23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖ8T (UMHÜRİYIT 12 HAZİRAN 1976 1Ü&.U! ELliftiN TAMÛM,ANLAD|M. ĞlM. İJliHLı BîRADAMA fy KA&Afc PA AfTAL DEfrİLÎM. 8u AftkMı • ME^ENi V£ •• • • .• ÂBDULCANBA2 TARTIŞMA Samim KOCAGÖZ .62hayırh ola!» «Hayırlı günler emmi . » «Hos geldin dayı!» karşıhğını aldı. Ya?lı adam, btr çamm Sbvdesine arkasını verip hemen çöktü oturdu: «Allah Allah yahu .. yas yetmiş, lş bitmiş... Daglar, ulu dajflar! yordu beni... Hele bir soluklanalım bak&lım...» sonr* birdan akiına geldi, ekledi: «Şu fukara hayvanın yükünü alın, o da yoruldu.» Iki delikanlı davrandı. Eşeğin sırtındaki heybeyi, büyük btr sepett, yansı dolu bir çuvalı lndirdi. Kovuğa ta$ıdılar, döndüler. Beride îngilizleri gözaltında tutan delikanlı. tetikte oturuyordu. ötekiler, Dayı'nm çevresini aldı. Karayağız Delikanlı, yaslı adama blr cıgara verdi, cıgarasını yaktı. Hepsi gözlerini dikmis ona bakıyordu. Dayı anladı: «Durun hele soluklanayım, kaıfamı toparlayayım, laporu bir tamam vereceğim...» Karayağız Delikanlı, «Yerimiri, blzi, elinle koymuş gibl buldun dayı..» dedi. Yâf. h adam, gülmeye basladı: «E.. seyroenlerim, siz gelirken ben, gidiyordum.. Baksana biı, kaçın kurasıyız? Üç gece önce köyde konusmadık raı? Oglum sto gece y&nsı cve getirdığinde, buralan ben siıe salık vermedim mi? Üçünüzü görmüstüm o gece; iyi tedbirlisiniz, geriye kalan altı nız, su herifieri derenin içinde tuttu. Şimdl hepinizi bırarada gör düm, çok sevlndim...» «Köyde kuskulanan filan...» «Yok canım.. gece karanlığında geldiniz. geçtiniz . Oğlum da slzden sonra hemen yolu tuttu, bilmem Ankara'ym varmif, nu ola?» Karayağız Delikanlı, memnun memnun güldü: «Varmış.. varmış Dayı.. az önce radyodan haberinl aldık: Gerekeni de yapmış... Gereken yollardan blldirimiz, isteklerimiı htikümete duyurulmuş. Memleket ayağa kalktı. Büyüklerimiz (!) ateş püskürmekte, neredeyse radyoda biza ana avrat söğmekteler. Bizim arkadas, oğlun da Ankara içinde pusuya yatmıştır. Onu bilmezler, ondan kuşkulanmazlar. Bizimle oldugunu bil«mezler...» Dayı, umursamaz gibi şöyle bir kolunu, elini salladı: «Aferin! akıllıdır benim katır.. Aklına birşey koydu mu yapar, kimse önüne geçemez. Bir okuyacagım diyerekten aklma koydu, okudu da.. Toktur olacagım dedi, eli kulagında olacak.. Olacak ya onu oldurana dek benim de mezarda yatan anam agladı .. elde yok, avuçta yok...» «Şimdi hastanede işine başlamıştır.. bizim lçln görevirü yaph, bitirdl...» «Bırakın o paçasmı kurtanr canım.. Gelelim lapora.. Diin, llçeden gerekenleri, yiyecekleri, bizım yefcen. köydeki bakkal dükkanıma diyerekten aldı geldi. Köye girmeden, akşam karanlıgında kaviUeştiğimiz yere, derenin içine sakladı. Ben de bu sabah eşeğimi alıp oduna çıktım...» «Böylesine kolay mı oldu?» «Oldu diyelim, oldu işte...» «Yeğenimiz sağiam mı dayı?» «Kendiniz gibi, oglum gibi Mlin... Sonra köyün bakkah oldugundan ne köyde, ne de ilçede kimse ondan kuskulanma*. Alt yakası ticaretini yapıyor. » «öyle ya.. borcumuz dayı?» diye Karayağız Delikanlı sordu. «Lâf mı senin söyledifin be zeybeğim? Zeybekler p«r» ödemez.» «Biz, eski zeybeklerden değiliz: değiliz ya yine de zenginlerden, bankalardan el koydugumuz parayla, millet parasıyla fukaralara borcumıızu öderız... Neler getirdin bakalım?» «Ekmek, balık tenekeleri, peynir, helva, cıgara.. bol bol...» «Başka?» «İstediğiniz mermilerl teslim edecek adamı bulmak biraı zor olmuş bizim yegen ıçin ama bulmuş.. kımse sezmeden...» «Sağ olasm Dayı...» «Sağ olasın Emmi!» diye delıkanlılar sevindi. Karayağıc Delikanlı, durgunlaştı, ciddi ciddi, «Hepsini seni geçirirken öderiz. Söyle bakalım Dayım, aşağıdan ne haber?» Yaşlı adam, sıkıntılı sıkmtılı ikl yakasına bakındı; sonra bıyığıru sıvazladı; ağır ağır konuşmaya baçladı: «Sizin bu yakalarda olduğunuz köylülerce bilinmiyor. Ne ki dağa çıktığınızı, şu domuz yavrulannı eliyle Ingilizleri işaret etti esir aidığınızı herkes biliyor. Bir haftadan beri, radj'Oİardan, gazetelerden öğrenmiçler. Tevatür oldunuz... Herkes sizden yana... Öy;e bakmayın bana herkes sizden yana deyince: Hani Amerika'mn buyruğu ile bizim hükümet ha?haş ekımini yasakladığında, sizinkiler Afyon'da bir toplantı yapmsşlardı ya.. Millet afyon ekemeyince sizi haklı görmeye başladı. Bilirim ben bizim milleti: O yıllarda siz yaşta vardım yoktum. Şu İngiüz gâvurunun maşası Yunanhlar, köylerimize, tarlaiarımıza girince, asıp kesmeye başlaymca, olanı biteni millet gözü ile görünce, silâhını kapan, Mustafa Kemal Paşa' nın yanına gitmışti. Şımdi devran değişti; milletin gözü daha da açıldı. Herifler topla, tüfekle üstümüze gelmiyorlar ?u sıra ama tarlaiarımıza yins burunlarmı sokuyorlar. Milletin eli böğründe kaldı. Bakır. bana. üç dönüm toprağım var. Haçhaş ekerim yıllardan beri. Kıt kımır oğlum doktor o'.abilecekse, bu tarlaya borçluyuz. Herifler yasak ediyorlar ekimi; başka mahsüle" elvermezki bizim küçücük tarlalarımız. Şimdi diyeceksiniz ki, silâhını kapan bizim yanımıza gelsin! Gcten var, ben varım işte! Daha birkaç kişi bulunur gelen, varmış size katılan. Amma ve lâkin, köy köy, ilçe ilçe, kent kent gezip dolaşan siyasiler de var ortaîıkta: Biz, diyorlar. bu yasagı kaldırtacagız! Ne yapsın millet, umutlanıyor, iki arada bir derede kalıyor...» Delıkanlılar. Emmilerinin, Dayılarının bu konuşmasından çok hoşnut kaldılar. Sevinçle birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı. Sazbenizlı, gencecık Delikanlı, parladı: (DEVAM1 VABJ «Vay benjm aslanlanm! Zeybeklerim.. Sejrmenlarüa! GHlnünUı Bir Amerika Gezisinden Izlenimler WMhtngton yakmlarındaki Buîl Kun parkından aynldıktan sonr* Virginia. Batı Virginia, Kentueky, Tennessee ve Mississippl eyaletlerinde birer gece konaklayıp, her gün ortalama 500 kilometre yol katettikten sonra Alabama'ya geldik. Virginia'dan Batı Virginia'ya giderken hepimiz bir çok kez yolumuzu kaybettik. Yorgun arfin kamp yerine ulaştığımızda ise çok lüks bir otele davetll Olduğumuzu söylediler. Heplmiî gecikmiştik. Apar top»r, yol kıyafetlerimizle özel bir otobUse binip otele gittik. OtobüsU otelin dış kapısında durdurdular. Otelin kendine özgü kuralları varmiî. Otoblisler ve yeterince gösterişli ve lüks olmayan otomobiller, otelin dıs kapısmdan içeri giremezmiş. Et^ rafıma şöyle bir bakMm ki, hepimirin ayagında birer blue jean, ellerimiz, j*üzümüz kir içinde, saçlanmız darmadağın. Kolay değil, on saatlik yojdan gelmişiz. TEIEVİZTONIU CADİLUCLAR Biz otobüsten iner inmez, renk renk ve alabildiğ'ine büyük Cadillac'lar önümüzde durdu. Otomobillerin içinde, televizyon, bar falan var... Biz dörder, beşer binelim derken durdurdular. Şimdiye kadar gördüğüm bu en büyük otomobillere, o otelin sınırları içinde ancak iki kişi bınermiş, üçüncü binerse diğer iki kişiyi rahatsız edebilirmif. Caclllac'a yerleşirken otelin çi riş kapısını görüyorum. Ancak 200 metre uzakta. Yiirüyüversem na iyi olacak. On saat süreyle o tomobil içinde oturmaktan baeaklarım ağrımış zaten. Ama zen ei şoför önümde selam verip yerlere kadar egiliyor ve Cadilİac'a biniyoruz. Binmemizle de inmemiz bir oluyor tabii. Otele girdiğimızde bizi karşıla yanlann şaskın bakışlanyla karşılaşıyoruz. Herkes yerlere kadar tuvaletler içinde... Yemei sa lonuna yöneliyoruz. Garsoniar kılıgımızı pek beğenmemiş ola caklar ki. elimize porselen tabakları tutuşturuyorlar. Ama o sırada otelin bir sorumlusu yeti şiyor. defalarca özür diliyor. Bizim ne için özür dilendiğini arüa mamıza fırsat bırakmadan tabaklan elimizden alıyor ve sarı metalden Ubak, bıçak ve çatai venyor her birimizin eline . AtTIN IAIAKUR Sonradan rehberimizden ögreniyoruz. Bizim sarı meîal dediğimiz tabaklar meğer alîınmıç. Ve Amerikan zenginleri altm tabokta yemek yemek için bu otele gelirlermiş. Altın servislerin bir yemek silresınce kirası ise tam 500 lira. Yemek ücretinin ne olabileceğini siz düşünün artık.. Şöyle bir çevreme bakayım de dim, salondakilerin "•> PO'ı altın servlsle yemek yiyorlardı. O anda Amerikahlann sık sık kullan dıkları bir oümle geldi aklıma: cHerkesin bir hobisi var».. Evet, demek ki Batı Virginiaii mıl yonerlerin hobisi de altın tabaKta yemek yemek. Amerikan zen ginleri. başkalannın sırtmdan el de ettikleri haksız kazançları de mek böyle harcıyorlar.. Tennessee'deyiz. Konakladığımız eyalet parkınm yöneticisi emekh bir hava albayı. Kamp böl gesindeki otelde verdiği akşam yemeğinde sohbet ederken. kendisının Çan Kay Şek'in piioTiı ve damşmanı olarak dört yıl görevde bulunduğunu, Güney Vietnam' da da Amerikan hava birîiklerine komuta ettiğini öğrendik. Vietnam'm bugünkü dururmma çok üzülüyormuş. «Yazık oldu», diyor, «tüm çabalarımıza ve Güney Vietnam halkınm canı göniilden isteğine rağmen, bu ülkede demokrasiyi koruyamadık. Zaval lı Vietnamiılar, komünistlerîn eh n« düştüler.» Meral TAMER Alabama'da yollarda zenciler hâlâ beyaz adamın üç adım gerisinden yürüyorlar Vietnam halkınm onunla aynı görüşte olmadığım, hsm de Batı basınına yansıyan haberlerden ögrendiğimizi söylüyoruz. «Siz Vietnamlıları benden iyi mi bileceksiniz?» diyor sinirlenerek, «başln konuklarım da var, bUtün gece sizinle meşgul olamam» deyip yammızdan ayrılıyor. O geceki davette yörenin en büyük gazetesinin sahibiyle de görüstük. Gazetesi haftadan hafta ya j'ayınlanıyormuş. Nedenini sorunca, «Pickuick'te ticaret çok yoğun defildir. ancak haftadan haitaya ilân veriyorlar.» dedi. Nasıl kurtulsunlar ki... O nazik, cana yakın yardımsever Amerikah. karşısındakı zemci olunca bir anda tümüyle defişivenyor. Zencilerin her davranıîinda ise iki yüzyıl boyunca sürekli sömürülmüşlüttln, ezilmişligin izlerini görüyorsunuz. Beyaz adam. kendi renginden yabancılara karşı ne denli candanstı. siyah adam o denli soguk ve yabancı. Karaderili için bizim Amerikalı, ya da Türk olduğumuz degil, onu \ıllarca ezen beyaz adamın soyundan gelmiş olmamız önemli. «Bevazlann zencllerle evtenebilmeleri tüm Amerikan eyaletlerinde ancak 9 yıl önce 1967'de •erbett bırakıldı. Avnı vıl berat kkdınlar araiında yeni bir hobi belirdi: t'nlü zencllerle evlerv mek . May Britt Sımmy Davls Jr'la. o zamaııki ABD Dıyislerl Bskanı Dean Ruak'un kın Gay Gibsonla evlendi. Ancak beyu Atnerlkalının bu hobisi çok kısa »ürdü..» Louisianalı Senatör Allen Ellender: «Eğer siyah beyaz evliliği 100 yıl önce başlamış olsaydı, şimdi Amerikalılar serserilerden oluşan bir ulus olacaktı» Gazetenin kaç sayfa olduğunu sorduk. «ilinlara göre degişir» dedi. Şu günlerde yenı bir atılım içinde olduğunu, Tennesseeli işadamianyla toplantılar yaptıgını ve ilânlarm artacagı ve kendisinin de gazeteyi haftada iki kez çıkarabilecegi umudunda oldugunu ekledi. Tennesseede gazeteler dünyada gelişen olaylara değil de, yalr.ızca reklâmlara bağımlı. Kalkm da «azete okuduğu yok ya zaten. Genelikle Amerikan evlerine gazete. o yörede hangi mağazaların hangi bölümlerinde ucıızluk olduğunun öğrenilmesi için glriyor. ÜÇ ADIM ARKADAN Missisippi ve Alabama nüfuıun oldukça yoğun oldu*u eyaletler. Alabama'nın baskenti Birmingham'daki bü;,iik bir caddede stop lambalan yeşili gösterince karşıdan karşıya geçiyorıız. Önümdeki bir zenci .Özür dilerim efendim deyip arkama geçti. «Rica ederim» dedim ama, bu özürün nedenini anlayamamış tım. Bir baska köşede yine karıjıdan karşıya geçerken baktına ki zencile' tüm beyazlar karşıdan karşıva geçmeden yerlerinden kımıldamıyorlar. Alabama'da zenciler hâlâ. «bir zenci beyaz adamın önünden yürüyemez. onu üç adım arkadan izler.. şartlanmasından kurrulamamışlar. Zenci çocuk doğduğu gündenberi beyaz adamdan korkmuş, ona karşı eziklik ve hırs duymuş. Son yıllarda çeşitii dış ve iç baskîlar sonucu Amerikada ırk ayınmını ortadan kaldırmak için çıkanlan yasalar da pratikte işlemiyor. Temelde siyah denli hâlâ Amerikan toplumunun dışardaki seyircisi. Topltımdaki en ucuz işleri yapıyor, otomobil jnkıyor. sokakları temizliyor. bavul taşıyor ve dileniyor. PASTADAN PAY Siyah doğmak bugüıı hâlâ bir Amerikan vatandaşı içm büyük talihsizlik. Siyah çocuk. derisi nedeniyle, hayata gözlerini bir sürü olânakS'.zlıklarla açıyor. Pastadan ona düşen pay o denli az ki... Egitimde kapılar yüzüne kapalı, iş hayatmda deseniz öyle. Amerika'da 24 milyon zenci vaşıyor, bir başka deyişle ?enci!er Amerikan nüfusunun yüzde ll'ini oluşturuyor. Ne var ki, siyah ada mın Amerikan grayri safi müli gelirindeki payı ancak yüzde 1. ABU'de en alt geür düzeyi îo:.'8 dolar olarak saptanmış ve toplam nüfusun yüzde 11*1 bu sınırın sltmda yaşıyor. Ne var ki beyazlar arasmda bu oran vüzde 7 ıken. karaderıliler arasında yüzde 28'e yükseliveriyor. Bir başka deyişıe ABD'deki her dört zenciden birıni en alt gelir düzeyinin altında yaşıyor. İstatistikler, 1975 yıluıda 4 kişi Uk,,, bir^ «enci ajlesinin ort«lanw oiarak elde ettifi geiirin, 4 kişilik bir beyaz aileninkinin yansrohhı^unu gösteriyor. Zen«ler arasır.dakı işsizlik oranı da alabil ciıgıne yüks?k. ABD'de çalışabilecek beyazlar ara.undakı işsi?Jik cranı yüzde 7,6 iken, zencüarde aynı oran yüzde 20. Işsizlikte oldugu gibi tutukevierinde de zenciler bası çekiyorlar. Amerika'da nüfusun onda biri zenci, ama tutuklularır. yansı karaderili. Amerika'da ırk ayırımı sorunanun çözümlenmesi için, daha bir kaç çeyrek >üz>nl geçmesi gerelî. Yalnızca bugünıcü adaletsiz durumun sorumlusu olan beyaz sdamın değil, karaderilinin ne değismesi, kendi düşüncesinde devrim yapması zorunlu. İki yıız yıl boyunca sürekli ezilerek, sömürülerek yaşanmış olmanın. si yah adam üzerindeki etkileri a denli derm ki... DOGUM KONTROIÜNÜN NEDENİ Örneğm ABD'de doğum kontrolü programı uygulanmaya başlanırken yapılan bir ankette, go rüşlerine basvurulan zencilerden °» 56sı, bu yasanın Amerika da »iya'n ırkı ortadan kaldırmak için çıkanldığına inandıklarını söylemişler. Ve bugün Amerika' da bir lokalde zencilerin ünlü mücadeîe şarkısı «Yeneceğiz» çalaıken, şarkıcı «Siyah ve beyaz bırarada, kaynaşmış.» mısraını söylediğinde. zenciler basıyorlar kahkahayı, «olacak i$ mı» der gibi... Amerıka'da siyah ve beyaz derilinin birarada yaşaması . Amerikan yöneticileri, çesitli baskılar ve dünya kamuoyunun tepkisi sonucu ve 200 yıl düşündükten sonra siyahla beyazın birarada yaşamasına karar verebildiğme göre, yönetici smıf taraImdan 200 yıldır beynı yıkannnş ve sürekli baskı altında tutulmuş beyaz adamın bunu uygulayabilmesi için belki de bir 200 yıl daha gerek... Çok gerilere gitmeye »erek yok. Günümüzden 25 yıl önce, Amerika'mn 48 eyaletinden 30 unda bir beyazın zenciyle evlenmesi yasalar uyannca yasakmış. Beyazların zencllerle evlenebiimeleri tüm Amerikan eyaletl»rinde ancak 9 yıl önce, 1967 de şprbe?* bırakilrnıs. cilerle,, evlenmek... M»y Britt Sammy Davıs Jr. la, o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk m taa» Margareth, Gay Gibson Smith ile, ünlü kalipsocu Harry Belafonte beyaz bir kadınla evlendiler. Sade vatandaş da hemen Unlüleri izledi tabii. Aynı yıl yalnızca Waslungton'da 5000 siyahbeyaz evliligi gerçekleşti. Beyaz Amerikalının, hobi olmaktan ötede bir anlam tasımayan bu eğilimi çok kısa sürdü, ama o yıl gerçekle>en siyah beyaz evlilikleri ülke çapında gft Ikj yüzyıl boyunca sürekli sömürülerek yaşamış olmanın, siyah adam üzerindeki etkileri o denli derin ki... ABD'de doğum kontrolü uygulamastna başlandığında, zenciler bu yasanın siyah ırkı ortadan kaldırmak için çıkarıldığını söylemişler nis tepkilere yol açtı. Beyazlann «encilerle evlenmesi Kongre'de bile t&rtısıldı o dönemde. Konu Kongre'de görüşülürken söz alan Louisianalı senatör Allen Eilender'in zencibeyaz evliliğine üişkin sözleri ise halâ hatınmdadır: «Eğer bu iş 100 yıl önce başlamış olsaydı. simdi Amerikalılar serserilerden oluşan bir ulus olacaklardı». Bu yasa 1967'de çıktıgına göre «Amerikalıların serserilerden oluşan bir ırk» olmalarına 91 yıl mı kaldı dersiniz? Hiç sanmam, çünkü Amerikalı beyazın bu «hobisi» çok kısa sürmüş, tonra ye niden beyazbeyazın, siyah d» »1 y»hın koluna girmiş. Alabama'da Valley Head adl kiiçük bir kentte konaklıyorduk Kenti dolasırken, bir zencinin yı runa yaklaşıp konuşmak istedim önce isteksiz ve soğuk davrandı sonra kabul etti. Hem konusu yor, hem yürüyoruz. Her iki cümlesinin birinde A merika'da zenci olarak dünyayi geldigine küfrediyordu. «Evliyin ama kesinlikle çocuk istemiyo rum. Benim çektiğim azabı, onuı da çekmesine göz yumamam, diyordu. Dikkat ettim, yürtirkeı daima benim bir adım gerımdı kalıyordu. Öğle vaktiydi. Bir hamburger cinin önünden geçıyorduk. Za ten Amerikalı, nasıl ki günün; yalnızca çalışıp ve televizyoı seyrederek doldumyorsa. karnın da hamburger, sosis ve Ken tucky usulü kızartılmış tavukl; doyuruyor. Ara sıra da yalnt Amerika'mn değil. her haldı dünyanm en güzel eti olaı «steak«lerden yiyor. •TEPEMJZE ÇIKTILAR. Zenci dostuma «birlikte ye mek yıyelım» dedım. O lokantı beyazlara aittir, ben giremem dedi. Ne kadar israr ettiysem n file. Pekiyi başkasma gidelim dı dim. Hepsi birbirinin aynıdır, d ye cevap verdi. Siz nerede karn nızı doyuruyorsunuz diye sora cak oldum. Bizim lokantaları mız var, ama orada da sizi iste mezler, dedi. Aynı akşam bizim için verile: davette bu konuşmamızı Ticare Odası Başkanı Bay Thomas' anlattım. Bay Thomas ben dah cümlemi bitirmeden, aniden ço! sinirlendi: «Bu zenciler zaten çok nan kör. Ne demek lokantaya gire memek, tepemize çıktılar, tepe mize... Kongre'ye bile girdileı siz bana neden söz ediyorsunuf Bugün Ttmsilciler Meclisi'nde V Senato'da 1 zenci parlamenti var. Federal hükümetlerde is seçım yoluyla iş başına gelmı tam 3503 zenci bulunuyor. Lo Angeles. Detroit. Newark bele diye başkanları zenci. Kongre'y giren adam, lokantaya giremf miymiş?» Evet. siyah derili Amerika Koneresi'ne Kirmiş ama Alaba nıa'da beyazlann işlettiği bi hamburgerciye giremıyor hâlâ. YARIN : KIZIIDERİIİNİN EVİNDE ZENCİ HIZMETÇI AMERİKAIININ HOBİLERIHDEN BİRİ Mıssissippı'de yolda karşılaştığım bir zenci, 1967 Amerikasındaki zenci beyaz evliliklerini şöyle anlatıyor: «O yıl beyaz kadm'.ar arasında yeni bir hobi belirdi: Ünlü zen GARTH 16ALACAIAIİ1 İÇÎN TiFFANY aufZn: Biu <MUTUJOt*l ' suau PACAyı OA sı C^tAiıŞOLOUN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear