28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 15 Ağustos 1973 yıldan berî uygulanmakta olan Türk Ceza Kanur.u üzerinde çok tartışma yapıldı. Kendisîai yenilemeden yaşamını sürdürer. bu yaşlı ve yorgun kanunun, 48 yıldan beri suçîan öniemede. suçlan saptamada, suçlan cezalandırmada başanl: olduğunu hiç kimse ileri süremedi. İstatistikler bu kanunun durumunu yansıtmaktadır. Cezaevlerimiz 48 yıldır, dolup taşmakta. zaman zaman çıkan af kanunlannın etkisi îörüİTnemektedir. Yargitaylar 48 yıldır aldıklan onbinlerce karar iie Türk Ceza Kanununun eksîklerini tamamlayamamakta. onun boş bıraktıgı alanlan do'.duramarnakta veya yarattığı hatalan düzeîtme olanagını buiamamaktadırlar. Türk Ceza Kanununa kaynaklık yapan ltalyan Ceza Kanunu çok yıllar önce tarihe karışmıştır. 1889 yılının koşullarına göre hazırlanmış cîan îtalyan Ceza Kanunu. Türkçeye çevrilerek, bujünkü kanunumu7'j dogıırmustur. Ara nra yapılan tadiller. 1889 tarihli kanur.u araiacak sonuçlar da vermiştir. Örneğin 1936 tadili. Faşizmir devlet anlavışmı kanuna eklemiştir. Türk Ceza Kanunu veterli de görülmemiştir. Küçüklü büyüklü ceza kanunlan da dur:nadan çıkmış ve bugün ceza hukuk alamnda, yürürlükte olan bir ceza külliyatı yerleşmiştir. Saym Hocam Prof. Dr. Faruk Erem (Türk Ceza Hukuku) kHabında (Ceza kanunlan yapilırken ancak «reza politika$ı»na yer verilmelidir. Genel anlamdaki politika, ceza kanunlanrun hazırlanmasına etki yapmamalıdır.) demekteciir. Manzini de «Politika, hukuk için daima kötü bir kılavuz olmuşrur» demek suretiyle Türk Cez« Kanununun durumunu aydınlatmaktadır. Türk Ceza Kanununun gene! durumunu böylece özetledikten sonra, onun bünyesinde yer slan, bir madde Üzerinde durmak istiyorum. Bu, 146. maddedir. Olaylar ve görüşler 146. MADDE 146mn ihlâli iki şekilde olmaktadır: (T) İktidan ellerfnde tutanlar, 146. maddeyi üılâl edebilırler. Yani ihlâl yukardan gel. mektedir. 146'nın bu suretle ihlâli, ikinci şekle göre daha kolaydır. Devlet kuvvetlerinin bir kısmmı esasen emrinde bulunduran iktidar, Anayasanın düzenini değiştirmede veya ortadan kaldırmada daha çok olanaklara sahiptîr. Anayasa taratından öngörülmüş kurallar ve kurıımlar hiçe sayılarak, ısrarh bir aykırılık iktidarca sürdürülebiiir. Anayasanın verdiği va saptadıgı görevler savsaklanabilır Anayasal kurumların kararları, kesinliğine ragmen uygulanmaypbilir. Anayasanın yap dedı^ yapılmaz, yapma dediği yapılabilir. Dana ileri de gidilerek, Anayasamızın düzeni olan demokratik rejimden sapılabilir ve diktaya yol açan kanunlar çıkarılabilir. Yürütme. yasama ve yargı erklerinin bağımsızhk içerisinde sürdürdükleri denge iktidar tarafından boaılabilir. 27 ruayıs 1960 öncesinde. bu öraek ayrıntılan ile görülmüştür. 12 mart 1371 muhtırası da iktidarm İ4S. maddeyi ihlâl ettiginı ilân etmiştir. (î) Iktidara mensup olmayanlar da 146'yı ihlâl edebilirler. Bu ikinci şekil, aşagıdan yukarıya ihlâl hareketldir. Üzerinde dikkat ve hassasiyatle durulmasj gereken şekil budur. Bu hareketin sonuç alabilmesi, birincl $ekildeki kadar kolay olamaz. Gerek Yüksek Adalet Divanı'nın görüsü, gerek madde hükmünün unsurları, 146'nın ihlâli için çok önemli koşullann varlığını aramaktadır. Bizim kammızca başta gelen koşul, aşagıdan gelen hareketin 146'yı ihlâle yeterü olup olmadığının saptanmasıdır. Anayasa düzenini ortadan kaldıracak bir cebri teşebbüsün agırlıgı saptanmadan. önlenmediği takdirde olumlu sonuç alacağı belirlenmeden, bir 146 inlâlinden bahsetmek mUmkun değildir. İktidarm ele geçirilmesine salih otmayan vasıta ve hareketler, 146'nın kapsamına gıremez. BUtün bunlar 146 bakımından muhaldir. Suçun islenebilir olması demek, sonucu ger çekleştirebilecek vasıtalarla tesebbüie geçilmesi demektir 146. madde, Onu ihlâle yetecek bir teşebbüsü cezalandırmaktadır. Tesebbüsü geçen yani amacına ulasan bir hareketin cezalandırılması mUmkün değildir. Çünkü hareket, başarı kazanmıs, Anayasa düzeni ortadan kaldırılmis ve iktidar yeni ellere Avr Doğan TANYER şımaktadır. tnuslann ve uluslar toplu'.uğunun ir.san hak ve özgürlüklerine verdiği önem ve bağlandığı kurallar içinde en önce geleni, onların yaşamına ilişkindir. İnsan yaşamını sadece fiziksel değil, fakat mutlu kılmak için de çaba gösteren ve bu amaca kavuşmak yolunda teknik, ekonomik ve sosyal olanakları zorlayan uluslann, insan yaşamına son veren bir düşünce ve uygulamayı hakh gösterecek nedenleri yoktur. Nitekim, demokratik ülkelerde artık ölüm cezalan kaldınlmakta ve en büyük kanun ihlâllerine sebep olanlar için, cezanm gerçek gayesi olan ıslah yolu aranmaktadır. Islah başîı başına, cezanın suçlan önleme, mağduru tatmin gibi yan amaçlarmı da kapsar. Ve devlet lcudretinin var olduğunu da karutlar. Uzun sürelt hapis cezaları dahi, suçluyu topluma döndürmel: ve kazandırmak olanağıru kaldırdığısdan, amaca uygun olarak, kiEa süreli uygulamalara döndürülmelidir. İnsan yaşamına son veren Ho madde hükmünün saptadığı suç hakkında tam ve kesin bir teşhis kormak gereklidir. Bu madde hükmü, «kolayca ihlâl edilebllir mi?« sorusuna, kamunun inanacağı bir cevap verilebilmelidir. 146. madde, Devletin Anayasa düzenini Jtoruma görevini üzerine almıştır. Bu düzeni kanun d:şı yollarla değiştlrmek, ortadan kaldırmak ve düzene aykırı ve etken eylemler yapmak 146njn konusu olmaktadır. Maddenın içınde bulunan «Büyük Miilet Meclisi'run ıskatı ve görevini yapmaktan men'i» hususu, Anayasa düzeninin ihlâline girdiginden gereksizdir. geçmiştir. Bu dunıma göre sonuç aJabileceit kuvvette bir teşebbüsün, basarısız kalması hahnde. cezalandırılması bahis konusudur. Yarü sonuç aldıgı saman cezalandınlması mümkün olamıyan teşebbüsün, sonuç alınadığı zaman tecziye edilmesi öngörülmüştür. Aslında olay, aynı teşebbüsün olumlu veya olumsuz sonuçlarıdır. Eöylece, sonuç alması mümkün olmayan bir teşebbüsün, 146'yı tahrik eden bir eylem olamıyacağı, maddenin lâfız ve ruhunda mündemiçtir. Türkiye bir Panama, bir Nikaragua, b;r Nijerja da aeğildır. Belki buralarda. iki tanit birkaç uçakla teşebbüse geçümesı mümkün oiabilir. Bu vasıtalarla bazı kişiıer iktıdarı ele geçirmek olanağma kavuşabilir. Bu ölçüyle. Türkiyede Anayasa düzenini ortadan kakürmak imkân ve ihtimali yoktur. Bu olmayınca da, 146'nın ihlâl teşebbüsünden bahsedilemez. "" Okuyucu Mektupları Okumanm cezası Memleketim olan Erzincan'ın Terean llçesme bagh Pun fVankuk) köyür.de ve yakınmda okul tulunmatiığuıdan normal okul çağında okuma olanağmı bulamadun. Okuma yazmayı askerlıkte öğrendim. 1960 yılında Ankara'ya geldim ve A. Tıp Fakültesi Hastanesinde 6.6.1960 tarihinde (ilk okul diplomam olmadığı için ancak 250 liralık kadro üe) ise girdim. Okumak lsttrordum. fakat nasıl okuyacaktım? Çünkü evli evli ve bir çocuk babası idim. 250 lira ile nasıl geTorbalı Lisesinde, okulun yf> çinecektim. bunu kendim de netici kadrosu, smıflarda kenbilmiyordum. fakat mutlaka o di düşüncelenne yatkın öğrenkumah idim ve okudum da. cüerden oluşan gruplar meydaŞöyle ki: na getirmışler. Bunlar sayesın26.6.1960 tarihinde ilkokul, de Atatürk'çü göriişe sahip &|eylül 1962 tarihinde ortaokul renciler günü gününe okul yöve 10.10.1967 tarihinde ise lise netkesine rapor edilmek'eler. sınavlannı «okul dışmda» ba Öğrenciler kendi aralannda ne şardım ve diploma aldım. Şim konuşur, hangı gazete. dergı, di ise Ankara Hukuk Faküite kıtap okunur. Gizli servıs tarasi 3. sınıf öğrencisi^nm. fından bild'rilir. Böylece hangi 6.6.1960 • 25.5.1964 tarihleri a öğrencilerin ne fikırde olduğu rasmda 250 lirahk kadroda ça öğrenilmiş olur. lıştım. 1.11.1970 tarihinde yüBundan sonra oytıanan oyun rürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununu de daha da çirkinleşır. Bu sefer ğişik 1327 sayılı kanuna göre sahnede bizzat yöneticı kadro 250 liralık kadrodan geçen 4 vardır. Ögrencileri «uça teşvllt yıllık hizmetim. «düşük ücret» etmek için ne gerekirse yapılır. gerekçesiyle intibakım yapılır ÖSrencinin moralini bozma, onur kırıcı sözler sarfetme. Örken değerlendirilmedi. neğin: Saçı uzunmuş öğrenciİntibaklardan meydana ge nin; verilir disiplin kuruluna, len adaletsizlifi önlemek için üç gün, beş gün, 7 gün tard, kıBakanlar Kurulunca çıkanlan ravat takmadın tard, idareciys 23.12.1972 tarih ve 2 sayılı Ka ters baktın tard. Bu cezalann nun Hükmünde Kararnamenin uygulanması, öğrencinin sınaek geçici 45. maddesi gereğin va gireceği zamanlara denk g©ce düzenlenen Devlet Memur tirilir. Böylece çocuk smava lan İntibak Yönetmeliğinin 7. giremez, Eylül dönemine kalır. maddesinin (G) bendinde ise Tard a lan öğTencilerden biri; «Geçen, daha önce kısmen veya tamamen değerlendirilme tBu okulda farklı muamele yayen başanh hizmet süreleri de pılıyor. Bazı öğrencilerin saçlan uzun olduğu halde, onlara ğerlendirilir. neden birşey yapmıyorsunuz?» Bu sürelerin değerlendirile dedifinde idarecinin birisi. «Onbilmesi için, bunun, intibak za lar bızim özel surette yetıştirmanında haiz olduğu tahsil se diğimiı ögrencilerdir. imtiyasvivesinde geçmesi gerekir» de hdirlar.» diyerek soruyu yanıtnilmektedir. lamış oluyor. Yani bu sefer de okudugum Okul müdUrü yapılanlariçin kazanılmış (müktesep) dan ötürü, kendisini uyarmalc hakkım olan 4 yıllık hizmetim isteyen bir öğretmene. «Bana den rfne vararlanamıyorum. Kı hiç kimse, bir şey yapamaz. sacası eğer okumayıp. ilkokul Arkamda koskocaman hemşehmezunu veya yalmz okuryazar rim Millî Eğitim Bakanı varkalsaydım, o zaman bu hakkı dır.» der. Bu sözlen okul dısınmı tam olarak alabilecektim. da da, olur olmaz yerlerde deGerçek ise, binbir mahruml falarca tekrarlamaktadır. yet içerisinde ve zor kosulBu yıldırma polıtikasından lar altmda okudum. Tabildir ötürü birçok öğrencı tasdıknaki ailem de benimle bu çileli mesini alarak başka okullaıa hajatt paylaşrmş ve hftla da gitmek zorunda kaldılar. paylaşmaktadır. Zira 1000 lira Atatürk ilkelerinı benimsemaas ile, benimle 4 ferdi öğren mek, onları yaymak okulda suç ci olan 6 nüfuslu ailemi geçin haline geldi. Sorumlular Atadirmek zorundayım. türkie ilgili politik nutuklar Toplumun temsilcfleri, devle atacağına, okullarda meydana ti idare edenlerin, toplum namı gelen olaylara el uzatmış olsa» na benim gibi kendi olanakla lar daha lyi olmaz mı? Bu ve buna benzer olaylar rıyle okuyanlan takdir etmeleri. yani mükâfatlandınlmam ge bakanlığa duyurulduğunda barekirken, Bunun tam aksi ola kanlık «Dilekçe ilgili valıliğe rak ve işin en acı tarafı i?e gönderilmıştir. Tahkikat valılıkma'I bakımdan cezalandınldım. çe yapılacaktır.» Bır ay, ikj ay Bu bariz haksıriıgın bir an beklersiniz valilikten bir haber «\'vej giderilmesini ve hakkı jt)k. Bu sefer de valillğe bir dimuj verilmesini il.îililorden sa lekçe yazarslhrz. VSliHk ^nakabırsızhkla ve umutla bekliyo mmdan ğeîen cevap öldukça ılginç. «Adı geçen dilekçe zamarum. Saygılanmla. rında bakanlığa sunulmuştur. Sttlennan Ate? Dairemizce yapılacak ışlem yoktun), diye cevap venlir. A. Hukuk Fakiilteai Oyalama taktiğiyle vatandasırt 3. sınıf öğreDcisi derdi unutturulmaya çalışılır. Vatandaş umutsuz kalınca, gazetelere duyurmayı dener bu sefer de. tmm, adres saklı Sonuç 146'nm ihlâîi tartışılırken, sadece teşebbüse geçenlerın yetenekleri değil. Devîetimizin gücü ve olanakları da gözönüne ahnacaktır. Kanun ihlâllerinin tümünde taraflann hukuki durumlarıru, olanaklarmı, icamunun eylemden etkilenme derecesüıi, tahrikleri, teşdıt veyj tahfif nedenlerini tartışan mahkemelerin 146. maddeyi uygulamada, sadeee rnüteşebbıslers ilişkin davramşları gözönünde tutması da ayn bir tartışma konusudur. 146. madde çok hassas bir konu o^duğu için, üzerinde devamlı durmak ve oir sonuca yani gerçeğe ulasmak zorundayız. Oıayı tekrar etmekte yarar vardır. 146'ncı maddenin vazdı. gı suçun îşlenebilmesi için. bu maddede yazılı eylemi başaracak kudretin varlığı şarttır. Bu Euç ancak, devlet kudretinl altetmek ihtimali olan, karşı bir kudretin işleyebilecegi suçtur. 146'nın saptadığı suçun unsurlan üzerinde durmayacajım. Yalnız, suçun manevi unsum olan (Kast)ın, her kanun Lhlâlinde olduğu gıbı. önemi burada da büyüktür. Hatta, 146'daki kast unsuru, benzerlerine göre, daha çok önem kazanır. 148'nın öılâlinde basarı kazanacak teşebbüsün, iradesini bilerek ve istiyerek, böyle bır sonuç için kullanması, hareketini bu yönde yoğunlaştırması başlangıçtan sonuca kadar, bunun belirlenmesi gereklidir. Kast için basit bir tasavvur yeter değildir. Şuurlu bir tasavvur, muhayyele ile yetinmeyen bir tasavvur zaruridir. Şuurlu bir tasavvur ve bunu tahakkuk ettirmeye matuf irade. kasdin unsuılandır. Sadece ıddia olunan olaylara bakıp da, fainerin kastı olduğunu kabullenmek, hukuka aykınlık teşkil etmektedir. Sanıkların kastmı saptamak kanunun şart koştugu bir kuraldır. Bütün hukukçular, ögretim üyeleri, yargıçlar, savcılar, avukatlar ve aydın kişiler ceza hukukumuzu ve kısa devrede özellıkle 146. maddeyi ele almahdırlar. Bu yaygm uygulamanın nedenleri üzerinde durmalıdırlar. 146' run tesis sebebini, tarihteki yeriru ve kapsadığı olaylan arastırmalıdırlar. Gerçegi bulup. uygulayıcılann istifadesine sunmalıdırlar. Bu gorevden kaçmamalıdırlar. Bir öğretmenin Torbalı Lisesi ilo ilgili iddiaları 146. Madde 592 maddeden oluçan Türk Ceza Kanununun ölüm cezası tayin eden hemen hemen 16 madde»i içinde yer almış bir maddedir. • 12 Mart 1971 tarihinden Hibaren çok kullarulır bir hale gelmiştir. Bu tarihten önce. 27 Mayıs Devriml ve 21 Mayıs 1963 olaylannda uygulanmıştır. » Bugün Sıkıyönetim Mahkemelerinde, sonucu a.ınmamış veya alınmış 20'den fazla davanm açılış nedeni, 146'ya aykmlık iddiasını taşrmaktadır. Bu derece yaygın bir madde hükmünün tartışılması gerekli olmuştur. Çünkü bu hüküm, insar.Iara ölüm cezasmı getirmekte ve bu ceza ile, Ceza Hukukunun genel ilkelerüıe aykın veya bu ilkelere karsı istisna teşkil eden bir sonucu, normal bir ilke niteliğine dönüştürmektedir. 146. madde. Anayasanm tamamını veya bir kısmınt tafyir, tebdil veya il;aya ve Bflvnk MilIft Meclisini iskata veya törevin! yapmaktan men'e cebren tejebbüs edenlerin ölüm cezasına çsrptınlacaklannı, hükme bağlamaktadır. Madde, basit bir suçu kapsamamaktadır. Çünkü, insan yaşamına son veren bir ağırlık ra 146'ya Aykınlık 27 mayısta. Yüksek Adalet Divanı karanndaki göriiş şudur: Gerçekten Türk Anayasasını tebdil, tagyir ve ilga etmek, hâdisemizdeki hal balamından ister aşagıdan, ister yukardan geisin, bazı fiil ve tasarruflarla mevcut Anayasarun fîilen tatbil edilemez hale geürilmesi, onun ana pren. siplerinin kısmen veya tamamen fiili surette ortadan kaldırüması, kısaca hukuki rejinı yanmda ona ana çizgileri ve karakterl bakımından zıt bir fiili rejim yaratümasıdır, demek oluyor ki, sistemli ve kasitli olarak, Anayasadaki prensiplerin fülen ortadan kaldmlması, yani fülen Anayasa dısı bir rejim yaraülması bahis konusu ise, bu takdirde 146'ncı maddedeki suç işlenmiş demektlr. Yüksek Adalet Divanının, 146'yı saptayan bu görüşü, 21 mayıs olaylannda da geçerli olmuştur. PERON'UN DÖNÜŞtL OKTAY AKBAL Evet Hayır Devleşme ve Ekonomi Kavramları erek Keynesçi kavramın ve gerekse ekonomiyi bır belli piana göre yönetme fikrine karşı çıkanların yanıldıkîan en önernli olay şüphesiz yirminci yüzyılın ekonomik olayı «Devleşme» dir. Devleşme nedir? Devieşme küçük teşebbüslerin büyükler tarafmdan yutula yutula her alanCı piyasayı kontrol altmda tutan birkaç devin kalışıdır. Bugün devleşme olayinın en büyülc çapta yer aldıgı Amenka'da, 12 milyon arabayı sadece üç büyülc firma yapıp satar. Koskoca ülkelerin petrol dağıbmını sadece 7 büyük firma yapar. Telefon, televizyon, çelik, bakır gibi çeşitli kollarda da durum aynıdır. n sekiz yıl sonra yeniden iktidara dönüyor General Peron... Kendisi Başkan, karısı Başkan Yardımcısı olacak. Arjantin'de kentli, köylü, aydın herkes Peron'dan yana, hatta bir zamanlar qnu devirmiş olan ordu bile... 23 eylülda yap.ıiacak seçimde Peron, Arjantin Cumhurbaşkaclıiıoa gelecek. lktidfardan ayrılıp, hem de ordunun başkaldırmasıyle, sarayı uçaklarla bombalanarak devrilip yurdundan ayrılan bır liderin on sekiz yıl sonra böylesine gösterilerle, sevinçlerle iktidar koltuğuna dönmesi sanırım ilk kez görülüyor yeryüzünde. Geçici sürelerle işbaşından uzaklaşan ya da uzaklajtırılan kralların, devlet başkanlarının, başbakanların kı?a bir zaman sonra, dört yıl, beş yıl sonra aynı koltuğa oturduklan bilinir. Seçim kaybederek, ya da önce başarıh gibl görünüp sonra çıkmaza giren ihtilâllerle iktidard'an düşenlerin ilk fırsatta eski yerlerine kavuştukları görülmüştür. De Gaulle, 1946da kendi isteğiyle Fran=a Hükümeti Geçici Başkanlığından ayrılmıştı, 1958'de önce Başbakan, sonra da Cunv hurbaçkanı oldu. Ama bir ihtilâl sonucu değiîdi bu aynlış. Demokratik yoldan düşenler bir gün eski yerlerine kavuşabiiirler. Churchill iki seçim kaybetti, sonra kazandı, beş altı yıl içinde yeniden Başbakan oldu. Onun gibi pek çok örnek varrfır demokrasiyle j'önetilen ülkelerde... Ama bir ülkeyi tam bir diktatör yetkisiyle yöneten ki?inin bir ulusun kini, nefreti, düşmanlığıyle tepetaklak olduktan, canını zor kurtarıp yurt dışına kaçtıktan sonra bir kahraman, bir kurtarıcı olarak geri dönmesi, kansıyle birlikte İktidar koltuğuna oturması, sanırım benzersiz bir olaydır. Bu da gösteriyor ki Peron, gerçekten Uginç bir kişi, yurttaşlanmn gözünde sevilen bir politikacı, memleketi için yararlı hizmetler görmüş bir devlet adamı, bir lıder... O 6 KEYNES VE HEMEN ONU İZLEYEN EKONOMİCİLERİN EN BÜYÜK EKSİKLİĞİ, KALKINMA SORUNUNA YETERLİ REÇETELER, AÇIKLAMALAR GETİRMEYİŞİDİR. mandan bu zamana daha da büyüdü. Bu durumda teorinin uygulanması milli ve uluslararası düzeylerde sosyal adaletsizlik yö nünde o kadar tepki yarattı ki teori artık en ileri kapitalist ül kelerde bile gözden düştü. Şimdi ne olacak? Ekonomi israfı önleme sanatıdır. Yanlış bir kuruluşa gidilince zaran kendine olduğu kadar topluma döner. O nun sonucunda şu ya da bu yola gidilecek işletilmesi. zorla kir da tutulması başka çeşit bir israftır. Ona aynlacak kaynaklar ulusa daha yararlı bir hale getirilebilir. Bu nedenle, nasıl yanlış kurulsa da bir firmanın orta dan kalkmasına Keynes uygulamaları ile engel olunmuşsa, aslında halk yaranna bir uygulamaya gidilmeye çahşacak, hiç bir kaynagm israf olunmaması için de fiziksel planlama yolu acılacaktır. Gelişmiç ülkelerin, bir firma yanlış kurulsa, bir endüstri yolu yanlış yolda olsa da yaşatacak bir politikaya «evet» demeleri olanağı vardır. Ama bizim gibi yoksul ülkelerde israf başlangıcından kesilmelidir. Bir israfı önlemek kadar zor iş yoktur. Çünkü her israf bir gelirdir, yani bir israfı önlemek çogunca bazı gelirleri azaltma, ya da kesme yolunda bir uygulama demektir. Yani her israf savunmacılarmı da beraberinde getirir. îsrafa çare bulurken bu israftan «ekmek yiyenlere» de iş ve ge lir bulma zorunluğu vardır. Öyleyse ekonomide tutulacak yol, israfı ba?tan önleme yoludur. Bu nun da yolu o ülkenin gelir ve bilgi düzeyine göre «emredicilik» dozajı değişen bir fiziksel planlama uygulamasıdır. SON Aslan Başer KAFAOĞLU su Keynesçi politikanın ya da en dukJarı kArlan Amerikan endüsazından onun enfl&syona yatkın trisi, yine yatınm ve harcamalayorumu şeklinde kapital yığılma rını finanse edebilmek için, başka mal ve hizmetlere yükleyince sınm artmasıdir. Keynesçi uygulamanm yaya Amerikan ekonomisinde fiyat yakaldığı ikinci nokta konjonktür pısı altüst olmuş ve zamane enflasyonun yıkıcj her sonucu polıtikası ile dış ticaret arasın çalışmava başlamıstır. dak; ılişkileri sağ'am şekilde Savaş sonrası bir başka guven kuramayışıdır. «Durgunluk var» gerekçesiyle her kapitalist eko unsuru da gelir adaletsizliğini j'aymak yoluyla gelişen ülkelernomi satınalma gücünü artırır. de }"üksek tüketim adacıklan Az artiranda fiyat yükselisi de kurmak idl. Bu yolla, tüketim az olur, çok artiranda ise fiyat eksikliği milli düzeyde sürse de lar roket gibi yükselir. Bu du uluslararası düzeyde telâfi edilirumda ülkeler arasmda dış ti yordu. Ancak bu ülkelerde docaret ilişkileri çok değişir. Yani ğan sosyal adaletçi akımlar bir durgunluğu önlemek için uygula yandan tüketim mailan yapan yeni fabrikalar açılması öte yannacak genişleyici ttExpansiyonist» dan bu yolu da bir büyük ölcüpolitikanın bir sınirı dış ticaret de kapamışnr. Petrolden başlagüçlükleridir. «Durgunluğu ön yan mıUileştirme akımlan da gileyeceğim» dıye alabildiğine diş üzerine tua biber ekmiştir. emisyon artırılırsa, o ülkede Keynes ve orru kısa süreyle izöbür ülkelere ihracat azalır ve leyen ekonomistlerin en büyük ithalât artar. Bunun da endüstri eksikliği kalkınma problemine ülkelerinde olsun gelişen ülkeler yeterli açıklamalar ve reçeteler de olsun önernli olumsuz sonuç getirmeyişidir. Bunu kapatma'c lan vardır. Keynes gerçi bu nok içm Harrod ve Domar gibi ekotadan habersiz değildı ve hu nomistler bazı çalışmalar yapolumsuz yönü kapamak ıçın ba mışîarsa da bu konuda gelişen zı tedbirler önermişti. Savaş so ülkeler yüie de Keynes modelinde yeri olmayan «Planlı» jolu nunda bu tedbirler alındığı hal seçmişlerdir. Tartışmalı olan d sonuçları, sakıncalan orta «Plan»ın araçlarıdır. Planm emR dan kaldıramamıştır. redici olmasını istemeyen uygulamalarda bile az çok fiziksel planlamaya benzeyen uygulamaya gidilmektedir. Örneğin «TeşTabiatıyle yukarıda sayılan vik: Tedbirleri» adıyle yapılan iıy noktalarm hepsi önemli olmak gulamalar büe aslında fiziksel la beraber, Keynes kuramının planlama eksikliğine bir çare ouygulanmaz hale gelmesinin ya larak ve her halde kapitalizme da uygulanınca doğru sonuçlar karşı olmayan bir Başbakan (Süverdiği izleniminin ortadan kalk leyman Demirel) tarafından getirilmiştir ve bu uygulama değimasmın en önemli etkeni savaş şik dozlarla değisik hükümetîeların ortadan sılinmese bile re uygulanmaktadır. Bunun gibi yavaşlamasıdır. Kapitalist yani sadece para ve vergl politiözel kesimin ekonomik yöneti kalarıyle yetinmeyip, Keynesçi mindekı bir düzenin en önemli uygulamalar yerine fiziksel düve tipik hastalıgı olan «Talep zenlemeler Üçüncü Dünya'da art eksikliğinnin ortadan kalkmasın maktadır. Bu da Keynesçi uyfruda savaşlann önemli payı ol lamanın etkilerini azaltmaktadır. muştur. Bazı ekonomistler 19331937 arasmda Ruzvelt'in ekonomiyi bunahmdan refaha götürdüğü. ama 1938'de yeni bir durgunŞimdi buradan bir sonuca geluk başladıfını ve bunun da Avlelim: Keynes teorisi aslında rupa"dan aiınan silâh siparişleri VB Amerikan ordu, donanma ve Adam Smithie başlayan IiberâlKapitalist düzene büyük değişikhava kuvvetlerinin donatılması lik getirmemiştir. Adam Smitb ile refaha dönüştüğünü yazarlar. Kore. Vietnam gibi yöresel sa (ve Ricardo) ekonomide kârlan yetmeyen veya zarar eden firvaşlar da bu konjonktürü sürdürmalann ortalardan çekilmesine müştür. Savas araç ve gereçleri ses çıkarmıyordu. Çünkü, kötükadar tüketim eksiküğini gideren bir harcama yeri yoktur. ler gider, iyiler kalır, uygun bir ekonomik dengeye gelinir diyoı Ama Vîetnam Savasırnn sürdülardı. Ama «kötüler» gidinca byrülmesi kendi ve dünya kamule sarsmtılar oldu ki, «aman lyi oyunda Amerika'; ı o derece yasi kötüsü kimse gitmesin» deni ralamıştır ki, bunuri bir tekra lerek Keynes teorisi uygulamalarına bir başka verde de olsa ar n geldi. Keynesi getiren firmatık imkân Kalmamıştır. Ya da ların büyümesi ve pek az sayıda artık bu Kanı vavgınlaşrn"=tır. firmanın batışvnın bile ekonomi Vaygınlaşan bu kanı ile birlikte yi temelinden sarsmasıydı. Dur «Devıen>in bütün iyimser ileri gunluk olunca para basılıp. satın görüşlerine yer kalmamıştır. Sa alma gücü artırılıp esld ar.layış vas araçlannın getireceğini umterkedildi. Ama firmalar o za Alacağım maaş Peron dönüyor, yeni eçl Isabelle ile birlikte iktidar koltuğuna oturuyor. Arjantin halkı, unlü deyimiyle «gömleksizler» unutamadılar bir türlü Eva Peron'u... Bir ermiş Eaydikları Eva'yı da bir zamanlar Başkan Yardımcısı adayı göstermişlerdi. Otuz üç yasında kanserden öldüğünde Arjantin birbirine girmişti. General Peron'un iktidardan dü'mesinde sevgili eçinin ölümü de etken olmuştu. Evita'sız bir Peron, halk:n gözünde eski çekiciliğini, önemini yitirmiçti. Büyü kalmamıştı artık. Peron, herhangi bir diktatörden farksızdı. Ordunun isyanı, sarayın bombalanması. sonra da Peron'un iktidan bırakışı... Peron karşı koymadı. baktı ki Arjantin lüusu da kendi yanında değil, askerler de karşısında, bıraktı iktidan, kan dökmeden, döktürmeden... Evita öldükten bir süre sonra Peron evlenmişti, Isabella scilı bir soylu kızla. Bu da yıkımına yol açan ayn bir neden o!du. Ermis Evita'nın yerini genç bir kızın alması Arjantin halkmda bir kırgınlık yaratmıştı. Heykelleri dikilen, bir ermiş sayılan Evita'nın yerini genç bir balerinin alması, Ariantin halkınca hoş karşılanmamıştı. Peron, tspanya'ya yerleçti yeni eşiyle. Yıllar geçti. Arjantin'de diktatör taslakları birbirini izledi. Her jeçimde Peroncular kazanıyorlardı, askerler de durmadan seçimleri bozuyorlardı. Yoksulluk artıyordu. Peron'un iktidar günleri hatırlanıyordu özlemle. Evita'rın işçilere, sanatçılara karşı gösterdiği yakınlık efsaneleşiyordu. On sekiz yıl geçti aradan, askerler de bıktı bir çıkmazda bocalamaktan; en iyisi Peron'u geri çağırmak, iktidan ona devretmekti. Yaptılar bunu en sonunda... On sekiz yıl sonra Juan Peron yeniden Arjantin Cumhurbaşkanı seçilecek. Hem de kansıyle birlikte... Benzersiz bir olay bu. On sekiz yıl sonra bir diktatörün İktidara dönmesi, eçinin de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması... Peron'un, yetmiş beş yaşmdan sonraki bu ikinci iktidan, eski düşleri yenileyebilecek mi, yıllardır çekilen özlemleri gerçekleştirebilscek mi? Burası belli değil... Ama yıgınlar çocuk gibidir, kendi kendilerini aldatırlar, kendi kendilerine mutlu olurlar. Arjantinliler de şimdi bu durumda... Bu durumun yarattığı bazı zorunluklar vardır. Zengınlik, iş âleminde sayısı a/ f"r, L a lanmıştır. Bu sayısı az firmalar d pek sınırlı bir takım kimselerin elindedir. Bu ülkede «halk. kapitalızmiJi olduğu aslında örneğin General Motors"a birkaç milyon Amerikalının sahip olduğu yanlıştır. Çünkü çoğunluk hisseleri birkaç ailenin elindedir. Sahipler az olunca, yahut epemen kimseler az olunca, kâr dağıtımı azalır, kârlar fırmada bırakılarak yatirımlar yoluyle firmalann genişîemesine önem venlir. Böyle olunca da gelir dağılımında, tüketimın payı azabp, yatınm fon'.annm payı artar. Kapitalist ekonomiyi bunalıma sürükleyen tüketim eksikliği hastalığı karmerleşmis olur. Tabii bir durum daha ortaya çıkar. Devlesen firmalann siyasal gtç kazanmaları onlarm geüşme planlannı zorlayan ekonomik çözümleri zorlaştınr. Bu şekilde, yani devlerin programlan birkaç yıl önceden belirlenip, bunlann devlet eliyle değiştirılmesi olanağı kalmajınca, Keynes'in oyna's konjonktür politikasinm uygulan ması zor iken şimdj imkânsız hale gelir. Ama bunun sorumlu farkından çok masrafa girdim E.K.İ. Maden Havzası'nda yeraltmda ve yerüstünde (41 küsur sene) namus ve şerefimle çalıştım. Bu mesairn esnasında duçar olduğum hastalıktan dolayı adi malül olarak emekliye sevkedildim. Personel Kanunu'ndan doğan 1970 senesine ait Mart ve Nisan maaş farkian E.K.İ. nde 21.4.1973 tarihinde ödendiği halde emeklilerın maaş farklan halen ödenmemiştir. Bunun için hasta halimde iki defa Zonguldak'a gittiğim halde Maliye Bakanüğı' ndan emir beklediklerini bahane ederek alacak olduğumuz farklardan daha fazla bizlere fuzuii masraf yaptırmaktadırlar. E.K.Î. Emekli MemurlnriKdan îusuf DEMtRTAŞ Istanbul'da orlon ve yün perakende olarak satmaktayım. Evvelce 65 liraya alıp 80 liraya satardık. Şimdi yan yarıya vıskont ve pamukli. kanşık orlonu toptan 80 liraya rutubetli olarak alıp 10ü liraya saüyoruz. Bu başı bozukluga bükümet ne kadar seyirci kalacak, Ticaret Odalan neden kontrol etmezler? Sümerbank orlon pi yasasına girse. toptancı tüccar daha kaüteli mal alır Faturas:z mal da ortadan kalkar. Sü merbank olrnasa kumasm metresi 300 liraya çıkar. Bu döviz bolluğunda bizi ve fakir halkı kim kurtaracaktır? Saygılanmızla.. Adnan DtK Bakırköy İ5t. c»dtfesi Çavuşoğlu Pasajı No: 7 Istanbul Fakir halkı kim kurtaracak? Savaşın Etkileri BASTÜR Turizm ve Seyahat Acente«i üazrteciler Cemiyeti Binası Trl: 22 54 OS Istanbul [Ankara Gemisi; jyolculannın İTEŞEKKÜRÜ Haziran ve Temmuı aylarında S^S Ankara gemislle Avrupa limanlarına vaoılan .TURİSTİK SERGİ. «ezisine katıldık. Gezi esnasında gordüâümiiz mükenunelliğe ^ayran kaldık. Cumhurlyetin ellind yıllönümü münasebeUyle 27 •:klra 1973'de baslavio U <asım 1973'de son bulacak f :e Kuşadast. Napoli. Palna, Majorka, Mesina, Boics. Beyrut. Kuşadası. İsLnr.bul limanlarına ııeranacak .CCMHrRİYETİN ELGİ GEZtSİ'ni h«rlt«e tavslve ederiz. LİNCt YJLDÖNCMO SER Sonuç Larousse DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİNDEN VEFAT Cemiyetimizin çok kıymetli bağışçılarmdan Fatma Nigâr Sazalan Hakkın Rahmetine kavuşmuştur Cenazesi 15 Ağustos 1973 Çarjamba günü <bugün> öğle namazmdan sonra Beşikta; Sinan Paş,a Camiinden kaldınlarak Feriköy mezarlığına defne dilecektir. Tanrıdan rahmet, yakınlsrına ve Darüşşafaka camiasına başsağlığı dileriz. Cumhuriyet 6488 ANKARA GEMİSİ YOLCULARI Cutnhuriyet 6490
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear