25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
evcu Luu.ui v'i^an «uı uemeıtıe uımaz twmokrasi» baslıklı yazıınızda, Türkiye'deki demokrasi hareketinin tarihsel asamalarına T« ilkçağ demokrasileriyle yenl çağın tngiliz demokrasisine kuşbakışı gö» gezdirmiştlk. Bu bafta demokrasinin «Ol!» deyince niçin olmadığmın nedenlerinl, onun koşullan ve özyapısı lçinde araştıralım. Batı Avrupa ülkelerinden çoğunda, gerçek anlamında demokrasi, daha henüz yerleşmc sancılan içindedir. Hele Mussolini'nin 22 yıllık, Hitler'in ise 12 yıllık korkunç faşist diktalan döneminde «ulusal menfaat, insan ve insanhk haklan, yasa, hukuk, adalet, bağtmsız yargı» gibi, Btlyük Fransız Devriminden ve onu izleyen, kimi zaman firtınalı, kimi zaman ölü dalgalanmalardan sonra ancak oturmaya başlayan demokratik kavramlar temelinden sarsılmış olâuğu için, îtalya ve Almanya'da, savastan sonra, bugünkü demokratik asamaya ulasmak pek kolay olmadı. Bu aşama bile, az önce belirttiğim gibi, henüz «sancüar aşaması»dır. Fransa' da da durum pek farklı değil. G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bu görtis, Taşist ldeolojiyi yansıtan bir gö SiııımranııımmnmfflnmfflmınifflmıııııiHraımııııiHnnıııınııımiffliıımmıııınHiınHiınnııınııııııu rustti. Tıpkı komünıst görü? gibi, bu da bizim savunduğumuz özgürlükçü Batı demokrasisinin | Gazetemizde daha önce yayınlanan karîisındaydı. | = Niçin Oimuyor Bir Türlü? Niçin Olmuyor Demokrasi? Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU için dünyada yerleri olamazdı, kafalannı kesıp mel'un ruhlarını Tanrı'ya yollamak gerekırdi. Halk bu düşünceye alıştınlmış olduğundan, sızlanan, ya da başkaldıran yoksul kalabalıklan, kendılerine küçük çıkarlar sağlanan başfca yığınlar aracılığı ile ezmek çok kolay oluyordu. diğimiz «îsmet Paşa Demokrasis!», işte kîâsik demokrasınin ögelerınden büe yoksun olan bu içeriksiz demokrasidir; daha dogrusu demokrasıcilik oyunudur. Demek ki, rahmetli Ismet înönü'nün ya da başka birinin veya kurulun «olsun!» buyrugu ile hemen gerçek demokrasi oluvermiyor ülkede. Nasıl kı, meydana getırilen bır yapının içinde uyumlu ve bütün gereksinimleri karşüayıcı bölümler bir birinden aynlıp belirlenmedikçe ve o bölümler, kullanılış amaçlanna özgü eşya İle donatalıp döşenmedikçe o yapıda oturulamazsa, adına demokrasl dediŞimiz yönetım bıçiminde de özgürlük, eşitlik tüzegenlık (adalet) ve kardeşlik ögeleri ekonomik içerik ve anlam kazanmadıkça, gerçek demokrasiden söz edılemezdi. İşte 12 Mart dönemlndeki degişiklıklerle yaralanıp «kısmî felç»e ugratılan 27 Mayıs 1961 Anayasası, yukarıki kavram ve ilkelere ekonomik içerik kazandırmış, vatandaşların ekonomik çıkarları arasında denge kurmuş bir Anayasa idi. Ama yine yürümedi. Hep baştakiler «olsun!» demişler, fakat olduramamışlardı. En son umut da daha 1961'de yapılan Uk seçimlerde gölgelendi ve ondan sonraki olajrlarla boşa çıktı. «ol!» demek le otmuyordu demokrasi. Hep «bir şeyler» çıkjyordu karşısına. 12 Mart döneminde de, şimdi emekli olan ve özel sektörde bol ödenekli görevlerde bulunan kimi orgeneraller çıkmıstı. Bunlardan Tagmaç, yukanda özetlediğim bilimspl gerçeklerin ters dogrultusunda şöyle düşünüyordu: «Sosyal olavlann temelinde ekonomik nedenler aramak komünistlrrin uydurmasıdır. Töm olaylar Anavassnın özçürlükçü özünden çıkmaktadır. Bn Anayasa ve özgtirlüğe açık yasalar, değiştirilmeden olaylann üstesinden gelinemez. Yapılacak islerin başında, Anayasa ve yasalarda, düîün ve eyiem özırürlüçünü kısacak, eerekirse kaldıracak, değtşiklikler yapılması Ekonomi Ögesi Bu. niçin böyle oluyor ve kültür bakımmdan «üeri» dediğimiz uluslarda büe gerçek demokrasi niçin bir türlü yerleşemiyor? Bunun yanıtı şu: Son yüzyılda politikaya yeni bir öge (unsur) girdl de ondan. Bu, «ekonomi ögesi»dir. Aslına bakıhrsa yer yüzünde devletler kuruhıp yönetilmeye, yani politika yapılmaya başladığından beri bu öge etkin olarak vardı. Roma başta olmak üzere, eski büytik imparatorluklardaki başkaldırmalann ve bizdeki «Celâlia, giderek «Yenıçen» başkaldırmalannm temel nedeni ekonomikti ve ekonomi, politikanm tara göbeğinde bulunuyordu. Ne var kl, büyük halk kitleleri, yani sömürtilen yoksul yıgınlar, henüz bunun bilincinde defildiler. Gerçi ortada bir ekonomik çıkarlar. çatışması vardı ama, bu çatışmanın bir yanda «Servet», öbür yanda ise bunu üreten ve servetın, türlü mekanizma ve oluklardan sayılı kişl ve ailelerin haztnelerine akarak oralarda birikmesini sağlayan «Emek» arasında olduğunu açık seçik gbren yoktu. Bunu yalnız yöneficiler ve bunların dayandığı varlıklı zümreler bildiği İçin, tedbirlerini ona göre kolayca alıp her zaman üste çıkmanın yolunu buluyorlardı. Emekçiler, gerek kentlerde, gerek kırsal bölge, kıyı ve denizlerde dagıruk durumda idiler. Üstelik zengin, yoksul ayırımı, tıpkı özgiir ve köle ayınmı gibi, bütün eski toplumlarda ve tslâmlık da içinde olmak üzere bütün dinlerde Tann'nın, ya da kaderin çizdiği dogal bir almyazısı olarak kabul ediliyor ve yazgıya boyun eğmek gerekiyordu. Bu, bir kurulu düzendi. Bu düzene fcarsı çıkanlann Tanrı'ya karşı çıkrruş sayıldıkları Sanayi Devrimi Ancak 18. yüzyılda başlayıp, 19. yüzyılda ürünlerini veren sanayi devrimi sonucunda, dağınık küçük atölyeler kapanınca, emekçiler, fabrika denilen toplu çalışma yerlerinde, çok acımasız ve asın bir sömürü düzeni içinde yaşamaya başladıktan sonradır ki, ekonomib adaletsizlikler ve emekçilerın çektiği yüz kusartıcı çileler btltün acı yönleriyle sırıtıp göze batmaya başladı ve çalışanlardan önce, namuslu düşünürleri harekete geçirdi: Demek binlerce yıldan beri kurulmuş olan düzenin doğrudan doğruya kendi iç yapısında bir düzensizlik, bir hastalık vardı. Bunu gidermek insanlık göreviydi. Pransız DevTiminin insanlıga getirdiği «özgürlük ve yasa karşısında eşitlik» ögelerine dayanan demokrasi, insan toplumlarını mutlu kılmağa yetmiyordu. Çünkü, yine Fransız Devrtmiain getirdiği ilkelerden olan «adalet ve kardeşlik» bir türlü gerçekleşemiyordu. Bunlar ıçeriksız, platonik kavramlar halinde, boşlukta kaldıgı sürece, «özgürlükk ve «eşitlik» Bgeleri de önemini yitiriyor, anlamsız birer sözcük olmakla kalıyordu. Bu ögelerden yoksun bir demokrasi, yığınlan şartlandıran varlıklı zümrelerin yürütüp uyguladıklan özden, içerikten yoksun bir sayısal demokrasiden başka bir şey olamazdı. üzun yülardır yazap duruyoruz. Gazeteleri izleyen ve az çok aklı eren bütün namuslu vatandaşlar çok iyi biliyor ki, «Demokrasi, halkın halk taraundan halk için (yani halk yararına> yönetımı» demektir. Halkın bir zümre tarafından bir zümre yararına yö'netilmesine demokrasi den mez. Yukanki tanımlamada bulunan ıthalk varanna» ögesınin bizde her zaman lâfta kalması halkı süslü nutuk ve bol vaatlerle ve ulusa) bı iinçle yetiştirllmememış dm görevlilerimn büvtik çoğunlugunun yardımıyle aldatıp ondan oy alanlarca devletta, varlıklı zümreler yerleşmi? bir ÇIKTI deyimle bir mutlu azınlık varanna yönetilmesi ve her dönemde halka «Pazar verinde toplanmıs insan kalabalıfı» gözüyle bakılması, son TRT olaytnda ttpik örneği g6rUldti5ü eibi. Anavasal kuruluşlara, yargısal kararlara savşrı gösteMAY YAYINLARI rilmemesi yüzünden olmuyor demokrasi. «tçeriksız demokrasi»nın dramıdır bu. «Sosyal devlet» ile «Sosyalist devlet»i ayırdedemeyenlerin ve bu flcisim, özgürlüMerl yok eden «Diktacı komünist devlet» sananlann. ya da öyle olmasını isteyenlenn dramı da budur. iııııtıııııııııiiiııııııtııımiHmHNiiiıııuuıiHiıııııııuııniHiiHiiMiHiiHiiiHRiııııtınnnıraunnmııtıımııuıi? Size kim ne derse veya yazarsa ki: «Toplumda sıruflar yoktur, sadece mlllet birligi vardır», •••••••••••••••••••• biliniz ki, o kimse, böyle basmakalıp sözlerle hal »••••••••••••••••••< kı uyutmak lsteyen kapıtalist sınılm usağıdır. • Bugün «sınıflar» valnız kapitalist ülkelerde de*ıl. bir komünist ülke olan Sovypt Rusya ve uydularında bile vardır. Yalnız oralarda «kapıtalist sı nıfı»nın yerini «Bürokrasi sınıfı» almıstır. Sorun. smıflarrn varlıgım inkâr etmekte veva sınıf avınımnı yok etmek hülyası arkasında kosmakta değil, Insanca yasama koşullan bakımından sınıt lar arasında, devlet eliyle, adaletlf bir denge kur maktadır. «Ben servetimi torunlanmın torunlan na bırakmak için gereken tedbirleri şinri'dpp ai malıyım» zihniyeti ıle kunılamaz bu denee Bü tun toplumsal patlamalar işte kapitalist sımUn • % IK.1NC1 CtLl VUi.ll: Socyai. 0Ugerçek demokrasiyi engelleyen ve bunu ı^eventuttaJ ekaoomlk tflrlü gOslem *• • leri «komünistlik» suçlaması ile karp.rlavan bu tncalemeler aDsolüazm, tlDersJlzm. bağnaz ve katı zihniyetinden dogmaktadır. • sosyallzm faslziB glbi öSretUer 4S» «n. 25 TL. I Harun Karadeniz'in 1 Olayh Yıllar ve Gençlık Hılzı Veldet Velıdedeoğlu DEVİRDEN DEVÎRE Savaşım Gerekiyor içeriksiz Demokrasi Bizim bu sütunlarda yıllardan beri karşı çıktığımız ve «biçimsel demokrasi» diye eleştir Çoook savaşım gerekiyor ve çook iş düşüyor namuslu aydınlara, demokrasideki «halk yaranr.a» ögesini halk yıgınlarına mal etmek ve bu drama son vermek için. Birinin kalemi kınlırsa öbürünün kalem kullanması, biri bu ugurda dü şerse, elindeki bayrağı bir başkasının kapması yoluyle sürdürülecek ve kazanüacak bir savaşımdır bu. Çünkü yönetım oasındakılenn «olsun!» deıneleriyle olmuyor demokrasi. Bılinçli oylariyle nalk demeli bunu balk, ki olsun! • BIKlNCt CÎLT: Yem rürlüyetılD Atatürk zamanınılaB v» AtatUrkten •onraö çok Uglnç olay ve soruntBnnı bir Ozyasam navası lçtnde be>> eelertyle anlatan büyük eser 25 rU (Tükenmek ttzeredir) UEVtRUEN üEVtKE: ouUnsel Ott aısıpllD ve sıstero tçlnde oerkests anlatacat) Bü dllle mevl&na geonleo ve buırtme deSln vazanB Mç o» kıtabmda ?er alnjamıj olan bu 0*1Cl h&zlrıesidlT. ^ BiLGi YAYINLARI Esendal'jn Yitik Kitaplan OKTAY AKBAL BÜTÜN Evet Hayır GÜNÜN KİTAPLARI FAŞIZME K.ABŞ1 SAVAŞMAJC ÎSTEYEN HERKESIN OKUMASl GEREKEN TEMEL KÎTAP; HUKUKÇULAR VE HERKES ÎÇÎN KONUSUNDA TBK KtTAP •••»••«••»••••»»*#•••»*•••••»••••«•••»»••• •S7musu.n1 dostum Şengü'l... Ben yurt dışındayken bır mekI I tup yolİEimş. Okudum, ben de üzüldüm. Salim Şengili bi" leıılerintz çoktur elbet. Bunca yüm yazarı, yayıncısı, özellikle Ankara sanat çevresinin vazgeçilmez kişısidir o. «Seçilmis Hikâyelf r» ve «Dost. gibi dergileri yıUarca nerdeyse cebinden pare koyarak yayımladı. Kitaplar bastı, hâlâ da basmakta. HeJe şımdılerde yabancı dilde yayımlara da giriştı. Böyle bir dostu üzmek istemezdim. Gönderdlği mektubu birlikte okuyalım da, Şengil'in üzüntüsünün nedeninı anlayalım: cEsendal, yazılarmı ajans bültenlerintn bo? kalan öbür yü. züne, sayfalan ikiye bolerek yazardı. Bir gün, dört kez temız ettiğini bildigim bir hikâyesi için «Verin de ben daktilo ile temize çekeyım> dediğimde, bana: «Şengil, benım elimden beşincl kere yazmak lırsatını neden almak ıstıyorsun?> demıştı. Es^ndal'ın bendo kaybolduğu yazılan «Vassaf Bey» romanı, ııar.s bültenlenrurj bu yarıya bölünmüş sayfalan üzerinde 45 kez yazılarak bıtiri'miştı. Iyice biliyonım. O öldükten sonra kızı «Emıne Hamm> öcrt nüsha olarak bu romanı daktilo ile yazdı. Birer kopyasım iki erkek kardeşine Doktor ve kaptan, biruü de bana verdı. Bir kopyası Ile aslı kendisinde kaldı. Ben bu romanı Başr.ur matbaasında dizgiye verdim. Romanın yarısı kolon halinde dizilmiştl, o sıra matbaa tasfiyeye uğradı, kolon'.an dökmek zcrunda kaldılar. Arkasından toplanan bir kıtabımız nedeni ile evrakımu incelenmeye alınırken bu romanın yarı dosyası da gıtti ve bır daha geriye alamadık, kaybolmuş değı'l Biri elyazısı, üç kopya da daktilo ile yazılmış nüshalann çocuklannda olması gerekir. «Mlras. adlı romanı üzerine sayın Dr. Ahmet Esendal'ın söyledikleri de yanlış. O bilmez bu konulan. «Emine Hanım» ve benimle konuşurdu çofu kez bunlan. «Mıras», 1925 yılında «Meslek» dergisinde yayımlandı, Millî Kütüphane'de kolleksiyonu var. Esendal'ın bu romanını yemden yazdıgına hiç raslamadun. Esendal'ın hikâyelenne gelince: O öldükten sonra bitmis ya da bitmemiş, yayınlanmıs ya da yayımlanmamış hikâyelenni dostum Tahir Alangu ile inceierken, önemli bir zorlukla karsı karşıya geldik. Esendal, örneğ.n 1928 yılında yayımladığı bir hikâyesini 1937, 1949 yülannda yemden yaynnlamış. Şöyle de söyleyebillriz: <Otlakçı. ile cMendıl Altında» adlı kitaplanna aldıgı, eskiden yazdığı nikâyelert idi. 1948 1950 yıJlan arasında, bu Sâ kitapta bulunan bazı hikâyeleri de değiştirerek yayımladı. Yeniden çıkan hikâyelerinin hemen hemen hepsinin biçim ve özünde değişiklıkler yapıyordu. O zaman insanın aklına şu geliyor: îlk yayımlanan, ya da iki kftabında bir hikâyenin, sonrsdan düzeltilerek kitaplanna giren, ya da daha sonra yayımlanan hikâyeler, ilk basımlanmn birer değişmiş kupyası mı oluyor, yoksa birbirine yakın ama aslında başka hikâyeler mi oluyordu? Adlan da değistiği için bu zorluk da buradan çıkıyordu. Esendal gibi bir önce yazdıklarını durmadan değiştiren, kendini yenileyen bir yazarda dogru yolu bulrnak kolay olamazdı, ama sonradan bizim buldugumuz bır hiiâyesi hariç pek yanılmadığımızı sanıyorum. Bugüne kadar kunsenirı çJup söjiememesi bunu göstennez mi? Bu yorucu çalışmalar uzun sürdü, sabırla ugrastık. Zaman zaman Tahir Alangu ila buluşuyor, tarüşıyor ve çalısmalanmızı sonuçlandınyorduk. Onun titiz, dikkaUi çalışması dogru yolu bulmada ışık tutmuştur. Burada en iyi duygulanmla bu çalışmasından ötürü AlanguVu anmak isterim. Hikâyeler ticarî düşünceyle hemen yayımlanmış olsaydı, çok yanılgılara düşülecekti. Bir yayınevi'nin yapmıyacağı, yapamıyacagı harcamalan yaptım bu yüzden. Bu benim, Esendal'ın bana karşı olan sevgisine karşılık, kendısine, inandığım sanatına sevgün, saygı borcumdu. Varislennden hiç birinden ilgi görmedim. En sonunda Ankara'da bul'jnan bir yayınevi"nln kışkırtmasıyla, benimle olan sözleşmeyi unutarak az kaisın mahkemeye veriyorlardı. Gene de kınlmadonı. Benim çalışmalanm onlar için degil, büyük sanatçı, üstün insan belledığım Esendal ve hikAye sanatımız içindi. Çocukiannda olması gereken «Vassaf Bey»in bir kopyası verilsin yine de en iyi bir bıçimde yayımlanm.» Şengil gibi bir edebiyat tutkunu elbet böyle bir «suçlama» karşısında üzülür. Yasamını edebiyata vermiş bir insan, Esendal'ın romanını yitirmis, değerini bilmemiş gibi görünmek istemez. Ben Türk Dili Dergisüıin Türlc Öykücülügü özel Sayısında M.Ş. Onaran'ın bir yazısından söz etmiş, bu yazıda Esendal'ın üç romanmın elyazmalannın yitirildiğini okudugumu, bunun üzülecek bir şey olduğunu yazmıştım. Salim Şengil mektubunda gerçekleri bir bir aydınlığa çıkanyor. Yine de, Esendal'ın o yitik yapıtlannm nasıl ele geçirileceği belli degil. Ne yapahm, Türk yazannın yazgısı budur. Kitaplan toplatılır, elyazmalan alıp götürülür, mirasçılarmm elinde, harcamr, değeri bilinmez. Bu birey işl değil, toplumun uygarlık düzeyine bağlı bir is... Birden acı acı haürlıyorum büyükbabamın Ebubekir Hazım TepejTan'ın, edebiyatseverlerin bildigi «Küçük Paşa» romanı yazannın, «Nevvare» adlı bir romanmın da yltip gittiğini... Bunun sorumlusu kim? Anılannın bir büyük bölümü elimde, bu romanın Fransızca çevirisi de, ama kendisi yok... Birlikte daktiloya cektiğimiz bu roman, Musullu bir çöl kızınin övküsünü anlaöyordu. «Küçük Paşa»mn rastgele yazılmadığını belirten bir değerli yapıttı. Büyükbabamın ölümünden sonra kâğıtlan, yazılan arasında bulamadım onu. Bu da benim üzüntüm... Yakını oldugum bir yazarın hiç yayınlanmamış bir yapıtı yitip gitti işte... Bizde böyledir; eski bir yazısmda Faik Beşit Unat, Atatürk'e aıt değerli nice yazılann, belgelerin bir rastlsntı sonucu ele geçtiğini açıklamarruş mrydı? Salim Şengil mektubuyie edebiyatseverleri dınlatmış oldu. Beni de .. Bır giin Esendal'ın okumak bzlemiyle... Türk toplumunda yazara rekli yerin, değerin verileceği o muMu günlere ulaşmak umuduyle... bu konuda ayo üç romanını Ve yapıtına geen kısa sürede VVİLHELM REİCH FASİZMİN KÎTLE RUHÜ ANLAYIŞI ÇEVIREN: BERTAN ONARAN 4W s y t a 30 ura Tatbikatta ŞAHSÎ DAVA ve konu olan Suçlar Seiçnk Ardıoöı Konya ErefU Ceza Râkiml Hakaret ve sövme (basın yolu, ayn bölümı Dövmek tehdit. konut dokunuimazlığı, tedblrsizlikJe varalama ızraı naa * tıt rekabet. Ihtlra beracı Marfcalar Fikır sanat eserlen KaDunurta muhaletet suçlan Divanın sartlan. taraflan, açılması, ytirUtulmesı sona ermesı Kanun voUan lsunaUar, dılekce ömeklen Fiyatı: 50 TL. Başlıcs kıtapçıiardan ve yazarmdan temln edıleoıltı. EMPERYALİZM TEMEL KÜRSLAR1974 Ernst Hüük Hannes Wunderlich f F.l*Ag%^PİTAX'&£üTt\\DÜNYA ÜZERLNDE EMPERJT.VLİZM TEKELCİ K.\PİTALİZMDİR«TÜM HAI.KIÎÇ'TEKELCİ EĞEMENLİK ALTTNA AUNMAbt TEKLLCI EGEMEN'LfK ÜVRMA HIRSI» EJIPERYAL1ST YAYILMANIN" BAŞ EKONOMİK ARACI:SERMAYE 1HRACI»DÜXYANIN EKONOMİK YÖıNDEN PAYLAMLMASI IÇIX ÜLUSLAR \RASI TEKEL BİRLIKI.ERI ARAfelNDAKİ MÜCADELE»TEKELEĞEME\LİGI:EMPERYALtZME ÖZGÜ SALDIRGANL1ĞIN KÜKEXİ«SİLAHLAXM\ VE ÜREl'İMİN İIİI.İı .\RİSXLEŞIİBİL]VIESr. ASKKRİ PAK TLAR POLİT1KASI» EMPERYALİZM CAN CEİÖŞEN* K.\PITAI.İZMDİR. KAPİTALİZMİN ENYÜKSEKAŞAMASI IZERİNE PAYEL YAİTNEVÎ P.K. 889 tSTANBUL MAY YÂflNLARI SUNAR . Cu fn.Upn kanu«malan, * CEKOSLOVAKYA HALKI SOSYALEMPERYAUSTLERI ALTEDECEKTIR! GERÇEK YAYINEVİ \\m/ KONUKWII\İLARI P.K.749 IST dizisindeısunar pk 655ıstanbııl 45 inci kitap: prof. dr. cavitorhan tütengil HARUN olayh yıllar KARADENIZ Hk CERRAHOGLU I : TuflD*. Sudet ^ H a n ı No 4C5 / ISTANBUt. KRSAL TÜnKİYl MtH YAPISI VE SORUNURI 20 Ura ktürkiye'de tanhine katkı li SAYIN KİTAP BAYILERİ KADIKÖY DAG1T1M HIZMETİNIZDEDİR CLAUSEWİTZ OSKAR MARCUSE üzerine politik ekonomi tekboyuthı inSun (^ (eı/iri şavas Genel Müdür Sekreteri Çok şey aranır genel müdür sekreterinde. Hele bizim hareketli iş dünyamızda, hizmet alammız gitgide genişlemekteyken, genel müdür sekreterine önemli görevler düşer. Aradığımız hanım sekrcter, olgundur, tccrübelidir, Çok genç de olsa, sekreterin işlevini iyi bilir. Yabancı dijde üstündür (kusursuz İngilizce ve îngilizce sîenodaktilo şart) Temsil yeteneği de tamdır. Her yönden, maddî olanaklarıyla da tatminkâr bu göreve istcklilerin, özgeçmişlerini kapsayan ayrıntılı mektuplarmı '•'Genel Müdür Sekreteri" rumu/uyla hemen gündcrmrl'jri rica olunur. Müracaatlar ve cevaplandırma konusunda gereken titizlik göstcrilccektir. Bütün yaymları birarada bulabileceksiniz. Bağdat caddesi 354/B Şaskınbakkal lstanbul Tel: 58 U 15 3 Siparışler tstanbul daüüinde gününde tesüm edüir, dışanya ödemelı göndenlır. j DERSİM HILMI YAVUZ BEDREDDİN ÜZERİNE ŞİİRLER ManajansA.S. Cad. 61 Sırketi liianbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear