Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 MBTU \m nrsda yayımlanan Wr yajamda (2 nisaa 197B) okullanmıza yenlden Arapça, Farsca derslerinin konulmasım isteyonler oulundugu üzerinde durmuş ve bu isteğin yalmzca «agdan degil, soldan da gelmesi karşısmda dllBündüklcrimi açıklamıştım. Politika gazetesinin 16 nisan 1 7 tarihli sayısında sayın Hilml Ya9H vuz «Dil ve Egit.im» başlıklı yazıgı lle bu konuyu ele alıyor; daha dogrusu, okullarımıza Arapça, Farsça derslerinin konulmasını savunarak rartışmaya glriyor benimle. Okurlarıma konunun en can alıcı yerini duyurmndan başİBmayacagım o yazıda aöylenenlerl elo almaya. Sağcıdinci Rençlprin çıkardıklan b1r rdPhl» yat dergisi var. bana da yollarlar onu; iyi dfi etmişler yolludıklarına, baktım ki kimi snlcu çevrelerin agzı ile benzpşiynrlar, Elbet şöylo dp dlyebillrlz; klmi solru çevrp.lerimizae, kiml sagcı çevrelerle blr duşün birllğl gözo çnrpıyor, hem öylfi yurdu kurtarmak için filân dpgil. Bumı PSkiden bir yazımda söz konusu etmiştim, ycnl tirnckleriyla karşılaştıkça da defiinrnckten kaçınmıyorum o konuya. Sadece okuduklarımla da yptlnmiyorum; bana söylenenleri de ele aiıyorum. Çünkü orasından burasından tutarak geçmişl bugüne getirmp.k eğilimleri arasmda ' • t.u'• tarlılık, bir hosaplılık buluyorum. Cımı. iyet döneml, Atatürk devrımlerl denen olay, gerçekte bizi geçmiştekl kiiltürümUzden koparmış... Atatürk üstüne kulfiktan kulağa işlenen rirdtKodulardan tutun da, Osmanh İslâm uygarlığının savunuluşuna dejtin varan bir «cephe» ki, işin Içtne sosyalizm de karışınca gerçektpn tizennde uzun uzun durulacak bir aorun olarak görünüyor bana. Osmanh kUHUrü ile sosyalizmi kanştırarak elde edileoek bir uygarlık diişü, bana çok yadırgatıcı gellyor. Üstelik de ne geregi var? Ama bunca Bnemll bir sorun nlçin açıkça ortaya konmaz, tartışılmaz diye dttşünerek Uzülüyordum. Neyse ki, sayın Hilmi Yavuz, bu sorunu blr urundan ortaya atıverdi, iyi de ettl. Binlerce düşün atılır ortaya, bıınlar birbırleriyle çarpışır, neyln, ne kadar kalacagı önceden kestirilemez. Blze düşen yazmak, yazdıklarınıızın fierçekleşmesi için çabalamak. Sözgelişi ben Osmanh tipi sosyalist bir toplumda rahat edemem sanıyorum. Kaside. sevmem, alattırka müziği sevmem; alnımın teri ödense de çağımın sanatları, yaşantısı ile bagdaşmak isterlın. Bana sosyalizm yalnızca ekonomik bir iyileştirme Rİbi degil, her bakımdan yenileştlrilmis bir yaşarn olarak gcrünür. Sayın Hilmi Yamız, okullarımıza Arapça, Farsça derslerinin konmasmdan yana. Ben 2 nlsan 1976 tarihli yazımda, bu dillerin gençlerimlze hangi çağdaş bilimleri öğretebileceğt *orusunu atmıştım ortaya. Meğer bu diller çagda? bilimleri öğretmek İçin degil, geçmis külturümüzü kavrayabilmek için gerekliymiş. «Çagdaş bilimleri kavrayabllmek için Batı dilleri öğrenmek ne ölçüde gerekli lse, geçmis kültürümuzü kavrayabilmek İçin Arapça ve Fftrsça da o kadar gerekli» diyor aayın Hllml Yavuz. önce surasını bellrteyim; yakın geçmişlml» B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KORKTUM Melih Cevdet ANDAY de, Cumruıriyet donemtn* dejtfn okullanmızrta Arapça, Farsça okutulurdu, ama ÖKretılemezdl. Rüstiyelerde, ıdartılerde. Arapça, Farsça okumuş olanlar bu dillerde yazılmış kitaplan anlayamazlar, bu dilleri konuşamazlardı. Arapça, Farsça o znnmnlar okullarda hani şu «Osmanlıca» dentlsn karma dilin ögrp.timi için gerekliydi. Arapçayı, Farsçayı tam olnrak ögrenebilmek için uyrı bir egitlmden gcçilirdı. «Bnbnm bilirdi, bana da ögrelti» diyenlere bakınayın si7., ne babası öğrenebilmlştir, ne kendi. Bir gün kendisins yanlıs bilet kesilmesi yüziinden otobünte bar bar bagıran bir Arnp t.uristo yardım etmek isteyen biri, bildigi Arapçaya güvenerek «Sehven, sehven» diye araya Rlrmişti de Arap hiç bir sey anlamamıştı, ıınııtmam. Profesör Maclt Gokberk'ten dlnİRiııistlm; gittigi bir Arap Ulke•inde oranın aydınlan ile Osmanhca konusumı •çmış da, bizim Arapça köklerden uydurdugumtız sözleri duydukça adamların agzı blr karış nçık kalmış, cNerripn çıknrdınız bu sftzcüklerl?» diye şasmıslar. Bunu bilellm. Daha eskiden mpdreselerde okutulan dil İM yalnızra Arapça ldl, öyle ölü dil filân gibi degil. Türkçe okutulmazdı. ÇünkU öyle bir kullür dl11 oldugu billnmiyordu, olacağına da lnanılmıyordu. tşte bizlm «Geçmis kUltUrümüz» böyle kuruldu. Arapçayı öğrenenler o okullardan, medreselerden çıkmış olanlardır, çıktıktan sonra da Arap Ulkelerine gider, orada ek ögrenim görürlerdi. Demek «medrese» buRÜn TUrklye'de bıılunan yabancı okııllar gibi defiildi; bugünkü yabancı okullarda killtür dersleri TUrkçe olarak okutulmaktadır. Medresa aöneminde Türte çe'nln öğretimi yoktu. Türkçe anadan babadan öğrenilir, evde sokakta konuşulurdu. Halk ozanlarının okumasız yazrnastn oımalan bundandır. Onlar siir söylemeyl ustalarınm agzvndan, kulakla ögrenlrlerdt. Sayın Yavux, «Ö1U dillerin okutulması v« o'ğretilmesinde blrbirinden kesinllklc farkh egltim sıyasaları »6z konusu» olduğunu söyledlkten sonra, SagCTİanmııın bu dilleri yasayan diller olarak, geçmişe donüş amacı ile, kendısinin vo kendisi gibi düşünenlerin ise eeçmışi blr kültür birlMml olarak alrlamak icin 1st«diklprini yazıyor. Yukarda yazdıklarım dogru ise, bu ıki dil bizde tam olarak «ölü dil» işleml dr Kimnemiştir, •yaşayan dil» Işlemi de. Belkl Mtisliinıanlığa ilk geçildigl sırada, demek bir uygarlık rlegişlmıne girl.şildigi sırada, bu dillerin durıımu, ölü diller eğitimi dummuna benzetilebilir. Ama sağcılarımızın bu dilleri ya?ayan diller olarak istediklprl, sanırım ki, doğru dejS;il; onlar da tıpkı sayın Yavuz Ribl, geçmlş killtUrümüzle bağlantı kıırmak için istlyorlar bunu. Canım, bir sağrı • dinci ile benzeşmekten korkacak ne var bunda, dojjru olan herkeg için doSrudur. Bakarsınız »ağ ile sol kimi yer* lertle anlaşmaya vanr. Eskidpn yönetim, siyasa dill olan Osmanlv ca'nııı (pdrblyata sonra geleceğim) ögretirnl İçin Rprekliydl Arapça, Farsça. Biliyoruz ki, Oimnnlıca ulusal bir dil drğildı, halk onu koııuçuiBj'.dı, anlamazdı da. Şimdi sHyın Hilml Yavuz'un, okullanmıza (livlerp dıyor o) Arapça, Farsça dersleri konmasım lstprkpn şunu da açıklaması gerekiyor: Bu ikl yabannı dili, m«drpselerde olduğu gibi tek dil dprsi olarak mı (TUrkçe yok), yoksa Osmanhcayı anlamaya yardırnoı ders olarak mı üğretecek? Bunlardan hiç birinl lsteyecegini sanmıyorum. ÇUnkü TUrlc ulusunun okulunda Türkçe okutulacağı s«z götürmez. öyleyse ne kalıyor geriye? Geçmijln kültür biriklmi. Ama sayın Hllml Yavuz'un «geçml? kültürUmüz» riRdiği kllltür Osmanlıraya dayanınıyor mu? O zııı ıı devlet, halKin anlanadıgı bir dille yonetilıyurüu, bir bakıma tutarlı bir davranıştı da bu, çünkü halk sadcce «çalıştırılan» demekti, yonetimden anlaman gerekli deftildi onun. O is« öz dılını kendi basına, demek ki «aydınnsız olarak kullanmıştır yüzyıllar boyu. Osmanlı aydınma gelince, onun Tllrk'U ve Turkce'yi nnsıl H^Kğı gördUgünü biliyoruz. Osmanh aydını, Osmanhca denüen karma vo bir benzerı oimadıgı için uydurma bir dille bir kültilr oluşturmuştu SÜ. ray çevresl İçin. Bunu halkm anlamadığmdan yakmmak boşunadır, çtlnkil onun için yaratılmamıstı. ç MltUrumOft dednd«rt s«yl yftptti dllin kahtına (miras) da bir bakalım. Sayın Yavuz da bılinılerin ugrenımi ıçln Batı dıllerınl dojru buldusiiınu söyledigint göre, demek bu açıdan eskl kııltUrUnıüzden yararlanamayaoagız. Ne kahycr (,'pıiye? Şiir. Evet, Yavuz da Divan ozanlarmm iicilannı sıralıyor va/ısında, ögretpliın bvınu çoruklai'ımıza, bımun için liselprr Arapça, Farsça dersifri koyahın, diyor. DUşünün, Divnn siirinı ogrelınek inın ikl yabanoı dil OKutacagız vo bıına geçmis külttirümüzü algılamak adtnı takacaftu. B?nlm kimi söylediklprime sayın Yavuz' un akiı errr>ecliâ:i Kibı, buna da beninı ulUıııı ermiyor. Yazık degîl m; çocııklanmız.1! Açıklanıalnrı ve yüz yüz ellı .sozciikliik sozlügü ile kUçiik bir Divan siri antolo?vnsı ypleı o «kıiltür» Ustiine bilgi vermcye Ayrıcn Osmanh Kültürü ile (Prirbıva", tnrıh vb.) upraşmak istpypnlpr için tinıvt'rsıtplprimiz blltün olanakları satlamışnr. Bu «geçınlş k'lltür» bir uzmanlık isl olarak b'r ysna bırukılınahdır, bırakılmıştır da. Onu dlriltmok olscak şey değlldir. Kaç kez yazdım, gene yazayım: gfçmişte kalan saııatlarımız, minyatür, hat sanatı, knratoss, ortaoyıınu, sonra folklorumuz İlk olarak Cumhu» riyet tlrtneminde fnr.elp.nmis, lrdplenmiştir. Yunus Kmre adının ortaya atılıp topluına mal ed:lmesi surada bilemediniz kırk « 1 yılhk bir olay11 dır. Bız geçmıçtmizi ulu&al killtUr açısından bu dönemde algıladık; müzi*imize, resmimize, şiir1.mize, halk Rirdi İlk kez ezgisi, rengi. çîzgisi, dill ile. Çünltü Türk toplumu «ulus» olmaya yöneldi. Burası böyle de, sayın Yavuz'un, «Gelecekte blr sol ya da sosyalist siyasal parti, demokratik yoldan iktidara gelse de, Arapça, Farsça ya da Osmnnlıcayı olu birer dil olarak, geçmis kültürümüziln algılanması amacıyla okullarda (örneğin liselerde^ okııtmaya kalksa, salt bunu yaptı diyp. bu iktidarı Anday'ın deyimiyle geııci ml Bnyarag'.z?» diye sorması beni korkuttu. Okullara Araoça, Farsça, Osmanhca derslerinin konulmasının bir «osyalizm sorunu, bir sosyalistin amacı olabi'eceftint hiç düsUnmemiştim. Benim bildigime goıe, bugüne değin böyle bir sosyalistçe sorun atilmamıştır ortaya. önce ben yanıtımı vereyim. evet, gericiliktir. Benim bufrtin g»ricilik saydıgım bir işe, onu sosyalist bir iktldar yapınca ilericilik diye bakacak değilim ya, bu ne biçim mantık! Demak Sayın Yavuz sosyalist bir ıktidann her yaptıgını İlericilik sayacak, onaylayacak, öyle mi' Benim blldiSime göre sosyalizm ulusal kültür üzerine kurulur, feodal kültür üzerine deŞil. Aydınlarımıza sesleniyorum, konuşahm bu sorunu. Ancak unut.mayahm kl, blze özgUlUğünu basta tutan bir sorundur bu, kit*. ba bakarak, örnek getlrerek çözülemez. Sayın Yavuz'un yazısındaki son tümceTİ la« hjç anlayarr>adım; «ölü blr dili geçmlşin algılan masında blr araç degil, bir yöntem saymak, hümanistlerin temel yanılgısı» imiş. Oyle ml, değll mi. bilmlyorum, sonra da bana ne! Belkl blr Uf var bu sözde, ama açık degtl. N O T : tsvlcre anılarımı rtrdOırfpfim. BB D*. runlıı %.uın «ray» ırirdl. İslam Diye Diye.. B "Anayasa'yı ihlâl, suçtur... OKTAY AKBAL Evet Hayır "SUÇLU İNSAN,, [Lombrono'nnn ttnlü yapıtının 100. yıldönUmti dolayısiyle.] oftanın insan türüne çözümünU zorladijı en önemll sorun, adaleti gerçek!esfıren uygar toplumu yaratmaktır.» dlyordu, mııtlaka adalet lr> ramcısı Kant. Onca, adayı kimseslzllğe, ıssızlığa bırakmadan önc«, adalet uğruna, son ölüm cezası hükümlUsüntin de icabına bakmalıydı. Targefye göre bnrbarljktı bu. Mont.esquieu, Rousaeau, Voltaire, Diderot'dan esinlenp"> Becoaria'nıa Uuliı yapr«. ı dönemde haklı bir hukuk çıglıftıydı. ÇUnkü insnnhk, pngizısyon mahkemelerinin insan etl kokan lftnetlenmis adaletlnln ızlertnden kendisini hpnüz kurlaramamıştı. Aydınlık yüzyılı dil»Unürlerinin Vade Mecum'u snyılan Beccaria'nın kifabı, I.iszt.'ın deylmiyle, suçlunun magna chartası denilen klasik ceza hukukunun temeli oldu. Fransız devrimine ve ortaya koyduğu ilkelere ışık tuttu. Giyotin, daha barbar olan balta vuruşunun yerini slrtı. öte yandan, La Rochefoucauid gibi, soruna yararcı açıdan va*lasan Bentham. cezanm caydırıcı amacına agırhk verlyordJ. «Ceza politikası» terimlerini üle kez kullanan Feuerbach, sorunun bilim yanını sanat yönune oranla daha çok önemsiyordu. tşte, «Her şeyin ölçüsü olan mianın» savsaklandığı, ceza hukukunun özden yoksun ilkeler soyutlamasına dönüştürüldügü bu coşkulu apriorist kuramsalcılık ortamında; bundan tam yüzyıl once, pozitivlst. (olgiK^) okulun üç silahsöründen birl, Lombro»o. «Suçlu insan • Homo delinquente» adlı yapıtmı yayımlamıstır. Lombroso, «Suç lnsanbtliminin» (suç antropolojisinin) kurııcusu sayılır. Cîerçi ondan Ince, Lavatel, Gall, Broca, Pinel, Ma udsley, Morel gibi bilim odın lzlm polltlkacı blr köyr, y» da kasabayu vardığı zaman ne yapar. nasıl davranır? Sel&münalryküm! AleykUmselâm. Koylü. ya da kasabalı; jmlHikacı da olsa, mlsafire »aygl VP ilzen RÜKterlr; buyur rder; ağırlamak için çırpınır. Polltlkacının lse amacı baskadır. O çevrpdc sftzü geçen afra. hry, tiircar, işadsmı, tnprak sahlbl kim varsa hepslni şavullatnaya bakar. Amaç. düpediiz sandık slyasptlriir. tli«kllprl düzenllyrn ve saptayan çıkar ilişklloridlr ama; sıras gelcllğinde aşırı MiiRİtimıuı RÖrünmek. vakti ırplıllğlnde ıın mam durmak; Allah'tan, pcygamherdeıı, ahlııktan, dlnden, dlyanrtten bol bol söz açmak; halkın gözünde sayırınlık kalanmak için Kur'anı Kerlm'l kullanmak, polltikacının vaıRrvcmeıllfel blr yöntemdlr. Aptessiz namaz kılmak, dolu mideyle Iftar bo/.nıak; dln yolııyla seçmenlerln gözüne flrmek tçin rtklll blrer sllâh aayılır. Ne yalan söylemell; iç polltikada bu tutum oldukça bsşarı kazanmıştır. Kuskunuz başanyı asıl «aglayan trnıeldekl çıkar llişkilerlnin birblrtne kenetlcnmesl, köyde •• kasabadskl ritçlll crvrelrrlr gerçpkleftlrilen işblrllfidlr. BUyiik mrmayeden ba«Uyar«k, ortancays ve küçiiklere dpğln uzanan blr »ly»sal ve rkonomlk nrgutUn; etpklrrdpki yığınlara diiniik yiizünde MüslümanliKin Rpçrr akçe Rİbl ktılUnılmaıtı, çeyrek yüzyıldır iç polHlkamırın degişmeı kııralı olmıiftıır. • •Dış politika İç polltlkanın dıs> ranfumasıdır» drrler. tstanhııl'dı. duzenlrnrn •Ulâm t'lkplrrl Dısişlprl Bakanlan Konferanm» bu sözdrkl gerçek payını vurgulayan blr K<i«terl blçlmlnde lürrrrliror. Trmrldp çıkar lllşkllprltıln örKÜftünu isleınpTe ralısan hlr dizi vonptlrl, yiizeyde tslım dinlni paravana glhl çekiynrlar vıtınların t'i"' öniinr... Kırkı aşkın Uyc ülke İçinde her çesidl hıılıınmnkta. Üyelerln orUk yanları nrrilr: Rlhamdiilillah Münlömnnıı, dlndasım. Ppkl «onra? Blrlncl Dünya Savaıında Tflrklrr tnelllz pmperyıtllzmtne karsı kavradm blr mllyon insan yltlrdller... O oırada Amplar lnırlllzlerle birllklp MfıslUman kardesierlne karşı dnvüsüyorlardı. Onlar da hak dlninde Idller: hlz de... Dcınpk kl U lim yetmiyor Innanın çağdaş diinya gereklrrinl kavraması Içln... MÜRİümanlık Ortaçagdan bu yana var; ama mazlıım lilkrlrrin emperyallzme karşı uyanışı Ylrmlnct Tttzyılda bftslamıstır. İMüsliiınanlık çapnıı/.ııı dünyamna deKİl; ötekt dünyay» dönttk blr tnançtır. Eğer başka tilrlii olsaydı, nice grrirl. zalinı, vlylrl, ve emperyallzmle Isbirllkçl kral, şeyh, • h ve dlktatftriln tnlânun ışıfi karşısında gAzlerlnln kftr • elması, *araylarının yıkılması gerekirdl. Mllyonlarca mızlunı Müslümanı Endonezya'dan Faa'a dejfin uzanan filhelerde »ç bilâo aüründürenler btllrler ha irerçe|l... Ama bllme» ffttrünttrler. Gerçekten antlcmperyaIİRt ve mnrlıını halkn dKnOk vönrtlnılprlnl yüriitmeye çabalayan tnlam filkelerl yanında; ırerçekten emperyallzmln uşajh ve halkının dilşmam zallmlrrln ydnettlü tslftm Ulkelerl de vardır. Bn Tnnardonrr karmamnın dış polltlkalannı da kuşkuflus lnlâm dlnlnln llkelerl aaptamıvor. Naml »apt«ain M!.. Blr UraU'in karşısında bile eylem blrlİRine kavuşnıamıştir MflfdUman derlrtlpr. . Slyonlzme diişman halk Tijhnlannın nvanmaya baslayon blllndnl emprryallzme »atan Arap vSnetlnılert: daha blr aüre Arap ulusçulufuntm gelişniMİnl ençplllvprpklprrilr: eneelllveblldlklerl siirpce... Ama tslim dfinyanında uyanıs durmayarakiır. Bu uya» mş, dinsel uyanış deği); çagdaş koşnllann gerektlrdlCl nyanıştır. Bln vıllık Mlislümanlık aynı MUılUmanbktırt ama bln rıllık tslftm toplumlan. aynı toplumlar değlldir. PolUtikacunizın rutumunda deglşmiş blrşey yok. Pe^ rol senclnl tslftm filkeleıinden çıkar saglamak Içln herşeyt yaparız; namaa da kılanz; layik devletin Ukelerini de haa» altı ederiz; maılum ülkelerdcn yana da gorttnttriiz. Naad Anadolu halkını namaz ve nlyaz lle kandırntaya çalışmı»nak: dttnyadald talftm ölkelerlni de flyle kandırmaya çalıpnz. Araba kandırahllecek mlvlıT Hiç aanmıyoruz! Bu ttir yanardftner politika artık İç •lyaaette bile saman a»ımma uğradı. Knrnaı şeyhlerl, açıkföa krallan namaz ve nlya» lle tavlamaya olanak yok flblBİJ» gellnee... N prMİnden bakarsanız, MC Iktldan blr cıkmazın lçlndedir. üyle blr yolda ki gerl.ye dönmeslne ele artık olanak yolc Ilerl Eitnıpslne de... Çakılmıs kalmıs olduğu yerde! Blr lktld»r, blr parti ya da partiler ortakhgı çıkmaz» girnüs olablllr. Yanhşhkla, becerikslxllkle, bllglslzllkle... Hu o nlyasal partilerln sorunıulur. Türk ulusunun değll... Yanl su ya da bu iktldarın, o iktidara nahlp çıkanların blr çıkmazda çakılıp kalnıaları, kendllcrinl kurtarmanın çııreslnl aramaya baçlamaları bizl lİRİIendirmpz. Ulus, krndlnt kıırUrmasını bllir. Oyla. nyla yeni blr iktidar olusturur, ynnlışhjjıın. becerikslzllgtn b»taRinda gömülmiia poUikacıUrı tarlhin yaprakların» eömrr, jeçer... Danıştay Baskam, Danıstay'ın kuruhısunıın İM. rılında Cumhıırbaşkanının, Ana Muhalefet Partlsi Genpl Başkanının, en yetkiH hulnıkçulsnn ve dolayısiyle Türk ulusunun önünde 8U sözlerl sövHî.vor: «Duruın, Anayasamızın açık ve kcsln cmrlne ragmen, Danıştay'ın yargısal kararlarıtun infaz rdilmenırst lle, yani TUrk müleM adına ortBya knnan yaıgısal Iradeye saygı BÖsterllmcnH'sl ile giılrrck vehametinl arttırmış, «lıukuk devlp,ti llkeslnl» bir yana 1ten davranıslar yoKiınlaşarak, konu, daha kapsatıılı. daha rterln ve kaygı vpricl bir hale Ifchnls. An». yasavı İhlâl görünümüne hiiriinnıüştür.» np.mlrel, Erbakan, Türkeş, Feyzioglıı Iktldan Içln, ysnl MC ortıklıgı için süjlcnlyor bu stizler. Kimse duymamazhkt»n, gOrmemezllkten gelcmez! VurdumduymazliRa yer yok artık!.. Danıştay Baskanıclır konuşan.. Konıışmasından sonra da Devlet Başkanı tarafından kutlanan .. Ne diyor Danıstay Raskaııı Ülgen; Hukuk dcvlctl llkrsl bir yana Itilmls, durum kay|n vericl bir hale gelmis, Anayasayı ihlâl eden blr görünilma bürünmüş .. Klm yapmış bııniarı? Danıştay'ın kararlannı hlçe sayan, blr tckinl bile uygulamayan bupünkü Iktldar, hasta Dcmirel olmak üzere, Erbakan'Iı, Türkes'll, Feyzlofclu'lu MC... HergUn, gençlerln öldürülüp blr teklnin bile katlllnin bulunup cezalandırılmadığı blr toplumdn bir yıldan fazla zamandır yn> netlml ellnde tutan blr slyaıal rırtaklık... Sayın tllgen'in siizleri çok ağır ve yprlndcdlr. Hepsl de yerlnde suçlamalar, saptamalsrdır. Gcrçekleri gören her yurttay, her yurUever klşl bu suçlanıalara, saptanıalara katılmaktadır. Hatta az bile bulmaktadır .söylonenlcrl!.. Uanıştay kararlannı uygulamayan blr iktidar «mesrıı»luk çlzglslnden cıkmıs tayılmulıdır. Böyle bir Iktidann hiç blr dedlgine Inanılmaz, hiç blr dedlgl dinlenilemez. Danıstav llaskanı Danıştay kararlannı ııygulamayanlaruı cezal snrumJuluktan kurtulamayacaklannı bellrtmlş ve »öyle demiştir: «Ancak mcselo parasal sorıımluluga muhatap knlmakla bltmlyor? Yukarda genel Ifadplıriıırie Isaret ettiglm Jrlbl. olnyda, daha önemll olarak cezal sorumluluk ve ayrıca slyasl sorumluluk vardır.» Gelln de 27 Mavıs üonrasının Vassıada duruşnı»larında söylenmis bazı sözleri lıatırlamayın. O zaman DP iktldarıııın 1leri gelenlpri dc Anayasa'yı ihlâl suçuyla arialet öniine getirilmlslerdl. Sayın tilgen bu konuyu altını çlzerek bcllrtlyor ncrdcyse: «Soruınluluk, cluruma Rore «görevi ihnıal», «cörevl kotiiyi' l,ullanın:ı» ve «Anayasayı ihlâl» glbl çeşlHI sııç vo ceza lıükümlerine. glrcbilir. Özelllklc; yargı kararlarıtun uypjulanmasından bırlncl ılırpcede pürevll ve sorumlu olan siyasal llUidar yö.ıetlcilp.riııp, hu k:\rarlan uvculamamanın «Anayanayl İhlâl» suçunıı da olııştıırabilO'Tjl lıususunu hatırlatmakta yarar cörüvoruiTi.» Danışlay Başkanı yalnız «hatırlatmak»la kalnıı\or «Danıştay karatlarınm ınfazı konusunda yoğunlaşan olumsuz eğlJinılerln ünlennırsi için bu konııda Unvıışturmay» yctklll mercllerl de nöreve davpt ediyorum.» dlyor. Başbakan Dpmirel demokratlk bir iilkede 'BasİMknn» olduğıınu bilmelidir. Meydan sanıldığı kadar hoş dcğildir. Blr kaç yuz serdenEcçtinln orayı hurayı hasmalaıı. onu bunu vıırDiaları, ılovmdrrl. yasa dısı ynllarla blr takım yerlerin MC Rllahşorltrinin cllne RPÇnils bulunması, zorbahgın her zaman iintüıı çıkacağını Ispatlamaz. Türkiye devletl kırk mllyonluk blr iilkedir. Atatürk'ün temellnl attiRi Cumhurlyet yönetlmine, Anayasa'va yusutara saygısız hir avuç polltlkacı. hlr avuç zorba sürgit egpınrn olamayacaktır. Bu Ulkenln. MC'ııin ynlunu saşınni!> politikacılarına karşı mllyonlarc» seçmenl vardır, aydmları, emekçilerl yazarları, profesörlerl, öğretmenlerl, halkı vardır. Dnnıştay'ı, Yargıtay'ı, Sayıştay'ı ve en basta Aııayana Mahkenıesi'ylt! Atatürk Devletinln temel kıırııhışları vardır. Meclls'le yiizen, kaçan, kosan Uç beş oyluk hir çoğunluğu elde etnıek yetmez Türkiye CumhuriyeU'nln yöniinü deRiştirmeye... Sayın Ülecn'in siı/lcri hu karanlık giinlerde yurttaşın Içlnc güçlii hir aydınlık KPtirmlştir. «Adalete dayanmayan devlet, varlığını; hakimlere KÜvcnmeyen ve sayRi dııymayan millet, birliglni ve dirllji;lnl kaybeder. Tiirldye'de haklınler vardır ve dalma olacaktır.» Kvct, Türklye'de hakimler vardır. Turkiye'de aydınlar vardır. TUrklye'de çagdışı tutumlara, davranışlara karşı savasacak vığınlar vardır. Evet, boylesine ağır suçlamalar altında kalan blr Iktidann •yakta kalnıak için biitün çırpınmahırı bostur, aonuçsuzdur. Kaçınılmaz çöküs crgeç geleccktir. AtatUrk Devletine karşı çıkan tüm politikscılar «Anayanayı ihlâl» suçu Işlrmektedirler. Böylo blr suçun cezasını hepimiz biliyoruz. Bilıneyen görmeyenler yalnız MC'cilerdlr... D DARWİN'IN EVRiMCl KURAMtNDAN. COMTE'UN OLGUCU DÖJÜNCElERiNDEN, C. BERNARD'IN DENEYCi YÖNTEMiNDEN ESiNLENEN LOMBROSO'YA GÖRE, SUÇLULUK, İNSANA ÖZGÜ DEGiLDiR. BiTKlSEl VE HAYV&NSALDIR DA. Sami SELÇUK Yargıtay C. Baçaavcı Yardımcm lan konuy» egilmlşlerdir. Edeblyat, btlimsel devrim dq^rulnısunda, doğalcılık "Akin^'Vla yttnp.lmiş, Zol^'nm T>VSje«» Raquin, Rougan Macquart adlı yapıtlaruıda, eski Yunanlıların At> rides'lerinde, daha sonraları slnemanın Dracula veya Frankenstein'larında dogustan suçlular teması lşlenmistlr. Ama, Lombroso'nun yaptıjı gibi sistemli degil. Danrin'in evrlmd kuramından, A. Comte'un olgucu düşünrelerinden, C. Bernard'ın deneycl yönteminden esinlenen Lombroso'y a göre, lnsana özgü bir olgu değlldir suçluluk. Bitkisel ve hayvansaldır da. Böcek yiyen bitkiler; beslenmek veya küme içerisinde olusan komuta zlncirinden veya cinsel doyumlulukta UstünlUk saglamak için hayranlnr öldürme «uçunu işlerler. Kimi hayvanlar, maymunlarda göruldüğu gibi, istediklerine kavuşmak amaciyle dolandırıcılık eylemlerine bile başvururlar. Öyleyse suç, geleneksel ceza ttğretisinin betimledigl (tasvir ettigl) üzere, özgürlügun (r.üzt iradenin) bir UrUnü degil, bir tür hayvanl davramstır. Suçlu İnsan, Darwin'in belirttigl gibi, uzak soyumuz, atamız olan hayvana yaklaşır. Ijombroso'nun çıkış noktası budur. Bir konuşmasında, 1870 yılının hüzünlü bir sonbahar giinü, incelediği bir suçlunun kafatasının, bu inancını güçlendirdiğini, nitekim ond*, asagi omurgalılar da gttrülen bulgulara rastladıgını «ftylemekttcUr. GörilsünU, deneysel olarak dognılamak için lomb roso, suçlularm yasamalarını ftöz lemlemiş. iskelet ve cesetlerinl incelemiştir. Sapudifi yapısal bo zuklukların, illcel İnsan veya onun kökeni hayvanda bulundugu. nu ileri sürmektedir. Ona göre, dogustan suçlunun; alnı dar, çene kemikleri irl ve maymunumsu, kulakları kulp gibi kemnrll. sakalları seyrek, saçları sık, boyu kısa kolları uzun, yüzü bakısımsız (asimetrik), kafatası kUçük ve brakisefal, gözlerl çukur ve birblrlerinden uzaktır. Bakıslar yabanıl, gülüs küstahçadır. Suç türlerine göre de bu bozukluklar deği«ebilir. Cinsel suça egilimlllerde, kultklar uzun, ktfatası bamk, gözler yakın ve eğri, burun kalın ve kısa, çene uzundur. Hir sızlarda. eller dikkatl çekecek oranda hareketli, gözler küçük, bakı«lar kaygılı, kaşlar düsUlc ve kalın, ahn basık, sakal seyrek, burun kalın ve kısadır. Adam öL dürenlerde yanaklar çıkık ve kafatası dardır. Dogustan suçlu, ahUk duygulanndan yoksundur, bencildir. öç almaya, kumara, alkole düskündür. VUcuduna dövme yaptırır. Görme duygulan bozuktur. Solaktırlar çokluk. Krkek lar kadınsı, kadınlar erkeksl duygu ve zevkler tasırlar. Bedensel kötüye kullamm sonucu erken kocamaya yatkındırlar. Blr «suçlu »Uası» da yayunlayan Lombrogo, kltabının blresim (sentez) kesiminde, denemeierinin, yabanıl (vahşl) ve ilkel insanda dügümlendiğini söylemektedır. Korkunç ve barbar suçlular, eğitimle, çevrenin etkisl ve ceza korkusuyle bir süre gölgede kalabilirler. Ancak, hastalık, öykiime, sarhosluk gibi kosullarda soyaçekim yasaları uyarıııca yeniden ortaya çıkarlar. öyleyse suçlu, magara adamımn soysuzlaşmış, gelişmeden yoksun bir türü; esrarlı bir kalıtımıdır. Suç luluk, soyaçekim uyarınca, ilkel lnsanın yabanıllığımn lnsanındaki görüntüsUdür. 18M yılmda yayımladığı «Deha ve Delilik» adlı yapıtında Lombroso, ünlü bilim, sanat ve devlet adamlannın kısa boylu, tbsen, Tolstoy, Dostoyevskl, Dar uin'in budala görünuşlü olduklarını söylemiş, yapısal olagandışıhkları nedeniyle dâhilerle de lileri suçlular kesimine sokmuştur. Fransız devrimcilerinden Marat'yı öldüren Corday'ln kafa tası bnkısımlı (slmetrlk) degildl, onrra. Ne ki, onu izleyenler aynı görüşe katılmamışlar, Sade'ın kafatası da onun dedtklerinl doft rulamamıştır. Aahnda «dogustan suçlu» adlandırması Ferrl tarafuıdan Lombroso'nun tammlaması İçin kullanılmıstır. Zola, Lombroso'dan eslnlenerek 1890'da «la bete humalne» adlı UnlU yapıtını yayımlamıstır. Zaman zaman karikatürize edtlen dogustan suçlu tipi, Ferrl'nin ünlü suçlular ayırımına, bllimsel araatırma ve tartısmalara temel olmustur. Çö mezleri Kroepelin, Dupre, Kinberg, dl Tulllo, Pende, Vsrvaeck ihtiyatlı adımlarla onu izlemislerdir. Esasen yasarmnın sonlarında Lombroso, dogustan suçlu kavramını, bir keıim suçlulara indirgemis. bunlann genel luçlulann % 40'mı olusturduğunu b«llrterek suç olgusunda, toplum•al etkenlarin de varlıgıru kabul etmlstlr. Ne denlrse densln, Lombroio'nun yapıtı, soyut hukuk uygulamacüıjtına karsı devıimd bir atılım, İlk ba«kaldırma olayıdır. O bir olaydır gerçekten. «Suçlu İnsan» kltabı çıktıktan tonra, kla •ik okul savunucularından La Pere Gemelli bile, eylemdtn çok suçlunun klslliğl üzerine egilinmesinde direnmistir. ÇUnkü Lombroso; suçluyu kuduran köpeğ» benzcten Splnoza, onda engerek yılamnı gören Holbach, aa lan veya kaplanı vurgulayan Looke örnegl glbl, masa bası varsayımlarıyle degil, yorucu deneysel çahsmalarla, billmsel yöntemlerle vargılanna ulasmiftır. Bu düsünürlerln hosgörüyle bakamadıkları böylesi «fena blr hay vana», Lombroso anatomlk v« morfolojik açıdan yaklasmıs, aslında çoklarının yanıldıklan gibi, genel bir kuram ortaya koymaktan çok; Turln Unlveriiteslnin bu Darwlncl adli tıp prof*sörtl, soyaçekimle suçlu tipinl, İlkel insanlann karaktarifltiklerini yansıtan suçlu tipinl bellrlemek istemiştir. Camposanto'da yatan bu büyilk ölü, kendlnl adadıgı lnsanlıga, çok sey vermistir. öyleslna ki, ölümünden sonra bile, ugrası ve amacına uygun yöntemi be nimsemis, istegine uyularak ce•edi adlî tıp laboratuvarma; otop siden sonra da beynl Anatoml EnstltüsUne verilmijtir. Bu nedenle ünlil yapıtindan yüz yıl sonra bufrün, saygıyla anılmayı ve de.ğerlendirilmeyi hakketmiştir Lombroso. • GEÇ KALMAYIN 1KMİT H MSMI110 JTI Karial Pendik sahil yolu Üzerinde donize 100 m. mesafede 4. Blok inşatımızın safışına başladık AtontfirlO kolorif*rli ucuz v» uzun vadali •e)ı«lonnı lcaçırmayın t . MEVJJT Bizleri derin acılar içinde bırakarak, hayatının baharında aramızdan tyrılan canımız, sevgili yavrumuz, Turgut BAŞARAN'm ruhuna lthafen 15.5.1976 cumartesi güntl (Yarın) ögle narnazını müteakip Besiktaş Sinanp&sa Camlinde okunacak Mevlldi Şerife yavrumuzıı seven akraba, dost, arkada» ve arzu edenlerin te;riflerinl rica ederiz. RABAKI: KEMAL RAŞARAN ANNESt: AYTEN BAŞARAN KARDEŞt: ESRA BAŞARAN Adres: Ankara Cad. And Sahil Sitesi KARTAL Tel: 5403 0537 7930 PK33KARTAL 1 VEFATLAR İÇİN Kıymetll hocalar ve duahanlardan mütesekkil cenaze m» raslm eklbimiz, blr teletonla emrinizdedlr. Gazete Uinı ve umum muamelSt için ayrı bir tlcret alınmaz. Cenaze tşlerlnl lsletmemiz derubte eder, acı gUnlerıntzi paylaşınz. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığından Fakültemlzde açık bulunan aşagıdakl akademik kadrolara ilgili Kanun, TUzük ve Yönetmelikler uyarınca atama yapılacaktır. Isteklilerln, gereklt belgelerle birlikte, en geç 31 Mayıa 1978 Pazartesi günü çah.şma saatl sonuna kadar Dekanlıgımıza baçvurmaları duyuruluı. Kürsü adı Ünvanı aayıaı üluslararası tktisat Profesör 1 îktisat Teorisl Profesör 1 îaletme tktlsadı ve Muhaaebe Asistan 1 40 68 86 47 20 06 ISIAM CENAZE IŞLERI TH: VEFAT Merhum Mehmet Fevrl ve merhume Fatma Zehra'nm oglu, merhum Hallm Sabit Şibay ve Zellha Şlbay'ın damadı, merhum Sezal, Osman ve Belkis'in kardeşleri, Ekrem ve Turgut Şlbay'ın kayınbiraderl, Neyyire Tugstvul'un esi, Şibay ve Sabit Tujsavul'un babaları, HARBİYF. MEZUNU EMEKLİ HAKtM NOT: BUtün muameleler isletmeye ait olmak uzere yurt içı, yurt dısı, yurt dısından yurda cenaze nakll yapılır. OUntln her safttlnde emrl ILAN Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'den (Cıımhuriyet: 4061) Üsküdarda avukat yamna 30 yaşından yukarı olmıysn ••»•••••••••••••••••••»••••••»•••••••»••»+• • , Yaşh takat sıhhatı yerındo bir Bay'a yemek pişlrmek hariç ev hizmetlerinde bulunacak bir BAYAN ARANMAKTADIR. Ecnebi lisan bilenler t«rcih edilir. Arzu edenlerin yazılı olarak P.K. 557 Galata adresine müracaatları rlca olunur. ı J f Muhsin TUĞSAVUL (9Î5U U mayıs 1978 günü Ankara'da vetat etnruştir. Cenazesl 14.5.1976 cuma günü ögle namazını takibf• Hacıbayram Camiinden kaldınlarak Cebecl Aarl Mezaıiıjındaki ebedı ıs tirahatg&hına tevdi edilecektir. EŞİ VE OGUTİ.AR1 Topograf Alınacaktır Yenl kurulacak ve tevsi pdilecek Çeker Fabrikaları için FCarayolu, Demiryolu. Su ve Kanallzasyon bilgisine valcıf va beş yıllık iş tecrübesi olan topograta ihtiyaç vardır. îsteklilerin iş saatleri dahilinde TUrkiye Şeker Fabrlkaları A.Ş. Genei MlldUrlüğü (Mithatpaşa Caddest No: 14 Yenişehir/ANKARA) adresinde Personel ve Sosyal tşler Dairesl Başkanlığına blzzat veya bir dilekçe lle mUracaat etmelerl rica olunur. (Basuı: 16050/40*8) Bayan Avukat Aranıyor Teleron: 33 33 64 saat 17,5 19 araeı. (RekDeg: 3990) 4089 >••••••••••••••••••»» (Cumhurlyet: 4074)