02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÎKÎ CUMHURIYET 12 Nisan 1975 esHn kültür değişmelerf içinde olan fflkelerde yeni koşullara uymak, çağdaş dünyanın gerektirdiği orgütleşmeye ulaşmak içın yapılan çabalarla, çagdas kavramlardan habersi» ya da onlann gerektirdiği davranışlan yapacak kadar eğitilmemiş toplumsal ve kişisel isteklerin, her alanda sılrekll çatısma halınde oldugunu gözlemek kolaydır. Bu dururn özellikle yasama alanında görillmektedır. Atatürk cağında büyük toplumsal devrimleri gerçekleştirmek için çıkanlan yasalardan bu yana.bazen sosyo külturel adalet, bazen sosyoekonomik direnme, bazen de doğrudan ekonomik ve spekülatıf nedenlerle yasalara karşı çıkıldığı gibi, yeni bir dünya ve kültıir görüşünün ürünll olan uygulamalar, yme yasalann değişik yorumlanndan faydalanılarak engellenmiştir. Çağdaş nitelıkli yasalar, genellikl# yasama meclıslerinin ilericl küçük gruplannca hazırlanıp ortaya çıkanldığı içın, bunlann gerektlrdığl başka yan olanaklar, yeterince düşunülüp gehştırılememiş, yurütme organlannda bıle, bu yasalann içeriği, çağdaş bir kültür yorumu içinde anlaşılıp uygulamaya konulmamıştır. K OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Anıtlar Yüksek Kurulu Doğan KUBAN Anıtlar Y Kurulu Üyesi ÎT.Ü. öğretim Üyeri ma koşullanm sapn»..ıakla görevlidir. Dünyanın butun uygar ulkelerınde varlığı kabul edılmış, çok ülkelerde büyük etkinlığı olan kuruluşlarm bizdekı ömeği olarak 1952 yılında kurulmuştur. Kurulun ılgılı resmî kuruluşlardan (Kultur Bakanhğı, Imar Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdurlugu) Üniversitelerden ve Akademüerden gelen 21 üyesi vardır. Bir bürosu vardır. Her ay en az iki gün toplamr (1). Tarihi yapı ya da tarihi ve doğal sitlerin (2) korunması ile ılgtfı sorunlar Kurula birkaç kanaldan gelın Bakanlıklar veya dığer resmî kuruluşlardan, belediyelerden ve doğrudan doğruya Kurul üyelennden. Genelhkle genel sıt koruma önerileri planlama ile ılgıli orgütlerden, İmar Bakanlığı, Kultür Bakanlığı, Tunzm Bakanlığı ve Belediye Planlama Müdürlüklerinden; tek tek yapılann tanhı fcımlıkleri ya da restorasyonlariyle ilgıli sorunlar yine ılgıli Bakanlıklardan, Eski Eserler ve Mtızeler Genîl Müdürlüğünden, Vakıflar Genel Müdürlüğünden ve Belediye îmar Müdürlüklerinden Kurula gönderilir. Resml kuruluşlar kurulun verdiği kararlan yerine getirmekle yasal olarak yükümlüdür. Fakat Kurul kararlan, Kurulun danışman olarak bağh buluntfugu Kültür Bakanlığı tarafından ılgıli kuruluslara duyurulur. Kurul kararlar'nın yürutülmesinden asıl sorumlu olan kuruluş Kultür Bakanlığıdır Kurul ancak kendı^ıne getırılen sorunlar ve gene! ilkelerle uğra^ır. Tek tek uygulamalan kontro] edemez. Buna örgutlenmesı olanak vermez Fakat haber aldığı durumlara müdahale eder. Vatandaşların sorunlan ancak ilgili kuruluşlar kanalıvla Kurula getirilir. Kurulun maddi olanaklan yoktur. Boyle bîr işleyiş düzeni içinde Kurul hakkmda soylenen şeyler çok kez bir esastsn yoksundur. Kanunlara uyan bir vatandaş kendl ıçm olumsuz bır kararın. kanunlara uymayan bır başkası tarafından çiğnendığinı gordüğü zaman, bundan Kurulu suçlu sayar; evınin korunması gerekli oldugu göylendığt zaman, parasının venlip alınmasının Kurulun gorevi olduğunu düşunür. OySa bunlardan birincisl ilgıii Belediyelerin ve zabıtanın, ikincisi, Bakanlığın gorevidır. Kurul sadece belU bir tarihi çevre korum» sorunu karşısındakl bilimsel yargıvı diîe getirmekle sorumludur. Bunun gereğıni yerine getirmek, gerekıyorsa istimlâk için para bulmak, restore etmek, doğayı ya da tarıhî kentlerı korumak rfevletin başka drgütlerle vapacagı bır ıştır. Devlet örgütleri bu odevlerıni yerıne gerektiği gıbi getirmediklerl zaman, ya da getirmediklerl için Kurulun bilimsel vargılannı değıştirmesi besbelli soz konusu olamaz. Sorunun bu idarl ve parasal yanı dısında, gerçekte asü tartıjma konusu olan yanı tarıhl çevre korumanin bizim kültür yaşamımızda, kendini aydın sananlann bılincl de dahil, daha yerleşmemiş olmasıdır. Çağdaşlaşma düsünsel yanımn az gelişmi?, fakat maddi gorüntusunun yuzeysel olarak yaygınlasmış olrfuğu ulkemizde, yapının ve kentin yenılesmesi uygarlık sımgesi olarak görülmektedir. Gerçi bu dunvanın baska ulkelerirtde de gorülen bır eğilımdır. Fakat oralarda kultür ortamlnın daha yoğun orgutleşmesi. tanhî çevrenin toptan yok olmasına engel olmuştur. Bugün büyuk Batı kentlerine gıttlğımiz zaman, IiOndra'nırv, Parıs'ın, Roma'nın, Varşova'nın, Floransa'nm, Madrit'in merkezinde, Istanbul gibi, bütün tarihî yaşantısını reddetmlş bır nitehksel yenicıliğin kurb» Yukanda genel olaralc tanımladığımız durum, Türkaye tarihinin maddl mirasının, kentlerinin ve mimarisinin, onlarla ortak bir fiziksel çevre elemanı olan doğal çevrenin korunması amacıyle ve özel bir yasa ile kurulan «Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu»nun kararlanna karşı resmi ve özel bütün kesimlerdeki anlayışsızhkta çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Özellikle son zamanlarda daha çok uçsuz bucaksız bır spekülasyon hırsınm dürttüğü ve kent topraklannı her türlü kişısel amaçlar için bir çiftlık gıbi kullanmaya alışmıs kesimlerin, toplumun bu alandaki bılınçsizlığinden de yararlanarak, hatta çok kere daha aydınlanmış olan basını araç gibi kullanarak, çok kez adım bıle yeterince öğrenmeden Anıtlar Yüksek Kurulu için olumsuz propaganda yaptıklan gdrülmektedir. Anıtlar Yüksek Kurulu niçin kurulmuştur? Ne yapar? Nasıl yapar? sorularına bir açıklık ?etırmek yararlı olur: Anıtlar Yüksek Kurulu, rürkiye'de ulusal kültür mirasını korumak açı5indan, yasalarla belırlı karar verme hakkı olan 5 n onemli bilimsel kuruluşlardan bıridır. Anadou'nun butün kultür katlanndan ve özellikle Turk ;agından, günümuze kadar kalmış, Anadolu rurk toplumunun Anadolu'ya bzgü doğal koşularda yarattığı mimarinin bunun büyuk anıt ya ia küçük btr ev olması arasında tanhi belge olna açısmdan bir aynm yoktur ve kent dokuunun korunması için yasal gücü ve sorumlulufu olan Kunıl, korunacak yapı ve sitlerı koru BI olmuî, lonradan gB*me Tapıcıîığı «üyie bızdekl gıbi yoğun olarak Warşılaşma?«ınız. Spekülatıf bıskı oralarda da, bırbırının benzeri pıyasa mimarlsini zorlamaktacfır. Fakat onlar, bizım gibi, çağdaslaşmayı tarihlerini reddetmekle bir •»ymadıklan ve tanh konufunda daha bilınçli oldukları lçin, korumt bılincl çok daha fazladır. Bu konularda ıçıklığa kavuşmak açısından bir !ki kavramı tanıtmak yararlı olabilır: 1. Tarih! yapı y» da tanh! çevre, tarihinin eskıliği, ya da yapının amtsallığı ile değıl, artık varolmayan bir teknik ve kültür çağınm ıımgesi olduğu içın korunmaktadır Onun için, bnem=iz bir harap ahsap ev tarihî bır belge niteliği taşır. Onanlıp bugünün yaçamına katıldtfı zaman, yerini alacak kulüstür dört kath betonarme apartmandan fazla bir kültürün süreklıliğınl yansıtır 2. Doğal çevrenin korunması. tarihî çevre korunmasımn bır parçasıdır. Çünkıi geçmi?ın bir davranışım simgeler. Istanbul'd* milyonlarca ki^lnin nerede denize girip, nerede gezip ya da hava alacağını hiç akıllarına getirmevenler, Boğazın her kö'esine çok kat'ı oteller, buyük turistik tesisler onerir, kuyulanna duvarlar çekerler. Vadi'erini dolduracak, gelişi gidişl belli olmayan, hiçbır şehircilık otoritesinin kabul etmeyeceği, keıt plarklamasını allak bullak edecek stadyumlar teklif ederler. Istanbul ve daha birçok kentlerde bilimsel ve estetik yargılar, ki'isel menfaat ya da cehaletten dofan sayısız onerive sımdiye kadar kurban olmuştur. Çünkü orgütlenmenin ve çağdaş külturlesmeııin bugünku düzeyinde, karar organlan yeterince giiçlü değıldir Seslerinı duyuramazlar. Ve kararlannı yerine getirecek yan örgütlesmeler ve ekonomik olanaklar da yeterli değildir. Anıtlar Yüksek Kurulu da, bütün devlet kurumları gibi örgütlemede ve uygulamada aksayan fakat sağlam bir ana fikir üzerine kurulmus bir çağdas örgütlenme kunmudur. Her halde kent toprağına çdreklenmıs, akıl almaz SDekulatıf menfaatlere karjı, kamunun tarihi mırasını, aksak d» ol<;a, korumağa yard.mı cfokunan ve uygar ülke kurumu olarak büyük bır onem tasıyan bır karru kurulu?udur. (1) Bu toplantılar karçılığında fcurul nyeleri para almazlar. (Z) Slt: Pransızca olan bu terim dofal va da 1nu n rapısı, özel bir fiziksel nlteliği olan \e bir bütün teşkfl eden Wr çevre parçasıdır. Tarihsel Fırsatı Kaçırmayalım ugtm Mecliste güvenoyu var. Guvenoyu ısteyen Sıileymaa Bey, Necmetöa B«y, Bey, Turkes Bey, yanyana dirilmısler, kolkola finnl»ler, halkın temsilcılerine dıyorlar kı: Bize guvenin!. Nasıl Rüvenmezsuıia bu aslanlara? Sözgelışı Türkeş Beye güvenilmeı mi? Çatık kaah, b*çak0 agızh, ustura suratlı Turkes Bey güvenümiyecek adam mı Partisi çok küçük de olsa komandolan sayesind* maşallah büyük başan göstarmış Mr politikacımı«iır k«ndllerı.. Komandoların yurt düzeyinde uyguladıklan Turkmg baskınları en sonunda Süleyman Beyin de ügisinı çeknUs, bu yuzden parlamentoda üiç tiyesi olan TUrke? Bey« İM koltuk nasip olmuştur. Şimdi Meclista halkın twn»ilcfleri duşüneceklerdır: Türkeş Beyin komandolan ortalıgı to« duman edt yorlar, bdskm basanındır deyip insan avma çıkıyorlar. Bu eylemler de göstenyor kı, parlamentoda Uç üyesi bulunan MHP'nın ıki koltuk kapması boşunm degil. Bu adamıa masallahı var. Ya Feyzi Bey? Bu konuda Feyzi Beyin Türkes't«n af»fcı kalır yen var mı? Feyzi Bey polıtıka yasammda «serbetçl profe«ör» diy» anılır.Gözlük camlarının pınltısı ardından, tilki batasJarıyla ınsana güven verici bır kişiliğe sahıotir. 12 Mart rejimınden bu yana. yanı beş yılaan ben parlamentodaki bır avuç arkadaşıyla sureklı olarak hukümetlenn içinde bulunmak marıîet ve ustalığını göstermıştır. Bu hüner, bır ara o düzey» erısmıstir ki, CGP'den Ferit Bey, Başbakanlık koltuguna otur muştur. Bır avuç politıkaeıyla btı lnanılmaz basanyı gov teren Feyzi Beye nasıl da guvenoyu vermezsınız? Türkeş Beyle yanyana kolkola göründügü zaman ne guzel bır tablo oluşturuyorlar. Insan her ikıstn* baktıkça dayanamayıp tahtaya vuruyor: Tulı tuh, kırk bir kere maşaUah, Allah syırmasın1 Necmettm Beye gelınce . Kh sanınz Necmettm Beys güvenmiyen tek kişl voktur Ey ummeti Muhammet'. Elinıa vıcdanııuza koyup duşünun! Eeşus çehrelı, kırpık bıyıklı, tannan sesli Necmettın Bey, güvenılecek kişı oldugunu CHP üe ortaklığınc'.a gostermedı mı ? Koalısyon protokollannda, hükümet prograralannda, balmumu ile mühurledığı, altına imzasını bastığı sozleri bır yana iterek Türkiyemizın sijasal ya*antısına gorulmemıs deneyler katmadı mı? Mbslumanlığın «Ahde vefa» ılkesını gozunü kırpmadan çığneyen Necmettm Beye, gelın de guvenmeym' .. Ben Mecliste olsam, hıç duraksamadan guvenoyu venrdim Necmettm Beye .. Ve geliyoruz Süleyman Beye: Bız ınanıyoruz ki artık Süleyman Beye güvenmemek içiı hıç bır neden kalmamıştır. Günden gune kişıliği biraz daha beJırguıleşen. tele\nzyon ekranına çıktığı zaman halkımızı mesteden, vurgun yemı? dalgıç gibi bakışları kayıp gıden, v« her bır eumlesinde dınlıyenlerın içine ınşirah veren Süleyman Beye güvenmıyeceğız de kime güveneceğız? Daha önce bu konuda kendılerinı sınamıştık. Bu sınavda büyük başarı gösterdıler. Mason oldukları halde, olmadıklarına dair belge gdrduk. Bırader beylerın çevirdikleri işler yuzünden Parlamentoyu bırbırıne kattüar. AP içinden çatlayıp patladı. Ülke birbirin* gırdi. Ordu mudahalesine yol açıldı. 12 Mart Muhüraa verilınce sandıktan çıkıp koltuğa oturmuj bulunan Süleyman Bey: Sayım suyum yok.. diye şapkasını alarak savuştu. Nasıl güvenmezsiniz bu denemeden sonra Süleyman Beyt? Türkeş Bey, Feyzi Bey, Neanettin Bey, Süleyman Bey... Cumhurıyet tanhimizde böylesine bir ejdp gördük mü? V« bundan sonra gorebilecek miyız? Kalpaldı, bıçaklı, silâhlı, külâhlı komandolardan başlayıp yağlı, ballı, odalı, modalı, cüzdanlı, kasalı ış adamlanna dek bir cepheyi kapsayan, özgeçmışlerınde hepımizın gonüllerıne ferahlik verecek deneyleri bulunan bo>lesme bır ortaklığa güvenmiyeceğız de, kiro* güveneceğız? Türkeş Bey, Fevzi Bey, Necmettin Bey v» Süleyman Beyin çehrelerınden bellı değıl mi güvenılecek adamlar oldukları, demokrasiye bağhhkları, fikir özgürlüğüna «aygılan .. Birbirıne bu kadar benzıyen, bu kadar yakısan bir takınu bi« lımdıye dek gormednt fursaü kaçırmayalım, bu taknna füvenoyu : Aman tarihsel B NE DEDIGİNİ BtLMEMEK... DKTAY AKBAL Evet Hayır GÜNÜN KÎTAPLARI GENÇLÎK YAYINXARI • KURUŞÇEV'İN SAHTE KOMÜNÎZMİ VE TÜM DÜNYA İÇÎN TARİHt DERSLERI ÜZERİNE • bir dil politikası izlenecektir.. Aman ne iyi! Mılliyetçi üephe «mılli» bir dılden yana olacaktı elbet! Ama niye «ulusal» ieğıl de <milli^? Hem Arapça sözcuk kullanacaklar, hem de «mili dü> isteyecekler. Nasıl bağdaştınyorlar Arapça sözcüklerle nıllıyetçılik yapabilmeyı? Sayın Demirel'ın okuduğu hukümet programmda dıl konuuna da onemli bir yer ayrılmış. Bır kez daha okuyahm: «Milli >ır dil politikası izlenecektir. Dılımızın zengınliğının korunması <n gelıçtirilmesıne onem venlecek, Turkçemızın ıkı ayrı du haıne gelmesıne yol açan aşırılıklardan ve ılim dışı zorlamalardan ;açınılacaktır. Türk eğıtımının yol gosterici, araştıncı, mılletımıın bolünmezJıği prensıbıni ve milli ve manevı değerlerımızi guçendirici ve üretıme donuk bir şekilde teşkılâtlandırılmasına onem erilecektır. Devlet sahnelerinde ve yayınlannda Türk yazarlarııın eserlerine ağırlık verümesi ve mılli bütünluğe ve genel ahlâ•JL zarar venci eaerlere yer verılmemesi sağlanacakür.» "Aldnn kınrnzı kalemi elime, bir bır çızmeye başladını daha [üne dek Demirel gibi ddşünen kışilenn «nulli» saymadıklan, uylurma diye zuçladıkları sözcuklerı: Yarar, yonetme, etkı, kamu, •atırıın, eylemleşme, çözüm, ilışki amaç davranı?, uygulama, oğetim, gerekli, yükümlü, güç, gosteri, bütunleştirme. yarar, ortam: 'etki vb... Sayın Demirel'ın okuduğu programda butün bu «yeıı» sozcükler bol bol yer alrmştır. Saym Başbakan bilerek, ya da lilmeyerek hemen bütün konusmalannda, yazılannda kısa bir aman önceye kadar dil tutucularının sevmedıklen, beğenmedıkeri, durmaksızın saldırdıkları sözcükleri koiaylıkla kullanmakadır. Niye amaç yerine gaye, uygulama yerine tatbik, davrsnıj 'erine hareket, güç yerine kuvvet, öğretim yerine tedrisat, yaar yerine fayda, ortam yerine vasat demiyor. O da bıliyor ki, Arapça, Farsça iözcükler eskımış, yıpranmıs, değerlerini yitirnişlerdir... Bunun tek açıklaması. Bay Demirel 'in 1925 doğumlu bir "umhuriyet çağı ınsanı olmasıdır. Çağından, çagıniB etkisın3en büsbütün uzak kalamaz kışı.. Proşramda «Türkçemizın ıki ayn dil olmasma yol açan aşırılıklardan ve ilım öışı zorlaTialardan» söz ederken ne demek istiyor fcyleyse? Arapça, Farsça kanşımı bir dilde yazıp konuşmak mı daha ıyi, ;oksa rurkçe yazıp konuşmak mı? Ulusumuzu ıki ayrı dıl konuşmak îorunda bırakanlar Osmanlı çağının kohneınış anlayışını yajatmak,, sürdurmek isteyenlerdır. Bakın Bay Erbakan'ın konuşmalarına, ortam, ilprı, onem. davranış v.O. sözcüklere hemen hemen nıç yer vermez, koyu bır Osmanlıca ile yazmaya, koluşmaya ozen gosterir. Bunu bır tutarlılık sayabılir miyız bılmem? Olumlu bir tutarlılık çağına yakışmak, geride kalmamaktır. Ama gerıci yönde, yolda, kafada tutarüuksa istenen, Bay Erbakan olumsuz yönde tutarlı bir politıkacıdır. Halıfelenn, padişahlann Turkiye'sine özlem çeken, çeriat vasalarınuı uygulanmasını istsven kışiler elbette o çağm dılinden de kopamayacaklardır. Ne var ki Bay Demirel byle değıl, yazılarına, konuşmalanna en yeni türkçe sözcuklen katıyor. Hem Arapeasım, hem de rurkçesini de kullandığı oluyor ayıu anlama gelen sözcüklenn. Bu. bır tutarsızlıktır, ama çağınm etkısınde kalan bir insanm durumunu yansıtan bır tutarsızlık . Uır vandan Türkçeje saldınr, bir yandan o TUrkçemn en venı sözcüklerıni de bol bol kullanır' . Ne demek şu, «Milletımjın bdlünmezliŞi prensibmi teskilâtlandırmak9» Bır şey anlayamadım bundan. Türkıye'nin bolundügünu savunan mı var yoksa? Türkçe yazalım, Türkçe bonuşalım, dılimızdeki tüm yabann sözlükleri atalım, Batı dillerınden gelen sözcüklere uygun birer karşüık bulalım demek mi «bolucüluk» oluyor? Gerçek bolüculük büyük çoğunluğuyla Türk ulusunun anlamadığı, nıçbir zaman bılmedıgı, oğrenmediği Araoça, Farsça ya da Ingılızce, Fransızca sozcuklerle konuşmak ve yazmaktır. Gerçek mülıyetçüık ise herşeyuen önce dıl mılliyetçüiğidır. Türkçe konuşmakla başlar bu müliyetçilık... MC adını verdikleri cephenin tutulacak yanı yok. Hem milıyetçi olacaklar, hem de gerçek mülıyetçiliğı ortadan kaldua:âklar, Turkçenin, Türk sanatının, edebiyatının karşısına çıka:aklar... Dıyeceksıniz Türk halkınm karşısına çıkmıyorlar mı? Bugün büyük çoğunluk nasıl bır yönetim isuıyor, bunu heıkes gorup anliyor: Genel bir seçim yapüsın, Türk seçmenı istedıği ıktidan işbaşma getırsin. MC'cıler bundan kaçıyorlar, milliyetçılik sözü yalmzca dülerinde. .Mılli irade.nin sandıktan çıküğını söyleyenler son aylarda bunu belleklerden silmış durumdalar!.. MC demek, tutarsızhklar, çelişkıler, gerçek mıllıyetçılığe aykın işler karmakarışıklığı demektır. Bır yandan Türkçeleştirme akımma karşı çıkarlar, öte yandan o akımın dılimıze kazandırdığı sözcükleri bol bol kullanırlar!.. Buna ne yaptığını. ne soyledığini bılmemek denmez mi? Daha açığı gerçeklerden, kendi toplumundan, halkından uzağa, geııye dusmek . birseU II U l l T t 9 Revız; onızmı «ergıle.'.en krap • Revizyonızme karşı ldeolojlk mucadelede onemli kz\nak. . • ÎSTANBL'L DAGITIMI : KİDA Hımayei Etfal sokak. Kredl Han, Kat 3, Ko: 8,1 Cağaloglu ÎSTANBUL. • 8tere« BANT doMvralar • KllAPt» •>. a tndınm ButÜD »»Tinlaı mevcuttur 3H I UUpUk Ocretslt I K Durşürumu/ü lsteylnlz HALKIN GÜNLÜĞÜ VE KIZIL BAYRAK BAŞYAZARLARI • Emperyalizm veFaşizm Halkın Sesini Sustnramaz! HALKIN SESt ~ Salı günü CIKIYOR ! YAZIŞMA AORESİ: P.K.1112 Sirkeci YÖNETİM YERİ: Çatalçeşme Sok. 46:11 Cağaloğtu.İstanbul verelrân. • • CAGPAŞ . KAPITALIZMIN BUNALIMI BILGIYAYINEVI ANALAB, BABALAR! BU KtTAPLARI ÖNCE SİZLER OKUMALISINIZ Çocuklarınıza neden böyle kitaplar seçtiğimizi önce sizler anlamalısınız. sweezy * baran * magdoff 60'hk. 8lira =^ PosU masrafsıı 6<JemeU lndlrlmU kıtap cönd» rülr. KLLCBO UÜJ Slneması Tını SKHZAOKB^SI ıSTANBUL KITAP tekin yayınevi ankara caddesi 51, istanbul 9.BASIMÇIKJI cem yayınevi ÇOCUK KİTAPLARI Birinci hamur kâğıt 5 angel karaaliçev KÜÇÜK İZ O M İZ O (masallar) 20 lıra (Cumhuriyet: 2822) haftalık siyası haber ve yorum derdsi Resimli, çok renklî ofset baskr ARKADAŞ KİTAPLAR Cem Yayınevi Çocuk Dızisi Ankara Caddesi 40 Cağaloglu TOPLU İSTEKLERDE •* 25 ÎNDÎRİM YAPILIR T 6 samed behrengi KÜÇÜK K ARA B A LIK 7 endal öz (masal) 10 lira Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm için • BEHİCE BORAN AZtZ NESLN TURHAN SELÇUK TAN ORAL HÜSEYİN BAŞ YALÇIN KÜÇÜK tLHAN AKALIN Lnâzım hlkmet 2ömer seyfettln asa lar) 15 hra 8çehov 10 lira • 15 NISAN 1975 SALI GÜNÜ ÇIKIYOR Haberleşme: Konur Sok. 15/8 Ankara OKTAY AKBAL (hıkayeler) 15 lıra 9 samed behrengi • Hürrıyet Gazete Dağıtım A. Ş. SUÇUMUZ ÎNSAN OLMAK Roman 4. Baskı E YAYINLARI 15 LİRA 3lev tolstoy 4rene gudot (roman) 15 lıra ,.M^u^.,,ar) 10 lıra 10 İİI fİPfâÜ 1İİ fl MLvictor hugo ŞIFİLİLI ( oman) r {masal) 10 liiu ıCumnuri'.p' J814) 20 l!ra Eğer okuyacak bir şeyin yoksa, iyi okuma bihnuun ne faydaa var? En güzel hayır, kitap bağışıdır. Kitaplar, her zaman elde taşınacak fenerlerdir. Türk Kfitfipbanecller Dernefci tstanboJ Şubes)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear