24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎ T Trr 21 Eylül 1973 a a U i ş i yasadığı çagı gereğlr.ce bllemez» göI I K rüsü pek de yabana atılır bir gorüş ol" • • masa gerektir. NetJen derseniz, tarih, ayıklanmıs, düzene sokulmuş bir olaylar bütünüdür; başka bir deyisle, zamanın akışı içind? anlam kazanır geçmiş, onun gerçekte ne old u sorusu çözümlenemez, boşlukta kalacak bi sorudur. Belli bir çağın ilerde nasıl yorumlai acağı, hangi olayların tanımlayıcı bir nitelik kazanacağı, hangi kişilerin en etkili rolleıi oynamış, hangi yapıtlann en belirleyid gerçeği yakalamış oiduklarınm nasıl saptanacağı önceden kestirilemez. O gün için önemi başta gelen bir olay, bir kişi, ya da bir yapıt, bakarsmız, sonradan tıerdeyse üzerinde bile duruimaya değmez sayılabilir cPe, buna karşıhk, gölgede kalmı?, kimsenin ilgisini çekmemiş ya da gereğince çekmemiş bir olgu, ileriki yorumcuların gözünde birden öne çıkıverir, bas köşeye kurulur, en açıklajıcı işlevin simgefi oluverir. Kim biür, Homeros, oradan oraya gezerek destanlarım okurken, ilk çağın en önemli ki; çis olarak biliniyor, ona göre saygı görüyor, br ıkacağı etki kestirilebiliyor muydu? Homeros kimdi? Bu sorunun yamtı, 40.000 cilt yazılmasına karşın bugüne değin verilememiştir. Iskenderiye, Bergama, Miletos, Roma, Bizans bilginlerinin söyledikleri birbirini tutmuyor, derler. Tarihçi Herodotos, «O benden b*ört yCz yıl önce yaşadı» diye yazmış. Neye dayanarak, belli değil. Nerede dogmuş? Klmi onun îos'lu, kimi Kolophonlu, kimi Khioslu, kimi Izmirli... olduğunu söylüyor. Tam yedi kent Homeros'un yurdu olmakla övünürmüş ilkçağda. îzmir'de Meles ırmağının kıyılannda tfoğmuş da onun için Melesigenes denmis ona. Babası kimdi? Söylentiye göre, Maion adında biri imiş. Kimine göre de Homeros'un babası olamazmış, doğrudan doğruya ırmaktan doğmus o. Ya «Homeros» ne demektir? Kimine göre «gözü görmeyen», kimine göre ise «tutsak» anlamına geliyormuş o sözcük. Gözleri mi görmüyor? Dünyada onun kadar çok sey gören olmuş mu hiç! Khioslulara tutsak verildiginden almış o aö*ı. En önemlisi, acaba o iki ünlü destanı o ır.u sövledi? Homeros'un destanlan yazıh mı idi, değil miydi? Incelemeler flerledikçe iş büsbütün çatallaşıyor. Bugün artık Odysseia, Homeros'un değildir kanısı yayginlaşmıs durum Olaylar ve görüşler BİLlNMEYEN Melih Cevdet ANDAY da. lliada için «Yamalı bohçadır» diyerek, bu büyük yapıtta bilinmeyen bir çok imanın tır olduğunu dıişünenler var öyle ise ne kadarı Homeros'un? Horr.eros'la en çok uğraşan Hellenistik çağı bilpinlerinin elinde, onun yaşamım çizecek hiç bir kaynak bulunmadıâına aöre, Yunan ilk çağını bunca etkilemiş ve günümüze değin gücünii hiç yitirmemiş olan bu büyük ozan üstüne bizim art'.k yeni bilgiler edinmemize olanak yoktur. Demek bilinmeyen biri etküedi binlerce yıhmızı. mu gerçekten? ölüyü dirütU mi? DİTİlen öiüyü gören oldu mu? Çarmıhını ta$ırken ser.delerîi mi? Son anlanr.da, «Beni neden b:raktın?» cTiy» kime soruyordu? Tanrıdan umutsuzluğa nıı düşmüştü? «Ruhumu sana veriyorum» diye kime seslendi? Bunca bilinmeyen bir insan, nasıl oldu da koca bir tarihe yön verdi? Demek bilinmeyen biri kurdu o inancı, o sa| töreyi! Shakespeîre'in. üzerind'e en çok durulan. ncrdeyse çözülemez bir bilmeceye konu olan bir ozan kimliğir.e bürüneeeği orı altıncı yüzyılda nerden belliydi? DCşünün ki, tngilizler, ölümünden yüz yıl sonra merak etmişler onun yaşamını ve kisiliğini. Shakespeare'in ilk yirmi seîriz vılı üstüne bütün bilinenler, vafti? olduğu, evlendiği ve çocuklarınm dünyaya geldiği tarihlerdir. öğrenimini bilmiyoruz. Babası kimdi? Bir söyîentiye göre, bir kasap. Kimine göre. Shakespeare evinden kaçıp derizci olmuş. Askerlik ysptıgi başka bir söylectidir. Sözde bir avukatın, bir noterin yamnd'a çaîışmıs. arr.a bilen yok. Londnı'ya gelişinde ne i« yaptığını bilmiyoruz, Sözde, tiyatroya atla geİen seyircilerin atlannı tutajnnış. Bir süre 1ta!ya'ya sittiği «anıhyor, ama ttalya üstüne çografya bilgisınin çok zayıf olduğu anlaşılıyor oyun'.arından. Katolik mi. yoksa protestan ım olduğunu bilmiyoruı. 1611'den sonra niçin yizmadıgını bilmıyoru». Yüzünu ve biçimini bilmiyoruz. Hangi hastalıktan öldüğünü bilmiyoruz. En önemlisi, bugüa Shakespeare'in diya bDir.en oyunlann gerçekten onun olup olmadı ğı tarhşmasıdır (ötekl ikl billnmeyene ne benzerlik!) Bu arada Francis Bacon, Earl of Southampton, Lord Rutlanct, Earl ol Oxford ve nihayet Marlowe bu oyunlarm gerçek yazar lan olarak ortaya atılmışür. Goethe'nin onra coskunlukla, e»ki zamanı (klâsik edebiyatı) yeni zamana (romantik edebiyata) bağlayan dünyanm en büyük ozanı diye gösterdiği va günümüze değin şücünu. etkisini sürdüren sanatçı. işte bu bilinmez kişidir. Bir Okur Soruyor ir okurum scruyor: Gazetede •kuyomz, Ynnanistan'da Msi başına milli çelir 1200 dolar. tran'da 430 dolar, Türkiye'de 360 dolar. Milli gelir ne demek? Sorunun basit cevabı îövle: «Millî selir. bir ülkede bir yıl içinde üreHlen mal ve hizmetlerin para ile ifade edilen net toplamıdır. Bn toplamı o ülkede vasayan nüfusa böldüsünüz zaman kisi basına millî eelir ortaya cıkar.» Bir ülkenin ka'.kınnıa volunda ne denli îlerledigini anlamak için milli selir rakamlanna bakılır. Gerçekte millî gelir artısıyla gerçek kelkınma arasmda her zaman tam bir uyum yoktur. Bir çöl ülkesi düşünün. Birdenbire yabancı petrol arayıcılan büyük vataklsr kesfediverlar. Petrol üretimi başlıyor. O ülkede insanlar asiret hayatı yaşarken, millî aelir. vpetrol sayesinde artıveriyor. Ama ülke yarısömürgedir. 1 retim iliskilen çok geridir. Böyle bir ülkeye kalkınmış divebilir miyiz? Kuveyt veya Suudl Arabistan iste böyledir. Milli gelir hesaplamrken isin icine demir Bretimi de karışır, fazino sarkıcıtannın Bcretleri de... Türkiye'de 1970 yılında Devlet Personel Kanunn kabul erîildl 800 bin dolaylannda memur kesimine verilen maaslar artıverdi. Bu artış hemen milli gelire vansıdı, ve milll Eelir arttı. Ama bu artışın eerçek kalkınmayla bir tliskisi var mıdır? Bir ülkede temel sanavi knrnlmadan. üretim flîşkileri çaşdaslasmadan eerçek kalkmma varsayılamaz. Türkiye' de sanavi kesiminin millî eelir icindeki payı vüzde yirmiyi yeni aşmıstır. Hizmet Eclirleririn siskirüiSine tee diyecek yoktur. Buna raîmen kişi ba?ma »illî gelir jrarısma«ınrfa komşularımızrlan geri kalıyoruz. Nüfus hızla artıyor. üretim vetersiz. Bövle durumlarda vetetsit millt gelirl paylaşmak lcin millet birhiHne girer Hfl» milü »elir rtaöılımında »rial°tsizlikler büyükse. bunalımlar bü?bütün artar. Toplumda patlamalar olur. Ondan sonra da gel?in olağanüstü rejimler. hükümetler. mahkemeler... Milll celirdeM adaletsiz dagılımı eleştiren yazarlan da milll eelirin kaymagını yiyen eefmen çevreler düsman beilertpr Sen bir yoksul sınıfı zensin sınıf aleyhine kışlartıyorsun.. diye içeri atarlar. Bir tophımdaki siyasî kıvmetin altmda millS Kelirin bölüsâlmesi kaveası yatar. Siyasi partiler bunun için kurulur. Milli tteürin kaymaiım viyen ve devlet hazinesinden tstedigi gibi sebeplenen zengin ve îüçlü sınrflann nartneri kar> sısında yoksul halkın çıkarlarını savunan partflrr de kunjlmalı ve çalısmalıdır ki çok nartili rejim bir işe yarasm. Bugün TUrkiye milll Relirin artıs hıa bakımından komsularından eeridir. Bu durum defcişmeden siyasi çalkantılar durmıyacaktır. On yıl içinde fceçirdiğimiz olaylar Sıkıyönetimler. dar agaçları. sivast cezalar. mahkemeler hep bu yüzdendir. Nüiusumu» yüzde 3'e yakm bir orartda arttıŞı ve sana\ileşme yolunda yavas kaldıgımız için gerçek bir kalkınmava yönelmekte xorhık çekiyoruz. Buna karşılık dısmnya işçl yollayarak işsiriik sıtantısını hafifletmeye çabalıyor. dısarrlan turist çekerek Kelirlerimiıi artırmaya ugrmsjyoruz. Üyesi bulundujtumuz Ortakpazar ve OECD ülkelerinin ortalama kisi basına milll geüri 2000 dolan aştandır. Bir süre sonra 2500 dolara varacaktır. Bu ortaklık içinde bize yataştınlan rol nedir? Bizim işçilerimiz Avrupa'ya gidecek. orada ikjnci sınıf insan. olarak ikinci sınıf hizmetler görecek. Avrupalı bizim tşçilerj emrinde çalıstıracak ve yazın da TUrkiye'ye gelerek Canakkale'den. tskenderun'a dek kıyılanmızda eğlenecek. Biz Avrupalı'ya Türkiye'de de hizraet edecegiz. ve bu yolda hizmetle eelirlerimiıi artırmaya yoneleceğiz. Peki. bu yönells, gerçek bir kalkınmaya vönelis midir? Yukarıda söyledigimiz gibi gerçek kalkmma sanayilesıne ile mUmkün olur. tretfan ilişkileri çagdaşlaşmalıdır ki, kalkınrnadan sös açabilelim. Bu da valnız. birinci sınıf in•anlara iklaci snuf insanlar otarnk hizmetle eerceklesemez. Kim Olabilir? Evet, bü üçlü dİTÎri kurduktan sonra, saflıkla sormak gelıyor içimden: Günümüzün bi linmeyeni kim? Onu bilirşek. bilinmez olmaktan çıkacaSl için, böylç bir soru mantığa tiimden ayk'.rı oiacakt'.r. Üstelik geçmişin o bilınmez üç kişisi söz konusu olduğunda. onlarm yaşamlannm karanhklara gömülü kalmasını, çağlannm ?erili2İr,e. gi ç^üzirılüne. çareflTİi^t ne yorabiliriz. Ovsa kuskusu? birım gönümüz, geçmisle Itarsıîastırılırsa. bilinçlenmed'e ölçülemeyecek denli ı!en gitmiş. kendinl tsnımad» essiz araçlan. yar.ılmaz vönteınleri olan hattâ büyük bir atom felâketı olasılığına karşı, uy»arlığa yeniden b.'çiayacak ileriki insanlık için, buluş'annın. bil?ilerinin. d»neylerinin Halıiını bırakmanın yoüarını bı'.e düşünen tedb rli bir çağdır. Nasıl olur ca böyle bir çağı. bir bilinmez. bir tamnmaz kisi ya da onun yoi açacaiı bir clay darnşalayabilir? Dogru. ama bütün tu Üstünlüklerine ksrşın. çağımızın yasamı. sorunlan, o ölcüde giriftleşmemiş m.dir? Bugün orta bir insan için. bu dünvarın anlamını ka»ramava hanci belirtiler. ne oranda yardımcı olabilir? Hidrojen bombasını yapanın YB yann belki de patlatacak olanın kimliŞini hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Bugün «çok ülkeli kapital» der.en korkunç gücün, klâ«ik devlet elki v# »ınırlanm çok a=an niteliçi, hangi basit bireyin ölçüsüne sıgdırılabilir? Homeros'un tanrıları karşısınd», tsa'nın Tann'sı karsısında, Shakespeare'in kralı kırs»5inda bir «birey» vardı. Bizse gfize görünmeyen bir canlı ile karsı karşıyayız. Ama nerde bizim •bireyimiz»? «Bireyimiz». belki de «bflinmevenimiz»! B İsa Mesih îsa Mesih'in ileride koca bir ortaçağa egemen olacağını o zaman kim fark edebilmişti? Düşünün ki. büyük imparatorluk içinde kuş uçsa arşivlerine geçiren Roma, Isa'r.m adır.ı bile bilmiyordu. Bütün söyjence ve dogma, biliîiz bir kaç öğrenci ile, dudajı yutık bir sokak kızının düş gücünd"en çıkmadır. Babası kimdi? Hiç tsa'nın babası olur mu? {Gelin de hatırlamayın Homeros'u!) Onun babası Tanrı'dır. (Homeros'un su idi). Peki. dort Incil'deki sö>lerin tümü. onun muydu? Yoksa başkaları da kattılar mı kendi sözlerini? Kattıiarsa, kimler neleri ekledi? Dag başlannda çobanların. gö! kıyılannda balıkçüann yanı sıra dolasan, içi ate^le dolu, avare îsa, acaba haydut Barabbas'ın yerine çarmıha gerilmek için bilerek mi inmisti kente? Yürüyemeyen çocuğu yürüttü ARABA SEVDASI OKTAY AKBAL Evet Hayır İLGİ, ANLAY1Ş VE ÇABA GEREK NESCO, Birleşnüş Mılletler1 I in, bütün dünyada banşı sağlamak ve korumak amacım gerçekleştirmek için en büyük ve güçlü yan kuruluşu olan, tBirleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ye Kültür Kurumu» «Jur. Onun açık ve kesin aroacı savaşları önlemek için, banşın siperlerini eğitim ve bilim yolu üe beyinlerde ve gönüllerde kurmaktır. Bu anlayış ye bu dtişün daha dünyada dofmadan yıllarca önce Atatürk şöyle demişti: «tnsanlan mutlu edecek biricik çare onlara birbirini sevdirmek, karşılıklı tinsel ve özdekacl (maddi ve manevi) gereksinmelerini sağlamaya yarayan hareket ve eylemlerde bulunmaktır. Cihan ban^ı içinde İTtianlığın gerçek muttuluğn ancak büyük ölkü yolcularının çoğalmasiyle olanaklaşacaktır. Eğer sürekli bir barış isteniyorsa, kitlelerin durumianm iyileştirectk ttiuslararası tedbirler alınmafadır. İnsanbğın «ümünün gönenci açlık »e baskımn yerine geçmelidir. Dünya yurttaîlan lask»nçlık, açgöcISIfiK ve kinden uıakUsscak biçimde efitîbnelidîr.» Böylece, UNESCO, Atatürk'ün yıllarca önce insanlık için gerekli gördüğü ve öğüUediği düşüncelerin gerçekleştirilmesi amacında bir kuruındur. Bunun içindir ki, Bü>'ük Millet Meclisimiz bu bilinçle daha 1946 mayısında UNESCO sörleşmesirü onaylaj'ar rak yurdurmızu, onu kuran ilk on üyesi arasma koymuştur. Bizim MiUî Komisyonumusun ilk kuıiıculan da Prof. Dr. Tevfik Sağlam, Hüseyin Canit Yalçın, Hasan Ali Yücel gibi öunez kişilerdir. Va bu Komisyonun geçmış yıllardaki girişimleri. basanlan buradaki bir yazının çerçevesine sıgmayacak ölçüde çoktur. UNESCO Genel Merkezinin çabalan ve onun çalışmalanm belirleyen Genel Konleranslann kararlan, üye ülkelere olan ögüt lemeleri incelenince görülür ki, özellikle üye devletlerin yöneticilerini eğitim, bilim ve ekin (kültür) alanında geniş girişimlerde bulunmaya ve bunun önemi için anlayıslı ilgi ve dikkat sağlamaya, bu amaçla yetkilileri uyarmaya, bilinçlendirmeye çalışıyor. U UNESCO ve Biz vini satıyor adam araba alıyor. Otuz pllık çalışmasının 'riinü olan tazminatını alıyor, arabaya yatmyor. Geçen?rde otobüste tanıic oldum: «Evde kirayla da oturulur, araba daha önemli» diyordu genç bir adam. Montaj sanayil hızîa gelisti, umulmadık bir hızla. Tteklâm gücü de azımsanır şey değil. Gazete, radyo, TV araba da araba diyor. Uykularda, düslerde. gerçek ya?amda. Bir araba almak, dağ bayır dolasmak!... Bütün mutluluğun anahtarı bu. F UNESCO MİLLÎ KOMİSYONU GENEL KURULUNA VE YÖNETİM KURULUNA M. EĞİTİM BAKANLIĞININ ÖNEMLİ KİŞİLERÎ DE GİRDİĞİNE GÖRE «RESMλ İLGİ VE YARDIM ARTMALIDIR. M. Rauf İNAN rini taşıyan «UNESCO Haftaları» artık yapılmıyor. 1963 ile 1966 srasmö*» 3 yıl içinde, Ankara'dan uzak 13 iümizde bu haftalar düzenlendiği halde, son 7 yılda ancak Ankara'nm çevresindeki 4 ilde yapılmış, son iki yılda hiç yapılmamıstır. Milli Komisyonumuza özgü bu değerli girişimin bu sonu gerçekten acınacak bir durumdur. UNESCO Haftalarında Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum, Karı, Trabzon, Muğla... gibi »ınır Ulerimizde yurrfumuzun tanmmıs eğitim, ^ıitîm ve sanat kişileri değerli konferanslar, konserler, temsiller verirlerdi. O uzak yerlerdeki halk'.mızın bu gösteriler karşısındaki içten derin ve geniş ilgisi gerçekten *asılacak, övülecek durumdu. Yüksek 4Czeydeki konferanslara, temsillere, Suna Kan • Mithat Fenmen konserlerine, balelere oralar içîn çok soyut sayılacak bu gösterilere^ karşı her düzeydeki halkın derin saygıh dikkati, yetkililere çok şeyler anlatıyor, halkın ekin gereksinmelerıni ortaya koyuyordu. Son yıllardaki Ugililerin ilgisizliği yurdumuza çok seyler yitirtti. 1971 Yunus Emre Yıh (Dr. Vedat Nedim Tör'fîn çaban fl« Akbank'ın Istanbul'da üç (ün süren ulusiararası «emineri olmasaydı) öteki ülkelerdekinden başka türlü bir ilgi Köremiyecekti, hemen hemen. Hele 1970 Dünya Eğitim Yıh açık blr Ujisizlikle hiç bir etki yapmadan, hiç bir iz bırakmadan ve farkına vanlmadan gelip geçti. Oysa, o yıl MUli Egiüm Bskanlığının Başmüste;an hem UNESCO Millî Komisyonunun Yönetim Kurulunda üye, hem de Eğitim Komtsyonunda Başyetkili ve sorumluları eğitimden bıkkın, bezgin, yılgın ve istek»iı bir durum içindedirler. Başka ülkelerde Eğitim Bakanlıkiırı 1970 Eğitim Yılının, kendi ülkelerinde değerlenip verimli olabilmesi için, daha birk»ç »y cncesinden Bakanların ya da çok yetkili kişilerin başkanlığında, öğretmen örgutlerinin ve üniversitelerin de katılmasıyle ise girişmişler. Eğitim Yıh için yayimlanan dergi bu çalışmalan açıkhyordu. Bizdeyse ancak nisanın son günlerinde, Bakanlığın bir katkısı ve ilgisi olmadan, bu amaçla toplanan komisyoııdaki uzmanların hazırladîklan raporlar bile bugüne dek üç yılkan idi. O6TÜWÖ ki, Bakanlrğin Binmişler ufak arabalanna gelmişler bir kıyıya. Bir gatlno, birer bardak çay. Yaşı altmışa gelmiş karı koca oturmuşlar masa başına. Fasulye ayıklıyorlar. patlıcan soyuyorlar. Evlerindeler sanki! Daha sabah, öğleye saatler var. Şaçırdım birden ne yaparlar böyle, niye. kime hazırlarlar fasulyeleri. pathcanlan?. Yanıbaşlarında ufak otomobilleri. Ters yanaşmışlar. bagaj yambaşlarında. Bir fokurtu geliyor, bir duman rütüyor yarı aralık bagaj kapağından. Baktım bir ufak aygsu, üstünde bir tencere. Sanki kamptalar. sanki bir dag etegindeler, sanki uzaklarda bir yerde'.er! Öyle rahat, öyle güvenli! Bir yanöan denize bakıp çay içecekler. bir yandan patlıcanların], fasulyelerini pi?irecekler. Bunlar işte mutluluk. Bir ömür boyu özlemi çekilen. «Ah bir arabamız olsa da gitsek deniz klvısına, tenceremizi, aygazımızı da alsak, yemegimizi pişirsck» düşlerini gerçeklestirmek, budur işte!... . kiiçiik,.^ırabalardan geçilmiypr yollarda. Borç dır yayımlanmadı. Sanki o raporlaırdan çekimlmektedir. 1964' te Uilli Komisyonca Eğitim Komitesine eğitim ve tarıtn uzmanlarıyle hazırlatılıp yayımlanan •Tanm Egitimi Üzerine Rapor>u da kitaphklarda yer tutmaktan başka bir ise yaramadı. Üç yıl sonra bir Genet Kurulda bu rapor için yönetilen bir soruyu, Bakan: «Bize o kadar çok rapor gelir ki. şimdi bile çantamda iki tane mektup var» diye yanıtlamıştı. 1971 Kitap Yıh da yic« sessizlik içinde geçiştirildi, etkisix kaldı. Tek değerli girisimi olan ve büyük umutlarla beklenen II. Türk Yayım Kongresi de toplanmasından üç gün once bilinmeı bir zamana ertelendi. Tüm dünyaca benimsenen bu üç konu için aynlan bu üç yıldan bizde sadeca birer posta pulu kaldı. Paris'te iki yılda bir toplanıp UNESCO'nun programını ve butçesini görüşerek saptayan bu Konferansa karsı yetkili orunl»nmızın anlayı;ı ve davranısj îlgisizliğin özgün bir ömeğidir. Son yıllarda bu Konferansa Türkiy* {öyle katıhr: Gönderdiği delega aayısı çok azdır. Bunlar da çoğu ya Paris'te olduğu için, ddeg* olarak katılmış görünür, ya da Pa ris'e, oradaki bir isini gönnek için gönderilmis olur. Bunlara • yardımcı üye» denir. Mantıgıo kabul edemiyeceği künseler, örneğin Cezayir BüyükelçUiği Bas> kâtibi, bu yardımcL üyelerdendir. Son Genel Konferanstaki delegelerimizin ikisi Bakandır ki kısa süre orada kalmıslardır. • ikisi yarduncı üye (!), biri hasta orada sağaltılmakta, biri de orada işi başından aşkın öğrenci müfettişi. Bizim bu lutuşumuza karsıhk, Bulgaristan: 23, tran: 22, Cezayir, Kenya, Iibya: 18'er. Khmer: 17, Libery»: İS gerçek delege ile katılmış. Konferansa gidecekler İçin Bakanlıgın onayı toplantılann oajlamasından birkaç gün önceye dek aylarca geciktirildiğinden, Ge nel Merkezden gönderilmis olan tasarıîar, öneriler üzerinde delegelerimiz hiç bir hazırlık yapamı dan katılmak zorunda kalırlar; döndüklerinde de Başkan ile Genel Yazmandan başkasmm oradan getirdiği küçük bir ses, bir rapor bile olmaz. Bu tutuşla oradaki varlığımız durumu kurtarmak gibi bir seydir. Yine de Mil lî Komisyon Baskanı Prof. Bedrettin Tuncel'in Genel Merkezdeki on yıllık Yürütme Kurulu Oyeliği ve iki yıllık Genel Konferans Başkanlıjh bizim. oradaki varlıjh mızm, üzerinde durulacak bir belirtisi olmustur. UNESCO'nun önemi. Genel Merkezin bize verdiği ve vermek istediği defer ve yetkilerimizi artık iyi kavramala n ve değerlendinr.eleri gerektir. sin, hafta taHllerinde gezmelere gideceksin çoluk çocuk, KOV yemeSini içkini bagaia. al yazlık sandalyeleri. git kıra. Nerlir o sabah akşam otobüslerden. dolmuslardan çektiğimiz! Günde L.n bir liraymış zaten masrafı! «Biz her gün taşıta daha ço'< para ödüyoruz» dersin. sıkarsın kemeri! Daha az gez, daha az ye. d?ha az eiyin. sat sav. hatta başım soktugun katı di p'den çıkar. parasıvle bir otomobıl al! Gelin de Samı Pass>7?^e Sezai Beyin «Ara'm Sevdası» TOmanını hatırlamt>pn. Bn araha sevdasmı birazc.k değiştirercit yeniden yazmak gerekecek! Teicere fokur fokur kaynıyor, bagaj kapağının arasından buharlar çıkıyor. Bir de sogan kokusu!... Eylül sabahında Bo*az kr,nlar,nda bir gazinoda bir araba içinde yemek pisiriü'or. fasulve, patlscan ayıklanıyor, domates doğranıyor. Siçr^ra >D3imaklarrla. mutlu bir gülümseyiş dudaklarda... Bir anda Esrmiş vaşamlanna gittim ister istemez! Bir kenar semtt»';i aİT=ap PV: ya da bir harap kat. Yıllar vılı sürüp giden ç'iiia. Belki kadın ria görevdeydi. erkek de onun gibi. Çoc.'<!ar büyür zidpr. ^lnız kalınır sonunda. Yaş. eittikçe yaklaştinr insan! ölürn cirgisine. Altmıştan sonra da yaşamr, 5">rf?k:est;ri!5r özlemler... Nasıl mı? Fldeki parayı. alınan ikrarr'Teleri birleîtirip bir arab ı alarak. Belki de zorhıkla e'clp eöi'en bir kafı satıp parasını araba.a vatırarak. Kira rssıl olsa verilir. sunun surasında kaç yıl daha ya^anacak, a'ır^fn. bir küçlik otomobil dîha önce bir ehliyet. ondan sonra «ez babam gez. kentin bütün kiyılan. tepeleri senm! Bir aygaz bir tencere. oh!. Cok bakamadım. Birden kaçtı mutluluklan. Sanki pespembe buhıt kalktı üzerlerinden. Yabancı gözler bozar içinde oldugumuz anı. Basımı çevirdim denize bakar gibi. Bir tekne pelivor işte, bahkçılar sudan ağı çekiyorlar çekiyorlar... Daldılar yine içlerin'* fasulye. domates, patlıcan, duman çıkıyor bagajn arahgmdan. Kırk rıllık bir calışmanın dumanı! Az sonra patlıcan da pişecek. [asulye de; saiata da yapüacak, belki termosta soguk ayran da vardır, va da meyva suyu .. Kuruverdin mi masayı, donatıverdin mi. iki üç ahbabın da geM; mi. yaşam budur işte dersin. Deniz, yemek, araba... Ama eerçek mutluluk galiba o küçücük arabada, bagajı mutfak olan o arabada... Bımca reklâm. bunca ilân, bunca gürültü pahrdı heyecan! Bu sonuca getirir insanlan. Bencil mutluluklar mutluluk değüdir. deyin istediğiniz kadar. Kırk yıl çalışrmş insanlar da azıcık huzur. rahat. sevinç duymak isteyecekler, hakları da bu. Bütün paralarını, ömür boyu edindikleri neleri varsa hepsini verecekler bir arabaya. Oh, buydu bütün amaç. bütün özlem, bütün varlık nedeni! diyecekler... Gelin de karşı çıkm. çıkabilirseniz! O deniz kıyısmdaki yaşlı karıkocanın mutluluklannı görmezlikten gelemezsiniz, bu kadarcık bir şeyi onlara çok göremezsiniz. Sümerbank Yünlü Sttnayii Müessesesi Miidürlü ği'nıden Seyyar Vargel Masurası Alınacaktır Defterdar Fabrikaraızın ıhtiyacı olin 100000 adet seyyar vargel masurası kapalı zarf ihalesiv!e mübayaa edüecektir. Taliplerin sartlan Sgrenmek ve teknik resmi almak üzere Müessesemiz Ticaret Servi?ine müracaatla kapalı tekliflerin 1/10/1973 günü saat lBOO'ya karlar Müessesemız Muhaberat Servistne tevdl etmeleri rica oluntır. MUessesemiz ihaleyl yapıp yapmamakta veya düedigine yapmakta aerbesttir. (Basın: 231^1/7452) MEVLİT 11.8.1973 tarihinde vefat eden Türk Amerikan Şirketi Emekli Müdurü Ticaret TİCARET LİSESl ve LtSE MEZV1SV Saıt SELEN'IN ruhuna ithaf edilmek üzere 22.9.1973 Cumartesi günü lkindi namazını müteakip Sultanahmet Camii Şerifinde Mevlid okunacaktır. Sayın akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşrifleri rica olunur. AÎLESt Cumhuriyet 7467 Genel Kurul Toplantısı Genel Kurul 2325 Ağustos günlerinde Istanbul Güzel Sanatlar Akademisinde toplandı. Yönetim Kurulu, Genel Kurula 320 sayfa^ lık kalın ve Başkan Prof. Bedrettin Tuncel'in özetle sunuş konuşniasındaki deyimiyle «oylumlu» kitap halinde bir raporla gelmişti. Orada bir üyenin belirttiği gibi, bir raporla birlikte bir belgeler kitabı da olmuştu, raporu kabartan da bu belgelerdi. Böyle oylumlu bir rapor üzerinde, Kurulda daha çok durmak gerekirdı ki, taşıdığı anlam, harcanmış emek ve gereçle orantıh olarak deterlendirilsin. Yazık ki, ancak bir kaç saatle yetinüdi. Oysa, Atina'da, Bükreş'te toplanmış olan «UNESCO Balkan> «UNESCO Avrupa Komisyonlan», Helsinki'deki «Avrupa Kültür Konferansı», «17. Genel Konferans» üzerinde durulması, oralarda vanlmış kararlann bizdeki uyguiamalan ve sonuçlarının KOnuşulması gerekti ki, bizim de katıldığımız o girişim bulutlanrun ülkemizde de yağışlan saglanmış olsun. Yazık ki, olmsdı. Bunun içindir ki, o konferanslarır. ve kararlann son yıllarda, Millî Komisyon Genel Yazmanhğının teşekkiire deger bir girişimi olan bültenlerle. bu rapordaki yazılanlardan başka bir yansımalan olmayacak. Bunun temel nedeni ilgili yetkililerin ilgisizliğidir. Yine bunun içinriir ki. Kurula katılması gereken üyelerin sayısı çok düşüktü, hemen hemen yarı kadardı. ELEMANLAR ALINACAKTIR Subemiz ve Istanbulda bulunan Şubelerimizin ihüyacı için, aşağıda belirtUen şartları haiz Ticaret Lisesi ve Lise mezunları arasından sınavla Memur alınacaktır. A a) Ticaret Lisesi ve Lise mezunu olmak (Dengi okullar kabul edllmez), b) 18 yaşım bitirmis, 30 yaşını geçmemis olmak, c) Erkek müracaatçılann askerliklerini yapmıs olmalan. B Müracaatçıların 29 Eylül 1973 tarihine kadar diploma veya mezuniyet belgesi, nüfus hüviyet cüzdanı ve fotoğraftı dilekçe ile Şubemıze sahsen baş vurarak girış belgesi almalan gereklidir. Sınav 2 Ekim 1973 günü saat 9,30'da Subemhde yapılacaktır. Ortadoğu Teknık Ünıversıtesi Rektörlüğünden Üniversitemiz ısı santralı ve tesislerinde çalı^tırılmak üzere, tecrübeli ve askerliğini yapmi} makina yüksek mühendisi ahnacaktır. Ücret tecrübeye göre tesbit edüecektir. İsteklilerin Personel Müdürlüğünden alacakları müracaat formlannı doldurarak iade etmeleri v« 25. Eylül. 1973 salı günü saat 10.00'da Personel Müdürlüğünde mülakat için hazır bulunmalan gereklidir. (Basın: 23077/7449) '\ Sonuç Istanbul'daki son toplantıdı Ba kanhk ile UNESCO Yönetim Ku rulu arasında sıkı bir isbirliğinin ve anlayışının kunılması dileğinde bulunulmuştu. Önceden yapıl mıs bir haarhkla olsa gerek, seçimde üçü en yetkiliîerinden 4 yeni üye kaülmakla, Bakanlıguu yeni Yönetim Kurulundakt üye sayısı 5'e çıkmıstır. Bakanlıktan. Yönetim Kuruluna ilk keı bSvle güçlü bir kadro girmis oluyor. Dar bütçe engeli de kalmamış. Artık Genel Konferansa Te Millî Komisyonlarla olan toplantılara yülardu uluslararasındaki ıpor yanslanndaki acıkb durumumuza düsmemek İçin bize yakı;ır değerli hazıriıklarla gitmek, ulusal kişiliğimizi oralarda göstermek, varılmiî kararlan yurdumuzda uy gulayarak 25 yıldır süren uyujuk luktan kurtulmak, eğitim ve ekin alanlannda ablunlar yapmak, on ların kişiliklerinin değerlerinl yan sıtacaktır. Ve ilkönce, ulusurauzun eğitim, bilim ve ekin alanla rında en büyük değerleri olan Farabl üe Mevlânâ'yı, birinin 1100. doğum ötekisinin 700. ölürn yıllan dolayısiyle . bu yıl İçinde büyük halk yığınlarma götürüp tanıtmalariyledir ki, bu yet kililerimizin UNESCO'daki degerla ri ve başarJan Vendisini göstere cektir. T.C. ZİRAAT BANKASI Kasımpaşa Şubesi Etibank Genel Müdürlüğünden (Basın: 23277/7453) MUTEHASSIS HEKIM AÜNACAKTIR Bankanuz Merkez Teşkilâtında iitihdam edllmek üzere; Dahiliye MUtehassısı, Çocuk Hastalıklan Mütehassıa, alınacaktır. Taiinlere 657 Sayılı Kanun HUkumleri gereğiooe müktesebine eöre aylık verilecektiı. lstekiiierm «Etibank Genel Müdüriügü Personel MUdtirlUğü Ankara» adresine şahsen veya yaaı ila başvunnalan il&n olunur. Umurbey Belediye Reisliğinden 1 Beledlyemizce 500 tonlük soğuk hava deposu inşaatı 2490 sayılı kanunun 31. maddesi gereğince kapalı zart usulü 11* yapılacaktır. 2 tşin k.eşif bedeli 250.000. TL. olup geçici teminatı 13.500 Uradır. 3 thalesl 8.10.1973 Pazartesi günü saat 15.00 de Be> lediyemiz Encümeni huzurunda yapılacaktır. 4 Proje. Seşif ve sartname her gün mesal saatlen dahllinde Belediye Kaleminde eörülebilir. 5 tsteklüertn tekltf mektuplarım ihale saaünden bir saat evvel teminatlan il* birlikte enetimene vermeîeri. 6 rallt>lerin Ticaret Odası ve Bavındırl'.k Müdürlüğünden alacakları yeterlik belgelerini foraz etmeleri şartör. 7 Postaaakj gecikmeler kabul edilmiyecektlr. S Keyflret üin ohuıur. (Basın: 233387461) İst. Dz. Tek. Sat. AU Kom* Başhanlığından 1 Bir Girişim ve Sonu (Basın: 23052/7446) Geçmiş yıllarda baslamıs bulu nan «UNESCO'yu halka tanıtma» amacındaki çok değerli girişimler de artık vapılmaz olmustur. Türk Millî Komisyonunuıı özgün bir girişımi olan. Genel Merkezce de çok degerli bulurarak övülen, bir vandan UNESCO'nun, anlamı ve amacı ile, halka tanıtılması: bir yandan da gelişmis ülkelerdeki «Yüksek Halk Okullan» nın kısa sureli bir uygulaması değe 2 Kapah zarf usulü gereginc* S kalem gümüs kaynak teli satın alınacaktır. Tamamının muhammen bedeli 130.600.0U lira olup, Reçici teminatı 7780, liradır. Sartnamesi Komisyonumuzda, Ankara v« îzmir Levarım Âmirliklerinde eörülebilir. thalesi 12/10/1973 günu «aat 11 30'da Kasımpaşadaki Komisyonumuzda yapılacağından isteklilerin 2490 sayılı kanunun 31'incl maddeıt gereğince hazirlayacaklart teklif mektuplannı en geç ihale günü taat 10.30'» kadar Komisyonumuza vermel»rini. (Basın: 22868/7448)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear