23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT CUMHURİYET 24 Eylül 1975 BULUP « , K E K E ÖYLc BUİÂ8TLSEM. BîMENSME YAPAJÜİ, AK^AM EVÎME 4EL. 1 lî İYı B'ifc ABDULCANBAZ Büyük Usturalar Şakir BALKI ÇOCUKLAR m Köpnlnün, Karaköy yakasındaki oltacılar var, var ya orada.. Orada uçurtma uçurtuyor, kocaroan, uzun bıyıklı bir adam. Her ikındi üstü, taaa Süleymaniyenin üstüne kadar uçuyor uçurtmalar, bir renkli, bir renklı kı uçurtmalar, uçurtmaları orada m,arlarken ilk gördüjründe Zılo, öir bayıldı, f»ıı bayıldı, bir bay. a: ki uçurtmaivra. yem satma.n lilan unuttu J# bir g^tn sabahUr. akşaına t a l a r oturdu oraya ayaklar:ı.ı der.iıe sarkıt'; seyretti ın;.ırtr'alan.. Vq<ırfrr ;iar taa minarelerin üstünde, tıçaklv rın gegtikleri yerlerde uçuyorlardı. Zilo bilseydi ki. uçurtma çocuklann da oyuncağıdır, bir tane değil beş tane alırdı da uçurıırdu Süleymaniye camısınin avlusunda. Ah. bir bilseydi. O, ne sanıyordu, o sanıyordu ki ucurtraalan hep bıyıkiı amcalar uçururlar. Buradan çıkınca ilk ilk, ilk varacak Karaköye, amca bana beş tane en renkli, en büyüfcünden uçurtma ver. diyecek. Yumak yumak da naylon ıp alacak aahverecek denizin üstüne, Sarayburnundan Kadıköye dojtm . Bir bıraksınlar, bir bırakıınlar buradan. İNSANDIR YŞR E A AA KML Çizgiler: Turhan SELÇUK Fotoğraflar: Ara GÜLER Zilo, bilseydî ki uçurtma çocukların da oyuncağıdır, bir değil, beş tane alırdı •Toplaınıs mıydınız daha < ! ce?» «Biz de aldık hepsini sattık •Çalmış mıydımz daha önce «Çalmıyorduk, ga\nır kilis* rar j"a. iste hepsini oradan b luyorduk.» Mahzun bir. lsmail iki, R( ru üç, Ali dört bütün bu kişi] Fener yörelerinde şu anda n sı.lıkta nam salmış kişiler. H sı bir çete değil. arada sıra bir arava gelıyorlar, bazı büy vurgunlar vurup sonra dagılıyı lar. Runlann içinde var ya, M zıın en yamanı. onun üstüne h sız Eelmemiştir tstanbul'a. tanbul şehn tstanbul şehri o lı. Zıln'nun. Mahzunun çaldık n oaralan kim alıyor eller den. Mahzunun babası. an? bır de Zilonun Fenerdpki Tt 7esi. Zilo. başı sıkışmca on evinin bodrumunda kahyor \ Arada sırada teyzesi Zilo'ya da çok aç kaldıjında bir lokı yemek veriyor ya.. Bir de ç üsürse altına bir hasır veriy Bir de teyze, o eüzel kilim bazı evin önüne asıyor. toıs çı mak için olacak, tşte Zilo o man kilimi asıldığı yerden ç: yoooooooor, alıp bodruma g' np seriyor, yatıyor içine. Z en güzel bu * kilim içinde u yabiliyor. Yoksa Zilonun hiç i uykusu ypk. Gündıiz sabahl dan akşarnlara kadar gel ça sonra da doğru dürüst bır uy uyuyama. Bu kilim var ya, c kurtaran. En güzel düşleri i Zilo bu sıcak kilim içindeyl görmüştür. Hep bahçe, hep güvercinler, Eminönünde, ca: nin orada güvercinler görm tür. Ak güvercinler düşlerir o kadar çok olurlarmış ki tane minare var ya orada, güvercinlerden minare gözükn olurmuş. Sonra bir kere düş de, hayır ola de de, hayırlar sun, ak güvercinlerin aras karışmış boğazın üstünden 1 likte uçmuşlar bütün gün sa ha kadar İstanbulun üstüne ucarak dolaşmışlar, bir gü bir güzel. bir güzelmis ki İs bul. Sonra bir bahçeye inmis kı aman aman ne güzel bahç miş ki o, sonra Zilo gün< olunca o bahçeyi aramış araı bulamamış, bir gün bulacal1 bahçeyi Zilo. Olmaz olur mı bahçe hiç. Elle tutulur gibi g dü o bahçeyi. Dolaştı. Hiç olr olur mu îstanbulda öyle bahçe. Arıyor, bulacak. C oraya belki gene bir gece güv cinler götürecekler. O gece ya, hani iki adam onu izlem ya izlemiş te canır.ı acıtmışlaı sonra da annesl. onu daglan tı... îşte o zaman cayır ca ateşler içinde yanarken gene vercinler onu almışlar, o bar nin yanındaki yanan Cehenne atmıslardı. Bunu iyi anımsıy du. Orada. o bahçede de M zun gene hırsızhk yapmıştı. I kal amca da yakalamış, da»l mış demirlerle kıçlanni daı layarak onlan sabaha kadar ( müş, Mahzun da ölüvermişti.1 gün Mahzunu ölü bilerek Fe de Kilisenin bahçesinde do' mış Mahzunu görünce Bul; kilisesinin avlusunda gözleri gözlerine inanarnamıştı. M zunu görünce ağlamağa baı mış, sen ölmemiş miydin M zun, sen ölmemiş miydin, d bagırmıştı. Mahzun da şasırn tı. Ne bilsin Mahzun benirn c ölü gördüğümü. O zaman çoc muş Zilo. çocukmuş da Mah nun sahici öldüğünü sann Simdi bihyor artık Mahzur geceleri nasıl öldüğünü. Du ölmenin ağlamanın ne oldugv şimdi iyice biliyor ama, hoşı gidiyor gene düş görmek. çok dünyada düş görmeyi w yor. Çok komik. çok sevi; düşte her sevi. çok seviniy (Devamı 9. Sayfaı ı TÜM YALANCIYIZ Mavi. ipiik Ipîik ctgara dumanı, kahvenin kirli tavanına istekMzce yükseliyordu. Namdar Efendi. saf ayagını kıçının altına almıs çevres:nde ouıranlara durmadan anlatıyordu: ' E e « . jayri bundan sonra hepsi boş.. Hiç kimse kusunımııza bakmasın hele. tüm yalancıyız! Söz ola beri jrele denv.şler. bizim kövün yalanı tümen tüınendir. Yalan üstüne bilmçm bizim köye çıkacalc köy var mıdır acaba? Ne edelim canım. olanlar olmuş, edenler etmis. Sözüm yabana, bizim kbyde yalan kıvırmayan adama #rkek jföziiyle mi bakarlar. imkftnı yok bakmazlar. Hani kanlarımız bir yana. erkeklerimiz ayal: üstü kırk yalan atmazlarsa, o gün cunup olmuş gibi dolaşmış olurlar. Şaka mak« bizim her yanımız yalanla dolsnla doludur. Hey gidi hey, bu yalancılık yüzünden köyümüzün başına gelmeyenler mi kaldı ki? Can çıkar huy çıkmaz derler ya. yalan olmasın, bizımkisi de öyle... Soyumuzda Acem, sopamuzda cu Teksaslı bir paiavracı olmuş olsaydı, eh der gecerdik, ama bunların hiç biri yoktu. Peki agalar. bu yalar.cılık hastalığı köyümüze nereden gelip bulasmıştır? Haaa. bakm hele bakın . Bu yalancılık öyküsünü bilmeyen ve işitmeyen mi ka!dı ki? Yüz yıllar boyu, bu öyküyü bilenler, bilmeyenlere anlatmışlar. O gün bu gün bu öykü unutulmaz olmuş da, bizim de onurumuz bir paralık olmaktan kunulmus. tster buna öykü deyin, ister masal, yüz yıllardır baiİRndıra ballandıra anlatılıp durur bizim bu yörede, bâlgede... Ağalar, o dönemlerde bizim köyde/ı çok kadı çıkarmış. Kadısı. çok olan bir köyün elbette ki dadısı çokça olurmuş. Bir kadı çıknııs ki, en kuiagı kesik dadılann kökün» kibrit suyu ekmiş. Böylece alan kadılara kalmıs köyümüzde. Kadı milleti bu ya, söz onların oimuş. ke!âm onlann olmuş.. Köyde tüm ciadılann ar.asxnı kovalayan bu bmm kadı, sonra da kadılann Riıasını bellemiş. Osmanlı İmparatorlugu ha batmış, ha batacakmış. Işte bnyle bir dör.emde, bizim köye bir sadrazarmn yolu düşmüş. Harmanlık alar.mda atının dizginlerini çekmiş. Atından tekbir ile inip köyümüıe konuk olmuş... Yenilmiş, içilmiş, söz edilmiî, saz edilmiş. Gün ışımış .. Sonra. büyük Sadrazam Keşanlı Hüsrev Paşa atına ö:nmiş, düşünmüş, baVunmiî tam atım sürüyormuş ki: • Hepsı iyi güzel, yedih içtik ama, demiş köyünüzü çok yoksulluk içinde buldum » Bizim köyün ün!ü kadısı Dürrizade hiç durur mu kl, h«men davrsnmış: « Heç deme böyle HUsrev Paşam, demiş yoksul şeytandır.. Bilir m;s:n ki Sadrazaımm, köyümüzde her evin altında on küp altın vardır, haberin ola .. At'.nın üzerinde savaş yitirrnış bir süvari paşası gibi süklüm ile pükltim fiuran Sadrazam, birden için için sevinmiş, bizim köye şöyle bir bakmış, sonra sürmüş atını yeşil yeşil düzlüge. Kaç gün geçmiş ki aradan. kazma kürekîi bir alay insanı takmış ardına Sadrazam Keşanlı HUsrev Paşa.. Çadırlar kurulmuş, asiar kazaclara konmuş, Mehter bir hava tutturmus. Gün sökmüş, Sadrazamdan bir emir. Kazma kürekliler iki saat içır.de bizim köyün anasını bellemi^ler. Köy köylükten çılcmı?.. Eizim köyden bir akîı evvel, bakmış ki köy ta? toprak halin» galmiş, varmış Sadrazamm huzuruna: Gel etme eylerr.e Sadrazanı:m.. demiş, bizim köyde al: tm ne gezer ki. altuı değıl, eğer b kapik bulursamz, kellem sisindir... Sadrazam oralı olmamıs Emir emirdir demi?.. Aradan ns kadar süre geçmiş. kazma küıckçilerin gözleri çok mu dönmüş kı, t'jprağın üstünde kanallar. altında da tüneller açmışlar.. Sonra olanlar Oimuş, kanallardan sapsarı bir su yüriimüş. Sadrazam »an suyu görünce «Haah.. demiş, davranın!.. Altın suyu bu. altm'.ar su koyıverdi...» Ajnı koylü bakmış ki yerini yurdunu su alıp götürecek, sokuimuş bu aklı çalınan Saürazarnın yamacına; Benden söylemek, deını», bu bizim Kadı Dürrizade'nin yalanı tümcn iümendir. ayak üstü kırk yalan söyler mendebur, bizim köyde altın ne arar ki, Kadı Efendı size büyük yalan etti... Bu sözler üzerine Sadrazamm aklı başına gelmiş. Deli deli üniemiş: Tez varın, hemen bulun baıia o deyyus kadıyı!.. Aramışiar. taramışlar, güç belâ Kadı Dürnzade'yi bulup getırmişler. Dikmişler Sadrazam Keşanlı Hüsrev Paşa'mn huzui'una.. Kadıya o ırı gözlerini diknîiş, bakjnış, bakmış da, sonra şu emri buyurnıuş; « Bir büyük yalan üzre. Kadı Dürrizade hemen Haieb'e surgün edile, ömrü bi'.lâh kale'oentliğe bilittifak karar verile... Imzf.. Sadrazam KeşarJı Hüsrev Paşa. Zillıicce...» Hele dinleyin afcalar, bızim köyün yalancı kadısı apar topar surgün edi'ımış. Ediîmiş edıhnesine ya, ama nereye? İşte b\ıraya bir mim koyun arkadaşiar. İster inanın ister inanmayın, bu sürsün ertiirnamesini, yazan kopuk kimse, «Halebe» diye yazacEğı yerdf. tutmuş da «Harem'e» diye yazmamış mı? Emir eruirdir. bizim yalanc: deyyus kadı, sakaündan yaşmdan utanmadan varmış mı sarayın Harem'ine? Her yanmda piliç gibi güzeKer Kadı Dürrızadp'nin bir eîi balda, öbür eli de yag da mı tiespm, balda m:? Her yanı gül bülbülmüş. İlk ışi Harem ağasın: yemek olmuş. öbür ışı de Sadrazam Keşanlı Hüsrev Paşa'yı fcozuk para gibı harcamak olmuş. (DEVAMI VAR) İki kere Muır ÇarşiMru doUnmışlar... • Zilo'yu cami kapısında yakalayıp kovalayan adam onu öldürecekmiş, ama Zilo o kadar çok Allaha dua etmişki, Allah bir iyice öldürmüş, o mendebur gözlü adamı... • Zilo'nun, Mahzunun çaldıklan paralan kim alıyor ellerinden. Mahzunun anası, babası, Zilo"nun Fener'deki teyzesi... Mendcbur adam Eminönünde neler neler gördü Zilo, oof, neler neler. Hepsini nasıl anlatsm ki... Hepsini anlatsa bir saat, yüz, on yuz saat sürer belki.. Üç gece de burada caminin kapı perdesi altında ujaı du. Kel kafaîı bir adam, öfÂeli, namaz kılmağa Eelmiş, sözüın ona namaz kılmağa gelmiş, halbuki Zilonun babası hacı, öldürüyormuş Ziloju. O kadar öfkelenmiş. söfmüs ki Zilo'ya. Allahsız, diyor Zilo, bu kadar insan gördüm, boyle insafsa Allahsız birini daha görmedim. Gözlerini devirmiş beni kovalıyordu. diyor. Zilo adamın gözlerine bir bakmış, daha gün doğmamışTnış. Uykuda yakalasaymış Zilo'yu iste o zaman her şey tamam. ö!dilrilr. öldürürmüş Zilo'yu oracıkta hem de. Zilo onun o mendebur göılerini görünce fırlayıp kaçmış. adam da onu kovalamağa başlamış, sabah erken daha gün doğmamış, Zilo bagırıyormuş Sma kim duyacak. tki kere, Zilo önde adam arkada Mısırçarşısını dolanmışlar, adam boyuna homurdanıyormuş kirli bir boğa gibi. gözleri de döntnüş. apak kesilmişmiş. «Camimi kirlettin sen mendebur orospu, men de'our orospu,» diyormuş. Adam o kadar koşmuş ki, bereket ver sin yere. durann dibine yıgılıvermiş. Hırsmdan duvarlan ye'leri yumrukluyormuş. «Camimi kirlettin mendebur orospu» diyor da başka bir şey demiyormus. O yere düşünce Zilodur ne yapacak, bunca hakaretin altında mı kalacak, «senin kann, senin avradın, senin anan mendebur orospu,» demiş bağırmış. «Mendebur orospu senin yedi sülalen. yedi ceddin. Anladm mı"> Adam soluğu taşmış, çırpınıyor kalkamıyormuş. Allaaaah, Allaaah, diye bagınyormuş. Zilo bu olaydan sonra altı ay Yenieamiye ugTamamış, altı ay son ra da, Zilo o kadar çok Allaha dua etmiş ki. o gözleri dönmüş adam ölmüs. Yoksa ölmeseymiş Zilo bir daha Yenicaminin önüne yak lasmak değil. önünden bile geçmiyorrnuş. ölmüs de bu mendebur adamdan kurtulmuş. Allah bir iyice öldürmüş o adamı, yaaaaa Bazan Allah koruyormus Zilojiı. O da her zaman değil, Zilo çok sıkışıp da yalvarınca Allah azıcık insafa gelip, binde bir onun dediğini yapıyormuş ama, hiiiç. binde bir o da... Devede kulak gibi bir sey.. Anası Zilo dünyada en çok düş görmeyi seviyor nın mezarı var ya hep çiçek koyarmış. Anasının mezan memlekette kalmış, zavallı anacığı. Zilosunu iyiki böyle görmemıs. Yoksa kederinden ölürmüş. tri kuşlar var ya, orada kalenin dibindeymiş anasının mezarı. 711 o Mahzunu öldö sannus, ama simdi blllyor düşte ölmrain olduğunu.. ilk evvel Saraybumuna glttim, yüzdüm yüzdüm midye dolması çıkardım pişirdik yedik. Yarım da ekmek aldım. Yedik.» «Kiminle yediniz?» ne Yeni tezgâhı ve patronu «Eminönünde ne kadar zaman sattın kuş yemi. Hani baban köye gitmişti de bakmışün annene ya.» «Beş sene.» • Beş sene: Seni her sabah Eminönüne kim getiriyordu?» «Sabahları, sabah namazında kaçıyordum, korkuyordum annemden kaçıyordum. Kaçıyordum, ben de gidiyordum, öyle yaya gidiyordum, sabaha kadar öyle yayan gidesiye kadar ortalık öyle açılıyor, sabah oluyor; bekliyordum, kadın da vapurdan geliyor.» «Kim o kadın?» «Bir tane kadın, tanımıyordum.» «O da mı orada satıyordu?» «Hıııı, tezgahı kuruyorduk hemen satıyorduk. Kuşlar da..» • Peki yem senin değil miydi, yemi satın almıyor muydun • Ben yem satın slıyordum, tez gahlar hepsı onun.» «Ortak mı, parayı ne japıyordunuz, yan yanya mı?» • Ben ona veriyordum, çünkü onun tezgâhlan her şey. Sade benim yem.» «O satmıyor muydu?» «O da satıyordu. Kızı da satıyordu, kocası, oğlu da. Dört kişi çalısıyordular. Ben de çalışıyordum.» • Sen paralan...? Ne kadar çok para kazamyordun her gün. Ne kadar para veriyordun onlara her gün. Hiç kazanmadığın oluyor muydu?» <Bazen öyle sıkılıyordum, hava almak istiyordum, çok sıcaktı terliyordum. bir atlet giysem yine terleyeceğim, ondan sonra, ben paraları aldın mı, çalısamamıştım, dedim ki teyze ben bugün çalışamayacağım, o da dedi ki tezgâhı biz boşa mı getirdik, dedi. Ben dedim ki ne j^apahm Alla Alla sıkıldım dedim. Sıkıldmsa burada hava alamıyor musun, dedi. Dedim ki, ben denize gidecegim, vay vay Hanımefendi, dedi. denize mi gidecegin, dedi. Ondan sonra ben de dedim, ben de işe gelmem, dedim. İyi git al bakalım, dedi. Floryaya, yoooo, Zilo, Florya denizine gidiyor «Amcamın çocuğu vardı ufak, benden daha ufak. Dedim ki adı Mahzun, dedim ki Mahzun gel Floryaya gidelim dedim, Floryayı büıyor musun, dedi. Bilmiyorum. dedim. Adını biliyordum Floryanm.» «Peki nerden biliyordun adını"» «Kızlardan duydum.» «Kızlar sana Floryayı anlatıyorlar mıydı?» «Biz Floryaya gidiyorduk diyordular, kum vardı, diyordular. Adamlan oynatıyorduk orda diyordu. Biz de adamlarla alay ettik, adamlan dövdük orada. Neler yaptık daha bir görseydin. Floryada ne güzel eğleniyorduk,» «Neyle gittiniz Floryaya?» • Trenle, bılet bir lira. Bir lirayla.. Deniz de içinde beş lira oldu. İki lira da döniiş.» «Nereden almıştın bu paraları?» «Kusyemci kadın vermlşti ya on lira. Dört lira kaldı. Dört liranın iki lirasını dönüş parası yaptık. İki lira kaldııı. Sonra iki lirayla biz Eminönüne gittik, balık ekmek dört liraydı. }ki liram yok amca dedim, o da bahk ekmek verdi. Yedim orada, hepsini yemedim. tki lokma yedim...» «Niye yemedin hepsini?» «Canım istemiyordu.» «Niye?» • Bir şey gördüm mü öyle istiyor canım. ama yiyemiyorum. Bırakıyorum gene. Yiyenıedim kenara koydum.» «Yanındaki çocuk ne oldu?» «Mahzun mu?» «Evet Mahzun ne oldu?» Gâvur kilisesi ve ganimet «Onlan otobüse bindik döndük. Şoförcüye dedim ki.. amca paramız yok, bir daha binmeyin, dedi. Bu sefer son olsun, dedi, bindik. Fenerde indik. Ordan eve gittik. Dolaştık. bir bak tık, NU sineması değişmişti. biz de demir sattık. Bodrumumuzda demir vardı bizim. çinko. alimünyon, hepsi vardı. San filan.» DiŞi BOND TiFFANY JONES
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear