22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT CUMHURIYET 13 Ocak 1976 , BEWELMİIEL KOMuNÎiMİN M A İ LMU D A&MLAfctMH ÖMiAW)AHMli frîffl İ AMELELt* ÎÎLÂH KAlllUYORlAft ANA&OÜflA. B U N U rEtfİT ETM, BuüiNUYfltUl. MUJTAFA K t M M İ YARDIMfrOMPİEfcîVO^lAfr,f>ADİSAHA KAty çıMVOIUAR VATAN HAıMlftf u . M MtfJnU* fcEMAL?M. K Î M B U A P A M * ? . , FA«}AHılİıiEFEMDıMÎIE ^ K A L D l ^ B * İ TUTAN Bfe AMAttBr... ÖEN JjtHİEN, BAŞNU * , W töfcKÜYO OUitDÛM ÎLK BEN OLutfliM. KEtfAü'ST ÛLMAK İCA& EKYOMA,OMU DA Btt Y J j ÂBDULCANBAZ VATAN DEDÎLER Talip APAYDIN 38 însallah. Molla Mahmut gene uyuyamadı. Kansını oflunu düşünüyordu. Buradaydılar işte, ama nerede? Bir raslayıverseydi. Koynundaki iki altını yokladı. «Bulabillrsem Hacere vereyim. dedi. Bana gereğı yok. Onlara var. Bu sogukta nerede kmlırlmr, ne yer ne içerler kimbilir?» Elini uzatıp üsüyen yerlerinl uğuşturdu. Bacaklannı. omuı lannı. Geçecek inşallah, dedi kendikendine. Allah büyük. Doğrulup pencereye baktı. Uzak yıldızlar görünüyordu. Ayaz bir geceydi. «Akşehir... neden Akçehir acaba? Çok mu kar yağar? Hacer bir iş bulabildi mi? Bu zamanda ne iş yapıhr? lbrahim beyin kanlan onu yalnız koymazlar öyle ya? Yunan buraya da gelir mi? Gelirse ne yaparlar, nereye giderler? Hey Allah, sen bir yol göster.» Ters döndü. Yanında yatan Çorumiu Zeynel homurdandı. Kımıidanıa yavu, uyuyalım biraz. Uyu bakalım. Başı mavzerin demirine değiyordu. Soğuktu demir. Biraz y&na çekip agaç kısmına dayadı. Derin bir nefes alıp bıraktı. Fostallann içinde ayaklan sızlıyordu. Biraz sonra Akşehir'in horozlan ötmeye başladı. TJraklardan, yakmlardan inceli kalınlı seslerdi. «Şimdi Hacer de uyanık mi acaba? Duyuyor mu bu horoz seslerini? Ama Murat duytnaz, o ayuyordur. Yavrum benim. arslanım. Sağ salim bir görüversem. O zaman rahatlarım b:raz.» Yüzbaşı Macit Bey öksürmeğe başladı. Üşüyeceğiz, dedi. Kalkın hele, bir sabahçı kahvesi bulalım. Dürzüler, bir soba bile kurmamışlar buraya. Gâvur değil mi. hepsinin Allah belâsını versin! (1) Sıgara yaktı. Odanm ortasında o tarafa. bu Uraia gezinmeye başladı. Isınmak için ayaklarıru vuruyor, el kol hareketlen yapıyordu. Hadi çocuklar kalkın. îşleri bitirince ben sizi biraz uyuturum, nadi: Doğruldular. Hiç birisi uyumamıştı. Para çantasını koltuğuna aldı, Gelin arkamdan. Çarşıya doğru yürüdüler. Toprak yol çamurluydu. Araba tekerleklerinin lzlerine sular dolmuştu. Ekin pazannı geçtiler. Ortalık epey ışıdığı halde, kimse görünmüyordu. Dükkanların kepenklerı hep örtüktü. Bırkaç minareden sabah ezanı okunmaya başladt. Sarıklı horalar, namaza giden yaşh adamlar bunlan göriince durup bakıyorlardı. Kiminin gözleri büyüyordu. Birine yanaştılar, Dayi, askerlik şubesi nerede? Uzak yeğen, dee kasabanın öte tarafında. Öyleyse açık bir yer. sabihçı kahveyi falsn? Şu üerde bir kahve var. Nereden gehyorsunuz böyle, yolcu musunuz? Yolcuyuz. Afyon'dan geldik. Düşmandan ne haber? Düşmarı daha uzak. korkmayın. Bu tarafa gelecek mı? Yok. gelemiyecek. îyi bari oğul, ağzına sağlık. Adam döndü, gidecekti. Mahmut trkasından koşhı, Dayı, Uşak tarafından gelen oldu mu sirin buraya? Oldu ya, çook... Bizunkiler de geldiler emme, nerede bulurum acaba? BUmem ki oğul. soracaksın. Her yer yabancı doldu. Baa ev'.ere yerleştiler. Hrnım, peki. Sabahçı kahvesi dsracık, karanhk bir edaydı. Göz görii görmüyordu. Başlannı kapıya vurmamak için eğilerek girdiler. Ortada soba yanıyordu. Cay yap bize ahbap, çabuk! Bsşiistüne beyim, buyurun. Hoş geldiniz. Subaylar peykeye oturdular. Erler yerdeki hasıra bagdaş kurduiar. Çaylan içince ısmdılar biraz. Oh. dür.ya varmış. Birer çay daha... Mahmut kaiıveciye yanaşıp. usulca sordu, Hemşerim, Uşsk taraiındaa gelen oldu mu buralara? Bi«imküeri arıyorum da .. Çok. her evde var. Aha biraz sonra gelenler olur. Aydm'lı Manisalı. Uşaklı... bütün evler dolu. Bizim buranm adamı konukssverdir, kim goldiyse evlere aldılar. Dışarıda kalan olmadı. On;?r bizim din kardasımız. Allah göstcrmesin, düşman bunılara cla gelirse... Kcnuçkan bir adamdı. Çok şeyler anlatmak istiyordu. Buratera gelemiyecek korkma, dedi yüzbaşı. Olduğu yerden geri çevirecegiz. İnşaliah yiizbaşım. Ne zaman başlıyacaJt bu savaş? Yakmda. Hele şu hazırhklarımız bitsin. Aman çabuk o!un. Hep onu bekliyoruz Çoluk çocuk orduya çah^ıyorum valla. Aha bizim kan bir aydır askere çorap örer. Yr>.ln:2 bizim kan defil. hangi eve gitsen asker işi. Urb* çamaşır çorap . Asker işinden başka is yaptıklan yok. Demirciler. kalaycılar. terzilcr . Bcr.ım büyük oğlan demirci çırafı. Boyuna stir.îü. kıhç yapıyorlar. Yüzbası sigara yakıp tavana doŞru üfledi. BUtün millet savaş hazırhğındayız, doğru. Böylesi düny^nm hiç bir yenntıe göiülır.eöı. Onun için kazanacağız. Daha dogrusu kazanmak zorundayız. Düşiîian güçlü dıyorlar yüzbaşım, doğru mu bu? (1) O tarihlerda trenleri yabancı bir şirket işletiyordu. (DEVAM1 VAR) ORTAKPAZAR NEYlN PEŞİNDE? Hasan CEMAL DAHA ÇOK TAVİZ VERSEK DE DURUM DEĞIŞMEZ,, DİYEN ORTAKPAZAR, YENİ BİR STRATEJININ HAZIRLIĞI İÇİNDE Türkiye'nin ABD'sin dümen suyuna ıyiden iyiye jirmeye başladığı 1950'lerin başlannda çeşitli tcplum kesimlerinden kala> bahk Türk heyetleri birbiri ardına Washington'a davet edilirmiş?.. Bu ilk önemH duraktan sonra zivaretin «şov> yanı b»şlarmış. Heyet üyelerinln ya Teksas'da başlarına büyücek birer kovboy şapkası geçirilip sıgırlar ile kovboylar arasında beşuş çeh reli lotoğraflan çekilirmiş. Ya da biraz daha şanslı olanlar, Holy wood'u görme mutluluğuna erip," yayvan fülüşlü bir seks yıldızıyla fotoğrafçılara poz verirlermiş... 1970'li yülarda ise gidcrek arka plana geçmek dunımunda kalan ABD'nin yerini artık iyiden iyiye Ortakpazar almaya başladı. Şımdılik düşü kurulan «Avrupa Birleşik Devletleri»nin başkentl Brüksel'e trafiğin her geçen yü yoğunlaşmakla oluşu da bunun bir göstergesi olmalı. İşin «şov» yanını Ortakpazar yetkilileri nasıl düzenliyorlar bilemiyonız ama. özellikle son aylarda Türklye'den birbirt ardına heyetler davet ediyorlar. Ekim ayından bu vaoa önce Adalet Partisi ile üniversftelerden. sonra da Türk sanayici ve işadamlanndan birer heyet Brük sel'e gitti. Cumhuriyet Halk Partisi ile Ziraat Odalarmdan birer heyetlnde halen sırada oldu|unu öğrendik. BrükseS toplantısına katılan TUSiAD Genel Sekreteri şöyle diyordu: «Türk tanm ve sanayi ürünleri için AET'nin koyduğu tüm tahditler kaldırılsa, toplam ihracat en çok 100 150 milyon dolarlık artış gösterebilir» Oysa 1975' in dış ticaret açığı 3 milyar doları geçmişti Ortakpazar'ın geçen ay içinde Türk işadamı ve sanayicileri için Brüksel'de düzenlediği toplantıya, Türkiye'nin Ortakpazar delegasyonundan iki Türk diplomatı alınmamıştı. Topluluk yetkilileri, «onların önünde ne biz, ne de siz rahat konuşabiliriz» demişlerdi Mejy» Caporal» Ortakpazar'ın Türkiye'ye yönelik yeni stratejisinin ön hazarhklan olarak değerlendirilebilecele bu zisTiretlerde en önde gelen ev sahiplerinden biri de Mösyö Çaporale. Topluluğun Akdeniz politikasımn sorumlusu. Fransız asılll bir Italyan oldugunu öğrendiğimiz bu Ortakpazar teknokratı son olarak da geçen ay içinda tstanbul'dan gelen bir işadaraı ve sanayiei heyetini moda deyimiyle «briie» etti. Brifinge hasta bir halde ateşli tteşli katılan Mösyö Caporale, konu, Ortakpazar'ın Türkiye'den esirgeyerek çeşitll Akdeniz Ulkelerine ihsan eylediği tanm Urünü ta\"izlerine gelince birden öfkelenmis. Ateşli olmasmın da etkisiyle olacak, birazcık üst perdeden: Türkiye'nin son zamanlarda israrla isteyegeldiği tüm tanm ta%*izlerini versek n'olacak yani, deyivermiş. Ne farkeder? Türkiye bilemediniz 100 bin dolarlık daha çok tanm ürünü satabilir Ortakpazar ülkelerine. Daha çok değil... Bir Türk işadamı yanlış anlamı$: 109 milyon mu dediniz? Cevap: Hayır, 100 bin dedim. hat ta 10 bin dolar da diyebilirdirn, olmuş. «îstenilen tüm tavizleri de versek daha çok tanm ürünü ihraç edilmesi pek mümkün de ğil» diyordu Mösyö Caporale. Ortakpazar yetkilisi, Türk işadamlarına: "Tüm tavizleri versek ne olacak? Daha çok mal satamazsınız,, vizler rerilse bile Türkiye'nin muazzam ödemeler dengesi açı ğında lehte büyük bir değişıklik umut edilmemeliydi.. Mösyö Caporale'nin sözleri biraz acıydı ama, gerçekçi olmadı ğı söylenemezdi. Nitekim heyetin Istanbul'a dö nüşünden sonra Brüksel ziyaretine ilişkin bir not hazırlayan Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Genel Sekreteri Güngör üras, Mösyö Capo rale'nin gerçekçiligini bir bakı ma şu satırlarla teslim etmişti: «Türk tarım ürünleri ve Türk sanayi ürünleri için AET ülkeleri nin koyduğu tahditlerin tamamı kaldırılsa Türkiye'nin toplam ihracatının (1975 yılı itibariyle) en fazla 100150 milyon dolar daha fazla gerçekleşme olanağı bulunduğu bilinmelidir.» Cephe hükümetinin Ticaret Bakanı Başol, 1975 yılının dış ticaret açığını 3 milyar 134 mü yon dolar olarak daha geçenler de açıkladı. Bu yuzden Ortakpazar istenilen tüm ödünleri ver se ve Türkiye, TÜSİAD Genel Sekreterinin belirttiği gibi 100150 milyon dolarlık daha çok tanm ve sanayi malı satabilse, bu, derde deva olabilir miydı kı?.. «Türkiye'de Urerim maliyetlerl nedir? Kâr marjlan Uretici ve pazârlâma kanallannda hangi ölçüdedir? Sadece kâr marjlanndaki anormal yükselmeleri önlemek ile Türk ürünlennin AET kaynaklı mallarla iç pazarda bile rekabeti mümkün müdür? Bütün bunlar bilinmeden fikirler olusturulmaktadır? «Bugün AET ülkeleri tarımda ilerı teknoloji sayesinde et, süt ve hayvan ürünlerinde çok düşük maliyetlere ulaşmışlar, kendi aralarında tarım savaşı yapmaktadırlâr. İngiltere'de tereyag maliyeti Belçika'dan çok ucuz olduğu için Belçika kendi çiftçisini korumaktadır. AET içinde süt savaşı, tavuk eti savaşı, soğan savaşı sürüp giderken, organize olmamış. geleneksel kapalı köy toplumu koşullarındaki Türk çiftçisinin AET kaynaklı tanmsal ürünlerle hangi eçit koşullarla rekabetinden söz edilebilir'.' «Ya Türk sanayicisi? Hangi ekonomik büyüklükte yatınmla, hangi teknoloii ve hangi maliyet koşullanyla AET kaynaklı mal niteliginde ve fiyatında mal satacaktır. Her halde pek azı.. AET'nin 20 büyük sınai kuruluşu ile Türkiye'nin 20 büyük sınai kuruluşunu kâğıt üzerinde yanyana koymak, Türk sanayiinin AET ile bugünkü rekabet rücü hakkında kaba bir fıkir vermeye yetecektir.» * Mösyö Caporale'nin Türk sanayici ve işadamlanna verdiği brilinge Türkiye'nin Ortakpazar Daiml Delegasyonuna mensup iki Türk diplomatı alınmamıştı. Ortakpazar yetkilileri, «Onların önünde ne biz ne de Türk heyeti mensuplan rahatça konuşabilir» demişlerdi. İki diplomatmı toplantıya sokturamayan Ortakpazar nezdindeki Türk daimi temsilcisi ve «aşırı Ortakpazarcı» Tevfik Saraçoglu bu duruma çok sinirlenmisti. sanki? Gelseler bile İş bulacaklar mı? Nitekim Avrupa Parlamentosu için geçen yıl hazırlanan Türkiye raporunda serbest dolaşım ilkesinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı diplomatik bir dille de olsa belirtilmişti. Raporda. «Bazı aevletlerin üçüncü ülke işçilerine sınırlanm kapattıklan ve göç nareketlerim durdurduklan bir sırada serbest dolaşımdan sözetmek anlamsız görünebilir» denilmekteydi. Bakaaı İhsan Sabrl Çaglayangfl yakınıyordu: «Domates salçasında lstedİEİmiz tâvizi topluluk bize kl.. Ijçinin ıtrbest dola}imı Böyle bir de olaylı yanı olan brifingde, bir başka konu da Türk işçilerinin Ortakpazar ülkelerinde serbest dolaşım hakkına giderek sahip olmalarıydı. Türkiye'nin Topluluğa geçiş dönemi koşullarını düzenleyen Katma Protokol'un bir hükmüne göre, bu yıl başından itibaren bu hakkın Türk işçilerine kademeli olarak tanınmaya başlaması gerekiyordu. Oysa Ortakpazar bu konuyu daha doğru dürüst görüşmeye bile yanaşmamıştı. Hatta Batı Almanya'nın Sosyal Demokrat Hükümeti, geçtiğimiz yılın nisan aymda Ortakpazar'ın yetkili organlarına başvurup Katma Protokol'deki bu hükmün deSiştirilmesini resmen istemişti. Nitekim Mösyö Caporale de bu konuda pek öyle umut beslenmesinden yana değildi. Türk işadamı ve sanayicilerine de bunu açıkça belirtmişti: Serbest dolaşımdan söz ediliyor sürekli. Bu hak tamnmış olsa, Türkiye'deki tüm işsiz i>çiler Avrupa'ya gelseler nolacak Kıymeti harbiyesi yok! Kısacası Mösyö Caporale, «Sizin üzerinde durduğunuz konuların kıymeti harbiyesi pek yok, Türk yettilileri sadete gelip esas konuya girsinler» demeye getiriyordu. Oysa MC iktidan ile onun ve ondan önceki AP hükümetlerinin akıl fıocası olan Dışişler: Bakınlığının Ortakpazar kliği hâiâ. «birınci tarım revızyonu; ikinci tanm revizyonu, tarım ürünlerine taviz, ışçılere serbest dolaşım hakkı»ndan oluşan bir havayı, bozuk plak gibi. bir kısım büyük basınm da yardımıyla Türk kamuoyuna dinletmekteydi durmaksızın. Orneğin Dışişleri Bakanı Çaglayangil. daha geçen ayın 23. günü Türkiye AET Karma Parlamento Komisyonunun Türk üyelerine yaptıgı gizlı konuşmada yine aynı havadaydı: Narenciyede İsrail'e karşı Gimriikltr ıaten açık Ya sınai ürünlerinde dunım neydi? Tekstil, petrol ürünleri gibi bir lîd kalem dışında Ortakpazar, Türk sınai ürünlerine 197.1' den beri gümrük kapılarını zaten tümüyle açmıştı. Turkiye eğer gücü varsa ne isterse sata bilirdi. Bu konuda Türkiye'ye verüebilecek daha başka pek ta viz k?.lmamıştı. Türk sınai ürunlerının Ortakpazarda rekabet olanakları belliydi. Bu yüzden sınai ürünlerinde pek öyıe umutlu olmayı gerektiren bir durum yoktu. ÖzelliJkle tekstil. petrol ürünlerinde istenüen ta evvelce mevcut prefertnsiyel durum kaybedilmiştir. Israil'e de bize olduğu kadar yüzde 6U'hK bir indirim tanınmıştır. Meyva sularında bizim ıstediğimiz indirim İsrail'e tamnmış, bize tanınmamıştır. Meyva sularında ihracatımızın çok cüzi olması buna neden olabilir. İsterseniz bir başka pasaj daha alalım konuşmadan: Bize tamnması derpiş olu nan tıcari tavizlerin başında domates salçası ıçın yiizde aoiuk bir tarüe ındinmı gelmektedir. Bizim topluluğa yönelık ihracatımız 6 bin ton civanndadır. Topluluk, Portekiz gibi 40 bin tonun üstünde domates salçası ihraç eden dev bir ihracatçı ülkeye de ayni indirimi tanımaktadır. Ortakpazar ülkelerinde çalışan Türk ışçiıennin sosyal güvenliğı konusunrip np olmuş? Çağlayangil'den dinleyelim: Maluuıuıiüz olduğu üzere bu konuda da topluluk oizım tcKiit lerimizin büyük bir kısmını Ka bul etmemistır. Ornekleri çoğaltmak Niçin safamaz! Türk Sanayici ve îşadamları Derneği Genel Sekreteri notunda, Türkiye'nin niçin daha çok mal satamayacağını da özetle şu satırlarla gerekçelemektedir: Bu ornekleri daha da çoğaltmak mümkündür: • Türkiye Ortakpazar ülkele rine domates salçası ihraç ede mez hale gelmiştir. Bunun en & nemlı »ıedenı Yıınanıstan çıkışlı salçadan Ortakpazar gümrük al mazken. fürk ürümenne vüzuf İR gümrük uyguiamakta oluşudur. (Oevamı 9. sayfada) GARTH DiŞi BOND
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear