22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ALTI f..;'JR!YÎT 31 ARAUK 1976 TÜRK DIŞ POLİTIKASI1976 yılmda Cephe Hükümetinin uyguladıgı dış politikaya ve diplomatik olaylara değinmeden önce böyle bir dış politika olup olrnadığını beürleme bakımından Cephe Hükümetinin basmm 1976 yılında neler yaptığma bir göz atmakta yarar bulunduğu kamsındayız. Evet dünyadaki tüm Hükümet Baş kanlan ülkelerinm çıkarlarım korumak için dünyanın dört bir yanına resmi zlyaretler düzenlerken Cephe Hükümetinin bası Süleyman Derairel 1976'da bir kez olsun yurt dışına çıkmamıştır. Böylece Demirel, 1976da yurt dışına tek resmi zıyaret yapmamış tek Hükümet Başkanı sıfatım kazanmıştır. Zaten Demirel iktidara geidiği dönem içinde ikisi zorunlu olmak üzere dört kez yurt dışına çıkmış, bunun dışında Dışişleri Bakanlığınm programa almayı tasarladığı tüm gezileri iptâl ettirmiştir. Aynı tarihlerde ise brneğin Yunanistan Başbakanı Karamanlis Paris'ten tstanbul'a dek bir çok ziyaret yaprruş ve bu ziyaretler sonunaa ortak bildiriler yayınlanmıştır. Demirel ise Cephe Hükümetini kurduktan sonra 1975 yılmda Brük«el'de NATO Zirvesine gitmış, daha sonra Hel«inki'ye uçarak Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Kon feransı nihai belgesini imzalamış, ayrıca Romanya ve Bulgaristan'ı 1975 içinde ziyaret etmişti... DIJ POUTİKASI VAR Ml! Yurt dışındaki gelişmelerin israrla dışmda kalan ve ancak daha öııceden dUzenlenmiş ziyaretler nsdeniyle konuklannı Türkiye'de ağırlamayı yeğ tutan Dsmirel'in Cephe Hükümetinin bir dış politikası olup olmadığmı araştırmak herhalde iljinç sonuçlar çıkartacaktır. Orneğin gerek Kıbns, gerek Ortak Pazar gibl Türkiye için can alıcı noktalarda mart 1973'de imzalanmış Cephe Hükümetinin protokolune koalisyon ortakları '.arafından kesinlikle uyulmamıştır. Bundan yararlanan Dışişleri Bakam İhsan Sabri Çağlayangil «Gizü diplomasi» uygulanmasraa girişmiştir. Üzerinde dunılması gerekli konu, dış politika ile dıpiomasinin birbiriyle kanştınlmış olmasıdır. Çaglayangü'in söz ettiği «Gizli diplomasi» as lında «Gizli dış politikadır.» Öyle bir gizli dış politika ki, hükümet ortaklarının dahi haberi olmadıklan uygulamalarla dolu bir dış poütika... Çağlayangil kendi kafasma uygun olarak bazen de Başbakanı ile görüşerek bir takım ışlevler sürnürmektedir. Bu işlevlerin doğruluğu konusundi öylesine kuşkusu vardır ki. Dışişleri Bakanınm tüm amacı bu hedefi 1977 genel seçlmlerıne dek önemli dış konularda «hiç bir çözüm yolu bulmadan ve bu arada çözüm yollarımn çoğunu da kapatarak tüm sorunlan» gelecek iktidara bırakmaktadır. Bu uygu'.amayi yaparken de Çaglayan. gil, Demirel'den çok belki de Kissınger ile görüş melerde bulunmuştur. Sorunl?rın hiçbirine çözüm getirmeyen 1976 Türk d.ş politikası, tam bir "Gizlilık,, perdesi ardında kaldı bir geçmişi vardır. Bu terimln Türk kamuoyu tarafından duyulmasmdan bu yana, Türkiye'de konu\Ti bilen teknisyen sayısı da bir elin parmaklan kadardır. Ege Kıt'a Sahanlığı için 31 ocak 2 şubat 1976 tarihlerinde Bernde yapılan TürkYunan görüsme lerinde taraflar bir uzlaşmaya varmadan daâılmışlardır. 18 martta Çağlayangil Büier.t Ecevit'i ziyaret ederek, ABD ile imzalamayı öngördüğü ikili savunma anlaşması konusunda bilgi verir. Ecevit Ege sorununu açar. UluslararflM Deniz Hukuku Konferanaırun 15 martta New York'ta başlamış olan çahşmalarma ilişkm sorular yöneltir. Ne ce vaplar alır, bilmiyoruz ama, daha sonra 22 martta yaptığı açıkb.mada 5='mları «öyler Ecevit: «Dışişleri Bakanı Sayın Çağlayangil ile İS mart günü Ankara'da yaptıtrım görüşmede hükümetin Ege sorunları ile ilgili ihmallerinin ve bilgisizliğinin akıl almaz boyutlara vardığını öğrenerek dehşete düştüm.» L'. ^ > J i Kissinger Ecevit ile birlikte Çözüm için anahtar CHP liderinin elinde miydi? BkmJ ^Hjl^^H ^B^^Hİ H f l S ^^^|H ^m^Sm P^J^Hj ^«•^^F Kissinger Çağlayangil birlikteDostlar verişte görsünler diye mi? muoyunu «açık dış politika» açısından etkfleyicl olmuştu. Ayrıca gene kısaca hatırlatmakta yarar gördüğümüz ve üzerınde ayrır.tılı bir şekilde durma yacağımız konu, Hora'nın Demirel tarafından tü müyle iç politikada puan topîamaya yönelik bir davranış oluşudur. TAKTiK Mi, GAF M l ! Hora gemisinin geliştirdiği Yunanistan açısm dan iki önemli göziem vardır. Başkentteki çevreler bu iki gözlemden birincisini şöyle dıle getirmektedirler: «Yunan Hariciyesi, dünyaya yayılmış Yunanlılarm oluşturacağı kamuoyuna dayanarak kendi güçlerini yanlış değerlendirıp, Hora gemisi'nin Ege'ye açılışım bir savaş nedeni olarak gösterme ğe kalkışnr.ştır. Burada Yunan Dışişleri, Cephe Hükümetinin zaafiyetindpn yararlanmak isîemiş oiaaılir. Ancak Türk muhalefeti ve özellikle dış konularda çok kolay birleşen Türk kamuoyu faktörünün bulundugunu unutmuştur. Arkasından da Güvenhk Konseyi ve Lahey Adalet Divanına giderek kendi güçsüzlüğünü uluslararas: kuruluşlarda kapamağa çahşmış ancak arka arkaya yenılgüer almıştır.» Diğer ilgınç bir göziem de şöyledir: • Karamanlis çok tecrübeli bir devlet adamıdır. Kıbns felakctınden sonra bunu diğer yerulgı lerin izlemesinden çekinmekted:r. Bilmektedir ki Ege bir Yunan gölü olamaz. Böyle bir davranış Kıbns'm benzeri bir müdahale ile karşılaşacaktır. Yunan kamuoyu iç politika nedenleriyle özellik 1P yedi yıl ezik kaldı.&ı Cunta döneminden sonra Ege konusunda mantık kurallarını asan bir şekil GiZUUK AÇIKUK Yenlden dış politika ile diplomasiye dönellm. Cephe Hükümetinin programında ne Kıbrıs ne Ege Kıta Sahanlığı ne ABD ile ilişkiler ne d9 AET konusunda somut, açık bir görüş yer almıştır. Hatta Cephe Hükümetinin 1975'te hazırlanan protokolünde bir yıl sonra uygulamak zorunda kal dıgı Ege sorunlannın adı bile geçmemektedir. Kı «aca Cepne Hükümetinin dış politikası olduğunu »öylemek son derece zordur. «Gizli diplomasiye» gelince, dünyada gizli olmayan diplomasi yoktur. Diplomasi yanı kısac* dış politikanın uygulanması kuşkusuz herkesin gözü önünde yapılmaz. Ama bir ülkerun dış politikası açık, seeik bir şekilde hem kendı kamu oyunun, hem de dünya kamuoyunun önünde belH olmak gerekir. lşte Çağlayangil'in yaptığı «Numara» dış politika ile diplomasiyi birbinne kasten karıştırarak, dış politikayı • «rizli. riuruma sokup böylece «dış politika çok gızh ve kutsaldır. Milli menfaatlerımiz bakımından gizli olarak uyfrulanması gerekır» izlenimi yaratarak gerçekleri Türk kamuoyunun gözünden kaçırmak istemektedir. lşte aaje'da uygulanan Cephe Hükümetinin dış politikası böylesine kasıtlı bir «gizlilik» perdesinin arkasına saklanılmıştır. Kıbrıs politikası bakımından tam bir «uyutma» polıtikasınm sergilendiği bir yıl oldu. Cephe Hükü metinin Kıbrıs politikası, Kıbns sorunıma bir çözüm bulmaktan çok, Amerikan ambargosunu kaldırtmak ıçuı ve yalnız o hedefe yönelik b:r politika olmuştur. Makarios'un Yunan Hükümetini dc zaman zanıan aşan uyuşmaz tutumu. Cephe Hükümetinin ekmeğine yağ sürınüştür. Şimdi Türk ve Yunan Hükümetleri, ilerde aralarmda çıkabilecek bir sıcak çatışmada ABD Hükümetini kendi yanına çekmek için Kıbrıs'ı bir araç olarak kullanmağa başlamışlardır. 1976 bunun örnekleriyle dolu bir yıl olmuştur. ÜÇÜNCÜ ÜIKEIER VE iSLÂM KONFERANSI Amerikan Kongresinin koydugu silâh ambargosu nedeniyle, politikasını yalnız bu objektife çeviren Cephe Hükümeti, Amerikanın savunmasında Türkıye'nin önemini arttırıcı çeşitli girişinı lerde bulundu 1376 içinde. Başbakan Demirel 23 mayısta tzmirde yaptığı bir konuşmada • Türkiye bugün dış üişkilerinin çizgisini yeniden çizme ve dış politikasuıa yeni boyutlar kazandırnıa cabası içindedir» diyordu. Bu sözler. lslâm Dışişleri Bakanlarının Istanbui'da yaptığı konferanstan çok kısa bir süre sonra söylenilmiştı. lslâm Konferansı özellikle MSP'nin istcği üzerine gerçekleşmişti. Konferansın bKşlamasından bir gün öncesine dek Türk Hükümetinin görüşü saptanamamıştı. AP son an da MSP'ye arka arkaya ödünler verdi ve Konferans yapılabildi. Cephe Hükümeti İslâm Konıeransırun tstanbul'da toplanmasıyla özellikle ABD ve guçlü batı Ulkeleri önündeki degerini kanıtla HORA SAHNEYE ÇIKIYOR Daha sonraki aylardaki gelişmeler CHP lideri ni haklı çıkartacak bojutlara erişir. Olaylan kısaca anlatalım: Cephe Hükümeti daha önceki yıllarda planlanan bir pro.ieye göre Hora gemisini onartarak Ege'de sismik araştırmalar yapmak için hazırlamıştı. Bir çok söylentiden sonra 25 hasiranda Dışişleri Bakaniığı, Enerji Bakanı Selahattin Kılıç'ın yaptığı açıklamadan sonra Türk kamuoyu sessiz bir bekleme dönemine girdi. Ancak. bu arada başta ABD olmak üzere bir cok üyesi Batı'lı ülke diplomatı Ankara'da me diler. Bunun üzerine Başbakan Demirel Sovyetleri kızdırmayacak kurnazca yeni bir formül üzerinde durdu. Arpaçay Barajının temel atma töreni dolayısıyle Kosigin Türkiye'ye davet edilecek ancak görüsmeler Kars'ta yapılacaktı. Ayrıca bunun tarihi de Batı'lılara biraz gözdağı verdirtmek için NATO Bakanlar Konseyirün güz dönemi toplantılarına rastlatılacaktı. Aslında Arpaçay hiç de önemli bir baraj değtl. öyle büyük törenlere filan gerek yok. Ama Demirel Türk kamuoyununa karşı oynadığı oyunu Sovyetlere de oynamak, böylece iki ku? birden vurmak isteyince oyun tersine çevrildi. Sovyetler Birliji sınırda yapılacak bir görüşme yerine Kosigin'in Ankara'ya gelebileceğini Ankara'ya bil dirdi. Bunun üzerine Ankara birbirine girdi. «Rus lar demonstrasyon yapacaklar» diye ayağa kalktı Cephe Hükümeti. Oysa Başkentteki diplomatlara göre, Moskova Türkiye'nin, sosyalist ülkeler le ilişkilerinde içtenliğini ölçmek için basit bir taktik uygulamıştı. Bu sırada ABD'nin Cephe Hü kumeti üzerinde etkinüğini de bu davranışla ögrenmek istemişti Moskova. Ankara'mn cevabı olumsuz olunca ABD'nin Cephe Hükümeti üzenndeki etkisi de kendıliğinden kanıtlanıyordu. ORTAKPAUR'A BİR PAZAR: TÜRKİYE Ve Demirel Çağlayangil ikilisl 1976 yılının sonlarına doğru, Türkiye için hiç de hoş olmayan bir tutumla imzalannı attılar geçtiğimiz yıla. Evet 20 aralıkta Brüksel'de yapüan Türkiye AET Ortaklık Konseyi Türkiye'nin ABD'ye ba» ğunlılığını dünya kamuoyuna göstermesi bak> mmdan önemli bir diplomatik olaydı. 1976'nın ilk Türkiye AET Ortaklık Konseyi 12 mart tarihlerinde Brüksel'de toplanmıstı. Sorunlara hiç bir çözüm yolu bulunmadan bitmişti toplantı. Hatta bir ara Çağlayangil Konseyi terketmiş, sanki rest çekmişti Batı'lı partönerlere. Toplantıdan sonra Bakan, «toplulukla bir çok meselelerimiz olduğu ortaya çıkmıştır. Müzakerelere geçikilmeden başlanacaktır. diyordu. Teknisyenler düzeyindeki bir iki temastan sonra bu müzakerelere hiç başlanılamadı. Oncelikl» Cephe Hükümetmin görüşü yoktu. AP başka bir telden çalıyor, MSP ise bu ezgiye hiç ayak uyduramıyordu. Konseyin 24 temmuzda Türkiye'de toplsnması kararlaştırıldı bu hava içinde. 24 temmuz toplantısı ertelendi. Temaslar sürdürüîdü, 16 ekım taıi hı saptandı bu kez. O da ertelendi. 69 kasım tar:hlerı arasmda Ankara'da Türkiye AET Karma Parlamento Komisyonu topiandı. Bu toplantı sırasında konuştuğumuz topluluk yetkilileri şunlan söylüyorlardı: «Durum çok kritik. Yapılması gereken tek şey 1976 bitmeden önce bir konsey toplantısı düzenleyip sert de oisa tarafların karşılıklı görüşlerini açıklamaları. Ancak bir karar alınmaması ve kararlann alınması için ocak veya şubatta yeniden bir araya gelinmesi. Ikınci toplantıda da yalnız teknik ve acil konulann karara bağlanması temel uyuşmazlıklaıın ise Türk'.ye'deki genel seç:mlerin sonuna bırakılması. En doğru yol budur.> Bu arada topluluk Türkiye'ye ilk kez bir «pa krt öneri.de bulunuyor, bırınci önerı reddedildikten sonra çok küçük degışıklıklerle ıkinci paket önerisini sunuyordu. Bu da Ankara tarafındsn şıddetle reddediliyor «topluluk bızimle alay mı ediyor?» deniliyordu. ABD İIE ilıJKiLER Eğer perdeyi biraz aralarsak Ceph« Hükümetinin «gizli dış politikasısnın tümüyle ABD ilişkile rı üzenne dayandırıldığmı hcmen görmek mümkündür. Kıbrıs'sa bu böyledır, F1R görüşmelerind« hatta daha ilerde değineccğimiz Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilişkilerde hep bu laktör karşımıza çıkaeaktır. Olayları anımsamaya çalı»alım: Dışişlen Kakanı Çağlayangil 1976 yıhmn şubatırıda AKD'yı resıııen ziyaret etmeyi kabul etmiştir. Tarih sapîannv.ştır. Çağlayangil şubatın iklnci h3ftasmın ılk srünlerinde Vt'ashmgton'da olacaktır Hareketinden bir kaç gün once bazı Genel Müdürîer Çağlayangil'i uyanrlar. Teknısyenler duzeyinde •ıkili s n m m a anlaşması» konusun da irörüşbirliğine vanlmayan önemli noktaiar bu lunmaktad:r. Çaglayangıl'm ABD'nin istedıği tarihte Was;ımgton'da olması Türkıye'nın ABD'nin isteklenni kabul ettigı anlanr.na gelebilecektır. Bu nedenle Türk Dışişler: Bakanınm kendisini biraz «ağır satması» Rerekmektedir. Çağlayangil teknis yenlerin ısrarlı tutumları sonunda gezisim erteler. Krteleme nedenı olarak da Bayan Kissıngev' in rfliiatsızlıgı gösterihr. Daha sonrski ternaslar sonunda Çağlayangıl 23 martta VVashington'a gıder. 24 martta da resmi goruşmeler başlar. Türk kamuoyunda, Amerikan Kongresinın Kıbrıs müdahalesi sonucu koyduğu sılâh ambargosuna karşı sert bir tutum beklenilmektedir. Bazı resmi demeçler de bu görüşe güç kazandırmıştır. Ancak Washington'da görüşmeler sonunda Çağlayangil teknisyenlerin aylar boyu ug raşarak bir sonuca varamadıklan Türk Amerikan ilışkılerim düzenleyici «ikili savunma anlaşmas!»m .şipşak» çözümleyip imzalayıverir. Imzalar.an snlaşma ozetle şöyledir: Turkıyedekı Amerikan üslerinin işlerlennl gürduımesine karşılık ABD Türkiye'ye yılda en az İ5U m:iyon dolar silâh yardımı yapacaktır. Bazı ko?u!larla bu rakam daha da arttırılabüecektır. Anlaşma dört yıl geçerli olacak ve Meclislerin onau gerekecektir.» HCRA Ege'ye açıiacak mı. açılmayacak mı tartışması 1976'nın en ilgînç konusu idi; ancak asıl sorunun çozumu 1977 seçim sonrasına kaldı denılebilir ABD'N'N ROIÜ NE OLDU! Aralık ayının ilk günlerinde ABD'nin Ankara Büjiikelçiliğindckı bazı görevliler Türkiye'dîkı teknisyenlerie temasa geçnıeğe başladılar. IIgınçti Amerikah dıplomatlann tutumu. Türkıve mutlaka Ortakpazar ne sorunlanm çözümlemslıydi. Kongrenin ikilı savunma anlaşmasını onaylaması kuşkuluydu. Eger Türkiye bir de Avrupa ülkelerini karşısma ahrsa, Amerikan Hükümeti Kongreye karşı zor duruma düşecek. Bu durum ayrıca Yunan taraîlısı gorünen yeni Başkan Carter'e büyük manevra kolaylıkları sağlıyacaktı. Bunları dile getiren Amerikan dıplomatları, aynca Almanya'nın Türk ışçilerine karşı daha olumJu davranması içm çaba sösıerecekleriru de eklıyorlardı sözlerine. Teknisyenierin dahi şaşkmlıkları arasında Çaglayangil bsrden Ortakhk Konseyının aralıkta toplanması ıçın yoğun çaba göstermeye başladı. Herkes «Noel öncesi bir toplar.tı mümkün dspil» diyordu. Ortak Pazar üyesi ülkelerin Ankara'daki Büyükelçilerimn hiç bırısı aralık ıçınds bir toplantının olabüeceğine ınanmıyordu. Cağ'ayangil Brüksel'de bulunduğu sırada tüm agırlığını koyup bu toplsntının 20 aralıkta yapılmasrnı sağladı. Türk Dışişleri Bakanı iki kez ardarda red dettiği topluluk önerilerinı kendı yoğun çabası sonunda toplattığı bu Konsey top'.antısında bir iki saat içinde hemen hemen aynen kabul ederek imzalayıverdi. Ortak Pazar tarafhsı teknisyenlerin dahi ağızlarmı bıçak açmıyordu Çağlayangil'in bunca ödün vermesi karşısında. Oysa durum açıktı. Demirel Çağlayangile verdiği özel talimatta, ABD'nin isteklerini yerine getirmesi söylenmişti. Açık ve seçik siyasal bir tercihti Demirel Çağlayangil ikiiisinin yaptığı. Daha önce de belirttiğimiz gibi Çağlayangil'in «gizli dış polıtka.sı her zaman VVasrıington'dan gelen rüzgâra göre ayarlanıyordu. Onun için gizllydi bu dış politika. Bugün Dışişleri Bakaniığı öyle bir noktaya geldi ki. hiç kimse yazılı bir talimat vermiyor, ama bütün evet bütün görüşme konulannda Amerika'yı kızdırmamaları, dolayiı olarak • ima» ediyorlar Türk diplomatlarına. Türkiye'yi ziyaret eden sosyalist Ülkeler onuruna kalkan kadehlerden tutun da Yunanistan ile yapılan herhangi bir müzakerede Türk diplomatları Çağlayangil'in sürekli «ima'lı davranışları karşısında dikkatli davranmak zorunda hissediyorlar kendilerini. lşte 1976'nın özelligi Amerika'nın Türkiye'de «Ronesansı»na zemin hazırladığı yıl oluşudur. BAJARI Ml DEGil Mi> Bu anlaşms Türk kamuoyuna büyük bir ba$arı ularak gnsterılmek ıstenır. Ancak Kongrenin anİ8?mayı onaviamayacası konusunda bazı görüşler ortava çıkınca Kıssinger «bu anlasmayı onay lanıamak Türkıye'nin çıkarlardan çok ABD'nin çıkarlanna karşı bir davranış olacaktır.» şeklinde Temsilcıler Meclısinin Dış ilişkiler Komisyonunria bir konuşma yapar. Kissinger sözlermi şöy le sürdürür: «Şayet Kongre anlasmayı onaylamazsa ve s?erl çevırir^e. bu. onar.iamayacak zararlar getirir.» Herhalde ABD D:ş;sieri Pakar.ı «onarılamaya cak zararlar. derken. Türkıye'nin çıkarlarım ken dı Konşrresıne karşı koruyor degildir. Kuşkusuz KissJige'r iç:n önenılı olan Amerikanın çıkarlarına «onarılmaz zararlar. gelmemesidir Ancak ABP ıçnıdski Başkanlık seçimi nedenıyle Yunan looısinın kulisi ortadadır ve seçim bümiş olmasına karşın anlaşma. halâ Kongrede Komisyünlp.rdaki yerini Genel Kurulların gündemine ' aktaramamıştır. Anlaşmanın doğrudan ABD'nin yararına oldr.gu sa\nna, seçim öncesi ka tı bir Yunan dostu görünen Carter'in seçimden sonra «ABD • Türkiye anlaşmasımn Kongreden geçeceğinı kuvvetle ümıt ediyorum» demış olmasını da ekleyebıliriz. Yanı Carter de ARDTıin çıkan için Vunan dostluğunu bir yana bırakıp «Türkiye'de ABD üsleri için toprak kıralama> an Isşmasını rpddetmem?ktedir. kik dokuyordu. Cephe HUkümetindeki yumuşama yı »ören ABD Büyükelçisi hükümetinden gelen önerge üzerine bastırdı: Hora 7 temmuz tarihinde Ege'ye açılmamalı ve en az 21 gün mehil tamnmalıdır. Cephe Hükümeti bu süreyi kabul etti. Burada bir gerçeği de hatırlatmakta yarar olduğu kanısındayız. Yeni elektromk donp.nımla do natılmış olan Hora aslında 7 temmuzda sismik arastırma yapmağa hazır değildi. Bu noktadan hareketle iki sonuca varabiliriz. Ya Enerji Bakanı'nın açıkladığı 7 temmuz tarihinde gemi Ege'ye açıiacak, fakat elektronik aygıtlar çalışmadığı için «balıkçı gemisi» gibi Ege'de boy gösterip geri dönecekti; ya da ABD'nin istediği süre içinde donarumdaki aksaklıklar düzeltilecekti. Aslında bu iki sonuç da doğrudur. Gemi 7 temmuzda hazır değildi ve eğer ABD süre istemeseydi o şekliyle denize açılacaktı. ABD Hükümeti üç hafta süre isteyince Cephe Hükümeti bunun üzerine «balıklama atlayarak» üç haftalık süreden yararlanıp Enerji Bakanınm yaptığı «galı temizleme» olanatını bulmuştu. Hora, 7 teınmuzdan sonra üç hafta geçince 29 remmu:da Ege'ye açüdı. Hatırlardadır Hora diğer adıyla MTA Sismik1, 23 temmuzda Ege'ye açıldı ama o tarüıe kadar Ege'ye açılmayan Türk vatandaşı kalmadı... Birbiriyle çelişen demeçler, şızlenen tarihler, AP'li Bakanlarm basına sızdırdıkları birbirini tutmayan tarihler vatandasları çıldırtacak düzeye ulaşmıştı. Aslında Hora olayı • aizli dış politikarun kamuoyunca ne denli beıınsenmedi.âini belli etmesi bakımından üzerinde durulması gereken bir olaydır. «Gizli politi:Î.T. karşısında Ecevıt'in açık ve net bir şekilde Türkiye'nin Ege'deki çıkarlarım aeıklaması ve adeta Cephe Hükümetini bir bakıma Ege'ya sürük lemcsi, AP'liler de dahil olmak üzere Tüık. ka de şartlandınlmıştır. Ancak Türkiye ile anlaşmadan Yunanistan'ın Ege'de karasularım bile 12 mile çıkarması son derece zordur. Ege sorunu eninde sonunda ikilı görüşmelerle bitecektir. Öteden beri uluslararası kuruluşlarda Türkiye'nin aleyhine alman kararlarla tatmin edilmeye alışmış Yunan halkınm bu kunıluşlarda girişimler denenmeden ikili görüşmelerle Türkler ile anlasmayı kabul etme olasüığı yoktur. lşte Karamanlis, bile bile önce Türkiye ile Hora nedeniyle elektrikli bir hava yarattı ve gene sırf Yunan kamuoyunu mantık yönünde etkilemek için sorunu Güvenlik Konseyi ve Lahey Adalet Divanına kendı başına götürdü. Böylece kendi kamuoyuna yalnız uluslararası kuruluşlarca verilecek kararlarla sorunlara çözüm getirilemeyeceğtni de aniatmağa çahşü.» Yukardaki görüşlerden hangisi doğru olursa olsun, Cephe Hükümeti 1976 yazında Yunan Hükümetinin Hora sorununu Güvenlik Konseyi ve Adalet Divanına götürmesi sonucu, kendiliğinden puan topladı. Gönisteki deyimiyle Yunan Hü kumeti kendi yaptığı oyunla kendi tuş oldu. Güvenlik Konseyi Yunan isteklenni reddederek Ege sorununa ikili görüşmelerle çözüm yolu bulunmasını tavsiye edmce Cephe Hükümeti bundan kazançlı çıktı. Kıt'a sahanlığı görüşmelerine önümüzdeki ocak ayının sonuna doğru yeniden devam edilecek. Bu konuda Cephe Hükümeti zamanında bir çözüm bulunmayacağını ve konunun 1977 seçimleri sonuna kalacagını söylemek mümkün. mayı amaçlamıştı. Konferans sonrası somut bir ilerleme olmadı. Ancak Kıbrıs konusunda bazı Müslüman ülkelerin Türkiye'ye daha bir yakın davrandıklan da görüldü. Türkiye'nin 1976 yıh içinde baglantısız ülkelerle kurmak istediği ilişkiler başanlı olamadı. Baglantısız ülkeler Türkiye'nin yıl'lardan beri koyu bir «NATO'cu ve Batı'cı» olduju gerekçesiyle Ankara'mn çeşitli yaklaşımlannı inandırıcı bulmadılar. 1976 yılmda bir çok Varşova Paktı üyesi ülkesinin Başbakanları Türkiye'yi ziyaret ettiler. Pakt dışı Yugoslavya'nın lideri Tito da geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden devlet adamları arasmdaydı. Bu ziyaretler sırasında oldukça olumlu bir hava yaratılmaya çalışıldı Ankara'da. Cephe Hükümeti komünist ülke temsilcilerine karşı içten davra nır gibi göründü. Bu ziyaretlerde hemen hepsiyle birer ekonomik ve teknik işbirliği çerçeve anlaşması imzalandı. SOVYETIERIE Ancak ilginç bir gelişme Sovyetler Birliği ile oian iUşkilerde görüldü. Aralık 1975'de Sovyetler Birliği Başbakanı Kosigin, îskenderun Demir Çelik tesislerinin hizmete girmesi nedeniyle Türkiye'ye gelmiş ve bu arada b;r iyı komşuluk dek larasyonu yayınlanmıştı. Kosigin'in ziyareti sırasmda 1976 sonbaharında Türkiye Cumhurbaşkar.ı ya da Başbakanm Moskova'yı ziyaret etmeleri ve bu ziyaret sonunda da bir «dostluk ve işbirliğb deklarasyonunu ytyınlanması konusunda taraflar görüşbirliğine varmışlardı. N'e Cumhurbaşkanı np dp Başbakan daha hnce ongörulmiiş olan bu ziyareti gerçekleştıreme EOE'DEKi HAX IARIIJMASI 1976 nlı aslında Türkiye'ye yeni uluklar E" Mrmesi bakımından önemli bir yildır. Bütün ya? «üresince Türk kamuoyu «Hora» ile ügilenmiştır. «Hora» sözcük o'.arak kulsğa hoş gelen ve Ö7ei likîe tüm Karadomzlılerı etkileyen bir sözcüktur. Ve bu sozcük İS"»» ortalarında •iktidar ile siya sal iktidarın. birbirıne kar:ştır:lmaması icin gu zel bir ö'rnek oimuştur. Ege Kıfa Sahanhgı ile ilg'li pelişmeler Türk dış pohtıkasında pek eski değıldir. Üçdört yıliLi KIBRIS SORUNU Yıllarm sorunu olduğu İçin Kıbns üzerinde pek uzun durmayacağız. 1976, Cephe Hükümetinin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear