Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
trcn 8 uum m s RA4UCUtfTAPLARl İNJAM , KŞty VE MiSTE* HAVP, ÖOlfcuARA* ta£Lf ADE 8İ£ !&£MDtN. Di öNA kAfcı{ıUDA FAİÎZME, MUılHt ÖVGftltR Stalingrad "Son Kursuna Kadar Y a z a n : HEÎNZ SCHRÖTER »T DECİŞEN TOPLUM ABD J9601ante olup biten köklü tcp lumsal degişiklikler arasında siyasi partiler sistemini de katmak gerekir. Bu alanda ilk göze çarpan farklılıklar şunlardır: 1) Seçmenler azalan ölçüde Wr parti ile özdesleşmekte, dolayısıyle kendisini bağımsız sayanlann sayısı artmış bulunmaktadır. Nitekim 1972'de ken dini Cumhuriyetçi olarak nitelendirenlerden daha çok bagımsız sayan rardî. özellikle genç seçmenler belli bir parti ile özdeşleşmekten kaçuımışlar, bunlar daha az militan görünmüşlerdir. 1950'de 2124 yaş grubu içinde olanların % 28 ken disini bagımsız olarak nitelendırenlere karşı, bu oran 1971'de • « 43 çıkmıştır. Dolayısıyla büyüi ve yaygın bir def işiklik olmadıjı tak dirde, Amerika'da yeni yetişen ku şakların daha az ölçüde bir parti ile özdeşleşecekleri beklenilebilir. Seçim kampanyasında karızmatik bir lider görüntüsü yaratmağa çalısan Jimmy Carter'in hesaplan da bir ölçüde bu olguya dayanmış ve doğru çıkmıştır. Carter gençlerin oyunu etkin bir Demokrat partiliden çok, dürüst, yalan söylemeyen, dini bütün, Tannya sıgınan, namuslu bir sıyasal lider olarak kazanmı?, bu arada gençleri yanına çekmek için başlıca siyasal amacının top lumdaki «eksik eşitlıgi» yerine ge tirmek oldugundan soz etmiştir. 2) İkinci bir farklüık partiüle rin, yani kendini belli bir parti nin taraftan olarak nitelendirenle rin, oy pusulasım silme biçimde atmamalandır. Belli bir parti ye eğilim duyanlar dahi tercihli oy verme haklarını kullanmakta, böylece oy pusulasında bir bölün meye yol açmaktadırlar (Ticket splitting). Bu tercihlerinde liderlerin kişilişi önemli rol oynamak tadır. 1950'de seçmenlerin S 80'i belli bir partinin oy pusulasım değiştirmeksizin atarken, bu oran 1970'de c'c 50'ye düşmüştür. Başka bir deyimle Amerikalı seç men partiden çok adayın kişiliği ni beğenmektedir. Esasen bu ol guya tüm açık demokrasilerde gözlemlemek mümkündür. Parti ye sadakat yerini güvenilir lider liğe bırakmış görünmektedir. Adaylar da partizan bir işbirliği, yani örgütde görev almış eleman lardan yararlanmaktan çok, kişisel gayretleri ile seçim kampanya larını finanse etmek zorundadır lar. Bu açıdan Carter'i seçimden iki yıl önce belli grup ve çevre lerin yardımı ve aile Uyelerinin £aal yardımları ile başlatmış olduğu seçim kampanyası türü tizerinde durmaga deger yeni btr siyasal seferberlik örneğidir. 3) Oy vennede partiye sadakat ögesi de giderek geçerlilijini kaybetmektedir. Başka bir deyim le bir seçmen rahatlıkla bir secimde bir Cumhuriyetçiye di ğer bir aeçimde bir ttemokrata oy verebilmektedir. 1952'den bu yana yapılmış olan altı Cumbur başkanı seçimlerinin dördü bir ta rafın ezici zaferi ılandslide vic tory> ile sonuçlanmış bulunmaktadır. Bunun bir anlamı partiye olan geleneksel bağlann çöziilmesi, siyasette bölgeciliğin az rol oynamasıdır. 1956 ve 19601ar da parti ile özdeşleşme seçmenler için çok önemli sayılırken, 1964'den bu yana kitlelerin siyasal davramşmı belirleyen etken daha çok seçimde tartışılan top En lvf En Prof. Dr. Nermin ABADAN • UNAT TABLO 4 : 1972 YIUNDA KAKU KUftUlUJURINA RARJI TUTUMUt (Y^ZDE OIAKAK) kudretU En Ç e v 1r e n : N. DÎZDAROĞLU 35 t(d En az kudretn Devlet Başkanı 39 31 11 • Kangre (Temsilciler Meclisi ile Senato) 3S 33 T • Anayasa Mahkemesi 13 38 33 9 Siyasal Partiler 3 4 43 63 Kaynak: Mictugan üniversitesl, Siyasal Arastırmalar Merkeri, 1972 seçim ertesi arastırmalar Bu durum . B . ordular grubu baskomutanınm hazırlatmakta olduğu emri büdinneslni yasaklıyordu. Çünkü yeni gelen emır doğrudan dogruya Hitler'den olup kendisinin verecegi emırle çeliski halindeydl. Şimdi kapsamı düsünülemeyecek kadar genis bir kararla karşı karşıya gelmislerdi. 6'ncı ordunun kuşatılması, onüne geçilemiyecek şeküde gerçekleşme yoluna girmiş, 4'iincü nrhlı ordunun zayıf kuvvetleri daha simdiden savunma çabasına düsmüstu. 6'ncı ordu aradan çıktıktan sonra da ordular grubuna düşen is ise, bütün kuvvetleriyle Şir ile Morosorskaja güneyinde bir savunma cephesi kurmaktan ibaret kalnustı. Stalingrad savaşlarının en yüksek noktası da aşılmış bulunuyordu. 24 KASIM SABAHI FÜHRER B A Ş K A R A R G A H I N D A NELER OLMUŞTU? Son olarak şlmdl burada 24 kasım sabahı Hitler'in Stalingrad'da kalmayı öngören karannt daha da güçîendiren etkenlerden söz etmek gerekir. Genelkurmay başkanı general Zeitzler, 24 kasım günü saat sekiz sıralannda 6'ncı ordunun güney batıya yapacagı çıkıs hareketi için hazırlanan emri imzalatmak üzere Hitler'in çalısma odasına girdiği n r n ı s , Führer'in yalnız olmadığını gördü. Burada general feldmareşal Keitel. orgeneral Jodl ile Luftwaffe kurmaybaşkanı general Jeschoneck toplantı halindeydiler. Durum şöyle idi: General Jechoneck, Luftvvaffe başkomutanı Reich Maresali Görlng'ten aldığı talimat üzerine. Reich mareşalinin kuşatmadaki 6'ncı ordunun ikmal işlerini üzerine aldığına dair garanti verdiğini bildiriyordu. Ancak Göring, taşımalarla ikmal işlerinin gereğl gibi yapılabilmesi için ordunun bugüne kadar elmde bulundurdugu hava alanlarıyla halen kullanılmakta olan İkmal indirme alanlanndan başka Stalingrad'm havadan Ikmalinin süreklilitf için de Luftwaıfe savaş alanlannın korunmasım şart koşuyordu. Aynca Goring, havadan indirilecek ikmalin kapasitesini 550 ton olarak gösteriyordu. Jeschoneck maresalin bu garantisinl Hitler'e iletmeden üç gün önce ordular bsşkomutanı feldmareşal Keitel, orgeneral Jodl, general Zeitzler, general Jeschoneck ile ikinci kurmaybaşkanı Wagner kendi aralarında bir toplantı yapmışlardı. 6'ncı ordu ise telsizle verdiği bildlride hava yolu ile gönderilmesi gereken ikmal eşyasınm 380 tonu yiyecek, 120 tonu akaryakıt ve 350 tor.u da cephane olmak üzere 100 tonu eksilebilir düşüncesiyle 750 ton olarak göstermisti. Bu durum karşısmda Luftvvaffe'nin tp.şıma güclinün hiçbir zaman teorik olarak 750 tonluk bir indirmeyi yapamayacağı yolunda herkeste açık bir kanı meydana gelmişti. 23 kasım günü aksam saatlerinde Reich mareşaii, genernl Jeschoneck ve taşıma işleri komutanı ile «Stalingrad'ın havadan ikmali» konusunda bir saat süren bir konuşma yapmıştı. Somıçta, taşıma işleri komutanı 350 tonluk bir taşımayı olanaklı görüyor. Jeschoneck de onun bu görüşüne katıhyordu. Göring ise ise daha yüksekten bakıyor. öteki cephelerden havalandıracağı uçaklarla bıınu 500 tona çıkarıyordu. «Ordu. durumunu konırsa, havadan ikmal için biz de verdiğimiz sözlü yerine getiririz» diyerek sözünü bitirince Jechoneck eğilerek huzurundan ayrıldı. Bundan sonra Luftwaffe başkomutanı, 4'üncü hava filosu komutanı feldmareşal baron von Richthofen'e: «Führer'e verdiğim sözü yerine geürmek yoiunda bana karşı sorumlusunuz» benzeri bir telsir gönderdi. Ertesi sabah Jeschoneck Hitler'in yamndaydı. Burada konuşulanları biraz yukarda anlatmıştık. Konuşmanın sonlarında Zeitzler, durum ve koşullar ne olur?a oîsun bu öneriye karşı oldugunu söyîedi. Yine Zeitzler bu yolda verilecsk bir emrin uygulama olanaksızlıgını ileri sürmüş. H:tler Zeitzler'in bu itirazıra reddetmişti. Jodl İle Keitel de Hitler' in tarafım rutuyordu. Bu durumda general Jeschoneck yalnız b'.rakılmış oluyordu. Çok konuşmuyordu. ağzından çıkan sözler de ağır afır çıkıyordu. Bire karşı dörttüler. tşte Göring'in kader terazisinin bir kefesine agırlık koyan bu vaadi ile 24 kasım 1H42 kararlanna böyle gelinmişti. Orgeneral Jeschoneck 16 agustos 1943 günü intihar etti. Reich mareşali ile aralarındaki anlaşmazlık o jzüne kadsr daha da ilerlemi?ti. Kurmay heyetinin her sabah yaptıgı durum konıışması başladığı sırada, orgeneral de bulunduğu küçük evde kendisini vurmustu. 1960'lardan sonra Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti liderleri, istedikleri adayları seçtirmek için büyük güçlük çekmeye başladılar. ABD'de çok geniş bir biçimde uygulanan ön seçim kurumu, siyasal partileri içten sarsan önemli bir olgu niteliği kazandı. dilecek bir ffli«irrı»<1ir r? ban koşullar altında demokrasi denilen körpe bitklyi öldürebüir de. Buna karşılık Batı Avrupalı başka gözlemcilere göre ABD'de yavas yavas yaygınlık kfl^n^»" fikir ikltmı otoriier ve fasizan etiümleri güçlendirecek niteliktedlr. Ztra Iktidann meşrulugu tar tısma konusu haline eelince, beraberinde yeni bir ideolojik akım da çıkmaktadır. îşte Carter. bu fikrî boşlugu doldurmak ıcm tutucu bir halk^'.lık görüsü ?a\unmuş ve bu görüşlerini adayı olduğu Demokratik Partiye kabul ettirme ihtiyacını da duymamıştır. Carter gere!: «Why not the best?» (Neden en iyisi degil?) adlı kitabmda, gerekse «eçim konuşmalarında kamuoyunu iki kampa ayıran her çesit tartışmalı konudan bilinçli olarak kaçınmıs, yani seçimlere bir parti adayı olarak değil, ulusal hatta karizmatik bir lider olarak katümağa karar vermişrir. Her gittigi yerde «AslS yalan eöylemiyeosgim», «Güveninlzi sarsarsam, beni defterinizden siliniz» gibi sözler söylyen Carter, Amerikahlann evrensel dürüstlük ve tıamus, küçük cemsat ha linde yaşama, kişisel özerklüc gl bi ülkUterinin sa\Tjr.uculugunu dile getirmeğe çalıçmıştır. Böyle r e demokratik sayılmavan farklı bir sir&sal gelenekten kuvvet almıştır. Billurlaşmış bir programla kitlesel bır tabana sahip bir parti örgütü yerine muğlak, ne olriufu kestiri!ome>'en ilkeler den oluşan laflara dayr.nmamıstır. Bu tür bir uypulama ise XX ci yüzyılın ilk yansında son radan diktatörlüğe kavmış birçok otoriter liderler tarafından işlenmiştir. Böylece şu soruyu sorma samanı çoktan gelmiş bulunmaktadır: 1976 seçimlerine katüan adaylsr eskiden farklı vöntemler kulianmakta mıdırlar? Carter gerçekten bir rastlantı sonucunda mı başkan seçilmiştir? David Rockefellsr'in kurduğu «Trilateral kociisyonu» ile Carter arasın da ns gibi bir iüşki vardır? Carte.r günürnüz Amerika'snda yeni endüs'rile^mefe başlayan Günev evaletlerinin terr.siîc'si midir yok sa bir kısim Amerikan aydmların sa\nr.diiklan csınırlı demokrasiuyi sa\Tinan sagcı bir halkçıhğm sözcüsü müdür? JiMMY CARTER PARTİLER Dl$l ULUSAL BiR <KARiZMATiK> LİDER GÖRÜNTOSO YARATMAYA DAYAMAN SEÇıM STRATEJiSiYLE BAJARIYA ULAJII lumsal sorunlar oimuştur. 1972'de yapılan bir kamuoyu yoklaması Devlet Başkanı, Kongre, Anayasa Mahkemesi ve siya sal partiler gibi dört ulusal ku rumun hangisinin en iyi şekilde hangisinin en kötü şekjlde işlediklerini araştırmıştı. Bu so ruların karşılığında Tablo 4de görtilecegi üzere en büyük kayıp lan kaydeden kurumlar siyasal partilerdir. Nitekim 1973'de üniverslteli gençlerin ' i 61 ve üniver r sitede okumayan gençlerin o 64'ü siyasal partilerde ya köklü dejişiklikler istemekte ya da ortadan kalkmalan gerektiğini savunmaktadırlar. Anlaşıldığı kadarı ile ABD'de partiler kitlesel tabanlarını yitirdikleri gibi örgütleri de zayıflamış bulunmaktadır. Siyasal par tiler kendi çıkan ve hayatiyeti olan birer kurum olmaktan çıkmışlar, başka kimselenn saklı çıkarlarını kovaladıkları birer arena haline gelmişlerdir. 1960'lar dan sonra her iki büyük partinin liderleri istedikleri adayları seçtirmede çok güçlük çekmişlerdir. New York'ta 1974'de eyalet çapındaki Demokrat Parti Kurultayında seçilen beş adaydan dördü önseçimlerinde yenildiler. Demokrat Parti liderleri New York Valiliğine aday olan Hugh Garey'i desteklemediler, o da par tiler tarafmdan desteklenmemeği bir öranç vesilesi yaparsk. *e çimi kazanmağı başardı. Başka olaylar Amerikan siyasi parüİ2ı"n son derece gevşek örgütler oldugunu ortaya koymu? btılunmaktadır. Bu gelişme Huntington'a göre şu önemli sonuca yol açmaktadır: 1960 yıllarında B. Amerika demokrasi alanında gözetlenen dina mizm, bir yandan devletin îaali yetinl arttırmış, öte yandan *ıükumetin otoritesinin zayıflaması na yol açmıştır. Dolayısıyla ?u soru ağırlık kazanmış bulunmaıc tadır: Demokrasinin hayatiyat l.a zanması mutlak demokratik yönetimin zajnflaması anlamma ge Ur mi? Siyasal partiler kitle tabanlarını yitirdiler ve örgütleri zayıfladı lışmalan beklenilen sonuçlan vermemişlerdir. Bunun çesitli nedenleri arasmda önemli tarihsel bir faktör vardır. Durum Türkiye ile belli bir benzerlik taşıdığı için etraflıca incelenmeğe değer. Adı geçen reformlar slyas?te katılanlann savısını art tırm?ğı amaçlamıştı. Ancak sonuçta artan siyasal Ugl doğmakla birlikte, siyasal partilerin ken dilerine ügi azalmıs bulundu. Başka bir deyimle genis kitlelerde uyandınlan ilgi başka kanallara döküldü. Dolayısıyla partiler bu demokratik harnlelerden yarar görecckleri yerde zarar görmüşlerdir. Siyasal partilert içten içe sarsan böyle bir kurum da ABD'de yaygın anlamda, Türkiye'de ise dar anlamda uygulanan ön seçimlerdir. Her iki ülkede aday belirlenmesinde da ha genis sayıda partilinin katılmasını sağlamak için geliştirilen bu yöntemler, gerek ABD'de ge rekse Tllrkiye'de sadece partilerin iç davarr«ımslannı sarsmıslardır. Nitekim bu gözlemi yaprıktan sonra yenilikler öneren Jimmy Carter'in başkan yardım cısı MinnMotAlı Mondale her çeşit ön seçtmlsrde köklü reform lar savunmaktadır. Ona göre ha len cvjTüıurbaşkanı seçimlerinden önce otuz kadar eyalette uygulanan ön seçimler sadece «kan şıklık doğuran» yöntemlerdir. Po layısiyle Mondale cofrafî bölgeleri esas tutularak, belli merkezlerde ön seçimlerin yapnrılmasını önermektedir. Mondslfi'e göre ozellikle bir partinin cumhurbaşkanı adayının seçimi, şim diye kadar olduğu gibi bir eyalet içi sorunu olmaktan çıkmıs, «ulusai bir işlem»dir ve bu nedenle «ulusal çapta yöntemler» gerektirmektedir. Görüidüğü tize re çeşitli siyasal, toplumsal, hukuksal nedenlsrden ötilrü «eleneksel olarak siyasal partilere bırakılar. birçok kamu işleri bun dan boyle baska grup ve kurumlara devredilmek üzeredlr. Soruna bir de dışardan bakmak gerekir. Bir kısmı Amerikalı siyaset bilimcilsre, özellikle yeni muhafazakârlar ideo'oiisinin bişmiman sayılan Huntingatın'a, şpre. «Kurumlann itibar larını vitinr.e» sorunu sndiss e ASKERLERtN POLtTİKASI ÎTAATTtR Ordu komutanlıfınca her türlü olasıhk düşünülmüş. fakat çıkiş yasagı heşaba kafılmamıştı. Buna karşı ilk tepki oîarak başkomutan bir durum konuşnıası düzenledi. Burada ağır sözler sarfedilnıış. hiç kimse sözünü esirgememişti. fi'ncı ordu komutanı, bir per.cerenin içine oturmustu, sıcak bir şey içiyordu. Yüzür.ün çizgileri keskln, suratı asıktı. Ötekiler sışara içiyordu. Cieneral Schmidt kollarmı kavuşturmuş, bunker duranna yasianmıştı. Burada kullanılan acı sözler acaba nelerdi^ General Hube .Çıkış hareketi tek şanstır. dije söze başladı. General Ctrecker de «Rusların kuzeydeki defitardları bir engel değildirı diye ekledi. Lıtzmann «Konuyu düsüruneye bile gerek gormüyorum. elbette burada geberecek değüiz ya..> diye söylend;. Gejicral Heitz ise «Ben yirmı tümenle mahvolmaktansa beş tümenle yanp gpçmeyi yeğlerinr dedi. General Jaenicke de hemen hemen buna benzer sekilde konuştu ve «Reichenau olsa idl bu düşüncelerin tiimünü bir kenara atardı» dedi. Bunun üzerine Fbze karıçan Paulus «Ben Reichenau degilim> diye karşılık verrii. Ordu komutamna yaklaşarak eliyle sözünü kesen Jaenicke «Bızim poliükamız yarıp çıkmaktır> dedi. Bunun üzerine iki elini durum haritasına dayayan şef <Kurmaybaşkanı) «Askerin poiitikp.sı itpattir» şekiinde konuştu. Seydlitz ise «Her ne olursa olsurı bızim buradan mutlaka çıkmamız zorunludur. Görevimiz de herşeyi göze alarak hazırlanmaktır, ben bu görevi şimdiden ^apmıs bulunuyorum» diye konuştu. Beş general, Seydlitz'e bakıynrdu. Fıuıdsn daha iki gün önce Il'nci kolordu, gereksiz aletlerle. çok yer tuttugu içm birlikte götürülemiyecek olan gereçlerin tahrip edılmesi için emır almıştı. Adamlarına bu yolda örnek olm2k üzere gercral. üzerindeki Uniformasıyla pantolonundan ı'cincl kapuuma kadar ner şeyini vaktı. Büyük tahrip öfkesi Ll'inci koiordu Uzerlnden gelmiş. fakat iş bununla da bitmemişti. Tüır.çpicr kiüt mevzileriyle bunkerleri boşaltarak Stalingrad' m kuzey kcnsrına ksdar taşıdılar. Sabit karargâhlarmı bırakarak bozkırlarındaki kar çukurlarıyla buz tutmuş dere yataklanna tasmdı'îlanndan, bunların tekrar eski duruma getirilmesi olanaksıdı. Rııslar. büyük kuvvetleri geri çekilen tümenlerin arkasma düşmüştij. P4"üncü piyade tümeni giriştiği yer degiştirme h?reketini ca.nı ile ödemiş. artıkları 16'ncı ile 24ttacü zırhlı türrssnler tarafırsdan paylaşılmıştı. Tümgeneral Pfeifer ile kurmay hnveı. düşman ışgali aîîmda bulunmayan arazideki ordunuri yedek k»rargahını"etinde tutarak denetlemek için bundan birkaç gün önce ucakla oıaya gitmişlerdi. Bu durumda ort^'t komutam baskı alnnda kalmıstı. bundan sonra da kendi kernv ne bir karar vermesi gerekiyordu. General Jaenicke sonraları bu konuda şunları söy!»mişti tnsanm vaşantısında bu öyle bir andı ki. burada damarlarındaki kanın kalbinden daha güçlü olması zorunlu!uğu vardı.» Yine öyle anlar gelmiştir ki, kaynağını töresel degerınden slarak harekete geçen general von York'un su sözleri bugün bıle geçerli oimuştur: (DEVAMl VAR) PARTiURiN K YAPBi Huntington'un analizi geregince, 1960larda partüerin iç yapısmda yapılar, reorganizasyon ça Y ARIM : •TRAiLATmi. KOMiSYONU BULMACA TiFFANY 9 Yelkenlide dönüş manevrası. TIIKARIDAN AŞAGlYA : 1 Torba biçiminde yorgan çarşalı. 2 Avrupa'da bir kurtuluj örgütü Diret, zorla anlamında bir buyruk. 3 Tersi encik Kanıkmış, kanmış, inanmış. 4 Fizikte bir kanun Tersi bir şeyin nitelütlerini övme. 5 Bir kimsenin iyeligi altında bulunan şey Bir yabancı bayan ismi. 6 Tersi kalıpla basılıp elle boyanmıs tülbent Tersi su (eski dil). 7 Bir isim Kemanla viyolonsel arasında büyük keman. 8 Tersi çoğunlukla yaşlı kimselerde görülen bir şeyi, olayı hatırlamama hali Kırauzı. 9 Asitle birleşince bir tuz meydana getiren kimyasal madde Yağma, çapul. DüNKÜ BULMACAMN ÇÖZÜMÜ SOLDAN SAGA: 1 Susamuru 2 Omac» tre 3 Fukara Ad 4 irariF Ne 5 Zebun 6 Ayin Tas 7 ninaT 8 En Ran Is 3 Emanetçi. TUKARIDAN AŞAGlYA: 1 Sofiyane 2 Umur Yine 3 Sakarin 4 Acar Nara S Mariz Tan 6 Afet N'e 7 ri Bal 8 Uranus İç 9 Aden Asi. SUTEKLU VıVINS SEN 0Ü2EN 123456789 SOLDAN SAGA: 1 Tütün yapraklanndan çıkarılan renksiz, açıkta bırakılınca havadan oksijen alarak esmerleşen çok «ehirli bir alkoloit. 2 12 Mart donemi Basbakanının soyadı Tersi bir tsim. 3 Doğuda bir ilimiz ö z ve tüm anlamı ile kullamlmayıp onun bir özelliği amaçlanarak öne sürülen söz. 4 Arahklı dokunmus pamuk kumaş. 5 Tersi bir harfin okunuşu Tersi bir göz rengi Fir raüzik aleti. 6 Eskiden evlere su taşıyan kimse Harman savrulan gereç. 7 Tersi fazlaca bb'n. 8 Tersi şan, söhret Yurt. DiŞi BOND