Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tef imileri, birtakım «'büytikîükler» oiduğunu sanırlar kendılennde. Her toplumda, her zaman çıkmış böyleleri: Dev aynalanyle çevrili odalarda yaşarlar sanki. Belki de «Üstun • însan» olduklan kanısındalar. 1 Nlsan 1975 K OLAYLAR VE GÖRÜŞLER «Üstün • Insan» deyince, Friedrich Nietzche H844 • 1900) gelir akla. Almanyada, XIX. yüzyılın, o garıp, o anlaşılmamış, yalnız, ıçine kapalı, o insanları horgören düşünürü. Bütün derdi. herkese yukarıdan bakacak Üstünİnsan'a götüren yolda bır köprü yapmak kendini. Yavan saydığı çağının yaygın değerlerını elinin tersıyle ıtip. ÜstünInsan'a özgü nıtelikleri, ÜstünInsan erdeminı anlatır yapıtlannda. Yiyor, bıtinyor yaşamını bu yolda. Umudu, Üstunİnsan'ı geleceğin yaratması. Ne bilecek ileride nasıl ar.ılacağım: «Nietzsche. gelecek yüzyılın Nazizm ve Faşizm gibi ünlıi gericiliklerinin temellerini hazırlayacaktır» diyor sayın Orhan Hançerlioğlu, Diişünce Tarihi'ni sunan degerli yapıtmda. Nietzsche, Hse yıllarımızda belki şöyle bir değimlip geçilen, anlaşılması güç düşünürlerdendı. Ürkütücü bir görünümü vardı. Oysa, özlemıni gerçeldeştirecek yolları arama çırpmışlan arasında. Üstünİnsan özlemlerine kapılmadan da. yararlanılacak düsünceleri yok mu? Ahn, örnegin, Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü. Dikenler arasmda boğürtlen toplarcasına, seçmeler yapın gorüşlerınden. Sonra da, her yerde, çaplarma bakmaksızın, Üstünİnsan olma heveshlerinm bocalamalannı seyredin, onun açtığı pencereler den Zerdüşt'lüğe Özenenler Seha L. MERAY gıin artık küçük insanlar efendi olmuş... Bunlar, boyun eğmeğı ve alçak gönüllülüğü ve kurnazlığı ve çalışkanlığı ve özenmeyi ve küçük erdemlerin daha bilmem nelerim salık verirler.» Oysa, kendıleri bövle mi? Onlar da bılıyorlar, Zerdüşt gibi: «Komsulann senin dengin değiller.» Yeteneklerini, güçlerini, erdemlerinl tutkulan çoktan aşmış «büyüklük delüeri», böyle çıkarlar yola, bu inançla ürmanmak isterler yalnız kendilerinın hakkı saydıklan yüce doruklara. Ama, bir de bakar ki Üstünînsan olmaya özenen, işler öylesine kolay değil. Bugün böyle, yarın şöyle. ne yapsa boşuna. Sanki onlar içm konuşur Zerdüşt: «Pek çok degişiyorum: bugünum. dünümii yadsıyor. Merdivenleri çıkarken. basamakları atladığım oluyor sık sık ve hiçbir bassmak bağışlamıyor bunu. Yukandayken. ken dımi hep yalnız buluyorum... Yalnızlık ayazı titretiyor ben:. Ne arıyorum yükseklerde?» Daha ilk adımını attığından bu yana, bu gecıkmiş soruyu, ne çok sorsa değer doğrusu: «Ne arıyorum yükseklerde?» Şu var ki, sorduğu zaman da. yanaşmaz gerçeği görmeğe, direnir görmemek için. En kolay yol kendi yetersızliğine, kusurlarma, ayıplarına göz yumup başkalannı suçlamak. Nietzsche'nin Zerdüşt'U gibi, halka bakar, susar, şunlan geçirir içinden: «Işte oradalar, işte gülüyorlar; beni anlamıyorlar. ben bu kulaklara göre ağız değiltm.» Zerdüşt olma heveslisi başkalanna sövlemese de Zerdüşt'ü saran bir karamsarlığa da düşer çok geçmeden: «Nasıl utanıyorum vtikselmemden ve sendelememden! Nasıl alay edıyorum çabuk çabuk solumamla! Nasıl nefret edıvonını uçandan! Nasıl yoruldum yukseklerde!» Belki bır ara, Zerdüşt'ün aklından geçen onun da aklından geçer: «Ne vereyim ben size! Çabuk gırieyım de bır şey almtyayırr sizden!» Bır an bile sürmez bu düriist değerlendırme: Nasıl gıtsın, gözü gönlü yükseklerdevken? Hem derdını de anlatmalı. anlayana; hele konusmasmı severse. hele güzel konustuğu sanılarındavsa. Şöyle söylüyor Zerdüşt: «İnsanlar arasında yaşamak güçtür. susmak çok daha gtiçtür de ondan hele geveze biri için!» Gönlünde Üstünİnsan özlemleri yatan, bilmezlikten gelır Zerdüşt'ün bir başka sözünü: «Her söz her ağıza yakışmaz.» Konuşur da, konuşur. Canı vanmışlığın verdıgi bilgehkle. Zerdüşt gerçeği görür gibi de olur: «Yukarılara çıkmak ıstiyorsanız, kendi bacaklannızı kullanmalısın'.z' Kendinizi taşıtmayacaksjnız; yabancıların sırnna. yabancıların kafasma binmeyeceksinız! .Va mı bindin? Eregine mi gidiyorsurı dolu dizgın? Peki dostum! Ama topal ayagın da at üstünde! Ereğine vardığında. attan indiğinde... işte o za man sendeleyeceksin sen'» dır... Sonunda kendilerine karşı da yapmarıkiaçırlar.» Gene gelmez aklına, kendınin de yapmacıklaştığı! Üstüntnsan olmaya özenenlere. bafcın Zerdüst'ün falcısı neler demekte, bir gün. o dağdakı bannağmda. Zerdiiştne konuşurken: «KİTI olursan ol, kım olmak istersen ol, ev ZeTdüşt, burada pek vaktin kslmadı: vakmda kavıgın kı\T ya çekili kalmayacak artık.» Zerdüşt gülerek s o rar: «Peki, ben karaya mı çekileyim''ıı Falcınm yanıtı sövle: «Dağin cevresindeki dalsralar vükselir de vükselir büyflk sık'.ntı ve dert dalsalan: yakında senin kayığını da kaldıracak, alıp götürecekler seni.» Bocalamalardan, tökezlemelerden. bovımun ?ercek ölçüsünti almalardan sonra. ne vapsın fstünİnsan olmava heveslenmıs heve«i kursfğında kalmıs kisi. Yakanr durur: «Uçmavı öâretmedığinız kisive, çabuk düşmevı öğretın barı.» CK"sa. kimileri ucmavı da ögrenemezler. düşmevi de beceremezlev! Dusllnmplpn. HTI a n du^unmeîeri gerek durım^annı. Doğnı arra. siirültü var ortalıkta «BiMr^ın va süriiltii dusünceyi ölctiiriir» demı= vp^vhe Haksız mı? rf d İktisadî Gidisat aktiyle Fransa. sürekli hükümet bunalımlanyla ün yapan ülkeSerın başında gelırdı; bır Fransız vazarı: Bizim ülkede. demisti. devlet halki vönrtir. politikacılar da kahine kurınak \e diisürınekle o%alanırlar. Şımdı bu sıizü Tiirkıve've uygıılamaR dnnemm; vasıyoruz. Hükımet bunalmılan reumın dar boğariannda oes yıldan ben vasanniakta. ama devlet öreütlen Uao'ialızmm çarkını ;üreklı olarak çevırmpktpdır. Sozael'si 197» vılını ele alalıra İlk bakışta 1974. Türkıve için bunalımlı. basıhos. ve efkı devlmie «ıstıkrarsız» bır vıl gıbı °örünmpL;tedır. Ama Devlet PlanUma Teşkilâtı'nın verılp:ine atire planlı dönemlerin en vüksek büvüme hızlanndan biri bu sene ıçınne gercekle«nn]nıi'=. \üzde X kalkınraa hı?ıvla adeta bır rekor kmlmıstır Devlet Planlama Teskılâtının «Ekononıik Rapor»una aore ciıırum snvie saptanmak'adır: « Diinva iilkelerinin biniik çoeımltı?»ınria <ınai iiretim, duraklamatar \a da eerilpmeler çöstermekte ikpn. ulıısal fkonomirte sınai iiretim mevcut vıırtici ve vurtrtısı olae»"üslii kosullara göre tiiksek savılabilecek bir htzla bü»"iımesini süıtJfirmüş ve ulu^al (relire katkısı tarım gcktnrOnc esitlenmistİT.» Gönılüvor kı bir vandan hükümet bunalımı vüzunden hep'.m:? ah ıie vah de dovnnürkpn meepr lW2'den bu yana en büvük kalknma haml«'ni vaşıyormuş Türkıye... Pekj nasıl olu\or bu ş? İsin nasıl vurüdii^ünu anlamak içm Devlet Planlama Teşkîlâtının «Kkonnmik Rapornunu dîkkat:e okumakta varar var. Venlen rakaml. ra göre. Tanrı Türk ulusuna acımış. havaıar ıvı sırmıs bu vüzden tarırr, kesımınde bu\ume hızı vüzde 7've vaklaşmıştır. Ovsa ulanlamamn programında ranında büvüme hızı 3,7 düzeymde saD*anmıştı Boylece tarımdaltı Allah vergisi sıçrama kalkınnıanın bütünunu erkılftmiştır. Ve 11)14 vılının ılglrıç seil^imleıinden biri de teşvik belgelerı konu=unrtadır. 1973 vıiıncfa 44 milvar lira te<vıl{ belge«ı alan cvel ^ektor vaııl serma\e sınıfı kortdmanlan, W74 yilınria 50 mil\ar lira tutannria va'ınm proıeM teşvllt belgesı aimıslarriır Gdrulüvor kı büvük sermaverüerimız: Mahvolduk solcu hükümet ocaSımıza innı a£acı dıkecek . rfne aslavıp sı?lar!arken 50 milvar lira tui»rındakl rpşvjklp H=stPkİpnmı« VP kıırrl'ikİRrı c*rkı rtBha hız'.a çevırecek biçimrie Devlet elıyle pomDalarmiflarrfır 50 mıKaı rurkıvc Bntı.e^mın uııına vakınrt.r B J ararta Almanva ve otekı Batı ülkelerlr.dekl eme<çilerımi7 de Turkıyerfe kapıtalîztie hi/met volunda bırer ırga' ?;hı suıgıt çalı«tırılını?larriır 1974 vılınria vurt öışınd» çal:$an iscilerimızden saâlanan. selır 1 mılvaı 4110 bm dolardır Bu rakam 1973 yılındakinden 242 milyon farladır. lsçi dolarlarının çoğu, devlet elıyle buvük sermajey» aktanlmaktadlr. 1974 yılında ennasyon. yani hayat pahalılığı hızında Devlet Planlama Teşkîlâtının rakamlarma göre bır düşus olmuş, 1973 vılı sonunda yüzde 30'a varan eniHsvon hızı. 1974 sonunda yüzde 20'ye mdınlmıştır. İki vılda yüzde 25 ortalama enflasyonla sermaye sınıflanna duinı çekim ve sömürii süregelmiş. buna karsılık emekçı ve dar gelirhlerin belı blikülmüstür. 1974 eylül ayma »öre Ulkemizde 1 milyon 667 bm sıgortalı ışçi vardır. Bu ışçılertyüzde 70'i özei sermaye hizmetmde çahsmaktadır. 1974 yılında bunların ücretleri ortalama vüzde 15 oranında aru miftır. Memur e tarım emekçileri kesımi de havat pahalıhğınm ağırlıSı altında ezilmektedır. Devlet Planlama Teşkilâtmın «Ekonomik Rapor»unda bu konu sövle saptanmaktadır: « özellikle hızlı fivat artıs dönemlerinde, tivatUnn malivetlerden daha önce ve daha hızlı artması snnucu, kâr paylarımn hiıyüdüsü. sermavedar kesim tlrnde olağantintü fi7kavnak hiriktici biHnmeUtedir Oplir »rtiH,!.ınnı, özellikle böyle dönemlerde M izlivemivpn bir versi sistrml. sosval adaletsizliçin temel fatrtörö haline eelmektedlr..» V Gerçekinsana doğru Bir bilinen de şu: Üstün tnsan'a könrii olma ozleminde Nietzsche. çüdırarak ftlür sonunda. bir brkıma, bövlece çözülmüş olur fcışisel sorunu. Ovsa, onun ögretisini varım vamalak. vamrıı vumru bellemis ha7med»memıs büyüklük budalası birtakım baska çıl^ınlar. Faşizm • Nazizm uğnma. milvonlarca kisive mutsuzluktan baska ne getirebild'ler? Ne eetirehilırler ki? Belki valnız. »ene Nietzsohe'nin söyledigini: «Kurmaktarı. daha kolav vikmak'» Şunu göremivor bövleleri. pörmek tstemiyor lar: Çağımız. «Üstünİnsan» yerine. «Gerçekmsan» ozleminde: tnsana her gün daha çok ozgürlük, banş. kişilik. eönenc. mutluluk getirecek insanı aramakta, insanlan aramakta. Kırırı bencil gücüvle degil, vapıcı. kurucu. ysratıcı, yaşatıcı gücüvle büyük olan insanlara «Üstün • însan» denmese de «Gerçekinsan» denivor günümüzde. Bu da kolay değil doğrusu: herkesm harcı değil; hele «Cstünİnsan olma» düslerinp kendılerini kaptırmıslar ıcm. hıç de değil: Sevgı aerek, bilsi gerek. bılpivi insan mutluluğu v^lundan saptırmayacak hilmç serek UsteMk. nvürek» gerek: «Korkuyu bilen, ama onu yenende varnır yürek; uçurumu gören. ama gururla bakanda!» divor Nietzsche. «Ne Arıyorum Yükseklerde?» Gunumüzde, Ustünİnsaniık tutkusuna kapı'.mışları, sanki yüzyıl bnce görmüş Niefzsche. Bakın nasıl çızıyor böylelenni, onlann ağzmdan«Varacağım ereğıme; ben kendı yolumu yürüyomm: duraksayanlann ve geride kalanJann üzer:nden atlayacağım. Benim ılerleyisim, onlann baîışı olsun boylece!» Böyleleri, belki de bilmeksizın, onun sözleriyle düşünmekteler: «Ben yurümeyi öğrendim: o gun bugün, kendimi koştururum. Ben uçmayı öğrendim: o gün bugun. kımıldamam ıçin itilmem gerekmez.» Böyleleri, Zerdüşt gibi. tepeden bakarafc gör mek isterler çevrelerini: «Şu gereksizlere bakın hele! Tırmanışlarma bakın şu çevik maymunlarm! Birbirinin sırtına bınerek tırmanırlar, bövlece çamura ya da uçuruma yuvarlanırlar.» Her kesi bu gözle görünce, gerçek giiçleri var mı yok mu, ona bakmaksızın, başkalannın ne denli guçsüz olduklarına sevinirler, horgörüyle: «Bu «Düşmeyi Becermek» Yakını saydıklanna bir Öğütü de var: «Benımle nereye çıkarsanız çıkın, kardeslerim, ama sakın bir ialak çıkmasn. sizinle birlikte! Asalak: gizli varalanni2İa sevinmek ıs'eyen kurt. sokulgan, yapıskan bir kurttjr bu' Sanaa da şudur: yükselen canlarm nerede yorulduklannı anîar.» Bunlan bilse de. asalaklarla çevrili olduğunu görür mü, «Üstünİnsan oldum» sanan kendini? GÖrse bile, belki asıl kendinın bir asalak olduğtınu nereden bılccek? Bir başka öğuHı daha var baskalarma: «Gücünüzün üstünde bır şey istemeyeceksiniz; giıcünün üstünde çeyler ısteyen kimselerde kötü bir yapmacıklık var Hayalî Cinayetin Düşündürdükleri H. Basri AKGiRAY İst. Mılletvekilı «Tecavüz ettiği çocuğu köprüden attn. cŞeker çuvslına konulan İsmail, Haliç'e canlı canlı gömüldü», «12 yaşındaki çırağını gunlerce eve kapatıp demir çubukla işkence yaparak sadist duygularını tatmin eden katil Emnıyette olayı soğukkanlılıkla anlattı». 20 man 1975 sabahı gazetelerimizi açt:ğım;zda, kendi türümuzden olan insanların bu denli aşağıhk ve canavarca bır duygu ile rfavrandığını görmekle sarsıldık. Sanıklann günlerce gazetelerde yayınlanan fotoğraflanna tiksinerek baktık. Oysa, aradan bir hafta geçmeden, göğsünde yürek taşıyan her insanda derin bir iç burukluğu yaratan olayın düs urünu ama usta bir kalemden çıkmış senaryo olduğu anlaşılmiîUr, Ne var ki, adlî kolluk sorunu sözümlenaıedlkçs bu senaryonun ne ilk ve ne de son olaeağı kesir.dir. "*'• Gerçekte, ulkemizde bugüne dek bu ve benzeri birçok senaryolar yazılmış ve çoğu kez oyunculan işkence görmek, ozgurlükten yoksun bırakılmak, hatta öîum cezasına çarptırılraak suretiyle oyuna kurban edilmişlerdlr. Örneğin, küçük İsmail, Nazılli'tfe olaeağı yerde yurt dısına kaçmış ya da denizde boğulup cesedi bulunmamış olabihrdi. Böyle bir durumda bu senaryonun oyunculan olarak seçilen uç kimsesız insanın ölüm cezası ile yaşantılanna son verilebilecekti. Pu nedenle, bu ulkenin yöneticisi olarak, hukukçusu jr» da politıkacısı olarak, vatandaş olarak sorunun üzerine büyük bir duyarlılıkla eğilmek zorunludur. Şundan ki, konu aldığımız olayda başta Anayasa olmak üzere yasalar çijaenmlştir. örneğin, bu senaryo sahnelenirken Anayasamızın «... Klmseye kendısini veya kanunun gösterdigi yakınlarını suçlandırma sonucu doğuracak beyanda bulunmaya veya bu yoltîa delil göstermeye zorlanamaz» kuralını koyan 33. maddenln 3. fıkrası, «Hükümet mernurlarından biri maznun bulunan kimselerin durumlarını söyletmek için iskence eder, yahut zalımane veya gayn insanî veya haysiyet kıncı muamelelere başvurursa 5 seneye kadar »ğır hapis ve müebbeden memuriyetten mahrumiyet cezası ile mahkum olur» hükmünu getiren T. Ceza Kanununun 243. maddesi ve hazırhk soruşturmasının gizli olacağına değinen 143. maddesi açıkça îiğnenmiştir. Kanımızca düş ürünü bu cinayet olaymın düzenlenmesi iki şeküde olabilir: Ya sanıklar aralannda anlaşarak kendllerinı en ağır şeküde suçlayacak bir öykü yaratmışlardır. Kolluk görevlileri de saf saf bu öyküyü bir itiraf olarak kabuUenip soruşturma dosyası duzenlemişlerdir. Ya da, kolluk görevlileri yasalara ters düşen, insancıl duygulardan yoksun bir davranış içinde, düsenledikleıi bir tutanağı sanıklara lorla lmza ettirmişlerdir. Sanıklann üçünün de akli dengelerintfe bir bozukluk hali ayrık tutulursa, blrinci seçeneğin olgulanması İnsan doğasma aykırı düşmektedır. Bu nedenle, olayın senaryo olarak nitelenecek kadar ustaca hazırlanmış olması ve zanll olarak gösterilen üç insanın ayaklarının sarılı olduklannı, aradan bir hafta geçmeslne karşın yere basamayacak kadar acı duyduklannı gazetelere yansıyan fotoğraf ve haberlerle kanıtladığına göre ikinci seçeneğin doğru olması kuvvetli bir olasılıktır. Nitekim sanıklann, « polis amcalar ylne insanî davrandılar, dayaktan kurtulmak için o günlerde işlenilmış tüm suçlan bize yvikleselerdî kabullenmeye hazırdık» şekllndeki sözieri bu olasılığı doğrulamaktadır. Kaldl ki, sorun bu olayın bizim düşündüğümüz gibl olup olmadığı değildir. Şöyle ya da böyle, bir haftadır kamuoyun.u oyalayan «hayalî cinayet»te suç ve suçlulann soruşturması yönünden bir aksaklık, yasalara ters düşen bir tutum, yüreklere acı veren bir davranış olduğu kuşkusuzdur. Asllnda biz konuyu bırkaç polis memurunu suçlamalc ya da, kolluk örgütünü eleştirmek için düşünmedlk. A m l ceza adaletinin oluşmasında ilk ve önemli bir aşama olan. haıırhk soruşturmasının, genel kolluk görevlileri tarafından yürütülmesinde buyuk sakıncalar bulunduğunu bir kez daha saptamış olmak ıçin soruna eğilmek gereğini duyduk. Hazırhk soruşturmasmm genel kolluk görevlilerince yürütülmesinin yargı bağımsızhğma ters düştüğünü Anayasamızın öngörduğu kuvvetler aynlığı ilkesi ile bagdaşmadlğım önceleri bu sütunda yayınlanan bir yazırmzda açıklamıştık. (Adli Zabıta Zorunlu mu? 19 kasım 1969 Cumhuriyet). Bu kez soruna başka bir açıdan değinmek istedik. Gerçekten, asıl görevi iç güvenligi sağlama bakımından, önleyici kolluk işlevi, eski ö*eyimle zabıtayı maDİa olan genel kolluk görevlilerinin bu önleme çabalanna karşın içlenen suç ve suçluya karşı psikoloıik olarak bir düşmanlık duymaları doğaldır. Örneğin, bir kolluk görevlisinin görev alamnda suç ve suçluluk çoğaldıkça o görevli kınanacak, azaldıkça öğülecektir. Bu nedenle suç Işlendiğinde, suçtan zarar gören kadar suçluya düşmanlık duyan, o suçun işlenmesine engel olma görevi ile yükumlü olan kolluk görevlisidir. Böyle olunca da yakalanan suçluya hoşgeldin denmeyecektir. Bundan başka, genel kolluk görevlileri, engelleyici kolluk görevi yaparken cop kullanma, göz yaşartıcı gaz veya su sıkma gibi kişiler üzerinde eylemli etkiö"e bulunma alışkanlığı içindedirler. Yukarda sözünü ettiğimiz psikolojik etken altında bu alışkanlıklannı aşmlığa kaçacak şekilde kullanmak onlara doğal gelmektedir. Oysa, suç işlendikten sonra yakalanan her kişi kesin olarak suçlu değildir. Suçîu olsa bile kendisini. huzurlu bir ortam içinde savunmak hakkma sahiptir. Bu nedenle yakalanan kimsenın artık adalet önünde olduğunu düşunmek ve adalete yakı«an bir şekilrfe işlem yapmak gerekir. Bu da ancak, yeterli hukuk bilgisl ile donatılmış, tüm özluk işlerinde o verin Cumhuriyet Savcısına bağh adalet orgütunun tamamlayıcı bir parçası halinde oluşturulacak adli kcll orgütunun bir an önce oluşturulması ile bizimle uçun!, bizi destekleyiıt!.. Bize şans tanıyın, bizi güçlendirin ki, sizlere daha iyi hizmet edelim t l>. '(.< ... i S. • Goriilüyor kı. «Hükümetslz Türkıyes 1974 \rUında olanlı dönemde eşıne az raslanır bıçımde Kalkmmıştır: sermaye sınılı hesabına ve çıkarına gerçekleşmiştir bu (talkınma; sermaye nlrikimirıin özel ellerdekl banka cuzâanlanna yazılmıstır. Ve ışte bu tür kalkınma, Güney Amenka ülHeleTJ bıçV • mınde sömürü düzeninı ıwmpalayan kalkınmadır. biııııımııııııııııııııııııııııııııınıımııııtıııııiNiıııımııııııııııııııııııııııııııııiHiıııııııııııııııııııııııııııııııııiM TÜRK HAVA YOLLARI İŞ ve TURİSTİK SEYAHATLERİNİZDE YURT DIŞI HASTANE VE RANOEVULARI GİBİ HİZMETUERİN SAĞ LAN MASIN DA TÜM ÖRGÜTLERİ İLE HİZMETİNİZDEDİR. | Ü ğ TEŞEKKÜR 14 rnart 1974 cuma günü bizlerı unutamıyacağımız acüar içereinde bırakarak, sonsuzluğa deg'n aramızdan ayrılan çok sevgili babam, I H H Ş NAZIR GÜR'ün cenaze tcrenine katılan, çelenk gönderen evimize k a d a r gelen, telelon v e telgrafla b ü y ü k acımızı pHylaşan, t ü m akraba, dost v e arkadaşlarımıza değerli basın ve. saygın Trabzonlulara consuz fükranlarıU sunarız. ğ = ECZ. KUDRET G Ü R Merkez Eczanesi • T r a b ı o n FrflllHUUIUIUUHnilllllilHIIIIIIIIIHHIIIIIIUlllllUIIHIIIIUUIIMIHUUIUIIIIINIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIINIII Cuınhııriyet 245» Sizin olan, sizden olan Türk Hava Yolları nı tercih ediniz. Tasarruf edilecek döviz gene sizin, gene memleketin yararına olacaktır. (Basın: 129602449) ÇAGDAŞ YAYINLAR1 SADUN TAN1U •••••••• • •r •••••••• •jMiııııunıımmıiHiınittiınıınıniHiııııiMiııııııiHiıııııııııııınııııınıııııiNinııııııııi(iıınıiMiııııııiHiiHiııi| Memur ve Daktılograt Ahnacaktır Istanbul Şubelerimizân ihtiyacı için aşağıda belirtilen partları haiz kişiler arasmda sınavla memur ve daktllograf alınacdktır. A) MEMLRLt'K İÇİN ARANAN ŞABTL.%R: a) Llse veya Ticaret Lisesi mezunu olmak (Dengi okullar kabul edılmez ) b) 18 yaşını bitirmiş, 3 yaşını geçmemiş olmak, U c) Erkek müracaatçıiar için. aîkerliğind yapmıj olmak. B) DAKTtLOGRAFLK İÇİN ARANAN ŞARTLAR: a) En az ortaokul mezunu olmak. b) 18 yaşını bitirmiş, 3 yaşını geçmemiş olmak. U c) On parmak usulüyle daktilo yazabilmek. d> Erkck müracaatçıiar için, uskerliğini yapmış olmak. Her iki sınav için de müracaat edeceklerin smav tanhinden 1 gün evveline kadar. diploma veya mezuniyet belgesi, nüfus hiiviyet cü?.danı ve fotnğraflı bir dilekçe ile Subemiz PERSONEL servisine sah?en başvurarak sınav airiş belgelerini almalan rıca olunur. Memurluk «ınsvı 17'4'1P75. Daktılograflik sıravı 24 4' 1975 tarıhinde saat 9 00'cia Subenr.zrfe yaptlacak»ır. T.C. ZİRAAT BANKASl ISTANBL'L (KAR»RÖV) ŞUBESI "1 = 1 = = Babam Enver Canbakan'm prostat ve mesane taşı ameliyatu yaparak kısa zamanda sağhğına kavuşturan bü\ük insan, eşsiz cerrah TEŞEKKÜR = | ş E = = ÇIKTI Çoğdaş yayınlarıı Caâaloğlu Halkevi sok. nat 3341 İstanbul (Cumhuriyet 245: | Prof. Dr. Gıyas Korkut I ue ameliyata yardım eden Saym Doç. Dr. Kenan Karabay = ve başasistan Halıra Hattat, Narkozitör Yücel Ötügen ve = müşfık servıs asistanı Muhsin Acil ile Cerrahpaşa Üroloji ş Klinığı bütün doktor ve hemşirelerıne minnet ve teşek = kürlerımi arzedenm ~ Dal, Müt. Dr. Mato CANBAKAN | | = Eğer okuyacak bir şeyin yoksa, iyi okuma bilmenin n rfirk KütüphaDecfler üerneğl IsUnbul $ubes< ^ıiııııtııııııııııııııııııııııııımıuııııtmıuııuıııııuııııııuıuıuııııııııııııuıuııuHiıııınıınıııııııııuiUiııııiHiıl? Cumhuriyet 2450 Resimli Bilgi EV ve OKUL ANSİKLOPEDİSİ EV ve OKUL ANSİKLOPEDİSİ 9 ••••••••••••••••••»••••••••I