23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
M eçen yüzyilin ortalanns dofru endüstrinJn hızlı gelışımi insan tarafından biosfenn yuklenmelerine, doğayı tanıma, kullanmada deney yetersizliği, onu, büinen saldırılara yöneltmistir Bugün lçinde bulunduğumuz asrın ilerl tekniği karşısında doğadan yararlanma ölçülerimizi, sınıriannı ve bu husustaki olanaklarımızı da tanımak durumundayız. Biosferde doğaya yaklaşan bir çevre sağlama. bunun sürekli korunması insanm yaşamı kadar değerli ve eecerlidir. Tarihi gelişim içinde insan mağara yaşamından kurtularak yerleşmeye başladıktan sonra ekim alanlan elde etme, bunJarın sürekliliğini sağlama amacıyle bitki örtülertne ilk büyiik saldınlarda bulunmuştur. Tekniğin söz konusu olmadığı devirlerde insan yok olmuş gibi görünmekte, beşer tarihi yönünden teknik, sapan ve tekerleğin önemini enine boyuna düşündürmelc te, sonuç olarak: «Kültür sapanı değil, sapan kültürü yaratmıştır» denilmektedir. 'ttJHHURlm yimına göre blr aegerlenairme yapıldıfi takdirde kışi başına düşen yeşil alanuı 1.0 metrekarenin altına düşmesi kesin sayılabüir. Diğer büyük şehirlerimizde de ayni sonuçla karşılaşılmasmdan şüphe edilemez. Halbuki 1963 yılı ölçülerine göre kişi başma düşen yeşil alan Hamburgta 10.3 metrekare ve Kopenhagta 11.6 met rekare tespit edilmiştir. f Ocık 1171 G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER HEP 0 HİKÂYE.. SADUN TANJU ltın yaldızlı haç'm üzerinde bir Martı vardı. Sağ kanadı gökyüzüne doğru gerılmış, gövdesı öbür kanadı üzerine yumulmus, nareketsiz, sankj ceryan çarpmış da öyle kalmış gibi duruyordu. Yoldan geçenler. kilisenin önünde kümelenmişler. olayı seyrediyorlardı. Havada öbür Martılar, haç'm üzerinde daireler çiziyorlardı. Önce bırt görmüş olmalıydı başı dertte olan Martı'yı; ve kuşlar arasında nasıl bir duygu birliği varsa, toplanıvermişti öbürlerı de. Yardım edemiyorlardı ama, belli, yardım edilsın istiyorlardı. Tophane'den Karaköy'e giden yolun kenannda lnsanlar ve kuşlar, karşı be karşı, haç'm üzerine tatalıp kalmış Martı'ya ulaşamadan duruyor ve dönüyorlardı. Yıllarca öncesinin bir olayını anımsıyordum. Kedinin biri. evin arkasındaki arsada bir karga yavrusunu kapmış ve orta yerde pusup kalmıştı. Kargalar buhıt gibi dönüp duruyorlardı tepesinde ve sadece kediye değil. insanlara bile korku veriyorlardı. Belli ki kedi yavruyu bıraksm istiyorlardı. Bız komşular korkutmak için üzerine varamıyorduk Tekir'in, çünkii işin içinde kargalann hücumuna uğramak da vardı. Berbat bir durumda kısacası ve korkan kedi, dişlerini sıka sıka öldürmüştU yavTuyu. Şehirlerde Çevre Sorunıı Niyazi KARAALiOĞLU Orman Yüksek Mühendisi Büyük sehlrlerdeM insanlsrın sağlığı İle ilflll geleceğini garantileyecek yüksek düzeydeki politikaya uygun doğal çevresinin yaratılması, korunması, bakımı için çok yönlü. geniş kapsamlı ve uzun devreli planı yapıldıktan sonra şehrin buna paralel tüm üretim, yararlanma kararlan verilmelidir ki bunların çevreye asıl ve yan etküeri görülmesin veya en düşük düzeylerde bulunsun. Sorun'un çözümünde aynca ekolojik kriterlerin gereği de düşünülerk yapılaeak ana plan Devletin ve Belediyelerin yetki ve görevleri şümulü içersinde tezahür etmekte ise de büyük şehir sakinlerinin bu yönde hiçbir insiyatiflerinin bulunmadığmı düşünmek hatalı ve bir bakıma da doğru deŞildir. Zira şehirsel blr mekanda oturanlar kendi çevrelerini olumlu veya olumsuz şekilde etkileyerek kalite değişikliğinin meydana gelmesine önemli ölçüde angaje olmuş bulunmaktadırlar. Şehirlerin zamanla oturulabiiirliğini kaybettiğini, onların yerleşme, yaşama ve rekreasyon değerlerinin yüksekliği oranında sakinlerinin o'na bağlılığımn arttığını biliyoruz. Bu baglılığı şahsi katkılanmızla daha da kuvvetlendirme olanağına sahibiz. Çesitli ölçü ve şekillerde binalarla karşılıkh veya yanyana bulunmak suretiyle caddelerin boşluklanm tek tek, gruplar yahutta meşçerler halinde doldurarak çevresel tabloya canlılık veren ağaçlar cadde mekânı ve onun oturulabilirligınde önemli aktiviteye sahiptir. Ağaç ve ağaççıklann yer altında büyüme olanaklan kendi bıolojik bünyelerine bağlı bulunmakla beraber seyrüsefer alt yapısı, kanalizasyon, elektrik, su, telefon ve benzeri şebekelerle sınırlanmıştır. Buna rağmen özel boşluk, toplu alan ve kamu kuruluşlannca yeşil alan için aynlmış yerlerde bütün cadde boşluğuna veya çevreye etki yapabilecek yerler bulunduğundan özel mülk ve toprak sahipleriyle ilgili kuruluşlann tamamen kendi insiyatifleriyle yeşillik üretme veya geliştirme olanaklan vardır. Bu suretle ağaç ve ağaççıklar yalnız caddelerde mevsimlere göre degişen tabloya değil ayni zamanda kendine özgti gerekli hava değişiminin sağlanmasına, büyük alan teşkil eden yaprak üst yüzlerinden buharlaşma sonucu serinletmeye, tozlann filitre ediîmesine, gürültünün azaltılmasma. gölgelemeye, oksijen üretilmesine, karbon dioksidin kullanılmasına ve nihayet kuslara bannak olmaya etki yapacaktır. Ankara'da sportif alanlar dışmda kişi başına düşen yeşil alan 1965'de 12 metre iken 1969' da 1.02 metrekareye düşmüşttir. 1975 nufus sa Düsey boşluklar Purada, büyük şehirlerde nüfusım yoğunlaşmasıyle daralan yatay yeşil alan olanaklarınm düşey boşluklan kullanmak suretiyle arttınlabileceğini kamuoyunun dikkat ve ilgisine sunmak istiyorum. örneğin, 15 metre taç çapına ve 1800 metreküp taç hacmine sahip olabilecek yaştaki bir kayın ağacınm (Çınar veya meşe de olabilir) 600.000 adet yaprağı olduğunu kabulle 1.200 metrekare üst yaprak yüzeyi buiunduğunu tespit edelim. 1.800 metreküp taç hacmindeki bu ağacın devrilmesı halinde ayni taç hacmindeki biolojik etkiyi sağlayabilmek için ancak 1 metreküp taç hacmindeki 1.800 ağaççığın yetiştirilmesi gerekecektir. Yoğun nüîuslu büyük şehirlerde düşey boşluğu doldurmuş tek ajacın yerine geçecek 1.80Û adet ağaççık için yeteri kadar alanı bulmak olanak dışıdır. Bu durumda düşey boşluklardan yeterince yararlanma amacıyle büyük ağaçların korunması. cadde kenarlan, okul, hastane, kamu kuruluşları bahçe ve çevreleri, özel şahıs bahçeleri ve avlularında ayni özellikte yenilerinin yetiştirilmesi yolunda uyanlarda bulunularak özendırici olanaklar sağlanması yararlı olacaktır. Sözü edilen yeşillendirme gayret ve çalışmalannın eğitici. özendirici ve gönüllü nitelikte düşünülmesinin daha etkili olabileceği inancında isem de yukanda açıklanan nedenler göz önünde bulundurulduğunda şehir çevre görünüşü elemanlannın tümünün gözetilmesine. serbest hale getirilmesine. yeşil alanlarm şekillendirilmesine, havalandırmaya etkisinin arttırılarak yararlı hale getirilmesine, serbest aktivite ve rekreasyon gereksinmelerinJ açmaya ve şekillendirmeye gayret gösterilmesinin zonmluluğu da anlaşılaiblir. A Herkese Görev Yerleşme olgusunun gerçekleşmeslnden sonra ilerleyen teknikle endüstileşme devri başlamış, olağanüstü bir çığır açan yeni devir köylerde, şe hirlerde bütün topluluklan etkilemış, şekillendirmiştir. Şehirlinin şehrindekı, köylünün köyündeki bağlantılan çözülüp dağılmağa iş güçlerinin fabrikalarda konsantrasyonu sonucu endüstri şehirleri kurulmağa, nüfus gittikçe çoğalarak çevre görünüşü, insan ilişkileri bozulmağa, problemler çoğalmağa, insanın bedensel, rııhsal ve psikolojik yararları kendi önünde, yönünde değil karşısında görünüm almağa baslamıştır. Bu suretle bugünkü düzeye ulaşan çevre soıununun hallinde birçoklan teknolojik çözümün gerektiğini kabul etmekte lse de şehirlerde hava temizliği, sulann antılması, çöplerin yok edilmesı, gürültü ile savaş gibi meselelerin getirdikleri önemli ve büyük oiduğundan Dunlar için zorlu uğrası, parasal kaynak gerekmekle beraber nedenler bunlarla çözümlenememekte, belirtileceği tizere, herkese kendi çapında görevler kalmaktadır. HAVAYA GERİLMİŞ KANÂT Haç'm üzerindekl Martı öunüş müydü acaba? Geçip gittik arabayla ve benim aklımda hep o havaya doğru eerflmiş kanat kaldı Böjle bir neykel yapılabilir. En umutsux durumdan çıkmak için bile bir kanat gerilmetidir. Yeni yıl böyle başladı benim için. Kuşlar mı uygar, yoksa biz mi uyganz? Doçent Sener Tanilli'nin Uyjarlık Tarihi notlanna göz gezdirmiştim gece. Üniversiteye gelen çocuklann kültürün temel konulan ve yaşadıgımız dünyamn sorunJan hakkmda doğrudürüst hiç bir şey bilmemeleri onu böyle bir ders vermeğe vöneltmisti. Tanilli. bu kültür açığı kapatılmadan vapılacak bir yüksek öğretimin. hlr dalda uzman, ama temel kültürden ve çağın eerçeklerinflen habersiz yan aydınlar yetlştirmekten başka bir sonııc vertnlyeceğfni görüyordu. Uvgarlığın tarihini ve kaynaklarını bilmeyen, bu birikimin bilincine vnrmavan bir aydın. haç'm üzerine bir yaralı kus düsse. onun tepesinde dönüp duracak bir Marü bile olamazdı. Yeni Yıhn Başında Cemil ÇAKIR •OBDER Genel Başkam Türkiye Ekonomisi Nereye Gidiyor? T ürkiye'nin sanayici kesimi, ödemeler dengesinin «Enclişe verici» duruma geldiğıni, ama «Bir ülkenin dış ticaretinde verdigi açıkiar nedeniyle batmasının pek beklenmez» olduğunu ilân etmış bulurunaktadır. (1) Gerçekten de bir ülkenin sadeC6 ödemeler dengesi açığı yüzünden «batması» pek beklenemez. Ne var ki, diğer yapısal sorunlar bu duruma eklenirse, büyülc bir kolaylıkla ülkenin çok ciddl sorunlar içinde oldugu, geleceğin aydınhk olmadığı anlaşüabilir. Türkiye'nin bu günkü ekonomik durumu böyle bir saptamaya açık kanıt göstermekte midir? Kğer kanıt olumlu ise alınması gerekli önlemler neler olabilir? Türkiye'nin bu yılki ithalâtı 5 mılyar dolara yaklaşmaktadır. Bu ithalâtın yanya yakin bölümü spekiilâtif ithalât niteliğindedir. Yatınm ve üretim gereklerinin dışmda seyreden bu ithalita karşılık ihracatuıuz 1,5 milyar dolayındadır. Dış ticaret açığmm 3,5 milyar düzeyine yükselmiç olması yanmda işçi âövizleri girtJisinâekı'"m!J ' pi yavaşlamanın süreklilik kazanmVsı^ve'bu dururn" 'I&ttjigmda^' AET'nin işgücü serbest akımını sürüncemede bırakması, ihracatımızuı elftn dört geleneksel tarım ürününe bağlı olması (üzüm, tütün, pamuk, fındık), AET'nin ithalâttaki kısıtlamalan yumuşatmayıp kendi ihracatı için dengelemeyi red etmesi, net döviz rezervlerimizin 275 milyon dolar düzeyinde seyretmesi, Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) girdilerinin yavaşlaması ve fakat geri ödemenin 100120 milyon dolar tutarında bir meblâğ olarak başlayacak olması gibi faktörler, durumun gerçekte endişe verici niteliğe ulaştığını kanıtlamaktadır. r enl Tilm Uk friinleıinde dSnöp serire baktıgımizda gSrO. len nedfr? öjtrrtmpnlcr olarak nasıl blr vıl geçirdik? 1976* ya hangl deferİFndirmelerle giriyoruz? Öğrftmcn arkadajınmın yeni yüını kutlarken bu sorular üzerinde durmak istiornrn. 1975 yılı, 6fretmenlertn drmokratik mücadelesi bu mficalelere karşı girifUen antidemokratik ve faşist baskılar açısman yofun blr yıl oldu. Hükümet buhranı, artan enflasyon ve ayat pabalıhfı, sag partilerin gerici Ittifakı «MOnin kurnıp tktidar olması, emekçi halk kitielerinin huzursuzluğu, meiur kıyımı, demokratik tepkilerin terörle bastınlma tertipleI. üoiversitelerdeki taşist saldırılar, clnayet ve işgaUer, geride ıraktıgunız yüın ilk elde akla gelen olaylandır. Biz öfretmenler olarak 1975 yılını daha öncekl yıllarda Idugu gtbi aybaşlannda ödeyeceğimiz taksitleri, kimdrn nasıl orç alacafımızı, çocuklarunızın en doğal isteklerini nasıl karılayacafımızı, MC'nin maşalannın nasıl bir tertibine ugra»casımızı, sürgiin yerine kısta kıyamette çoluk çocuğumuz«n aynlarak nasıl gidecefimizi düşünerek; iş ve can süvenllImiz olmadan, kahbece öldürülen arkadaşlanmızın acısıyla, ütün öğretmenleri örgütlemenin gayreti ile, sendika ve prev lücadelemizi daha ileriye götürebilmenin çalışmalarıyle, uğraığimız insanlık dışı bıskılara kar^ı kitlrlerle direnmenin, bu Dİdaki baskılan föfiislevcbilmeniıı çabalariyle geçirdik. 1S7Ş yılında sayısız kjyım. saldın, cinayet yaşadık. Ana Jebimİz olan sçndilu ve grev hakkını, diğer acil taleplrrimir an fiifist basiulara son, herkese cğitinı bakkı, vttneticUerünJbiz seçeceğiz, emperyalist efitime hayır gibi taleplerin önce Ue ögretmenlerin ve çiderek bütün halkımızın elinde maddi Ir güç olması İçin çalıştık. MCYAK ribi bütün memurlan U lendiren konularda, diğer demokratik örgütlerle etkin çalıjlalar yaptık. Geçtiğimiz yılda demokratik mücadrleyi. kitlelerin en yakın ronomik taleplerinden bareketle, onlara daha ilrri hedefler isterme ilkesine uygun olarak yürütmeye çalıştık. Bu müca•lenin. halkın bağunsızlık ve demokrasi mücadelesiyle olan içeliğini güzden uzak tutmadık. Taban arıvarak tırmanan fazme karşı, kitlelerin en geniş sosyal muhalefctini örRÜtleme irevinden, demnkratik meslek örgütü olarak üzerimize dü;ni YERİMİZİ VE GÜCÜMÜZÜ ABARTMA YADA KtÇÜMEME YANLIŞLIĞINA DÜŞMEDEN yapmaya çalıştık. 1516 ııbat toplantıları, Diyarbakır, Malatya, Şavşat, tzmir mitingri gibi demokratik eylemler bizim için sosyal mücadelenın •ngin deneylerle dolu okuludur. Bu okulda, genel olarak devmci mücadele, özel olarak demolrrasi mücadelesinde kitlelen örjütlü gücünün önemini BtR KERE DAHA VE DAHA ERtNDEN kavradık. Bu anlayışla 6 Aralık arefesine geldlk. 6 Aralık süreelnde; ılkımızın faşizrne karşı bilinçli nefretinl. yıçınlann demokıtik dayanışmasının egemen sınıflan nasıl korkuttuğunu ve Igına çevirdiğinl, burjuvazinin kendi koyduğu demokrasi kn.llanna ne kadar saygılı (!) olduğunu, sosyal demokrasinln î yanı öne çıkan ikili tavnnı bir kez daha yaşadık. öeçen yılm en önemli olayı. bizce, 6 Aralık eylemlerinin talidir. Bu karar öncesi ve sonrası gelişmeler hâlâ tartışılaktadır. 6 Aralık'ta demokratik mücadelenın en azından dukladığınl, bir başka değerlendirmemde belirtmiştim. Nitem. bu gelismeleri degerlendirmek amacıyla yaptığımız sube ıskanlan toplantısında bazı arkadaşlarımız iptal kararının rnınlu olarak alınmış yerinde bir karar olduğunu belirtirken, ğer bir kısım arkadaşlarımız da bu kararın «teslimiyet, pafistlik, revizyonistlik» olduğunu söylemişlerdir. Bu değerndirmelerin bizim gibi örgütlerde ayni nokijda birlesmeleri ! ayni sonuca varmalan beklenemez. önemli bir yan, 6 Arac'ta örgütümüzün bütün şubeleriyle, üyeleriyle gösterdiğl örsk disiplindir. Bizce üzerinde durulması gereken şu: 6 Aralık'ın iptali Htlerde yılgınlık ve umutsuzlıık varatmamıştır. Şimdi mücadenizin gündeminde, daha Ueri adım atmak için bütün gücüüzle çalışmak vardır. 6 Aralık'ı değerlendirirken, sosyal demokratlann sat yamın eleştirisi ile sosyal demokrat olgunun inkânnı birbirine ırıştırmamak, örgütnmüzün yapısını gözden kaçırmamak, işl ııygu planından çıkartıp akıl planına kaydırmak. cn önemlisi, stnokratik kitle örgütlerinde devrimcilerin görevinin ne olduınu iyi bilmek gerekiyor. Simdi 1976 yılındayız. Hayat pahalılığı, kıyım. zulum ve »skı sürüyor. Ana talebi sendika ve grev hakkımızı almak olan ücadelemlzde sürüyor. Öğretmen mücadelesi bu yeni yılda \ alnınıu akıyle çıkacaktır. Emperyalizme ve faşizme karşı, yani sömunıye, zulme ve hakküme karşı halkımızın bağımsızlıkdemokrasi mücadelende yürekleriyle. beyinleriyle sözün kısası bütün varlıklarıyle ıf tutanlann yeni yılı kutlu olsun. ÜLKENiN İÇİNDE BUIUNDUĞU EKONOMiK DURUMUN ENDiŞE VERiCi NiTEliGi HEMEN BtR YIL iÇiNDE DÜZEIECEK GiBi DEĞilDiR. YA KÖKLÜ TEDBiRLER AUNACAKTIR; YA DA 1881 YILI MUHARREM KARARNAMESi. DENEYiNiN TEKRARLANMASINA YAKLAJMIJ OIACAKTIR. Coşkun ÜRÜNLÜ DP' Müstesarlık Müsaviri 2 Kamu tktisadt Tesebbüslerinin başlangıç açığı ise 23 milyar liradır. Bu açığın karşılanması için önerilen yollardan biri dış borçlanma, diğeri Merkez Bankası olarak gösterilmektedir. 3 Kamu tktisadi Teşebbüsleri için 2,5 milyar liralık otofinansman öngörülmüş ve 30 kasrnı kararnamesi böyle hazırlanmıştır. îşletme açığı vermesi dillere destan olan KİT topluluğundan otofinansman beklemek boştur. Acaba otofinansman KtT'i olusturan tesislerden bazılannın özel sektöre satılması biçiminde mi j k ? ^ . 4 Kamu kesimi için toplam .^jjalŞ,.^ornyyar, lira düzeyinde hiç te sa'ğlam olmayan finansman yollarına başvurulduğu görülecektir. Yılda ortalama fiyat artışlannın °'« 15'den aşağı düşmediği bir ortamda geçen yıllarda «yurt dışmdan enflâsyon ithal etmek zorunda kaldık» düşün cesi, şimdi, «yurt içinde enflâsyon üretiyoruz» gerçegine dönüşecektir. Merke* Bankası, bu enflâsyonu gıda kaynağı olarak besleyecek ve fiyat artışlan büyük bir olasılıkla •• 25 civannda sejrre' dece*tir. llfinç reçefeler Durumun düzeltilmesi için ortaya bazı çevrelerce ilginç reçeteler sunulmaktadır. Bunlar dış borçlanma ile devalüasyondur. Dış çevreler devalüasyonu dış borçlanma için ön koşul olarak ileri sürerlerken, devalüasyonun kendi çıkarlanna yararlı olacağını sezen bazı iç çevreler de bu isteği desteklemektedirler. Burada dış borçlann ülkenin bağımsızlığı noktasmdan ne anlama geleceği, gelecek üzerindeki tehlikelerini bir yana bırakarak devalüasyon istemine bakalım: Türkiye'nin ihracat yapısma Diğer «riler Bu endişe verici durumu tehlikeli durum haline dönüştüren diğer veriler ise şöyledir: 1 1976 yılı bütçesinde gelir tahmini 153 milyar liradır. Bunun azami sınırdaki gerçekleşmesi 13S milyar lirayı aşamaz. Demek oluyor ki, daha başlangıçtaki açık 15 milyar liradır. Bunun gerçekçi olarak nasıl kapatılacağı inandırıcı bir biçimde ufukta gözükmemektedir. sahip bir Ulkede devalüasyon ihracatı arttıramaz. Fiyat esnekliği düşük, üretim miktarı hava şartlanna bağımlı, belli başlı dört kalem geleneksel tanmsal ürüne dayanan ihracat yapısında devalüasyon isteneni veremez. Devalüasyonun etkisi belki sadece Avrupa'da muhafaza edilen işçi dövizlerinin girişini (ama yalnız belli bir bölümuniin) sağlama yö nünde olacaktır. Bu etki bir yıl Teknoloji üretmek ve Türkiye içinde etkinliğini yitirecektir; koçullarına uygun teknolojiyi kul zira, Avrupa'va işçi gidişi nicelilc yönünden gittikçe düşmektedir. lanmak çözüm için diğer bir gerekliliktir. Geri kalmış Türkiye' Olumsuz etkilerinden en önemlisi isf 'yatırım.rşaüar^ijhalat gjr^ . ÇİÇ ,S*apış;. ye içinde bulunduğu ulSslaraVisı durum üllrenm'ymrıditeririin flyatlahnı 'arttırarik sınaî ürünlerimizin maliyetini yük sömürge niteliğinden kurtulması seltecek, bir yandan rekabet gü na olanak vermemektedir. Aynca, ülkenin somut koşullanna uy cümüzü dış pazarlarda zayıflatır ken, diğer yandan enflâsyonist gun olmayan yabancı teknolojiye bir ortamda iç pazarlarda da tü bağımlılık bu durumun devamıketicinin reel gelirirü düşürecek nı perçinlemektedir. Sermayesi ve teknolojisi dış ülkelere bağım tir. Ülkenin içinde bulunduğu so lı bir sınaî yapı sağhksızdır. Bu mut koşullara uymayan hiç bir bağımlılıktan kurtulmanın tek reçete hastalıgın tedavisi için ge çaresi, ülkede kendi koşullanmı çerli ilâçlan içeremez. Türkiye' za uygun teknoloji üretmek ve nin sorunlarının çözümü iki hu kullanmaktır. Türkiye'de işsiz sa susun çözümüne bağlıdır. Bun yısı artarken Avrupa'da «en az lardan birincisi topraktan sana işçi» kullanımına dayalı bir tekyiye gelir aktarmak, ikincisi TUr nolojiyi ister satın alın, ister, kiye koşullanna uygun teknolo birisinin salık verdiği gibi MIT jiyle çalışan temel sanayi ürün aracılığıyla transfer edin, sonuç lerine ağırlık veren bir endustri yine ayni kalacaktır. Yukanda belirttiğimiz ekonoleşme sürecine başlamaktır. mik durumun endişe verici niteGerçek relorm liği hemen bir yıl içinde düzeleTopraktan sanayiye gelir aktar cek gibi değildir. Bu durum yılmanın ön koşulu ise topra.kta lardan beri sürüp gitmektedir. reform yapmak ama bu reforma Burada ortaya çıkan en önemli toprak devrimi niteliğini kazan nokta yıllann birikiminin çıkma dırmak ve çağdas girdilerle dona za yaklaşmış olmasıdır. Ya kök tarak «sınaileşmiş tanm» sektö lü tedbirler alınacaktır ya da rü yaratmaktır. 1881 yılı «Muharrem KararnameBugün Türkiye'de kırsal alan si» deneyinin tekrarlanmasına larda yaşayan hane halkmm '.'» yaklaşümış olacaktır. 17'si topraksızdır. Buna karşılık hane. halkınm sadece °' 2'si 200 (1) Sanayi Odalan Birliği, öde.o dönümden çok toprağa sahiptir meler Dengesi, Eylül 1975. ve sahiplik arasmda • 20 «ağa» « ' niteliğindedir. Diger bir deyişle hâlâ, Türkiye, bağrında feodal ilişkileri banndırmaktadır. Bir toprak reformu aracılıgıyle, topraksız ailelere toprak vermek ge rekli an» yetersizdir. Böyle bir reform ropraklann tekrar ya «ağannın ya da eski zerigin sahip lerinin eline geçmesini engelleyemez; zira, toprak reformu alt yapı ilişkilerine dokunmadığından bir üst yapı kurumu olan «ağa»lığuı ve zengin sahipliğin or tadan kaldınlması beklenemez. En azmdan toprak mülkiyetinin muhafaza edilerak zilyetliğinin mülkiyet kooperatiflerine devredilmesi asgari bir toprak devrimi koşuludur. Bu da gerekli fakat aym zaraanda yetersizdir. Kooperatif, aynca Devlet aracılıfıyla çağdas tarım girdilerine (gübre, makina, sulama. tohumluk, eğitim, v.b.) de sahip kılınmalıdır. BEYİN İŞLETME SUÇU Ama, Server TanflH'yi Devlet Güvenlik Mahkemesi'ns vermişlerdi. Servet oğlu, 1931 vılınds Fatma Hayriye'den doğma, tstanbul KadıkÖT, ErenkÖT nahlyesi, Sahrayicedld mahallpsl nüfusuna ksyıtlı. halen Erenhöy. Şemsettin Günaltay caddesi. Afsar «okak No: 5 dafre 6'da mukirn. tstanbul Hukuk FakQIte5i Anayasa Hukuku Doçenti olup, Sl?" Slyasal BUgiler Yüksek Okulunda ve Besikta; Devlet Tathlki Gözel Sanatlar Yüksek Okulnnda öğretim görevllslServer Bedi Tanilli. Uygarük Tarihi dersi bahanesiyle komünizm propogandası ytpıyor ve Ceza Kanunu'nun 142'nci maddesinde yazılı suçu lşliyordu. ONBES MİLYAR CANLI HÜCRE Vedat Nedim Tör anlatıyordu geçen gün. MeUh Cevdet Anday'ın hastalığı Üzerinde konuşuyorduk; ülkeyi taraçla.ştınp insanlan yozlastırma heveslilerinin ellerinden kurtularak gelişmiş bir beyindi Melih Cevdet ve hassas bir be5in ameliyatı geçirmesi gerekiyordu. Bu nedenle, îsviçre'da bir yakmınm geçirdiği ameliyatı anlatmıştı Vedat Nedim. Ameliyat çok basarılı geçmiş ve hasta kendine gelir gelmez Almanca konuşmaga baçlamıştı. Etraftakiler şaşırmışlaıdı ama cerrah dunımu izah etmişti onlara. Narkoztm etki»inden önce eenç hScreler kartnluyor. hantamz Almancavı sonradan öğrendi. blr İ saat sonra TOrkçe de koM nuşmağa başlayacak. demişti. Bunun Üzerine, 78 yıllık ömrunun her anında coşkulu olmus Vedat Nedim. «aman profesöı;. bana şu bemi anlat. diye rica etmiş. Unlü cerrah «a, beyinete 15 milyar hücre bulunduSühS. çalışma olanaji sınırsız bir organ oldugunu. insanın, ne kadar çok konuyla ılgilenirse o ölçüde beyin saglı»ma kavuştuŞunn. sorun'un bir kan dolaşımı olayı olup. tek konuya takılıp kalmıs bir beynin zamanla yorulup ls göremez hala gelebileceğıni söylemiştl. ° '•oşkuyla «15 milyar hücre kardeşim, bltip tfikenlr finl değil. 15 mll.Tar...» derken, ben, bir üniversite hocasının beyinlere kan yürüsün diye yaDti&ı Kirişimin politilc yorumunu düsünüyordum. Kimi Devlet Güvenlik Mahkemesine vermeüydi acaba? KAN YÜRÜRSE.. Melih Cevdet jrüzel bfr hftâye anlath jreçenlerde. «FaMr ntr genç adamın rüyasına cok eüzel bir senç kadın tfrmi», oh, pardon ranlı? geldtm diye riiradan çıkmış., Yasalannız var, gücünüz var. devletsiniz. bırakm bari insanlar beyinlennın cennetinde 6zeür dolaşsmlar. Hayır. olmaz! Beyinı^Ie k a n y l l r u r s e b'Iıvorlar ki yasalar ve güçler de*lşecek. Demirel. «Türk . Sovyet sınırını dostlnk sının yapacağız» derken, hem Amerikan ambargosunu nasıl kıraca»ıni söstermenin hem de ekonomik çikarlar için ideolojik düşmanla oıle ışbirligi yapma olanaklannın kevfini sürmesini bfliyor da; bir profesör Tanlllf. kültiirün en gür kavnaklarından mri olnn Marksizml anlatmağa kalkınca. Iromfinlzm propagandası vapıyorsnn dive k'vameti kopanyor. DOSTLUK KOŞULLARI > 'ntikam olsun dtve, televiryon ekTanında K<^ «ffinı ve O'nu yanyana pordükçe bastım kahkahayı Siz unutmuşsunuzdur On yıl önce. Ürçüplü'nün Moskovaya yaptıgı sevahat sırasmda Demirel'in adamları, TürkSovyet dostluğunun kosııllannı büyük bir ciddivetle şövle sıralarlardı: TfirMye'dek» Sovvet ıtanlannın islmleri acıklanacak. bunlann fideneklerl kesilecek. tnprak Isteğinde bulunulmavacak. Rıısva'daM 70 mllvon Türk komiinist reümin dısuıa çıkanlacak ve Türk Islmlerinin «onundald «ov ev vev» eibl ekler kaldınlacak. Sovvef Basbakanınin resmf tercümanı Mnstafavev. Kosigme Demirel'in sözlerini tercüme ederken televızyonda çok keyiflendim. Yine de beyinlere Kan yürüyor. B e n de OCAK SAYISI ÇIKTI Ecevtt'ln kendi kaleminden Iskındinırya gezisi.™ Anayasa Mahkemesi eski Başkanı laylan, gençlik olaylarının MC nin pol'tikasımn sonucu olduğunu belirliyor Tanmsal kooperBtif^iliğin sorunları Iktisadi jiıtemler ve demokntik sol... (in'de sağlık yönetimi Halikarnas Balıkçısının Azra Erhat'a mekfuplan... İç ve dış ekonomik ve poütik gelipeler, teplum ve sıntt olıylan, felsefe Edebiyat • Tiyalro • Resim • 181 • yazılan, karikatürlerel^ muG EDEBİY^T NESlNVAKn KENDi CENNETİMiZ Samet Agaoslu'nun büyük oglu Tektaşla karşıiaştım xazariar Sendikasının toplantısında. Sanki hiç bir şey olmamış gibı. geçmiş olsun bile diyemedim. Ayaküstü birkaç h?>^ ^ Ç t ' a r a P 1 I z d a ' ° ««riMö ™ >^n büyük bir sıkintı ouldum Içimde. l$te daha yeni çıkmıştı cezaevnnden bir yazar, bir sanat adamı, pek sık eöriisemesek de bir dost. Demirel vönetiminde. düsüneelerinden. vazdıklanndan dolayı içeri atılmjş. «zgürlüfü sımrlanrnıs ve haksız bir caîaya ugratılmıştı. Hep Içftnde. onun ve arkadaslannın uğradıH eezava karsı çıkmak Içln eecîkml. hir vazının sılnntısınj Uşımıstım. 13 Mart'tan sonraki dönemde o kaaar çok vazmıştım ki avdmlann düsüncelerinden dolayı cezalandırılmalan üzerine, sanki bir bıkkmlık eelmiştı: ıçerdeKiiere yalnız olmadıklanm hatırlatmalttan başk» faydası olmayan birkaç satın esirgemiştim. Birden çıkıverince Tektas kar• $ıma, sanki suç işlemişîm ?ibt. ben de O oevinlerine kan yürtimemi? adamlardan biriymişim re bunun ollincındeymişim pbi olrmıstum Birden hissettim ki. sercek tnutluluk insanın kendi kurtulmuşluğunda da bulunamaz. tnsanlann beyinlerine kan vürfltüp bütün hücreler canlandırıimadıkça, kendi cennetimiz bile blze vetmez. 96 SAYFA 10 LİRA AYR1CA: 40 sayfaltk paras» ilâvemiı ; ECEViT, ZORBALiGA KARJI (Cumhuriyet: 110) "MADARALI ROMAN ÖDÜLÜ" 1976 değerlendirmesüıe katılmak isteyen yazar ya da yayımcılarm, 1975 içinde ilk baskısı ya da ayni yıl içinde son cildı çıkmış romanlarından 10'ar adedini, 15 Ocak 1976 akşamına kadar «Fikret Madaralı, Emekli Öğretmen, Yalova» adresine göndermeleri duyurulur. ıCumöuriyet: 119) İLAN Bergama Belediye Başkanlığından: 1 Belediyemize ait güzellik ılıcası sartnamesine göre tüm tesisleri ile birlikte kapalı zarf ve arttırma usulüyle ıhaleye çıkarıimıştır. 2 Ihalesı 2490 sayılı kanun hükümleri altında 20.1.1976 salı günü saat 14.00'te Encümen huzurunda yapılacaktır. 3 Yıllık kira muhammen bedeli 15U.OO0. liradır. Muvakkat temınatı 8.750. Sekızbln yedi yüz elli liradır. 4 Bu işe ait şartnameler Belediyemiz Başkâtipliğinden görülür veya verilebılır. 5 Taliplerin teklif mektuplan lhale günü saat l2.00"ye kadar başkâtipliğe teslimı mecburidır îşttrak edenler teminatlaıuu yatırarak belediyeye müracaatlan duyurulur. (Basın: 28702/970 ı Cumhuriyet: 108) «SEN HAKUSIN, OĞLUM» Nevzat Ostün bana, babasının ölüm döşeginde «Sen hakhsın oğlom.'» dedigini anlatmıştı. Şadi Beyl tanırdım. Son kltabı Bojaların ölümü'nde «Ölmek» hikâyesin) okurken, vanında çahştırdığı çobanın vıllıgına bir lira zam et> meği reddedecek kadar hesap adamı Davelili Hacı Sevrit zade Şadı Bevin, babasının, nasıl birdenbire başka de*erleri düşünmeğe basladıgını anlatıyordu Nevzat. Topraklan, evleri. hanları. paraları olmuştu Sadi Bevin ve hepstni «bira» hava» va degışecek noktaya eelmistı. Asıl «rüzel »e dorumla dünyayi berin varatıyordu ve vücut nlürken. bevnin erisilmemiş cenneti davanılmaz blr «ılemle insanı vabyordu. Eeevlt tskandinav ülkelerint neden beğeniyor? Cünkfl orada insanca ve uytsrca vaşamın serçek ölçülerinl bulmustur tnplıtmlar Slvasal hiMnrlpnme enclnleşme. sonıtnlulıık dııvjnsu çok triiçük vaslan cpllsmree başlatılır tdsillklerde. Mnif anlemeğe kalkmaz bevlnlpre kan «üriimesinl, ve herke» Mlir kafalann çal*şm^sı ölçüsünde yaşanun güıel!e«ece«fcıi. HAVAGAZi TESiSATÇILARINÂ Î.E.T.T. Genel Müdürlüğünden: Havagazı iç tesisatçılanna mahsus Yetkl Belgesl nnavı 5 Mart 1976 cuma günü saat 14.00'de yapüacaktır. Ilgililenn talimatnamede bildirllen vesaik, resml taadikli ve fotoğranı nüîus cüzdanlan suretıeri tle birlikte yazılı olarak en geç 16 Şubat 1976 pazartesi günü saat 17.3ü'a kadar Genel Müdürlüğe müracaat etmeleri Uân olunur. (Basın: 28802) 99 kemalözer sen de katılmalısın yaşamı savunmaya ŞİİRLER cem yayınevı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear