02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 21 Şubat 1975 Dünyada Bugün Israil Ebu Rudeis1!* Mısîr'a terkederse Şah Kudüs'e diledığı kadar petrol verecek Ortadoğu ve Avrupa gezisinden dönen ABD Dışişleri Bakanı, Mısırla îsrail arasmda «bazı gelişmeler» kaydedildiğini söyledi Jspanya'da gelişmeler on günlerde îspanya kaynıyor. Grevier, gösteriler birbirini izlerken, daha özgür bir ortam için çagrıda bulunaniara yenileri kaulıyor. îstifalar, görevden affetmeler birbiri ardından gelıyor. Hem de yönetircin yüksek katlarında. Franco'nun Cumhuriyet rejimine başkaldırışmın 39. yılmda faşist rejım liderinin sağlık durumuyia birlikta tehlikeye düşmeya başlıyor. Uzağı gören akılh Francocuiar duıuma çare olarak rejlm:n yumuşamasını. politik partilere açıtmasun öngörüyorlar. 1974 yılmda, suıkaste kurban giden sertlik yanlısı Amiral Carrero Blanco'nun yprine Başbakanl:ga getırılen Arrias Navarro, 12 şubat demecmde. rejinun yumr.Şâması gereğiriden söz etmişti. Tsr.varronun aç'.lma diye adîsndırciığı poiıtikası, İspanya'yı iç savaş sonrası döneminin kölıneleşmiş yapısındai) kurtarnuyı, ülkenin Avrupa ile bütünleşmesiru kolaylaştırmayı amaçlıyordu. Navarro'nun açilma politikası, rejimi yumuşatma yolundak» ilk giriş:m değildi. Ne var ki, bu kez birbiri ardından gelen olaylar ve kamuoyunun baskılan bu politikamn başarıya erişme olasıhğını artırıyordu. Navarro'nun politikasını açıklamasından kısa bir süre sonra, en çok korkulan dış olaylardan biri gerçekieşti, komşu ve kardeş Portekiz faşizmi devrüdi. Başını fa'.anjistlerin çektiği, Franko'nun Ulusal Hareket'in ılımlıları, herşeyi kaybetmemek için bazı şeyleri gözden çıkarnıak ilkeslne uyarak liberalleşme girişiraini desteklediler. Ne var ki, îspanya'nm güdüınlU Meclisi Cortes, Arrias Navarro Hükümeti*nden daha turucu idi. Cortes Navarro çekışmesi, açılma poîitikasının büyük darbeler yemesine ve bu girişimi en lazla benimsemiş k.şilerden olan Enforcnasyon Bakanı Pio Cabanillas'ın Hükümetten aynlmasına yol açtı. Son aylar içinde Ispanya'da meydana gelen olaylar, tutucu cephenm en uç kesiminin ne denli yanıldığını bir kez daha ortaya koydu. Tutucu İspanyol Kilisesi de, ekıma karşı duramadı ve sonunda geçen hafta ıçinde Madrid Arşidükü Kardinal Vmcento Enrique Tareon Adalet ve Barış Komitesinin sıyasî mahkumlann affmı isteyen bildiris:ni General Franco'ya sunmayı kabul etti. Kardir.al'1 bu davranışa itmek kolay olmadı. İlk başlarda Madrid Arşövek'i, Fran co'ya böy!e bir bildiri sunmayı kabul etmiyordu. Ancak Tareon'un direnmesl Kılise içinde kaynaşmalara sebep oluyordu. Sonunda Sayın Kardinai «Kılisenin tabanındân» gelen baskıya dayanamadı. Aynı hafta içinde Basın ve Radyo Ulusal Dclegeliği (Gudümlü basmı gütmekie ve kontrol etmekle görevli makara) görevini yürütmektc olan Antonio Castro Villacanas da, açılma politikasına karşı takındıgı olumsuz tavırdan dolayı görevinden uzaklaştırıhyordu. Üstelik Pranco'nun yerine geçecek olan Juan Carlos tutucu ABC dergisine verdiği demeçte, açılma politikasınln yetersiz kaldığından somut sonuçlar vermediğinden yakınıyordu. Demeç dergide yayınlanmadı. Ama fısıltı gazetesi Juan Carlos'un tözlerinl tum ülkeye yaydı. Geçtiğimiz hafta içinde meydana gelen iki gelişme ise Navarro'nun Cortes karşısında güçlenmekte olduğunu kanıtliyor. Bunlardan birincisi 1973 yıllnda, gizli örgüt kurdukları gerekçesiyle 1 2 2 0 yü hp.pis cezasına çarptırılan on sendikacının cezalarının yüksek mahkeme tarafınd'an hafifletilerek, 2 6 yıla indirilmesiydi. Türkiye'deki faşist 141 142. rcaddeler berızerl bir kanun hükmüne dayanarak mahkum edilen ve Carrabandel onları diye anılan sendikacılann bir kısmı karann açıklandığl 15 şubat günii hapishaneyi terkettiler. S Arafat "Kissinger Arapları bölmek ı'st/yor,, dedi PARİS Îran Şahı Rıza Pehlevi, Israil Ebu Rudeıs petrol yatak!ar:nı Mısır'a terkettiği tak dirde, Kudüs'e dilediği kadar petrol gönderecegini açıklamıjtır. Bu arada Ortadoğu ve Avrupa gezisinden önceki gece Washington'a dör.en ABD Dışişleri Bakanı Kissinger Alısır ile Israii arasınria kalıcı bir banj için «bazı iierlemeier» kaytfedildiğini söylemiştir. Öte yandan Filistin Kurtuluş Orgütü (FKÖ) lideri Yasir Arafat, Kissinger'i Arap dünyasmı bölmeye çalışmakla suçlamıjtır. kaç aydan beri, Kahire'ye, Sina' da îsrail işgalindeki bazt bölgeleri geri alabileceğtni, Amman'a da, Ban Şeria'mn bir kısmı üzermde yemden egemen oiabüeceğini scylemekte. Fakat Ortadoğu sorununda, Golan'ı geri almak isteyen Suriye i!e bir devlet kur mak isteyen Filistinliler: de dikkate aimak gerekir» demiştir. Arafat'a göre bu muamele fark lılığı, Kissinger'in bir yanda Mısır ve Ürdün ile öte yanda Suriye FKÖ arasına bir du\ar çekmek istediğini göstermektedir. (DIŞ HABERLER SERVİSt) Şah : Petrol verecek. Eritre: "ABD Etyopya Hükümetine yardım yaparsa Afrika kana boğulur •» ERİTRE KURTULUŞ CEPHESİ SÖZCÜSÜ. ETYOPYA'YA YARDIMIN KIZILDENİZ'DE TRAFİÖİ TEHLİKEYE SOKACAÖINI BEIİETT1 ADtS ABABA Eritre Kurtuluş Cephesi, Etyopya hükümetine silâh vard.mı yapmaması için Amerika'yı uyarmış, aksi tak dirde bulün Kuzey Dogu Afrika' nın bir kan denizine döneceğinl ve Kızıl Deniz'de, trafi£m tehlikeye girecegini bildirmıştır. Beyrut'ta konuşan cephe sözcüsü Osman Salih Sabbey. Ame rika'nın Adis Ababa hükümetine silâh yardımında, bulunmasının son derece tehlikeli gelişT.Eİere başlanpıç olacagını ve özellikle Bab ElMendeb boğazmdan geçen gemilerin güvenliğinin tehlikeye girecefini söylemiştir. Sözcüye göre, Eritre Cephesi bu bogazdan geçen Amerikan tek nelerine saldırmakta tereddüt et rniyecektir. Öte yandan Etyopya'da, Eritre kuvvetlerinin Asmara'mn kuzeyinde, hükümet kuvvetlerine ağır darbeler indirdikleri haber verilmektedir. Etyopya uçaklanrun Çarşamba günü Eritre me'.zilerini şiddetle bombaladıklan göriilmüştür. Asmara'da ise, dunırnun nispe ter. sakinleştigi, halkın günlük ihtijaçlannı sağlamak üz«re ölüm korkusu olrnaksızın sokağa çıkabildiği bildirilmektedir (Ajansisr) Politikada Sorunlar Güvenlik Konseyi ERGUN BALC1 ıbns sonmunun Birleşmlş MUletler Güvenlik Konseyinda görüşüldüğü şu sırada, bu organın görev ve yetkileri üzerine egilmek yararlı olacak. Dünya Teşkilâtmın ve devamlı üyelerinin arasında uyura •bulunduğu zamanlar tüm yeryüzünün en güçlü organı olan Güvenlik Konseyi, 15 Uyeden kuruludur. Bunlardan beşi (ABD, Sovyet Rusya, îngiltere, Fransa ve Çin) devamlı üyedirler. Devamlı üye olmayan diğer on ülke ise Genel Kurul tarafındaa iki yıllık süre için seçilir. Güvenlik Konseyinde usul soruniarında ksrarlar herhangi dokuz üyenin oyu ile alımr. Ancak usul sorunlannın dışındaki konularda dokuz üyenm arasındaı 5 devamlı üyenin oylarmın bulunması şarttır. Ünlü veto hakkını doğuran madde de budur. Güvenlik Konseyi, Genel Kurulla kıyaslandığır.da bu küçük organın yetki alanmın Genel Kuruldan daha sımrlı, otoritesinin ise çok daha kesin olduğu görülebilir. Gerçekten Genel Kurulun, BM yasası kapsamına giren tüm sorunlan gönişebüme hakkma karşılık, Güvenlik Konseji sadece uluslararası bar.ş ve gürenliği ilgilendiren sorunlar üzerinde karar alabilir, ya da tavsiyede bulunabilir. Buna karşı Güveniik Konseyinin otoritesi Genel Kurulunkinden daha güçiii olup, kararları tüm BM üyeleri için bağlayıcıdır. Oysa Genel Kurulun tavsiyelerı böyle bir niteüğe sahip değildir. Yazımızm başjıda Güvenlik Konseyini «devamlı üyeleri ara&mda uyum oldugu zamanlsr dünyanm en güçîü orcraru» olarak tanımladık. Gerçi BM'in yılîardır, Ö2«llikle büyük devletleri ilsüendiren öneırıü buhranlarda etkin rol oynayE.rr.amış oiması. her ülkî>nin düiîya te.şkilâtının kartrlarına istediği zarr.an uyup, işine gelmediği zaman yan çizmesi, bu örgütün prestı.iıni düşürmüş, duyuian gü\eni azaltmıştır. Sadece unutman.alıdır ki, BM'ın uluslararası buhranlarda etkin rol oynayamamasının asıl nedeni, vasasmdaki ya da yapısındaki yetersizlik değil. devarnlı üyelerin, özellikle ABD ve Sovyetler Birliğinin, aralarmda bir türlü anlaşamamalandır. Güvenlik Konseyinin beş devamlı üyesinin anlaşabildiği zamanlar, bu organm yetkileri uluslararası hukuk kurallarını bıle zorlayacak boyutlara erışebilir. Güvenlik Konseyine böyleslne tehîikeü biçimde geniş yetki veren madde ise Anayasanın 39. maddesidir. Bu maddeye göre Güvenlik Konseyi barışı tehdit, barışın bozulması ile saldırı hallerini saptar ve bundan sonra iktisadi (Mad. 41) ya da askeri müeyyidelerl (Mad. 42) uygulama karan alabilir. Ancak EM Anayasasmda ne gibi durumlartfa uluslarara?ı barışın tehdit edilmiş, ya da bozulmuş sayılacağı belirtilmediğinden, bunun saptanması Güvenlik Konseyinin değerlendirmesine kalmıştır ki, bu organ böylece ülkelerîn hatta uluslararası hukuken bile üzerinde tehlikeli bir kanun yapıcı durumuna geçmiştir. Güvenlik Konseyi BM tarlhinde ilk kez 1966 yılmda Rodezya'da tek taraflı bağımsızhk ilân etmiş olan Ian Smith rejimine karşı iktisadi müeyyide uygulama karan almıştır. Güvenlik Konseyi önce BM Anayasasının 39. Maddesine göre îan Smith' in d'avran.ışınm uluslararası banşı tehdit ettiğini saptamış, sonra 41. Madde gereğince bu ülkeye iktisadi müeyyide uysulanmasına karar vermiştir. Dünya Teşkilâtmın 1950 yılında Kore savaşına müdahale^i ise ilginç niteliktedir. Güvenlik Konseyi gerçi barışın bozulduğunu saptamış, ama 42 Madde uyarınca askeri müeyyidelerin uygulanmasma karar verrnemiştir. Sadece üye ülkelere Güney Kore'ye yardım etmeleri için tavsiyede buîunmustur. Bu fırsat: dört gözle bekleyen ABD, tavsiyeden hemen birkaç saat sonra, hava, kara ve deniz birliklerini Kore'ye gönderince, BM de ister istemez Washington'un arcfından savaşa sürüklenmiştir. Güvenlik Kon.seyinin «Veto» hakkından ötürü sık sık fe'.ce uğraması üzerine 1950 yılında «banş için birleşme» kararı aiınmıştır. Buna göre Güvenlik Konseyi «Veto»dan ötürü işlemez duruma gelirse, Konseyin herhangi yedl üyesi, ya da BM üyelerinin çoğunluğunun oyları ile Genel Kurul 24 saat içinde toplanır ve sorun bu organda görüşülür. 1956 yılında Süveyş buhranında îngi'tere ile Fransa'nın Güvenlik Konseyinde veto çekmeleri üzerine bu mekanizmaya başvurulmuştu. Kıbrıs sorununun görüşülmekte olduğu Güvenlik Konsevi bu tür bir organdır. Şimdiye değin, etkili rol oynayamadıftı buhranların sayısı, çö'zümleyebildiği krizlerin saj'isından daha kabarıktır. Ancak başarısızhğının nea*eni, yetkisinin sımrlı olması değil, iki süperdevletin uyuşamamasıdır. E Kissinger: «Baa gelişmeler» Şah Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile ayrıntılı bir görijşme yapan îran Şahın:n, E b j Rudeis petrol yataklarının Mısır'a terkedilmesi halinde Israil'in îran'dan dilediği kadar petrol ithal edebileceğini bildirdiği öğrenilmiştir. Haberi veren kaynaklara göre, îran Şahı Sina'daki petrol yataklarından gert çekilen îsrail'in ek petrol ihtiyacmı karşılamağa hazır olduğunu Kissinger'e bildirmiştir. Konuyla flgili olarak kendisine yöneltiler» soruları ayrıntılanna inmetfen açıklayan İran Şahı ise gazetecilerle yaptığı bir görüşmede, «Biz petrolü bir kez tankerlere yükledikten sonra r.ereye gideceğiyle ilgilenme yiz. Bizim için önemli olan petrolümüze pazar bulmaktır. Petrolümüzün gittiği yer bizi ilgilendirmez» demiştir. Bu arada Kissinger'in. Îran Şahı ile Îsrail'in petrol ihtiyaçları konusunda ayrıntılı bir göruşme yaptığı ve bu konuda beslediği kaygıları anlattığı da ! öğrenilmiştir. Haberi veren kay ! r.akların bildirdigine göre Şah i bu görüşme sırasmda Kissin ! ger'e gereken teminah vermiş ve Israil için kaygılanmanın ge reksiı olduğunu soylemistir. CÎA tarahndan izlendiğini söyleyen Jane Fonda tazminat davası açtı MOSKOVA Leningrad'da So'vjet Amerikan ortak yapımı bir film çevirmekte olan ünlü ovuncu Jane Fonda, Amerikan Merkezi Haber Aüna örgütü CIA nın kendisine gönderilen mektupları kontrol ettigini ve öz«llikle yabancı ülkelerle yaptıgı telefon kontışmalannı dinlediğini iddia etmiştir. Telefonla Unlted Press înternational Moskova Bürosu ile konuşan ünlü yıldız «Beni ne kadar izlerlerse izlesinler topluluk önünde söylediklerimin ve açıkla dıklarımın dıçında birşey öğrenemiyeceklerdir» demiştir. Vietnam savaşına karşı çıkan ve ABD Hükümetini protesto eden diğer Amerikalilarla birlik te birçok protesto gösterisine katümış olan Jane Fonda'nın mektuplannın CIA tarafınoan kontvol edildiği Adalet Bakanlıfın:n bir yetkilisi taraîmdan bu hafta açıklanmıştı. Jane Fonda savaş aleyhtan görüşlerinden dolayı ABD Hükümetinin kendisini «rah?.tsız» ettiğini ileri sürerck 2 miiyon 800 bin dolarlık bir tazminat davası açmıştır. Los Angeles mahkemelerinden birisinin yürüttüğü davada eski Başkan Richard Nixon da dahil olmak üzere çeşitli hükümet yetkilileri davalı sayılmak tadırlar. For.da, «Adalet Bakanîığının açıklamasına şaşmadım. O sıralarda hepimiz CIA'nın bizi gözaltında tuttuğunu biliyorduk ve ona göre davramyorduk, hatta komik durumlar bile oluyordu diyebilirim» demiştir. (Ajanslar) îngiltere, Mısır'da bir uçak fabrikası kuruyor LONDRA «Fmancial Tlmes» gazetesinin, Küveyt'teki güveniiir kaynaklara dayanarak dün bildirdigine göre, Irıgiltere yetkıiileri, Kahire hükümetiyle, Mısır'da «Hawkjı egitim uçakları imal edecek bir fabrikanın kurulmasi konusunda anlaşmaya varmak üzeredirler. İngiliz iş çevreîerinin gazetesi «Financial Times» girişimin mali ^ikünün büyük ölçüde Suudi Arabıstan tarafmdan karşılanacağını, fabrikanın 100 miiyon sterline mal olacağıru belirtmektedir. (a.a.) ABD, Kamboçya'ya asker? yardımı özel uçak şirketleri aracıhğı ite yolluyor PNOM PEN Kızıl Kmer genlla kuvvetleri tarafmdan kuşatılmış durumda bulunan Kamboçya başkenti Pnom Pen'e Amerikan askerî malzemesi getirsn uçakların, Tayland'daki bir üsten hareket cttikleri ve sivil pilotlar tarafından kullanıîrfıklan açıklanmıştır. Yapılan a^ıklamaya göre, Günsydoğu As ya'da variığını belli etmemeğe çalıjan Amerikalılar. hava kuvvetlerine ait olan uçakları «Bird Air» isimli bir özel havacılık şirketine kiralamışlardır. Şirketin bu uçaklannı askerden ay rılmış olan pilotlar kullanmakta ve sürekli olarak Kamboçya başkentine 5İ!âh ve malzeme taşımaktadırlar. Kamboçya'dan ;;zan haberle. re gbre son haftalar içinds bu özel şirket tarafından Pnom Pen'e gctirilen malzernenin m:k tarın.da büyük artış olmuştur. (DIŞ HABERLER SERVtSİ) Kissinger Henry Kissinger. Washington havaalanmda gazetecilere îsrail ile Mısır arasmda «bazı gelişmeler» kaydedildifini bildirdikten sonra doğruca Beyaz Saraya gitmiş ve Başkan Ford'a Ortadoğu ile Avrupa'daki temaslan hakkında biîgi vermiçtir. Kissinger. Ortadoğu'da sürekli bir barış için olumlu gelişmeler; müşahade ettiğini ve îsrail ile | Mısır arasmda muhtemel bir ba rışı pekiştirecek anlaşmayı ta , mamlamak üzere birkaç haftaya' kadar tekrar Ortadoğu'ya döne ' cegini belirtmiştir. Kissinger bir soru üzerine, Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili olarak Sovyetler Birliği ile temas halinde olacaklannı belirtmiştir. «FKÖ» (Filistin Kurtuluş örgütü) önderi Yesir Arafat, İtalyan «İl Tempo» haftalıgma verdiği bir demeçte, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'i, Arap dünyasım bölmeye çalışmakla suçlamıştır. Arafat, «Kissinger, suyu bulan dırmayı çıkanna uygun gurüyor» diyerek ABD Dışişleri Bakanırun son Ortadoğu gezisine imada bulunduktan sonra, «Kissinger bir Arafat Ikinci gelişms İse, Ulusal Hareketin Genel Sekreterı Jose Ultrera Molina'nın siyasi partilerın 1974 aralık ayında açıklanan kavara güventnelsri ve varlıklarıru ilârı ederek, politik hayata atılmalanrıi isteyen aç".klanıas;dır. Molina demecinde siyasî partilere âdil davranılacagım da belirtti. Ne var ki, ılımh sol partiler dahi (zaten komünistler ve sosyalistler çağrı kapsamı dışında kalıyor) bu çağrıya oIumlu cevap vermediler. Çünkü sözü geçen kuruluşların yöneticileri varlıklar\nm her an Franco'nun erairlerine bağh olduğunu gayet iyi anlamışlardı. Ve onlar pene biüj'orlardl ki. açılma girişimi ülkeye gerçek de:nokra?iyi getirmekten çok, Fronco rejirnini sulandırarak sürdürmeyi sraaçîamaktadır. îspanya'da su yüzüne çıkan bu mücadele, ilericilerle tutucuîar arasııvda değ^l, şimdilik açık faşizm ile parlamenter faşizm yanlıiarı arasmda sürüyor. îşte, Barcelorıa'ntn maçlar:. Real Madrid'in durumu Cruyff'un form grafiği yüzünden sık sık, gazetelerimizin renkl: spor sayfalarına geçen Ispanya'da bunlar da oluyor. Yıllık petrol geliri I milyar doları geçen Umman Sultanlığı, para sıkıntısı çekiyor MU5KAT Nüfusu 1 miiyon j dolaylarmda olan ve yıllık petrol j geliri 1 milyar doları geçen Umman Sultanlığmın şiddetli para j sıkıntısı çekmekte olduğu yetkili ler tarafmdan açıklanmıştır. Um i man'da bulunan yabancı gözlem ı ciler. ülkenin mutlak hakimi olan j Sultan Kâbus'un, petrol gelirine rağmen çekilen para sıkıntısı yüzünden güç durumda kaldığını, j ancak Vmmanlı yetkililerin ko i nuyu yabancılardan gizli tutmağa ! çalıştıklarını söylemişlerdir, Sultan Kâbus'un bazı yabancı bankalardan kredi çektiği ve kre , di limitine ulaştığı da bildırilmiş j tir. Isiınleri açıklsnmıyan yaban ! cı bankaların yetkilileri ise, şaıtlar d içmediği takdirde Ümman'a yeni krediler verilmesinin mümkün olamıyacağını ülke yönetici lerine bUdirmişlerdir. Basra Körfezinin petrol zengini I ülkelerinden biri olan Abu Dabi' j nin de para sıkmtısı çekmeğe baş ] ladığı öğrenilmUti. Güvenilir kay I naklartn bildirdigine göre, geçen' yıl petrol ihracatmdan 4 milyar dolarlık gelır sağlıyan Abu Dabi, yalun gelecektc yabancı ülkelerden krcdi İ5temeğe hazırlanmakta | dır j <Dl5 H.İBLKLUi ShKV İSİ) > oncusu, lideri Telefunkende önde gider örünt^^, en clddi servİS smanaam gururu içerisinde. ALİ SÎRMEN T«.# (îlâiiCÜUt. 136 Itel)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear