23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Türkiye'de «renkli televtoyona ihtlyaç duyuld'iğunda TRT olarak geride bulunmamalıyız» denmiştır. Bu sözün arkasında «renfc li TV kesinlikle Türkiye'ye gelmelidir» gibi bir anlam yatmıyor elbette. Fakat bir ülkede renkli televizyona olan ihtiyaç nasıl belirir? Nasıl oluşur? Türkiye'de renksiz TV ile ilgili olarak ileriye sürülen bir savi anırnsayalım hemen. Bugün Adalet Partisi vöneticüeri ısrarla televızyonu Türkiye'ye getirenin kendileri olduğunu belirtiyorlar. Bizim bu haftaki konumuz bakımından Adalet Partisi yönef.cilerinin savının doğru olup olmadığı önemli değildir. önemli olan savın parti yöneticilerinin böyle bir konunun üzerinde bu denli önemle duruşlandır. Niçin buna gerek görüyorlar? TeleviTyon son derece gözönünde olan bir yayım organı. Onu begenen de. beğenmeyen de ilgileniyor. O halde bu gibi bir oyuncağa sahip çıkarak da ügi toplamak mümkün oiabilir. Bir de «renkli telsvizyonu da Türkiye'ye getiren biziz» diye ortaya çıkacaklan düsünün. Onlar çok daha büyük bir ilgi toplayacaklar. Renkli TV Turkiye için gerçekten yararlı olsun ya da olmastn .. İşte her geri bıraktmlmış ülkede renkli va da renksiz televizyona olan ihtiyaç böylece, sahte ve gereksiz bir şekilde ysratrtmıştır. Şimdi Türkiye'deki durum da bundan farksız değildır. «Renkli TV çaüşmalan bizim zamanımızda basladı», «Renkli televizyon bizim zarnanımızda geldi». «Biz şu görevdeyken renkli televizyonu Dİânladık ve başlattık» gibi sözleri söyleyebilmek için yapılmayacak şay, başvurulmayacak yo! kalmü"acaktır. Ve korkanz ki, televizyonun renksizi gibi, renklisi de Türkiye'de önümüzdekî yıllarda hiç bir önlemi ahnmadan, hiç bir hazırlığı yapılmadan böyle baslayacaktır. Pek:, bu konuda çok daha hıtarlı ve gerekü birtakım tezler ileriye sürerek renkii televizyonun Turkiye için yararlı olaeağı dü Renkli TV ihtiyacı nasıl oluşur sünülemez mi? ömeğin acaba renkli TV İle eğitimln daha etkili bir sekilde yapılabilecegi belirtilemez mi? Bu sorunun yarutım diğer ülkelerdeki örnekleTe dayanarak vermeden önce bir başka noktayı anımsamakta yarar vardır. Siyah beyaz TV Türkiye'ye gelmeden önce «renkli olmasa bıle televizyonun Türkiye'de eğitim alanında oynayacağı etkin rol» üzerinde durulmuştu. Gerçekten de siyah beyaz televizyonun egitimde oynadığı rolü görmezliğe gelemeyiz. Fakat televizyonu eğitımde kullanmak Jçin belli bir anliyış, koordinasyon, örgüt ve çaîısma şerekir. îşte vıllardan beri bunların hiç birine tanı anlamı ile ve bilimsej bir açıdan yaklasılmadığı için sivah beyaz televiTvonu Türkive'deki eğitim alanında e<fcn olabildiğini rahatiıkla ileriye süremiyoruz. O halde renksizin den bu tecrübeye sahip oîamadıgımıza go're, etfcinligi yüzde yüz kanıtlanmış olsa bile renklisinden de uzun bir süre yararlanamayacağımız ortadadır. Kaldı ki. vabancı Ulkelerden elde ettiSimiz öroeklere dayanarak .:onuyu ıncelersek. renkli relevizyonun eğitim alanında renksiaane kıyasla büyük üsttinlükler taşımadığı, hattâ yerine göre renkîisi ile renksizi arasında hiç bir fark bulunmadığını anlıvoruz. Hatta İngiltere'deki CEDO »dlı kunıluşun başmühendisi R Fletcher'iıı açıkladıifına göre «renkli TV, öğretimin etkınliğini azaltmakta vs da siysh beya? televizyondan daha etkın olamamaktadır.» Elbette bu savı pek çok ülkede avrı ayrı yapılmış olan anketlerle de ortaya koymak mümkündür. Bugüne dek «renkli televizyonun egitim alanında renksİ2İnden daha etkili oHu§unu» llerıve suren b>r sav henuz göriılmüş değılriır. U halde eğitim konusunda Türk televizyonunun etkınlığinı arttırmak ICİn, bugürvkü siyah • beyaz TV yayımı üzerinde durmaktan başka çaremİ2 ka) •r.ıvor. Fakat vme de renkli televızvonun Türktye'ye Kirmesi önlene7 bilir mi A rıca Türfc televizyonunun renkli vavım vapmaSını ön > lemeye de ne gerek vardır? önce birıncı sorunun vanıtı üyerinrle durmak çerekıvor. Bugiin renKsu 'elevırvonun Türkive've. alevh teki bazı gorüşlere karsın iorla ve, vvnelevelim. plnn«i7 bir sekıl de gırdiğı ortadadır Eğer avnı durnmla karşılasırsak, renkli televizyonun da Türkiye've zorla aıreceei ke«indır P'telik bu eirış halk arasında fiagınık ve yetenlz bir sekilrle öaçlatılan bır ıhtivaçla olacaktır Daha simdiden «Sju ülkede renkh TV var. niçin bizde yok?» gibi sorulara gazetelerrieki okuvucu mektuplannria rastlamaktayız Gerçekten de pek çok yakımmı/dakı ülkerie t>:Ie renklı TV vardır Yalnlz, unutmamak serekir ki o ülkeler de kendılerıne yakın diğer ülkelerrieki renkli TV vavtmlannın etkisı altında kalarak bu ««ahte ihtivacı» duvmuslardır. Avrıca heu«1 renksizden, renkli televuyona aeçerken gerekenden fazla harcama vapmak zomnda kalmı=lar ve bütçelerin; zorlamıslîrrfır Sonuç ı«e hiç de halkın beklediâi gibi olmamıçtır. Yani bir «üre «onra sevirci televizyonun renksizi ile de yasavabilecegini kolayca anlayabilecek kadar akıla sahip olduğunu göstermiştir. M. Tâli ÖNGÖREN Şimdf ildpfi sorumii7un vanttını verelım Cok kesın ve dar oır goruşle «Tuık teleWi><ırıunun renkli yavım yapması kesınlıkle onipnmelıdlr. demek de vanlı^llr Bır TV orugramını renkli olardk ızlemenın seyırcı uzerınne renKi'ine Kıva<=ia daha llgınç bır e'kı yaratablleceğını unutmavalım OıneSm cumartesi eünleri gftsterilen unlu deıılz bılgırı Jacque« Yve« CımopdU'nun «Yapayan Deniz» adlı dizifir.ı renkli olarak televizvontia t/lpmenin zevkl çoic daha buvuk olşa aerek Fakaı bovle hir tevk ıçm ülkenin mılyonarını harcamava kalkmak her hsMf verındf nıt 'favranış sayılmaz. O halde dünyadakl renkl! TV İle 1İSİ1İ selişmeler) TRT'nin O'.lerek uiemesı ve duruma sme Dlr deâerlenrlırme vaparak belll nir plana göre renkli televı?von» geçısı "îağlaması gerekır önümü?deki 10 ya da 15 yıl lçınrle renkli TV vayım aysıtlan ile halkın kullandığı renkli aiıcıların para=al de2erinın. sivah • beyaz TV ile eş değerde nlacağl ve renk:İ7m'ier renklı^ıne geçerken ekonomımize ajır bır vük vüklenme'=ının önlenehileceet ortaya çıkarsa, Türkiye'de de renkli televızvonun baslamasını önlemeye hiç gerek kalmaz. Fakat ozellikle ikincı adtmın başan ile atılması. özellikle gerl bıraktınlmış ülkelerde pek kolay murokün olmamaktacfır. Çünkü teknolojik gelışmeyı saglamış o!an ülkelerin özellikle elektronık alanda yeni pazarlara ıhtiyaçları vardır ve bu ihtivacın olusturduğu pazarlann ağına da, ne denli tuhaftır kj, bep geri bıraktmimış ulkeler düşerler. HAFTADAN SEÇMELER Haftanın en ilginç yapıtı Forum, pazar gecesi 22.10'da. BBC'de David Frost'un dünyaca ünlü programmdan örnek alınarak hazırlandı. Seçilen konuyu, halkın çeşitli sos>al. sıyasal ı?e ekonomik kesitlerini temsil eden 5060 kışilik bir , rup tartısacak. Stüdyoda hazır buhman bir uzmanlar ekibi de. gerektığı anda devreye girip, konu ile ilgili açıklamalar yaoacak bilgiier verecek. ForumMın vapımcılan Vedat Tayyar Erdamar, Zekeriya Kabadayı, Faruk Kalkan. Yönetmeni Ayhan Karapars, sunucusu da Turan Erderagü. Bu hafta tartışılacak konu, Kadınm Calışması. Uzmanlar kurulunda Prof. Leylâ Zilelı, Doç. Memnune Yüksel. Doç. Ülker Gürkan, egitimci M. Rauf İnan ve çeşitli kadın kuruluçlannm temsilcileri \ar. T\r ilk kez bu çap^a bır deneye giris'yor. Basan oranını en çok merak edenler de, programın hazıriayıcıları. Melina Mercuri'nin meşhur Never on Sunday'inden mülhem. bizim TV'ciler de ısrarla «Never On Monday» diyorlar. Pazartesileri asîa, müzik yok. Yann akşam ikı tane birden var. TUrk Halk Müziği Toplu ProgTamı, Eurovision Finalleri. Çarsamba günü Alpay söyleyecek. Perserrbeye gene iki müzik programı var. Türk MUziği Toplu Prosramı ve HUlya Sezer'in alaturka konseri. Cuma günü Osman Türen'in türküleri, cumartesi de Istanbul'da nazırlanan Solistle: Geçidi devreye tririyor. Güneri Tecer'i saymazsak aAdı Az Duyulan Solistler» dense yeri idi. Türkiye'nin eğlence merkezi Istanbul'da bövlesine fakir şovlar hazırlamak için gerçekten büyük bir gayret gerek. Pazar günü TeleSpor'da ilk kez, adına uygun bir Tele^Spor Gençlerle tzleyeceksiniz. Agır bir hastahktan Bir ara öldüğü dahi söylenmişti henüz kalkan Cem Karaca, gençlerle birlikte playback yapmağı reddettı. Doktorlar izin vermediğı halde, kendisini dinlemeğe gelmiş topluluk önünde çalan banda uyarak agız hareketleri yapmağı uyjrun bulmadı. Salonda birlikte çaldılar ve söyledilcr. ilk kez caıılı bir programı gerçeklestirdiler. TeleSpor'da Kumeyra, Perihan Altmdağ ve Tom Jones da var. Genera4 Mac Artrrur, tilm seslendinnedekl bir program defişikliâı yüzünden geçen hafta yerini, adını bilmeyenlerin pek birşey kaybetmeyecekleri îngüizlenn Bill Sllm'ine bıraktı. Mac Arthur subatta ekranlara gelecek. Bu hafta, Müttefik Orduları Başkomutanı General Dwight David Eisenhower. ya da kısa adı ile îke'ı izleyecegiz. îkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa bölümü ile ;lgilı elde pek çok film oldugu için de, bu kez daha ilginç bır yapıtla karsılaçacağız. Yasam Kavgası'nın ba haftaki konusu Şahinler. Aile büyükleri, her vaştaki çocuklann bu diriyi izlemelerini temin etmeli. Tabii dirinin kendileri için de çok ilginç olduğunu k»ydedelim. Cumart«.t günii, Mevsimler dizinin sontmcusu Kış olarak geliyor. Ama daha önce, cuma günü, bir üginç belgesel daha var: tngiltere"nin Örümcekleri. îkinci Dün ya Savaşı'nın en önemli olaylarından birini. iki bölüm nalinde anlatacak filmin, ilk bölümü, gene cuma gecesi. Yirminci Yüzyıl Dosyası'nda Suikast. yer alıyor. Konu: Hitler'e TeleSpor anketi sonuçlandı Bu hafta y<rli Vlgeseller de var. Yann akşamkl Istanbul'un Mezarları bunların ilkı. Bu aksam da tnsan Kaynagımızda. Hacı Bektaş Taşı tanmlacak. Dünden Bugüne "nin vaDimcısı defcistt. Nazm» Kal'ın yerinde Ünal Küpeli var İlk prosramı çarsamba secesi. Persembe günü. Ahmet Oktay Edebiyat Dünyası'nda Nezihe Meriçi tanıtacak. * Haftanın en yüklü çalısması. gene Tiyatro Şubesi'nden geliyor. Pesembe gecesı için. ftnreden plânlanan BBC yapunı Jül Sezar'ın film! henüz gelmedi. Yayından bu haftahk kaldınldı Yetışirse. Hamlet eene BBC yapımı olarak devreye gırecek. O <te olmazsa. verlı oyunlardan biri prograraa alınacak Yabancı vapım olarak. bolümlü fîlm, Sijah Lâle, cuma geresi başhyor. Alezandre Dumas'nın klâsiklesen eserlerinden b^rı daîıa. Çarsamba gecesi Tuncer Tezel'ın vaptıgı Mızahımız adlı dızi başlıyor. İlk programın amacı çeşltleri ile mizah'ı tanıtmak ve «Insan Nıçin GOler» sorusuna cevap vermek. rfaldun Taner. Erol Oünaydın ve Suna Keskm sunuculuk yapacaklar, fıkralar anlat«caUar. fearikatürler ve çizgi filmler sösterilece*. Neseli ve taydalı bir program. Cumartesi Gecesi Gültepe Oyunlan'nda M» Menekse Hamit'e geldı. Konu gecekondu aorunlan. Geçen hafta yavınlanmayan Satı!mı« Nisanlı'mn üvertürü re ikınci perdesi de bu salı ekranlara geliyor Devlet Operası'ndan naklen. • Teîevizyon konusundaki genel anket ile ilgili çalışmalannı sür düren TV Araştırma Servisi, Tele Spor Gençlerle programından faydalanarak, bir yan anketi sonuçlandırdı. Türkiye'nin genç bir nüfusa sa hip olduğunu (yüzde 42'si. 0 ile 14 v\şlar arasında) ve TeleSporu genellilüe gençlerin ızledıŞini dikkate alan yöneticiler, anket sonuçlannın önemli bılgıler taşı dığını bildirdiler. Anket Ankara' nın çeşitli sosyal kesimlenin tem sil edebilecek iki lise (Başkent ve Tevfik Fikret) öğrencileri ara sında gerçekleştirildi. Ögrencilerin genellikle, Tele Spor'un 16 saatlik haftahk yayınının 9.5 saatinı izlediklerı anlaşıldı. Bu ol riukça büyük bir oran. Tele Spor seyircileri arasında erkekler çogunlukta. Anket. kız ve erkek öğrencile rin begenilerl arasında büyük farklar olduğunu ortaya koydu. Erkekler en çok Naklen Yaym istiyorlar. Hafif Batı Müziği de hemen ardından geliyor. Kız larda listenin sonunda Türk Mü z:ği var. Cevaplardan alman sonuçlara göre, guruplann beğeni sırası şöyle: Erkekler: 1 Naklen Yayın, 2 Tele Maç. 3 Pembe Pan ter. 4 Tele Eş. 5 Türk MU zigı, 6 Güncel Konularla ilgili rbportajlar, 7 Konuk Sanatçı larla röportajlar, 8 HafU Ba tı Müziği. Kızlar: 1 Pembe Panter, 2 Hafıf Batı Müziği. 3 Tele Maç, 4 Naklen Yaym, 5 Tele Eş, 6 Konuklarla Röportajlar, 7 Güncel Konular, 8 Türk Müziği. Kızlar ve erkeklerin spor tercihleri de farklı. Erkekler futbol, kızlar yüzmeye meraklı. Ancak ikınci sırada basketbolda birleşiyorlar. İki gurubun, seyretmek ıstedikleri spor prograrrüannda Uk altı sıra şöyle: Erkekler: 1 Futbol, 2 Bas ketbol, 3 Yüzrne, 4 Güreş, 5 Judo, Karate, 6 Boks. Kızlar: 1 Yüzme, 2 Basketbol. 3 Futbol, 4 Voleybol, 5 Buz Pateni, 6 Kayak. FRANKENSTEİN'A KARŞI ÇARE... Atillâ DORSAY • TVnin günlük yaşamımıza girdiği ölçüde halkıan gelep bellı îepkılere hedef olması da doğal.. Özellikle çok tııajlı gazetelerin TV'ye ayırdıkları köşelerde bu işı biı yandan kimliğı belli oîmayan «TV eleştirmenleri» diğer yandan ise veru meşgalesi hakkında sürekli şikâyet etme aşarnasında buıunan seyırcı yapıyor. Her 2 tür eleştirllerde de, TV'nin hic bir yaruışı gözden kaçınlrmyor.. Üslup genellikle şöyle: «TV yönetieüen oir kere daha seyirciye saygısızlığın örneğini verdiler. Bıraz saypı, beyler. biraz saygı. .» Veya «Ayten Bülbülses'in konserının vansmda >üzünv.n gölgede kalması bu hanımefendi sanatçıva kaı^ı cok avıp oldu dogrusu... Umanz bir daha sefere böyle hatalar yapümaz...» Veya «TeleSpcr'da spiker feşmekânm devamiı olarak eliyle sol kulağını tutması dofrusu seyirciye büyük hakaretti Barı arada sağ kulağını da tutsaydı...» Veya «Tath Cadı» bıze vine püzel dakikalar yaşattı. Darısı yerli serilerimizin başına. » vs. vs . • Tüm bu lâf salatalarımn belli gerçeklerı içerdiji nelli eğilirrJeri dile getırdiğı, bu yüzden bir yerde buruarın da vazürr.ası, soylenmesi gerektiği düşüncesine tamamen Karşı çıfcıcak deŞilim. Ama bu tür teptalenn, eleştirilenn yanında bıgün ı5ıb mihxın seyircisi o'an, kısa bir sürede sonra ise 2021 milvon seyirciye seslenecek olan bu çok önemli çağdaş haberleşme ve iletıştm hakkında daha ciddı bilimsel, ideolojik, kültürel eleştirilerin yapılmasının da artık bir gereklilik olduğu kesindiı. TV programlan, yalnızca programlann teknik başarısı veya oaşar.sızlığı, ekrana çıkanların kimliği gibi aynntılarla değil, temel vönierivle de eîeştirilmelidir. Bu programlann. hangı ideolojik yapıva sahip oldukları, ne tür bir şartlandırma getirdikleri sıyasal uır vnklaşımla incslenmelidir. Bu programlann, Türkiye'nin çdgdaşlaştınlması amacma ne derece hizmet ettikleri, eğitim ve Küıtür sorunlarma hangi oranda yer verdikleri irdelenmelidır. Bu progranJarın nazırlanmasında, çeşitli alarüara bölümlemenin hang! bilimsel esaslara göre yapıldıfı araştırılmalıdır. TV'nin toplu"nuınuzaa ovnamaya başladıgı önemli rol oranında, TV elostirmRnliöınin de cıddı olarak basınımızda yer bulması gerekme'îtedir. Bu konuda sir.emada yapılan yanlış yenilenmemeüdir. Sinema yıllar yılı çok tırajh basınımızda yalnızca bir magazın olavı olaink ele almmış, ciddi bir sinema enformasyonu ve eleştirisı geneı olariık rağbet görmemıştir Bu, bilinçli bir sinema seyircisinın yetişmemis olmasma ve dolayısıyle bugün sinemanın ülkemizde içine düştüğü büyıik bunalıma önemli nedenlerden biridır. Avni olavm varın TV için başa gelmesi ıstenmiyorsa. kendi elımızle Türk toplumunun içine yerleştirdiğimiz bu çok yönlü ve büyük etki gücüne sahip sılâhın, yarın öbürgün, yaratıcılarının da kuntrolünden çıkmış, topluma zarar geurmeye başlamış bir FranKer.ctem olması ıstenmiyorsa bıiinçli «TV kuşakları» yetiştirm?nin öîiem* anıaşılmış ıse, TV ile bırükte, onun ciddi elestirısiru ve eleştirmerünı de getirmek, desteklemek, yaratmak gereklidir. înce, "TV de denetim, sansür değil, yapıcı, yardımcı bir eylemdir,, diyor SORÜ Televizyonda Denetim nasıl işler? İNCE TRT'dekı denetim üni teleri 1 eylül 1972 tarıhınde yürürlüğe gıren TRT Kunılu? w Görev Yönetrnelifl ii» kuruldlu, Ancak bu tarihten önce de TRT ve TV'da denetim vardı; denetçile r denetimi TV. Program Müdürü ve Teîevizyon Daıresı Başkanı adına yaparlardı. Genel Mü dür adına ıse Etüt ve Plânlama Dairesı uzmanlan yaparlardı. Yenı yönetmeliğe göre Ankara Televizyonu MUdürlüğü'nde prog ram denetimıni öndenetim ve Redaksiyon Şubesı; TV. Dairesi Başkanlığı'nda Denetim Bölümü; Genel Müdür Program Yardımcılığı'nda Denetim Müdürlü ğü «denetim» yaparlar. Bir teîevizyon prograraının yayınlanabılmesi için bu üç kademeden «Yayinlanabihr» görüşünü alması gerekmektedir. Ancak denetim kademelerinin kararlan «mutlak» ve «tartışılmaj;» değildir; «Denetim Taliınatınna göre Prodüktor'den itibaren programın yapım ve yayınıyla ilgili büttin sorumlu ve yetkililerin «Yayınlanmsz)) görüşüne itiraz haklan vardır. Programlann yapım ve yayınlanyla ilgili son karar Genel Müdür'e aittir. Görulüyor ki, denetimin işlevi bir çeşit «danıçmanlıtatan ibarettir. SORU Denetim Şubesinin {alışması nasıl oluyor? ÎNCE Şubemızin adı «öndenetim ve Redaksiyon Şubesi»dir. Şubeye bağlı «Denetim» ve «Büt çe ve Malî Kontrol» servisleri \ardir. TRT Kuruluş ve Görev Yönetmeliği'nin 100. maddesıne göre, Şubemizin görevi: Programlann ön araşürmala nnı .e önerilerirü değerlendirmek, programlann tesbit edılmiş hedef, plân, ilke ve amaçlara, yaym esaslarma ve mevzuata uygunluğurru denetlemek, «Programlann metınlerinin re daksiyonunu yaprnak; gerektiğind;:, metin yazımını ve yazdınl masını sağlamak, «önerilerin ve programlann yapım maliyetini hesaplamak, tahsisatına uygunluğunu kontrol etmek, yapılan sarfiarın tahmini bütçeye uygunluğunu gozetmek» tir. Buna göre: 1. Yapımcı şubelerden gelen program önerilerini yukanda belirttiğim ilkeler açısından değerlendirip uygun gördüklerimizl Program ve Yayın Plânlama Müdürlüğü'ne, uygun görmediklerimizi öneriyi yapen şubeye göndeririz, ÜJgun görmedigimiz prog ramlarla birlikte jieğerlendirme raporu da göndeririz. Prodüktör ve ilgili şube müdürü bu rapora dayanarak üst makamlar nezdinde itlrazda bulunabillrler. Oneri; Program ve Yayın Plân lama Müdürlügü Denetim Bölümü'nde değerlendirildikten sonra TV. Dairesi Baskanı'nın imzası ile Televizyona göndeniir. Sonuç olumlu ise programın yapımına geçirüir. 2. Yapımcı şubelerden gelen program metinleri, gene yukandaki ilkelere uygun olarak denetlendikten sonra, birinci sorunuza verdiğim cevapta adlannı ver diğim ünitelere gönderilir. Genel Müdür Program Yardımcısı'mn imzasıyla gönderilen yazı ekinde gelen denetim raporu olumlu ise program yayınlanır. Düzeltme gerekiyorsa. bunlar yapüdıktan son ra yayınlanır. Denetim sırasında, programın yasalar ve dış politika karşısındaki dıırumu, mesajı, dili, sanatsal, kültürel, eğitsel değerleri de göz önünde bulundurulur. Reklâmla il gili hususlar gözetilir. Gerekll görüldüğünde dil ve an latım açsmdan metin redaJcsiyonu yapılır; bilgi hatalan varsa düzeltiür. 3. Programlann yapımından ön ce hazırlanan tahmini bütçenin harcamalarla ilgili mevzuatı ve İs tisna Sözleşmesi Ücret tarifesi açısından kontrol edilir. Bunun yanı sıra eşit emeğe eşit ücret il kesi gözetilir: ödemede birlik ve eşitlik sağlanır. Bu görevi bütçe kontrolörleri yaparlar. Televizyonun, toplumun kültürü. eğitimi, morali üzerindeki bü yük etkisi; bir teîevizyon programmuı yüksek yapun maliyeti ger çeklerine dikkat edîlmezse, yukanda açıkladığım formalite ler yararsız ve engelleyici bürokrasi olarak değerlendirilebilir. Ancak televizyonun görev ve sorumulukları. devlet parasmın ye rinde harcanması gereği bu denetim ve kontrolleri zorunlu kılmaktadır. SORÜ TRTdeki bugünkü denetim konusunda bir özeleştiri yapabüir misiniz? Pembe Panter Türkçe, Temel Reis İngilizce konuşacak Pembe Panter'in sessiz filmleri bitmek üzere ve Güneş TecelII derin derin düşünüyor. zira sevımli Panter'i kimin türkçeleştireceği hâlâ belli değil. Orijinalinde, Panter nefis bir ingilizce ile konusuyor. İleri sürülen aday lar arasında Mücap Ofluoğlu ve Zafer Ergin var. Temel Reis ise, İngilizce konuşmağa devam ede* cek. Tecelli bu konuda, «Terael Reisi, en azından sımdilik ingilizce bırakmak «orundavız. Bir dela film, mUzilüi TUrkce konuşup, ingilizce sarkı sövlemesi olmaz. İkincisi daha Pembe Panter'e «Mernaba» dedırtemedik. önce onu halletmemiz gerek» dedi. Kaynanalarm çekimi başladı Tekin Akmansoy yedi bölüm1lik yeni Kaynanalar dızisınin çekımine başladı. Kadro gene ayni. Ancak bu kez, her bölüm kendi içinde bir bütün olacak. Geçen yılki gibi devamiı bir olay yofe. Hemen üzücil bır tıaber: Bu dizinin bir bölümünde. küçük sevgihierin arasına karakedi ginyor. Boşanma noktastna kadar gelecesler. Diiiııın senaryosunu Tekin Akmansoy vazdı üvunian da o yönetiyor. Atonansov «Toplumsal sorunlara. ders verir gibi değil, hıciv sanatının sempatikhği sçinde yaklaşacagız» dedı Kayna nalar muhtemelen mart basında vayına girecelc. Yeni bir program: Kitaplar TV'nin, 10 parmağında 10 rcarifetli adamı Haluk Sahin. yeni bir programaa sunuculuk yapacak. Konu kıtaplar. Bir ay önce yayımlanan lutapların seçilecek en ılginçlert, üçlü bir oanel tarafından, bir edebıvat sohbetl havasında tartışılacak Panel'de Prof. Mehmet Kapıan, vazar Hilmı Yavuz ve Cemal Süreya yer alıyorlar. GeleceR haftanın ilk programına konu olacak Kıtaplar da belli oldu, Pertev Nailı Boratav'ın Türk FolMöru adlı arastırması, Ahmet Muhıo Dranas'ıa Siirlen ve Abbas Savar'ın Can Şenligi adlı roraanı. Panel kendı seçeceğı genellikle telit eserlerl ele alacak. Programuı vapımcısı Nilay EroL Şubatın fılmleri hâlâ belli değil TV'nin şubat ayında göstereceği fümler, çok önceden anlaşnıaları yapıldığı ha.de hâlâ belli öeğıl. TV Film Danışmanı Mustafa Gürsel şunları söyledi: «Kesin Usteyi bir türlü yapamıyorum. Zira şu anoa elimizde hazır olması gereken söz verilen tılmler. ortada yok. Bazan film geliyor. ses bandı geımıvor. bazan band geliyor, çekom senaryosu yollanmıyor. Yabancı film şir ketlerüıin Turkiye temsılcüeri henüz gerekü düzeyde çalışma gösteremiyorlar. Tabıi büyük yabancı şirketlerin de rolü var. Türkıye'yı henüz Oir pazar olarak kabul etmedikleri ıçm, davranışlan ciddı olmuvor.» îstenen fitmleı eelene kadar, TV seçtikienni degll bulduklanru gösterecek. Mustafa Gürsel bu konuda da «Gene de gostenlen fılmlerde asgarı bır seviye arıyonız. Ekrana çıkanlar. ilk oynatıldıklan yıl. çeşitli sebeplerle kendisinden cok baiısedüen filmler oluyor» dedL ÖZDEMIR İNCE DENETİMÎNİN KARARLARINA. HER KADEMEDE HERKESİN İTİRAZ HAKKININ BTJLITNDUĞUNÜ AÇIKLIYOR. ÎNCE «Denetim» aslında sevimsiz bir sözcük, ama bir kuru luştaki işievınden soyutlanıp tek başma düuinüldüğü takdirde böy le. Her türlü kitle haberleşme aracında kendine özgü bir denetim biçimı vardır. Ömeğin: Gazetelerde, Yazı Işieri Müdürii, ga zetenin patronu, varsa yönetim kurulu; dergilerde, yazı kurulları; yayınevlerinde, yaymevi redak törleri ve sahiplerı. Öte yandan bütün dünya ülkeleri televizyonla rmda şu ya da bu biçimde denetim vardır. Bizim denetim arüayışımızm «sansür» kavramıyla uzaktan, yakından bir ilişkisi yoktur; aksine, yapıcı, yardımcı bır eylemdir. Ancak, Denetimin üç kademede yapılması, programlann kı sa süre içinde hazırlanması zorun luluğu prodüktörlerın haklı şikâyetlerine sebep olmaktadır. Denetim'in özüne değil sürecine kar şi olduklannı sanıyorum. Odacısından Genel Müdürü'ne kadar tüm görevlilerinin devletten maaş aldıkları, yaptığı yayınla tek tek bireyleri ve tüm toplumu etkileyip biçimlendiren, haber ve kültür vermek, eğitmek ve eğlen dirmek görevlerini yüklenmiş bir Kurum'da, programlann yapım ve yayınlannm denetimsi2 olmasını savunmak oldukça güçtür. Ancak denetimin üç kademeden Teîevizyon Dairesi Başkanlığı'na doğrudan bağlı tek denetime indirilmesinin yararlı olacağı kanısın dayım. Bu gerçekleştiğı takdirde, denetimin biçim ve sürecine iliş kin şikâyetler büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. SORÜ Son bir soru. TV'de denetimden geçmeden program yayınlandığı oluyor mu? Daha doğ rusu olabilır mi?. ÎNCE «Genel Md. bütün sorumluluğu üzerine alarak resen bir programı yayına koyabilir. Bu durumda denetimi kendi yapmış olur.» TV'DE SİNEMA • 14 ocak Salı: TUZAK (The Trap). 1914 doJanMu Amerikan yönetmeni Norman Panama, genellikle, Melvın Frank ı.e bırhkte yönettiği fîlmlerle tanınır. Kendı başına çalıştığı zaınar ıse, hemen yalnız komediler yönetmiş olan Panams'nın sinema tarihine geçrciş hiç bir önemli filmi yoktur. «Tuzak» Dir gangr.ter filmi.. Türün klâsik trüklerini birbiri ardına sıralayan önemiiz Cir fum.. Richard Widmark, Lee J Cobb oynuyor. Yapım vılr. 195a • 18 ocak CumErtesi: KORKU KERDÎVENİ (The Spiral fetaircaseK Ethel Lina Whıte adlı yazann bır romanmdan alman bu eski usul korktı filmi, ıssız bır evde manyak bir katıl larafından eziyet edüen sağırdilsiz bir hizmetçi kızın serüvenıni anlatıyor. Ancak bir «atmosfer filmi» olarak ilgi cekebilecek filmde, Dorothy Mac Guire, George Brent, Ethel Barrymore gibi zam&nm Unlü oyııncuları var. Yönetmeni Robert Siodmak, 1900 dogumlu olup geçen yıl ölmüştü. Gerilim filmleriyle tanınırdı. Yapıra vılı: 1946. Sessiz Sinemanın şaheserleri başhyor TRT Film Danışmanı Mustafa Gürsel, sinemaseverleri çok yakından ilgiiendiren bir programı, muhtemelen şubat sonunda g6rçekleştirecek ve Sessiz Sinema' nın en eüzel örneklerini, cuma geceleri, Gecenin TV'sı içinde sunacak. Bu konuda çalısmalar ilerledi. Filmler sioaris edUdi. Listenin başında. sinema tarihınin en büyük kişilerinden D. W. Griıfith'in üç önemli filmi ver ahyon întolerance. Birth Of a Nation ve Broken Blossoms. Buster Keaton'un unutulmaz komedisi General de sırada Gene ayni çağı yaşıyarüann bugün dahı birbirlerine aniattıklan Operadakj Hayalet Notre Damın Kamburu, Baedar Hırsızı Zoro' nun İşareti gıbı klasikler de. ekrana gelecek Gürsel bu programı. Sinema farihı adlı bir dizının başlangıcı olarak düşünüyor. Filmlerden önce. sinema tarihçısi M. Nijat Özön ile konuşmalar yapacak. Mevlana Monte Carlo'da ama.. TV'nin, son haftalardakl en gü zel yapımlarmdan biri olan Mev lâna, Monte Carlo'daki Evrensel Konulu TV Filmleri yanşmasmda Türkiye'yi temsil edecek. Ünlen Demiralp'in, yurt İçinde çok beğenilen, Moskova Televizyonu ve Turizm Bakanlığı tarafından da istenen filmi, bütün ısteklera rağmen pazar günü tekrarlanma mıştı. Mevlâna'yı ıkinci kez yayi na lftyık görmeyen ilgililer, bu filmi yanşmaya sokabilmek içm daha önce Monte Carlo'ya gönderilen Süheyla Tezel'in, gene bÜTÜk yankılar uyandıran Pamuk İşçileri adlı yapıtını, son anda teleksle geri Istediler. Filiz Ozan kaya ve Tuncer Baytok'un birlikte yaptıkları Taşlı Tarla da, gene son anda, teieksîe geri çekildi ve yerine, Ünal Küpeli'mn Karacaoğlan'ı gönderildı. Türkiye'yi temsil edecek üçüncü film, Doğa'nn Konınması'nm yapımcı sı da Bilgin Adalı. TRT, Pamuk İşçileri ve Taşlı Tarla'nın geri çekilmesine gerek çe olarak yarışma koşullanna uymayışianni gösterince sorular kendiliğinden doğdu. Zira bu filmleri. daha önrp aym ki^iler, ayni koşullar İçinde seçmişlerdi. TVDE MÜZİK TRT'nin yenilik getiren yöneti me yönelişmden bu yana, sanat sal ve kültürel açıdan, sayı bakı mından az da olsa, nitelik ve özel lik bakımından bazı ilginç ve olumlu programlarm hazırlandığı kuşkvısuz bir gerçektir. Ancak, yeniye ve yaratacılığa yönelik bir tutum içindeki TV'nin. ayni zamanda eğlendirici programlann yanısıra sanat açısından kaliteli ve eğitsel programlar yayınlama gereği içinde «müzik r'S'ıümün1!» ayni önemde degerlendirme yaptığı söylenejnez. Haftalık ve dolayısıyla aylık gerek genelekselklasik Türk mü ziği, gerek Türk Halk Müziği, gerek çok sesli KlasikÇağdaj evrensel müzik, gerek»* çok cesli Selmi ANDAK PROGRAMLARDA DENGE VE YETERLILİK hafif müzik türlerinde, program gün ve saat açısından yeterli ve dengeli bir sıralama ve her müzik bölümünün niteliği açısından bir uygulama göremiyoruz. Ya bı ri çok, öteki az; bazısı yerinde, bazısı ise uygun olmayan saatler de yayınlanıyor genellikle müzik progra mları... En önemHsit «tleriye dönük tu tum ve girısim içindeki TV'de «evrensel ve uygar, çok sesli Kla sikCağdaş Batı Müziği ve Çağdaş Türk bestecilerinin yapıtlarına ait Konser, Resital, Açıklamalı müzik gibi türlerde yayınların neredeyte «yok. denecek kadar az olufu ve onlann da «Geleneksel Türk müziği ve ayrıca hafif müzik ve diger «şov» ve benzeri programlara kıyasla, en uygunsuz saatlerde yer alışı üzücüdür. Bbylece, evrensel müzik kültürünün aşılanması ve gelişmesi açısmdan TV'nin görevi yetersiz kaldığı gibi. düzenlenen tek tiik programlar da dinleyiciseyirci' nin rahatîıkla ve Istekle izleyemi yeceği sörelerde yayınlandığı için genellikle Ugisiz kalmaktadır. Bu olumsııı açıdsn 1375 ocak ayının programına, kıyaslama yo luyla eöz atalım: • İlk hafta 2 ocakS ocak ara smda «elenekKİ Türk müziji bS lümüne her ikisi saat 19'da yer verilen iki program a karşüık, klasik Batı müziği türünde ise saat 21.45 gibi pek uygun olmayan bir saatte «Bir konser» yer almıj tir. 0 tkinci hafta S ocak12 ocak programlarında üç Türk müziği iki halk müziği olmak üzere dör dü saat 19'da. biri saat 20.35'te yer alan beş yayına kar;ıiık; çok sesli müzik alpnında koskoca haf ta tek bir konser ve yayın bile ynk! • üçüncü hafta 13 ocak16 ocak arasında saat 19'da ve 20 33' te yer »l«n iki geleneksel Türk müziği, iki halk müziji programı na karşılık izlenmesi uygun olma yan bir saat olan 22.45'te Bir Opera. (Satılmış Nişanlı) yer alıyor! • Dördüncü hafta 20 ocak56 ocak pazar arasında beş gün peşi sıra yer alan iki Türk müziği konseri «biri 19'da. diğeri 20.35'te) ve iki halk müziği toplu konseri «saat 19'da» karsUık, gene uy gun olmayan bir saat olan 22 45' te «Bir konser» yer alıyor. O haf ta sadece eğitsel yönden önemli bir program olan 24 ocak cuma saat 18.30'da «Çocuklsra müzik» ilginç sayılır. • Beçinci hafta 27 ocak31 ocak arasında iki Türk müziği, iki lalk müziği (gene saat 19 ve 20.35 olmak üzere) programına karşılık. sadece TRT çok sesli ko rosu'nun tek bir konseri ilgi taşıyor. Ayni hafta 29 ocak saat 19.30'da verilecek bir hafif müzik yayını ile saat 22.35'te verilecek bir klasik konser'in ise bizce saat leri yer değaştirmeli? Görulüyor ki, cumartesi ve pa zar günleri de sadece Hafta Sonu, TeleSpor ve Aydan Aya gi bi çeşitli hafif müzik ve tnaga zin türündeler programlan da içi ne alan yayınlar dısında bu (ki günde tek bir klasik. ve de çağdas bir müzik konserine rastlamak olanagı yokt Sonuç olarak: Çok geslievrensel müzik yayınlannm devede ku lak denecek kadar az olu«u ve bu porgramlann uygun saatlerde yayınlanmadığmı Izliyoruı. İsmail Cem, 1974'ü altın yıl ilân etti TRT Genel Müdürü İsmail Cem, kuruluş mensuplarma gönderdigi bir genelgede, 1974'ü. TRT'nin Altın Yılı ilân etti. Cem söyle dedi: «I974'ün Kurumumuz adına altın bir yıl olması ve gerek yayın hizmetlerfmiaJe, ge> rekse teknik büyüme ve yayılma mızda olağanilstü b'ı selışmenin sağlanması. bütür arkadaşlanmui ortak ve fedakât çalışmalan ile gerçekleşmistir.»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear