23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRI CUMHURİYEI 7 HAZİRAN 1976 ABUUlBtf TARTIŞMA Sarnim KOCAGÖZ < 57 «Purun yahu telas etmeyin... Ekremle konuyu tartısıyonns. örneğin hir kttap çevirisinden yedi buçuk yıl ceza giyen bir kiçl. çevirdigi her kitsp için ayrtca yedişer buçuk yıl jeniden ceza alabılir mı? Baska bir deylsle aynı suç için ceza yinelenebilir mı?» Birisi; «Bu akademik hir tartısma olur... diye söze karıstı. Çevirmen arkadaş dayanamadı patladı: «Amaıı hocam, bu tartışma şimdilik yerinde dursun, vazgeçelim... Aklım fena kanşıyoı» diye rica etti. Hoca; «Tamam vazgeçtim>>, karşılıgını verdt, «Maksadım kltap konusunu açmaktı: Arkadaşlar, yarından tezi yok. Bizıın kltapsız, broşürsüz. Profesör Başbakanımiza, hep birlikte, müşterek imzalı bir dilekçe yazacagız! Tamam mı?» Ilerkes, tamam! yazalım kararma vardı. Dilekçenin nasıl olaeagını, neler yazmamız gerektiğini tartışmaya başlamıştık, nöbetçi assubayımız, kapıda göründü. Fazla gürultti etmiş, olucııfız «Arkadaşlar!» dedi kibarca, «yarın sabah çorbası saaf yedldeair; uynnamaz, aç kalırsınız sonra... Sayın koguş kıdemllnlzin dıkkatini çfckerinı. LUtfen arkadaşlar uyusunlar...» Profesör arkadaşımız çok ciddi: «Yatın, uytıyun arkadaşlar!» diyp komutunu verdi. Ya'tık uyumaya! Arkada.şlurı bilıncm nmr. beıMm lçtr, ııvurpa olanagı yoktu. Btraz önceki konuşmalardan sonra, Zafer'i aklımdan sildim. Basknlarım düşUnmeye başladım. . Yazar Hasan Bey, bırkaç kez, konuşmalarımızda, «Hepimlz Suçluyuz» demtşti. Bu «ıç, bizim suçumuz, bir başka suçtu. Suçlulugumuzun rıedenlerini. derecesini, hele kendimin suçlu olup olmadıgımı, ayrıca düşünmem, kendi kendime tartışmam gerekirdı. Ne var ki, bugün bizt suçlnyanların, bıze yüklediğj suç, daha başka bir suçtu.. Siyasal, genel anlamda kendOerlnin icat ettigi, kendi yönetimleri için, bizım ezilmemiz için büyük bir uydurma çabalarıydı. Adamlar. politlkalannı yürütme olanagı bulurlarsa. bizden rtnce, ülkeminin hall duınandı! Onlara bu fırsatı kim hazırlamıştı? Yatağın içinde çok bunalmıştım. Aklım şu sıra çok karısmıstı. Nasıl olsa önümüzdeki günlerde, yıllarda, bizi çok elestirecekler, hakkımızda bir karara vaıaeaklardı... Bu gecelik kendimin auçunu, dostlann suçunu aramaktan vaiigeçtim. Çok yorgundum; uyumalıydım. Gözlerlmi yine. açık, bUyllk pencereden grtrü nen yıldızlara diktlm. Kafam zonkluyor, bagrım ağrıyordu. Musluklara gidlp ytizUmU yıkamayı, başwm ıslatmayı düsundüm. Belki ferah'lardirt... TBteı btı eıradR, ikl yatak il#ride yatan Istanbullu bir başka profesör arkada; fısıldnrcasına aealendi: «Ekrem Bey kardeşlm, şimdl biz, sudökmeye çıkacak olsak, cuşardaki nöbetçiler izln verirler mi derslniz?» «Niye vermesinler? Ben de yüBiimü bir yıkayayım diyordum, pek sıkıldım su sıra.. Isterseniz birlikte gidellm...» «Aman çok iyi olur... gidelim.» Kalktık, karyolalardan jndik. Ayakyoluna yüriiduk. Çevirmen •rkadaşın nöbeti bitml$, kapının yanında başka bir arkadaş oturuyordu. Koridora çıktıgımjzda, pijamalı hallmize bü« dolasan röbetçiler dönüp bakmadı. Blzim Hoca, çekine çekine onlara bakıyordu. îçimizde gözaltına alınması gerekenlerdon hlçblr 7,aman, klmsenin aklına gelecek bir kimse degildi bu hoca. Yakın tarihlmtzin siyasal olaylarım, yakın tarihimizl lncelnyon kltaplan m çok iyl biliyor, begvniyordum. Zaten Ulkede bu konularda otorlte sayılırdı. Benden blrkaç saat önce Davutpaşa'ya geiirllmlsti. Hiç konusmuyor, ak?amdan beri şaşkm şaşkın iki yuka•ına bakıyordu. Basına gelenl aklı almıyordu... Kendisini t»t Mlim musluklara götUrüp getirdinı ( !) VI Ertesl gün, koridorda daha da çoğalmaya bajladık. 10 numarah bildiride ııdlan bulunan kımi Ankaralı profesorleri. Ankara'da alakoyduklarını ögrendik. Istanbullu bir profesör arkadaşı daha getirdiler. Bu arkadaş, bilirdim, çok şen. sakacı bir arkadaştı. Onun sakaları, anlattıklart ile birkaç saat oyalandık. Kendisini koğuşa yerlestirdik. Sonra o kocaman, yemek masalarının bir kbşesinde sıralandıgı koridorda, masaların çevresine toplanıp laflamaya başladık. Bu kez. ortalık ylne senlendl (!) Son ikı aydır yandığı bir ekonomi kitabı ile bir hayli 1in kamnan ara#tırmacı bir yazar arkadası daha getirdiler. Aksam geç vakit de Yazar Hasan Bey, aramıza katıldı. Gün boyunca da birer lkiser sendikacı arkadaşları getiriyorlardı. Çogunu partiden tanıyordum. Çoğu ile iyl arkadaslık illşkilerlmiz vardı. O günu. o geceyi pek heyecanlı geçirdik. Bir araya gelmekten nedendir bilmem, çok sevlnçllydik... Aramıza bir romancı arkadaş da katılmıstı Hasan Bey gelmeden önce. Koridorda, koguşlarda bir kaynasmadır gidiyordu. Sanki her gelen, her getlrilen, hepimize ayrı bir teselli kaynagı oluyordu. Son gelen Istanbullu hoca, «Eh... arkadaşlarım, artık dısarda kalanlar utansın!» dedi. Gerçekten TUrk aiyasal. blllm, sanat adamlarının tUmü, birer birer bir bahane ile Ankara'da, Istanbul'da, lzmir'de gözaltına alınıyordu. Arrlaşılan dısarda, belli bir düzeyde dUsünen, yazan, konu$an adam bırakmak istemiyorlardı. Üstelik okunacak kitaplan da en sade vatandasın evine girip topluyorlar; bir söylentiye göre kafiıt fabrikalanna gönderip yeniden kagıt hamuru yapıyorlardı. Bir söylentlye göre, yakıyorlardı! Dısardan gelenler, bir lki gUn lçlnde olup bltenleri, duyduklannı bize aniatıyorlardt. Anlatılanların içinde hos olmayan seyler de vardı: örneğin suya sabuna dokunmayan kimi aydın, yar.ar geçinen kisilerin, kitaplarını sandallara doldurup Marmara'ya döktukleri, attıkları göyleniyordu ki bu söylentilere lnanmak gUçttl. TavatUr canıml Böyle zamanlarda ne dedikodular çıkarıhrdı neler... Öte yandan eylemci gençlerle hUkUrnetln basedemediği de gerçekti... Kimi Unlü gazeteciler de Istanbul'un bir başka kıjlasma kapatılmışlardı. Bizler, 15.I dddlye almıyormuş gibi görüniıyorduk ama TUrkiye, fasizmin kapısına gelmlstl. Buna kimse inanmak istemiyor; blrblrlnin yüzüne bakıp, «yok canım.. olamasl» diye söyleniyordu. Bu sabah bizi, saglık yoklamasından geçlrdller: Muslukların daha alt yakasında, küçuk bir nöbetçi subay odası olacak bir oda vardı. Buraya bir Usteğmen doktor geldi. Yanında bir sağlık assubayı vardı. HepimİJi sıraya girdik. Hasan Beye yardım edlyordum bize sıra geldiğinde; ceketinl çıkarmasma fllan yardım ettim. Doktor, hlç konusmuyor, sadece bir devamlı h»stalığımız olup olmadıgını soruyor, kalbimizl dinliyor, tansiyonlanmııı ölçüyordu. Hasan Beye pek saygıl: davrandı; tellslandı bile, .Efendim, tansiyonunuz endise edılecek denll yUksek... diye söylendt. Hasan Bey. gulumsedi: (DEVAM1 VAR) Pransa kıyısına yapılaeak çikarmayı her ne pahasına olursa olsun engallemek isteyen Rommel, hiç durup dinlenmeden ve yorulma ne bllmeksizin, yeni buluşlar nrdındaydı. Böyl» yeni moda buluşlardan pek de etkilenmeyen eski kuşak komutanlarınm direncini kırmak için, emir lizeriııe emir veriyordu: «Bütün ejjitim görevlerini yasaklıyonını. Günun her dakikası kıyı ftngellerinin yapımında kullanılacaktır.» ÇUnkü: «Çıkarına harekâtı hem kıyıda, hem de 24 saat içinde, gort pUskürtulecektir.» Feldmareşal Rundstedt ile O*neral Geyr von Schweppenburg, Rommel'e karsıt görüsteydiler. Onlar, düîimana darbeyi indirecek çarpıamanın kıyıdan çok daha gerilerde verilmesini istiyorlardı. Bundstedt ile von Schwep penburg'a göre, tank kuvvetleri İle yedek blrlikler Fransız Hinterland'ında beklemeliler, ve dUşmanı klftsik taktige göreUlke içerlerine doğru llerlerken. ganiş bir çember tçine aİRrnk lmha etmeliydtler. «PUşman içer lere bırakılmamalıdır» Rommel' in teziydi. «Bırakılmalıdır» ise, Rundstedt ile Geyr'in teziydi. Hitler'in, bu görüş çatısma.Mnı çözümlemek için verdigi karar, gerçi General Geyr'in tasarısmı geri çeviriyordu ama, Bommel'in istegini de tam gerçalcleştirmij'ordu. Tıınk ttlmenlerl Rommel'in emrine verilmemişt.i. Gerçl Rundstedt ile Geyr' İn istediği glbi, çok gerilerde bekletllmemislerdl ama, Rommel'in gerekli görrtUgu sekilde kıyıya çok yakın bir yere de a lınmamışlardı. Frldmareşal Rommel'in, S haziran günü öğleden önce Herrllngen'e hareket ettigi sırada, kn. fası çok meşguldü. Savunma stratejisi knnusunda Hitler'i ikna edebilmek için, kendi harek»t dairesl seflyle btr tasarı hazırlamıstı. Hitler'i razı etmek istedigi sey, öncelikle Kuzey Pransa'daki tümenlerin kuvvet^ lendırilmesiydi, ve gerekiyorsa, bunu Norveç'teki, Guney Fransa'daki biıliklerı kullanmak pahasına, gprçckleşliımekti. Rommel'in kanısınca, direnme yuvaları arasında 3 ilâ S kilometrelik boşluklar bırakılactık olursa, düşmanm donizc riökıılmeaı hele söyle duraun, yapacaftı çıknrmıı bile engelleneme/di. Öteden berl geçerll olan kuıala göre, bir tUmen ancak 10 kilometrelik bir hatta tam anlamıyle yararlı olabllirdi. Bu kuralı Rommel de blllyordu elbette. Ve bu konuda Büyuk Frederik" in eski temel kuralı halâ geçerliydi: 'Herseyi savunmak isteyen, hiç bir şeyi lavunamaz!» İste Rommel bütun bunlan 6 haziran günU Adolf Hltler'e açıklamak niyetlndeydi. Ama yapamadı bunu; çunkll ff haziranda artık geç kalınmıstı bile. Saat llerliyordu. Hiç klmsenin gednlemedij! sey, gerçeklesmek Uzereydi. Kanal'ın öbür yakasında, milttel'ik glivenlik aubaylanndan bUytlk bir grup, kısaca «DDay» dı ye anılan karar gününü, saldırıya geçilecek anı, bekliyordu. Alman savunmasma baglı bUyük bir ajanlar ordusu da esrar perdeslnl yırtmak, sırları çözmek Utiyordu. Gerçekten de, esrar çözülmedi degil! Bu, ne bir efsanedlr, ne de bir film senaryosu, Çıkarmanın olaganUstü nitellglyle tlgili resmi Amerikan savaş tarihi belgeleri dosyadadır. Bu ilginç olayın kanıtı da 15. Alman ordusunun savaa günlüJUnde yer al maktadır. Ihanet ve casuslult girisimleri sonucu, büyük esrnr açıga çıkmıs, ajın ilmekleri bir bir çözUlmü»tü. fi haziran çıkarması aslında hiç bir Alman kurmay sııbayını. hiç bir savaşçı subayı, hiç bir piyade erınl GELlYORLAR... NORMANDİYA'NIN SAVUNMASI KONUSUNDA ROMMEL İLE ESKt KUŞAK KOMUTANLARI AYNI GÖRÜŞÜ PAYLAŞMIYORDU • ÇAGIN EN BÜYÜK OİZESİYIE BAJLADL. ÇIKARMA HAREKÂTI VERLAİNE'NİN JU «SON BAHARIN KEMANLARI UZUN UZUN HIÇKIRIYOR, YÜREĞİM OAĞLANIYOft BU TEK DÜZE ÖZLEMEDEN.. MÜTTEFİKLER ARTIK NORMANDİYA YOLÜNDAYDI... «asırtmayabilirdi. Bu çıkarmanın yine de bir turpriz nıteligıne bürünmüs olması baslı basına garipsenecek bir olaydır. lşte öyküsü: MUttefikler Başkomutanlıgı Fransa'da dallı budttklı bir casus luk örRlitü ve sabotaj grubu olus lurmııştu. Gormüs geçırmiç kısım şeflerinden her birinln yönet tigi bir sebeke vardı. Bunlar ara sında da «Hayvanlar Toplulugu» en iyi, en ba>arılı sebekeydi. Bu şebeke Uyelerinin her blrine bir hayvan adı verilmlsti. Haberleımı ya telsiz ya da posta gUvereinleriyle gerçeklesiyordu. Casus larm yanıba>ında sabotajcılar yer ahyordu. Örniltleri, kısmen bırblrine baglı. kısmen de • güvenlik tedbirleriyle ilglll olarak birbirlerinden kesinlikle ayrıydı. Sabotaj örgiiMert de bütün Fran Wyn vayılmısH. Bunların görevl. Alman savunnıasının gelişmesini sürekli sabotajlarla bosmak. özrl lıkle. çıkarma günü girisîlecek hüyük darbe hareketine hazır bu lunmaktı. On gram kadar gelen Uç parc* Yazan: Paul CARELC Bütün bu t»l«r İçin ternal sorurıun «başla» emri oldufcu besbclliydi. Ne de olsa Fransa'nın çesitll bölgelerindeki bir sürti kı sım seflne. çok giüli tutulan çıkarma pününden bir kaç gün Ön ce haber vermek olanağı yoktu. Ayrıca, bu »tlrenin son onda kay dınlması olasılığı da vardı; hem. öyle de oldu. İşte böylece, emlrlerln radyo aracılığıyla verilmesı flkri dogdu. Sabotaj örgütlerinin seflerl, her ayın 1, 2, 15 ve 16'ncı BÜnİB ri, BBC radyosunun Fransızca yaymlarını dinlemek ve bir kod sözüne dlkkat etmek emrlnl aldılar. Bu kod. Fransız şairl Paul Verlaine'in güz Uzerlne yaz mıs olâufu bir slirın ilk dlzesi ulacaktı. Bu dıze duyuldu mu, yani dlğer haberler arasında okundu mu, çıkarmanın eli kula gmda demekti. O andan baslanarak, radyo yayınlan sürekli dinlenecek, dlzenin lkinci yansı. yani B Haberi. beklenaceklı. Dizenin ikinci yurısı şu anlam daydı: Çıkarma 4fl saate kadar baçihyor! Bu andan ba»layar»k, yine radyo »ifresi arar.ılıgıyla g« lecek ozel enıirler bütün sabotaj şefieri tarafından dtnlenecek, «Yeşil Plan» ile «Kaplumba (Ja Planı» çerçevesi ıçinde girisime geçmeye hazır bulunulacak tı. Çok iyi düşünülmü? bir uygu lama! Ne var ki, Alman savunma uzmanlan esrarı çozmekte gecikmediler. örgütün bir çok, Uyalarinden biri, Almanlar lçın çalışıyordu, Bu adam, Alman ca susiuk örgütü şefi Amirai Canaris'a tdebiyat tarihinin askeri bakımdan en önemli, en degerli şiirini vermekte gecikmedi. Amlral Canaris, bu paha blçilrnez slirin ilk dizesini hemen erberledi asagı yukarı »öyleydı siir. «Sonhaharın kemanları uzun uzun hıçkırıyor, yüreğim daglanı yor bu tekdüre «zlemden » îste Canaris.'in, haber dinl«m« seflerıne açıkladığı yazgı dettştl recek dize, buydu. Böylece, Verlaine'in RÜZ Itzeri ne jazdığı şiirı yalnız Fransj» direnme örgütünün bölüm eefle 11, komando öndeıien ve aktif sabotajcıları degil, aynı zamanda, Alman orgenerali Salmuth'un haberalma aervisindeki unmanlar da dinlemegR koyuldular. B\ı ara da sayısız kamuflp haberler de yayınlanıyordu. Ne var kı, Salmuth'un uzmaııları bu haberlero kanmadılar. Asıl metnı tanıyor, ve bekllyorlardı. Bu bakleyls ödüllendirilmekte geclkmedi. Orgeneral Salmuth'un, Seine ila Mans arasında yer almıa olan 15. Ordusunda tutulan savas günlüğü nün S Haziran tarihli sayfaaındü bes ayrı not var. Bu notlardan birincisi, haberalma servialnln. Verlaine'in şllrinin İlk dize»l olan «sonbahann kemanları uzun uzun hıçkınyor» dizesini 1., 3., VR .1. Haziran'da dinledigini blldiriyor. îkincl not, saat 31.15 gece kuşu haberi veriyor: «Şiirin ikin cl dizesi: «yüreflm dağlanıyor bu tekdltze özlemden.» dinlendi.» Üçüncü, dördüncü ve beainci notlar saat 21.30, saat 22 ve 22.15 de yazılmış. Bu notlar, yazıcınm dramatlk heyecanmı 411e gatiriyor. Büj/tik haberln, büyük aırrın, 15. Ordunun komutanın», Ba tı kesimi baskomutanına, koman dolar ganeralıne, 16. Uçakıavar tUmcntna, Belçıka ve Fransa'da kı aakerı amirlere, B ordu gru bıına, Rastenburg'daki Kara Kuv vfttleri Komtenlıgına bildlrlldiginl açıklıyor. 5 Haalran ründ, «n (teç saat 22.15 de, Alman Başko mutanlığı, Feldmareşal Von Rundstedt, Paris'tekl Deniz Kuv vetlerl Kurmay Başkanlıgı, ve Rommel'in ordu grupu, çıkarma nın çok yakm oldugunu billyorlardı. Rıındstcrit diişmanııı kıyıda degil daha Içerlcrde imhagından yanaydı ve Ronunel'e karsı v'kıyordu.. şekerin beton makinesl içindeki sıvı karısımına katılmasıyla, 100 kilo betonun baglayıcı gUcü dagıtılabilir. Çilnku tcnıel madde olan kalsiyum, abid karbonik yeri ne »ekerle biıleşince, daha kolay dağılabllen kalsiyum sakaratı meydann golir. Tutalım Fransız direnme örgütünden bir işçi be ton nıakinesindp Rörev alınış ol sun; beton karısımına gizlice bir kaç şeker attı mı. bir butıker du varının ya da bir bunker tavanının kolnylıkla çökmesi Isten bile oimuyordu 0 zaman. Ne var kl bu. karanlık l$in sadece tek bir yanıydı. X günü iı;iıı, Londra'daki müttefik sabotaj örgtltUnUn özel bir planı var dı. Ve adı da «Yestl Plan»dı bu tasanmn. Amaç: Çıkarmadan bir kaç saat önce, 571 Fransız tren is tusyonu ve raylar tahrlp edilecek, 30 kadar anayol kullanılmaz hile getirilecDkti. Bunun yanında da «Kaplumbaja Planı» yer alıyordu. Bu planın amacı da telefon ların, telgraf hatlarının, yol kavşaklHrının. köprülerin, geçitlerin tahrip edilmesiydi. YARIN: Verlalnc dizelrri lle müttefik uçakları Manc'ı asarak Normandlya'ya yöneldller.. MÜZİKll BİR EGLENCE GARTH TiFFANY
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear