23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İİ K CUMHURİYET îkincl Dünya Savaşı'ndan sonra TUrklerln en çok başarı gösterdikleri alan karayoüarı olmuş tur. Avrupa ve Amerika boyutlarında olmamakla beraber yurdumuzda gerçekten çağdaş gereksin melerı karşılayacak ölçüde yol yapılmıştır ve yapılmaktadır. £n önemlî olan sorun Türklerın Selçuklar döneminde ve Osmanlı devietinin yücelme sürecinde olduğu gibi yeniden yol yapmanın önemini anlamış olmaları ve gerekli uzmanları yetiştirmiş bulunmalarıdır. .. 31 Otık 1978 aritaaa Anaaolu'nun Asya île Avrupa arasında bir köprü gibl görünmesı nedenıyle onun bu ikı kıtayı ticaret ve Kültür yönünden bağladığı sanısı yaygındır. Oysa Anadolu tarihte ancak belirli dönemler ve kısa süreler boyunca köprii görevini yerine getirebilmıştır. Anadolu'da büytik ve yüksek sıra dagların zor geçit verişi, iklim aynlıkları ve zorlukları onun bütününü bir tek devletin kendı egemenliği altına almasına olanak vermemiştir. Hititler yalnız orta Anadolu'da, Frigler orta Anadolu'nun bir bölümünde, Urartular, Lidyalılar, Likyalılar ve daha birçok kavimler Anadolu'nun ancak birer küçük bölgesinde egemen olmuşlar, Yunanlılar ise genellikle kayüarda küçük kent ' devletler kurmuşlardır. H OLAYLAR VE GÖKÜŞLER Yeni UevKur Plânı Ticaret ve Kültür Köprüsü Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL DTC FAKÜLTESİ, ANKARA ÜNİVERSİTESÎ ların bulunduğu sürece Anadolu gerçekten doğu ve batı arasmda köprü görevini yerine getirebilmiştir. Bu üç dönem dışında ıse Anadolu birçok uygarlıkların yurdu olmuş ancak onlar kendi çağlanndaki dünya ile olan ulaşımlarını deniz yolu ile japmışlar ya da tek yanlı olarak sadece batı ya da doğu ile ilişki kurabilmişlerdir. larla posta lstasyonlannın ve konaklama yerlerinin bulunduğunu, ayrıca onun güvenlik bakımından iyi korunduğunu anlatmaktadır. Herhalde iki bin kilometreden uzun olan bu yolun bir ucundan öbür ucuna Herodot'a göre yaya olarak 93 günde gidiliyordu. Ancak, ylne Herodot'tan öğrendiğimiz üzere, konaklama yerlerinde her yeni gün için yeni atlar ve adamlar emre hazır bulunuyordu. Bunlar, meşaleyi elden ele veren koşucular gibi, istenilen bir haberi en kısa sürede ıtahminimize göre 10 günde, hatta daha da kısa bir sürede) İran'dan Ege kıyılarına ulaştırabiliyorlardı. Romalıların yolları çok daha sağlam yapılı, yer yer büyük parke taşlarıyla döşeliydi. Ayrıca yol boyunca mesafeleri gösteren mil taşlan da buiunuyordu. Onlar gibi Selçuklular da, bugün ayakta duran görkemh kervansarayların kanıtladıkları üzere, Anadolu'da güvence altında işleyen güzel ve sağlam yollar yapmışlardı. Bilındiği gibi Osmanlılar da parlak günlerinde yaptıklan sağlam yollar, güzel ve ustalıklı köprülerle ulaşımcılıkta örnek bir düzeye ulaşmışlardı. Böylece İranlılar, Romalılar ve Türkler tarafından gerçekleştirilen emniyetli ve rahat yol Yeni Olanaklar 19 ocak tarihli Cumhuriyet'te çok ilginç bir îtalyan önerisinden söz edildi. Bu yazıda Edirne üe Afn arasında 1320 km.iik iki şeritli bir sürat yolunun uluslararası bir konsorsiyum tarafından iki buçuk yıl içinde 75 milyar Türk Lirasına yapılabüecegi anlatılmakta idi. Proje gerçekleşebilirse Türkiye özledifi ekonomik kalkınma için gerekli en önemli etkenlerden birini elde etmiş olacaktır. Atatürk devrimlerinin istenildiği oranda gelişmemış olması büyük ölçüde ekonomi alanındaki güçsüzlüğümüze bağlıdır. Bizden sonra çağdaşlaşmaya başlayan Japonya bir çok etkenler arasında özellikle endüstrileşmeyi kısa bir sürede gerçekleştirebildiği için bugün yeryüzünün dört beş zengin ve güçlü devletinden biri olmustur. Türkiye'nin ekonomik kalkınması ise her şeyden önce Hititler çağındaki duruma düsmüş olan yol sorununun çözümüne bağlı idi. Nitekım Türkiye 1970lerde elde etmeye başladığı ekonomik gelişmeyi 1950'den bu yana yapılan yollara borçludur. Böylece ulaşım kolaylıklan Anadolu'nun dört bir yanını birbirine bağlamış yurt içi alış verişi kazançlı bir düzeye ulaşmıştır. Söz konusu Edirne • Agrı sürat yolu ise Türkiye'ye yalnız TIR kamyonlarının geçışinden yılda elde edilecek üç dört milyar TL'lık döviz kazandırmakla kalmayacak Anadolu'nun doğu ve batı arasında uluslararası bir ticaret ve kültür pazarı olmasını sağlıyacak geri kalmışlıktan kurtulmamıza büyük oranda yardımcı olacaktır. B îlk DoğuBatı Bağlantısı İlk önce İranlılar M.Ö. 554334 yıüarı arasında, sonra Romahlar, (Milâttan önce ve sonra birkaç yüz yıl boyunca) onların ardından da Selçuklular ve Osmanlılar Anadolu'nun bütününe egemen olmuşlardır. İranlılar politik amaçlannı gerçekleştirmek için İran'dan Ege kıyılarına uzanan bir askerî yol inşa etmışlerdi. Bu Anadolu topraklan üzerinde yapılan ilk düzenli, sağlam zeminlı ve güven altında olan bir yoldu. Ondan önce Hititler çağmda savaşta atlı arabalar kullanılıyor, ancak ticaret eşyası öküz arabalan ile ve özellikle hayvan sırtında taşınıyordu. Iranlıların işgal dönemine değin bu durum süregeldi. Milâttan önce beşinci yüzyıün üçüncü dörtlüğünde ünlü kitabını yazan tarihçi Herodot'a göre Ege kıyılarında Ephesos'ta başîayan bu yol Sardis, Gordion ve Ankara üzerinden Kızıürmağı geçiyor oradan glineye yöneliyor Fırat ve Dicle'yi de aştıktan sonra Assur ülkesi üzerinden İran'da Susa'daki Krallık merkezine ulaşıyordu. «Kral Yolu. adını taşıyan ve izleri Polatlı'daki Gordion yakımnda ortaya çıkarılan bu büyük yolun • makadam» türünde küçük taşlarden yapılmış sert ve sağlam zeminli olduğu anlasılrnıştır. Herodot yol boyunca belirli aralık Deniz mi, Kara Yolu mu? Osmanlılann çöküntü sürecinde bozulmaya başlayan yollar yüzünden Anadolu son yüzyıllar boyunca bir ticaret ve kültür köprüsü olmaktan çıkmış, buharla işleyen gemilerın ortaya çıkmasından sonra ise en ucuz, en çabuk ve en güvenli ulaşım deniz yolu ile yapılmaya başladığından yuraumuz büsbütün önemıni yitirmiştir. Ancak son otuz yıl içinde bütün dünyada karayollarının ve kara taşıt araçlarının gelişmesi ile deniz yolu her bakımdan daha az elverişli duruma düşmüştür. Özellikle yükleme ve boşaltma bakımından ortaya çıkan zorluklar ve aylan bulan geçikmeler yüzünden deniz yolunun İkinci Dünya Savaşı sonuna değin süregelen üstünlüğü ortadan kalkmıştır. Niye Oğlun Kolejde, Niye? OKTAY AKBAL Evet Hayır Enerji Üretimi ve Sanayileşmemiz nerji Uretimimiz son yıllarda en tartışılan konulardan biri olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da bu nıteliğini sürdüreceğe benzemektedir. 1976 yılı Devlet bütçesinin parlamentoda görüşülmesi dolayısiyle, Enerji ve Tabü Kaynaklar Bakanının açıklamasına göre, 1977 ve 1978 yıl. larında elektrik sıkıntısı çekilecek, aynca taşkömürü üretimi yetersiz kalacağı için 2.4 milyon ton dolayındaki açığı gidermek için üç milyar TL.Iık ithalât ^erekecektir. (Cumhuriyet ve Milliyet, 24 ocak 19761 Belirtmeye gerek bile yoktur ki, endüstrileşmenin bazınl oluşturan kritik mallardan biri oldufu gibi, bunun sürekliliğini sağlayan da enerjidir. Bazı a^ır sanayi kollarında bunun kaynağı bi le çok önemlidir. Bu bakımdan sanayileşmede aşamalar aşıldıkça baz ve elektrik olarak enerji tüketimi artmakta, kendisinden degil vazgeçilmesi, azaltılması bile olanaksız olmaktadır. Günümüzde buna Batı, özellikle Batı Avrupa'nın gelism's ekono™i'""i en belirgin örnekler olmuştur. OECD raporlarına göre 1974 ve 1975 yıllarında Batı Avrupa ülkelerinde ekonomik. geiışme. bu arada sanayideki genşrn5,~g«çmiş yıllara göre önemli ölçüde gerilemiştir. Kuşkusuz bunun nedeni, petrol ambargosu nedeniyle enerji sağlanamamış olmasıdır. Bizde ekonomik büyüme 1974'te % 7.4; 1975'te de c,o 7.9 dolayında olmuştur. % 8 olan plan hedefine yakın olmakla birlikte bu gelişme, bir yandan ekonomimizin önemli ölçüde tarıma dayalı olması ve doğal koşullann uygunluğu sonucu tarımsal üretimin artmış olması, Öte yandan endüstrimizin gelişmişlere oranla az enerji kullanması ve bunu joiksek İiyatla da olsa bulabilmiş olmamızla sağ lanabilmiştir. Endüstrimizi kurup geliştırdikçe yofun enerji tüketimine gireceğimize göre, yokluğunda veya eksikliğinde bizde de büyük bunahmlara düşülecefi kuşkusuzdur. Nitekim 1971'deki bir araştırmaya göre, her istenip de sağlanamayan klws elektriğin sanayiimizde doğurduğu kaybın 753 kuruş olduğu saptanmıştır. (50. Yıl, TEK sh. 3). E TiCARET AÇIĞIMIZ, DÖViZ REZERViMiZiN GiTTiKÇE DÛŞMESi GiBi VERiLER KARJISINDA ENERJİ iHTiYACI KENDi KAYNAKLARIMIZI TARLI POliTiKA IZLEMEMiZ BAKIMINOAN YENiDEN DEĞERLENOiRMEMiZ, TUCEREKÜDiR. atı uygarlığı çöknıek üzereynHş. Kendileri de bnnu biliyor. muş. Bir Islâm u.vgarlığı varrnış, onu yadsımak gereksizmiş. Islâmlık Türklere, Türkler İslâmlığa çok şey kazandırmış. Bu sözleri söyleyen kendisini «bir bilim adamı» sayıyor. Evet, tavukçuluk üzerine ders vermek de bilinıdir. Hiç liir bilgi dalını küçümsememeli. lalnız Islâm uygarlığından yana olan Batı uygarlığının çökme evresinde bulunduğunu söyleyen bir kişi acaba kendi derslerinde Doğu yapıtlarından mı, yoksa Batı yapıtlarından, mı yararlanıyor, bunu sormak isterim. Batı uygarüğı çöktnek üzere!.. Öyleyse oğlunu ne diye bu uygarhğın bir okuluna, Istanbul'daki Robert Kolej'e verirsin Bay Şaban? Yazdırsana bir Imam Hatip Lisesine, sonra da Ilâhlyat Fakültesine... Hayır, iUe de o «çökmüş» uygarlığın bilgilerini öğreten, yöntemini veren Amerikan okuluna gidecek senin oğlun, senin gibi «İslâm uygarlığı Batı uygarlığından üstündür» diyenlerin tüm oğulları kızları.'.. lmam Hatip e, Kuran kurslarına, Yüksek Islâm EnstitUlerine de yoksul aile çocuklan gitsin... Puanları tutar da girebilirlerse! Geçenlerde bir yazar dost «TV eskiden N'evzatlaşmıştı, şimdl İse Şabanlaştı» dedi. Şaban TV'si TRT'si ile karşı karşıyayız ulusca... Hcpimiz eninde sonunda TV araçlarını kilitleyip postahaneye başvuracağız. Hem MC propagandasını dinlememek, hem de yıllık ücreti boş yere ödemcıaek, en başta da her gun sinirlenmeınek için... O beğenmedikleri, durmaKsızın yerdikJeri Batı uygarlığının okullarında okuyacaklar, çoluk çocuklarını okutacaklar, gidip o ülkelerdc bilgilerini arttıracaklar, derslerinde o uygarlığın yapıtlarından yararlanacaklar, yaşamaları, kuUandıkları araçlar, giysUec,. yedikler» içtikieri .jbep «Avrupsi» olacak... Sonra kalkıp ulus önünde «Islâm uygarhğını yadsunamn gereği yok» diyecekler! Sanki tersini söyleyen varmış gibi!.. Yok tabii, ama Batı uygarhğını yadsımanın gereği var mı? Bay Şaban, TRT'nin yeni genel müdürü olduğu savındadır. Cumhurbaşkanı altı kez geri çevirmiş atama kararnamesini. Altı kez «Ben bu Bay Şaban'ı istemem, bu atama yasalara aykırıdır» demiş açıkça .. MC iktidarı her türlü nezaket kıırallarını aşarak direnmiş, «Ya o ya biz» demiş, istifa ederiz diye göz korkutraaya kalkmış... Sayın Korutürk de «Benim yetkim bu kadar, Anayasa daha çok yetki vermiyor bana» diyerek istemeye istemeye atmış imzayı... Oysa Danıştay kararı var, yasalar var, kamuoyu var,, «meşru» genel müdür Ismail Cem var... Böyleyken MCRT'nin başına Bay Şaban getirilmiş. Gelir gelmez de eski AP'li bir gazeteciyi baş sorum yerine atamış. Bu kişiyi biraz tanırım, bir topluluk halinde bir ay süren bir dış gezide beraber olmuştuk. Tam on altı yıl önce... Bunca zanıan geçti bu kişi milletvekili oldu, başka görevlere atandı, ama bir parmak boyu «ileri» yürünıedi, yerinde sayan kişi gerilere düşer, çünkü toplum ilerliyor. Gelir gelmez sözcük listeleri düzenlemeye kalkışmış, bir takım değişiklikler yapmaya girişmiş. Şay Şabanla Bay Hami MCRT'yi 1960 öncesinin VC'sinden de beter hale getireceklerdir. Bir iki ay bile kalsalar orada, siz görün eğlenceyi... CHP'li Senatör Ünsal bir bir açıkladı Bay Şaban'ın sağcı basında, orda burda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Kemal Atatürk kunusunda söylediği sözleri. İşte birkaçı: «Ne olduğu bclirsiz bir göçmen», «Allah kelâmının yazısını değiştiren adam», «Dcvrim devrim dediği de ne? Görüyorsunuz kadınm kızın ne hale geldiğini», «Anarşiyi okullara o soktu», «Yüzlerce insaııı öldürttü», «Abdülhamit Han ile Atatürk'ü kıyaslamak abestir», «Adanıın yeri belli değil yurdu belli değil», «Osmanlı devletine baş kaldırnuş adam»'... Daha neler neler neler!.. Bu ülkede Atatürkçü Anayasa var, yasalar var, hatta Atatürk'le il. gili özel bir yasa bile var. MC iktidarının ortağı «Atatürkçü ve Milliyetçi» Feyzioğlu var, Mecliste Atatürkçü Anayasaya ve devrim ilkelcrine bağlı kalacaklarma ant içmiş 450 milletvekili, Senatoda 150 Senatör var, Atatürk'e bağlı aydmlar, öğrenciler, subaylar, emekçiler, halk >ığınları var... Böyleyken bir Şaban çıkıyor yasalara göre «suç» sayüan sözleri söylüyor, yazıian yazıyor, sonra da TRT'nin başına getiriliyor... Hem de kim tarafından? Burası en acısı, Atatürkçü bir Cumhurbaşkanının imzasını attığı bir atama kararnamesiyle! Hani böyleleri içtenlik sahibi olsalar, özleri sözleri birbirini tutsa, neyse ne!.. Mademki Batı uygarlığına karşısın, bu uygarlığı çökmüş buluyorsuıı, Islâm uygarlığına iııanıyorsun, öyleyse oğlunı.ı Amerikan Koleji'nde işi ne? Söyler misin Bay Şaban, işi ne, söyler misin? B Doç. Dr. Nazif KUYUCUKLU henüz kesin bir kararlılık sağlanarnamıştır. Tüm bunlar bulunmasmda olmasa bile fiyat yüksekliği ve daha da yükselme olasılığı karşısında petrol ithalâtımızı büe güçleştirecek etkenlerdir. 1975'te petrole ödenen dövi. zin bir milyar dolar dolayında ol duğu düşünülürse, ihracatımızın üçte ikisinden fazlasını buraya ayırmak zorunda kalmış olduğumuz ortaya çıkar. Şımdi OPEC in pejrole yüzde 10 zammıru hükümet tüketiciye yansıtmama düşüncesindedir, ama ne zamana kadar. Döviz rezervimiz de giderek düşme eğilimindedir. 1976 ithaiat rejimi yayınlanmış, bu yü beş milyar dolarlık ithalât yapılacağı bildirilmiştir. dış k'rediler'bulunmaksızın itbalâ^dotejşsıyto yatırımhKtotfiaanse etmek oldukça güç gözükmektedir. Kuşkusuz, bu kredilerin de ekonomimiz için bir maliyeti var dır. Bu verilerin ışığında enerji açısından kendi kaynaklanmızı yeniden değerlendirerek daha tutarlı politıkalar saptanması en çıkar yol olmakta, konuya bu açıdan bir ysklaşı mzorunluğu do*maktadır. Yurdumuzda 1.3 milyar tonluk bir taşkömürü rezervi vardır. Bu rezerv bir devlet kuruluşu olan TKÎ tarafından işletilmekte ve 1974'te 8.6 milyon ton üretim yapılmış bulunmaktadır. Taşkömürü rezeryi açısından Türkiye, komşu bazı ülkelere oranla şanslı durumdadır, ancak bugüne dek saptanmış rezervin pek de büyük olmadığı da ortadadır. Bu bakımdan taşkömürü tüketimini en uygun alanlarda kullanmamız gerekiyor. Ağır sanayümizi kurmak azminde olduğumuza göre, üçüncü demir çelik kompleksimizi dördüncusü, beşincisi ve ötekiler izleyecektir. Taşkömürü ise bu endüstri kolu nun kaçınılmaz bir ilkel maddesidir. Günümüzde ise, taşkömürü üretiminin yüzde 45 kadarı metalürjik amaçla kullanılmaktadır. Doğal kaynaklardan büyük bir bölümünün, bu arada taşkömürünün en önemli özelliklerinden biri bunların tükenir olması, yer lerüıe yenilerinüı konamamasıdır. Kritik ve stratejik olanlannsa ambargo ve öteki bunalım dönemlerindeki etkileri büyüktür. Bunun için taşkömürü tüketiminin metalürjik amaç dışında kullanılmasmı kesinlikle önlemek gerekmektedir. Yurdumuzda termik elektrik santralları arasında taş kömürüne dayalı olanlar vardır. Çatalağzı ve Sılâhtarağa termik san alları buna örnektir. Bunlar toplam termik elektrik üretimimizin °b 20 küsur bir bölümünü oluştururlar. Hattâ, hükümetin 1976 programında enerji bölümunde bir de Çatalağzı projesi vardır. Kurulu olanlann bile tartışılması gerekirken, koklaştırmaya uygun taş kömürüne dayalı termo elektrik santrallar kurıüma veya genişletümesine gitmek yukardaki düşünce ile çelişmektedir. Çünkü, elektrik üretimi için başka kaynaklar vardır. Ayrıca, çeşitli kaynaklar arasmda bazı farklar görülmekteyse de, saptanmış linyit rezervimiz Zj öteki foprak^altı vetlerîthîzae' öldüfu gSJf rama ve saptamalarla bu artabilir. Linyit rezervlerinden kalorisi yüksek olan bazılarını da kok üretiminde, yani metalürjide kul lanmak üzere korumamız gerekir. Son yıllarda, özellikle taş kömürü bulunmayan Avrupa ülkelerinde linyitten kok üretiminde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bizde Soma, Çan ve Tunçbilek rezervleri kalorisi yüksek, koklaştırılmaya uygun linyitler olarak görülmektedir. Bu bakımdan elektrik üretimi için bunların termik santrallarda yakılması ve ısıtma amaciyle dağıtımı önlenerek metalürjiye aynlmalı, elektrik üretimi ve yakıt için daha düşük kalorili rezervler kullanılmalıdır. Oysa, 1976 hükümet programında Tunçbilek ve Soma projeleri yer almaktadır. 1974 linyit uretimimiz 9.8 milyon tondur. Bunun 7.3 milyon tonu devlete, 2.5 milyon tonu da özel sektöre aittir. Oysa, Elbistan Afşin rezervi bir yana, linyit rezervinin »o 20'si TKİ'ye (yani devlete) °o 80'i özel kesime aittir. (Hüseyin Erdoğmuş, Türkiye'nin Kömür Potansiyeli ve Bugiinkü Kullanımı, (Özet) Türkiye Üçüncü Petrol Kongresine sunulan tebliğ). Bu veriler bize, kişilerin ruhsat alaralc rezervleri kapattıklarını, ya yeterli kapitale sahip olmadıkları veya ilerde işlettikleri takdirde daha çok kâr sağlayacaklarını düşündükleri için bugün işletmediklerini gös termektedir. Her iki neden de spekülâtif amaçlar ve sonuçlar dofurmaktadır. Bunun için, yeniden düzenlenmesi sürekli olarak tekrarlanan Maden Yasası tasa nsının ele alınarak çıkanlması ve kamu yararına olan ilkelere öncelik tanınması gerekmektedir. 1972/I9731erde toplam elektrik uretimimiz 11.4 milyar klws. idi. Keban tesislerinin devreye girmesiyle (4.6 milyar klws) üretim fiktif olarak 16 milyar klws'a yük selmekteyse de, Keban'ın arızaya uğraması ve geçici olarak ötfcii arızalar nedeniyle toplam elektrik üretimi bu rakamın altında olmuş, yetkililerin açıklamasına göre 1975 sonuna doğru 15 milyar klws'a erişilme olasılığı oldufu belirtilmişti. Keban'ı dikkate almazsak toplam elektrik üretiminin % 78.4'ü termik, °i> 21.6'sı da hidrolik kaynaklara dayalıdır. Termik üretimin de •'• 41.5*1 kömür, »'. 58.5'i FuelOil ve motorin yani petrol kay naklıdır. Üretim toplam olarak ele almdığında, elektriğin 0/« 50' den fazlasının petrole dayalı olduğu görülür. Hatta üretimin 15 milyar klws olduğunu ve bu fazlalığm Keban'dan sağlandığmı düşündügümüzde de petrole dayalı termik payının '•'<> 43 dolato»QdJaç$14uguou görürüz. Bıı dunıinda gerek* elektrilc ~"6r¥ttnıı, n f ° 1 ' Kt^y; "^pçinrlii petroj iüietimimizde artış sürecektir. 1314 milyon tona ulaşan talebin sadece 3.33.4 milyon tonunun yer li üretimle karşılanabilmesi, bizi petrol aramalanna daha büyük bir ciddiyetle, sabırla sarılmaya itmektedir. 1974'de Trakya'da (Kuzey Osmancık), Diyarbakır'da (Yasince, Doğu Yatır) petrol alanlan bulunmuştur. Ancak, bunların günlük üretime katkısı 1.5001.600 varildir. Petrol arama ve çıkanlması. dünyada petrol fiyatlarının hıria yüKselmesi karşısında Yabancı Şirketler için birtfe de çekici duruma gelmiş olmalıdır. Buna rağmen aramalarım artırmıyorlarsa, hâlâ buna belbağlamak rasyonel olmasa gerektir. Böylece, ülke ve kişi başına raten düşük olan mekanik enerji tüketimini artırmaya çalışırken, ağır sanayiimizi hızla kurup geliştırme gereğine uygun olarak enerji kaynak kullanımına dikkat etmemiz gerekmektedir. ir ülkeyi hele Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmek Irolay olmasa gerek. . Bir kez 800 bin memurun var. geçinmek için maaş ister; 1,5 milyon işçin var, yaşamak için ücret ister; 10 milyon küçük üreticin var, ürettiği mala ieçerli fiyat ister. tstemesini bilenlerin toplumun.la vönftım zordur. Bir de sosval uyanışa varamamış eeri toplumlat virdır ki, oralarda yönetiın daha kolaydır. Türkiye'de sosval sınıflar ve tabakalar örgütlenme yolunda yürüdüklerinden tutucu ve gerici siyasal iktidarların işi çünden ırüne eüçıeşiyor. Siizgelişi son (tünlerde fiyatlar artıyor, et fiyatlirından buz dolabına değin bir tırmanma başladı piyasarla; buna karşın memur maaşlan donduruldu. CHP. Mectis Homisyonlarında memur maaşlarını saptayan katsayının yükseltümesini isteyince en başta AP olmak üzere ortaklar direndiler: Olmaz: olamaz... Neden? Ve şimdi ülkenin ber vanuıda 800 bin ağız birden konuçuyor kahvede, evde: Yiğene gelince bir kalemde al 20 milyon... Biraderlere 84 milyon... Dar gelirli memura gelince devletin âli menfaatlerl... Türkive. eskl Tiirkive değil ki!.. Memurun gözü açılıvor gibi; işçinin ki de ha açıldı, ha açılacak .. Bir kez dışardaki 1 milvntı işci ülkeve döviz yollamasa. devlet ayakta <luramıvacak. 19*4'te dış ticaret açığının yüzde 70'ini dışarda çalışan işçilerin yollatlığı dövizler kapattı; «Böyük Türkiye'nfn mimarı» değil İçerde çalışan 1,5 milyon i.şçiyle, 800 bin memur gelir vergisinin en büvük bölümünü ödüyırlar. 1965'te de böyleydi bu; 1975'te de böyle .. Ama sen hem .iemurun nıaaşmı donduruyorsun. hem isçinin hakkını çrri 1 mak istiyorsun. Memurun maaşını dondurmak bir yana; adamın her tür insanlık hakkını da siliyorsun. (, ünkü nıısuıı işci, patronla anla.şmazlığa düşünce. iş mahkcmesine başvurur, davasını kazanırsa nıahkeme kararı uygulanır. Oysa kırk yıllık memurun şerefiyle namusuyla oynuyorsun; a<lam Danıştay'a başvuruyor; davasını kazanıyor; yüksek mahkeme kararını uyfrulamıvor hasıraltı edivorsun. tşçinin mahkeme. si var; memurun fiilen yok; işçinin sendika kurma hakkı var. memurun vok; işçinin ceıim irin pazarlık hakkı var. memurun yok Sonra da buııuıı adına sosyal devlet düzpni mi diyeceğiz, demokrasi mi? Hiçbiri değil!... Kapıkulu düzcnin sürnifsini istiyor bizim ivi saatte olsunlar... Ne var ki bu da yetmiyor beylere... Ülkeyi daha baskılı bir yönetime götürmek için plan'ama yapılmış: Her yanda kan akacak, saldırılar riüzenlenecek, komandolar okul ve (abrikalara hücum üstiine hücum tazeliyecekler. . Amaç açık: «Karsıt gruplar» arkadaşlarının teker teker öldürüldüklerini çördükçe ya canlannı korumak için, ya da intikam için silâhlanacaklar: silâhlar patladıkça Anavasal rejimin rafa kaldırılması yolunda gerekçe hatırlanacak: Görüyorsunuz ya! Bu Anayasa ile ülke yönetîlemlyor, önce Sıkıvönetim ilân edelim, sonra Anayasa'da gerekli değişikllkleri vapalım; daha sonra «devleti kurtarahm»... Yeni DevKur planı bu! . DevKur, Devleti Kurtarma'nın tasaltümışı... Ama bu DevKur. da asıl amaç: 1) Sosyal uyamşı durıiurmak... 2) İşçi haklannı kısıtlamak .. 3) Memur bilinçlenmesini enırellemek..; 4) Avdın etkinliğinl yok etmek... 5) Dış pazarlıklarda rahatlık sağlamak..; 6) Böylece dar boğazı asmak. 40 milyonluk Wr ülkede olrullardan kitaplan toplatarak, öğrenci ve halk topluluklan üstüne ateş açarak, aydınlan susturarak sürekli komando saldınsıvla toplumun denyeslnl bozmaya çalışarak amaçlanna varacaklannı sanan Osmanlı kalıntıları ve Enver Paşa mukallitleri aldanıyorlar. Herşeyden önce silâhlı çeteleriyle yılgınlık yaratmak, korku üretmek istiyorlar bunlar... Çünkü yılgmlık ve korlrudan sonra gelir karanlık... Oysa yılgınhk ve korku, Insana yakışır şey değildir; ve çok şükflr Türkiye insanlıktan nasibi olaolann topjumudur; Padişahın sürülerl değil, Cumhuriyetin vurttaşlarıdır sözkonusu... . Faşjst güç(erio tiimü lâyik oldukları cevabı alacaklardır; yann doğacak güne» fibl inanıyoruz buna... SEKRETER ARANIYOR Seri daktilo yazan, İngilizce bilen, dosyalama ve diğer ofis işlerinde tecrübeli bayan sekreter aranmaktadır. llgililerin en kısa zamanda aşağıdaki adrese şahsen muracaatları rica olunur GRAFİKA/MAYA A.Ş. Curnal Sokak Temel Apt. No. : 14/6 Tünel/lstanbul Tel.: 43 00 47 3 hat Cumhuriyet 795 Günümüzde ve özellikle önümüzdeki yıllarda giderek büyüyecek olan mekanik enerji gereksinimi karşısında tutumumuz ne olacaktır? Bugün petrol. de olduğu gibi, ayrıca taşkömürü ithaline gidecekmiyiz ve döviz kaynaklarımız buna yetecek midir? Hemen belirtelim ki, 1975'te ticaret bilançomuz 3.3 milyar dolar açık vermiş, ithalâtımız 4.7 milyar dolar olduğu halde, ihracat 1974'ün de altına düşerek 1.4 milyar dolarda kalmıştır. 1975'te turizm net geliri 110 milyon dolar dolayında gerçekleşmiştir. Dışardaki işçilerimizin durumlannda, Batıdaki bunalım dolayısiyle CAĞDAS YAYINLARI ÇIKTI OKTAY AKBAL TEŞEKKÜR Oğlumun dünya'ya gelişinde ve sonraki tedavisi sırs8inu. ,.ui . ı j j ; . .c o^ıuıu uuraî buuic uea yaıtın u=.o. MEVLİT Kıymetli büvOğümüz sevgifi 6ABAMH ençîemiz Mertıum ite Muhterem zevceleri, firma halefi 56 gün ervel Allah'ın vasi rahmetine intikal eden aziz varlığınnz fedakâr. iyilikseve/ biricik ANNEMİZ, ablamu ni esirgemeyen Zeynep Kamil Hastahanesi Jinekolog, Başhekimi Dr. Burhanettin ÜSTÜNEL'e en derin teşekkürlerimi sunarım. Burak'm dünyaya gelişinde büyük yardımcı olan Ast. Dr. FtKRET BtYÜKSU ve yakinen alakadar olan Müt. Dr. ERTUGRUL BAYIRLI'ya şükranlar sunar, Burak'm tedavisini üstün bir ügi ile sürdüren Çocuk Kliniği Şefi, MEHMET NURİ TOPLAR GÜLDANE TOPLAR SALİHATINİSVANDAN ve KURUKAHVECİ Hiroşimalar Olmaiih Bu kitap ZUV bin insanı bir amia yok eden atom bombası dramını, HiToşima'nın o acılı çünlerini size yeniden yaşatacak. «Hiroşima'lar Olma«ın»da ayrıca Sovyetler Birliği ve Yugoslavya jözlemleri, izlenimlert de yer almaktadır. Doçent Dr. Zıya AKBAY Çocuk Klinigi Şef Muavini Slüt. Doktor YÜKSEL BÜYÜKOGLU, Müt. Dr. AYŞENUR BtLGtNOGLU, Ast. Dr. HtKMET ÇELİK, Ast. Dr. MAKBULE ŞENGÜN, Ast. Dr. SERPİL KULL'HAN, Ast. Dr. ERTUGRUL BİLGtN, Ast. Dr. SELÂHATTİN G t L ile Zeynep Kamil Hastahanesinin tüm personeline gösterdikleri yakın ilgi ve ihtimam için sonsuz teşekkürlerimi sunmayı görev sayarım. Bütün ölmüşlerımızın nıhlannı tazız eîmek üzere 1ŞUBAT 9 7 6 PAZAR gunO, (Y ARIN) öğle namazını muteakip TESVİKİYE CAMİİNDE H. Gönenti Mehmet Elendi Hafız Necati Ozer ve arkadaşları tarafından okımacak Kur'anıKcrim Mevlid'i Serif ve Hatim duaiarına. akraba ve kendilerini îanıyan, seven. dostiar mızın teşrıfleri rica olunur. EVUTIARIKanieşleri Fiyatı: 20 Lıra Isteme adresi: ÇAĞDAŞ YAYINLARI ' Cağaloğlu Halkevi Sok. no: 3941 İSTANBUL Reyman SOMER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear