUrkiye'nin ihracat ında 1933'de yüzde lft olan payını yiızde ftl'e ve lthalatında 1933'de yüzde 21 olan paymı yüzde 45'e jHikseltmiş bulunuyordu... «Ne var ki Almanya'nın TUrkiye uzerindeki etkinliğlnın hızla yukselmesı giderek göze batmayı\ ve Türk devlet adamlaruıı düşündUrmeye başladı. Ankara' daki bazı Alman danışmanların, sozlerini geçirtmek için Beslerinl yükseltmeye başlamaları da bu kaygılan doğrulayınca Atatürk, bu kez tngiltere lle daha yakın ihşküere yönelmek geroginl duy du. «1936 yılındakl bu yakmlaşma girişlmini çok olumlu karşılayan Ingillzler, Türklerin Boğaz lan yeniden tahkim etmek yolun dakl isteklerlnl destekleycceklerl ni bildırdiler. TUrk îngiliz yakınlaşması o günden sonra, Gazl'de olumlu btr izlenlm bıra kan BUyükelçi Sir Percy Lornln' in de katkılarıyla, sürekll olarak gelişti. Kral VIII Edvvard'ın TUr kiye'yl ziyareti, Boğazların tahkl matı için gerekli silfthların lngiltere'den alınması, kamu işletmelerinde Îngiliz uzmanlannın kullanılmaya başlanması vs Karabük Demir Çelik teKİ3İorlnin bir Îngiliz finnasına ilıale edılmesi birbirinl izledi. 6 milyon Îngiliz lirası degerlnde sllâh alımlannı da lçeren toplam (Devaıru 9. Sayfada) «KADRO DEVLETÇiLiGi, EKONOMiK VE ASKERî ZORUNLUKLAR IZLENEN ALTINDA BENiMSENDi. SAGLAM MALi POLiTiKANIN TÜRKiYE'NiN EKONOMİK DURUMUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE DÜZELTTiGiNİ ' r GÖRÜYORUZ cTUrklye lle Rusya arasındaUç yıl önce yakınlaşmaya başlayan ticarl ilişkiler giderek meyvasmı vermekte ve TUrkiye'nin ekonomik hayatı büyük ölçlide Devlet'in etkı alanına sokulmaktadır. lthalat ve ihracat, Rusya lehine duzenlemelerle katı kurallara bağlanırken, dünya ekonomik krizi, dövlz alışverışinin de denetlm altma alınmasını gerektürnışlır. Mustafa Kemal Paşa, yeni Türk Devlet l'nt büyük ölçüde kendine yeterli bir ekonomik birım olarak dUşündüğünli ve yeni ekonomik programların bu amaca yönelık biçimde gerçskloşlinlecegini, Cunınunyet'in yıldönümünü kutlama törenlerinde yaptığı konuşmada belirtmiştir. «Ankara Kabınesi'nce hazırlanan Beş Yıllık EndUstrileşme Planı'na göro, barış ya da savasta halkın temel lhtiyaçlarını oluşturan maddeler Ulke lçinde Uretilecektir... Hükümet, bu yeni «otarşi» politikasırun, hem ülkenin ekonomık giicUnü, hem de Cunıhuriyet'ln slyasal prestijinl arttıracagını ileri sürüyor. Devlet, kalkınma hamlesinl başlatma ve denetU>me görevlerini bizzat ustlenecektir. Son on yılda özel endüstrı alanmda hatırı sayılır bir gelişme olmuşsa da 2.317 lşyerl endustrlyi teşvik ayrıcalıklanndan yararlanmıştır bu gelişme hafif ve küçük çaplı endüstriye sınırlı kalmıştır. Ağır endüstrinın, ozel sermayenin olanak ve yetenekleriyle gerçekleçemeyeceğlnl anlayan Devlet, şimdt ana endüstriİeçme hamlesinl kendi ustüne almaya karar vermlştir . .SttzünU ettigimiz Devlet denetimi komünistçe ilkelere dayanmaktadır. Yalmzca «Beş Yıl lık Plân» adı ve rikrl Sovyet Rus ya'dan alınmıs olup, Sovyetlerin ••*•• raç urünlerlne müştert bulmaku güçlük çeklyor, savunma lhtt yaçları konusunda hemen tama men dışa bağımh bulunuyor va dış ödemeler dengesi tam bir çıkmaza doğru sürükleniyordu. Büyük çogunluğu yoksul olan halkın bir süre lüks mallardan yoksun bırakılmasını ve dış piyasalarda alıcı bulamayan ham maddelerin kurulacak yeni fabn kalarda Işlenerek mamül mallara dönUştürülmesinl öngören «Kadro Devletçiliğl» bu gibi eko nomik ve askerl zorunluluklar <tl tında benimsendi. Bugün, izlenen saglam mall politikanın, ger çekleştirilen reformların ve Alnıanlarla îtalyanlarm dünya tiyatlarımn çok UstUnde fiyatlarla Türk ürünlerine tallp olmalarının da etkisiyle TUrkiye'nin eko nomik durumunu büjruk ölçüd» düzeltmiş oldugunu görüyoruz. Dış ödemeler dengesi yülardan berl (azla vermekte ve TUrk para sı lstikrara kavuşmuş bulunmak tadır..» (35) The Economlsfln de bellrttlgl gibi, TUrkiye'de «Devletçlllk» uy gulamasına yol açan nedenler arasında askorî ve stratejik kaygı ların önemli payı olmuştur. Siya sal bagımsızlığın korunması konusunda çok duyarlı olan Mustafa Kemal ve yakın çevresinin bu yöndeki kaygıları, 1930'lardan itibaren Avnıpa'nın yeniden sllnhlanmaya başlamasıyla birlikte Riderek artmıştır. Avrupa çapında bir çatısma olasılığına karşı TUrkiye'nin giderek kendine ye terll bir ekonomik blrlm hallne getirilmesl Kemallst yönetlmce amaçlanırken olası çatışmanm ta rafları da TUrklye'yi kendilerine bağunlı kılmak için her türlU Rkonomik ve siyasal yönteme başvurmaktadırlar. örneğin Almanya ve bir ölçUde Italya bir yandan TUrkiye'nin lhraç Urünls rtne aşırı flyatlar teklil edeıck mal kapatmaya diğer yandan kendl pahalı endUstri UrUnlerini Türkiye piyasasma sürmeye ve böylelikle her lkl yönden Türkiye dış ticaretine egemen olmnya çalışmaktadırlar. Türkiye ise, beninısemiş oldugu temel modelln getirdiği sımrlamalarm ve bo calamayla yitirdigi zamanın da etkisiyle, yöneticilerinln amaçladıgı hedefe varmaktan, kendine yeterli ve kendi lçinde bUtünleşmiş bir ekonomlye kavuşmaktan henüz çok uzaktır. Tüm bu nedenlerle dış etkenlerln TUrkiye'nin ekonomik ve sl yasal yönelişlerindeki rolü giderek artmakta ve bu olgu The Economlst'in sayfalarına da yan«ımaktadır. 12 Kasun 1938 sayısında, «Insanüstü bir çabayla, Türkiye'yl bir kuşakta Batı hayat tarzına uydurarak lüm Islâm dünyasmın yazgtsını dejjiştlreıı dâhl», sözleriyle tanımladığı AtatUrk'ün ölilm haberini veren The Economist, bir hatta sonraki sayısında ise şıı ilıjınç yoruma yer veriyor: «Tİlrkiye, Sultan Abdülhamid' in her yabancı büyUkelçlyl bir digerine karşı oynadığı gllnler TiFFANY BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 Posta havalesi, 2 Tersi düzlük, açıklık Çobanların hayvan otlatırken çaldıkları 3 Kimi TUrk topluluklarına verilen lsim Bir nota 4 Utang GUzellik karşısında duyulan heyecan ve hayranlıgı uyandırmak İçin insanın kullandığı yaratıcılık 5 lçinde kara tajıtı da taşıyabilen gemi 6 Sallandırır anlamında bir söz Tersi bir takı 7 TUrk mUziginc!» bir makam îlln en büyük mül ki amirl 8 Bir tahıl Bir meyva 9 Terst bir tür yayvan kap Tersl beya». Vt'KARIDAN AŞAGIYA: 1 Gemilerd» yük lndirip bindlrmek İçin kullonılan aysıt a Başıbos. aylak Su volu 3 Tersı bir agırlık olçUsü bıriml Demir veya tahtn Uzerindekl eskı boyaları çıkarmak tçin kullamlan çelik alet 4 ögretıın görevlisi j'ardımnsı S Hısım 6 Terst bir sıyast oartinin simgesi Iskanriinavya'da bir UlkPnin adı 7 Bir emlr Bir binek hayvanı Tersi Radon'tın sımgesı R Yalnız, tek Kemıklerın lçbnşlnklarını dfl duran yağlı markle 9 Tersl 1 23456789 ÖMUE SOMJ BUEAOA TçlDE... t 1 DiŞi BOND bir şeyln yere bakan yanı Ter Ki bir seker tUrü. DÜNKÜ RIT1,!MACAN1N ÇÖZtiMÜ SOI,DAN SAfiA: 1 Dajııç.tav 2 Aziz Uzay 3 Pakar 4 Ama'ör 5 Leh RakRt fi • Ot, M«slro 7 Kuttl K lıaN Mlka 3 Urfian Tos. VL'KARIDAN AŞAfiIYA: 1 Dnldalnğlu "J A^^^mflt Ir 3 Nikah kaO 4 ızaT Mana 5 röreT fi tU Hasim 7 Aza Kilit 8 yA Ser kO 9 yO Teras.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear