26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CÜMHURÎYET 5 Ağustos 1973 ekirn yaklaştıkça, «Seçim sathı mâilindeki» tartışmalar da kızışıp hızlanmaya başladi. Seçim olan yerde elbet tartışma ri& olacak Bundan doğal bir şey yok. Ama «Kendi gözündeki merteğe batonadan başkasırjn gözündeki saman çöpünü görmek» ve tartışmaları siyasal mecrasından çıkanp kışisel saldırı, hattâ hakaret yatagma sürüklemek, bugünkü olağanüstü ortamda, demokrasinin biçimselinin bile kurulmasına engel olmaktan başka bir sonuç vermez. Örneğin. kendi partisinden geniş ö!çüde oy kopanlması tehlikesini gören bir yazar, geçenleıde Milll Selâmet Partisi'ni, aşın sağcılık ve din sömürücülügü ile suçlayarak, buna: «Millî Felâket Partisi» diyordu. Oysa bu yazann gazetesi, beri yanda, din sömürücülüğünün âlâsını yapıyor, aylardan beri sütunlarında yayımlanan dinsel bir tefrikada, Peygamberin kızlarından bırine koyduğu adın sebep ve hikmetini, bu kızın, cBütün ömründe hiç adet görmemiş olmasına» bağl.yordu. Böylece insanların Uzay derin'.iklerinde dolaştığı bir çağda «Büyük ve müreffeh Türkiye'yi yaratmak» iddiasında bulunan bir partinin gazetesi, bir yandan Türk halkına Peygamberin kızı hakkında bu «çok faydalı!» bilgiyi verirken, öte yandan aynı gazetenin bir yazarı, din sömürüsü yaptığmı iddia ettiği bir partiye «Milli Felâket Partisi» diyordu. Millî feiâketi bunlardan hangisinin yaratacağını artik siz takdir edirüz. Kaldı ki, iktisadî açıdan bakılınca, Allah selamet versin, Millî Selâmet Partisi, o yazarın büyük sermayenin temsilcisi olan partisinin oldukça solunda görünüyor. Bir siyasi partiye «Milli Felâket» adını takmak. başka bir partiyl de tik hastası insanlara benzeterek, «tikli» sıfatıyle nitelemek, siyasal mücadelede seviyeyi düsürür ve bu mücadeleyi bayağılaştırır. M Olaylar ve görüşler SAC SOL SUÇLAMALARI Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU oy kullanma yeteneği olan her vatandaşm kafasında, ülkenin hiç değilse kendisini ilgileccriren türlü »orunUrı üzerinde oluşan sosyal ve iktisadi düşüncelerdir. Durum böyle olmaz da, vatandas kendi düsüncesini, daha doğrusu kafar:nı. belirli bir doğrultuda gicfen kişi veya kurumlara satarsa, onurı bir robottan, hatta daha kötüsü. sahihinin emirlerini bağsız, koşulsuz yerine getiren bir av köpeginden farkı kalmaz ve bu niteükte bireylerle dolu bir ülkede de dış görünüş bakımından demokrasi kurumları İşlese bile yalnız demokrasiden değil, insanlıktan da eser olmaz. Şu halde Türk aydınının görevi, sadece kendi iç dünyasını daha ışıklı düşüncelerle avdınlatmakta devam etmek değil, bununl» birlikte, hatta bundan daha çok, kendi yakm ve uzak çevresini, olanak ve yetenekleri ölçüsünde. aydınlatmağa ve mümkünse kendi kendisini aşmaga çalışmaktır. Aytfınlar. parti iç!, yanl belirli bir partiye bağlı ve kayıtlı olabildiği gibi, partl dışı ve taraffiz durumda da bulunabilir. Bu, «La Palic» gerçeği» gibi olağan ve doğal bir şeydir. ekonomi sistemi, bu partilerin hemen hepsinin, çok küçük aynmlarla, kabul ettiği sistemdir. • Bunlann hepsi, yabancı sermayenin yapacağı katkı olmadan, ülkemizin kalkınamayacağı düşüncesincfedirler. En milliyetçi geçinenleri bile .milli servet ve kaynaklarımızın, yabancı sermaye ile i.şbirliği yapacak özel teşebbüs tarafından isletilmesicin, ülkenin yararına olacağına lnanmaktadır. • Bunlann hepsi, ülkede, kendi karşılartnda, 27 Mayıs Anayasasının cevaz verdiği ölçüde, sol, hatta ılırr.lı sosyal adaletçi bir partinin bulunma?ına tahammül edememektedirler. Dunım bu olunca, partilerarası mücadele, pek doğal olarak, ilkeler ve düşünceler rayınrfan çıkıp, kişiler çatışması haline gelmekte, şahsî slmganlıklar, garazlar, antipatiler, hatta büyük düşmanlıklar doğrultusuna kaymaktadır. Bu ise bütün memleket sathında bir «sen ben» çekişmesi, bir kabile kavgası durumu yaratmaktadır. Parti mücadelelerinde partl yöneticilerine karşı kisisel taldınlar, Batıda da görulmemif şeyler değildîr. Son Alman seçimleri bunun birçok örneğini bize gösterdi. Ne var ki, oralarda parti yöneticilerinln birbirine. özellikle liderlere yaptığı kişi^el saldırılar, partilerarası mücadelede.bir «yardımcı kuvvet» olmaktan öteye geçerr.emekte, asıl sav»» sosyal ve ikti=adi ilkeler ve programlar alanında verilmektedir. Bizde halkın büyük çoğunluğunun kendi çıkarlarından habersiz olması, eski bölge, aşiret ve kabile rekabetleri kalıntılarının bugün parti mücarfelesi biçiminde sürüp gitmesi, partilerarası mücadelenin «kişiler» ortammdan «ilkeler ve düşünceler» ortamma kaydırılmasına engel olrnakta, bu ise. halkın uyanraasım Utemeyen bir lümrenin isine yaramaktadır. Işte partilerarasi savaçta partili aydınlar* dusen gö'revin güçlügü ve bu güçlük oranında da büyüklüğü buradan gellyor. Çoğu defa partili aydın, kendi partisi içinde «iıtenmeyen kişi» oluyor. Çünkü onun, yukirıki doğrultuda yürütmek istediği politika, oy avcılıgına terı du»üyor. patl beslememek degildir. Bir klmse bir partiyg kayıtlı olmayabilir ama, onun izlediği politikayı ve kabullendiği programı kendi düşüncelerine uygun veya yakın görebilir. Durum böyle olunca, partt dışı aydınların türlü biçimde, özeîlikle yayınlan ile uyanlarda bulunması, gerektiği zaman eleştiriler yapması, bir görev haline gellyor. Eğer ülkede gerçek demokrasinin (yani hürriyetçi, sosyal, layik bir hukuk devletinin kurulmasını amaç edinen demokrasinin) yerleşmesi isteniyorsa, hangi partiye sempati beslerse beslesin, tarafsız aydınların, gerektiğinde, o partiyi bile eleştirmesi ve onun Anayasa doğrultusundan aynlmaması için uyarılarda bulunması bir vatan vazifesi haline geliyor. Avdınlan, rahata kaçan, kıyıda kSşede otnrnp etliye sütlüye karışmayan bir ülkede, yalnız demokrasinin değil, devletin bile gelece|i teblikeye düşer. «Aydın» yalnız «Prof.» unvanını taşıyan kimse değildir. Bu unvanı taşıdıklan hald», ne yarık ki, bu vasfa lâyık olmayan kişiler bulunduğu gibi. hiç bir unvan tasımadığı halde, ülkenin ana davalarını toplu bir bakışla açık seçik görebüen nice Türk evlâdı da vardır bu ülkede. Vatan bütünlüğüne ve ulusun varlığına ve bağımsızlıŞına karsıt olmamak şartiyle, bütün vatan evlâtlannm, partiler içinde ve partiler dıtında, düçünce özgürlüğüne sahip olmalarını sağlamak ve birkaç yıldır, özellikle öğretmenler ordusuna yapıldığı gibi aydınlara kıymamak gerekir. =1' I H Dilligil neden yatıyoı? urhan Dilligil, on sekiz aydan beri eezaevindedir. Bazı gazete ve dergilerde Turhan Dilligil'den söz açılırken: «Çeşitli hakaretlerden mahkfim çazeteei..» deniyor. Bu tür gerçek dışı iöMialara katılan politikacı da «Gazetecinin bakaret özgürlüffi yoktur; vatandaşın hakaret 5zrfirlüğti var mı?» diye demagoji yapmaktadır. On sekiz aydan beri hapishanede bulunan Turhan DUligil kime sövmüş, merak etmez misiniz? Hiç kuskusuz hern Türk karauoyu, hem dünya kamuoyu hapishanedeki gazetecilerin işlediklerl suçlan merak ediyor, izliyor. Bu konuda yararlı olmak için bugün meslektaşımız Turhan Dilügil'in işlediği suçlann niteliği üzerinde duralım. Ankara'cTa yayımlanan Adalet Gazetesi Genel Yayın Müdürüyken mahkum olan DiUIgiHn mahkumiyet kararlarını özetleyerek vermek bu konuda tutulacak en kısa ve objektif yoldur. Turhan Dilligil, eski Cumhurbaşkanı Sunay'a hakaretten iki kere mahkum olmuştur. Bunlardan birincisinde bir sene üç ay, ikincisinde bir sene dört ay, hapis cezası verilmiştir. Ne var ki, hakaret gibi görünen suçlar, gerçekte bir fikrin ileri sürulmesinden doğmuştur, ve fıkir suçudur. Şöyle k i : Ankara Toplu Asliye Mahkemesinin 20/10/1971 günlü kararmdan öğrendiğimize göre Dilligil, Cevdet Sunay'ın Cumhurba$kanhğına seçiliş biçimir.i eleştirdigi İçin mahkum edilmlştir. Eleştlriyle hakaret arasındakl smırların bizim yasalanmızda kaypak ve belirsiz olman nedeniyle hapiste yatmaktadır. Ankara Toplu Basın Mahkemesinin bu konuda verdiği karar şöyle özetlenebilir: «Turhan Dillicil, gazetesinde, Cumhurbaşkanı Sunay' ın secimini ele alarak bu seçimin Anayasa zorlamasıyla yapıldığını ve muallel olduğunu şazetesinde ileri sürmüstür. Gerçekten de Dilligil, Tl Mayis'ın en büyük hukuk otoritesi Ordinaryüs Profesör Sıddık Sami Onar'ın da Cumhurbaşkanı Sunay'ın durnmuna hukuk ilmi yonünden eleşttrdieini ileri sürerek. Cumhurbaskanlı|ı srciminin kaynağından itibaren Anayasa'ya uygun bir seyir takip etmedijini iddia etmiştir. "1966 yılında Anayasa daha bes vasında iken zorlanmış ve ihlâl edilmiş* demistir. Cumhurbaşkanlıfı seçimi tartışma konusu yapılmak istenmiştir. Bu bakımdan yazı kül olarak Cumhurbaşkanına taarruz ve tecavüz niteliğinde görülmüş, bundan dolayı •anı|ın tecziyesi eibetine gidilmistir.» Görüldüğü gibi Toplu Basın Mahkemesi, bir elestiriye hakaret niteliği taşıdığı gerekçesiyle ceza veriyor. Oysa Turhan Dilligil'in yazısındaki temel amaç, Sunay'ın seçiliş biçimini Anayasa ve demokrasi yönünden eleştirmektir. Gelelim Dilligil'in lkinci yazısına... Objektiviteyl korumak için yine Mahkeme kararından özetleyerek ceza nedeninl ortaya koyalım. Ankara Toplu Basın Mahkemesi 5/5/1971 günlü karannda diyor kî: «Adalet Gazetesinde yayınladıgı 'Atatürk'ten Sunay'a Teessüflerle" başlıklı yazısında sanık, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Cnmhnrbaskanlan tarafından Meclislere çönderilen yazıiarda "arzolunur, sayınyla arzederirn" denildiği halde, kendini parlamentodan üstön gören ve devlet benim demek isteyen Cevdet Sunay'ın Atatürk tarafından tespit edilen eel?neiH degistirdİRİni İleri sürmiiştür. Atatürk'Gn ruhunun bundan muazzep olaca|ını iddia fderek Cumhurbaşkanmı küçük düşürücfl yayın yapmıstır.» Mahkeme karannda da belirein biçimde görüldü£ü üzere Dilligil'in, eski Cumhurbaşkanı Sunay'ın bir davranışını eleştirmesi Ceza Kanununa göre hakaret sayılmıştır. Turhan Dillisil'tn parlsmentarizm ve demokrasi açısından yaptıgı elpştirinin hakaret sınırlanna girip girmediğinin ölçüsü nedir? sorusu, basın özgürlüğünün temel sorunudur. Î Aydınları Ezmenin Yolu Bugün avdınlan susturmak ve ezmek içln kullanılan silâh «sağ sol* saptınnalandır. Ke yazık ki, ülkemizde «solculuk» ile «komünistlik» ve «sağcılık» ile «halifecilik» veya «ırkçılık», fünümüzde es anlamda kuUamlmaktadır. Bu durum kimi zaman kasdî olarak yaratılıyor, kimi zaman bilgisizlikten ileri geliyor. «Dikta» ve «demokrasi» blrbirivle bagdssmaz ve bu nedenle hukuk devleti ilkesinl esas alan hürriyetçi bir demokraside komünizm diktasınm elbette yeri olamaz. Halifecilik ve ırkçüık ise, Clkesi ve milletiyle bir bütünlük arzeden cumhuriyetçi demokraside yer bulamaz. Kaldı ki, ırkçılık, şeriatçılık ve halifecilik, bugünkü siyaset bilimine göre, gerçek «sağ» olmayıp, onun olsa olsa yardımcısı durumunda olabilir. Bir demokraside gerçek «sağ», iküsadî kapitalizmdir. «Gerçek sol» ise, insan haklanna aaygı gösteren sosyal adaletçilikten başlayarak, yine insan haklanna saygı gösteren özgürlükçü «osyalizmdir. Yelpazenin sol kanadında, sosyal adaletçilikle hürriyetçi sosyalizm arasında, Batıda örneklerini gördüğümüz «sosyal demokrasi» tipleri gibi türlü dilimler de yer alır. Partilerarası mücadelede sagı ve solu rayından çıkarıp ters anlam ve yorumlarla kişisel suçlaoıalara girişmek, ve aydıniarı bu yoldan eimek, demokrasiyi anarşik ortam içinde idam sehpasına götürmekten farksız bir davranış olur.» Yıllarca sorumlu görevlerde bulunmus eski bir Bakanın. güya Devletin gizli istihbarat aışivlerinden edindiği bilgileri, diledıği gibt yorumlayarak partisi yararına kullannıa yetkisini kendinde görüp, bir büyük partinin liderinl «komünistlik» ile suçlamaya kalkışması da, bizde bugünkü siyasal mücadelenin hangi yakışık almaz düzeyde bulunduğunu gösteren başka bir ömektir. Biz çccukken okulda: «Et tekran ahsen, velev kâne yüz seksen» biçiminde, Arapça Türkce kanşımı bir tekerlemeyi çok kullanırdık. «Dersleri tekrar etmek çok yararlıdır, hattâ 180 kez olsa bile» anlamına gelirdi, bu söz. Okurlanmın hoşgörüsüne güvenip, şimdi de bir tekrar yaparak, artık çıkmayan bir dergide geçen yıl yayımladığım bir yazının tümünü. olduğu gibi aşagıya aktarmayı belki yararlı olur umuduyle uygun buldum: Partili Aydınlar Sivasal partileri bir düşünre mihrakında bütünlestirmek ve partinin sosyal ve ekonomik ilkeleri dogrultusunda yürütmek görevi, herkesten önce, parti Sçi aydına düşer. Rizim üIV?mizdn parti içi aydınların görevi, bu noktatfa güçlsşiyor. Bu güçlüğün başta gelen nedeni, sağ kanat partilerimizin görüş açılan srssındaki derece farklanr.ın çok az oluşudur: # Bunlann hepsi, 27 Mayıs'tan önceki düzenin taraflısıdırlar. 0 Durum böyle olunca, bunlann hepsi, 27 Mayıs Anayasasının öngördüğü sosyal ve özellikle ekonomik reformları, Atatürk devriraciüği doğrultusunda, radikal bir sekilde gerçekleştirmek azminden yoksundurlar. Açıkçası, bu ülkede köklii tosyal ve ekonomik reformlann gerekliliğine inanmamaktadırlar. # Bunlann hepsi, ülkeye getirilecek her türlü yenilik harcketinin üst yapıdan başlayıp alt yapıya doğru i.leyebileceği kanısındadırlar. Tanrımat'ın ve her iki Mesrutiyetin ileri gelenleri de bu kanıda idiler. • Bunlann hepsi, ekonomik islerde özel tesebbüse ön planda yer vermektedirler. Liberal Aydının Görevi « D e m o k r a s i y l e yönetilen bir ülkede halktan olsun, aydınlar takımından olsun, herkesin türlü memleket sorunları üzerinde, kendi çapında, bir düşüncesi olmaz ve oluşmazsa. o ülkede gerçek demokrasinin kurulması hiç bir zaman olanak içine girmez. Zira gerçek demokrasi ortamım hazırlayan en önemli etken, Parti Dışı Aydınlar Iste bu noktada partl dısı aydınların görevi başlıyor. Parti dısı demek, hiç bir partiye sem KIYIM YOKSA ZULUM VAR! OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Günün ardından ABD, Iran'la İlişkilerine Önem Veriyor Nixon'u Düşürmek NİX0N'IN DÜŞÜRÜLMESİ SİYASİ PARTİLERİN İŞİNE GELMİYOR §AH. PARALI MÜŞTERİ SÖZ •?ARA SAHİPLERİNDE DOĞU BLOKUNDA DA TUTUCULAR VAR. ıyım yokmus! Bakan müjdeliyor: «Bu konu Istismar edilmektedir ve gerçek dışıdır». Kapatın bu konuju unutun artık. Mademki koskoca bir bakan kıyım yoktur diyor, inanın doğruluğuna. Ne kadar isterdik bir bakanın sözlerine inanabilmeyi, tersini düşünmemeyi. Nerdeyse özledik böyle bir şeyi. Ah her dedikleri doğru olsa, bir temele dayansa, bir gerçeği yansıtsa sorumlu kişilerin kamuoyu önünde söyîedllcltrt sörter!. Nerde, nerde!. Büsbütün büyüyor kuşkular, daha da inanmaz oluyoruz söylediklerine. Kıyım yok denebilir mi bugün? Bu, gözleri kapatmak, bağlatmak demektir. «İçinde bulunduğu milll egltim ordusunu rencide eden, töhmet altında bırakan ve ağır suç işleyenlerin ceza gönnesl kıyım olarak nitelendirilmemelidir» diyor sayın Dengiz. Kıyım demeyelim de zulüm mü diyelim, daha kötü bir sözcük mü bulalım? Ne yapalım? 1 H 1 Açıyorsun TÖBDER'in son sayısını. Yalnız başlıklara g6x atmak yeter: «Kars Imam Hatip Okulunda bir Uyema dövüldü, Yakup Gümüş mahkum oldu. Afyon'da altı öğTetmen sürüldü, Danısma Kunılu üyemiz A. Puat Özkan hakkında soruşturma, stajyerliği kaldınlmayarak görevine son verildl, Gazipaşa'da soruşturmalar sürüyor, öğrencisi tarafından mahkemeye verildi. Kemal Pala'ya sorulan sorular ve cevaplan. müfettiş dediğin boyle rapor verir, bes tiyemiz yargılanıyor, kıyılan öğretmenden mektup...» Yetmez mi? tsterseniz daha da uzaUlım... Tahliyeler, Avnjpa'ya işçi olarak gitmeler, bilmem neler neler!.. Sayın Dengiz bütün bunlan nasıl açıklıyor? Hepsi «Milll ejitim ordusunu rencide eden, töhmet altında bırakan, agır suç işleyen» kişiler mi bunlar? Böyle olsa niye aklansmlar mahkemelerde, niye tahliye edilsinler? Yoksa Milll Eğitim yetkilileri mahkemelerden, Sıkıyönetim makamlanndan daha mı Ustün, daha mı acımasız? Öjieye benziyor! öğretmen yanhş ihbarlarla yakalanıyor, gözaltına alınıyor, işin içyüzü anlaşılmca serbest bırakılıyor, ya da mahkemeden aklanarak çıkıyor, ama Milll Eğitimin kraldan çok kralcı kişilerinjn elir.den yakasmı kurtaranuyor bir türlü! Öğretmen mektuplarını bir kitap halinde toplamah.. Adlannı yazmadan.. Yoksa yandı gitti öğretmen arkadaslar! Kıyımrian kıyıma giderler bir yazara durumlarını açıkladıklan için» Ama yanna eşsiz bir belge olacak bu mektuplar. Nelerden geçerek, neleri atîatarak bir devrim inancını taşıdığımıa, geleceğe götürdüğümüz elle tutulurcasına ortaya çıkacak.. Karşıdevrimci güçlerin olanca baskısı, olanca kötülügü nasıl yenilmiş, nasıl acılar çekümiş, ama Kemalist devrimin temel ilkeleri herşeye her seye rağnıen yasatılmış, genç kuşaklara kazandınlmış, hepsi hepsi tarih sayfalarında okunacak bir gün.. Böyle belgesel mektuplarla, tanıkiıklarla, dergüerde, kit^plarda çıkaıı yazılarla.. TÖBDER'in son sayısında bazı önemll mahkeme kararlan da yayımlanmış. Damştay'dan, Samsun Ağır Ceza Mahkemesinden, Askerî Yargıtay'dan, Eskişehjr Sulh Mahkemesinden ilginç kararlar.. Bütün bunlar sayın bakanın «Kıyım yoktur» sözüne ters düşüvor. Kıyım yoksa, bunlar nedir, bu sürgünler, bu isten alınmalar, gözaltında kalmalar, tutuklanmalar, ak!anma!ar, üzüntuler. acılar, gözyaşlan, kıpmlar kıyımlar.. Bir MilH Eğitim Eakanı gözler önündeki gerçekleri nasıl yadsımaya kalkışır, nasıl örtbas etmeye çalışır, anlaşılır sey değil.. Sayın Dengiz, Sivas Senatörü Hüseyin öztürk'ün, Basbakana yör.elttiği soruyu, «Yetmiş bin öğretmene disiplin cezasının verildiği, on bin öğretmenin meslekten aynlıp işçi olarak yurt dışma gittiği» konusundaki sozlerini de mi gönnedi? Olabilir, işi çoktur, vakti yoktur. Birkaç safın buraya alayım da okusun bari: «Jumalcilik ve tftiralarla tutuklanan, mahkemelerde beraat eden. Danıştaydan hakkmdaki idarl işlemi durdurma karan alan ögretmenler çofunlukla görevine verilmemektedir. Aksine bir tutum izleyen M. E. Bakanlığı (idarî kararlarla. uydurma disiplin suç!anyle> öfretmeni mesleğinden çıkarma gibi hukukun üstür.lügünü gölgeleven ve bagımsız mahkemelerrn kararlarını hiçe sayan kötü bir tutum izlemektedir Bu konudaki görüşünüz. büginiz ve düşür.ceniz neriir?» Ayrı soru\oı ben de Sayın Denşriz'e sorayim, evet görüşünüz biİRiniz. dtişünceniz nedir? «Kı^m yoktur» demekle yanıt vermiş olmuyorsunuz. Bunu da bilin... lst. Dz. Tek. Sat. Al. Kom: Başkanlığından 1 Kapalı zarf usulil 11e yedl kalem çelflr çekme kazan borusu satuı alınacaktır. Tamammın mufıammen bedeli 504.R2S.00 lira olup geçiei teminatı 23943.00 Hradır. Saıtnamesi Komtevorrurmızda Ankara ve tzmir Levanm âmirliklerinde göriilebilir. 2 Eksiltmesi 20.8.1973 (rilnu saat 11.00'de Kasımpaşadaki Komisyonumuzda yapılacagından isteklilerin ?49O sayılı kanunun 31'inci maddesine göre hazırlıyacaklan teklif mektuplannı en geç eksiltme günU saat 10.00'a kadar komisyonumuza vermeleri. (Basuı: 197ıS«) 6235 ö p 5 • vanna Fuma kalacak, birinci yardımeı da komünıst olacaktır. Ve işte bu yüzden bir gazeteci, Ankara Cezaevinde îki taraf kuvvetlerl de yerlerinyatıyor^ daha da yatacak... Eski Fransa Cumhurbaşkanı, Hastalanıp, kaldınldığı hastade kalıyor ve başkent tarafsızlaşFransa'nın kurtarıcısı General de Gaulle'ün karikatürcüneden çıkarken gazetecilerin tırılıyor. Böylece ülkenin yüzde ler tarafından msymun, köpek, timsah gibi çlzildiği bir Baskanlıktan çekılmek niyetinsekseni komünistlerin eline gedönemde, demokratik eleştirileriı» hakaret sayılması nedede olup olmadığı sorusuna çiyor. 1962'de de buna beneer niyîe gaîeteci hapsedüîyor. Sonra da bir tür politikacı: Nijton, «Onlar Wâtergate çirkebir anlaşma yapılmış, hatta an Gazetecinin hakaret özgürlügü yok.. diyor. fi içinde bocalasınlar. ben dünlaşma Cenevre'de 14 devlet taraya barısmı sağlamlastırma yoEvet, gazetecinin hakaret özgürlüğü yok ama, böyle fından onaylanmı» ve Laos'un lunda çabalanmı sürdüreceğim» konuşan politikacının sözlüğünde de ayıp denen bir «ey tarafsızlığı da garanti edilmlş diye cevap vermişti. «Onlar» deyok. iken uygulanamadı. Bu kez uydigi Senato Araştırma KomisProf. Dr. Ahmet Şükrü ESMER gulanabüecek mi? Bu, ötekl iki yonu Nbcon'un yakınlanndan ülkedeki gelişmelere bağlıdır. Haldeman, sorgusu sırasmda 1962 anlaşması, Güney Vietnam' komisyonun almak istediği Beda savaş sertleştiğinden uygulayaz Saray ses bantlannı dinlenamamıştı. Bu kez Güney Vietlimi engellemek istiyorlar. Fa nam'da durum pek kötü değildir, diğini ve içerilerind Nixon için toplantı yapmıştır. Adı «20'ler» kat işbirliği nasıl yapılacak? fakat Kamboç'ta ne olacak? A ynııııııııııııııııııııııtıııııııııııııiHiıııııııııımııııııııııııııııınmıııııııııııınııııııııııııııımıııııııııınııııııııiMiy suç sayılacak bir yön görmediKomitesi'yse de, sadece birkaç Bunu Ortakpazarcılar bilmiyor. merika bombardımanlara son veğini söyleyince. kendüerinden ülke temsilcisi söz söyleyebiliesirgenen bantların Haldeman'a yor: Amerika, Fransı, Fed. Alrirse, hükümet yıtalır. Nixon da verilmesi komite üyelerıni öfkemanya ve azıcık da Ingiltere. Komunvelt 15 Ağustosta son vermeyi Konlendirmiştir. Bunun üzerine bir Zira para onlarda. Toplantı gizli greye vaadetmiştir. ş Yapmış olduğu başarılı Tiroid ameliyatı İle beni = railletvekili, Nixon'un kongre ta olduğundan nereye vardıkları Britanya tmparatorluğunun ka= sıhhate kavuşturan ve ameliyat sonrası yakıtı ılgııenni = rafından yargılanmasını öngören bilinmiyor. Aslında toplantı, ge hntısı olan Komunvelt de sayısı I eördüğüm sayın ş bir önergeyi Temsilciler Meclisine lecek Eylül'de Kenya'da topla 32'ye çıkan üyesiyle Ottava'da Yunanistan : vermisür. Baskanları düşürmek nacak Uluslararası Para Fonu toplanmaktadır. împaratorluktan = PROFESÖR İ Yunanistan'da geçen Pazar güişlemi. Temsüciler Meclisinde Genel Kurulu için hazırlıktır. dominiyonlar, dominiyonlardan nü yapılan referandumda halkın böyle başlayıp senatoda sonuçFakat üyeleıin iyimser olarak d« Komunvelt çıktı. Topluluk 1e78'i olumlu oy kullandığından, landığına göre. Adalet Komisayrıldığı söyleniyor. Enflasyona büyük siyasi önem taşımıyor. Ügeçen Haziran'da ilân edilen yonuna havale edilen önerge, karşı her ülke ayn tedbir alı yelerini iki yılda bir bir araya cumhuriyet rejimi onaylanmış ş Nixon'u düşürmek için ilk ayor: Fiyatlar, ücretler, krizler getiren, geçmişte ortaklasa yave yardımcılan Dr. Ünrit Balcısoy ile, her türitl öıti= dım sayılmaktadır. Fakat buna donduruluyor, sonra serbest bı şantının duygusal anılandır. Kuv ve Papadopulos, 7 yıl süre ile = mam ve ilgiyi gösteren TEŞVlKtYE SAĞUK EVÎ HAS H Cumhurbaşkanı seçümiştir. Re 1 gidileceği şüphelidir. Zira Cumrakılıyor. Nixon. dördüncü de vet de zayıflığındadır. tstemiyen TANESl Başhekiml Sayın Dr. Osman Üçer'e. DT. Cez = huriyetçi Partisi kendi seçtirdinemesini yapmakta. fakat fiyat hemen çıkar, Pakistan gibi top ferandumun yolsuz olduğunu = mi Kmoğlu'na, Dr. Semlr Abbasoflu'na, btittin hastane = ileri süren bazı örgütler Anaya = gi Başkanı düşürmek istemez. lar da yükselmektedır. Para de lantıda görüşler belirtilir, fakat hemşire ve personeline, candan ilgilenen mesıektaslan= sa Mahkemesine başvurmuşlar H Iktidarda kalırsa gelecek seçimi ğerinden düşüyor. Birinci Dün karar verilmez. îngiltere Ortakma, dost ve akrabalanma teşekiürler edertm. = daha kolay kazanacağı hesabıyya Savaşından sonra markın ba pazara girip te Avrupalı olduk ve Mahkeme, 14 Ağustos'ta bu Dr. Iılma* GERAÎ | konuda karannı verecektir. Ka | le Demokrat Parti de Nixon'u şına gelen. şimdi birçok parala tan sonra Komunvelt anlammı düşurmeye gitmez. rın başına geiecek gibi görünü büsbütün kaybetmiştir. Fakat bu, rarın olumlu olacağı şüphe gö H (Cumhuriyet: 6255) ş yor. Bir ekmek birkaç bin mar Edward Heath'in Ottawa"ya git türmez. öte yandan Roma'da Konstantin, kendisinin hâlâ ^ıııııııııııııııınııııııııııııııımııııııınııııııııııııııııııııınıninıııınınııııııııııııınııııııııııtıııııımııııınıııııııf: ka satın ahnıyormus. mesini engellememiştir. Bakalım Kral olduğunu İleri sürmekte «Barış Uğrunda» «renkli* Komunvelt halkının (başhca Hintlil îngiltere'ye gir ve ülkeye demokrasiyi geri geBöylece Nixon, «Onlar» çirmesini engelliyen kanun konu tirtmek için mücadele ecfeceğini kef içinde bocalarken kendisi sunda neler söyleyecektir. Avust söylemekte ise de, harekete geİSTANBUL GÜBRE SANAYİİ A.Ş. banş uğrunda çalışmış. Önce Doğu Bloku da Kırım'da zirve ralya, Fransanın Pasifikte nükle çeblleceğlne ihtlmâl verümemektedir. Ashnda, yabancı olan lran Şahını. sonra Japon Baştoplantısı yapmış ve liderler er denemelerinin protestosumı (İGSAŞ) TAN DUYURU hanedan, Yunanhlar tarafından bakanı Tanaka'yı. daha sonra dertleşmişlerdir. C'kanlan bil istiyecekse de, Fransa karşı taarYetenekli Türk Firmalannın Dîkkatme pek sevilmiyordu ve 1925'te yine da Avustralya Başbakanını kadiriye bakılacak olursa, Brej ruza geçerek, 1950lerde toprakdevrilmiş, sonra gerl getirllmlsbul etmiştir. Nixon lran ile nev'in Batıya açılma ve Ameri larında tngilterenin nükleer deilişkilerine büyük önem veriyor; ka'ya yaptığı gezi, e!e alıran neme yapmasına razı olan A ti. 1964'te iktidara geçen genç Şah'ın îngiltere'den Basra körkonulann başlıcası olmuştur. tz vustralya'nın şimdiki davranıfezinde boşalan yeri doldurmak lenen oolitikanın Lenin'ci poli şuıı protesto etmiştir. Pakat Ko ve tecrübesiz Konstantin İse, sevilmek söyle dursun tanınmış yolundakj politikasını desteklitikasına uygun olduğu belirtil munveltin en renklj üyesi Uganbile değildi. Şu da unutulmamayor. Nixon, Iran'a en modern diğine göre, tutucu komünist da Başkanı tdi Amin Ottawa"ya Iıdır ki, Yunanhlar Papandreu îzmlt dvannda, günde 1000 ton Amonyak 1550 ton silâhları vermeye razı olmustur. çevrelerinde bu yüzden uyanan gitmiyor. Kraliçe'den kendisine tipi politika cfemagoglarından üre istihsal edebilecek kapasitede, bir sunî gübre kompParasını da peşin ödiyeceğinkaygı cevaplandmlmak isten uçak yollamasını istedi. Elizada bıkmışlardır. özgürlüğü esirleksi in?a ettirecektir. Kompleks ana proses üniteleri ya den Şah iyi bir müşteridir. İsmiştir. Batı'da tutucu çevreler bet'te reddetti. Asknda, Uganda' geyen Cunta, ülkenin ekonominısır» ham ve manrul madde stoklama; üre depolama, rail politikası yüzünden Arapoldugu gibi, DoSu'da da vardır. dan aynlmaktan korkuyor, zira sine de düzen vermişti. Şimdi torbalama, sevk ve kara/deniz dolumlan; deniz suyu fl« lar petrol vermezse Nixon, buöte yandan Sovyetterin KO kendisi iki yü önce Singapur* de cumhuriyet adı altında Cunkapalı devre soğutma sistemi; yardımcı buhar kazanlan; nu Iran'dan alabileceğini de hedaki Komunvelt toplantısma giMEKON (Dogu'nun Ortakpazata rejimi devam edecektir. acil enerji üretim sistemi gibi yardımcı tesisleri de ihtisaplamıştır. îran artık büyük den Başkan Obote*yl düşürdugü rı'dır) ile Ortakpazar arasında va edecektir. tGSAŞ, tesisin dış finansmanmı kısmen devlet sayılıyor. Tanaka ile gögibi, aynlırsa kendisinin de düisbirligi kurulmasını önermesi, karşılamak üzere Uluslararası îmar ve Kalkmma Banrüşmesinde Nixon. müttefikine Batıda şaşkınlık yaratmıstır. şürüleceğinden korkuyor. kası (Dünya Bankası)'ndan 24 milyon dolarlık bir krehaber vermeden geçen yıl Çin'e Sovyetler. Ortakpazan, tekelcidi sağlamış bulunmaktadır. Finansman ihtiyacınm müyaptığı gezinin Japonya'da yaönce Ingillzlerle, sonra da lerin sömürü organı sayıyorlar, tebaki kısmı Devlet Yatınm Bankası ve ÎGSAŞ'm öz kay rattığı kırgmlıği pdermeye çaTiirklerle uğraşan Kıbrrs Rumonu tanımıyorlar, onunla temasnaklanndan karşüanacakür. ÎGSAŞ, kompleksin projelışmış ve görünürde bunu balan simdl de birbiriyle uğraştan kaçınıyorlardı. Tutumlannı lendirme, ikmal, inşa ve montajı îçin Genel Müteahhit çarmıştır. Zira Nixon. selecek Vietnamda çatışmalar tekrar maktadırlar. Bir yandan Grivas değistirmenin başhca nedeni, başlar ve Kamboç'ta da savaş olarak: aylarda Japonya'yı zıyaret edeblnklararası temaslar verine ül en sert aşamasına girmişken, ile eski piskoposlar, bir yandan cek. Japon lmparatoru da önüda Makarlos, savaşa tutuşmuşFRIEDRICH UHDE G.m.b.H keler arasında ikili temaslar e Çin • Hindi'nin üçüncü ülkesi müzdeki yıl Amerıka'ya gelelar, fakat Makarios'un durumu ğiliminin Rüçlenmesidir. Aynca firmasmı seçmis; bulunmaktadır. cektir Daha önce tasarianan olan Laos'ta sağcılar (hükürriet') daha kuvvetli görünüyor. Böyle KOMEKON ülkeleri, hele RotGSAŞ, projenin uygulanmasında yerlî bnkân ve bir geziyı, kırgınlık vuzünden, ile Patet Lao (Komünist) anlaşolsa da asayiş kolay kurulacağa manya. Batı ile tleari llişkiler malzemelerden azamî şekDde yararlanmak arzu ve kaImparator iptal etmişti Çıkarımaya varmışlardır. Buna göre, 12 benzemiyor. Asayi? kuvvetîeri ranndadır. Böyle bir projenin gerçekleştirîlmesine katkılan bildıriye göre, Nixon. Ja kurmak çabasındadır. Sovyetler, Bakanlık bir hükümet kurulamemurlar ve Muhafız Gücü * • KOMEKON Ortakpazar işbirda bulunabileceklerine inanan yetenekli ve tecrübeli ponya'r.m B. Milletler Güvenlik cak ve Bakanlıklar iki taraf ararasına Grivasçılann sızdığı ve liği ile Doğuda nüfuzlarını kır sında eşlt sayıda paylaşılacakmühendislik. imalât, inşaat, montaj ve ikmal gibi konuKonseyinde daimi üye olmasına Makarios'un bunlan tasfiye için mak tehükesini yaratan bu eği tır. Başbakanlıkta şimdiki Sularda faaliyet gösteren Türk firmalannın, «Yeteneklilik yardım etmeyi de vaad etmişçaba harcadığı görülüyor. öte Belpesi. şartlannı öSrerrmek ve malzeme listesi temin tir. Japonya çoktan bu hevesyandan ara verilen toplumlaraetmek için en geç 2» Ağustos 1973 tarihine kadar, tngitedir. r»sı lîörüşmelere de tekrar başlizce bir mektup fle: lanmıştir. «Mahallf idareler» koFriedrich Uhde G.m.b.H nusu görüşülüyormuş, ki anlaşfAttn: Mr H. Richter) Para Meselesi mazhklann can alacak noktası D46 Dortmund. da budur. Rumlar. federasyonun Dolar tahtından düseli. ulusDeggingstrasse 1012 sözünü ettirmiyorlarsa da, Türk lararası para sorunu, Batıhlarl DEUTSCHLAND lerln lstedijH budur ve Kıbns'ın ilgilendiren başhca k»ygı ve adresine muracaat etmeleri gerekmektedir. gerçeklerlne de uyeundur. Kıbbunun doğurdugu enflasyon da tlgi gösteren firmalar UHDE ve İGSAS tarafından Pangaitı'da cadde Uzerlnda 3 yatak odası, geniş salon ns'ta Kıbrıslı halk yaşamıyor başhca ıstırap konusu olmustur. ön değerlendirmeye tâbi tutulacak ve ancak yetenekyemek odası, ber tconforu olan satılık dalre. Yunanistan'a bağlı Rtımlarla Çare bulmak için Brüksel'de, li bulunanlardan. talep edildiğinde makbul bir teklif Türklye'ye bağh Türkler. yani Paris'te, lsviçıe'de «ayısı* topvereceklerine dair. 5.000. TL.Iık teminat istenecekiir. Sabahlan: Saat 12'ye kadar aranabillr. lantılar yapılıyor. Geçen hafta iki ayn mlllet yaşıyor. Türkler tngilizce yazılmayan veva doğrudan doğruya İGSAŞ'a Telefon: «8 10 03 125 üyeli Uluslararası Para FoRumların boyundımıguna gireyapılan müracaatlar dikkate alınmavacaktır. nu'nun ayırdıgı «20'ler» Komimezler. Bir mlllet içinde Iki AlErdU Reklâra: 101/6232 (Cumhuriyet: 8253) tesi (Maliye Bakanlan ile Merman devleti olur da, bir Kıbrıs kez Bankalan Guvernörleri) da I Devleti içinde iki millet neden Washington'da iki günlük bir J olmuın? | TEŞEKKÜR | I Dr. EROL DÜREN'e I Doğu Bloku İSTANBVL GÜBRE SANAYİİ A:Ş: (İGSAŞ) Bir Devlet 2 Millet Laos SATILIK DAİRE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear