25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TRT İÇİN ÖNEMLİ OLAN NEDÎR? TRT üç dört günlük aralıklarla Amerikah eski senatör Fullright'ın fotoğrafını TV haberlerinde ikı kez senatör Mansfield diye göstermiş. Birinci yayımda durumu ben de sezraiş, TV izler ken biriyle konuşuyor olduğumdan böyle bir yanlışlık olasılığı üzerinde durmamıştun. Fakat geçen perşembe akşamı TRT Televizyonunda aynı yanlışlığa ikinci kez tanıklık eden bir öğretim üyesinin uyarısından sonra ortada yadsınamayacak bir ciddiyersizliğin bulunduğu anlaşıldı. Vietnatn savaşı sırasında ABD'nin tutıımunu bir hayli eleştiren senatör Fullbright tarihe bir de «Güney Vietnam, ABD'nin genelevi oldu» demesiyle geçmiştir. Fullbright bu sözü söylediği zaman, Amerikan Senatosu Dış îlişkiler Komisypnu Başkanıydı. Mansfield de oldukça ünlü bir senatördür. Her ikisinin de TV habercileri tarafından daha önceki fotoğraflanndan tanınmamaian olanaksız. Fakat TV yayımlarında iki kez aynı yanlışlık yapıldığına göre, sorumlu görevli îerin durumu sezmedikleri anlaşılıyor. TV'DE SiNEMA Mahmut T. ÖNGÖREN Önemsememek Bu yanlışlığı bana telefonla bildirmek zahmetine katlanan öğretira üyesine «Bir de TRT'yi arayıp habercileri uyarmak istemez misiniz?» diye sordum. Aldığım yanıttan anladığıma göre artık TRT önemsenmiyor. ABD ile aramızdaki ilişkilerin yeni bir dönemlnl yaşadıgımız bu günlerde özellikle TRT'nin iki Amerikah senatöre ait fotoğraflan birbirine karıştırması ve artık siyasal yaşamdan çekilmiş olan eski bir politikacının günümüzdeki bir başka politikacı gibi gösterilmesi o denli önemli mi? Elbette değil. Fakat görevi ister öğ retim üyeliği olsun, ister bir başka şey. seyircinin TRT'yi önemsememesi ve bu kurumu ciddiyetten uzak bulması çok daha önemlidir. Gerçekten cle bugiin TRT'nin yayımlannı izlediğiniz zaman, «TRT için önemli olan. ciddiyet değildir.» yargısına kolayca varabüirsiniz. Bu savı gelecek hafta bu sayfada yer vereceğimiz «Utanç Iistesi» ile çok daha belirli bir şekilde kanıtlamak müın kün olacak. Bu hafta isa konuya yalnız bir açıdan bakılmasır.a karşm, yine aynı sonuca varıyoruz: Bugün TRT için önemli olan yalnız din sömürüsü ve güldürüdür. Yapılan açıklamalarclan programlarda ve hattâ sinema filmlerinde büe dine yönelinoceği anlaşüıyor. öte yanda yine özcl likle fümlerde güldürünün öcı plâna çıirtıgı da göriilüyor. Halkı bol bol güldürerek günlük olay lardan uzaklaştırmak düşur.ülu yor olsa gerek. Yirminci yiizyılda tüm kitle baberleşme araçları için önemli olan en büyük görev bugün TRT'de bir kenara bırakılrmş durumda. Kamuoyunu özgürce oluşturma görevıdır bu. Kamuoyu Halkımızın, din sömürüsü oyu nuna getirilen ve bol bol güldüıii cü filmler yayımlayan TRT ile günlük olaylardan uzaklaştırılmasının artık mümkün olamaya cağını önümüzdeki günlerde ÇOK daha iyi anlayacağız. TRVnin son haftalarda özellıkle ıkı kor.u üzerinde kamuoyunu oluşrurmak üzere hıç çaba harcamadıgııu gör dük. Bunlardan birincisı lîıbrıs, ikincisi de ülkemizdeld Amerinan üsleriyıe ilgili olarak ortaya çıkan yeni durumdur. Banş Hare kâtı'nın Dirinci yıldönümü prog ramlarında bu olayın bır numa ralı kişisi sayın Ecevit'in var'ağını belirtmemek içın TFT'nın gösterdiği çaba künsenın çözünden kaçmadı. Ya yıldönümü prog ramlannın durumu? Bu yılki Kıbrıs yıldönümü yayımları hep törenlerin yansıtılnw sı ve kutlama demeçleri ile geçiştirildi. Oysa bugün Kıbns Türk yönetiminin eline. Ecevit ve ordumuz sayesüıde geçen Ada topraklarınm ve so>'daşlarımızw ekonomik ve sosyal durumu nedir? Kıbrıs'ın Türk kesimindelci topraklar üzerinde bulunan fabrikalarm. narenciye bahçelerinin liman işletmeciliğinin, kentlerin tanmın, işsizliğüı vb. ne gibi koşullara sahip olduğunu öğrenmek bu ülkenin seyircisinin bakkı değil midır? .Kıbns Belgeseli» adı ile gösterilen dizide ve Kıbnsla ilgili diğer programlarda konunun bu yönüne hiç değinilmedi. Gerçekler TV seyircilerinden özel likle saklandı. Halkın Kıbns'ın i sorunlannı değil, bir yü önceki j harekâtın sorumlularını bile anım samasının önüne geçildi. Sansür Kurulu gibi davranan Müzik Yayınları Yöneticileri TRT Genel Müdürlüğü Program Yardımcısı Nahit Katlan, kendinden önceki yardımcı Hıfzı Topuz'un yaptıklannı, ya da yapmaya çalıştıklarını tersine çevirmekle en doğruyu yapacagı kanısında. TRT'nin müzik yayınları bir kez daha tutucularm yönetimine girdi. Hıfzı Topuz'un kurduğu Denetim Kurulu'nu etkisi sltına alamayan ve şimdilik değiştiremeyen Müzik Dairesi, denetim için ğönderilen melodileri, kurula göndermeden, kendi kayfince «Yayınlanmaz» diye iptal etmeye baslayınca. radyolarda ve televizyonda yayınlanacak melodi sayısı hızla azaldı. Programcılardan gelen devaralı basküar üzerine TRT Genel MUdürü Nevzat Yalçıntaş, bir ortak topJantı yapmak zorunda kaldı. Klasik müzikçi olan ve bugüne kadar ki tutumu ile hafif müzikten hiç hoşlanmadıgım gösteren Cavidan Selek «Ne yapalım, elde birşey yok. Önceki yıl bize 350 plak gelmişti, bu yıl ancak 200 tane yolladılar» diyerek so rumluluğu üzerinden atmağa kalktı. Ancak Genel MUdür bu mazereü kabuüenmedi. «Onlar göndermediyse, siz piyasaya çıkın, plak ahn> dedi. Eğer Genel Müdür, TRT'ye yollanan plak sayısındald azalmamn sebebinin, C»vM»n Selek v» Nida Tüfekçi'. nin egemen olduğu eski denetim kurulu olduğunu bilseydi, belki bunun hesabını sorardı. Bir ay içinde yollanan 80 parçadan sadece 3'üne «Yayınlanır» diyen bu ikili, sanatçıları ve firmalan ümitsizlize sokmuştu. Nida Tüfekçi de, Hafif Müzik'ten hoşlanmıyordu. Hele Türk Müziği'nin modernize edilmesine tam karşıydı. Sanatçılara açıkça «Yabancı şarküara Türkçe söz yapıp yollayın, geçer» demişü. Nitekim Modern Folk Üçlüsü'min, Türk Sanat Miiziği ve Türk Halk Müziği'nden yaptığı derleme ve düzenlemeler, «Yayınlanmaz» karan aLırken, bizzat Nida Tüfekçi'nin sözlerinde ne kadar samimi olduğunu denemek için, iki Yunan şarkısından Türkçe'ye çevirip gönderdikleri parçalar «Okey» alıvermişti. TRT, Türk Hafif Muziği'ne sansür koyarken, her gece programlarrnı, başta Ajda Pekkan'mkiler olmak üzere Yunan şarkılan ile dolduruyor ve bu uygulama Milliyetçi Cephe iktidan döneminde son noktasma ulaşıyordu. Nida Tüfekçi, Cüneyd Orhon'un Yönetim Kurulu Üyesi Olmasına rağmen resmen boşaitroadığı MUzek Dairesi Başkanlıgını, vekâleten yönetiyordu. Yalçıntaş'm toplantısında «Türk Mü ziği. çok seslendirilemez» şeklindeki görüşlerini tekrarladı. «Folk Turünd« beste yapılmaz» diye ekledi. Toplantıya katılanlar, «Bu sizin fikriniz. Bu konuda yetküi bir bilimsel kurul karar vermeli» dediler. Nevzat Yalçıntaş, Müzik Dairesi'nden biraz toleranslı davran malannı istedi. Amatörlere önem verümesini ve desteklenmesini, seks skandallan ile ünlü kişiler yerine jenilerin teşvik edilmesini söylerken, daha o toplantıda TV ilgililerini «Amatör çocuklan ekrana çıkanyorlar» diye eleştiren ve Eurovision Yarışmasının amatörlere kapatılıp. «Şöhretli> profesyonellerin gönderilmesi için elinden geleni yapan Cavidan Selek, ses çıkarmadan dinliyordu. Atatürk, 40 yıl önce, 1 kasım 1934'de, Meclis'i açarken «Bugün dinletilmeye yeltenilen musiki yüz agartıcı olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz. Ulusal ince duyguları, düşünceleri anlatan, yüksek deyisleri, söyleyişleri toplamak, onları birgün önce, genel, son musuki kurallanna göre işlemek gerekir. Ancak bu sayede Türk Ulusal Musikisi yükselebüir, evrensel musikide yerini alabilir» demişti, Oysa 1 haziran 1975 yılmda, TRT Müzik Dairesi, Modern Folk Üçlüsü'nün, Ata'nın emri ile yapıp ona ithaf ettiği 40 Yıl Sonra adlı Longplay'ı «Denetime gönderme gerefi duymaktan« yasaklıyor ve gerekçe olarak Nida Tüfekçi'nin «Karşı Atatürkçü» görüşünü ortaya koyuyordu: «Türk Musukisi genel son musiki kurallanna göre işlenemez.» TRT Müzik Dairesi'nin kanısı bu olunca, Eurovisiona katılmama karan veren Yönetim Kurulu nun gerekçesi de tam bir çelişki oluyordu. Türk müziği çok seslendirilemez, folk türünde beste de japüamaz olunca, Yönetim Kurulu nun bu karan nasıl uygulanacaktı? Eğitici yayınlarda amaç, görev ve yöntem: Televizyon eğitim yaymlannm amaç ve görevleri konusunda, Yetişkinler ve Halk Eğitimi Şefi Sağhan Dolu'nun görüşlerine baş vurduk. Dolu'ya sorulan sorulan ve bunlara kendisinin verdiği cevapları sunuyoruz: Soru: Görev alanı olarak neden Eğitim Şubesi'ni seçtiniz? Cevap: Eğitim Şubesi'ni seçişimin nedeni, az gelişmiş bir ülkede son derece etkili bir yayın kurumu olan Televizyon'un birin ci görevinin, yurt sorunu ve gerçeklerine dönük; eğitici yayın. yapmak olduğuna inanmamdır. Bu tür programlar, öncelikle Eğitim Şubesi'nin bir başka deyimle de bu şubede çalışan prodüktörlerin görevidir. Bu nedenle Eğitim Şubesi'ni seçtim. Soru: Bugüne kadar yaptığınız programlar hakkında bilgi verir misiniz?. Cevap: Bunlann tümünü hatırlayabilmek oldukça zor. Ama bir kaçını sıralayabilirim sanıyorum. Özellikle kamuoyunda yankı uyandırdığını sandıklanmı belirt memde yarar var. Göreve başladığım yıllarda çalıştığım bölüm özel günlere ilişkin programlar hazırlıyordu. Benim hazırladıkla nmdan bazıları şunlardır: 27 Mayıs özel Programı, 23 Nisan Özel Programı, 29 Ekim özel Programı, Ankara'nın Başkent Oluşu. Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi, Köy Enstitüleri (bir arkadaşımla birlikte) gibi. Daha sonraları ise dizi veya tek programlar hazırladım. Bunlar da Eğitim sorunları gibi dizi ve Kolera, Çocuklarımız, 50. yılda Atatürk DevTimleri ve Hayvan Besiciliği gibi tek programlardır. Soru: En son hangi programlan hazırladınız? Cevap: Son prograralarım, sa Televizyon tutsaklığına vurulan her darbe sevindirici sayılmalı «Sinemayı sevmek, yaşamı sevmek demektir» diye bir slogan ortaya atılmıştı geçen yıl, Fransız sinema çevrelerinde.. Bunalım geçiren sinema endüstrisl. bu tanımlamaya dört elle sarılmıştı. Yaşamm sinemayla dolay siz ilişkisi, sinemayı sevmenin yaşamı sevmekle anlam özdeşliğı var mıydı, olabilir miydi? Reklâm yapma çabasının gerisinde, aslında bu deyis, hiç de ilk başta göründüğü ölçüde gerçeğe aykırı değildi.. Evet, Uk ağızda bir aykmlık sözkonusu edilebilird; kuşkusuz.. Sonsuz zenginlikte du yuşlardan, duygulardan, hazlar dan, tadlardan oluşan yaşamda, tüm bunların gizli olduğu kişi / doğa. kişl / çevre ilişkilerinden, sonsuz çeşitülikteki fiziksel ve zihinsel etkinliklerden uzak, dört duvar arasına kapanıp beyaz bir vüzeyde yansıyan görünrülerin yapay büyüsüne kapılmak demek olan sinema, eerçek yaşam sevgisine nasıl bağlanabilirdi? Ancak unutmamak gerekirdi ki sinema, yaşamla dolaysız olarak ilintili bulunan, ilintili bulunmak zorunda olan tüm güzel sanatlann içinde. yaşamı tüm zenginliğivie yansıtmava en uygun. yakisini çok daha yojhm biçimde göstermektedır geniş yığınlar üzerinde.. Sinema. boş ramanları dolduran bir uğraştır, yaşam içerisinde dığer çeşitli etkinliklere göre yer alabilmektedir. Oysa, TV sözkonusu olduğunda, durum değişmekte, TV odak nokrası olmakta. neredeyse diğer etkinlikler TV programlanna göre ayarlanmaktadır. («Bu aksam falanca beylere gidemeyiz, TV'de filim van», «Cuma akşamı Belediye Meclisi toplanamaz. «Kaçak var», vs..) TV. yaşam etkinliklerinin ortasına gelip çöreklenmiştir. Gece zıyareüerini, tiyatro / sinema çıkışlanm önlediği gibi, cumartesi / pazar günleri boyunca (birkaç aym dışında) süregiden çekici programlar nedeniyle insanın dış dünya ile. doga ile, açıkhava gezileri ve etkinlikleri ile olan ilişkisini de köreltmektedir. Gerçi TV, bir ölçüde yine ya şamdır, dünyadır. dünyada olup bitenlerdir, haberdir, röportajdır. (Giderek, bu noktada. sinemaya kıvasla daha az bir «haval perdesindir bile denebilir.) Ama verdiği bazı gerçeklere, dış dünya ve çağdaş gelişim İle seyircl arasmda kurduğu ilintiye karşılık, çok daha fazla tutsak edicidir, bağlayıcıdır. sundugu herşeyi. en köîüsünü ve yararsızım bile seyrettiricidir.. Çagdaş lnsanı kendine tutsak kılmaktadır TV, yaşamdan alıp grötürmektedir; doğa tle, diğer sanatsal çabalarla, zihinsel etkinliklerle iliş kisini azaltmaktadır; onu tembel, kolay, edilgin (pasif) alışkanlıklara itmekte, olaylara dolaylı / dolaysız katkısını, yaşama kişisel müdahalesinl önlernekte, dünyayı, cağı. olaylan kiiçük bir ekranın çerçevesinden izlemeye alıştırmaktadır. Sonuç? Sonuç btarce şudur: TV nin şu sıralarda gitgide tatsızlasan, monotonlasan programlan birbiri ardına sıralamasma hiç tlzülmeyin. üzültneyelim.. Kısa sürede kurulan aşın güçlü bir bağın, gereksiz bir tutsak olma ol ayının yavaç yavaş da olsa giderilmesine, Tv" / seyird ilişkilerinin normal bir düzeye inmesine yardırncı olabilecektir bu.. Ekran rutsaklığı sona ermell, bir yandan gerçek yaşama. dığer yandan diger çeşitli ve Önemli etkinliklere dönülmelidir. Ve halkın gerçek çıkarlanna dönük bir zıhniyetin eline geçinceye dek, TV tutsaklığına vurulan her darbe, olsa olsa sevindirici sayılmahdır. • Salı akşamı, ilginç bir cinayet melodrami var. 1906 doğunv lu Amerikalı yönetmen Edvard Dmytryk'nin 1952 yapımı «Kadın Katili The Sniper» filmi.. Ruh hastası bir kadın katilinin gerilimli serüvenini veren bu film, Dmytryk'nin uzun ve verimli / meslek yaşamımn en ilginç bir döneminde, ünlü «O Gün Bizimdir Give Us This Day» ile daha sonraki «Denizde Caina Mutiny», «Kınk Ok Broken Lance», «Genç Aslanlar The Young Uons» gibi filmlerin döne mi arasmda kalıyor. Füm, aynca Adolphe Menjou'nun oyunu ile de dikkati çekiyor. Dmytryk' ın son aylarda TV'de «Denizde İsyan» (1954) ve «Daf The Mountain» filmlerinin gösterilmiş ol duğunu hatırlatalım.. Cumartesi ye haftanın yerli filmi Olkü Erakalın'ın 1968 yapımı «İstanbul'u Sevmiyorum» isünli aşk filmi... Başrollerini Belgin Doruk, Murat Soydan, Tugay Toksöz'ün oynadığı, Bülent Oran'ın bir senaryosu üzerine Orhan Kapkı'nın görüntülediği film, Ülkü Erakalın ın kendine özgü duyarlığından izler taşıyan önemsiz bir me!*dram.. # Bu hafta nasılsa pazar akşamına da bir film konmuş. Geçen aylarda seyTettiğimiz bir Alfred Hitchcock fiimi bu: «Aşktan Da Üstün Notorious»... 1946 yapımı film, bir casusluk se rüveni fonu üzerüıde 2 casusun askını anlatıyor. 2 yıl önce Muzaffer Aslan'ın Emel Sayıniı «Düşman» filmi için beceriks:zce kopyaladığı bu sinema klâsiğinin aslını yeniden seyretmek büyük zevk... Gary Grand, Ingrid Bergman, Claude Rains'ın enfes oyunlan. kusursuz bir gerilim / mizah kanşımı ve eşsiz bir biçim olgıınluğu: Filmde özellikle son bölümde. Grand ve Bergman ın evi terketmesindeki kurgu çalışmasmı, merdivenin (neredeyse bir oyuncu önemine yükseltilen) eşsiz plâstik kullanılışını farketmenizi dilerim... Sağhan Dolu, 27 Mayıs, 23 Ni san, 29 Ekim Ankara'nm baş kent oluşu, Atatürk'ün Anka ra'ya gelişi, Köy Enstitüleri ö zel programlarıyle Eğitim so runlan dizisi ve Kolera, çocuk lanmız, 50. yıl'da Atatürk dev rimleri ve hayvan besiciliği programlarının yapımcısı Olanak var ama Hiç olmazsa. tüm bu sorunlara kısaca değinmesi mümkün olan TV fitm dizisine «Kıbns Belgeseli» denmeseydi. Çünkü en yeterli teknik olanaklarla donatılan ve Kıbns'da en iyi koşullarla ağırlanan RT film ekibindekiler belki bilmeyebilirler ama. «belgesel film»in nıtelikleri arasında gerçekleri göstermek. konuyu sosyal açıdan incelemek ve yorumlamak, birbirine karşıt durumlan yansıtarak seyircinin düşünmesini saflamak en başta gelir. Eğer her çeşit üstün olanaklarla Kıbns'a gidip gerçekler çarpıtılır ve olmayan şeyler gerçekmiş gibi gösterilirse. o filme «Kıbns Belgeseli» de ğil, Kıbrıs'ın belli bir kesiminin MC'ye ait anlayışla yansıtılan propagandasına uygun ola rak «Uyuyan Kıbns» demek gerekir. TRT aynı uyutucu amaçlarla Türkiyedeki Amerikan üsleri konusunda da kamuoyunu oluşturucu programlardan özellikle kaçmıştır. Üslerin kapataldığı na ait haberin çıktığı gün TRT Televizyonunda iki üç vatandaşm elbette MC Hükümeti'nin bu karannı onaylayan konuşmalanna yer verilmiş, üundan sonra yayımlanan tek güncel prog ramda ise Bayan Gandi ile Bayan Peron'un kendi ülkelerin • deki sorunlan, o da tek yanlı ve sadece yabancı haber ajans lanndan alındığı belli olan bilgılerle. üstünkörü bir anlayışla incelenmiştir. Oysa Türk kamuoyunun şu sorular üzerinde düşündürülmesi gerekmiyor mu? 'YURT SORUNLARINA DÖNÜK EĞİTİCİ YAYIN YAPMAK ASIL GÖREVDIR,, nırım siz de biliyorsunuz; gazeteci, eski televizyoncu örsan Öymen'in sunuculugunu yaptığı ve birlikte hazırladıgımız «SÖZ MECLİSTEN DIŞARI» adlı yapıttır. Soru: Söz Meclis'ten Oıssn programı seyirciler arasinda oldukça ilji urandırdı. Bnnnn nedenlerini kısaca açıklar mısınıı? Cevap: Bu program uzun bir hazırhk döneminden sonra ekranlara gelebildi. Bu hazırlıklar önce içerik, daha sonr» da bi SAĞHAN DOLü: 1943 yılında Istanbul'da doğdu. 1969 yılmda Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon bölümünü bitirerek Ankara TV Eğitim Şubesi'nde prodüktör olarak göreve basladı. Halen Yetişkinler ve Halk Eğitimi Şefi'dir. Haftadan Secmeler Çocuklara gün doğdu Bu hafta iki ünlü çocuk öyküsü var televizj'onda: Biri Pamuk Prenses, diğeri Püıokyo. Pamuk Prenses yabancı kaynaklı, Pinokyo ise Televizyon'un kendi yapımı. Yaşlı Pinokyo'nun agzından küçük Pinokyo'nun öyküsünün anlatıldığı dramatik programı Mehtap Dinçler'le Tekin Özertem hazırladılar. Pamuk Prenses çarşamba. Pinokyo pazar günü vayınlanacak. alınan program da dahildir. 270 dakika televizyonda sinema. 150 dakika yabancı kaynaklı çeşitli filmler. Aynca 8 saat 20 dakika haber programlan. vermeğe başlıyorlar. Televizyon Tiyatro Bölümünden Hüseyin Karakaş Jack Popelewvell'in yaz dığı Laf Ebesi'ni dört dizilik bir televizyon oyunu olarak hazırladı. Polisiye güldürüde Ekmen Hürol, Sibel Amaç, Peyhan Hürol, Yalın Tolga. Perihan Tas, Dizi filmler Televizyoncular, artık tekrar program yayınlamaktan kaçmı çim açısından uzun bir süre aldı. İçerik diyorum çünlefl programın konuklan politikacılardı ve amaç onları politikanın dışındaki yaşamlan ile seyircilere, bir başka deyimle de seçmenlerine tanıtraaktı. Bu tanıtma işleminde tam anlamıyla tarafsız olma v* bu konuda en ufak bir şüp he uyandırmama çabasındaydık. Aym endişe biçim bakımından da uzun bir çalısmayı gerektirdi. Programı alışılmışın dışında bir biçimle yapmayı amaçlamıştık. Bu amaca da görevli teknik elemanların Ankara Televizyonunun. kısıtlı teknik elemanlannı oldukça zorlayarak bir ekip çalışması yapmalanyla ulaşabildik sanıyorum. Dekorlannı eşim Deniz Dolu hazırladı, Politikacılan seçme ve diyaloğu kurma işlemini yine arkadaşım örsan Öymen yüklendi. Bana ise bütün bu işlerin koordinasyonu ve en iyi şekilde ekrana yansıtılması kaldı. Bir ölçüde başarabildim sanıyorum. Amaç ve yöntem Yeni bir yarışma programı Müzik ve güldürü öğelerüıüı ağır bastığı dış kaynaklı bir yarışma programı. Pazar günü vayınlanacak olan ve çeşitli dalları kapsayan programın orjinal adı «İt'sa Konck Out». Televizyon'un tam anlamıyla Konck Out olduğu günlerde son derece ilginç olacak seyretmek. Kıyıdan uzak yaşayanlar dikkat Eğer siz de bizim gibi Ankara'nuı kavurucu sıcaklarında denizi özleyerek yaşamak durumundaysamz, biraz olsun serinlemek için cuma akşamı erkence bir saatte televizyonunuzun karşısında oturun. Çünkü cuma günü saat 19.20'de «48 SAAT DENİZDE» adlı bir program var. Hani şu Türkiye'de balıkçılığın baş derdi sayılan ve yasak olmasına karşılık bir kurum olarak var olan trolle balık avcılığını konu edinen bir program. KÂmuraıı Akknr Üsler tüm aygıtları ile Türkiye'nin elinde midir? ABD aylarca önce bu üslerden bazı önemli teknik donatımları Amerika'ya götürmüş müdür? Amerika'daki Demokrat Parti'nin Temsilciler Meclisi Grup Başkaru Thomas O'Neill bu üslerin Türkiye'ye geçmesini niçin önemsemiyor? Bunlar artık modası geçmiş üsler midir? Türkiye'nin süâh almak üzere ambargodan önco ABD'ye ödediği para ne oSoru: Program neden sona er lacaktır? Amerika aleyhine gelidi, tekrarlamarı düşünüyor mu şen bir kamuoyu bulunduğu Tür snnuz? kiye'deki bu havadan yararlanaCevap: O günün poütik ortamı rak siyasal güçlerini arttırmaya ve çalkantıları içinde, bazı parti çalışanlann söz konusu üslerle liderlerinin programa katılama i ilgili gerçek ve belirli göriişleri maları, programı yahıızca bir kaç nelerdir? parti lideri ile yapmak zorunda Hayır, daha uzun bir süre bırakabilirdi bizleri. Bu ise yu TRT'de bu gibi sorulann yanıtkarıda da belirttiğim programın lannı veren, böyle yanıtlardan \ tarafsızlığı ilkelerine ters düşe vazgeçtik, söz konusu olaylarla bilirdi. Böylece vaktinden önce ilgili olarak halkımızı biraz dübitirmek zomnluluğu doğdu. Bu şünceye yönelten yayımlar gör ; programın yeniden yapılması meyeceğiz ve dinlemiyeceğiz. Çün i yine koşullara ve politik ortama kü bugünkü TRT için önemli o ! baflı sanıyorum. lan halkı oyalamanm da ötesin ! Soru: Bugiinlerde yeni bir ça de, olaylardan uzaklaştırmak, | lısmanız var raı? gerçekleri saklamak ve böylece \ Cevap: Evet var. Eğer gerçekde Türkiye'de belli bir kamuoyunun oluşmasına engel olmak ! leştirebilirsek. prodüktör arkadaşım Yavuz Tarakçıoğlu ile bir tır. Çünkü bugüne dek Türkiye' likte 15 günde bir yayınlanmak de pek çok iktidar siyasal gücüüzere güncel bir sorunu sosyo • nü, oluşturulması önlenen kaekonomik açılardan inceleyen bir muoyundan almıştır. Fakat ar | program hazırlığı içindeyiz. Sa tık ülkemizde kamuoyunun oluşnıyorum ekim ayının ilk hafta turulmaması yalnız TRT'yi işgal larında ekranlarda bu çalışma etmekle sağlanamaz. Zamanla bu . nu daha iyi anlayacağız. I mızı görebileceksiniz. Belsin Doruk şamın karmaşık yapısını yakalamaya en elverişlj olanı, onu zengüı boyutlanyla kavramaya en çok yaklaşabileniydi. Beyaz perdede çeşitli ve özgün dünyalar mlur, süıemasal kahramanlar aracılığıyla çeşitli yaşamlar yaşanırken, bütün bunların, sıradan seyirciye kendi yasamışcasına bir duyuşlar, deneyler zenginligi kazandırmadığı söylenebilir miydi? Sinema, yasamın bir yüzünün. kişisel yaratıya ek olarak teknik / teknolojik evrimin de katkısıyla (.burada gitgide gelışen sinema tekniğini, genış perde ve ses sistemlerini kastediyorum) gerçeğe en yakm biçimde, en geniş bir aynnOlar, nüanslar ve etkiler hazinesi ile insana (seyirciye). neredeyse dolaysız olarak ulaştığı benzersiz bir deneydi kuşkusuz.. Dört duvar arasında yaşamın kendisini bulmak. ya şamla, gündeliğin dışında, daha zengin bağlar kurmak, bu yüzden olanaksız değildi. Yaşam ve TV? Ayni düşünce biçimi, TV için de izlenebilir miydi? Buna cevap vermek, daha zor olacaktır herhalde.. Çünkü TV, özellikle bizim gibi başlangıç döneminde olan ülkelerde, et Sağ olasın yabancı kaynaklı filmler Televizyon'da basmla ilişkilerl düzenleyen, daha doğrasu basının isteklerine cevap vermek üze re kurulmuş bir büro vardı. Bütün kabak ta bu büronun başına patlar. Gelecek haftaki yayında hangi programların olacagını bu büro teksir ederek basına ulaştırır. Bu sayfayı hazırlarken nıuhabir arkadaşlarımız, telefonla ha bire bürodan bültenin hazırlanıp hazırlanmadığını sordıılar. Aldıkları cevap gerçekten heyecan vericiydi: «Artık tekrar program yapmak istemiyoruz. Pu nedenie programın tesbiti biraz geçikti. Şu saatte hazır olacak. Televizyon'la ilgili muhabir arkadaşlanmızı bir heyecan aldı ki görmeyin. Bu kurum nasıl olacakn da tekrar yapmadan bir haftalık programı hazırlayacaktı. Neyse biraz sonra yeni haftanın program bülteni geldi. Sonra da programın nasıl hazırlandığı meydana çıktl. İşte dökümü: 460 dakika dizi filmler, 180 dakika televizyonun hazırladığı programlar. Bu programlara Bu hafta Diyanet İşleri Başkanı'nm yapacagı bir konuşmayla, hava raporuyla ilgili 15 dakikalık sohbet te dahildir. Aynca bir saatlik spor programı da gene bu bölümde gösterümiştir. Çeşitli tekrarlar da dahil olmak üzere müzik programları yerli yapımlar 1P5 dakika. Buna gene ss dakikalık bir festıvslde banta TV'de yeni diziler yayına giriyor Televizyo'nun en çok bel bağlanan programlarından olan diziler önümüzdeki yayın yılında Yc^iın da büyük çoğunluk teşkil edecekler. Geçen yıl dizi fimler saAli Hürol, Sezai Aydın, Ertan yoruz, derlerken; uzun süredir yesinde Avrupa'nm en iyi televizpaket yayın yapan televizyonlar Savaşçı ve Gülyüz Tolga rol alıyonları arasına giren televizyoda dolaşan «Kaygısızlar» bu haf yorlar. numuz bu yıl da eski başarısını tadan itibaren yeniden ekranlarıMüzik progTamları devam ettirmek amacında. Tabıi mıza gelecek. İlk olarak izleyecebu başarıysa. Bu hafta müzik programlan ğimiz bölüm «Genç, Yaşlı, Ölü. eserleriyle Yeni yayın döneminde Darvin'Müzedeki Hayalet'in «Sabah Dört pazartesi günü saz başlayacak. Salı ve cumartesi in insanlık teorisini işleyen «İn*e» Genç Kayakçı'nın «Defüıe sanın Yücelmesi» adlı dizi progAvı, Doktorların da «Son Kıvıl günleri klâsik müzik sevenlerin ramın yanı sıra «Kaçakın tadı cım» adlı bölümleri yayınlanı ilgiyle izleyecekleri programlara damağında kalmış izleyicileri iyor. Uzay Yolu'nun =Kedi Pen ayrılmış. Salı günü solist Tiraje çin yeni bir polisiye serüven baş çesi' Tatlı Cadı'nın «Garip Bir Güneyman, cumartesi de piyanist Gülsm'in eserleri sunulacak. Bu iıyor. «Kolimba». Pis, dağınık bir Konukou, Tatlı Sert'in de «Evdeki Esrar» adlı serüvenleri de bu haftaki Tiirk Hafif Müziği sanat dedektifin serüvenlerini işleyen dizinin her bölümü 1,5 saat. Sey hafta izleyeeeğimiz diziler arasın çısı Selçuk Ural. Bu sanatçı çarşamba gecesi ekranlarımızda ret seyredebildiğin kadar. da Savaşan Dünya'nın 19 BölüBu yeni dizileri daha da yc mii bu hafta yayınlanacak. Bölü olacak. İzmir Televizyon stüdyoHafif Batı nilerinin takip edeeeği müjdesi mün adı «Öç Tannsı» tartışma larında hazırlanan Müziği programı perşembe geni verdikten sonra gelelim halen lara yol açan «Jenosit» adlı böseyretmekte olduğumuz dizilerin lümün de gelecek hafta yayın cesi. • Istanbul Televizyonu'nun ha durumuna. • Tatlı Cadı» «Bonanlanması gerekiyor. Denetleme zırladığı «Solistler geçidine» Ö za» «Tatlı Sert» ve «Doktorlar. Kurulu'nca Yayınlanabilir kararı alan filmin nasıl edilip de ya mer San, Kamuran Akkor, Nec önümüzdeki yayın yılmda da de yınlanmayacağını, televizyonda la Akben. Yeşim, Adnan Şenses, ram ediyorlar. Geçen yayın yılında eldeki diziler bittiği için hangi programlara kimlerin ka Hümeyra ve Muazzez Abacı karıstığını gelecek hafta göreceğiz. tıhyorlar. Program cumartesi ge yayından kaldırılan Çocuk ve cesi yayınlanacak. Bu yılki İs Arkadaşı»nm yeni filmleri gelTelevizyon yöneticileri hala bir di. Onlan da eylül ayından ititanbul Sanat Festivali'nde banda açıklamada bulunmadılar. kaydedilen • Klasik Türk Müzi baren yeniden seyretmeğe başlıyacağız «Eski Dostlar» bitti. gi Konserı»de perşembe gecesi Laf ebesi • Müzedeki Hayaîet ve «Genç yayınlanacak. Yabancı kaynaklı Kavakçı>da bitıyor. Televizyoncular yerli yspım di iki de müzik programı var bu zi progrkmların ilk ornelüerini hafta. Televizyon içinde yeni yöneticilerin göreve başlaması huzursuzluğun bitmesi için yeterli olmadı. Şimdi de bazı müdürler yeni yöneticilere hoş görünmek çabası içinde yarışa başladılar. Bölümünde pek fazla programcı kalmayan Erol Aksoy'un, eline aldığı bir dizi program önerisinı yeni yöneticilere onaylattıktan sonra programcılar arasmda görev bölümü yapması, huzursuzluğu arttırdı. Kültür Bölümünün yöneticisi, ramazan ayı içinde bölümün yapacağı programları programcı arkadaşlanndan almadan hazırladı ve görev bölümünü de yaptı. Pu görev bölümüne göre kendisi ramazan ayı boyunca Ramazan adlı yurttaşlarla «Ramazan» üzerine espirili görüşmeler yapacak. Hülya Gürkan «Karagöz», Emel Uygur da «Camilerimiz»i tanıtan programlar hazırlayacaklar. Prof. Yalçıntaş açıklama yaptı TRT Genel Müdürü Nevzat Yal çıntaş bir açıklama yaparak, «Sa vaşan Dünva» dizisinin «Jenos^ Soykınm» adını taşıyan 20. bölil münün yasaklanması için emir verdiği yolundak* haberlerin doğru olmadığını söylemiştir. Açıklamada adı geçen oölümün yayın sırasımn henüz geimemiş olduğu da belirtilmiştir. TATLJ CADI l'enl yayın yıiında da izleyece(ix Jif
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear