23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 2 Ağustos 1975 YEDÎ Cenaze Kaldırıcısı Adem BÎR ÖLÜ NEDİR Kî, BÎR ÖLÜM NEDÎR ACIYLA KÎRLENMEKTIR, ACIYA SEVÎNMEKTtR SİZ BİLÎRSINÎZ, İSTERSENİZ BIRAZ GECIKÎRÎZ GELMEStNE GELİRIZ, BİRAZ GECİKİRIZ NE KADAR GECIKIRSEK BÎZ O KADAR ÎYİYÎZ BEN O KADAR ÎYIYÎM. BtR ZAMANLAR HAMALDIM, ÇELENK TAŞIRDIM EN GUZEL ÇIÇEKLERI BEN SIRTIMDA TAŞIRDIM CADDELERDEN GEÇERDÎM, BÜYÜK VÎTRINLERÎN ÖN U\DEN SERLERDEN, BAHÇELERDEN GÜNE DAMLARDIM RENKLERE KARIŞIRDIM, KENTÎN IŞIKLARINA İÇÎNDEN SOYTJLAN BIR PORTAKAL GÎBÎ KENDÎ ÎÇDENIZLERtMt ÖPER OKŞARDIM SÜSLENMÎŞ GİBİ OLTTRDUM KOKULAR ÎÇINDE KALIRDIM SONRA BEVÎ BİR GUN ÇAĞIRDILAR SONRA BENÎ BIR GUN GENE ÇAĞIRDILAR ARTIK HEP ÇAĞIRDrLAR, DÖRT KÎŞÎ OLDTTK DÖRT KIŞl GEREKLtYDt, DÖRT KIŞI OLDÜK ÖLÜLERI GÖRDÜK. ÖLÜLER KOLTUKTAYDILAR ÖLÜLERÎ GÖRDÜK, ÖLÜLER YATAKTA ÖLÜLER GÎYÎNÎK, ÖLULER ÇIPLAK ÎŞTE BtZ DÖRT KİŞÎ BÜNA ALIŞTIK BİZİ ALIŞTIRDILAR. OMTJZLARIM KEStK KESÎKTÎR, NASIRLrDIK HER ZAMAN BÎR ÖLÜ VARDIR OMUZLARIMDA O KADAR ÖLÜ VARDIR Kt HER YANIMDA BENİM ÖLÜLER IÇINDEYIM' ÖLÜLER ÎÇtNDEYtM' ÖRNEĞIN BIR BARDAK SU ÎÇSEM BtR ÖLÜ K4Y*.R ŞURAMDAN SU tÇMEYEN BtR BALIK GtBt KAYAR ÖLÜLERE TAKILMIŞ BtR UÇURTMA GIBİYtM BİRAZ ÖYLEYİM. \~E OTEL MÜSTERÎLERÎ, ONLAR EV İNAVDIRICI ÖLÜLERİMDİR BENİM HER BIRÎ BIR ÖLÜMÜ HER GÜN YENÎDEN YAŞAR CAMLARA YAPIŞTIRILMIŞ YÜZLER GtBt SEVGIYİ UNUTMUŞ YÜZLER GtBt UNUTMAK UTANMAKTIR StZ BİLtRStNÎZ HTZUNSUZ ANL4TIM«IZ SOGUK AKŞAMUSTÜ RENGÎNDEDÎRLER VE YORGÜNDURLAR SÎ7 DAHA tYÎ BİLÎRSÎNIZZ HIRÎSTÎYANLARI SOYARLAR OLULERI ÇIPLAKTIR ONLARIN NE YAHN SÖYLEYEYIM GÖRÜNCE HUYLANIRIM YENt ÖLMÜŞ GENÇ KIZLAB YENÎ DOÖMUŞ ÇOCÜKLARA BENZERLER GÖKÜNCE HUYLANIRrM BUNU KARIMA DA ANLATTBIM, SU DÖKUNÜRÜM ADIM MI, ADEMDÎR, ÎYİ ADAMBJDIR KARIMA ANLATTRIM TA, StZE DE ANLATIRIM BtR GÜN BtR ÖLÜ KALDIRDIK. AŞKENAZLARDAN HANÎ ŞU LEH YAHUDtLERtNDEN ÎŞTE GÖZLERt O KADAR MAVt OLAN. MAVt BİR SÜDA YÜZER GtBt GÖVDESt SACLARI TÜTÜN RENGİNDE HER NEYSE, UZATMAYALIM, BtR DE BAKTIK Kt ÖLÜNÜN ARKA CEBÎNDE DOLARLAR, MARKLAR, STERLÎNLER ÖNCE PAYLAŞMAYI DÜŞÜNDÜK, YALAN SÖYLEMEYEYİM GOTÜRÜP GERÎ VERDÎK AZ SONRA GÖTÜRÜP GERÎ VERDÎK, YÜZ LİRA ALDIK HEPSÎ HEPSÎ YÜZ LİRA BtR GÜNDE BÎR ÖLÜYE ASILI ÎKt TORBA TORBALAR KALÇALARA İNMÎŞ, ASKILAR OMÜZLARDA İCLERÎ ALTIN DOLU ÖLÜYSE BÎR KOCAKARI, ERMENÎ COLUK ÇOCUĞU ELBETTE GERÎ VERDÎK ALTJNLARI DA. VE<3ENÇr:BtR TCIZ ÖLÜSÜNDEN AMETİS'İ' DOĞRUSTT SAKLADIM ONU GtZLİCE K4RIMDAN BÎLE SAKLADIM, KARIMDAN NÎYE Mî SAKLADIM, UĞURDÜR DİYE ÇIKARDIM AŞIKLIK VE FOLKLOR ÜSTÜNE... ötertenberl tlzerinde tartışılan blr konudur: Âşıkların deyışleri ve musikıleri Folklor'un kadrosu içinde mldır, değil mıdir' Konuyu açıklıga kavuşturmakta yararlı oldugu içın «Asıkl^ ? nedır Önce bunu araştırmak gerekmektedir. Yüzyıllar boyunca, halk topluljklannın, zevkte ve kultıirde üstunluçe ulaşmasında onemlı yen olan eskı saz ozanlığı, Karahan ve Oğuzhan destan ve hıkavelerının ırlanması geleneğın bağlı kalmış, sonralan bırtakım degışmelere uğrayarak, bu muessese «Âşıklık» adını almıştır. Kopuzlu ozanlar zaten Anadolunun en eski sazlı âşıklan idıler. Sonralan Çogür, Meydan sazı. Dıvan sazı, Karadüzen ve Bağlama duzenlı çalgılar taşımışlardır Kopuzdan Çogüre, Çoğürden Bağlamaya geçış, aşıklar musıkısme jenı bır çesnı kazandırmıştır. Çogür Sadi Yaver ATAMAN çalan işıklara «Çöğürcü, ya da Çbğür şairi» denüdiğinl kayıtlardan oğremyoruz. Aşıklann plri sayılan Dedekorkut'un Mkâyelerl, iç yapısı bakımından, eskl Ttırk torelen, âdet ve gelenklerl, ınanç ve kultur ozelUklerını yansıtan bır tarıh, edebıyat ve folklor belgesi nıtelığı taşır Dedekorkut, Oğuz Turklennın kultur kaynaklarında onemh yerl olan uJu bır kışıydı Ondorduncu yuzyıl sonralannda yazıldıgı bılınen esennde Dedekorkut, Oğuzlarla komşu düşmanlar, hatta uzak ulkelerdela düşmanlar arasında geçen savaşlan anlatır Turk kanramanhtını, ozellıkle ınsancıl duygu ve da\Tanışlann kutsallığı, ulu lara, kadın ve çocuklara saygj ve sevgıyi, aşkda soylulugu, hayvan, »z«llıkle at sevgislni gosteren olavlan tatlı ve sürükleyM blr üslup ve ustalıkla anlatır. Dedekorkut hikâyeleri, destâni tlrün olarak, edebi şekli bakımından incelenecek olursa, turkçenın zengmhğını tanıtan ve goste» ren bır belge nıtelığı de taşır. Dedekorkut hıkayelennın teması ve konusu, eskı destâni nıteltğmi azçok yıtırmış ve masallaşmıştır îslâmi etkılerle, olaylann, hatta kahramanlarınm adlan da, çoğu yerde degıştinlmıştır. Bunlar kulaktan kulağa sozlu gelenekler halmde aktanlarak belırlı değışmelere uğramıstır Bu masallasmış hıkayeler, metında sık sık geçen bellı motıfler ve tekerlemelerle süslenmıştır. Bu hıkavelenn çofu, halk topluluklarına aktanlmış, sozgelımı Beyboyreic hıkavesmın, yurt çapında çeşıtlı orneklen meydana gelmiştır. Aşıklık demlen saz ozanlanmn bir eelenefi olan ve özel kurallara baglı bulunan Aşıklar meclısınm halk topluluklan Ile, içiçe ve gonul gonule kajnaşmış oldugunu gorüyoruz. Çok uzaklara gıtmeden, Yunus Emre'den bu gunün âşıklanna vanncaya de>t, nıce ustalar yetısmıs, bunlar yurdun her koşesinden fışkıran çağlavanlar gıbı, ulusal kulturü ve sanatı yaymada ve ya» şatmada bırıncı derecede e*ken olmuslardır. Aşıklar, halk sanatmın usta ^aratıcüan olarak, özellikle haBt edebıyatı \e musıkisıne, buyuk olçude katkıda bulunmuş, seçkıa yaradılışlı ınsanlardır Hayata aıt gerçekleri büyük bır duygu Bengmlığıyle ve sakınmasız ortaja ko\duklan ıçin, toplumun sevgistnl ve gonlünu kazanmışlardır Âsı^lann deyışlermı musıki ile suslemelen eskı bır gelenek olarak süre gelmış venı buluşlarla da gellsmıştır Konuyu bu açıdan arastınrken eskı âşıklık geleneğınin yayılma olanak ve etkenlemiı juzjıllar arasında tasarlamak, özellikle halk kaynaklanna gore değerlendırmek, yan tarüıî nltelllrte de olsa ılgın" sf nuçlar vermektedır. Bıhndığı pıbı, tpîietlıkle halk ozanlanmn rtnemU bir yam da saz çalmalandır Çoğu de\ışlermı musıki ıle susleyerek ırlama gelenegmı surdurmuşlerdır Halk edebıvatına ve musıkisine genış çapta katkıda bulunan ve malzeme kazandıran. bu seçkin yaradılıslı msanlara aşık denılmesının yaygın nedenı bır ruya âlemlne baglanır. DUşde pir elmden dolu ıçer ve gordukleri güzeller güzell bir kıza vanıp yakıhrlar Bu haval zenginlıgı yanında, âşıklann saz çalıp, duygulannı o anda dıle getırmelen demek olan cirtıcal» gücüne sahıp olmalan, konuja açıklık kazandıran özellikleridlr. Saa, âşıgın can yoldaşıdır. Dertlendıgı zaman .Medet senden san telli kepçem» dıje sazına duzen venp nuradmı tellerden alması varaır Bır baska de^mle de saz, âşıkın gonul kuşunu dıle geüren bır araçtır Kısacası, âşıklıkta söz ve sa?, bırbınni tamamlayan Jki esaslı unsur olarak kaynaşmış ve gelışmıştır. Şu halde, aşıklar kendı kadrolan ıçınde, haîk edebıvatımn ve musıkisınln, bır başks deyimle soz ve ses sanatmın başlıca temsılcisi ve yayıcısıdırlar. Halk edebivatı \e musikisi ürunlermın her çeşıdlnl, özellikle doğa ve insan guzellıklenne tannsal ve maddi aşk sorunlarma, halk bakmet ve felsefesıne, aıle hayatına ve duzenıre değın konulan, ırak yakın toplums^l ve tanhse) olajlan, kendi gelenek ve görüş ufuklarj aerece&mde dıle getırmışlerdır Her şevden önce de. halk düıne taın anlamıyle sahıp olmuslar, kendi oz sanatlanrun toprağından çıkardıklan gerçek değerlen ortaya koyma gucünü göstermlslerdır. Aşıklar butun bu nıtehklerı>le tanhi vasatan insanJardır. âşıklıem folklorla ılglsf (iTertnde eleştlrümesl mttmkttn yön'ert, acele hükümlerden sakınarak kısaca belirteltm: Her şejden once, folklorık san8tlarda, halk deyimi, toplumsal olavlann temel unsıını olduguna gorp, bunu halkın soz ve saa sanatı Içınde değerlendirdığımizde âşıklık demlen yapıcı güç kendini gostermektedir. Âşık edebıyatı ve musikisi, hatta Tekka edebıyatı ve musfldsl ürünlen, çogu zaman, halk turküierl kadar sbzlü geleneklere bağl» \e evrensel değer taşıdıklan içın, folklor edebiyatı ve musiki Ile ılışkılennm saptanması oldukça güçtür. Aşıklar, saz omuzlannda ve tam bır ozgurlük ıçınde, dıyar dıyar dolasarak, deylslenni sazla dile getırerek, muşıkıcılıklenyle de unlenmış, halkm içinde, halkla kaynaşmışlardır. Âşıklan genıs halk topluluklan İçinde, onlara vakın duşunecek olursik, bunlann deytşlenni ve musildlerini, bütün halk topluluklarınca benımsenen, sevılen düsuncelere yerleşen yenl kuşaklara aktanlarak, çeşıtlemelerf mevdana gelen eserler olarak, bır bakıma folklora maletmek yennde olur. Aynca Aşıklar, anlatım bıçtmlerı ve zengınhğı bakımından, eerçek folklor Urünlerinde gorduğumuz Sddelık ve durulukla, konulan Ubtatın ve havatın gerçekla rıne uygun şekılde ortaya koymuş olmalan ile de, folklor babalandır demlebılır. ' Halk külturünün too» âefierleıl. oîarak jıitelenrilrilen rojklorun, kısjpa tammı şudur: «Ulus topluluğu ıçınde, is kuvvetiyle güctaü toprağa veren ve topraktan alan halk topluluklannın düşünce dünyasıdır > Bır ulusal kUltur varlıgı olduguna gore, buna ait faallyetlerin amacı kendılıginden meydana çıkmaktadır. Folklor, her çey« den bnce, toprak sevgısıni, yurdu ve msanlannı daha çok sevmeyi oğretır. Geçmışte yasayan Insanlann kulturünü, tarihıni, geleneklermi, sanatlannı, ogrenmek, geleceğe vaşama gucü kazandtnr. Aşık* lan bu değer olçü içinde araştırmakta bır sakınca olmadıgı meydana çıkmaktadır. Bır esenn folklonk olabümesi içın, her şeydea once, anonım olma özellıgi göstermesi, vani halkın ortak mah halıne gelmiş olması şartı, burada da kendısınl gostermektedır. Folklonk eser, gerçı bır ortak düşunce ürunü ıse de, yakılmasına etken olan nedenlere göre, once kışısel ürün olarak ortaya konulmuş, halk o eseri, duygu ve düşüncesine uvgun bulmuşsa, o esen yapanı değıl, eserm yapısını etkıleyen olayı kuvveth bulmus ve beniinseraiştır. Sozgelımi, bır halk ezgısi, kavnagında nasıl bulunmuş olursa olsun, yakıcısı bılinsin, ya da bilinmesın, sadece tespıt edilen an ıçin bellı (tem)lerden meydana gelmıs ve içinde o yerin Özelliğlni, halkının Sdet ve duşüncesıni yansıtmışsa, türkunun, toplumsal anlamı ıçınde bir edebiyat ve müzık ürünü olarak değerlendirilmesı gerekır. Aşık edebıyatı ve musikisınin, folklorık sayılıp sayümayacağı hakkında, bazı görüşlere de goz gezdlrmek yararlı olsa gerektlr. 1928 yılında yayınlanan Halk Bılgisi Derneği rehbertode bir kayıt vardır «Ötedenben, halk saırleri dıye bir gnıp teşMl eden, koşma destan, turküler yazmış olan bir kısım ftşıklar vardır ki, bunlan çalışma kadrolanmızdan dısarda tutamayts. Çünktl gösterdikleri toplumsal secıye, ferdıyetm mevcut olmasına ragmen, onlann halk bılgısı kadrosuna sokulmalan ıçm yeterli bir sebeptir. Mesele, böylece bir sısteme bağlanmış oluyor demektir. Burada «Ferdıyetm mevcut olmasına rağmen » deîişı, bır esenn folklonk olabümesi ıçm. kışımn malı olmaktan çıkarak, toplumun malı haline gelmış olması gerektıgini anlatmaktadır. Dünvaca meşhur türkologlardan Radlof ve Kunoş, halk edeblyatını forklonk edebıyat dıye nıtelemişler ve bunlan toplamışlardır. Radlof, genel olarak Türk halk bllgısme alt esertnde, halk edebıyatı ornekleri olarak, bazı conklerde yazüı deyışleri almış ve bunlann ağızdan tespıt edıldığıni kaydederek, folklonk eserler arasında değerlendırılmesı gerektiğıni yazmıştır Macar folklorcusu Dr. Kunoş, Konya'da derledigi 136 Nasreddın Hoca fıkrasmı, Türk halk mizah edebiyatınm tnce örneklerl olarak, genel hatlan ile folklor kadrosu içine almıştır Kunos'a göre, Türklerin ulusal ezgilert, ancak halk edebivatı Urünlerinde bumnmaktadır. Yme 1936 yılında Turk halk edebıvatı adıyie ya^nlanan dogu kulturlen ıle meşgul Fransız araştırmacısı Sossey, «Tekke ve âşık edebıyatlannın ömeklerini. profesyonel edenıvatla^ dıve nitelendırerek, bunlan folklorun dışında tutmuş fakat, vine bir yerde* «Ha! ka yakınlıklan tabiılık ve samimılıkleri olan saz salri âşıklann ürunlennı folklonk eser sajrümaları gerektiRİ»ne ışaret etmiştır. Goruluyor ki, bu araşürmalardan çıkan sonuçlar, çeşıtli tamm lama ve aynntılara ragmen. yıne bır noktada birleşerek, âşık edebıyatı \e dığer halk edebıyatlannı, folklor edebıyatıyle, aynı kategorıde ele almaktadır. Devışlenni aruz olçusu ıle yazmış kımi halk şairlerinin çogu eserlen, hececi aşıkların deyışlenyle kaynaşmış, vâren derneklenne. hatta duŞünlere kadar girmıştır SözRelimı, Aşık ömer. Gevherı, Seyranı, Fıganı Kemâlı gıbi Bunlann eönklerinde vazılı devıslerın çoğu turkıi dıve kaydedılmiş, vıne efe ve vSren derneklennde calınıp söylenir olmuştur Bır Sümmani agzı Ruhsati ağzı, bır Emrah, ya da Karacaoglan agzı gıbi bugıln de özellikle Türk konar • goçerler arasında yaşayan ağızlar, halk mu<:'kımızın çeşitlenmesinde ve zengınlenmesınde başlıca kaynak olmuslardır Saz ozanlanmn hemen bir çoğu her vere eöre az çok deŞısen masallar, hıkayeler, destanlar turküler vakmışlardır Bunlarda eeçen kahramanlar, genellıkle âşık'ın kendısıdir. Ama. halk daima olavı ön plânda tuttuğu içindir ki, cogiı zaman eserin sahıbi. ortadan silinmiştır. Bütün bu ürünler, halkın nhnine aktanldıklannda. bırtakım değisıkliklere nğramıstır Btınu olagan saymak çerekır Kronolojık bir düzenle zarnammıza aktanlmamışlardır Bunlara ÇP şıtleme (Varyant) dıyoruz. Bununla beraber. çeşlflemelertn de bır şekli, bır mahıyetı vardır. Bu yüzdendir ki. bu de§1$ık agızlar, ne kadar çok olursa, folklorcu o kadar çok sevinir. HerhanRi bir saz şaınnin esenni ıncelerken, ontinalden uzak varvantlan, folklor sahasına giren, ya da girmeyenlerl ayırdederek. eser'rdeki toplumsallık, gerçek folklorcunun eözünden ve dikkatinden kaçmaz. Bu, tabti btr usul metod sorunu olduğu kadar seziş, anlayış ve halk kültüninün mce değerlerinl kavrayış sorunudur. Halka tnalolmus, halkın sevgilisl haline gelmis Aşıklar, halkın zihninde verleşmiş ve dllinden eitmeyen ı.eviş1eıi ve ezgılerivle. folklora malzeme veren başlıca kavnak olduklanndan, bu sınırlama içinde, eserlennın folklonk UHln'er arasında sayümasının artık süphe gotürur yam olmaması gerekır. Sanat Eclebiyat RAOUL DUFY: Manzara Bulgar Edebiyatında Türkler Osmanlı lmparatorlugu smırları ıçınde yaşamış bunca millet arasında, Bulgarlann ayrı ve değışık bir yerı vardır Osmanlı yonetımı altında beşyüs yıla yakın kalrnışlardır. Bulgarlann, Asya Turklennden geldıgı ılen surulur 1912 Balkanlılararası savaştan bu yana Türkıye ve Bulgarıstan arasında sılahtı hıç bır çatışma olmamıştır. Bırıncı Dunya Savaşında Turk ve Bulgar orduları ışbırlıği yapmıştjr. Turkıye Cumhurıyetı mn kurahısuna yol açan kurtuluş lavâşina elden geldığınce yakınlık gostermışlerdır. Bulgar faşlstlennln öldürduğu Bulgar başbakanı \e Çıftçı Bırhğı Partısı Başkanı StambulıSKy, Turkıje Cumhunyetı'nın kuruluşunu Bulgarıstan ıçın mut lu bır ornek dıye gosterraıştır. Bulgaristan Halk Cumhurijeti «ınırları ıçmde yaşıyan ınsanlann 7 800 bını Turk asıllıdır. Sekız dokuz mılyon nüfuslu bır ulke ıçın onemlı bır sayı Gonumuz Turk Bulgar üışkılenne zaman zaman golge düşüren bu kalabalık azınlığın somnlan ıse, karşıIık.lı anlavışla her zaman \e kolayca çozumlenebılır. Ikı ülkenın ayrı toplum düzenienyle yone*ıl mesı ıyı komşuluk ılışkılerını bugune kadar sarsmarmstır Ikı ülke arasında enerjı alışverişını saghyan tesıslenn perçekleştınlmesi de bunu gosterır. «Merhaba Komşu'» yenl okudu ğum bır kitabın adı. Bulgaristan' da Türkçe basılmış Ünlü Bulgar edebiyatçılannın 1880 1930 arasında yazdığı eserlerden derlenmış. Turklerl konu alan hikâyeler 1 «Merhaba Komşu » seslenışını ilk olarak yıllarca once Kapıkule sınır çızgısınde bır Bulgar gom rükçusılnden duymuştum. «Merhaba komşuja'» dıyenlen de vardı Sonralan Bulganstan'dan tran sıt geçerken, ya da Sofıa da kısa konukluklanmda sokakta, çar şıda Bulgarlann' «Kfbnt, tuzruhu, şışe, tamam, Islah» ve daha pek çok Türkçe soz kullandıklarını duydum ve hıg yadırgamadım. Yemekleri, yaşayışlan, dav Burhan ARPAD ranışlan, hatta beğenılenyle de Slavdan çok, eskı Osmanlı Turk lerını andınyorlardı. Hele yaşlıları «Merhaba Komşu'» da yer alan hıkayelerın çogu 19. yuzjü sonlannda, ya aa 20. yüzyıl başla rında yazümıştır. Eserienn başlıcaTflşılerf OsMaflü <\rfklerıdır. Ele alınan konular, Türklerle Bul garlann ınsan ınsana ilışkılendir. Osmanlı Imparatorlugu egemen lıgmden jem sükınmış b.r ülkede kurtuluşun başdöndılrücü sevanç havasında yazümış olmalanna ragmen, eserienn Turk kışılerı ıyı joıreklı, elı açık, sozüne guvenılır, çıkarları kuçümser ınsanlardır Çagdaş Bulgar edebıyatının en guçlu adt I\an Vazov'un «Delıorman da Bir Macera» adlı uzun hıkayesı (1955) çok ılginçtır. Bulgarıstan ın henüz prenslık oldugu 1887 yılı anlatılır Iç polıtıka çekışnıelerı yüzunden yurt dışına kaçmak zorunda kalan asken 5argıç îvanov, planını gerçekle^tırmek ıçm bır Turk arabacı ıle anlaşır. Osman, Ivanov'u De'ı orman'dan geçırerek Romanya sınınna ulaştıracaktır. Ormanın karanlık bır yerınde kahvaltı ıçın mola venrler. Sıgaralannı ıçerken, Osman, yolcusunun eskı yargıç oldugunu tanır. Yargıç îvanov, Osman ı eşkıyahktan yedı >ıla mahkum etmıştır. Osman, ceza evınden çıkalı bır kaç ay olnıuijtur, jolcusuna bunu açıklar. Îvanov şaşırır. Bu Türk onu şuracıkta oldurmeyıp de ele verse bıle çok kötu olurdu. Para kesesını Osman'a uzatır ve: «Os man, burada yetmış altın 1var, al senm olsiia ve benı affet » der Osman, kesejT ıter ve şu cevabı venr«Para istemem Ben senl sınıra sağ salım goturecegıme Şumnu'da soz verdım Sozumun altında kalmıyacağım. Telâş etme çorbad haydi yoltırrmza gıd'iım » Vazov'un Bulgar kişisi Turk arabacının boylesıne yuce da\ranışı karşısında duşunuı «Osman bu ıyılıgı para karşılığı yapmıyordu. Çıkarcılık, esnaflık, bdylesine temız fedâkariık ve yüksek ınsanlık duygulan yaratmazdi. Iyılîk âcıntna, yüce jureklılık1 Şu Osman, ogrenımı, nazıklıgı, kultüru ve genış duşunurluğuyle boburlenen subayın yuz arşın ustundeydı Şoyle sordu kendi kendısine Osman'ın yap tıklannı acaba kendısı Osman'a japar mıydı ? Hemen cevap verdl Hayır. Okuması yazması kıt olan bu Turk, şımdı butun ınsanlık ilerlemesınm ustundeydı. Çunkü o, ınsan olmanm ne demek oldugu nu biliyordu » 1879 1946 arasında yaşamış olan Konstantın Mutaof'un «Berber Halıl ın Jubılesı» adh hiKiyesinde, bır Bulgar koyunde ellı yüdır hem berberlık hem dışçılık, hem de cerrahlık yaparak omrünün sonuna gelmış ıyı yureklı ve tokgozlli bır Turk'un portresıni çok ınsancıl çızgılerle anlatmaktadır. Osmanlı yonetımınden yenı aynlmış olan ulkede sık sık şenlıkler yapılmaktadır Bu arada tiyatrocular da jübıleler duzenlemekte ve elden para toplamaktaaır Berber Halü de istemije ıstemiye yirml Lev&lık bır bılet satın almıştır Fakat jubılelenn nedenıne audı yatmadıfından onune geletıe bunu açar. Ne var kı, gunun bırmde berber Halıl ıçm de bır jubıle düzenle nır Ellı yüdır buyük bır tıtızliKle çevresme yararh oldugu içm: «En sonunda, beklenen gun geldı Hazıran baslannda guzel bır ılkbahar gunuydu Şenlıkler sabahın erken saatlerınde başladı. Davullar doguluyor, zurnalar çalınıyordu. Bulun şehır ayağa kalkmıştı Tören alayının geçti ğı ana sokağuı ıkı carafı ınsarua dolmuştu » Sonra gun ılerler, lnsanlar je mekten, ıçmekluı vx eglenceden voıgun duşer Bu sirotla karşı sından bır layton g^ıunur «Ku çuk şehrın uç voneııııenı ıner fay tondan Bın Turktur Şoyle konuşur «Beledıye meclısi, elll yılı aşkın bır suredır hallun sağlıgı ve temızlığı ıçln çalışaıı ve. bır suru ağrı suıdsn kurtaran degerlı hemşenmız Berber Halil Baba'va teşekkurlennı sunmaga oyoırügıyle karar verdı. Bır borçluluk belırtısı olarak aa, berber duk kânının bulundugu sokaga «Halıl Baba» sokağı adını vermeğı uygun gordu Ayrıca, denn bır borçluluk duygusunun kuçuk bır karşılıgı olarak da kendıne uç bın levayı sunar » Berber Halıl, once bır şaşırır, sonra duygulanır, gozlen dolu aolu olur ve tıtrek bır sesle şu karşılıgı venr. «Beledıye meclısınm bu dıkkatıne ve sokaga aaımın verılmesıne teşekkur eder:m. Paralara gelmce, burda soz benım. Parayı kabul etmıyorum Emegımm karşılıgını muştenlenm odedüer. ömrüm mutlu geçtı, halımden memnunum. Bu paralar yoksullara dagıtılırsa ıyl olur» Yıne Konstantın Mutaof'un «Saka Osman» hıkâyesının başhca kışısı bır Tunttur. Yazar. «Osman, Anadolu Turküydu Mahal lemıze su taşırdı.» dıye baslıyor onu anlatmaga «Uslu, namuslu bır adamdı. Işıne ıyı baktıgı ıçın onu herkes severdı. Osman kunsesız bır ınsandı Kıt kanaat ge çınmesıne ragmen mutlujdu. Sevınci vardı yureğınde. Sevecefı bır varlıgı vardı Çevık, ujanık \e kuçuk atL Ona: «Kuşum1» dı je seslenırdı» Ne var kı, günün bırmde at hastalamr ve olur. Osman, gunlerce: «Aiı, kuşum, kuşum.» dıye ınler, aglar. Komşulann butun çabalan boşunadır. Osman, günun bırinde takımlan, hamutlan, ahırda neyı %rarsa satıp paralan muftu efendıje teslım eder. «Bu paranın yarısım buradakl camılere bırakır, yarısını da yoksullara dagıtırsınız.» der ve uzaklaşır. Bır daha onu goren olmaz Çağdaş Bulgar hıkâyesınde îvan Vazov'la bırlıkte guçlJ bır yeri olan Yordan Yovkov, «Te j kerleklenn Turkusu» esennde araba yapmacıiığını bır sanat tutkusu duzeyıne yuceltmış Salıh Yaşar ustayı anlatır. Onu yaptıgı arabalann tekerleklen donerken çevrenm kırlıklarmda tatlı ezgı ler, bırakmakta turküler soylemektedır. Bulgar yazan, Turk araba yapımcısı Salıh Yaşar ustayı gerçekten sevmış ve okurla ra da sevdırmesını bılmıştır. Yovkov"un «Mahkeme» hfkâvesının başlıca kışısı Mustafa Eşref Osmanlı împaratorlugu done nunde varlıklı bir ağaydı, şımdi yaşlanmış ve yoksul düşmüştur gençllk yülannın sevgılısı Maria' yı hatırlayınca, duvgu dunyası nın sesine kulak vertr ve gerçek lere sırt çekilır Petko Y Todorov'ın kısacık «Şahın» hıkâyesın de çok sevdjgl Şanın) yırtıcı kuş dıye oldurulunce saza sanlan ve kendaıi ıçkıye \eren Aşık Alı aın şıır dolu portresi çızilıvor. Bulgar edebiyatında Turkler do layısıyla şu son onbeş yıluı Turk Bulgar edebıyat yakmlaşmalann dan, dostluklardan ve dostlardan da KÖZ açsbılirdim. Fakat sadece bir «Merhaba Kom«!u» demek dana anlamlı geldı bana. BIR KARIM ÎKÎ COCUĞUM, DÖRT KÎŞÎYİZ KIMSELER BIZIMLE KONUŞMAZ \HHALLEDE KAHVEYE ÇIKAMAM, ANLARSINIZ GIDEREK ALISTIM ÎÇKIYE DE DEMÎN DE SÖYLEDÎM YA. ÎYÎ ADAMIMDIR BENDEN KÖTÜLÜK GELMEZ ÎNANIR MISINIZ, BIR GÜN GENE BtR ÖLÜYÜ K^LDIRACAĞIZ TAM KALDIRACAĞIZ BÎRDEN PARKINA VARDIM ADAM DÜPE DÜZ YAŞIYOR OYSA R4PORLAR FILAN TAMAM BUZLUĞA GIRDI MI O ANDA ÎŞt BİTÎK BAŞINDA MIRASCILAR YAS GÎYStLERÎ ÎÇİNDE DEDIM YA. BIRDEN FARKINA VARDIM EVET. O GÜN BUGÜNDÜR YAŞrYOR riHANGİPTJE OTURUR. ZENGINDİR BIR ÎKÎ KEZ EVINE DE UĞRADIM BENI PEK SEVMEZ NE DE OLSA HERKES BIRAZ ÖLÜDÜR OTFL MUSTERILERÎ EN ÖNDE GELÎR KENDÎLERÎ SOYAR KENDILERtNÎ KENDÎLERt GÎYDtRÎR BUYTK KENTLERIN BÜYÜK TABUTLARIDIR OTELLER NEDENSE İŞTE ONLAR GÖKYÜZÜNE GÖMÜLÜR BU S\B\H OVBIRDE BITIRDIM İŞÎMÎ GIDIP UYUYACAĞIM BELKÎ DE Y\ KARIML*. YA DA BIR BAŞKA OLUYLE YATACAĞIM. Edip CANSEVER «BEN RUHI BEY NASILIM» adlı tıeun şıırden blr bölüm • Sıyın Mehmet Başaran, Gök Ekin adını taşrran son şiır kitabımzın. kendi sanat çizeinız uzerındeld yerinl kısaca açıklar mısınız? Once jenl kıtabımın adj üzernde durajım Gok Ek.n. Yunus Enıre «Şu dunyada bir nesneye, Yanar ıçım, goynur olum, Yığıt ıken ölenlere, Gok Ekmı bıçmış gıbı» dı\or bır ş"rnde Üikemız, bır «sök ekın» ler ulkesı.. Köy Enstıtülen en ver mlı olacaklan donemde genç'erimız tam başaga kalktıklarında. umutlarımız, sevınçlerimız goğerır, tane tutar • ken o ekınlerın hasadını görmeğe, o hasadın varatacağı dojgunluğa duşman gjçlerce bıçılıverl • yor. Hep bu yoğun acıyı yaşıyoruz Şıır, ınsan, toplum gerçegıne en vurucu, etkıleyicı bıçımı verme, çabası olduguna, gucunü ouşmakta oian tarıhten, gerçek ınsanm yaşamından aldığına gore ben de yaşadıgımız yogun ac yı kendımce dile getlrmelıy • dım Bunu yapmaga çalıştıra Gok Ekin de Bırbinnı besliye rek gelışen uzun sıırler var ki tapta Anlmtım, sanıyorum daha yogun daha bilenmış Halk kaynaklanndan soylence (mitolojı) den yararlanmayı denedfm. Şıir sanat, yad^ınmaz tarıgı tnsanlıgın. «Gök Exın» düşmanlannı tüm gucuraie zaman yargıcının BAŞARAN'LA "GÖK EKİN,, ADLI KİTABI KONÜSUNDA BİR SÖYLEŞÎ karşısına dikmege çalıştım Masallar, halklann alt bılıncl durumunda, gerçekleşememıs dilekler, bzlemler bıçım değıştırerek orada yaşıyor, b«zı şurierımı o kaynaktan koklendirdım. • Şiirtaizin kendi yaşantınızla ve günümuzân toplura sal sonınlarıyla Ilişkileri ne lerdir? Yazarlar, ozanlar once geldıklen toplum katmm. sürdüklerl yaşamın, çaglannm ytzan, ozanı oluyoriar; kışillklennfn özsuyunu emdiğı kaynaklrdan «oz lenisrom vapıtlan. Ben kdylüyüm. thğimde, kemlgımde «köy» var. Kby Enstıtülenran devrimcj egitim imec«si 1çinde yoğnıldum. Ama, çağdaş laşmaya dllşman guçler «Enstltülerle baslayan halk hareketl»nı aforoz ettıler Ilk 12 Mart uypulaması 1946larda onlar Userinde yoğunlaştı. Yıllarca sürülduk, kovalandık. Susturulmaga çalışıldık. Bir savaşa dönüstü ya şamımız. Gerek «köy», «koylü» enstıtülerle glrdl yazınunıza j'azınımız halklaştl Savaşımız, halkımızm da savaşıydı. Boyle olunca,. halım koylü hali oluyor ve hâlâ da değlşmlyen «ahlât ağacı» gerçeğını dıle getırmeğe çalışıyorum. Koy Enstıtusunde oğretmenlık ettım, devrımci eğıtım ımecesinın ılkelerını savundum 1947 yı lında kıtaya çıkanlan (45) fclşıden bm de bendım. Otuz ay okuma yazma olanağından yoksun bırakıldım. Takma adlarla türku lenmı surdürmeğe çalıştım. Daha sonra gezıcı başoğretmen, ilk okul oğretmeni, dairede memur oldum. Kaysen'de zamanın kıjkırtılmış guçlerjnce Alemdar slnemasında yakılmağa kalkısılan (800) kışıden bınydım. Gok Ekm'ın «Insanı ınsana yanhs belletmeye son» bolumu egemen guçlerce ezılmeye kalkısılan, kurşunlanan, Loynuna zıncır takılarak sürüklenen, kurşunlanan derrımcl Turk oğretmenmın «destansı» savaşını şurleştırılme çabasıdır. # Şlirlerinizde Anadoln kaMiaklı ilkcağ uv garlıklanna yonelivorsunuz. Halk edebiratı ögelcrinden yararlanıjorsunuz. Bu gereçlerin ça^da$ sanatı oeslevecek yan ları nelerdir? Koy Enstıtülerı bu toplum kırizmasıydı, vanl halkın toprağımızın çağdaş teknıklerle derınlemesıne ışlenmesı, deferlendınlmesı. Halkın dili, turküsü, nakışı, sazı. sozu, oyunu harman edılıyordu buralarda Halkımızın yuzyıllarca yarattığı değerler gun ışığına çıkarılıjor, çagdaş anlavışla, ozumlenerek ıslererek vaşarlı*a kavusturuluyordu. Koy Enstitüleri Dergısı'nde bj tür derlemeler ve değerlendırmelenn pek çok ornegı vardır Blzlm Anadolu'nun derinlerine lnmenin halk yazınmdan yararlanmaya yonelmemız o gunlerden gelır. Camus'un dediğl gibl «Sanat, en buyuk savıda ınsanı ortak acılar ve sevınçlerle coşturarak goruntulerı bıçımleri bulmak» olduğuna göre. haltan jmratıcüığınını ozümlenmesı, dennlerden ozsu alma, bu düştinceyi gerçekleştırmede «ulusallık» niteliğt kazanmada yararlı olabıhr kanısındayım. 9 Köve ve k6y sorvmtanna çenlş ver terivorsunuj. Oysa köv edeblvatının artık yerınl kent edehıvatına bıraktıçn ılerl sümlfiyor. Ne derslniz? Bu yargı çok öncelerl öne suruldü. «Köy koy dıyorsunuz bıktık gayn» dıyerek başladı Ataç Kımılerl de «Koyun romanı oimaz» fılân dedıler Sanıyorum kentsoylu okuyuculann, yazarlarmm acelecılıği bu. Saray ybresı, kocakent ydresl, iller, kasabalar derken 1950'lerde «Kby» glnyor yazınımıza Bir patlama oluvor Bmm Koy. önce egemen guçler, «Vay blzl rezıl edıyorsunuz ele güne karşı» diye yüklemvorlar Ardı sokün edmce «mızıîdananlar» değısıyor Oysa Turklye tümüylf halft kbv karaktert tasıvan bır ulkedır Koyıinü vazmaya, anlatmava «Köv edebivatı» deyıvenp ayrüama da neden' Turfc yaüinının halkiaşması defıl mi bu' Hem halfl büyük çogunluğumuz kövde yaşamıyor mu' Yazar cografyamız venl yenl Turldye vuze\ıni kapsıyor. Üstellk kimse flle de kö? yazılsın demiyor. Yazar, ozan en tyt bıld'ft yerlerl dile getirmeye çalışıyor. Gök Ekln'de Almanva yollan na ddkı len kovlülenm de var Kocakent adlı şıır kıtabım Henttekl koylüyü ele alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear